Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 1996 CUMA
HABERLER
Sağlar'dan
Çiller'e soru
onergesi
• ANKARA (Cumhurhet
Bürosu) - CHP tçel
Milletvekili Fikri Sağlar.
Ba^bakan Yardımcısi \e
Dışişlerı Bakanı Tansu
Çiller'e ABD pasaportıı
taşıvıp ta^ımadığı \e
Türkıve karşıtı görü^lerivle
bthnen Ingıliz Da\ıd
Barchard'ı neden danışmanı
olarak atadıâı konularında
TBMM Başkanlığı "nabır
soru önergesı \erdi. Sağlar.
Çiller'in vazıJı olarak
vanıtlamasını ıstedığı soru
önergesinde $u soruları
gündeme getırdr "ABD
Başkanı Bıll Clınton'ın
siyası stratejıstı olarak
çahştıklan bılınen Jav
Krıegel \e Bob Squıre ile
yaptığınız bır sözleşnıe var
mıdır'.1
ABD pasaportu
taşıyor musunuz1
.'. Da\ ıd
Barchard hâlâ Ba^bakanlık
Basın-Yavın Enfornıasvon
Genel Miidürlüğü
kadro;.unda bıılunmakta
mıdır'.'"
Milli Bağımsızlık
ve Sıvas
Kongresi
• ANKARA (Cumhurhet
Bürosu)-Sıva.slılar Kültıir
\e Davanı^ına Derneği yarın
saat 15.OO"tc Çankaya
Beledivesi Konferans
Salonu'nda "Milli
Bağımsızlık \e Sı\as
K.ongresı" konulu bir panel
düzenledı. Panele
konu^macı olarak SBF
ögretim üvesı Prof. Dr. Sına
Akşın. gazetemız yazarı
Mustafa Balbay. Oğretmen
Düma.M dergisınden
öğretmen-vazar Zekı
Sarıhan \e Avdınlık Dergisi
Genel Yavın Vönetmenı
Hasan Yalçın katılacak.
Paneli Sıvashlar Kiiltür ve
Davanı^ma Derneği Genel
Başkanı A\ukat Hüseyin
Gökçear.slan vönetecek.
Kazan'ın kadro
atağı sürüyor
• ANKARA (Cumhurhet
Bürosu) - Adalet Bakanı
Şe\ket Kazan'ın,
mahkemeler ve
cezaevlerınden sonra şimdi
de icra miidürlüklerine daha
çok RP'ye yakın fcadroları
atadığı ıleri sürüldü. Eski
Adalet Bakanı Mehnıet
Moöultav döneminde açılan
384 kişilik icra ve ıfla*
miidürlüğü ile müdür
yardımcılığı sınavı. Şevket
Kazan'aşaradı. Moğultav
zamanında vazılıvı
kazandıklan halde. bır v ılı
aşkın süredır mülakaiları
yapılıp da göreve
başlatılmavan I14ükı%ı.
Kazan'ın bürokratları
tarafından elendı. Mülakatı
kazanan ve önümüzdekı
günlerde çeşıtlı adlıvelerde
icra müdürü ve müdür
yardımcısı olarak göreve
başlayacak olan 384 kı^ınin
çoğunluğunun RP yanlısı
olduğu ılerı sürüldü.
Hükümete görev
çagrısı
• ANKARA (Cumhurhet
Bürosu) - Özgürlük v e
Dayanışma Partısı (ÖDP).
RE'FAHYOL hükümerinin
Iran ile vaptığı güvenlık
anlaşmasıvla "iıısaııa ne
derece değer verdığının
ortayaçıktığını" savunarak.
ölüm orucunun 32. gününde
bukınan Iranlı siğınmacıiar
için hükümetı szöreve
çağırdı ÖDP Genel Başkanı
Yıldırım Kava. dün vaptığı
açıklanıada. De\ let Bakanı
Abdullah Gül\e RP
Milletvekili Şevki Vılmaz'ın
İranlı sığınmacılar içın.
""tran'la girişilen ilişkide bu
insanlan takas olarak
kullanacaklarını"
açıkladıklarını anımsattı.
'Demokratik Susanlar PartfeT
DSP'de üyeliğinin tehlikeye girmemesi için uyulacak
tek kural susmak ve genel merkezin emirlerine
sonuna kadar uymak. Bu kural, sadece sıradan üyeler
için değil aynı zamanda yöneticiler ve milletvekilleri
için de geçerli. Milletvekillerinin basına açıklama yapması.
genel başkandan izin almadan kendi adına Meclis kürsüsünden
konuşması ve örgütle ilişki kurması yasak.
MIYASE ILKMJR
•D
DSP'de parti içi tasfiye,
ağırlıklı olarak yönetim
kademelerınde göre\li üyeler
üzennde yoğunlaşıyor. Bir
başka deyişle DSP'de sıradan
bır ılçede bile olsa yönetici
sorumluluğu almak sırat
köpriisünden geçmekle
eşdeğer.
Nitekim partide biryandan
vasal zorunluluk olduğu için
örgütlenme çalışmaları
sürerken öte vandan ıl ve ilçe
vönetinıleri görevden
alınıyordu. Orgütler mümkün
olduğunca az üye yapıyor ve
genel merkez onavlayıncaya
kadar üyeliği askıda tutuyordu.
Bu siireç. >ani genel merkezin
üvelığı yasalla^tınncaya kadar
geçen süre aylan hatta yılları
buluyordu. DSP'de lider \e
lıalk ara.sinda ara katman
olarak örgütün girmesi
istenmıyordu.
1987 yılı ara seçımleri
öncesınde İstanbul örgütünün
\atan Caddesi'nde düzenlediği
mıtıng sırasında Bülent Ecevit.
vaptığı konuşma ile
kafaMiıdaki örgütlenme
anlas,ı\i:>ını net bır şekılde
ortaya koyuyordu. O gün bazı
kö^e yazarları DSP'nin örgütü
bulunmadığını. örgütsüz bir
partının başarı şansının
bulunmadığını ve
örgütlenırken aydınların
dışlandığını yazmışlardı.
Ecev it. çok kızdığı bu
ele'jtınlere şu yanıtı vermişti:
"Bugün bazı çok bilmiş köşe
\azarlan DSP'de örgüt
bulunmadığını. örgütsüz bir
partinin başanlı olamavaeağını
>azmışlar. Şimdi s'ue
soru\orum, si/leri buraya örgüt
mü topladı?"
Hindistan'daki Kongre
Partisi'nin örgütlenme
modeline benzer şekilde
örgütlenen DSP. dışa çok
kapalı olmasına karşın yine de
çıkan avkırı sesler bir türlü
susmak bılmedi.
İkinci Kurucular Kurulu
toplantısında genel saymanlık
görev ınden alınan Celal
Kürkoğlu. örgütlenme
çalışmalarını bizzat yüruttüğü
Günevdoğulu delegelerle
DSP'yı epey uğraştıracak bir
muhalefet hareketi başlattı.
Celal Kürkoğlu ve Akdeniz
örgütlenme sorumlusu Nuri
Özdemir. kendilerıne yakın
kuruculardan olağanüstü
kurultay için imza toplamaya
ba^ladıİar.
Bir süre sonra Celal Kürkoğlu.
233 kurueıı üyeden imza toplayarak
olağanüstü kurultavın İ4 Haziran 1987
tarihinde toplanacağını duyurunca. genel
merkez daha erken birtarih belirleyerek
kurultavı 31 Mayıs 1987'de yapıverdi.
Bu kurultaya 233 kurucu üye
çağnlmadığı gibi haberalıp salona
girnıek ısteyenler de engellendi.
Muhalefetın düzenlediği olağanüstü
kurucular kurulu i.se 14 Haziran 1987
tarihinde toplandı ve Celal Kürkoğlu
genel başkanlığa seçildi.
O tarihten sonra bır süre DSP çift başlı
\e çift genel merkezli bir parti durumuna
geldi. Ece\itlerkanadı "GerçekDSP
biziz" derken Kürkoğlu \e arkadaşları da
kendılerını "Öz Hakiki DSP" olarak
tanıtıyorlardı.
Kısa süre sonra Ece\ it yönetimi, 233
kurucu ü\eyi ihraç etti. Ancak Anayasa
Mahkeme^i. 233 kurucunun kaydının
sılinmesi işlemini usülsüz bularak ü>elik
haklarını gerı \erdı. Ama Kürkoğlu \e
arkadaşları. bir süre sonra pes ederek
tabanın kafasını karıştıran bu iki başlı
duruma son verdiler.
Ecevit genel başkan
Eski parti liderlerıne 12 EylüTün
getirdiği yasaklama karan. referandumla
ortadan kalkınca DSP'nin doğal lideri
DSP'den milletvekili seçildikten sonra CHP'ye geçen
ve bir süre Sanayi Bakanlığı yapan Hasan Akyol. "Bize
konuşmamız ve örgütle ilişki kurmamız yasaklanmıştı.
Eğer bu yasaklara uymazsak sert bir şekilde uyanhrdık.
Şimdi CHP"den DSP"ye geçen milletvekillerine bakıp
gülüyorum. CHP'de iken sürekli konuşan arkadaşlarımız orda
nedense birden bire susuverdiler."
öğrenince karanmı >erdim. Ben
genel başkanım, benim göriişüm
büe alınmıyordu. P.M'nin göriişü
sorıılmuvordu. Bu nedenle
istifa etrim.
Herkes sanır ki, biitün
olumsuzluklann kav nağı
Rahşan Ecevit'ir. Ha> ır, yanlış.
Bülent Kcev it Rahşan Ecev it'i
paratoner olarak kullanıyor.
DSP bir politikacı mezariığıdır.
DSP'de \aşanan antidemokratik
uvgıılamaları anlatmava kalksak
ciltlerdoldurur."
16Ocak 1989'da "umumi arzu"
üzerine Ecev it yenıden eski
görev ine döndü.
Haluk Özdalga ve Necdet
Karababa bir süre sonra partiden
aynldılar. Özdalga CHP,
Karababa da SHP'ye geçti.
Partinin kuruluşundan itibaren
görev yapan Sırma E\can da
daha fazla dayanamayıp
partiden ayrıldı. Yerel düzeydeki
kurucu üye, il başkanı,
milletvekili adayı ve diğer
yöneticileri saymaya ise bir
haberin sınırları içinde
olanak yok.
DSP'de il ve ilçelerden istifalar.
görev den almalar sürüp
giderken İstanbul ve Antalya'da
başlatılan "Ret Cephesi" adı
altındaki muhalif hareket de
diğerleri gibi pes etmek
zorunda kaldı.
Uzun süre DSP İstanbul İl
Başkanlığı yapan .Mehmet
Sevigen, 1991 seçimlerinde
DSP'den milletvekili seçildi.
Ecev itler'e yakınlığı ile tanınan
Sev igen de dönem sona
ermeden .soluğu CHP'de aldı.
Sev igen gibi. Hasan Basri Eler
ve eski Sanayi Bakanı
Hasan Akyol da. DSPyi terketti.
1991 seçimlerinde Ecevıtler'in
prensi olarak basında sık sık yer
alan MYK üvesı ve milletvekili
aday ı Ali Dönmez de şimdi
partiyle bağını koparıp kendisini
ışine vermiş durumda.
Bu arada SHP'den kopup
DSP'yi seçen Te%fıkÇavdar,
Ertuğrul Günay v e Güneş
Gürselergibi isimlerde kısa
süre sonra partiyle bağlannı
fiılen kesmek zorunda kaldılar.
çile çiçekleri'
'Rahşan Hanım, Ecevit'in paratoneri'
DSP'nin iiçüncü Genel Başkanı Nectlet Karababa, Ecevitler hakkındaki görüşlerini şöyle
özetli>or: Herkes sanar ki, biitün olumsuzluklann kav nağı Rahşan Ecevit'ir. Hayır, yanlış.
Bülent Ece\it, Rahşan Ece\it'i paratoner olarak kullanıyor. DSP bir politikacı mezaruğıdır.
DSP'de >aşanan antidemokratik uygulamalan anlatma>a kalksak ciltler doldurur.
Bülent Ecev it dc 13 eylül kurultay ıııda
partısinin basına geçti. Ancak tartışnıalar
bu kurultay da da bitmedi
Bülent Ecev it'in başa geçmesınden
sonra muhalefetın sesi. kımi
üyelerin tek tek istifası ve istifa sonrası
yaptıkları açıklamalarla görece cılız bir
şekilde sürdü.
istanbul İl Başkanlığf na atanan iktisat
doktoru Seyfettin Gürsel. ü>e
kayıtlarında ve ılçe atamalannda
görüşünün alınmadığı. istediğı çalışma
yöntemini genel merkeze kabul
ettiremediğı için görev ınden istifa etti.
Gürsel ve arkadaşları bir süre sonra da
SHP'ye geçtiler.
Parti kurulduktan sonra HP'den ayrılarak
DSP've TBMM'de grup kurma
olanağını sağla\an 24 milletvekili de
genel merkeze sokulmadıklarından.
genel başkanın kendileriyle
konuşmadığından yakınarak seslerini
yükselttiler.
1987
genel seçimlerinde bu
millervekillerı listelerde seçilemeyecek
yerlere yerleştırıldi. Seçımle birlikte
onlar da DSP'nin müteveffa
politikacıları arasına katıldılar.
Ancak ilk sıraya konulsalardı da
yapabilecekleri fazla bir şey yoktu.
Çünkü DSP baraja takılmıştı. Genel
Başkan Bülent Ecev it bile seçim
bölgesinde en çok oyu almasina karşın
parlamcntoyd gıremedi ve 30 Kasım
1987 tarihinde genel başkanlıktan
istifa etti.
7 Mart I988'de DSP I. Olağan Genel
Kuruîu yapıldı \e Ecevit görevinı Necdet
Karababa'ya devretti. Kurultay da.
Ecev it'ın avukatı ve parti tüzüğünün
yazmanlarından Hasan Bıyıklı, Hasan
Erdem ve Mustafa Lluba> da aday
oldular. ancak Ecevıtın konuşmasında
adres gösterdiği Karababa. genel
başkanlığa getırildi.
Karababa'nın genel başkanlıktaki ömrü
çok uzun sürmedi. Bır süre sonra genel
başkanlıktan istifa etti. Karababa. genel
başkan olduğu süre içerisınde
yaşadıklarını şöyle özetledı:
~Ece\it'in ısrarı sonucu genel
başkanlığı kabul etmiştim.
Ancak kabul ederken örgütlenme
konusunda işime kesinlikle
karışılmaması konusunda söz de
almıştım. Bana >erilen bu söz bir süre
sonra unutuldu.
Bir hafta sonra Rahşan Ece\it. kendisine
bir oda hazırlatarak gelip yerleşti.
Ardından da Bülent Ece\it için a>n bir
oda tahsis edildi.
Örgütler göre%den alınıvor. yerine
venileri atannor>e benim haberim
olmmordu. En son İstanbul örgütünün
Rahşan Ece\ it'in emriyle göre\den
alındığını \e yerine venisinin atandığını
Şimdi de Ecev ıt'e uzun süre
yakın olan ve birçok görev den
alma ve atama kararında imzası
bulunan Erdal Kesebir ve
arkadaşlarının muhalefeti
gündemde. Tabii onun da sonu
ötekılerden farksız oldu. partiden
ihraç edildi. Diğer arkadaşları da
görev lerınden istifa etti.
Birzamanlar il ve ilçeyönetimlerinı
görev den almaya gelirken
"Ece\ itler ne karar alırsa doğrudur.
Benim göre\im bu karan uygulamaktır"
diyen Kesebir'e DSP Grubu'ndaki
arkadaşları
sahip çıkmadı.
Ancak onların da DSP'deki gelecekleri
belirsiz.
DSP'den milletvekili seçilip daha sonra
CHP'ye geçen ve koalisyon
hükümetinin son döneminde Sanayi
Bakanlığı görev inde bulunan
Hasan Akyol. CHP'den eski partisi
DSP'ye geçen milletvekili
arkadaşlanna güldüğünü belirterek
şunları söylüyor.
"CHP'de iken her fırsatta konuşan, her
şe> i ele$tiren ve basına vaptiğı eleştirilerle
parti içindeki
olumsuzlukları gözler önüne seren
arkadaşlarımız DSP'ye gidince dut yemiş
bülbüle döndüler.
Hani eleştirmek demokrallığın gereğivdi.
Şimdi de orda konuşsaiar \ a. Ama
konuşamazlar.
Çünkü DSP'de konuşmak, basına demec
vermek ve örgütle ilişki kurmak yasaktır.
Aksi takdirde kjrmızı kalemle isinıleri
çizilir."
BİTTİ
BİR BAKIMA •
SERVER TANİLLİ |
Bir Sonbahar
Gününde... :
Farkına varmaz olur muyum sonbahann?
Günferın kısalmakta oluşundan anlıyorum; kirru
bahçelerde gözüme ilişiyor, "ayva sarı nar kırmı-,
zı" artık ve nereye baksanız rüzgârda uçuşan yap-J
raklar... i
Ne diyordu Baki Efendi? ,
Bakı çemende hayli perişan imiş verak >
Benzer ki bir şikâyeti var ruzigârdan ;
Yalnız yapraklar değil, ben de şikâyetçiyim rüz-
gârdan; başta da politik yaşamımızın üzerinde
esenlerden. Çünkü olumlunun, iyinin, bereketin,
rüzgârı değil bu. Havayı bır toz bulutu ile doldu-
rup gözlerin önüne bir duman perdesi çeken; at-
mosferi zehirleyıp ciğerleri bir zifirle doldurarak
yakan: soluk kesicı. boğucu bir şey bu. '
Hiç böyle olmamıştı bildim bileli... \
Şu haberlere bakınız: Yaşar Kemal'in cezası;
Yargıtay'ca da onaylanmış; Şanar Yurdatapan
tutuklanmış; Muzaffer Erdost, kitabından dolayı
sorguyaçekilmiş: Ragıp Duran, yazılarındanötü-;
rü içerı ha alındı ha alınacak. Çetin Altan, "devJ
letin oturacağı yeri" gösterdi diye ağır cezada yar-^
gılanacak... Belli, hapishanedenıcedirçiledoldu-
ran Ismail Beşikçi'ler, Işık Yurtçu'lar ve daha
başkaları yetmiyor; zindan karanlığını doldurmak,
gerek, liste ne denli uzarsa ondan medet uman-
lar var.
Neyi önlemek içindir bu estirilen rüzgâr? ;
Tartışmayı kesmek, düşünceleri dile getirmenin,
önüne duvar çekmek için.
Peki demokrasi başta bunlar adına değil mi? i
Silaha, şıddete tenezzül etmeden fikrini yazı-
sıyla, kıtabıyla ortaya koyan aydınların önüne ÇK
kar v/e hapishanenin kapılarını gösterirseniz, de^
mokrasiyı başta sizin istemediğinizi tanıtlamış oP
maz mısınız?
Çok söylendi bunlar, ama hâlâ anlamayanlar
var.
Niçin bu gecıkme?
Hayır. şikâyetim var rüzgârdan!
•
Benim Yüzyılların Gerçeği ve Mirası'nm, 19. yüz-
yılı anlatan beşıncı cıldınin düzeltmeleriyle uğra-
şıyorum. Yakında okuyucuların önüne çıkacak ki-
tabın bır yerinde, şu satırlara takılıyor gözlerim: •
"Biryüzyılın sonuna gelinmiştir; ve kim bilirAv-
1
rupa, ıhtiyaçlarından daha fazlasını istemiştir o
yüzyılda belkı. Claude Bernard'/ar/n ve Berthe-
lot lann arkasından Bergson'lar ve Einstein'/ar
çıkar gelirler. Keşiflerin, hatta ilerlemenin anlamı-,
nı yeniden düşünme zamanıdır." •
Tarihte böyle "yeniden düşünme" anları olur. [
Ama biz, o yüzyılda ihtiyacımızdan fazlasını da
istemiş değiliz. Gecikerek gelip girdiğimiz uygar-
lık yolculuğunda. "çürüyüp dökülen "i atarak, bi-<
limin. tekniğin, felsefenin yemişlerini devşirmek
isıiyorduk. t
20. yüzyılda Cumhuriyet Devrimî bu atılımın do-ı
ruğudur.
Demokrasi, ona yeni boyutlar getirecekti.
Getirmemiştir. Çünkü, "halkın, halk tarafından,
halk için yönetim!", ufuksuz politikacıların elinde,
kendi süfli çıkarları adına, halkı aldatmanın, vic-
danlan sömürmenin, şaşırtmaca verip gözler önü-
ne bir "duman perdesi" çekmenin bir aracı ola-
rak görülmüş; tarihin karşımıza çıkardığı nadir bir
fırsat çıkmazlar içine sokulmuş, soluksuz bırakıl-
mıştır.
O ufuksuz politikacı kafilesinin son temsilcisi
ise, tüy dikmiştir her şeye.
Salı günkü Mılliyet'in ilk sayfasında, yukarda sol
köşede başörtülü bir kadının fotoğrafı belki de iliş-
1
miştir gözünüze. Dışişleri Bakanımız Tansu Çil-
ler'di bu. Istanbul'da düzenlenen 2. Avrasya is-
lam Şûrası'nda besmele çekerek bir konuşma.
yapmış ve bir yerinde de şöyle demişti temsilci-
lere seslenerek: "Gelin, bilim çağında Islam ken->
di damgasını vursun!"
Ne bu? Anlamı ne bu sözlerin? Deli mi bu ka-{
dın? (
Hangi tezgâhta neyi dokuduğunun farkında mı?
İslam ve bilım: Keyfe göre yan yana getirilecek
kelimeler midir bunlar?
Rastlantıya bakınız, yine salı günü. gazetemizirç
ikıncı sayfasında Hüseyin Batuhan'ın Islam ve Bi-
lim adlı yazısını okumuş olsanız gerek. Her şey|
yerli yerine oturtup kavram karmaşasına son ve-
ren bu yazıyı. o başörtülü tezgâhtara ve onun gi-
bi nicesine nasıl olmalı da okutmalı? <
Ama okursa anlarlar mı? Anlayıp da uygulamaz-^
larsa neden? «'
Hayır, şikâyetim var rüzgârdan! !
• ;
Güzel şeyler de oluyor tek tük.
istanbul Barosu'nun pazar günkü seçiminde,'
Yücel Sayman seçilmiş başkanlığa.
Sevındirici. Başarılar Yücel Sayman'a!
Bu muhalif rüzgârların estiği şu nankör dönem-
de barolar önemli; İstanbul Barosu özellikle... '
UZ Z4Z//ORR4N BİRGİT
Türkiye Büyük Millet Meclısi. dün Osma-
niye'nin il yapılması ile ılgili yasayı çıkarttı
ve 5 Kasım'a kadar sürecek bır tatile girdı.
Meclis'in tatil karan alması, milletvekilleri-
nin 3 Kasım'da yapılacak yerel seçımler
için serbestçe çalışmalarını amaçlıyor. 76
bin 500 seçmenli Osmaniye'nın MHP il Be-
lediye Başkanı birtrafık kazasındaölünce,
boşalan başkanlık için yılın kasım ya da ha-
ziran aylarında seçım yapılmasını zorunlu
kılan yasa uyarınca, Güney Anadolu'nun
bu şirin ve tarihsel yöresınin politik önder-
leri, ilçenın kapısına kadar gelen şansı lyi
kullanıyor ve seçime katılan tüm partilere
resti çekiyorlar: "Ya Osmaniye'yi il yapar-
sınız, ya da hiçbinnıze bizden tek oy bile
çıkmaz." Parlamentonun, öncekı gün ve
dün üst üste iki birleşım yaparak oybirlıği
ile yasalaştırdığı Osmaniye'yi il yapan tek-
lifler, bu reste dayanıyor. 3 Kasım'da 2 ılçe
ve 10 beldedekı 397 sandıkta oy kullana-
bilecek seçmen sayısı 110 bın 602. Yenı bir
nüfus sayımı yapılmadığı için ülkenin elde
bulunan seçmen sayısı ise 34 mılyon 658
bin 508. Bakınız, 3 Kasım'da tüm seçme-
nimizın on bınde üçu oranındakı yurttaşla-
rımızın oylarını alarak bu seçimde en başa-
Tabelacılann Gözü Aydın!
rılı parti olduklanna önce kendilerini, daha
sonrada kamuoyunu inandırmayı amaçla-
yanların marifetleri nelerdir? Önceki gün
Denızli H.H.A. muhabıri Osman Nuri Bo-
yacıoğlu'nun bildirdiğine göre Denızli'nın
Kızılcabölük beldesindekı 3 bin 378 seç-
menin oyunu alabilmek için 6 trilyon lıralık
vaat paketi yapılmış. Boyacıoğlu, "Belde,
seçım yüzünden şantiyeye döndü. Sözler
yerine getirilirse, 1 oyiçin 1.5 mılyarlira ve-
rilmiş olacak" diyordu. Kimi partiler, 3 Ka-
sım'da kullanılacak oyların en çoğunu ala-
rak. kimi on iki seçım çevresinde en fazla
başkanlık sandalyesini alarak öne çıkmayı
hesaplıyor ve bu hesaplarla, ülke genelın-
de bir güç gösterısi yapmayı amaçlıyorlar.
Seçmen de bu hesaplan çok lyı bıldığinden
beldesi için istediği hizmetlerin faturasını
polıtıkacılardan tahsıl etmek içın güçbirlıği
yapıyor. O güçbırliği de pragmatik hesap-
larla ıbrenin daha çok ıktıdardakı partilere
doğru çevrilmesine neden oluyor.
Seçmen bir tür güçbirlıği içinde. kendi
arasında beldenin yaran doğruItusunda ge-
çici ittıfaklara gırıyor. Hele az sayılı seçmen-
lerin katıldığı yanşlarda. bazen iktıdarda ol-
mayan partinin belde adayınm aılesı bile.
gerçekçi oy kullandığı için, adayı yapayal-
nız bırakmış olmaktan kaçınmıyor.
• • •
Dünkü "Hürriyef'te. YalçınBayerınsü-
tununa konukolan Tarsus Beledıye Başka-
nı Burhanettin Kocamaz, kendısınden
daha kıdemlı ve rütbeli politikacıların du-
daklarını uçuklatacak bir formül ile ilçesın-
deki çeşitlı partilere mensup hemşehrıleri
ile birlikte yaptığı güçbırhğinı açıkiıyordu.
MHP'lı belediye başkanı, Tarsus Beledıye
Meclısfnin. Tarsus II Genel Meclısı üyele-
rınin, muhtarların. oda başkanlarının ve sı-
yasi partılerin başkanlarının ilçelerını kes-
tırmeden il yapabılmek içın topluca istifa
karan verdiklerıni. Bayer'ın "Neduruyorsu-
nuz? Sız de istifa etsenıze" çağrısının ya-
nıtı olarak söylüyordu.
Bu açıklama. bence Türkiye Büyük Mil-
let Meclısı'nde var olan partüeri hemen ha-
rekete geçırmelı ve yılda iki kez yerel ara se-
çımler yapılması zorunluğu gibi artık Türki-
ye'de bir seçım kornedyası halıne gelen
oyunun yerıni gerçekçi bir düzenlemenin
almasına olanak tanınmalıdır. Ne oldu? Kı-
lis, Yalova ve Bartın ıl yapıldı da, buralarda
oturan yurttaşlanmız sürekli hizmete ve mil-
li gelırden artan bir paya mı kavuştular?
Yoksa eski ılçelerdeki kaymakam beyier.
yenı ıllerin vali vekılı olarak. değişen plaka-
ları takan otomobillerine mi binmeye baş-
ladılar? Olan, sadece ilçelerde var olan da-
ıre müdürlüklerinin tabelalannın bırer nu-
mara büyütülerek yeniden yazdırıfmasıdır.
Çankaya da ılçe.. Beyoğlu da, Eminönü
de. Yenı Mahalle ya da İzmir Konak da...
Buralarda oturanların ıl olma diye bır heve-
sı nıye yok? Çünkü hizmet kapılarının önü-
ne kadar geliyor.
Ama Şırnak ya da Iğdır kendi sorunları-
nın ancak il olunca çözüleceğıne inanmış-
lar. Parlamento. bu inanç büyütecinin arka-
sından sorunlan ele alır ve ara seçim ko-
medyasına bır çözüm ararken, lütfen yedek
mılletvekıllığı kurumunu da göz ardı et-
memelıdir.
TEŞEKKUR
Vakitsiz ölümü ile bizleri acılar içinde bırakan, dost
olmanın tarifi mümkün olmayan örneği. ağabeyimiz,
18. Dönem Kars Milletvekili
VEDAT ALTUN'un
vefatı dolayısıyla taziyetlerini bildirenlere,
telefonla arayanlara, faks çekenlere, cenaze törenine
ve evine gelerek acıniızı paylaşan herkese ve ayrıca
ameliyatmda insanüstü gayret gösteren Dr. Bingür
Sönmez'e en içten teşekkürlerimizi sunanz.
Dr. GÜRBÜZ ÇAPAN
ERDAL DÖNMEZ
FUAT KESKİN
ARMET ORl ÇOĞLU