Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
' 25 EKİM 396 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Fransız yapımı, uzun, tarihsel bir aşk-macera freski: "Damdaki Süvari"
Kolera kovalar, şövalyeyle markiz kaçar
Geçen yüzyılda.
1830'lards. Napolyon
sonrası moıarşının hü-
* küm sürdüğı Fransa'nın
"güneyindek Pro\ence
bölgesinde, akbabalfğa
soyunmuş kargaların
? gözknnı yedği, aç kalmış köpeklenn par-
- çaladığı binbrce cesedi üst üste yıgan \e
- Hindıstan'daı gelmiş bir gemiden yayıl-
- dığı söylenei korkunç bir kolera salginı
patlak verir Bu felaketin elini konulu bağ-
- layıp paniğejğrattıği, büyük korku için-
x. dekicahil ve;ılgırıadönmüşyörehalkı ta-
rafından. sakını bulaşiırdığı zannedile-
_ rek ölümünekovaianan genç ttalyan An-
. gelo Pardı (Olivier Martinez), hem feci
korkmuş bu kaiabalıkların elınde linç
edilmektenkmulmayabakarhemdesür-
_ gündekı İtahan arkadaşlarının bulacağı
Ai.ven-Provtnce'a gidebilmenin yollan-
nı arar.
Italyan birl ğınin kurulmadığı o dönem-
de. resmen Itaiya'yı işgal etmiş olan A\ us-
turyalılan üllesinden def edecek bir ba-
ğımsızlık mücadelesıne baş koymuş. genç
ve yakışıklı .J
ngelo. hakkında çıkanlmış
fr idam fermanı yüzünden mecburen kaçtı-
" ğı Fransa'dak durumunu, Milano'ylaTo-
rino arasında mekık dokuyan. düşes an-
- nesine yazdıp mektuplarla dile getirir.
Hem saigınınyol açtığı dehşete, korkuya
yakından tanK olup sürekü kovalanırken
, hem de ihtilalci arkadaşlannı ararken rast
geldığı birdoktordan(FrançoisChızer)ko-
leraya karşı yapılması gerekenleri öğrenır
ı ve her fırsatta da uygular kahramanca.
r Korku. çaresızlik. kargaşa ıçinde. büyük
birpaniğin hüküm sürdüğü salgın bölge-
r sini karantinaya alıp giriş çıkışı yasaklar
._ ordu.
r Peşindekilerle. koleranın teslim aldığı.
cesetlerden girilmeyen evlerde. çalılarda
ve sokaklarda süregelen. ölümüne kova-
lamaca sırasınJa, sahipleri ölmüş. sevim-
li bir tekir kediyle takılan kahramanımı-
zın damdan dama kaçışı. ona yardım
eden. güzel. korkusuz ve esrarengiz bir
burjuva kadını Pauline (Julierte Binoche)
karşılaşmasıyli. ikili bir kaçışa dönüşür
giderek.
Bagımsızlığına düşkün. kültürlü. var-
lıklı bir Italyan anneyle. Napolvon asker-
' lennden. maceraperest bir Fransız baba-
- dan dogma. ıv ı eğıtilip dönemin ilerici fi-
- kirleriyle de\rımci düşüncelerle yetiştı-
rilmiş. annesinin ücretini ödeyerek. pa-
- rayla sü\ari aibayı dahi yaptığı. yigit ve
ı gözüpek Angelomuz, iyi yürekli. yardım-
. sever. özelüklekadınlara karşı herzaman
; kibarolmuş. soylu. şövalyecetavırlarser-
gileyen centilmen bir kahramandır ama
' görünürde. sevgili annesiyle süregelenin
ı dışında karşı cinsle gönül ili^kisi pek ol-
.jnamıştıraslında.
.; Gerektiğınde erkek gibi at binip »ilah
kullanan. 16 vaşında babası yaşında bir
( markiyle ev lendinlmış. bir kasaba dokto-
runun kızı olan Markiz Pauline'le Ange-
lo arasında kaçınılmaz bir iüşki doğacak
ve ülkesinin özgürlügü uğruna verilen
mücadelede sarf edilecek altınları ital-
ya"> a götürmek göre\ ini üstlenmiş Ange-
İo">la > a^Jı marki kocasını arayan Pauii-
1
ne'in beraberligi önlerini kesen çeşitli teh-
lıkelerde sınanıp olgunlaşıp katmerlene-
cek ve yığınla badireyi atlatıp malum mut-
' lu sona doğru yol alacaktır, beklendigi
' üzere...
Kahramanı Angelo Pardi Italyan asıllı
- ama yoksul biraileden gelen. modem kent
- uygarlığına karşı yüceltilen. mutluluk ve
- felaketlerle iç içe geçmiş kırsal kesim ya-
- şamına dayanan. güneyin doğasını \e in-
sanlarını anlattığı. lırik \ e coşkulu eserle-
- nyle 20. vüzyıl Fransız edebiyatının öz-
gün kalemlen arasında yer alan. banşçı,
. pasifist yazar Jean Giono'nun. Stendhal-
c
\ an bir dizi tarihsel romanının belki de en
popülerolan, ilk kez 1951 'de yayımlanmış
"Le Hussard sur le Toit" romanından
uvarlanan "Damdaki Süvari". bugünden
başlayarak İstanbul sinemalannda göste-
riliyor. Romanları 1930'iuyıllardanben.
başta Marcel Pagnol olmak üzere çeşitli
yönetmenlerin ilgisini çekmiş, senaristli-
ğinin y anı sıra. bir kez dönemin tanmmış
" komedyeni Fernandel'le çevirdiği "Cre-
^sus"la (1960) yönetmeniiöi de denemiş
olan Jean GionVnun (1895 - 1970). ya-
yımlandıâından beri çoğu sinemacının iş-
" tahını kabartmış romanını bunca zaman
sonra filme çekmek. genelde Fransız si-
nemasının hep gen planda kalmış. ancak
1990 da Gerard Depardieu ye de Hollv-
uood yollannı açan "Cyrano de Berge-
rac"la uluslararası (çoktanhakettiği)ünü
SUNGU ÇAPAN
yakalamış. ilginç senarist-yönetmenler-
den (meraklısının "La Me de Chateau",
"Les Maries de l'An II - Kahraman Ser-
seri". **Le Sauvage - Vahşi Dilber" gibi Je-
an - Paul Belmondo'lu. Catherine Dene-
uve'lü, Yves Montand lı eski filmleriyie
hatırlayacagı) Jean Paul Rappeneau'ya
kısmet olmuş sonunda.
Burnunun yaşjandıkça siv rileşip Cyra-
no'laştığı. iri cüssesinin git gide daha bir
genişlediği Gerard Depardieu'nün de kı-
sacık bir rolde birkaç dakikalığına boy
göstererek renk kattıgı, Rappeneau'nun
hesaplı kitaplı.titiz mizanseniyie seyredi-
lir kıldığı, biraz uzun tutulmuş •'Damda-
ki Süvarirl
nin başrolünde tannnın cezası
bu kolera felaketinin göbeginde sürekli
harekethalındekiromantikkahramançıf-
ti canlandıran (ve bu filmde başlayan be-
raberliklerini öze! hayatlanna da taşıdık-
ları söylenen) Juliette Binoche-Olivier
Martinez ikilisi var.
Yenilerden yakışıklı Olivier Martinez.
kendini kötü hıssettiğinde sıcak şaraplan
içip sigaraları peş peşe tüttüren. alkolle
ellerini yıkayıp harlayan, teslimiyeti ka-
bullenemez, fedakâr. mücadeleci. idealist
\e centiimen bir yiğidı oynarken. terk edil-
miş teyze e\inde. mum ışığında karşılaş-
tığı. kırsal kesim leydisi. yalnız. solgun.
zarif ve hoş bir markiz rolündeki Juliette
Binoche da yeteneklerini ortaya senvor
yine. -Kötü Kan". -Rande\Ti". "PontS'e-
uf Aşıklan" v a da "Mavr gibi son on yı-
lın en önemli Fransız filmleriyie bizde de
özel hayranlar edınmiş. Juliette Binoc-
he'la Olivier Martinez arasındaki uyum
v e erotik tansiyonun giderek kıvamını bul-
duğu filmın van rollerındeki, tedavi için
ugrajıp didinirken kaptıgı koleradan ölen
Françoıs Cluzet'yle uvanık. paragöz iş-
portaeı Jean Yanne v e markinin arkadaşı.
Paulıne'e tutkun belediye reisi Pierre Ar-
ditigibiustaoyunculardagözdolduruyor-
lar. Sık Mk güzelım panoramik kır man-
zaralannı karşımıza getiren Thkrr>-.4rbo-
gast'ın kamerası. Mozart melodileri ve
flütle bezelı müzigı. epevce özenilmiş de-
kor-mekân. kostümleri vecanlıanlatımıy-
la. ilgiyle seyredilip tüketiliveren filmin.
Amerıkan tarzı, bevlik actionla Avrupa
Damdaki Süvari
Le Hussard sur le Toit /
Yönetmen: Jean-Paul
Rappeneau / Senaryo:
Nina Companeez,
Jean-Claude Carriere,
J.P. Rappeneau,
Jean Giono'nun
romanından / Kamera:
Thierry Arbogast /
Müzik: Jean-Claude
Petit / Oyuncular:
Juliette Binoche,
Olivier Martinez,
Pierre Arditi,
Isabelle Carre,
François Cluzet, Jean
Yanne, Carlo Cecchi /
1995Fransa(Umut
Sanat).
agırlığı taşıyan birhareketli serüven yak-
laşımını beceriyle harmanladıgı sövlene-
bilir.
Giono'nun ülkesinde çok sevilmiş ro-
manını uyarlamaya soyunan Rappnene-
au'nun. bu hacimli. hayli uzun romanı.
gerilimi zaman zaman eksilten bir iç se-
sin anlatımıyla özetleme kolaycılığına
düşse de. işın üstesinden gelerek. seyre
deger bir kılıçlı-kostümlü. tarihsel aşk-
macera seyırlıği kotardığı muhakkak.
Rappeneau'nun eski filmlerinden ve özel-
likle son "Cyrano" uyarlamasından bili-
nen dönem filmı ustalığını bir kez daha ör-
nekledigi bu aşk, macera. romantizm epi-
ği. yeni haftanm dişe dokunur filmlerin-
den biri kuşkusuz.
Seyirciyi hortumun göbeğine gönderen, 90'ların felaket filmi: "Twister
Doğanın yaratlığı terörle'
Tvvister
Yönetmen: Jan De Bont /
Senaryo: Michael Crichton,
Anne-Marie Martin / Kamera:
Jack N. Green / Müzik: Mark
Mancina / Oyuncular: Helen
Hunt, Bill Paxton, Jami Gertz,
Cary Elvves, Alan Ruck, Philip
Seymour, Sean VVhalen, Scott
Thompson /1996ABD (UIPJ.
Bugün gösterime gıren, Amerikan si-
nemasının. bu mevsimde önümüze sürdü-
gü. gişe şampıyonu olacak şekilde hazırla-
yıp kotardığı, en yeni ve iddialı üstün ya-
pımlarından "TMİster". doğanın gücüyle
baş edemeyen insanoğlunun dogal afetle-
re duyduğu korkuyu. dehşeti istismareden
o gösterişli felaket filmleri furyasıyla
1970'Ii yıllarda kasasını dolduran Holly-
vvood'da. bu türün yeniden hortlatıldığını
örnekliyorgünümüzde. Basın ılanlannda,
aralarında SpieJberg'le yazar Micbael
Crichton'un da bulundugu "Jurassic
Park"ın yapımcılarıyla. "Speed"in yönet-
meninden (Jan De Bont). seyircinin solu-
gunu kesecek ve doğanın karanlık tarafma
doğru, heyecanh bir yolculuğa çıkaracak
cinsten. yeni birgörsel serüven şölenı ola-
rak reklam edilen •*Twster". sürekli kasır-
galann patlak verdiğı Oklahoma'daki 'fir-
tına kmalajıcılan'nın akı1lara durgunluk
veren. ürkünç serüvenlerinı anlatıyor.
Filmin başrolündeki bir anda mavınin
elektrik yeşiline dönüsmesiyle kararan
gökyüzünde dizi dızi salınan bulutların,
yeri göğü ınleten gö'kgürültüleri ve peşpe-
şe şimşekler eşliginde, önüne çıkanı uçu-
rup sav urarak imha eden korkunç bir hava
gırdabı halinde, insanoğlunun ve hayatın
tepesine ansızın çöküveren bu kasırgalara
karşı. canlan pahasına mücadele eden kah-
ramaniarda var tabii ki. Saatte 300 km'den
yüksek bir hızla eserek geçtiğı yöredeki
her şeyi silip süpüren. içıne çekip yutan,
ezip parçalayan. birkaç dakika ıçinde un
ufak eden bu doğal afeti. doğanın en esra-
rengiz ve öldürücü meteorolojik olaylann-
dan bın halınden çıkarıp, insanı ve dünya-
yı tehdit eden bir canavara dönüştürmesi-
ni iyi beceren. işini bilir Michael Crich-
ton'ın karısı AnneMarieMartin'le bırlik-
te yazdığı senaryo. başta aynlmaya karar-
lı ama onca yaşanılandan sonra, finalde
yeniden birleşen en kahraman meteorolog
çiftimizle (Helen Hunt. Bill Paxton), mut-
lu ailey i de y üceltıyor bir kez daha. Hollv -
uood'un vazgeçilmez. neredevse kutsal te-
masını arkalayıp romantizmle destekli bu
fantastik konuya sakız gibi vapıştırılmış.
beylik biraşk hikâyesıni de kaçınılmaz bi-
çimde yamayan Nİichael Crichton'a kuş-
kusuz yeni bir gişe başarısı getireceğe ben-
zer "Twister'".^aten şimdiye kadar. bilim-
kurguya kapı açan birtakım fantastik ro-
man ve senaryoların yazarı. kendi türünün
kralı Michael Crichton'unrenkli hayalgü-
cünün. her >aştan. geniş seyircı kitlesine
ulaşan, '•Jurassic Park"tan "Congo"ya ka-
dar uzatılabılecek gösterişli ürünlerini gör-
medik mi yeterince? Hazret şimdi seyirci-
yi 2 saatliğine dehşetengiz bir kasırga ta-
kibinin girdabına çektiğı ve kuşkusuz gi-
şelerden "Javvs" ya da •'Jurassic Park" şid-
detinde. ses getırecek nitelikteki "Twister"
uyanıklığından sonra neye el atacak baka-
hm?
Kasırga kovalayicdan
Çocukluğunda babasını ailece kapan-
dıkları sığınaktan kapıp uçuran bir kasır-
gaya kurban verişinin acısını ve dehşetinı
hiç unutmayarak havatını bu doğal afete
karşı mücadele ermeye hasrermış. korku-
suz bir kadın meteoroloji uzmanıyla (H.
Hunt) yeni bir sevgıli (Jami Gertz) edin-
miş, aynldığı maceraperest kocasını (B.
Paxton) venıden bir araya getiren Twis-
ter", 1970'lenn felaket filmleri türiinü kay-
naştıran. bilimsel birgerilim - heyecan se-
rüveni.Fırtınanınüstüneüstünegıden. gö-
zünü kasırgadan esırgemez meteorolog çif-
timizin veekıbini oluşttıran arkadaşlarının
tek derdi. kasırganın göbeğine girip bılım-
sel ölçümler yaparak bu korkunç doğal afe-
tır dzemlerini kavramamızı sağlayacak ve
gelecekte olası daha nıce ölümlere set çe-
Lecek bazı bilgilen getirecekolan. Dorothy
adını verdikleri.kendı buluşlan aygıtı hor-
tumun ıçine verleştırmek! Böylece mete-
oroloji tarihıne geçmeyı amaçlayan ide-
alist kahramanlanmızla rekabet eden. pa-
raya satılmış. fırsatçı, söz-uyan dinlemez
ve feci şekilde ölerek cezasını bulan. vala-
ka meteorolog (Cary Elwes) gibi komik
'kötirierin de ver aldığı filmde korku ve
kaygı verici bu doğal canavar. bir çırpıda
tren gibi kocaman tankerleri, evleri. kam-
yonları. ıneklerı havava katıp ordan oraya
uçurarak sav uruv or da nedense bizım kah-
ramanların arabasına pek ılişmı\or!
1970'lerde yapımcıların) ıhya etmiş fe-
laket filmlerinin beylik özelhkİerini. bildik
kahplanm yıneleyerek günümüz Hollywo-
od sinemasına özgü. zembereğınden boşa-
nan bir tempoda se) reden. son derece hız-
lı. hareketli action türüyle harmanlayan
"T>vister"i sonuçta birinci sımfbirseyirli-
ğe dönüştürüvor. özel efekt konusunda ne-
redevse sihirbaz becerisine sahıp. ünlü 'In-
dustrial Light and Magic'ın göz alıcı usta-
lıgı.
Bilimsel meteorolojik verılere dayana-
rak yazılmış, Michael Cnchton imzalı se-
naryodan yönetmen Jan De Bont'un çektı-
ği. hortumun. kasırganın sihp süpürücü.
tahrip edici, kontrol altına alınamaz. ola-
ğanüstü gücü üstüne tezgâblanmış bu kor-
kusuz kasırga kovalayıcılan aksiyonu, bi-
ze çok anlam ve önem ifade etmese de.
kuşkusuz ortalama seyircinin soluğunu ke-
secek cinsten bir görsel çekiciliğe sahip,
belgeseleyakın.renkli.hızlı.sürükleyici ve
heyecanlı bırspektakülersayılabihr "Spe-
ed"le dikiş tutturduğu Hollyvvood'da yeni
başanlann peşine düşmüş. işbitırici, hırs-
lı. action ustası. 'L'çan HollandalT Jan De
Bont'un vönetiminde, görsel efekt büyücü-
leriyle işbirliğine ginşmiş bir teknisyenler
ordusu tarafından kotarılmış "Tnister",
pek ikna edici olamayan kımı sahnelerine
ve klişe yanlanna karşın, ölümcül bir ka-
sırganın şamannı yememış. korkunç bir
hortumun çekiminekapılıp dehşetinı yaşa-
mamış. Amerikan sinemasının cafcaflı,
göz alıcı parıltısma şerbetli bizim gibileri
bile, sarıcı. sürükleyici atmosferi içine çe-
kiverdi özetle. Herne kadar bu pahalı, göz
alıcı. tempolu ve yepyeni Amerikan oyun-
cağmda, kasırganın çektırdiğı onca ezıyet
ve gerilim. sona doğru giderek yerini ka-
kara-kikiri gülümseme(cik)lere bıraksa
da...
Amerikan yapımı ^Çılgmlar Kıılübü'
KUŞ KafeSİ / The Birdcage / Yönetmen: Mike Nichols /
Senaryo: Elaine May, 'La Cage aux Folles' filminden / Kamera:
Emmanuel Lubezki / Müzik: Jonathan Tunick / Oyuncular:
Robin VVilliams, Nathan Lane, Gene Hackman, Dianne VViest,
Oan Futterman, Christine Baranski, Hank Azaria, Calista
Flockhart / 1996 ABD (UIP) Beyoğlu Fitaş, Osmanbey Gazi.
Teşvikiye AFM. Etiler Akmerkez, istanbul Princess, Ortaköy
Princess, Kadıköy Süreyya, Altunizade Capitol, Bakırköy incirli,
Bakırköy Carousel, Pendik Güney sinemalannda.
Yaklaşık 20 yıl kadar önce Jean Poiret'nın
sahnede büyük başarı kazanan oy unu, sonra-
dan Edouard Molinaro elıv le sinemaya uv ar-
lanmış ve L'go Tognsuzi'vle Micbeİ Serra-
ult'nun ovnadığı, Cesar ödüllü. gişesı parlak.
eleştırmenlerın övgüsünü alan bu "La Cage
au.\ Folles' filminin (1978) devamı da çekıl-
mıştı. Meraklısının kolavcaanımsavacağı gi-
bi. aynı dönemde Alı PoyrazoğluTiyatrosu ta-
rafından 'ÇügınlarKulübü'adıyla ülkemızde
de ilgi görerek uzun süre sahnelenen. başrol-
deki Ali PoyrazoğJu - Bülent Kayabaş ıkılısı-
nin döktürdüğü. eşcinsellik üstüne bu delido-
lu komedi. şimdı Molinaro'nun filminden yo-
la çıkan Mike Nichols'un imzasını taşıyan bir
Amenkan yenidençevrimiy le (remake) yıllar
sonra yeniden karşımızda.
Ugo Tognazzi'nın rolünü her kılığa giren.
usta komedyen Robin \Villiams'ın. Michel
Serrault'nunkini de Broadvvay sahnelerinde
parlamış Nathan Lane'in üstlendiği. kadın yö-
netmen-senarıst Elaine May'ın. Jean Po-
iret'nin ovununu 1990'lann Amerikan toplu-
muna uyarlayıp az buçuk vumuşatarak oriji-
nal eserin geçtiği Fransız Riv ierası'nı da Ame-
rikalı eşcinsellerin özgürce yaşadığı Florıda-
South Beach'e taşıyan senaryosundan çekil-
miş 'The Birdcage-Kuşkafesi'. Yıllardır. tıpkı
erkekle kadın arasındaki kan-koca hayatı gi-
bi takılarak mutlu biryuva kurupaileoluştur-
muş, özel yaşamlanyla kariyerleri atbaşı giden
iki eşcinselin. kulüp sahibi Armand'la (Robin
Willıams) en gözde yıldızı. kaprish. sorunlu.
•Starina' Albert'in (Nathan Lane) beraberli-
ğıni konu edınıvor film The Birdcage adlı
"ga>* kulübünde söy lenen 'Biz BirAile>iz' şar-
kısıyla taşkm bir tempoda başiavan 'Kuş Ka-
fesi'. vıllar önce. bir zamparalık anında bir
kadınla bir gecelik bir iüşkıye girip baba ol-
muş Armand'ın annelik ederek vetiştirdiği de-
likanlı oğlunun (Dan Futterman I günün birin-
de âşık olduğu kızla evlenmek istemesini di-
le getirmesivlesüruvor. Ne varki.enyakınpo-
litikacı müttefikının zenci bir hayat kadınıyla
kaçamak vaparken ölmesivle zor durumda
kalmış. tutucu bir senatörün (Gene Hackman)
kızıdır müsîakbei gelın adayı (Christine Ba-
ranski).
Acar muhabirlerin peşine düşrügü, Al-
bert'ciği kadın olarak (!) pek beğenen. kelli
felli senatörle kansının (Dianne VViest). eşcın-
sel zevkinin yansıdığı. frapan bir şekilde de-
kore edilmiş dünürevıne ve müstakbel akra-
balanna yapacağı zıyaret. tipik bir Amerikalı
kan-koca rolünü ov namaya yeitenen Armand-
Albert çiftınin vaşamını altüst edecektir...
Tıpkı normal çıftierin yaşadığı cinsten kıs-
kançlıkları. çekışmelerı. banşmaları banndı-
raıı. heteroseksüel ilişkinın klasik erkek-kadın
rollerıninyınelendıği "Kus.Kafesi'.vavankaç-
mış bir ilk varıdan sonra giderek kıvamını bu-
lurken. 'insanın kimliğini. kimseden çekin-
meksiun taşınıası' ya da hoşgörü temalarına
vaslanıp erkek ya da kadın olmanın anlamı
üstüne az buçuk düşündürmev i de yer yer ba-
şarı \or.
Genelde durum komedısinin yol açtığı ka-
kara-kikirilerle desteklenerek.beklendiği gibi
gelişen enrrikanın. bütünüyle homoseksüel-
lik-heteroseksüellik karşıtlığından kaynakla-
nan. beylik bir gülmece üstüne yayıldiğı fil-
min kahramanlannı oldukça kankatürize edi-
yor, Hollyvvood'un mazbut, efendi. deneyim-
İi yönetmenlerinden Mike Nichols.
Aslında eşcinseller-eşcınsellık konusunda
hoşgörüsüz ve katı seyircinin önyargılanm
kırmaktansa. üçüncü cinsi alabildigine gırgı-
ra alarak ve alışılmış vodvil klişelerini kulla-
narak gişeyı (ve cebıni) doldurmayı deneyen
bu Amerikan yapımı 'remake'. düzenin ehli-
leştirip aykınlığım yok ettiğı bir eşcinselligi
sergilemek. eşcinsel beraberliğine alışılmış
karı-koca ilişkisini örnek göstermek ve özen-
dirmek ya da eşcinsellikle dönmelıği iyice bir-
birine kanştırmak gibi ucuziukiar da içeriyor.
'Kahkaha makinesi' Robin Williams'm, ço-
cuk ve kadın kılıgından sonra şımdı de eşcin-
sel rolüne büriindüğü 'Kuş Kafesi'nde, Al-
bert'in en maço (ve kazma) Hollyvvood star-
lanndan John VV'ayne'in efelenerek yüriiyüşü-
nü taklit ettiği. ayakkabı giyemeyen. yumuşak
uşak-aşçı Hank Azarıa'nın çeşıtlı sakarlıkla-
rıyla şaklabanlık yaptığı va da fınaldeki Ge-
ne Hackman'ın travesti kılığına girdiği gibi-
sinden kımi gülünçlü sahneler de eksik değil.
Ancak Mike Nichols-Robın Wıllıams işbirli-
ğinin ürünü olan ve 'gay filminden çok alışıl-
mış birailefOmi' izlenimi v eren bu 'Kuş Kafe-
si'ni fazla önemsemek de pek olası değil.
KEDI GOZU
VECDİ SAYAR
Sen de Gitnte
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşamüstü ansızın yorulur
tutsak ustura ağzında yaşamaktan
kimi zaman ellerini kırar tutkusu
birkaç hayat çıkarır yaşamasındsn
hangi kapıyı çalsa kimi zaman
arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
(Attilâ llhan, "Ben Sana Mecburum")
• • •
Sevgi ve yalnızlık kavramlan neden böylesine yakın
birbirine?
Seven kediler "yalnızlığın hınzır uğultusu" ile yaşa-
maya yazgıl/ mı yoksa?
Kimi zaman. sevgisizliğin, bencilliğin, karşı cinsten
iki insan arasındaki iktidar çatışmasının sonucudur
yalnızlık. Kimi zaman, bir tükenişin ardından sığınılan
bir liman. Kimi zamansa, irademiz dışındakı güçlerin
çatışması dayatır yalnızlığı. Aynmcılığın, sınrf, din. ırk
farklılıklannın, darbelerin. hapislerin, sürgünlerin getir-
diği yalnızhklar yaşamlanmızı altüst eder. Sevgimiz,
yalnızlığımızla bütünleşir. Korku hep vardır sevgide.
Sevdiğini yitirme, yalnız kalma korkusu.
Sevmeye kalkışmak cesaret ister bu yüzden. Yal-
nızlığı kabullenebilme cesaretini. En çok da kadınlar-
dan beklenır bu cesaret. Geleneksel rolleri öyie biçıl-
miştir. Erkeğin egemen olduğu bir dünyada, yalnızlı-
ğı kabullenmesi istenır. Erkekler savaşlara giderler.
Olüm güçlü birolasıhktır. Kadına düşen sevgisinin be-
delini yalnızlığıyla ödemektir.
İki film gördüm son günlerde. Biri Fransız, diğerı
Türk filmi. ıkisi de savaşlann yalnız bıraktığı kadınlar
üstüne. Regis VVagnier, "BirFransız Kadını "nda, bit-
mek tükenmek bilmeyen savaşlar yüzünden koca-
sından ayn yaşamak zorunda kalan genç. tutkulu bir
kadının öyküsünü anlatıyor. Kocasıyla paylaşamadı-
ğı sevgiyi başka erkeklerde arayan kadının iç çatış-
malannı, birtüriü söndüremediği yalnızlık ateşini... Ka-
dın-erkek ilişkisi üstüne düşünmek sizi sıkmıyorsa.
romantikolduğu denli gerçekçi birfilm olan "BirFran-
sız Kadını "nı sevebilirsiniz.
Ne kadar evrensel birtemayı işlerse işlesin. tam bir
Fransız filmi, VVargnier'nin yapıtı. Fransız kadınının
duygusal dünyasını, cinsellik ve sevgi ikilemini usta-
lıkla yansıtıyor. Kahramanlannı yargılamak yerine on-
lan anlamaya çalıyıyor VVargnier. Sevgisini esirgemi-
yor onlardan.
"Bir Fransız Kadını" ne kadar Fransızsa, Ayla Kırt-
lu'nun "Sen de Gitme Triandafilis"\nden sinemaya
uyarlanan ve birTürk-Fransız ortak yapımı olarak ger-
çekleştirilen "Sen de Gitme" de bir o kadar bizden.
Anadolu insanını yüreğinden yakalayan birfilm. Sev-
giyi tanıyan, sevgiyi anlatmasını iyi bilen biryönetme-
nin dört dörtlük bir sanatçı ve teknisyen kadrosunu us-
taca kotardığı Türk sinemasının yüz akı yapıtlanndan
biri.
Triandafilis'in öyküsü, 1939'da, Fransızlann Hatay'ı
terk ettiği günlerde, Anadolu'nun çok kültürlü yapısı-
nın iyice belirgin olduğu bir zaman ve mekândageçi-
yor. Fransızlarla iş ortaklığı yapan Rum asıllı tüccar
Mösyö Antuan'la. eşi Teodora'nm kızlan Triandafilis,
zekâ özürfü olarak görüldüğünden evde kilit altında tu-
tulmaktadır. Daha ilk görüntülerde bu dünyayı betim-
Ieyiveriyor8aşaran, cam kırıkları ıle bezeli yüksek du-
varlar..ve-bu-duvar1aıin ardında dünyalar güzeli bir
genç kız. Mösyö Antuan kızını öylesine çok sever, sa-
kınır ki, başına bir şey gelmesin diye kapatır onu dört
duvar arasına. Triandafilis'i yaşama bağlayan bir tek
şey vardır: Sevgi. Her şeye karşın. Insanlann bütün an-
layışsızlığına, bütün zulmüne karşın. Bakıcısı Sultan'ın
karşılıksız sevgisinden başka hiçbir şey rahatlatamaz
onu, ruhundaki isyan ateşleri tutuşup, evden kaçıp git-
mek için çabaladığında.
Bir gün, aşk gelir bulur onu. (Dileyen "gerçek aşk"
diyebilir buna. dileyen yanılsama diye küçümseyebı-
lir, aşk gücünden bir şey yitirmiyor ki!) Bir Fransız as-
kerine vurulur, kilitli kapıların, pencerelerin gerisinden.
Sonra, el ele tutuşurtar. Triandafilis, "normal" insan-
lann veremeyeceği bir sevgiyle bağlanır askere. Ama,
Fransız asken gitmek zorundadır. Gider. Triandafilis de
kaçar evden, sevdiğini aramaya koyulur. Kınk bir dal
gibi sürüklenir aşkının peşinden. İyice örselenmiş
olarak geri döndüğünde, sığınacağı insan gene Sul-
tan'dır. Çok geçmez, yüreğine yeni bir ateş düşer. Saf
bir Anadolu çocuğudur Rıfat. Ne var ki, o da askere
gidecek, Kore'de "vatanı, m/7/ef//ç/n"savaşacaktır...
Şimdi, Triandafilis'i merak edip etmemek sizin eliniz-
de.
Triandafilis'in evinin önünden geçerseniz, sizin de
arkanızdan koşabilir, omuzunuzadokunabilir. Çünkü.
o hâlâ sevdiğini anyor. Kim bilir, belki de sevdiği adam
sizsiniz... Triandafilis'in alın yazısı, sizin alın yazınız, bel-
ki de. Sürekli bir umut, bir sevgi peşinde koşan, dün-
yanın düzeni" gereği her zaman yenilgiye, yalnızlığa
mahkûm olan sizsiniz...
• • •
Seçim sizin. Yalnızlıktan korkuyorsanız, aşkı seç-
meyebilirsiniz.
Ama... Nedemiş Attilâ ilhan(onunlabaşladık, onun-
la bitirelim):
"insan kendisine rağmen yaşayamaz
kalbimız beyaz derken bız siyah diyemeyiz."
ADEM GENÇ
R E S I M S E R G I S
2 5 E K I M - 1 3 K A S I M 1 9 9 6
VAPI K R E D İ
NANATGALERI.Sİ
Inönu CaddeSi 7 3 E)ört>ofagz, 0 1 3 İ 0 4c:
Telefon 103221251 82 12
YAPI KREDİ