Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25EKİM1996CUMA
12 DIZIYAZI
raştırmanın
raştırılması
nTunç Tayanç
• Den Haag Batı Avrupa'dan gelen delegeler açısından Istanbul'un önünde;
îstanbul'un Batı Avrupa'dan kaybını ise Avrupa dışından gelenler karşılıyorlar.
Kongrenin "iş ilişkileri ve içerik", "sosyal programlar" ve "organizasyon"
yönünden değerlendirilmesinde, dört etkinlik dışında Istanbul açık farkla önde.
1995'te, den Haag "ticaret fuan", "açılış ve get-together Party", "büyük salon"
ve "geleneksel gece"deki başarımı ile İstanbul'un önünde. "Açılış, bir
bakıma'"lstanbul'un havasının kurbanı oluyor. Ancak "hava" özrü olmasaydı da
den Haag*daki eski kilisenin gorkemini, içeride sunulan yiyeceklerin çeşitliliğini
ve nefasetini Istanbul'da aşmanın çok zor olacağını düşünüyorum.
Insanlann mutluluk nedenleriongrenın artık son
saatleri. Saionlann
dışında. fuayede.
donanımlanni,
yazılımlannı sergileyen
bılgısavar şirketleri. pazar araştırma
şırketleri. üç gün boyunca yerleştikleri
mekanları bosaltmakla uğra^ıvorlar.
Üç gün önce. 37 "sergi mekânı"nı
işgal eden -ki. bazıları ıki mekâna el
koymu^lardı- kişıler tarafından açılan
kutular. paketler yeniden yapılıyor.
Kongre salonunda ise Başkan Jung'un
"en i\i sunuş ödülü verildi" uyansına
karsın. nefis bır "sunuş" ızleniyor. Üç
gün boyunca. genç -\e güzel-
insanların çağnlanna uyarak fuayedekı
birtakım mavılarda. küçük
"notebook"ların başında anket
yanıtlayan delegeterin
değerlendırmeleri açıklanıyor. Her
kongre sonrasında >apılan bir
uygulama ve değerlendirme. ama
bizlcrı daha çok ılgilendiriyor bu kez:
kongrenin İstanbul'da yapılmasına
karşı çıkanlar. çeşitlı gerekçeler ıleri
sürenler mi haklı çıkacak. kongreyi
lstanbul'da düzenleyebilmek için emek
verenler mi? Sonuç. Istanbul'u
önerenler. seçmenler \e gelenler ıçın
"yüzakı" Bir >ıl önceki kongrenin
düzenlendığı den Haag ıle İstanbul
kanjilaştırılıyor Katılanlann profilleri
aşağı yukan aynı: genelde iki kent
arasında önemlı bır tarklılık
görülmüyor. Ancak delegelerin
geldikleri ülkeler önemli ölçüde
farklılaşıvor Den Haag. Batı
Avrupa'dakı merkezı konumundan
ötürü olsa gerek.
Boğaziçi ayaklar altmda
Batı Avrupa'dan gelen delegeler
açısından İstanbul'un önünde.
İstanbul'un Batı Avrupa'dan kaybını
ise A\rupa dışından gelenler
karşılıyorlar. Kongrenin "iş ilişkileri \e
içerik". "sosyal programlar" ve
"organizasjon" yönünden
değerlendirilmesinde, dört etkinlik
dışında Istanbul açık farkla önde.
1995'te. den Haag "ticaret fuan".
"açılış ve get-together Parrv ", "bü> iik
salon" ve "gelenekselgece"deki
başarımı ıle İstanbul'un önünde.
"Açılış, bir bakıma"tstanbul'un
havasının kurbanı oluyor.
Ancak "hava" özrü olmasaydı da den
Haag'dakı eskı kilisenin gorkemini,
içeride sunulan y iyeceklerin
çeşitliliğini ve nefasetını lstanbul'da
aşmanın çok zor olacağını
düşünü>orum. Şaşırtıcı gelen. den
Haag yakınlarındaki Wittenburg
Şatosu ıle Çırağan Sarayı'nda verilen
"geleneksel gece" karşılaştıtmalarının,
bir puan farkla da olsa, Çırağan
aleyhıne sonuçlanması. Üstelık bu kez
"hava" özrü de söz konusu değıl.
Boğaziçi ayaklar altında... Ama
Wittenburg"da da çok eğlenıldiğini
katılanlar söylüyorlar. Den Haagıiaki
kongre. doğrudan doğruya bu tür
toplantıları amaçlayarak yapılan bir
kongre merkezınde. Nederlands
Congress Centrum'da >apılmıştı:
Istanbul'da ise The Bosphorus
Hotel'in Fujı Balo Salonu kullanıldı
Bu nedenle bir puanhk farkı
önemsemıyorum. Doğrusu bu ya.
"ticaret fuan"ndakı beş puanhk farkı
da açıklamaya çalışmıyorunı. Neden
kafa yorayım kı diğer bütün
değişkenlerde Istanbul "bunın
farkı"ya da "göğüs farkı" ıle değil.
açık farkla önde...
Hek fstanbul'un den Haag ile
karşılaştırılması ekrana yansıyınca.
"İstanbul" savunucuları koltuklarında
ıyıce yayılma hakkını kazanıyorlar.
Nasıl yaytlmasınlar ki° Den Haag'a
"çokiyi" diyenler yüzde I8'de
kalırken İ^anbul yüzde 60"a merdıven
dayamış, den Haag'a verilen 5 ve 4
puanlan birlikte alsanız bile.
İstanbul'a "çokiyi" diyenlerin
gerisinde kalıyor. A>nı durum, ıki
kentin "diğer" >erlerle
karşılaştırılmasında da açıkça
gözıiküyor.
İstanbul'un sorunlarını
yaşamadılar
Kuşkusuz. istanbul'da sürekli yaşama
durumunda olanlar gibi trafik sorunu
yaşamadılar; otelin önünden
otobüslere bindilergidecekleri yerlere
üittıler ve avnı şekılde döndüler. Gene
lstanbul'da sürekli >aşanıa durumunda
oianlargibı susuzluk çekmediler,
elektriklerı kesilmedi. kalkınca
sokakta çöplerle karşılaşmadılar. PTT.
İSKt vb gibı kuruluşlarca açılan -ve
nedense hiç kapatılmayan- çukurlara
düşmemek için akrobasi yapmadılar.
Ama sonuçta katıldıkları bir "kongre'
idi, Istanbul'u denetlemeye
gelmemışlerdı ve istanbul'da bır
"kongre sınavı"nı daha başarıyla
kapatmıştı.
Kongreye katılan bizlerde üç gün
İş ilişkileri ve içerik der Haag
Istanout
Tanışma. Genef hava
Nışkı kurma
Sosyal program
Tıcareî
fuan bıldınlerin
kalıtesı
İlk kez
katılanlarm
tanışması
"Banaıigi" Suıvşann Izfeyıcıve
nıtetığ* tartışmalar
I den Haag
I Istanbui
Açjlış ve VVittenburg/Çırağan Refakat edenlere
"Get-together Pataoe . stmutsnpfogram
party- •- ,
Organizasyon
Genet
organizasyon / ev
sahtpfığı
Bûyük salon Gorsel-.şi'.sel
sistem
Eşaniı çe» \<\ OtufuiTiıaıın
yapıidığı
salonlar
Kahve aralan Yemekler
boyunca başka birdünya ile
ilgilenmiştik. "Hacı- bacı"garabeti.
Güneydoğu. yolsuzluk. Türkiye'nin
sadece komşulan tarafından değil,
giderek bütün ülkeler tarafından
yalnızlığa ıtilmesi vb. kongre
salonlannın dışında kalmıştı. Ancak
böyle bir deneyim. "mutlu insanların
mutluluk nedenleri"ni de Mıller'ın
bildırısinden daha çarpıcı bıçımde
göstermeye yetmıştı. Ancak
"mutluJuğu" paylaşması gerektıği
halde paylaş(a)ma>anlar olduğunu da
düşünüyorum ve onlarla ilgili büyükçe
bir ayraç açıyorum:
Türkiye'den TRT. Devlet lstatistik
Enstitüsü, PTT. TC Merkez Bankası,
Turızm Bakanlığı ve diğer kamu
kuruluşlannın, hıç eksilmeyen -ve
sadece istenıldiğınde uyulan-
"tasarrufgenelgesi"nı katılmamalarına
"gerekçe" göstermelerını. başka
harcamalanna bakarak kabul edilir
görmek mümkün değıl kuşkusuz.
Ozel kesimden de Koç Holding.
Arçelık. Lever. Colgate Palmolive,
Türkcell, Brisa. Unilever. Eczacıbaşı
Beiersdorf Kozmetik ürünleri. Pıvale
Dr. Oetker. Pınar, Rpche ve Henkel-
Turvağ'dan başka "ügüi" olmadığını
ya da zaten kendilerinin araştırma
yapmadıklarını. gerektığinde araştırma
şirketlerine yaptırdıklannı düşünmek
söz konusu değil: en azından
"araştırma kültürii~nü edinmeleri,
önlerıne "araştırma
r>
olarak
getınlenlen irdeleyebilmeleri vb
gerekçelerle ayaklanna kadar gelen bır
~kısmet"i tepmelerıni "müdebbir
tüccar"davranışı olarak görmek ne
kadar doğru? Ya "realitv show"lardan
geçilmeyen. haberprogramlarını bile
"magazin"e dönüştürme başarısını
gösteren. aynı fılmleri döndüre
döndüre oynatan, "the da> after"
deyiminin -Türkçe'de "öbürgün" diye
biranlatını olduğu halde- "yanndan
sonraki gün' diye çevrilmesınden hıç
de gocunmayan sözla'sazlı kitle
iletişim araçlan neden kongreye ılgisiz
kaldılar? Aman yanlış anlaşılmasın.
"program kargaşasriçınde ver
'vermemeleri değıls-aorgtdamaya -
çalıştığım: Kendı bilgi görgü
dağarcıklannı arttırabilmek için
önlerine gelen bir "eğitim olanağı"nı
kaçırmış olmalan Kuşkusuz, yazılı
basın da bu sorgulamanın dışında
değıl. "Bu \azu birazdaonlar için
yazıldı" dıyerek avracı kapatıyorum
Üç gün boyunca da olsa, bızleri
"mutlu" ettikleri ıçın Nezih Neyzi ve
Akın Ahanak başta olmak üzere.
kongrenin istanbul'da yapılması için
emek harcavan herkese teşekkür
borçlu olduğumu(zu) biliyorum.
Ve bır ç(alıntı) yapmaya hak
kazandıgımı düşünüyorum: "Teşekkür
etmek de emek harcamayı gerektirir,
bence... Sanınm» Teşekkür edebilirim
artık..." (Bkz. Hasan Ersel, "Zaman
İçinde Müzik". Cumhuriyet Kitap,
sayı 343).
BİTTİ
ÇjÖR ÜŞ / ERDOĞAN AYDIN
Refah Partisi'nin yeni dönemeciRP 5 Olağan Kongresı. ciddı sorunlarla. giderek
artan gerılım faktörlenyle yürüven bir iktıdar partı-
sinin ilk kongresi olmasıyîa ayn bır önem taşıvor-
du
tktıdarı elınde tutmavı her türlü ılkesınden daha
önemlı bulan. ancak bununla birlikte rejimı şenatyö-
nünde olabıldığınce rev ıze etmeve çalışan bır partı-
nın kongresı bu. Totahterbırzihnivetin partısıoldu-
ğundan. RP"nm kongresi. organ seçımlerının sonuç-
Fanv la değıl "komutan"ın hangı mesajlan verdığı te-
melinde anlam kazanan bır kongreydi.
"Komutan"a gelince. kongredeki konuşmasında
o. bir v andan ıktidar sürecınde düşkırıklıkları > aşa-
yan tabanının duygularını okşamava özen gösterır-
ken. diğer > andan rejimın egemen dengelerine uyum
sağlamakta kat ettığı nıesafeyi sergıliyordu. Konuş-
ması bovunca Erbakan. rejımi değıştirmek >önün-
den m o m e edılmış tabanına muktedır, çızgisinden
ta\ ız vermez bırgörünrü sunmayaçalışırken, gerçek-
te. rejimın egemen dengelerine güven vermeye ça-
lışan bır savunma hattmda yürüyordu
İktidar>ürüyüşünde kitlesel desteğıni arttırmaya
vönelık açılımların yapıldığı 4. kongreden av ınmla
5. kongre. rejimin egemen güçlerıyle olan çatışma-
• Iktfdar yürüyüşünde kitlesel desteğini arttırmaya yönelik açılımların
yapıldığı 4. kongreden ayırımla 5. kongre, rejimin egemen güçleriyle olan
çatışmasını ortadan kaldırmaya yönelik bir savunma, düzen içi
rüşt ispatlama çizgisinde biçimleniyordu.
sını ortadan kaldırmav a yönelik bir sav unma. düzen
ıçı rüşt ispatlama çizgisinde biçimleniyordu.
Muhalefetteyken rejimın krızını dennleştıren. bu
krızden favdalanarak desteğıni arttırmaya çalışan
RP. şımdı hükümetın büyük ortağı olarak krizi aş-
maya. egemen güç odaklarına ne kadar uvgun birse-
çenek olduğunu ispatlamaya çalışıyordu
"Gerçeklaikbiziiiz!"dıye haykın>ordu Erbakan.
"Atatürkçülükte" kımsenın kendılenvle varışama-
yacağını. "Kahramanordumuzla" kımsenın kendı-
lerı kadar uvumlu olmadığını kanıtlamava çalışan
gerekçelendırmeler konuşmanın ana çızgisinı belır-
livordu. Iğdiş edılmış bir laiklık veAtatürkçülük ta-
nımını takiben. "Siz kim laikliği ağzına almak kim
(...) gelin bakalım \tatürk'ün ilkeleri ncvmiş tartışa-
üm, erkeksenu gelin (...: Siz kim Atarürkçülük kim?"
gıbı ıfadelerle hem mıhına vuruvordu. Her şey gibi
Atatürk'ü de politik bir araca indirgeyen RP. onu
"akılcı \e dogmatizme karşı" diye tanımlarken. ken-
disineyönelen yargıları göğüslüyor. "bağımsızlıkçı-
lığma" \ urgu > apaken emperv alist dav atmalara kar-
şı kendıne mısyon yüklemeye çalışıvordu.
Kuşkusuz bu vönelimivle Erbakan. Makvav.elist
siv aset tarzında ne kadar ölçü tanımaz olduğunu ser-
gılemış oluyordu bir kez daha. Ancak RP iktıdan-
nın vaşadığı gerilimler dikkate alınacak olursa. bu
yönelimın bırmakvajdanöte. kendini düzenin bıçım-
^el normlarıyla meşrulaştıtma. düzenle uyumlulaş-
tırma anlamı da taşıdığı görülecektır
"^'asakçı değil. aksine demokrasinin gmencesi"
olduklannı. "Ozal-Menderesçizgisiningerçeksahip-
lerinin kendileri olduğunu" ı>rarla belirtırken. İs-
lamcılaştırılan temelde merkez sağa verleşmeve ça-
lişiyorduErbakan "\enidenBüvükfürki>e"mesa-
jını etmel sloganı vaparken de. avnı bağlanıda Tür-
kıve'nin kalkınması için tasıdıklan potansıy elin "bü-
yüklüğünü"kanıtlamaçabas! sergilivordu En büyük
tepkilerden bırını. "hazırlıksız gejdiler" eleştırisine
karşı sergılerken de düzenin krızinı aşmada ne ka-
dar u>gun bır araç olduklarını kanıtlama. merkeze
oturma telaşı sergilivordu Erbakan. Aynı bağlamda,
"ABD, RP ile çalışınz demedi mi" diye sorarak, Ba-
tı ıle çatişma içinde olmadığını göstermeye, sistemın
güvenıni kazanmaya çalışıyordu.
Tansu Çiller'e yönelik sergilenen jestlerin çoklu-
ğu da aynı şekılde, ortağını korumanın ötesinde. ik-
tidarda kalma v e merkez sağa oturmak doğrultusun-
da yedeklerini güçlendirme kararlılığının ifadesi olu-
yordu.
Son olarak yaptırdığı yeminde ise. RP'nın değil.
dev letin klasik ideolojik söy lemiyle karşılaşıyorduk:
Vatan millet, bırlik. bütünlük, kaikınma!..
Sergilenen değışim eğrısıyle RP. gercekte ideolo-
jık ve totaliterkarakterinden vazgeçmış olmuyordu.
Ancak 5. Kongre"de daha da belirgın görülen şey,
temsil ettiği güçlerin güncel çıkarlarını düzenin çı-
karlany la uyumlulaştırarak gerçekle^tirmeye, düze-
ni kendıne doğru değişıme uğratırken. aynı zaman-
da kendısı de düzenin gereklerı doğrultusunda deği-
şımi içselleştıren bır RP tablosudur.
ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL
4
Kiıııya Yüksek Mühendisiyiın*' lı avlıklanna.
eeler
Ocak I W5ten geçerli olarak uygulanan ek göster-
Sorii: Kim\a \ üksek Mühendisivim. Bir kamu kurumunda ge-
çen 25 \ıl 7 ay hizmetten sonra, 1982 vılında Başkimya-
ger kadrosu ile. I.derece4. kademedenemeklioldum. Şu
andaki ek gösterge \e maaş tutarınıı bilmek istnorum.
^.K.
VANIT: 657 sayılı Devlet Memurlan Vasası'na göre. devlet me-
murları on hizmet sınıfına ayrılır. Bu sınıflardan bırı de. teknik hiz-
metler sınıfıdır. Teknik hızmetler sınıfı da. kendı içinde 4 gruba ay-
rılır.
1 Grup: Bu grupta "en az4>ıl süreli vükseköğrenim veren fakiil-
te \ e> a > üksekokullardan mezun olarak > ürürlükteki hükümlere go-
re \ üksek mühendis, mühendis. > üksek mimar ve mimar unvanını al-
mış olanlar" y er alır.
2. Grup: Bu grup. "en az4 >ıl süreli >ükseköğrenim \eren fakülte
veya yüksekokullardan mezun olarak y ürürlükteki hükümlere göre,
şehir plancısı, bölge plancısı. jeolog. hidrojeolog, hidrolog. jeomorfo-
logjeofizikçi, fizikçi. matematikçi, istatikçi. şöney lemci(hareketaraş-
tırmacısı), matematiksel iktisatçı, ekononıici \e kiımager umanını al-
mış olanlarla. teknik > üksek ögretmen okulu mezunlarrndan ol uşiır.
3. grup: Bu grubu, 2. grup dışındakı ">ükseköğrenim mezunları
ile \ üksek tekniker \e tekniker umanuıı almış olanlar" oluşturur.
4. grup. İlk 3 grup "dışında kalanlar" 4. grupta yer alır.
5 2
7
say ılı y asa hükmünde kararname ile yeniden dıizenlenen 1 sa-
yılı:
"Hizmet sınıfları itibarıy la unvan veya ay lık alınan derecelere göre
ek göstergeler" cetveline göre.
Teknik hızmetlersınıfındayeralanbu dört grubun.göıev veemek-
1.
1
2
3
4
1.1995
.Grup
. Grup
. Grup
. Grup
1. derece
3.600
3.000
2.200
1.500
2. derece
3.000
2.200
1.600
1.100
3. derece
2.200
1.600
1.500
800
4. derece
1.600
1.500
1.100
650
Bu ek gösterge cetveline göre, kadrolan Teknik Hızmetler Sınıfı'-
nadahil olan ve "umanı"yüksek mühendis olanlardan I. derecenın
kademelerınden gerek görev, gerekse emekli aylığı alanlara uygulan-
masi gereken ek gösterge. 3.600 ciür (üç bın altı yüz)
V'apıığımızlıesaplamayagöre. Teknik HızmetlerSınıfi'ndan l.de-
rece4. kademeden 25yıl 7ay hizmetten sonra. "umanı"Kimya Yük-
sek Mühendısı olan bır devlet memurunun. 3.600 ek göstergeye gö-
re alnıaM gereken emekli aylığı. 36 mılyon 392 bın 430 liradır.
ANKARA NOTLART
MUSTAFA EKMEKÇİ
Yakın Tarihimize Yeni
Işıklar
Baştan sona ızleyemedim, üzgünüm. Ankara
Antlaşması'nın 75. yıldönümü nedeniyle düzenle-
nen kolokyum, ilk gününde çok etkiledi beni. 1.
DünyaSavaşı'ndangünümüzeTürk-Fransızilişki-
lerini içeren konuşmalar belli gerçekleri ışığa çıka-
nyor, kimı olaylar da yeni boyutlar kazanıyor. Her
gün, her an yeni şeyler öğrenıyor, bılmedığim ne
çok şey var diye şaşınyor ınsan. İlk gün ızlediğim
kimi konuşmacılar şaşırtıcı açıklamalar yaptı ger-
çekten. Örneğin Fransa ve hılafet. Fransa ve Sevr
Antlaşması'nın hazırlanmasında yaşanan olaylar,
1921 Mart ayında imzalanan ilk Fransız antlaşma-
sı ya da 1921 'de Kemalistlere karşı belırlenen si-
yasal değişımin tanığı ve savunucusu Le Temps
gazetesinde yayımlanan yazılar ve Fransız Haber
Ajansı'ylaAnadolu Ajansı ilişkileri... Birayrıntı, bü-
tünü etkiliyor kımı zaman. Kurtuluş Savaşımız da
daha çok parlıyor bilimin ışığında. Savaş güçlenin-
ce Anadolu'ya başka bir açıdan bakıyor Fransız
dostlanmız. Le Temps gazetesinde ılginç yazılar
yayımlanıyor, Kemalistler başka bir konuma ulaşı-
yor Fransız kamuoyunda.
Le Temps ıle ilgili bildirıyi Orhan Koloğlu açık-
ladı. Gazetecı kökenli bir araştırmacı, vaktiyle ay-
nı gazetede çalıştık, mesleği doğrultusunda bir
belgeyle olumlu bir katkısı var kolokyuma. Daha-
sı, kamuoyu oluşturmanın önemini belirtıyor. Din-
lerken çağrışımlar oluyor. Kurtuluş Savaşımızı dü-
şünüyorum, halkımızı onurlandıran yiğıt savaşçı-
ları, tüm cephelerde kazanılan yengilerı, sarışın bir
kurda benzeyen Mustafa Kemal'ı. ezilmışliğe son
verip onurla dikilenlerı, Sevr'i yırtıp Lozan'ı gerçek-
leştirenlerı...
Konuşmacılardan biri de Büyükelçi Hamit Ba-
tu. Her zaman yazarım, kültür bırıkimine, gözlem
ve deneyimlerine saygı duyduğum bir diplomat.
Dostluğuyla övünür, her konuda çok şey öğreni-
rim ondan. Az yararlandığımız bir aydın diye üzü-
lürüm. Türkiye ve Fransa arasındaki siyasal ve kül-
türel ilişkilerden söz etti bu kez. Şımdiki ilışkiler ne
durumda, nasıl gelişmelerolabilir, sorularını yanıt-
ladı. Bu konuşmalann basılıp yayımlanmasını dilı-
yorum. Belli olanakları yakalamak kolay değil her
zaman. Genç kuşaklar, eskı ve nerdeyse orta ku-
şakları tanımıyor yeterı kadar. Hamit Batu,
1960'larda Kültürel ilişkıler Genel Müdürü olarak
çağdaş sanatçılanmızın Batı'ya açılmasına büyük
çaba gösteren bir diplomatımız. Üzülerek belirti-
yorum, kültürel ilişkiler bugünkünden daha yoğun-
du o dönemde. Sonra Afganıstan'da, Finlandi-
ya'da büyükelçıliği var. Ardından merkezde Siya-
sal ilişkiler Genel Müdürü, sonra Paris ve Roma
büyükelçimiz. Lıse yıllanndan berı tanıyor Fran-
sa'yı, ilişkilerimizde doğrudan gözlemlerı, yaşadı-
ğı olaylar var. Bu kez de çok gerçekçi biçimde or-
taya koydu Türk-Fransız ilişkilerini. Güç şeyleri ko-
lay söyleyen, köşelerı zarıf çizgilerie belırten, geç-
mişten söz ederek geleceğe dek ışık tutan, uya-
ran özlü bir seslaniş. ÛzelUkle Mustafa KemaJ ve
De Gaulle arasındaki benzerliği belirten sözleri
çok etkiledi benı. Yaşam koşullan, kişılıkleri çok
benzemiyor, ama ortak yanları da var. Ikisi de güç
günlerin adamı. Halklarına umut veren, soluk ve-
ren, onur veren devlet adamları. Aynı dönemde ya-
şamıyorlar, aynı koşullarda görev yapmıyorlar, a-
ma ikısi de umutla, ınançla bakıyor halkına. Ikisi de
kesin karar veriyor, karanlığı aşıp aydınlığa ulaşa-
cağına ınanıyor.
Onlar kararlarını gerçekleştirdi, ama geridekıler
hayli yaya kaldı değil mi? Cumhurıyetimizin 73.
yıldönümünde neler yaşanıyor bakın! Fransa Cum-
hurbaşkanı Chirac da Ortadoğu'da geziye çıkıyor,
ama barış yolunda olumlu bir adım atabılecek mi?
De Gaulle'ün öngördüğü büyük Fransa ızlemi hay-
lı değişmedi mi? Sevr'i yırtıp Lozan'ı imzalayanla-
rın ülkesinde de neler yaşanıyor bugün? Başta la-
iklık, Cumhuriyetimizın ilkeleri nasıl zedelenıyor!
Atatürk'ün "Ülkede banş, dünyada banş" ilkesi-
ne dayanan dış politıkasında ne ters rüzgârlar esi-
yor, ne çok kan. gözyaşı dökülüyor, nice canlar yi-
tiyor dağlarda, alanlarda.
• • •
Şimdi Jülide Gülizar telefon etti, Onuncu Yıl
Marşı'nı söyleyenlerden bıri olarak TV'de birprog-
rama çağırdı beni. "Çıkîık açık alınla, on yılda her
savaştan" dizelerini ciğerlerim yırtılırcasına yeni-
den söylemek özlemiyle çarptı kalbım. Cumhuri-
yet kuşakları yaşlanmıyorgaliba ya da Siyasal Bıl-
giler Fakültesi'ndekı kolokyumun etkisiyle yeni-
den soluklandım ben. Geçmişe bakıp geleceğe
umutla gülümsüyorum yeniden. Karanlığı delmek
için karar vermek gerekıyor her şeyden önce.
Cumhuriyetimizin ilkeleri doğrultusunda yürümek.
Aydınlık bızim sonra!
B U L M A C A SEDAT YAŞ.AYA\
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Rahat adımlarla
koşmaya dayaiı s- 1
por. 2/ Denızcılık- 2
te "Açıktan geç.
yaklaşma" anla-
mında kullanılan
sözcük... Sodyu-
mun simgesı. 3/
Alçak. aşağılık...
Kayısı. erık. ba-
dem gıbı ağaçlar-
dan sızan zamk. 4/
Tropıkal Afrıka'da 8
yetışen bır ağaç. 5/ q
Yön göstermek
ıçın belli yerlere konulan
ışaret... "Kıssadan al -,
ısen hısseyı" (Yunus Em-
re).6/Kısa'bılgı...ilham.7/ 2
Bırçe^it Italyan peynırı. 8/ 3
Bırbırınden çok farklı şey- 4
lerin bırarayageldığı. bır-
bırıne karıştığı yer... Böcek
ısırmasıyla oluşan yumru.
9/ "Bır çapkın elınde - - - 7
oldum Hazana ermeyen Q
baharım soldu" (Sarkı) Q
YUK.\RID\.\ AŞAĞIYA:
M
1/Belli bırmesleğe. bır bilımdalınaözgüdıl . Italya'nmen
uzun ırmağı. 2/fspanyollann sevınç ünlemı... Düşük kulak-
lı ve kısa tüylü bır av köpeğı. 3/ Islam dınını korumak ve
yaymak amacıyla yapılan savaş.. Eskıden Karagöz oynatı-
lan kahvelere verilen ad. 4/ Kömürocaklannda açıga çıkan
ve patlaması büyük zararlara yol açan gaz... Nâzım Hik-
met'ın soyadı. 5/Eskımolar"ın buzdan yaptıkları kulübele-
re venlen ad... Ilaç. 6/Olumsuzluk belırten birönek... "•Uzak
yer" anlamındaeskı sözcük. 7/Kılıt dılı. 8/Çıplak vücut res-
mı... Enıanet. 9/Kaplama ya da doldurma olmayan. som..
Ege Bölgesı'nde bır dağın. ovanın ve akarsuyun ortak adı.