Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25EKİM1996CUMA
14 KULTUR
Özel tiyatrolar, sanata darbe indirmek amacmdaki bakanlığın 'kültürsüzlük politikası' izlediğini vurguluyor
'Rültür Bakanhğı saııatı yok sayıyor'Külriir Servisi - Külrür Bakanlığrnın.
özel tiyatrolara hervıl eyliil sonu-ekim
başı it banyla verdiği yardımı bu yıl ge-
cikmeıi olarak açıklamakla kalmayıp
bütçeoen en düşük rakamı ayırması. ti-
vatro çevrelerinde tepkiyle karşılandı.
CHPHatay Millenekıİi .AtilaSa>,özel
tiyatrolara destek konusunda Kültür Ba-
kanfna bır soru önergesi \erdi. Sa\.
önergede de\ letin özel tiyatrolara des-
tek olup olmayacağını sorarak, yazılı
açıklamabeklediğini bildirdi. Sa\, şugö-
rüşlere yer verdi: "Ana>asamız. "sanat
faaliverlerinin \e sanatçf nındevletçeko-
runması. değeriendiriJmesi ve sanat sev-
gisinin yayılması için gerekli önlemlerin
alınmasını öngörmüştiir. Bu anlayışla
yaklaşık on beş >ıldır Kültür Bakankğı
bütçesineÖzel ti>atrolara Yardım' adı
altında bir ödenek konmaktadır. 1996 yı-
lı bütçesinde de bu ödenek 63 milvar ola-
rak belirlenmiştir.
Tiyatro dönemi en geç ekim a> ı başın-
da başlar. Ödenekli thatrolar da özel ti-
\atrolar da ağustos ayından başlayarak
yenidönemçalışmalarınıtasarlar.Gecen
yıllarda özel tiyatrolara destek konusun-
da göre\ lendirilen kurul e> lül av ında ça-
lışmalannıtamamlamakta ve destek ala-
cak tiyatrolar \e \apılacak destek mikta-
rı belirienmekte idi. Bu j ıl bu çalışmanın
geciknıekte oluşu özel ti\ atrolar yönetici-
lerini »e sanatse\erleri ka>gılandırmak-
tadır. Yeni hükümetin \e yeni Bakan'ın
kendi dün\a görüşü doğrultusunda bu
ödeneği kullanacağı söylentisi vavılmak
istenmektedir" dıyerek şıı sorulan yö-
nelttı "Kültür Bakanlığı. 1996/1997 ti-
jafro döneminde "özel tiyatrolara des-
tek' için bütçede bulunan Ödeneği kulla-
nacak mıdır? Bu ödenek kullanılacak ise
yönetmelik uvarınca çalıştırılması gere-
• Her yıl Kültür Bakanlığf nca verilen projeye destek yardnnının henüz verilmemesine
özel tiyatrolar tepki gösteriyor. Bakan Kahraman, TİYAP'la görüşmüyor. Sorunlannı
tartışmak üzere bakanlıkta yetkili muhatap bulamayan özel tiyatrolar bu durumu protesto
ediyor. Bu arada CHP Hatay milletvekili Atila Sav da bu konuya ilişkin Kültür Bakanrna
yönelik bir soru önergesi verdi.
ken kurul neden toplantıva çağnlma-
maktadır? Bakantığın bu konudaki yön-
temi değiştirmek gibi bir eğilim ve\a ka-
ran mı bulunmaktadır'.T
Konuyla ilgili görüşlenni aldığımız
özel tiyatrolar da. Özel Tiyatro Yapım-
cılan Derneğf nin (TİYAP)gazeternizde
yer alan çağnsında (23.10.1996) yine-
lendıği üzere. Kültür Bakanlığfnın sana-
ta ilişkin 'küftürsüzlükpolitikası' izledi-
ğini vurgulayarak sanatın ve sanatçının
zor durumda bırakıldıöına dıkkat çekti-
ler.
Özel tiyatroların yaşadığı en belirgın
sıkıntı. tiyatro sorunlannı tartışmak üze-
re yetkilt makamlan karşılarında muha-
tap bulamamak. Bu sıkıntılarla hemen
henıen her yıl karşılaştıklannı söyleyen
sanatçılar, Kültür Bakanlığf ndan alınan
ödeneğin yasal hakları olduğunu. ancak
bakanhğın tiyatrocuların sorunlarına
>aklaşımındaki tutumun kültüre ve sana-
ta darbe indirdiği görüşünde birleşiyor-
lar "_ ' _
Hadi Çaman Yeditepe
Oyunculan:
Bu sorunlar on beş yıllık bir sürece
dayanıyor. Bugüne dek geç de olsa bir şe-
kilde diyalog kurabiliyor ve sorunları-
mızı tartışabilen insanlarlaçalışıyorduk.
Ancak iki aydır bakandan randevu bile
alamadık. Eskiden bakanlarlaolmasa bi-
le sorunlar, müsteşarlardüzeyinde halle-
diliyordu. Bugünkü tek merkezli anlayış
nedeniyle müsteşarlar da de\ reden çıka-
rıldı. Eskiden ma>ıs başında sunduğu-
muz dosy aların ödeneklerini ancak ocak
ayında alabiliyorduk. bu ödenekler ge-
çen seneki çabalar sonucunda kasım ayı-
na çekildi. Henüz hiçbir diyaloğa giril-
memiş oiması büyük bir gecikmeye yol
acacak. Rahatsız olduğunıuz bır başka
nokta da oyunlarını sahnelemeye başla-
yan Masai Gerçek Tivatrosu'nun aylar
sonra aiacağı ödenek nedeniyle verece-
ği ilanlarda "Kültür Bakanlığı'nın kat-
kılanyla" ifadesini kullanmak zorunda
oiması.
Dilek Türker / Tiyatro Ayna:
Bir kültürsüzlük politikası sürüyor.
Sanat ve kültür hor görülüyor. Zekânın
\e >aratıcı gücün bir belirtisi olan sanat.
Kültür Bakanhğı tarafından yok sayılı-
yor. bugün Kültür Bakanhğı kültürsüz-
İüğün zirvesinde. Özel tiyatrolann açıl-
masından ıtibaren 3 hatta geçmesine rağ-
men herhangi bir de\ let y ardımı ile kar-
şılaşmadık. Bu durum kimsenin umu-
runda değil. Kültür Bakanhğrnı bu tu-
tumundan dolayı protesto ediyorutn.
Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu:
Özel tiyatrolann sezonu açıldı. fakat
Kültür Bakanlıgrndan herhangi biryar-
dım gelmediği için tiyatrolar çalışamı-
vor. Ozel tivatroların kültür \e sanata
katkılan de\ let tarafından kabul edilmiş
\e projelerine destek sağlamava karar
\erılmiştır. Ancak, Kültür Bakanhğı gö-
rüşnıe talebine ce\ap \ermivor.Bu >üz-
den tiyatrolar zor durumda.
Kerem Kurdoğlu / Kumpanya:
Sanatın. gerek sponsorluk v erilmesiv -
le gerekse de\ let desteği yoluyla herhan-
gi bir sermaye kaynağına bağımlı olarak
varlığını sürdürmesıni çok tehlikeli bu-
luvoruz. Özellikle Türkiye gibi eğitim.
kültür ve sanat akti\ itelerini ticari orta-
ma karşı korumak \e yaşatmak görevini
\erinegetirmeyen birdevletin varoldu-
ğubirülkede işini ciddivealan her sanat
kurunıunun hertürlü koşulda ürün \ere-
bilecek şekilde örgütlenmesi gerektiği-
ne inanıvoruz. Kumpanya. kendi ekono-
mık örgütlenmesini tümüyle bu bağım-
sızlığı esas alarak gerçekleştinniştir.
Devietten ya da bir sponsordan gelen
herhangi birdesteğe. sadeceanzi bırşans
olarak bakar. \'ine de normal olanın de\ -
letin görevini yerine getirmesi olduğunu
da kabul eder. Ama, normal bir ülkede
yaşamadığını hatırlayarak örgütlenir.
Nedim Saban / Tiyatrokare:
Sanatçılarla görüşmeyen bir Kültür
Bakanı düşünemiyorum. Bırakın görüş-
me\i. yardımın ne kadar olacağını bile
söylemedıler. Kültür Bakanf nın ise sa-
natçılan kabul edip sorunlanyla ilgilen-
mesi gerekir. Eğer Kültür Bakanı değil
de 'kültür bakkalT ise o zaman elbette
başka işlerle uğraşabilir! Aslında bu es-
ki yönetımlerin tiyatro kanunu çıkara-
maması ile ilgili bir sorun. Hâlâ bir tiyat-
ro kanunumuzun olmaması çok acıklı
bir durumdur. Sanatçının kaderiyle oy-
nanıyor. Tiyatrokare bu vıl perdelerini
açıyor. çünkü artık "Gölge etmejin b
ka ihsan istemeyiz" diyoruz.
Tevfik Gelenbe /
Tevfik Gelenbe Tivatrosu:
Genelde şikâyetimiz. bu tarihlerde or-
taya çıkıyor. Devanılı olarak her sene
ödenek geç kalıvor. Ancak bu sene biraz
farklı olarak görüşme bile yapılmadı. Ti-
yatrolann 1 ekimde perdelerini açmala-
n gerekirken. birçok arkadaşınuz ödene-
ğin verilmemesinden dolayı mağdur du-
rumda kaldılar.
Ahmed Levendoğlu /
Tiyatro Stüdyosu:
Desteğin gittikçe gecikiyor oiması Ti-
yatro Stüdyosu'nu iki bakımdan olum-
suzetkiliyor. Birıncisı. tümöteki özel ti-
yatrolar gibi yeni oyun provasına başla-
ma süreci geri atılıyor. İkincisi. yanan
salonumuzun. başlatmış olduğumuz
onarıma katkı sağlanması için "tiyatro
binası-vapımı-onanmr yönergesi doğ-
rultusunda yapmış olduğumuz başvuru
da hâlâ rafta bekliyor. Henüz bu deger-
lendirmeleri yapacak kurullann üveleri-
ne çağrıda bulunulmadı. Sonuçta bakan-
lık artık gelenek.selleşmiş olan desteği
vermemezlik edemez. Ancak işi gecik-
tirerek \e TlYAP'ın görüşme çağrıları-
na uymayarak kültüre \e sanata bakışını
ortava kovuvor.
Domna Samiu, bu akşam Yunan ve
Anadolu türküleri söyleyecek,.,, «,.
Yunanistan hn
'türkü anası'
istanbuVda
MUAMIMER KETENCOĞLU
1 Nısan 1996 giinü Atina'da .Me-
garon konser salonunda yenme otu-
ruyorum. SokratesSinoplus"un tanı-
dıİc klasik kemençesi duy uluyor. Ar-
dından Domna Samiu yönetiminde
Yunantstan'ın hemen her yanından
gelen kadınlı erkeklı dans şarkı ve
müzisyen grupları mükemmel bir
akışiçindesahnealıyor. Konser bo-
yunca yiğitlik şarkıları söyleniyor.
"Anaeığım ben ölüyorum
Sakın dostlarım dınnıasın!
Sen onlara sofra kur..."
\'e konsenn sonunda o ana dek
sahneye çıknıış \ aklaşık 150 sanat-
çıvla birlıkte Kaİamatyanodansı eş-
liğinde ünlü bir türkü söylüyor-
lar: "Artık bu noktada sözcüklerin
gücü biter..."
Sonra -\Ierhaba!'* diyorum.
"Merhaba" dıyor. İşte \'unanis-
tan'ın türkü anasıyla tanışmamın
aeiz bır özetı...
Domna Samiu 1929da Atina yı
saran göçmen ınahallelerinden bıri
olan Keseryani'de doğdu. 1.5 mıl-
yon Anadolu Rumu'yla birlikte an-
nesi. İzmir'm Baymdır'dan kopup
geldi buraya. Baba tutsak düştüğü
için iki yıl sonra gelebildi. Sa-
miu'nun çocukluğu babasının do-
kunaklı sesini dinleyerek \e hiç ek-
sik olmayan keyifleri ile Küçük As-
ya Rumlarının çalıp söyledikleri
türküleri adeta zihnine İcazıyarak
geçti. 13 yaşında yaşanıına büyük
ölçüde yön veren Bizans müziğinin
büyük üstadı Simona Kara ile tanış-
tı. S"imona Kara'nın okulunda hem
kılıse müzığı öğreniyor hem de bağ-
lantılı olarak Yunanistan'ın bölgele-
re göre büyük farklılıklar gösteren
son derece zengın halk müziği ge-
leneğı ile bir kaynaşma yaşıyordu.
Aynen türküde söylediği girji: "Tek
bir vücut tek bir ruh!"
Simona Kara"nın yaz tatıilerinde
çeşitli bölgelerde ilkel teknoloji ile
yaptığı kayıtlar. Sanıiu'nun halk
müziğineyaklaşımınıderindenetki-
ledi, olgunlaştırdı.
Yine Simona Kara'nın şefliği al-
tında radyonun halk müziği bölü-
münde çalışmaya başlamasıf 1954)
Yunanıstan'm her yanından gelen
müzisyenlerle ılişkı kurup bantlan-
nı yayına hazırladığı için kendisine
eşsiz deneyımler kazandırdı.
60'lı yılların başında kendi arşi-
vini oluşturmaya karar \erdi \e her
boşlukta Yunanistan'ın birçok yeri-
ni dolaşmaya başladı. Bınlerce şar-
kı kayderti. 1971 'de radyodan ayn-
larak konserler \ermeye koyuldu.
70'li yılların müziğine önemlı izler
bırakan müzisyen Dionisis Savog-
los'un desteğiyle hem gençler hem
de halk müziğinin doğal dinleyıci-
lerınce ilgiyle izlenmeye başlandı.
Ardmdan Âvustralya dahil dünya-
nın pekçok yerinde \e Yunanis-
tan'ın her yerinde yıllardan beri ve-
rilen sayısız konserler...
Halk müziğinin
savunucusu
1982'de yıllardır varlığını sürdü-
ren Dora Stratu Tiyatrosundan da
güç alarak Domna Samiu halk mü-
ziği derneğini kurdu. Bir yandan
gençlere. isteyen herkese halk şarkı
ve danslarının ögretildiği düzenli
kurslar yürütürken. öte yandan bu-
gün sayısmın dört bıne ulaştığı ar-
şivınden yararlanarak plaklar yap-
maya başladı. Önce söylemekten
her zaman keyif aldığı "Anadolu
Türküleriv>
nı iki plakta topladı. Da-
ha sonra antik dönemden bu yana
\'unan Halk Müziği'nin değişme-
yen konularından olan gurbet tema-
sıyJa ilgiîi birçalışma...
Işte bu gece ılk kez Yunanistan'ın
türkü anası Domna Samiu'nun se-
sinden 70 yıldan bu yana unuttuğu-
muz öz Anadolu türkülerini kucak-
layacağız. Cemal Reşit Rey Konser
Salonu'nda izleyeceğimiz konserin
birinci bölümünde Yunanistan'ın
çeşitli bölgelerinden Epir'den. Ma-
kedonya'dan, Peleponez'den. Trak-
ya'dan Kikland halk şarkıları sunu-
İacak. İkinci böiüm ise Çeşme'den.
Alaçatı'dan Istanbul'a. Anadolu
Rum Türkleri'ne ayrılmış. Eşlik
eden müzisyenler de kayda değer
sanatçılar... Yorgos \e Koslas Flipi-
dis kardeşler klarnet \e la\ta; Ybr-
gos Marinakis keman ve Yorgos
Gevgelis dümbelek çalacak...Bir de
iy i tanıdıgımız kanun sanatçısı Ag-
nes Agopian
Domna Samui modern dünyanın
tüm motivasyon kırıcı etkilerine
karşın halk müziğinin kırıcı etkile-
rine karşın halk müziğinin öğrenil-
mesı. korunması. aktarılması \e
özellikle de yozlaşanlarlayozlaşma-
yanlann birbirinden aynlabilmesi
için titizlikle ve ısrarla çaba göster-
mektedir...
Domna Samiu'nun naif sesınin
bızlere nicedir unuttuğumuz, aşına
olduğumuz ama yakından tanımadı-
âımız, yepyenı tadları taşıması
umuduvîa...
Babalann rock zîrvesiCIMHUR
CANBAZOĞLL
Tuborg Rock Festi\al
'96"nın son iki gününde
önce BabalarGünü,
ardından da Bebeler
Günükutlanıyor. Bu
gece saat 21 00'de yerlı
rockın kilometre taşları
sayılan ustalarla. otuz
yıldır rock sahnesinde
kalmayı başaran Status
Quo İstanbul'da
bıraraya geliyor.
Yeşilköy'deki Dönya
Ticaret Merkezi'ndeki
konserler Bulutsuzluk
Ozlemi'nin bölümüyle
başlayacak. Yerli
gruplara yaklaşık yarım
saat ayrıldığından
Bulutsuzluk'tan ancak
beş. altı parça
dinleyebileceğiz.
Grubun lideri Nejat
Yavaşoğullan'nın
verdiği bilgiye göre
olası repertuvar \ine
Düştük Vollara.
Yaşamaya Mecbursun.
Sözlerimi Geri
Alamam. Kinıse
Banştan SÖzetmiyor.
Acil Demokrasi'den
oluşacak.
Bulutsuzluk Özlemi bu
gece yeni davulcusuyla
sahne çıkacak. Okulla
Bulutsuzluk'un
temposunu birarada
götüremediği açıklanan
OnurSankaya'nın
yerine Blues
Ekspress'm davulcusu
Utku Ünal gruba
katıldı. Grupla ilgili
diğeryenilik de
Sözlerimi Geri
Alamam'a hazırladıklan
yeni \ideoklip.
Gecenin ikinci grubu
MogoUar ise her konserde
performanslannı daha ileri taşıyor. yeni
albüm Dört Renk'tekı parçalar sahnede
daha da oturuyor.
Moğollar'ı hep 20-25 parçalık konserlerde
izlemeye alışmıştık: bu kez reperru\an
nasıl yanm saate sığdıracaklannı
merak ediyoruz.
Taner Öngür'ün verdiği bilgiye göre
çalacaklan olası parçalar şunlar: Bişey
Yapmalı. Issı/lığın Ortasında. Keşişleme,
İpler Kimin Elinde v e Çok Geç Olur.
Son albümü Gün Ola Harnıan Ola'y la
dörî vıllık aradan sonra lıstelere eiren
Bu gece saat 2I.ı
ray), otu/ yıldır
00'de >erü rockın ustalanyla (Bulutsuzluk Özlemi sağda. Moğollar üstte \e Erkin Ko-
rock sahnesinde kalnıay ı başaran Status Quo İstanbul'da biraraya geliyor.
Erkin Koray ise gecenin son '\erli
baba'sı. Otuz yılda yaptıklan 2^ albümle
yuz mılyonu aşan bır tıraja ulaşan Status
Quoeski gücünde olmasa bile bugünün
gençlerine seslenecek dinamizmi
y itirmemiş durumda. Grubun temel
adamlan Rick Parfittve Francis Rossi
İstanbul'da bir buçuk saat sahnede kalarak
bunu kanıtlayacak.
Status Quo'nun bizde en fazla tanınan hit
parçası In The Army No\* ve diğer
klasıklerinin yanında son albümleri Don't
Stop'tan \öu Never Can Tell. Luciüe. Get
Back. Fun Fun Fun, Proud Marv, GetOut
of Den\ergibı ünlü coverleri çalmasını
bekliyoruz.
Bıletlerı bırmılvondan satılan Babalar
Günü konserlerinin yapılacağı Dünya
Ticaret Merkezi hayli sapa bir yerde;
Yeşilköy Atarürk Havaalanı karşısına
düşüyor.
Rockseverlerin salona geliş ve
dönüşlennin zor olacağını bilen
organizatörler Kadıköy. Bakırköy ve
Taksim'den özel otobüs seferleri
yapılacağını. konser bitiminde aynı
merkezlere otobüs seferlerinın
düzenleneceeini belirttiler.
Cumhuriyet Bayramı
konserlerle kutlanıyor
CSO'nun bu haftaki solistti Gülsin ()na\.
Kültür Servisi - İstanbul De\ let
Senfbni Orkestrası. Ankara
Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası ve tzmir Devlet
Senfoni Orkestrası bu hafta
sonu konserlerini Cumhuriyet
Bayramı kutlamalanna ayırdı.
istanbul Devlet Senfoni
Orkestrasf ntn 25 ekim
cumartesi saat 19.00 ve 26
ekim pazar günü saat 11.00'de
gerçekleştırilecek
konserlerinde. Tadeusz
Stnıgalanın y öneteceği
orkestranın solisti arp sanatçısı
Marielle Nordmann. Konserde
C. Saint-Saens, G. Pierne ve V\T
.
Lutoslawski'nin y apıtlan
seslendirilecek.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrasf nın 25-26 ekim
konserlerini ise şef Antonio
Pirolli yönetecek. Orkestranın
solisti Gülsin Onay. Sanatçı.
Chopin ve Respighi'nin
yapıtlannı seslendirecek.
îzmir Devlet Senfoni
Orkestrasf nın 25-26 ekim
tarihlerindeki "Cumhuriyet
Bayramı Kutlamalan' başlıklı
konserinde orkestrayı şef
töshiano Osawa yönetiyor.
Hitoshi Sekiguchi (klarnet).
Gernot VVinnischoferf keman)
v e Valery Oistrakhı v iyola)
solist olarak katılacağı
konserlerde Mozart ve
Respighi'nin yapıtlan
seslendirilecek. Konserler.
cuma günü saat 20.00.
cumartesi günü ise saat
11.00'de gerçekleştiriliyor.
YAZI ODASI
SELIM ILERI
Ayrılanlar...
Eskiden, büyüklerimiz. sonbaharla birlikte birkaç
dostun bu dünyadan göçeceğini üzülerek söyler-
lerdi. Adeta umutsuz bir bekleyiş söz konusuydu.
Yıllar var ki unutmuşum. Geçenlerde bir arkada-
şım yine söyledi. Attilâ İlhan'ın dizesini içimden yi-
neledim!
"şu yağmurlu güz dünyadaki son güzü mü"
Evet, "ihtiyarlarballadı". Ama ölüm ve ayrılık söz
konusu olunca. ihtiyarların ölümü, aynlığı, gençle-
rinki kadar incitiyor. Artık onlardan hiç ayrılmaya-
cağımız sanısına mı ne kapılmış oluyoruz, yokluk-
ları büsbütün can yakıyor.
Kemalettin Tuğcu da bu sonbaharın çalıp gö-
türdükleri arasındaydı. Ölüm haberini Kanal 6'da
Hulki Cevizoğlu'nun programını izlerken öğren-
dim. Cevizoğlu, besbelli, çocukluğunda hepimiz
gibi Kemalettin Tuğcu romanları okumuştu, şimdi
son bir şükran ödüyordu...
Handiyse kırk yıl önce olmalı, Cihangir'de oturu-
yorduk. Şubat tatilinde gayet kalın bir Çocuk Haf-
tası Yıllığı almıştım. Yıllığın ortasında yaklaşık yet-
miş seksen sayfa bir roman: Garip. Kemalettin
Tuğcu'dan ilk okuduğum romandır Garip.
Garip, Erenköyü civarında bır köşke evlatlık ge-
tiriliyordu. Orada epey acı çekecek, horlanacak, in-
sanoğlu yerine sayılmayacaktı. Garıp'i ezenler. gü-
nün birinde. büyümüş, kendi kendini adam etmiş
Garip'in yardımına muhtaç olacaklar; Garip de on-
ları hiç ezmeden büyükleri bilecek ve sayacaktı.
Tabii çok ağlamıştım. Kemalettin Tuğcu'nun han-
gi romanında ağlanmaz ki?!
Çocuklar vardır bu romanlarda, yetişme çağlann-
da, okuyamamış, şurda burda çahşan. Onları kâh
torna başında görürsünüz, kâh çarşı pazar yerin-
de, boyuna çalışırlar. Çoğunun kimsesi yoktur. An-
cak birbirlerini bulduklarında bir dayanışma ortamı
doğabilecek; ağabey yaşındakıler küçükleri hem
koruyacak, hem okutacaklardır.
Bir romanın sonunda bu ağabeylerden biri takım
elbise giyiyor, kravat bağlıyor ve Taksim Belediye
Gazinosu'ndaki gençlik çayına gidiyordu. Belleğim
körelmedikçe, sanmam ki unutayım.
Bence büyük bir romancıydı Kemalettin Tuğcu.
Kim bilir kaç kuşağa sevecenliği ve merhameti aşı-
ladı. Çocukların Reşat Nuri'siydi. Ona kalbim borç-
lu...
Sonra Reha Kıral: Ölümünü Cumhuriyet'teki ha-
berden okudum. Gül Gülgûn la konuştuk. Son sı-
ralar evinden dışarıya çıkmıyormuş, kimseyle pek
görüşmüyormuş. Ya iki, ya üç fılmde birlikte çalış-
mıştık Reha Kırai'la.
Ilk önce Bir Demet Menekşe'de: Yaşlı bir kızı
canlandırıyordu. Senaryoyu okuduktan sonra sev-
gili Güler Okten bu rol için Reha Hanım'ı önermiş-
ti. Ve öylece tanışmıştık. Yıllardan 1972.
Filmdeki rolü gibiydi, bir yaşlı kız duyarlığıyla ya-
şıyordu. Galıba hiç evlenmemişti. Nedense bana
kalbini açmış, geçmişte... Çok uzak birgeçmişte,
bir hava subayını sevdiğini anlatmıştı. Şımdi bu aşk
da bir film öyküsü gibi.
Reha Hanım'ı yıllardır görmüyordum. Bir telefon
edemez miydim? Eski defterlerimde numarasını
buldum. O telefon numarasına baktıkça, biz yaşa-
yanlarîn hayhuyda bütûn gaddarlığını görür gibi ol-
dum.
Geçen cumartesiyse Dialog'da derse girerken
Muazzez Kurtoğlu'nun ölüm haberi geldi. Kosko-
ca Muazzez Kurtoğlu'nun. Bir devir, bir efsaneydi.
Ankara'dan istanbul'a gelip Dormen Tiyatro-
su'nda Derin Mavi Deniz'de oynamıştı. Dormen Ti-
yatrosu o zaman Ses Tiyatrosu'nda oyunlar sah-
neliyordu. lyice ön sıralardan birinde oturuyordum
ve Muazzez Hanım'ı hayatımda ilk kez izlemektey-
dim.
Metin Serezli'yle ikisi sahne önünde duruyorlar;
Muazzez Hanım bir iki adım daha önde, yüzü hem
Metin Serezli'ye, hem de biraz biz seyircilere dö-
nük duruyordu. Beyaz, geniş ve uzun etekli bir tu-
valet giymişti. Duruşuyla, sesiyle, ellerini kullanış bi-
çimiyle gerçek bir 'grande dame', bir 'primadon-
na 'ydı. Anlıyordunuz. yıllar yılı bütün Ankara'nın ne-
den ondan söz açtığını...
Bir Demet Menekşe'de Muazzez Hanım, ne tu-
haf, RehaKıral'ınablasınıcanlandırmıştır. işte o za-
man tanışmıştık. Genizden gelen sesi hâlâ kuiağım-
da. Bir sözünü yıllarca kendi sözümmüş gibi çalıp
başkalarına anlattım.
Insanların ikiyüzlülüğünü söylüyordu: "Bu kıya-
fet sana çok yakışmış Muazzez, dediklerinde, öy-
le düşünmediklerıni, arkamdan bambaşka şeyler
söyleyeceklerini biliyorum. O zaman yalnız kalıyor-
sunuz..."
Galiba hakikaten kırgındı. Yedikuleli Mihriban'm
çekimi sırasında bir bölümde oynamasını rica et-
miştim."- Teşekkür ederim Selim Bey. Fakat artık
günlerimi konken oynamakla geçiriyorum..."
demişti.
Gözümün önünde hep beyaz tuvaletli, görkem-
le ışıyan aktris!..
K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K
K A M İ L M A S A R A C I
Tiirk Kulp Y'akfı 21. Yılını Kutluyor
TÜRK KALP VAKFI
Tel.: (0.212) 212 07 07 (PBX)
Faks:(0212)212 68 35