Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
E2EKİM1996SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
İskandinavya'nm en büyüğü olarak nitelendirilen 12.Göteborg Kitap Fuan 24 ekimde başlıyor
Bu yılın ana teması 'çok ldfltürliflük'
Tfıompson,
Hillary Clinton
rolünde
• Kültiir Servisi - Mike
Nicholsun yönetmenliğini
üst endiğı Amerika Ba}kanı
Bill Clıntoıı'un vaşamını
konu alan Pnmarv Colors
adl1
filmde başkanın eşı
Hil.an Clınton'u Emma
Thonıpson canlandınyor.
Şimdiden biışük bır merakla
beklenen filmin diğerbaşrol
öyuncıiMi ıse son v ıllarda
Philadelphia \e ForreM
€ u m p filmlerindeki başanlı
oyunculuğu ıle dikkatleri
üzenne çeken Tom Hanks.
Hanksın şiındı de Bill
Clinton rolüyle iiçüncü
oscarı ahpalamayacağı
jkonuşuluyor.
Türk Sineması
kurultay
hazıplığında
M Kültür Servisi - Sınema
örgütlen. Türk sinemasının
sorunlannı \e çözüm
önerilennı ortaya koymak
için kurultav hazırlığına
girişti. SESÂM. FfYAP.
Film Yön \e Sıne-Sen. *on
>ıllarda çok sık değişen
Hükümetler \e Kültür
Bakanlarının Türk
Sinemasinı iv ıce açmaza
•soktuğunu böylece
sorunlannı çözmek
•amacıyla kurultav
hazırlığına girişildiğıni
açıkladılar. Sinema
prgiitleri. kasım avının ilk
Jıaftası bir arava gelerek
kurultav taslağını belirlevıp.
aralık ayı içinde de kurultav ı
gerçekle:>tirecekler.
19. FIAPSaydam
Bienali Türkiye
elemeleri
• Kültür Ser\isi-X2
ülkenın üye olduğu FIAP-
Fotoğraf Sanatı Uluslararası
•Federas}onunun 19.
3a^da.m,B.ıçuali, Türkiye,
elemeleri sonuçlandı.
Tuğrul Çakar. Ibrahim
Göğer. Aclan Lraz ve
Mehmet Bayhan'dan oluşan
seçici kıırul Cemal
Ağacıklıoğlu. Alı Balkı.
Münip Bavraktar, Haydar
ŞendurCankutan. Fahri
Canöz. Maggie Danon.
Şadık Demiröz. Faruk
Ertunç. Murat Germen.
Behiç Gunalan. Barbaros
Gürsel. Özer Kanburoğlu,
Timurtaş Onan. Erdem
Süer. YusufTuvı. Erdal
-Yazıcı. Hülya Yalçın ve
Ibrahim Zaman'ın birer
ısaydamının Türkive
Kolek^iyonu"nda yer
.almasını kararlaştırdı.
TÜRSAK'tan ek
sinema sınıfı
,• Kültür Servisi- 12
ekimde ba^latılan 5. dönem
TÜRSAK Vakfı Sinema
Kurslan'na yoğun ilgi
nedenivle 26 ekimden
Tjaşlayarak. cumartesi
sabariları 10.00- 14.00
saatleri arasında ek sınıf
açılıyor. Geçtığimız hafta
başlavan sinema kurslarına
kavıt olamayanlarek sınıf
için başvurulannı 24 ekime
dek yapabilirler. Kavıt
ücretinin öğrencilere "« 10
indirimli olduğu kurslarda.
rüm kursiverlere Antrakt
sinema dergisine bir v ıl
ücretsiz abonelik \e
TÜRSAK Sinema Yıllığı
satışında% 30 indinm
sağlanıyor. (251 6~ 701
Milli Reasürans
Oda Orkestrası
konserı
• Kültür Senisj- Milli
Reasürans Oda Orke^trası
şef Tadeusz Strugala
yönetiminde perşembe
giinü saat 19.00'da Milli
Reasüran^ Oditoryumu'nda
bir konser verecek. Prag
Senfoni Orkestrası daimi
misafir şefliği görevini
yürüten Strugala
vönetimindekı orkestra
Tvvadorvvskı. Ûvorak.
Mendelhson ve
Bartholdy'nin yapıtlannı
seslendirecek.
GÜRHAN IÇKAN
GÖTEBORG - Kısaca Göteborg
Kitap Fuan denilivorama. I2.kezger-
çekleştırılecek olan fuarın resmı adı
"Göteborg Kitap ve Kütüphanecilik
Fuan". İskandinavya'nın en büyük ki-
tap fuarına. bu yıl da ilgi çok. Epey ön-
ceden kentin merkezi bölümlerindeki
oteller rezervasyonlar sonucu fuar
günleri (24-27 ekim) doldu. Stock-
holm-Göteborg hattındaki trenlerde ve
uçaklarda ver bulmak da güç.
Bu yılın teması. çok kültürlülük. Et-
nik aynmcılıgın değil. kültürlerin bir-
leşmesinin zenginlik olu^turduğu için
insanlığı ileri götürdüğüne inanılma-
sı. nüfusunun onda biri vabancı kö-
kenliolan Isveçiçindeönemli birger-
çek. Üstelık İsveç'teazımsanmavacak
bir azınlık edebivatı da van v a da azın-
lık dillerindeki edebıvat. Dünyada
Kürtçe kitaplann en çok basıldığı ül-
ke halen Isveç. Kürtçe. Kurmancice
ve Zazaca kitaplann sayısı hızla art-
makta. Aynı sekılde, anadıli Isveççe
olmayan vazarlan içerme bakımından
Isveç Yazarlar Birliği de dünyada bi-
nnci. Bu durumda çok kültürlülük te-
ması. Göteborg için çok uygun bırte-
maoluvor.
Avusturva'nın ve Macaristan'ın
1100. yaş gününü kutluyor olması.
Göteborg"da bu ülkelerin kültürlerine
ağırlık venlerek onurlandınlacak. Ma-
caristan edebiyatını yurtdışında tanı-
tan önde gelen iki v azar. Imre Kertesz
ve Györgv Konrad. fuarın onur ko-
nuklanndan. A> nca 1956 vedaha son-
rası doğumlu 4 Macar yazar. "genç
Macar edebivatı"nı tanıtacak. Maca-
ristan'ın halen en ünlü romancısı ola-
rak kabul edilen Peter Esterhaz> de
(1950) Göteborg"da okurlarıyla bulıı-
şacak.
100. vaş günü kutlanan bir başka
"bebek" ise çizgi diziler. Bu dizilerin
ünlü kahramanlarından. bitirinı kadııı
dedektif Modestv Blaise'nin yaratıcı-
sı Amerikalı Peter O'Donnell, kahra-
manını sondizide 30 sa^ındavken ne-
den öldürdüğünü Modestv hav ranları-
naanlatmava "çalışacak". O'Donnell.
çizgi romanlarda ve dizilerde oluştu-
rıılan kadın kahramanlann i^levi ko-
nusunda bir konuşma yapacak.
• Bu yılın "Kitap ve
Kütüphanecilik
Fuarf'nda, Avusturya ve
Macaristan kültürü,
ülkelerin 1100. yaşını
doldurmalanndan ötürü
odak noktalanndan birini
oluşturacak. Bir başka
kutlama ise çizgi dizilerin
100. yaşı. "Çok
kültürlülük" kavramı,
fuarın resmi teması.
Ne\s York'tabundantam lOOyılön-
ce gazetelerde yav ımlanan The Yel-
low Kid. bilinen ilk çizgi dizi oluvor.
Bu branşın en popüler kahramanların-
dan vedizilerinden FantomaileMand-
rake'nin varatıcısı Lee Falk ve herke-
sin sevgilisi Hasbi Tembeller'ın baba-
sı Mort V\alkerda Götebonı'daki kut-
lamaya katılacak. Ünlü çizgiciler. Is-
\eç Çizgi Diziler Akademisi'nin ko-
nuğu olacaklar.
Fuarın her v ıl en ilgi gören köşele-
rinden birisi de şiir odası. Geçen yıl.
aynı yılın Nobel Edebiyat Ödülü'nü
kazanan Seamus Heane> geldiginde
odadaki 150 kişilik yer dar gelmişti.
Bu yılki Nobel ın sahibi \Vislawa
Szymborskaçağrılı ama. gelmeolası-
lığı az. Burada halkın karşısına çık-
masının. 10 aralıktaki Nobel Töre-
ni'nin yararlı bırprovası olacağı ken-
disine anımsatılmışsa da. yaşı gereği
özür dileven kadın ozan. dolaylı ola-
rak. gelemeyeceğini bildirmiş.
Bu yıl şiirodasını. bır başka Nobel
sahibi ozan açacak: Bu ödülü tam 10
>ıl önce alan Nijeryalı VVole Soyinka.
Soyınka. halen Av rupada politik göç-
men olarak yaşıvor. Mavıs ayında ya-
şamını yitiren Danimarkalı yazar,
eleşrirmen ve çevirmen Pöul Borum.
şiir odasının onurlandırdığı kişi ola-
cak.
Isveçlilerin kısaca "söz/sözcük öz-
gürlüğü" olarak adlandırdıkları dü-
şünce ve basın özgürlüğü teması da
fuarda dennlikli olarak işlenecek. Ya-
şar Kemal'e 20 av hapis cezası veril-
mesinin Göteborg'da yankı yapacaSı-
nı şimdiden sövlevebiliriz.
Kütüphanecılığın gelecegı, fuarda
"dijital saldınnın kitaba zaran" kay-
gısını taşıyan araştırmacılarla tartışı-
lacak. Geleceğin kütüphanesi nasıl
olacak? Kültürel arena mı. toziu arşiv
mi? Medya toplumunda nal mı topla-
nacak? Yoksa yenı teknoloji. kitabı
okura daha mı vaklaştıracak? Bu ve
benzeri ılginç soruların vanıtı fuarsı-
rasında düzenlenecek panellerde bu-
lunmava çalişılacak. "Geleceğin kü-
tüphaneciliği"başlığı altındaki panel-
lere. Av rupa'nın birçok ülkesinden ge-
len veözelhkle lskandina\ komşular-
dan kıtle^el olarak ilgi gösteren kii-
tüphanecıler katılacaklar.
Iskandınav polisıve romancılığı da
-Norveç'in öneülüğünde- fuarda çe-
şitli toplantılarda tartışılacak. Polisive
romanlara son 10 yılda göstenlen il-
ginin çok artmışolması. Norseçlı. Da-
nimarkalı ve İsveçli polisıve yazarla-
nnın hızla vabancı dillere çevrilmek-
te olması. bu olgunun fuarda işlenme-
sinin ana nedeni. Norveçli kadın va-
zarlar Anne Holt ve Kim Smage, ka-
dın kahramanlara sahip polîsiveieriy-
le ilgili panele katılaeak. Isveç'ın bu
daldakı en ünlü adı Henning Mankell
de polisiyede satış rekoru kıran kıtap-
lannı imzalavacak. okurlarıvla sövle-
şide bulunacak.
Ginsberg ve Kronos Quartet'inşaşırtıcı birlikteliği
• Kronos Quartet, Allen Ginsberg'in k
HowP (Uluma) adlı yapıtını
ilk kez seslendirecek. Proje, American Independents festivali
kapsamında 19 kasımda gerçekleşecek. Beat kuşağınm l
ses'i olan,
Ginsberg'in Amerikan toplumunun
çöküşünü konu alan bu 'kâbus' şiiri, 25 dakikalık uzun bir yapıt.
Kültür Servisi - Kronos Quartet. Beat
kuşağının aykırı şairi Allen Ginsberg
ile ilk kez 1994 yılında New York Carnegie Hall'de
birlikte bir konser verdiğinde ünlü şair keyiften adeta
uçuyordu. Pek çok kişivi hayretler içinde bırakan bu
proje. çağdas, müziğin günümüzdeki en önemli
temsilcilerinden. 23 yıllık geçmişi olan Kronos
Quartet ile Ginsberg gibi "uçuk' bir şairi bir araya
getirerek bir ilke imzasını atmıştı.
Sözünü ettiğimiz proje.
İngiltere'de gerçekleştirilen ve
Amerika"nın müzik, dans. edebiyat
ve görsel sanatlar dallarında önde
gelen seslenni bir araya getiren
geieneksel 'American Independents'
festivali kapsamında 19 kasımda
yinelenecek. Kronos Quartet'in lideri
David Harrington. proje hakkında
"kuartetler, iki viyolin, bir \iyola
ve bir çellodan oluşan ve
insanlann pazar günleri öğleden
sonra gevşemek için dinlediği
topluluklar değildir yatnızca"
diyor v e ekliyor: "Buna müzik
di>emezsiniz".
Festival kapsamında Allen Ginsberg'in
•HOTVI' (Uluma) adlı yapıtını ilk kez
seslendirecek Kronos Quartet.
Ginsberg'in Amerikan toplumunun
çöküşünü konu alan bu 'kâbus'
şiiri, 25 dakikalık uzun bir yapıt.
Beat kuşağının 'ses'i olan bu ilginç
yapıt. Harrington'a göre
güncelliğinden hiçbir şey
yıtirmemiş.
Harrington, 40 yıl önce yazılan
'HovvF için şunlan söylüyor:
"Zaman geçtikçe, > apıtın yer aldığı
düzlem de giderek büyüyor. Ginsberg 'Howi'u
yazdığında toplum büvük bir rahatsızlık dalgasıy la
çalkalanıyordu. Rahatsızlık artık Amerikan
toplumunun en belirgin özelliği".
Şiiri. kompozitör Lee Hyla besteledi: Ginsberg ise
stüdyo kayıtları için ilk kez stüdyoya girdi ve şiiri
okudu. Ortaya çıkan yapıtta. sözlerin ve müziğin eşit
derecede güçlü olduğunu vurgulayan Harrington,
"bu proje, hadi bir albüm yapalım
düşüncesiyle doğmadT diyor.
"Ginsberg, adeta bir müzisven gibiydi.
Enerjisinin ne denli yoğun olduğunu hissettik.
Birlikte çalıştığınıız süre boyunca Allen
Ginsberg'in sesi bizim beşinci enstrümanımız
oldu". Kronos Çuartet'in bundan sonra da
dünya müziğinin en çağdaş örneklenni
sunmaya devam edeceğini belirten
Harrington, müzikteki farklı
arayışlarının Einstein'ın
mükemmelliyetçiliğinden
esinlendiğini
söylüyor.
"Einstein'ın
mü/ikteki
karşılığını
bulmaya
çalışıyoruz.
O karşıük da
söylemek
istediğiniz her şe>i
söyleyen
projeler
üretmek".
Geçen
yıllarda İstanbul Müzik
Festivali'nde
dinleme olanağı
bulduğumuz Kronos
Quartet'in en başanlı
albümleri arasında
Morocco, Uganda, Güney
Afrika, Gambiya ve
Sudan'dan kompozisyonlann
yer aldığı
'Pieces of Africa' göstenliyor.
Harnngton, Modiglianiv e Pkrasso
gibi dahi ressamları derinden
etkileyen kara kıtanın,
müzisyenler tarafından
ihmal edildiğini
savunuyor.
Bir düşünsenize, eğer
Beethoven, Zimbabvve ezgilerini dinlemiş olsaydı
bugünkü klasik kültürümüz ne kadar
farklı olurdu!"
Tahtakale ve Kasımpaşa'dan BM Çağdaş Sanat Merkezi'ne: Georg Zey'in sergisi
Sanayi malzemelerinden doğa manzaralaruıa
AHl ANTMEN
Alman sanatçı Georg Zey. BM
Çağdaş Sanat Merkezi'nde 9 kası-
ma dek süren sergisinde İstanbul'da
buldüğu çeşitli hazır nesneleri dö-
nuşturüp değıştınyor, günlük yaşam-
da karşımıza çıkan. içiçe yaşadığı-
mız. kendımizceanlamlarvüklediği-
miz bu ticari nesneleri sanatına mal-
zeme olarak kullanıyor. Sonuçta bu
nesneler. bildik anlamlanndan. tanı-
dık görüntülerinden annarak soyut
birer varlığa bürünüyorlar Her gün
daha çok kirlenen. her gün biraz da-
ha tükertigimiz dogaya gönderme-
lerde bulunurken. çevremizı kuşatan
yapav "doğa"nın sahte doğallıkla-
nyla. yani sanayi malzemeleriyle do-
ğayı yeniden kurgulamaya çalışıyor
Georg Zey.
Istanbul'un en civcivli semtlerin-
den Tahtakale ve Kasımpaşa'dan
edindiğı sıradan sanayi malzemele-
rini BM Çağdaş Sanat Merkezi'ne
taşıvan Georg Zey. birer resim ve
hevkele dönüştürdüğü bu malzeme-
lere birde farklı birgözle bakmamı-
zı sağlıyor. Sergi mekânının ortasm-
daki parlak. gümüşi soyut hevkelle-
rin, Kasımpaşa'da satıidığı dükkanın
darçerçevesinden çıkarak. yani ken-
di dünvasından soyutlanarak daha
geniş bir çerçeve içinde değerlendi-
rilmevi dayatan birer mutfak tence-
resi olduğunu fark eder etnıez fark-
lı bir iletişim başlıyor izleyenle ya-
pıtlar arasında... Zey. anlatıyor:
- \ apıtlarınız genellikle değişen do-
ğa, kentleşme, bunun getirdikleri gö-
rürdüklerivle ilgili... Bir sanatçının,
'Kuş yuva }r
aptığında dogava. insan
ev kurduğunda ise kültüre maledi-
yoruz' sözleri geiiyor akJa...
Bence bu sözler doğru. Kültür ne-
dır, ne değildir sorunsalını. doğadan
nasıl aynldığını gündeme getiriyor.
- Serginizin malzemelerini İstan-
buPdan seçmişsiniz. İstanbul'dakJ
hızlı. ama çarpık kentleşme konusun-
da ne düşün üvorsunu/? Bu kenti, sa-
nadnıza malzeme olarak zengin bul-
dunuz mu?
İstanbul. aslında bir sanatçı için
ınanılmaz olanaklar tanıyan malze-
melerle dolu bir kent. sözgelimi Al-
manya'da bu çeşitliliği bulmak zor.
Tabii iki ülkenin ticari vapısı çok
farklı. onun içir Almanva'da bula-
madığım o büyük mutfak tencerele-
rinı İstanbul'da bulabildim. Alman-
ya'da bu tip şeylere sokakta rastlaya-
mazsınız.
- Sizi özellikle bu malzemeve çeken
neydi? Onları birer sanat yapıtina
dönüştürürken, çok sa\ ıda insana ve
genellikle ucuz \emck pişirmek için
kullanılan bu tencerelere vükk'nebi-
lecek anlamlarla ilgilendiniz mi yok-
sa yalnızca biçimsel kaygılannıza >a-
nıt »eren özellikteolmaları mı> dı on-
lan malzeme olarak seçmenizin ne-
deni?
Tencereleri. çok çeşitli malzeme-
lerin arasından seçtim çünkü onlar
kendi tarihlerinı. başka biranlamda.
onlara v üklenebilecek anlamlan his-
settirıvorlardı belki. ama tam anla-
mıvla açığa vurmuyorlardı. Zaten
ancak ikınci. üçüncü bakışta malze-
menin ne olduâu farkedilıvor Be-
nim onları seçmemin nedeni. mal-
zeme olarak alüminyumdan yapıl-
mış olmalan, ayrıca soyutlama ola-
naklannın yüksek olması. Yani sos-
yolojik anlamlannın benim ortaya
kovduğum yapıtlarla bir ilgisi yok.
- Amacınız dbğayı jeniden kurgu-
lanıak mı voksa günlük yaşamın, ar-
tık bizim için doğal olagelen malze-
meleriyle doğaya yeni bir şey ekle-
mek mi?
Doğayı taklit etmeyi de ona yeni
bır şev eklemeyi de istemiyorum.
Ben. daha çok günümüzde doğayla
olan ilişkimizi irdelemeye çalışıyo-
rum. Bugün doğayla olan ilişkimiz,
sözgelimi Romantik dönemden fark-
lı olarak. izleyicinin bakış açısına
fazlasıyla bağlı bir ilişki. Doğa artık
içinde ya^adığımız tann vergisi bir
olgu ya da ne bilev im. bizim gerçek-
lerimizi bize yansıtan soyut bir var-
lık olmaktan çıktı. kapitalizmin yük-
selişiyle birlikte bireylerin ona hük-
mettiği bir şey oluverdi. Yani o bize
değil, biz ona hükmediyoruz artık.
Biz ona ait değiliz. o bize ait.
- Yapıtlannda çevreci konulara eği-
len pekçok sanatçı,sanatyapıtını ga-
leri ya da müzelerin kısıtlı çerçevesin-
den çıkarmak için uğraşıyor. Stzin de
bu tür vapıtlannız var. Sanatı, yaşa-
ma daha çok >akla;nrarak, tekiıoİo-
jik dünyamızda artık neredeyse do-
ğal'mışgibi içiçe yaşadığımız malze-
meler kullanarak sanat yapırının an-
lamını da sorgulamış oluyorsunuz...
Gündelik malzemeler kullanma-
mın çok çeşitli nedenleri var. O mal-
zemelerin içini açtığımda. onlan par-
çalara böldüğümde, değiştirdiğimde
yepyeni anlamlarkazanıyorlar, birer
heykele dönüşüyorlar. Bu potansiye-
li taşımalan zaten beni ilgilendiri-
yor. Aynca tabii o malzemelerin ta-
rihi. işlevi de ilgilendiriyor beni ba-
zen.
- Sanat yazan Suzi Gablik, "Za-
manın Sonu Gelmeden" başlıklı ki-
tabında, "Bir çöküş döneminde sa-
natçı nasıl yaşamalı, ve günümüzde
sanatın rolü ne olmaladır?" sorusuna
\amtlar an\or. Siz bu soruvu nasıl
yanıtlarsını/?
Bence bizim yaşadığımız, (ekono-
mik) bır çöküş değil. Biz yönümüzü
yitirdik. Sanatın bu noktada farklı
külrürler, farklı dilleri konuşan in-
sanlar arasında bir köprüoluşturma-
sı. sanatçının izleyici ile kurabilece-
ği yeni iletişim yollarını araması
gerekiyor. Sanatçı, bireylerin dünya
ile olan ilişkisine yeni yorumlar ge-
tiren kişi sonuçta.
Kitap piyasası
tarikatçılann
ASUMAN ABACIOĞLU
İZMİ R-Türkiye'deserbest kitap piyasa-
sının vüzde 75'inden fazlası. tarikatçı yayı-
nevlennın elinde. Sermaye bakımından güç-
lü olan ^enatçı vayınevleri ile rekabet ede-
bilmek amacıyla demokrat yayınev leri bira-
raya gelıyorlar. Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nın
1997 yılında başlatacağı "iste>en istediği
ders kitabını okur" uygulamasının da dınci
yayınev lerinin gücünü arttıracağı belırtili-
yor.
Türkiye YayıncılarBirliğfninDİErakam-
larına davanarak derlediğı bilgilere göre.
Türkiye de 1987 yılında üretilen 65 nıilvon
kitabın 15 milvonunu genel kültüre yönelik
serbest kitaplar, 30 milvonunu ders kitapla-
n, 20 milvonunu ise vardımcı kitap denilen
test kitapları ve ansiklopediler oluşturuyor.
Bilim-kültüralanı olarak tanımlanan 15 mıl-
>onluk serbest kitabın vüzde ^5'inı ise "di-
ni jayınların" oluşturduğu savunuluyor.
Türkive Yayıncılar Birlıği üyesi ve Uz-
man Yayın Dağıtım sahibi Saadettin Oztürk,
1987 yılına ait dini yayınlann vüzde 75lik
piyasa payının günümüzde daha da artmış
olduğunu v urguîay arak. "kitaptaki bu oran,
demokrasiye ve ova da yansıyor. Daha ilko-
kuldan itibaren tarikat >a\ınları\la karşıla-
şan çocuk 18 yaşına geldiğinde.o giirüşün si-
yasi örgütünün doğal sempatizanı halinege-
liyor. Bu durum, ben deınokratım. laikim,
aydınım' di>en partilerin uyur gezerliği so-
nucu oluşmuşrur" diyor. Tarikatçı vavınev-
lerinin çığ gibi bü- — — ^ — — — ^ ~
yüdüğünü ve >er- l\/f
best kitap pazarın- 1V1 İlli Eğitim'den
dakipaylannınya- de destek alan
nısıra ders kitapla- t n r ;iratri
nndaki aöırlıkları- t a n k a t
Ç l .
mn da ^arttığ.m yayınevlen çıg
kaydeden Öztürk, gibi büyüyor ve
bu sonuca giden s e r b e s t kitap
nedenlen şöyle sı- n a 7 q r ı n r | o L - i
ral.vor. pazarındakı
-Yaymeılık sek- paylannın
törünü,sadeceide- yanisira ders
alizme davanarak kitaplanndaki
vurutmek müm- . , n
,
kündeğiLözeUiklea
g'r l l k i a n d a
de her şejin para artiyor.
olduğu bir dönem-de. Kitaplar. dağıtıcıya v iizde bilmem kaç in-
dirimle 3-4 a> vadeli \erilir. Dağıtıcıdan ya-
yıncıya paranın dönüşünde > üzde 20 her za-
man risk vardır, bunu da karhğınızda 12 ay
sonra vatırım parava dönüşür. Kitap 12 av
sonra parava dönüşebilivor. Bu da kitabın
safılması koşuluvla. Vayınevleri bu durum-
da flyatı vüksek tutuyor." Tarikatların des-
teği olan yayınev lerinin ise. fiv atlarını ucuz
tutarak. dağıtımcıva daha uzun vade ile da-
ha yüksek indirimlerle kitap sunduklannı
belirten Öztürk. bu rekabete dayanamayan
aydın. demokrat v av ınev lerinin can çekıştik-
lerini söylüyor.
Dağıtınicılar şirket kurdu
İzmir'de, Ege Bölgesi 'ne mal v eren 13-14
dagıtımcının "bu kötü gidişe" dur diyebil-
mek. tarikatçı vayınevleriyle rekabet ede-
bilmek için biraraya gelerek tek bir şırket
oluşturduklannı kavdeden Öztürk. "hem bu
ülkenin aydını olarak bu acı durunıa dur di-
yebümek hem de ekonomik olarak ayakta
kalabümek için tek şirket olduk. ^bksa bu tür
kuruluşlaıia tek tek ekonomik mücadeleye
dayanabilmemiz mümkün değil. mücadeîe-
yi güçbirliği içinde yürütmek gerekivor" di-
yor. Oztürk. tarikatçılann süratle değişik ad-
larla yayınevi kurduklannı. ancak bir kaç
yayınevi olarak bu sektörün sorunlannı tek
başlanna çözemeyeceklerini de vurgulaya-
rak. şu göriişlere yer veriyor:
"Donkişot gibi on dağitıcının birleşmesi.
bize tarikatçı >ajınevleri>)e sa\aşta sadece
bir yere kadar zaman kazandırır. O yüzden
toplumun da desteği gerekhor. Zannedivor-
lar ki, >aptığımız. bu sektörde bir tekelleşme
çabasıdır. Ovsa bu, güçbirliği ve direniştir,
\okedilmeve karşı alınmış bir önlemdir. Biz
ayakta kalma çabası içindeviz. Bize eleştiri-
ler.bu grubun içerisine katılina.vanlardan ge-
liyor,onlarda 'ben ticaretime bakanm. siv a-
set başka ticaret başka' diyor. Onlar da bize
katılacaklar, çünkü dayanamazlar. Biz ilke
olarak Türkive'yi geriye götürecek vayuıla-
rı pi>asaya sunmak istemiyoruz. ucunda
hangi ekonomik çıkar olursa olsun. Bu tür
kuruluşlann vavınlannı piya$a>a \ermekte
aracı olmak istemiyoruz. Bize büvük avan-
tajlarsunuyoıiar ama kabul etmek istemiyo-
ruz. Toplum da fiyatina göre kitap almava
kalkmasın. birilerine danışsın."