27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
E2EKİM1996SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 İskandinavya'nm en büyüğü olarak nitelendirilen 12.Göteborg Kitap Fuan 24 ekimde başlıyor Bu yılın ana teması 'çok ldfltürliflük' Tfıompson, Hillary Clinton rolünde • Kültiir Servisi - Mike Nicholsun yönetmenliğini üst endiğı Amerika Ba}kanı Bill Clıntoıı'un vaşamını konu alan Pnmarv Colors adl1 filmde başkanın eşı Hil.an Clınton'u Emma Thonıpson canlandınyor. Şimdiden biışük bır merakla beklenen filmin diğerbaşrol öyuncıiMi ıse son v ıllarda Philadelphia \e ForreM € u m p filmlerindeki başanlı oyunculuğu ıle dikkatleri üzenne çeken Tom Hanks. Hanksın şiındı de Bill Clinton rolüyle iiçüncü oscarı ahpalamayacağı jkonuşuluyor. Türk Sineması kurultay hazıplığında M Kültür Servisi - Sınema örgütlen. Türk sinemasının sorunlannı \e çözüm önerilennı ortaya koymak için kurultav hazırlığına girişti. SESÂM. FfYAP. Film Yön \e Sıne-Sen. *on >ıllarda çok sık değişen Hükümetler \e Kültür Bakanlarının Türk Sinemasinı iv ıce açmaza •soktuğunu böylece sorunlannı çözmek •amacıyla kurultav hazırlığına girişildiğıni açıkladılar. Sinema prgiitleri. kasım avının ilk Jıaftası bir arava gelerek kurultav taslağını belirlevıp. aralık ayı içinde de kurultav ı gerçekle:>tirecekler. 19. FIAPSaydam Bienali Türkiye elemeleri • Kültür Ser\isi-X2 ülkenın üye olduğu FIAP- Fotoğraf Sanatı Uluslararası •Federas}onunun 19. 3a^da.m,B.ıçuali, Türkiye, elemeleri sonuçlandı. Tuğrul Çakar. Ibrahim Göğer. Aclan Lraz ve Mehmet Bayhan'dan oluşan seçici kıırul Cemal Ağacıklıoğlu. Alı Balkı. Münip Bavraktar, Haydar ŞendurCankutan. Fahri Canöz. Maggie Danon. Şadık Demiröz. Faruk Ertunç. Murat Germen. Behiç Gunalan. Barbaros Gürsel. Özer Kanburoğlu, Timurtaş Onan. Erdem Süer. YusufTuvı. Erdal -Yazıcı. Hülya Yalçın ve Ibrahim Zaman'ın birer ısaydamının Türkive Kolek^iyonu"nda yer .almasını kararlaştırdı. TÜRSAK'tan ek sinema sınıfı ,• Kültür Servisi- 12 ekimde ba^latılan 5. dönem TÜRSAK Vakfı Sinema Kurslan'na yoğun ilgi nedenivle 26 ekimden Tjaşlayarak. cumartesi sabariları 10.00- 14.00 saatleri arasında ek sınıf açılıyor. Geçtığimız hafta başlavan sinema kurslarına kavıt olamayanlarek sınıf için başvurulannı 24 ekime dek yapabilirler. Kavıt ücretinin öğrencilere "« 10 indirimli olduğu kurslarda. rüm kursiverlere Antrakt sinema dergisine bir v ıl ücretsiz abonelik \e TÜRSAK Sinema Yıllığı satışında% 30 indinm sağlanıyor. (251 6~ 701 Milli Reasürans Oda Orkestrası konserı • Kültür Senisj- Milli Reasürans Oda Orke^trası şef Tadeusz Strugala yönetiminde perşembe giinü saat 19.00'da Milli Reasüran^ Oditoryumu'nda bir konser verecek. Prag Senfoni Orkestrası daimi misafir şefliği görevini yürüten Strugala vönetimindekı orkestra Tvvadorvvskı. Ûvorak. Mendelhson ve Bartholdy'nin yapıtlannı seslendirecek. GÜRHAN IÇKAN GÖTEBORG - Kısaca Göteborg Kitap Fuan denilivorama. I2.kezger- çekleştırılecek olan fuarın resmı adı "Göteborg Kitap ve Kütüphanecilik Fuan". İskandinavya'nın en büyük ki- tap fuarına. bu yıl da ilgi çok. Epey ön- ceden kentin merkezi bölümlerindeki oteller rezervasyonlar sonucu fuar günleri (24-27 ekim) doldu. Stock- holm-Göteborg hattındaki trenlerde ve uçaklarda ver bulmak da güç. Bu yılın teması. çok kültürlülük. Et- nik aynmcılıgın değil. kültürlerin bir- leşmesinin zenginlik olu^turduğu için insanlığı ileri götürdüğüne inanılma- sı. nüfusunun onda biri vabancı kö- kenliolan Isveçiçindeönemli birger- çek. Üstelık İsveç'teazımsanmavacak bir azınlık edebivatı da van v a da azın- lık dillerindeki edebıvat. Dünyada Kürtçe kitaplann en çok basıldığı ül- ke halen Isveç. Kürtçe. Kurmancice ve Zazaca kitaplann sayısı hızla art- makta. Aynı sekılde, anadıli Isveççe olmayan vazarlan içerme bakımından Isveç Yazarlar Birliği de dünyada bi- nnci. Bu durumda çok kültürlülük te- ması. Göteborg için çok uygun bırte- maoluvor. Avusturva'nın ve Macaristan'ın 1100. yaş gününü kutluyor olması. Göteborg"da bu ülkelerin kültürlerine ağırlık venlerek onurlandınlacak. Ma- caristan edebiyatını yurtdışında tanı- tan önde gelen iki v azar. Imre Kertesz ve Györgv Konrad. fuarın onur ko- nuklanndan. A> nca 1956 vedaha son- rası doğumlu 4 Macar yazar. "genç Macar edebivatı"nı tanıtacak. Maca- ristan'ın halen en ünlü romancısı ola- rak kabul edilen Peter Esterhaz> de (1950) Göteborg"da okurlarıyla bulıı- şacak. 100. vaş günü kutlanan bir başka "bebek" ise çizgi diziler. Bu dizilerin ünlü kahramanlarından. bitirinı kadııı dedektif Modestv Blaise'nin yaratıcı- sı Amerikalı Peter O'Donnell, kahra- manını sondizide 30 sa^ındavken ne- den öldürdüğünü Modestv hav ranları- naanlatmava "çalışacak". O'Donnell. çizgi romanlarda ve dizilerde oluştu- rıılan kadın kahramanlann i^levi ko- nusunda bir konuşma yapacak. • Bu yılın "Kitap ve Kütüphanecilik Fuarf'nda, Avusturya ve Macaristan kültürü, ülkelerin 1100. yaşını doldurmalanndan ötürü odak noktalanndan birini oluşturacak. Bir başka kutlama ise çizgi dizilerin 100. yaşı. "Çok kültürlülük" kavramı, fuarın resmi teması. Ne\s York'tabundantam lOOyılön- ce gazetelerde yav ımlanan The Yel- low Kid. bilinen ilk çizgi dizi oluvor. Bu branşın en popüler kahramanların- dan vedizilerinden FantomaileMand- rake'nin varatıcısı Lee Falk ve herke- sin sevgilisi Hasbi Tembeller'ın baba- sı Mort V\alkerda Götebonı'daki kut- lamaya katılacak. Ünlü çizgiciler. Is- \eç Çizgi Diziler Akademisi'nin ko- nuğu olacaklar. Fuarın her v ıl en ilgi gören köşele- rinden birisi de şiir odası. Geçen yıl. aynı yılın Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Seamus Heane> geldiginde odadaki 150 kişilik yer dar gelmişti. Bu yılki Nobel ın sahibi \Vislawa Szymborskaçağrılı ama. gelmeolası- lığı az. Burada halkın karşısına çık- masının. 10 aralıktaki Nobel Töre- ni'nin yararlı bırprovası olacağı ken- disine anımsatılmışsa da. yaşı gereği özür dileven kadın ozan. dolaylı ola- rak. gelemeyeceğini bildirmiş. Bu yıl şiirodasını. bır başka Nobel sahibi ozan açacak: Bu ödülü tam 10 >ıl önce alan Nijeryalı VVole Soyinka. Soyınka. halen Av rupada politik göç- men olarak yaşıvor. Mavıs ayında ya- şamını yitiren Danimarkalı yazar, eleşrirmen ve çevirmen Pöul Borum. şiir odasının onurlandırdığı kişi ola- cak. Isveçlilerin kısaca "söz/sözcük öz- gürlüğü" olarak adlandırdıkları dü- şünce ve basın özgürlüğü teması da fuarda dennlikli olarak işlenecek. Ya- şar Kemal'e 20 av hapis cezası veril- mesinin Göteborg'da yankı yapacaSı- nı şimdiden sövlevebiliriz. Kütüphanecılığın gelecegı, fuarda "dijital saldınnın kitaba zaran" kay- gısını taşıyan araştırmacılarla tartışı- lacak. Geleceğin kütüphanesi nasıl olacak? Kültürel arena mı. toziu arşiv mi? Medya toplumunda nal mı topla- nacak? Yoksa yenı teknoloji. kitabı okura daha mı vaklaştıracak? Bu ve benzeri ılginç soruların vanıtı fuarsı- rasında düzenlenecek panellerde bu- lunmava çalişılacak. "Geleceğin kü- tüphaneciliği"başlığı altındaki panel- lere. Av rupa'nın birçok ülkesinden ge- len veözelhkle lskandina\ komşular- dan kıtle^el olarak ilgi gösteren kii- tüphanecıler katılacaklar. Iskandınav polisıve romancılığı da -Norveç'in öneülüğünde- fuarda çe- şitli toplantılarda tartışılacak. Polisive romanlara son 10 yılda göstenlen il- ginin çok artmışolması. Norseçlı. Da- nimarkalı ve İsveçli polisıve yazarla- nnın hızla vabancı dillere çevrilmek- te olması. bu olgunun fuarda işlenme- sinin ana nedeni. Norveçli kadın va- zarlar Anne Holt ve Kim Smage, ka- dın kahramanlara sahip polîsiveieriy- le ilgili panele katılaeak. Isveç'ın bu daldakı en ünlü adı Henning Mankell de polisiyede satış rekoru kıran kıtap- lannı imzalavacak. okurlarıvla sövle- şide bulunacak. Ginsberg ve Kronos Quartet'inşaşırtıcı birlikteliği • Kronos Quartet, Allen Ginsberg'in k HowP (Uluma) adlı yapıtını ilk kez seslendirecek. Proje, American Independents festivali kapsamında 19 kasımda gerçekleşecek. Beat kuşağınm l ses'i olan, Ginsberg'in Amerikan toplumunun çöküşünü konu alan bu 'kâbus' şiiri, 25 dakikalık uzun bir yapıt. Kültür Servisi - Kronos Quartet. Beat kuşağının aykırı şairi Allen Ginsberg ile ilk kez 1994 yılında New York Carnegie Hall'de birlikte bir konser verdiğinde ünlü şair keyiften adeta uçuyordu. Pek çok kişivi hayretler içinde bırakan bu proje. çağdas, müziğin günümüzdeki en önemli temsilcilerinden. 23 yıllık geçmişi olan Kronos Quartet ile Ginsberg gibi "uçuk' bir şairi bir araya getirerek bir ilke imzasını atmıştı. Sözünü ettiğimiz proje. İngiltere'de gerçekleştirilen ve Amerika"nın müzik, dans. edebiyat ve görsel sanatlar dallarında önde gelen seslenni bir araya getiren geieneksel 'American Independents' festivali kapsamında 19 kasımda yinelenecek. Kronos Quartet'in lideri David Harrington. proje hakkında "kuartetler, iki viyolin, bir \iyola ve bir çellodan oluşan ve insanlann pazar günleri öğleden sonra gevşemek için dinlediği topluluklar değildir yatnızca" diyor v e ekliyor: "Buna müzik di>emezsiniz". Festival kapsamında Allen Ginsberg'in •HOTVI' (Uluma) adlı yapıtını ilk kez seslendirecek Kronos Quartet. Ginsberg'in Amerikan toplumunun çöküşünü konu alan bu 'kâbus' şiiri, 25 dakikalık uzun bir yapıt. Beat kuşağının 'ses'i olan bu ilginç yapıt. Harrington'a göre güncelliğinden hiçbir şey yıtirmemiş. Harrington, 40 yıl önce yazılan 'HovvF için şunlan söylüyor: "Zaman geçtikçe, > apıtın yer aldığı düzlem de giderek büyüyor. Ginsberg 'Howi'u yazdığında toplum büvük bir rahatsızlık dalgasıy la çalkalanıyordu. Rahatsızlık artık Amerikan toplumunun en belirgin özelliği". Şiiri. kompozitör Lee Hyla besteledi: Ginsberg ise stüdyo kayıtları için ilk kez stüdyoya girdi ve şiiri okudu. Ortaya çıkan yapıtta. sözlerin ve müziğin eşit derecede güçlü olduğunu vurgulayan Harrington, "bu proje, hadi bir albüm yapalım düşüncesiyle doğmadT diyor. "Ginsberg, adeta bir müzisven gibiydi. Enerjisinin ne denli yoğun olduğunu hissettik. Birlikte çalıştığınıız süre boyunca Allen Ginsberg'in sesi bizim beşinci enstrümanımız oldu". Kronos Çuartet'in bundan sonra da dünya müziğinin en çağdaş örneklenni sunmaya devam edeceğini belirten Harrington, müzikteki farklı arayışlarının Einstein'ın mükemmelliyetçiliğinden esinlendiğini söylüyor. "Einstein'ın mü/ikteki karşılığını bulmaya çalışıyoruz. O karşıük da söylemek istediğiniz her şe>i söyleyen projeler üretmek". Geçen yıllarda İstanbul Müzik Festivali'nde dinleme olanağı bulduğumuz Kronos Quartet'in en başanlı albümleri arasında Morocco, Uganda, Güney Afrika, Gambiya ve Sudan'dan kompozisyonlann yer aldığı 'Pieces of Africa' göstenliyor. Harnngton, Modiglianiv e Pkrasso gibi dahi ressamları derinden etkileyen kara kıtanın, müzisyenler tarafından ihmal edildiğini savunuyor. Bir düşünsenize, eğer Beethoven, Zimbabvve ezgilerini dinlemiş olsaydı bugünkü klasik kültürümüz ne kadar farklı olurdu!" Tahtakale ve Kasımpaşa'dan BM Çağdaş Sanat Merkezi'ne: Georg Zey'in sergisi Sanayi malzemelerinden doğa manzaralaruıa AHl ANTMEN Alman sanatçı Georg Zey. BM Çağdaş Sanat Merkezi'nde 9 kası- ma dek süren sergisinde İstanbul'da buldüğu çeşitli hazır nesneleri dö- nuşturüp değıştınyor, günlük yaşam- da karşımıza çıkan. içiçe yaşadığı- mız. kendımizceanlamlarvüklediği- miz bu ticari nesneleri sanatına mal- zeme olarak kullanıyor. Sonuçta bu nesneler. bildik anlamlanndan. tanı- dık görüntülerinden annarak soyut birer varlığa bürünüyorlar Her gün daha çok kirlenen. her gün biraz da- ha tükertigimiz dogaya gönderme- lerde bulunurken. çevremizı kuşatan yapav "doğa"nın sahte doğallıkla- nyla. yani sanayi malzemeleriyle do- ğayı yeniden kurgulamaya çalışıyor Georg Zey. Istanbul'un en civcivli semtlerin- den Tahtakale ve Kasımpaşa'dan edindiğı sıradan sanayi malzemele- rini BM Çağdaş Sanat Merkezi'ne taşıvan Georg Zey. birer resim ve hevkele dönüştürdüğü bu malzeme- lere birde farklı birgözle bakmamı- zı sağlıyor. Sergi mekânının ortasm- daki parlak. gümüşi soyut hevkelle- rin, Kasımpaşa'da satıidığı dükkanın darçerçevesinden çıkarak. yani ken- di dünvasından soyutlanarak daha geniş bir çerçeve içinde değerlendi- rilmevi dayatan birer mutfak tence- resi olduğunu fark eder etnıez fark- lı bir iletişim başlıyor izleyenle ya- pıtlar arasında... Zey. anlatıyor: - \ apıtlarınız genellikle değişen do- ğa, kentleşme, bunun getirdikleri gö- rürdüklerivle ilgili... Bir sanatçının, 'Kuş yuva }r aptığında dogava. insan ev kurduğunda ise kültüre maledi- yoruz' sözleri geiiyor akJa... Bence bu sözler doğru. Kültür ne- dır, ne değildir sorunsalını. doğadan nasıl aynldığını gündeme getiriyor. - Serginizin malzemelerini İstan- buPdan seçmişsiniz. İstanbul'dakJ hızlı. ama çarpık kentleşme konusun- da ne düşün üvorsunu/? Bu kenti, sa- nadnıza malzeme olarak zengin bul- dunuz mu? İstanbul. aslında bir sanatçı için ınanılmaz olanaklar tanıyan malze- melerle dolu bir kent. sözgelimi Al- manya'da bu çeşitliliği bulmak zor. Tabii iki ülkenin ticari vapısı çok farklı. onun içir Almanva'da bula- madığım o büyük mutfak tencerele- rinı İstanbul'da bulabildim. Alman- ya'da bu tip şeylere sokakta rastlaya- mazsınız. - Sizi özellikle bu malzemeve çeken neydi? Onları birer sanat yapıtina dönüştürürken, çok sa\ ıda insana ve genellikle ucuz \emck pişirmek için kullanılan bu tencerelere vükk'nebi- lecek anlamlarla ilgilendiniz mi yok- sa yalnızca biçimsel kaygılannıza >a- nıt »eren özellikteolmaları mı> dı on- lan malzeme olarak seçmenizin ne- deni? Tencereleri. çok çeşitli malzeme- lerin arasından seçtim çünkü onlar kendi tarihlerinı. başka biranlamda. onlara v üklenebilecek anlamlan his- settirıvorlardı belki. ama tam anla- mıvla açığa vurmuyorlardı. Zaten ancak ikınci. üçüncü bakışta malze- menin ne olduâu farkedilıvor Be- nim onları seçmemin nedeni. mal- zeme olarak alüminyumdan yapıl- mış olmalan, ayrıca soyutlama ola- naklannın yüksek olması. Yani sos- yolojik anlamlannın benim ortaya kovduğum yapıtlarla bir ilgisi yok. - Amacınız dbğayı jeniden kurgu- lanıak mı voksa günlük yaşamın, ar- tık bizim için doğal olagelen malze- meleriyle doğaya yeni bir şey ekle- mek mi? Doğayı taklit etmeyi de ona yeni bır şev eklemeyi de istemiyorum. Ben. daha çok günümüzde doğayla olan ilişkimizi irdelemeye çalışıyo- rum. Bugün doğayla olan ilişkimiz, sözgelimi Romantik dönemden fark- lı olarak. izleyicinin bakış açısına fazlasıyla bağlı bir ilişki. Doğa artık içinde ya^adığımız tann vergisi bir olgu ya da ne bilev im. bizim gerçek- lerimizi bize yansıtan soyut bir var- lık olmaktan çıktı. kapitalizmin yük- selişiyle birlikte bireylerin ona hük- mettiği bir şey oluverdi. Yani o bize değil, biz ona hükmediyoruz artık. Biz ona ait değiliz. o bize ait. - Yapıtlannda çevreci konulara eği- len pekçok sanatçı,sanatyapıtını ga- leri ya da müzelerin kısıtlı çerçevesin- den çıkarmak için uğraşıyor. Stzin de bu tür vapıtlannız var. Sanatı, yaşa- ma daha çok >akla;nrarak, tekiıoİo- jik dünyamızda artık neredeyse do- ğal'mışgibi içiçe yaşadığımız malze- meler kullanarak sanat yapırının an- lamını da sorgulamış oluyorsunuz... Gündelik malzemeler kullanma- mın çok çeşitli nedenleri var. O mal- zemelerin içini açtığımda. onlan par- çalara böldüğümde, değiştirdiğimde yepyeni anlamlarkazanıyorlar, birer heykele dönüşüyorlar. Bu potansiye- li taşımalan zaten beni ilgilendiri- yor. Aynca tabii o malzemelerin ta- rihi. işlevi de ilgilendiriyor beni ba- zen. - Sanat yazan Suzi Gablik, "Za- manın Sonu Gelmeden" başlıklı ki- tabında, "Bir çöküş döneminde sa- natçı nasıl yaşamalı, ve günümüzde sanatın rolü ne olmaladır?" sorusuna \amtlar an\or. Siz bu soruvu nasıl yanıtlarsını/? Bence bizim yaşadığımız, (ekono- mik) bır çöküş değil. Biz yönümüzü yitirdik. Sanatın bu noktada farklı külrürler, farklı dilleri konuşan in- sanlar arasında bir köprüoluşturma- sı. sanatçının izleyici ile kurabilece- ği yeni iletişim yollarını araması gerekiyor. Sanatçı, bireylerin dünya ile olan ilişkisine yeni yorumlar ge- tiren kişi sonuçta. Kitap piyasası tarikatçılann ASUMAN ABACIOĞLU İZMİ R-Türkiye'deserbest kitap piyasa- sının vüzde 75'inden fazlası. tarikatçı yayı- nevlennın elinde. Sermaye bakımından güç- lü olan ^enatçı vayınevleri ile rekabet ede- bilmek amacıyla demokrat yayınev leri bira- raya gelıyorlar. Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nın 1997 yılında başlatacağı "iste>en istediği ders kitabını okur" uygulamasının da dınci yayınev lerinin gücünü arttıracağı belırtili- yor. Türkiye YayıncılarBirliğfninDİErakam- larına davanarak derlediğı bilgilere göre. Türkiye de 1987 yılında üretilen 65 nıilvon kitabın 15 milvonunu genel kültüre yönelik serbest kitaplar, 30 milvonunu ders kitapla- n, 20 milvonunu ise vardımcı kitap denilen test kitapları ve ansiklopediler oluşturuyor. Bilim-kültüralanı olarak tanımlanan 15 mıl- >onluk serbest kitabın vüzde ^5'inı ise "di- ni jayınların" oluşturduğu savunuluyor. Türkive Yayıncılar Birlıği üyesi ve Uz- man Yayın Dağıtım sahibi Saadettin Oztürk, 1987 yılına ait dini yayınlann vüzde 75lik piyasa payının günümüzde daha da artmış olduğunu v urguîay arak. "kitaptaki bu oran, demokrasiye ve ova da yansıyor. Daha ilko- kuldan itibaren tarikat >a\ınları\la karşıla- şan çocuk 18 yaşına geldiğinde.o giirüşün si- yasi örgütünün doğal sempatizanı halinege- liyor. Bu durum, ben deınokratım. laikim, aydınım' di>en partilerin uyur gezerliği so- nucu oluşmuşrur" diyor. Tarikatçı vavınev- lerinin çığ gibi bü- — — ^ — — — ^ ~ yüdüğünü ve >er- l\/f best kitap pazarın- 1V1 İlli Eğitim'den dakipaylannınya- de destek alan nısıra ders kitapla- t n r ;iratri nndaki aöırlıkları- t a n k a t Ç l . mn da ^arttığ.m yayınevlen çıg kaydeden Öztürk, gibi büyüyor ve bu sonuca giden s e r b e s t kitap nedenlen şöyle sı- n a 7 q r ı n r | o L - i ral.vor. pazarındakı -Yaymeılık sek- paylannın törünü,sadeceide- yanisira ders alizme davanarak kitaplanndaki vurutmek müm- . , n , kündeğiLözeUiklea g'r l l k i a n d a de her şejin para artiyor. olduğu bir dönem-de. Kitaplar. dağıtıcıya v iizde bilmem kaç in- dirimle 3-4 a> vadeli \erilir. Dağıtıcıdan ya- yıncıya paranın dönüşünde > üzde 20 her za- man risk vardır, bunu da karhğınızda 12 ay sonra vatırım parava dönüşür. Kitap 12 av sonra parava dönüşebilivor. Bu da kitabın safılması koşuluvla. Vayınevleri bu durum- da flyatı vüksek tutuyor." Tarikatların des- teği olan yayınev lerinin ise. fiv atlarını ucuz tutarak. dağıtımcıva daha uzun vade ile da- ha yüksek indirimlerle kitap sunduklannı belirten Öztürk. bu rekabete dayanamayan aydın. demokrat v av ınev lerinin can çekıştik- lerini söylüyor. Dağıtınicılar şirket kurdu İzmir'de, Ege Bölgesi 'ne mal v eren 13-14 dagıtımcının "bu kötü gidişe" dur diyebil- mek. tarikatçı vayınevleriyle rekabet ede- bilmek için biraraya gelerek tek bir şırket oluşturduklannı kavdeden Öztürk. "hem bu ülkenin aydını olarak bu acı durunıa dur di- yebümek hem de ekonomik olarak ayakta kalabümek için tek şirket olduk. ^bksa bu tür kuruluşlaıia tek tek ekonomik mücadeleye dayanabilmemiz mümkün değil. mücadeîe- yi güçbirliği içinde yürütmek gerekivor" di- yor. Oztürk. tarikatçılann süratle değişik ad- larla yayınevi kurduklannı. ancak bir kaç yayınevi olarak bu sektörün sorunlannı tek başlanna çözemeyeceklerini de vurgulaya- rak. şu göriişlere yer veriyor: "Donkişot gibi on dağitıcının birleşmesi. bize tarikatçı >ajınevleri>)e sa\aşta sadece bir yere kadar zaman kazandırır. O yüzden toplumun da desteği gerekhor. Zannedivor- lar ki, >aptığımız. bu sektörde bir tekelleşme çabasıdır. Ovsa bu, güçbirliği ve direniştir, \okedilmeve karşı alınmış bir önlemdir. Biz ayakta kalma çabası içindeviz. Bize eleştiri- ler.bu grubun içerisine katılina.vanlardan ge- liyor,onlarda 'ben ticaretime bakanm. siv a- set başka ticaret başka' diyor. Onlar da bize katılacaklar, çünkü dayanamazlar. Biz ilke olarak Türkive'yi geriye götürecek vayuıla- rı pi>asaya sunmak istemiyoruz. ucunda hangi ekonomik çıkar olursa olsun. Bu tür kuruluşlann vavınlannı piya$a>a \ermekte aracı olmak istemiyoruz. Bize büvük avan- tajlarsunuyoıiar ama kabul etmek istemiyo- ruz. Toplum da fiyatina göre kitap almava kalkmasın. birilerine danışsın."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle