27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 EKİM 1996 PAZARTEÎ HABERLER Gürkan'dan demokrasi uyarısı • ANKARA (ANKA)- TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan, son zamanlarda 'siyasette kirlenme" adı altında mılletvekiltenne yönelik yoğun bir eleştiri bombardımanının yapıldığına dikkat çekerek bu eleştirilerin hedefınin vedozunun iyı ayarianmaması nedenıyle demokrasınin yara alabileceğı uyarısında bulundu. Mülervek.illerinin kendi hataları nedenıvle eleştırilebıleceğini belirten Gürkan. genel olarak bütün milletvekillerınin yolsuzluk yapıyormuş ya da aldıklan parayı hak etmiyormuş gibi gösterilmesinden yakındi. Metin Göktepe davası • ANKARA (AMCA) - CHPlzmirMilletvekilı \e TBMM İnsan Haklan Komısyonu üyesi Sabn Ergül. Adalet Bakanı Şevket Kazan'ı ağır bir dille eleştirerek Metin Göktepe davasının Istanbul'dan Aydın'a alınmasının yargının işini güçleştirerek polisleri aklamaya yönelik bir hareket olduğunu sa\ undu Davanın Aydın'a Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın isteğiyle. kendisinın başkanlık ettiği Hâkimler ve Savcılar V'üksek Kurulu'nda temsil edilen Yargıtay tarafından almdığma işaret eden Sabn Ergül, yargı bağımsızlığının zedelendiğine işaret ederek. "Kazan, yargıyı da kendisine benzetti" dedi. Okuyan'dan bütçe suçlaması • ANKARA (Cumhuriyet Bümsu) - ANAP Genel Sekreteri Yaşar Okuyan. Başbakan Necmettin Erbakan'ın kamuoyuna \e Uluslararası ParaFonu'na(IMF)iki ayn bütçe sunduğunu savundu. Okuyan. dün düzenlediği basın toplantasında IMF"ye sunulan bütçenin. TBMM'ye gönderilenden farklı olarak 2.4 katrilyon liralık açık öngördüğünü söyledi. Okuyan, Başbakan Erbakan ile Dışişlen Bakanı Tansu Çillerin Türkiye'yi yönetmekten uzak olduğunu da savundu. DP'nin olağan kongresi yapıldı • ANKARA (AA)-DP 9 Olağanüstü Kongresi. dün parti genel merkezınde yapıldı. Yüksek disiplin kurulu üyelerinın seçimi için yapılan kongreye çeşitli ilierden 60 dolayında delege katıldı. Kongrenin açılışında konuşan Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı H.Murat Uzman. DYP'den istifa eden ve "muhalifler" olarak adlandınlan milletvekillerini "baba ocağY'nda siyaset yapmaya çagırdı. Uzman. 9 ay önce yapılan olağan kongrenin ardından. parti içinde 6-7 kişinin "ipe sapa gelmez"' konular ortaya atarak DP'nin önünü tıkamak için çeşitli çalışmalar yaptığını öne sürdü. Uzman. istikrann şağlanması amacıyla bu kongreyı düzenİediklerini kayderti. "Gensoru bîzî bütünleştiPdi' • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - DYP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Gölhan. dün düzenlediği basın toplantısında gensoru oylaması sonucunun REFAHYOL hükümetini bütünleştirdiğini belirtirken. "Iki parti birbirine daha çok yapıştı" dedi. Muhalefetin hükümeti düşürme çabalan için "Kurtlarsisli. puslu havayı sever" benzetmesi yapan Gölhan. •"Hükümeti düşürmek hayaldir" diye konuştu. Orman Yasası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi, Orman Yasası'nın. 1983 yıJında değiştirilen 93. maddesinin. orman alanlannın tahrip edilmesi durumunda öngördüğü yaptınmlann "caydırıcılıktan uzak olduğu" savıyla yapılan iptal başvurusunu reddetti. Dünya Tabipleri Birliği'nin gündemi, Türkiye'de 12 kişinin yaşamını yitirdiği ölüm oruçlan Dünya Türlriye'yi taröşacakANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dün- ya Tabipleri Birliği'nin/WMA) Güney Af- rika'da yapılacak 145. konsey toplantısın- da, gündemin önemli bırbölümü, Türkiye cezaev lerinde 69 gün süren ve 12 kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan ölüm oruçlarına avrıldı. "Ölüm oruçlan ve Tür- kiye deneyimûıin" tüm yönlerıyle ele alına- cağı konsey toplantısında. Türkiye örneğı- nin sonuçlanna dayanılarak. ölüm oruçla- rı ile ilgili hekim tavn \e tıbbi etik konu- sunda yenı düzenlemeleregidilmesi bekle- niyor Dünya Tabipleri Birliği'nin 145. konsey toplantısı. 22 ekimde Güney Afrika Cum- huriveti'nin Cape Prov ince kentinde başla- yacak. Hekim sorumluluguvesağlıkkonu- sunda en önemii kararların alındığı toplan- tılardan bırısi oJan WMA konsey toplantı- sında. gündem maddelerinden biri. Türki- ye 'de 69 süren v e 12 kişinin y aşamını yitir- mesiyle sonuçlanan ölüm orucu eylemine ayrıldı. Dünya Tabipleri Birliğı'nin gündeminde. Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) cezaev le- • WMA'nın Güney Afrika'mn Cape Prov ince kentinde yapılacak 145. konsey toplantısında. Türkiye örneğinin sonuçlarına dayanılarak ölüm oruçları ile ilgili hekim ta\rı ve tıbbi etik konusunda yeni düzenlemelere gidilmesi bekleniyor. rindeki açlık gre\ i \eölümorucuna ilişkin çalışmalannagenişyeraynldı. Programda. Türkiye'deki cezae\ lerinde vaşanan ölüm orucu eylemlerine gönderme yapılarak. "TTB, açlık grevinde bulunan rutuklu \e hükümlülerin sağlık durumlanyla ilgilen- mesi için Adalet Bakanlığı'na baş\ urdu. an- cakbureddedildi"dendı. TTB nin başvu- runun reddedilmesi üzenne Dünya Tabip- leri Birliği'nin Tokyo \e Malta dekleras- yonlanna dayanarak kampanya ba^lattığı kaydedilen programda. şöyle devam edil- di: "Bu kampanya sırasında TTB, açlık grevlerinin tedavisi. bu özel durunıla ilgili fizyoterapist doktor ilişkisi ve e> lemin sona ermesinin ardından ne gibi bir tedavi izle- neceğine ilişkin bir dizi bilgiyi doktorlara dağıttı. TTB, geniş bir insan grubunca uzun süreli besleme Ue ilgili geniş bir bilgi topla- dığını rapor etti. ITB. açlık grevleri ile ilgi- li olarak ayrıntılı bir etik tartışması olması gerektiğini belirterek. Dünya Tabipleri Bir- liği'nin bu konu hakkında bir çalışnıa gru- bu oluşturmasını önerdi. DTB Genel Sek- reteri TTB'yi konu hakkında detaylı ince- lemek için davet etti." "Olümler örgüt infazT Türkive cczae\lerinde siya>ı suçlar ne- denivlc bulunan tutuklu \e lıükümlüler İçi^lerı Bakanı Mehmet Ağar'ın. Adalet Bakanlığf na getırılmesının ardından \a- yıınladığı 6-8-10 mayis genelgelerini pro- testo etmek amacıyla siiresiz açlık grevi başlatmı^lardı. Adalet Bakanlığı'nın istenı- lerini siya.sı olarak niteleverek kabul etme- mesi üzenne. e> lem ölüm orııcuna dönüş- turufmuştii. REFAHYOL hükümetınin kurulmasının ardından Adalet Bakanlığı'na getirilen Şev- ket Kazan. ölüm orucu eylemini çözeceği yolundakı açıklamaJarına karşm. çıkardığı 9 temmuz tarıhli genelgey le tutuklu \e hü- kümlülerin tepkilerine hedef olmuştu. "Ölüm olayıyaşanacağını sanmıyorum,giz- ligkliyivoriar"demeçlerı ile tutuklu \e hü- kümlülerin e> lemlerinde samimi olmadık- lannı öne süren Kazan. ilk ölümlerin vaşan- masının ardından "Ölümler örgüt infazı" değerlendırmesini yapmıştı. Kazan. 26 temmuzda düzenlediği basın toplantısında eylemcilere ölüm orucunu bitirmeleri. ak- si takdırde müdahale edileceği uyansında bulunmuş. aydınlann devreye girmesi ve Kazan'ın "kandilgeeesinevükJediğiniaçık- ladığıönem" nedeniy le ölüm orucu ey lemı sona erdirilmiştı. Türk Tabipleri Birligi, eylemin sona er- mesinin ardından cezae\ lerinde ölüm oru- cu eylemine katılan herkesi muayene et- mek istediğini bildirmiş. ancak bu istem Adalet Bakanlığı tarafından kabul edil- memişti. 'Olümün eşiğinden döndüm'69 gün süren ölüm orucu eylemine katılan Hatice Güden, diğerleri gibi kalıcı sağlık sorunlanyla karşı karşıya. Güden, 'Bu süreçte en yakın arkadaşım ölümdü' diyor HULVA TOPCU Hatice Güden. 69 gün süren ve 12 kişinin yaşamını vitırmesiyle sonuçlanan ölüm orucuna yatan tutuklu \e hükümlülerden yalnız- ca biri. Ankara Merkez Kapalı Cezaev i'nden geçen hafta tahliye olan ve tedavi görmek amacıyla İstanbuJ'a gelen Güden. ölüm orucunu "Sadeeeyaşamımızlade- gil, ölümümüzle de insanlara bir şeyter kazandırdığınuz bir ey lem biçimiydi*' diye tanımlıyor. Cezaevlerındekı yüzlerce tu- tuklu ve hükümlünün eskı Adalet Bakanı Mehmet Ağar'ın "6 ma- yısgenelgesi" nedeniyle başlattık- iarı ö]üm orucunun bıtmesinin üzerınden yaklaşık bir buçuk ay geçtı. Ölüm orucu sonrasında cid- di »ağlık sorunları yaşayan tutuk- lu ve hükümlülerden biri olan 32 yaşındaki Hatice Güden. yargı- İandığı Ankara DGM'de 16 ekim- de yapılan duruşmada tahliye edildi. Ölüm orucu sırasında yak- laşık 20 kilo \eren ve sonrasında girdiği koma nedeniyle bir süre Ankara Numune Hastanesi Yo- ğun Bakım Servısi 'nde tedavi gö- ren Güden'le tahliye sonrasında geldiği İnsan Haklan \aktVnm Istanbul şubesinde görüştük. Ey- dığını görmüştüm. Ölüm orucun- da olmavan arkadaşianmız için du- runı daha zordu. Çünkü her gün laııı başlanndaki arkadaşlannın ölünıe biraz daha yaklaşuğını görii- yorlardı" dıyor. Evlem biçimi olarak ölüm oru- cunu değerlendiren Hatice Güden. ölüme çok yabancı bir ülke olma- dığmıızı sav unuyor. Ülkemızde ın- sanca biryaşamı talepetmenin in- sanı bazı durumlarda ölümle karşı karşıya getırebildiğini ifade eden Hatice Güden. olümün bu süreçte kendisine yakın bir arkadaş oldu- ğunu belırtıvor. "Ölümüylesonuç- lar almak her insana mahsus bir deger yargısı değildir'" diyen Gü- den, yaşama sadece varlığı ile de- ğil, ölümüyle de anlam katabilme- nin önemli olduğunu öne sürüyor. Birçok insan için ölüm orucu ev - lemini anlamanın zor olduğunu vurgulayan Güden. kendisinin de 1984 yıîında yapılan ölüm orucu- na katılan Aysel Zehir'le görüştü- ğünde bu duyguvu yaşadığını be- lirtiyor. Ölüm orucu sonrasında Ankara Numune Hastanesi"nekal- dırıldığını belirten Hatice Güden. burada bir hafta yoğun bakımda kaldığını ancak tedavısi yapılma- dan cezaev ine geri döndü'ğünü an- latıyor. Hastaneye kaldınlan rüm ölüm orucu eviemcilerinin özel birlem sırasında olümün eşiğinden _ w ı ı ı w ı < w _ w u ı ı dönen Güden. yaşadığına ve tah- Olüm orucunu 'sadece yaşamla değil. ölümle de insanlara bir şeyler kazandıran eylenı bi(,i/ııi" di\e ta- bakıma gereksinim duyduğunu liye olduğuna hâlâ inanamıyor. nnnlavanGüden'in, her ölüm orucu eyletncisi gibi onanlmazsağİıksorunlan var. Vemekyiyemiyor, ha- anımsatan Güden. buna karşın ko- Tahliye olduğu gün cezaev inde fiza kavbı ve kolav unutkanlık bunlardan bazılan. kendisi için düzenlenen törenin o güne kadardüzenlenenierin en iyisi olduğu- nu söylüvor. Hatice Güden. bugün birçok ölüm orucu eylemcisi gibi onanlması güç sağlık sorun- lanyla karşı karşıya. Yürümekte. görmekte \e duymakta zorlanan Hatice Güden. söy- leşimiz süresince alçak sesle konuşuyor. Çünkü en ufak gürültüye bile tahammülü yok. Güden'in bunun dışmdaki en büyük sorunu. yediği heryemekten sonra kusma- sı. Ölüm orucunun kendisinde bıraktığı en önemli izlerden bırisi ise hafıza kaybı ile kolav unutkanlık. Ölüm orucu sürecinden anımsadıkları çok fazla değil. Aylardır bir- likte cezaev ınde yattığı arkadaşlarının da birçoğunun adını anımsamıyor. 1996'nın 6 Mart'ında Emekçi Kadınlar Birliği'nin birtoplantısı sonrasında gözaltı- na alınan Güden. Ankara DGM'de MLKP (Marksist Leninist Kurtuluş Partisi) üvesı olduğu iddiasıyla yargılanıyor. Cezaev inde- ki koşulların giderek kötüleşmesi üzerine başlatılan açlık grevmi ölüm orucuna dö- nüştürme kararı aldıklarını anlatan Güden. "Ölüm orucuna başlamak için tüm arka- daşlar birbiriyle yanşa girdi. Bir arkadaşı- mı/ın evlemde olmadığı için gizli gizli ağla- madan çıkar çıkmaz kendisine ma- karna yedinldiğinı söylüvor. Cezaev indeki arkadaşlannın İstanbul Tıp Fakültesi'ne kaldınlan rutuklu ve hükümlü- lerin tedavisi hakkında bilgi edinerek ken- dilerine uyguladığını anlatan Güden, ~Ko- ğuş arkadaşlanm, Çapa'da tedavi görenlere M'rilfn ilaçlan u> uvgulanan besin yolunu uygulamaya çalıştılar. Hastant-de veterli ba- kım yapılmadığı için benim gibi birçok in- sanda kalıcı ranatsı/lıkJar oluştu" diyor. Çiller'in 'DGM suçlannda gözaltı süresini kısaltacağız' açıklaması samimi bulunmadı 6 Olsa olsa işkence süresi kısalır 9 ALİER Başbakan Yardımcısı Tansu Çil- ler'in. "DGM kapsamına giren suçlaria ilgili gözaltı süresini kısal- tacağız" açıklaması inandırıcı bu- lunmadı. Istanbul Barosu eski Baş- kanı Av ukat Turgut Kazan. temel haklar konusunda Çıller'i hiçbir şekilde ciddiye almadığını belirtir- ken. eski Içışleri bakanlarından Hasan Fehnıi Güneş de "gözaltı sü- resinin kısalnlması olsa olsa işken- ce süresini kısaltır" dedi. Uluslara- rası Af Örgütü. işkencenin önlene- memesini. "işkeDcecilerin cezasız bırakümasına" bağlamıştı. Başbakan Yardımcısı Tansu Çil- ler'in Türkiye'deki insan haklan ih- lalleri iddiaİanna son vermek ama- cıyla hazırladıklannı açıkladıklan paketi gazetemize değerlendiren Turgut Kazan. "Temel hukuk ku- rallan ve insan haklan konusunda Çiller'in hiçbir açıklamasını ciddi- ye almıyorum"dedı. Kazan. "Çil- İer, başbakan olarak insan haklan konusunda vapacağıııı sö>ledikleri- nin hangi birini vaptı da. Dışişlen Bakanı ve hükünıetiıı küçük orta- ğı olarak söylediklerini vapsın" di- ye sordu. İşkencenin Osmanlı dö- nemi de dahil tüm anav asalarda ya- saklandığını da anımsatan Kazan. "Önlemek isteyen bunu u>gulama- sıyla gösterir. işkence \apan görev- liyi eezalandırarak gösterir" diye konuştu. Eskı tçışlen Bakanı, Hasan Feh- mi Güneş ise gözaltı süreMnin kı- saltılmasının işkencenin önlenme- sinde v eterli bir önlem olamayaca- ğını vurgulavarak "Bu uygulama olsa olsa işkence süresini kısaltır" değerlendirmesıni vaptı. Güneş. iş- kencenin önlenmeNİ için önerileri- nı şöyle sıraladı: **- Sanığın sorgusu sadece >argıç ve savcı sınıfindan biri tarafından yapılmalıdır. - Lzunyıllardır kuruhnasi gerek- tiği konuşulan "adli kolluk' bir an önce kurulmalfdır. - Savcı veya hâkim karan olma- dan hiç Idmsegözaltına abnmama- hdır. - Adlive büıalan dışında hiçbir mekânda sorgu vapılmanıalı ve sorgusu yapılan sanık pofi.se gön- derilmemeüdir."" ŞIFIgNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Yaşar Kemal'i mahkûm et, Şanar Yurdatapan'ı tutukla, sonra da basın toplantısı dü- zenle ve Avrupa Birliği'ne gir- mek için yasal değişiklikler ha- zırladığını söyle. Metin Göktepe'yi öldüren polisler. her şey ortalığa çıktığı halde elini kolunu sallaya sal- laya dolaşıyor. mahkemeye bi- le gelmeye gerek duymuyor. Bağımsız Türk yargıçları da on- ların adam öldürdükleri halde mahkemeye gelmelerini talep etmiyor ve ifadelerinin talimat- la alınmasını kabul ediyorlar. Aynı bağımsız Türk yargıçla- rı, devleti eleştirdiği. barışı sa- vunduğu için Şanar Yurdata- pan'ı sokak ortasında yakala- yıp apartopar Ankara'ya götü- rüyor ve tutukluyor. Yargılama hukukunda tutuklama bir ön- lem. Sanığın kaçma ihtimali varsa. delılleri yok etmesi söz konusuysa tutuklanabileceği belirîilir. Herkesin tanıdığı, herkesin bildiği, devletin istediği zaman ifadesine kolayca başvurabile- Yaşar Kemal, Şanar ve Metin Göktepe ceği Yurdatapan tutuklanıyor. gazeteci Metin Göktepe'yi dö- verek öldürenler ise mahkeme- ye göre kaçma şüphesi olma- dığı için tutuklanmıyor, yargı- cın onları görmesi bile gerek- miyor. Yaşar Kemal, düşündüğünü yazdığı için mahkûm ediliyor. Üstelik apar topar bir yargıla- ma ile bu karar veriliyor. Yaşar Kemal'in avukatlan. duruşma- lı bir Yargıtay savunması yap- mayı talep ediyorlar. Yargıtay 8.Dairesi bu talebi kabul etrrıe- diği gibi bir celsede kararı onaylayıveriyor. Yaşar Kemal'in mahkûm edilmesini, Şanar Yurdata- pan'ın tutuklanmasını, Metin Göktepe'nin katillerinin ellerini kollarını sallayarak dolaşması- nı, kimse Türkiye'de bağımsız yargı var. adil yargı var diye açıklamaya kalkışmasın. insa- na gülerler. Polisler. gazeteci Metin Gök- tepe'yi döverek öldürürken Manisa'da başka polisler, yaş- ları 14-18 arasındaki lise öğ- rencilerine akıl almaz işkence- leryapıyorlardı. Bu işkencelerın sonunda Manisalı çocuklar. duvarlara yazı yazdıkları için gördükleri ağır işkencelerın ardından iz- mir DGM tarafından tutuklan- dılar. Çoğunluğu aylarca tutuk- lu kaldı. 14 yaşındaki M.G., 9 aya yakın özgürlüğünden oldu. Hâlâ Manisalı çocukların bir kısmr içeride. 14 yaşındaki çocuklar, delıl- leri yok edecekti. Onlann kaç- ma olasılığı vardı, Metin Gök- tepe'yi öldürenlerin ise böyle bir şey yapması söz konusu değildi. O yüzden kıçlarına cop soktuğumuz küçücük çocuk- larımızı cezaevıne yollayacak- tık. gazeteci katillerinı ise koru- yacaktık. Size göre Türkiye demokra- tik bir ülke mi? Yargı adil çalı- şıyormu? Yasalarımız. demok- ratik bir ülkenin yasaları mı? ik- tidardaki politikacılarımıza gö- re evet. O zaman bu yapılanla- rı Avrupa'da nasıl açıklayacak- lar, onlara kım inanacak? ••• Yaşar Kemal'in mahkûmiye- tinin onaylanmasından sonra. iki gün önce basın toplantısı düzenleyen Tansu Çiller'in söylediklerini anımsadım. Ba- zı yasa değişikliklerı yaparak Avrupa Birliği'ne girmeye ha- zırlandıklarını anlatıyordu. Bir ülkenin vicdanını, bir ülkenin onurunu. bir ülkenin uluslara- rası alandaki en etkili ismini sırf düşüncelerini söylediği için mahkûm edeceksin, sonra da Avrupa'nın kapısına dayana- caksın. Bu kadar pişkinliğe de pes doğrusu. Türkiye, bu anlayışla Erba- kan'ın yönelimıni haklı çıkarı- yor. Adam ne yapsın Avru- pa'da. Orada insan haklarının. demokrasinın hesabını soru- yorlar. Nijerya'da, Libya'da, Mısır'da. Iran'da. Singapur'da böyle bir dert yok. Zaten hep- si birbirinden özürlü. Onlar bi- le zaman zaman. bazı konular- da uyarılar yapıyorlar. Kadda- fi bile Kürtlerin haklanndan söz ediyor. Yaşar Kemal'i mahkûm e- den, Şanar Yurdatapan'ı tutuk- layan, Manisalı liseli öğrencile- ri aylarca tutukevinde yatır- maktan vazgeçmeyen, gaze- teci katillerini kollayan bir sis- tem, Güneydoğu'da süren sa- vaşı da bitirmez. Bu sistem çürüyor, bu ülke batıyor. Iktidarda RP de olsa, DYP de olsa, ANAP da olsa, CHP de olsa değişmiyor. Bu partiler, savaşa boyun eğmiş- ler. Bu partiler, şiddet yanlısı bir siyasetin yedek lastiği haline gelmişler. Erbakan doğru söylüyor. Türkiye'nin yeri Batı demokra- sileri değil, Asya despotlukla- rı. Yolunuz açık olsun. BK BİZE ERDAL ATABEK Bize Uyar.• •• Hayatımız hoş bir hal aldı. Yaşadığımız olaylaı bizleri öyle şeylerle karşılaştırmaya başladı ki, ister istemez kalender olmaya başladık. Bir olayla kar- şılaştığımız zaman öncelen "Hadıcanım, böyle şey olurmu?" derken şimdi, "Boşver, o da öyle olsun" demeye alışıyoruz. Kalenderlik iyidir de sonunda derbeder olmak da vardır. Nice olay yaşıyoruz ki,- sonunda "Bize uyar, bizde olur" demekten başka söyleyecek söz kalmıyor. Büyük Millet Meclisimizin doktoru Levent Yıl- dız, görevinden istifa etti. Nedeni de onaylamak zo- runda kaldığı tedavi giderlerinin, öğrendiği tıp bil-'- gilerinin de geçerlı kuralların da dışına taşması. Ye-r ni eski milletvekillerı, kendilerinin ve yakınlarının hastalıklarını tedavi ettirip raporlannı Dr. Levent Yıl-j dız'a getiriyorlar. O da bu raporları onaylayınca te-* davi giderleri Meclis bütçesinden (yani bizim kese> mizden) ödeniyor. Dr. Levent Yıldız'ın önüne gelen^, raporlar içinde "prostat hastalığından tedavigören ' kadınlar" oluyormuş. Başka bir rapor, zayıflama kü- rüne giren bir milletvekili kızının tedavi giderlerine- ilişkinmiş. Doktor artık dayanamamış. "Bukadanda olmaz, ben istifa edıyorum" demiş. Ama bu dok- tor kardeşimiz iyi yapmamış. Bu davranışıyla kural hatası yapmış, çünkü bizde kural şudur: "BİZE U-' YAR, BİZDE OLUR." Bizde "icabında" kadında" prostat da olur. zayıflama da tedaviye girer. Anlaşı-" lan sevgili doktorumuz bizim eskımiş değer yargı-'^ larımıza sahip çıkıp "Böyle şey olmaz" türünde baş-;' kaldırılara kendinı kaptırmış. Oysa kalender olup' da "Boş ver, o da öyle olsun" deseydi görevine güfi gibi devam ederdi. Neyse. • • • i Çiller'in tarlasında villalar yükselmiş. Şimdi, ne» varmış bunda? Kuralı unutmayalım: BİZE UYAR,* BİZDE OLUR. Demek ki elinde bir marifet var. Ne-.. ye dokunsa ya arsa oluyor ya da ev. yalı, villa. Ba-. kıp bakıp "Maşallah maşallah, nazardeğmesin, ne, marifetliel" diyeceğımıze kimi kıskançlar bunu ha- - ber yapıyor. Ayıptır ayıp. biz kendi kendımizı balta— lıyoruz. Bunu dert edineceğinıze ablanıza koşun da ; size de el versin. Siz hiçbir şeye el süremiyorsanız" kabahat başkalarında mı? Demek ki sizin elinizde' bir sakarlık var. Dönüp kendi elinize bakacağınıza' gözünüzü marifetli ellere dikıp yakınıyorsunuz. Yap-^ mayın kardeşlerım, etmeyin vatandaşlarım. Baş- kasının malına göz dıkmek uğursuzluk getirir. Ka- lender olun. "BİZE UYAR, BİZDE OLUR" deyin, • kendi işınize bakın. / • • • Aslan Galatasarayımız burnu büyük Fransızları' evire çevire yendı de içimızın Avrupa şışıni biraz in- • dirdi. Doğrusu çok gururlandık. Içimiz içimize sığ- madı, ama sokaklara çıkmayı göze alamadık, hat-: ta evimizde her zaman oturduğumuz koltuklarda da , oturamadık, salonun kuytu bir yerine sığınıp kutla- , maların bitmesinı bekfedik. Zira maç biter bitmez. çevrede silahlar atılmaya başlandı, hatta makineli tüfek tarrakaları duyuldu. Ertesi gün de bir kız ço-. cuğunun vurufduğunu. üç kişinin de aşırı hızjdar^. araba kazasında öldüğünü öğrendik. Bunuda "not-i mal" sayıyoruz. Her zaferin bir bedeli vardır, bu ga-; libiyetlerin bedeli de bu. Şimdi kimi korkaklar, "A- * man, bizim takımlarbu maçları kazanmasınlar" di- î yesiymiş. doğrusu çok ayıp. Hem yeneceksin hem silah atacaksın hem de vuracaksın. : Şaşacak. kızacak, dövünecek bir şey yok: BİZE ' UYAR, BİZDE OLUR. : • • • Çorum'da yapılan konutlara ilişkin törende Refah Partili Bakan Mehmet Altınsoy, bu konutlann "ha- remlik-selamlık" esasına göre yapıldığını söylemiş., Törende bulunan Başbakan Erbakan da büyük bir, keyifle dinlemiştır. Artık evlerde de erkeklerle kadın-. lar ayn yerlerde yaşayacaklar demektir. Cemaat si- '•• teleri, cemaat semtlerı, cemaat kentleri derken "ha- '- remlık-selamlık evlerı", uygun bir gıdış olmuyor"' mu? Ümmetten millete, milletten ümmete gelip gider-',' ken kalender olmalı; BİZE UYAR, BİZDE OLUR. : Yaşar Kemal'in düşünce suçu cezası onaylan-'.' mış. ; BİZE UYAR, BİZDE OLUR. Şanar Yurdatapan tutuklanmış. i BİZE UYAR. BİZDE OLUR. Metin Göktepe davasının duruşmasında sanık 5 polisler yokmuş. „• BİZE UYAR, BİZDE OLUR. <* ••• s Şaşacak, kızacak, dövünecek bir şey yok. Ama düşünecek çok şey var. Hele de yapacak daha da çok şey var. CHP, Diyarbakır raporunu açıklıyor ANKARA(ANKA)-Dı- yarbakır E Tipı Ceza- ev ı 'nde 24 eylül günü mev - dana gelen ve \0 tutuklu- nun ölümü. 23 tutuklunun da yaralanmasıyla sonuç- lanan olay lan yerinde in- celemekle görev h CHP he- yetinin raporu bugün açık- lanıyor. Rapordj. "Kinı olursa olsun cezaevindeki tutuklu vehükümlüler dev- letin güvencesindedirler, onlann güvenlik içinde yar- gılanmalannı veya cezala- rını çekmelerini dev let sağ- iamakla \ ükümlüdür" de- nıldı. Raporu. üç kı^ılik CHP heyetınin başkanı PM üye- si ve Bursa Milletvekilı \ahya Şimşek. Bursa CHP il merkezinde düzenleye- ceği basın toplantısıvla açıklayacak. CHP rapo- runda. Diyarbakır'dakı olaylann vaşanan bir psı- kolojik gerilim sonucu mevdana geldiği belirtildi ve özel timin ihmalı bulun- duğu ifade edildi. Raporda 30 tutuklunun etkısız hale getirilemedigi bunun yen- ne ölümle sonuçlanan mü- dahalede bulunulduğu. bu- nun Türkive'nin dünvada- ki itibannı zedelediâi bildi- rildi. CHP raporuna göre./ Cumhurbaşkanı Süleyman • DemirerinGüneydoğuge- < zısi nedeniv le özel tım gö- ) rev lıleri cezaevindeki olay- ları bastırmak için Diyar- '' bakır'a sevk ediidi. "^ CHP raporunda Diyar-'/ bakır Cezaev i'nde üç grup tutuklu \ e hükümlü bulun-i duğu. olaylann kaynaklan--' dığı 29. ve 18. koğuşlann^ dağ grubu olarak adlandı-,' rılanPKK'lilerinbanndığı • koğuşlar olduğu belirtildi. , Diğer koğuşlarda ise ıtiraf-'^ çılâr ve yardım-yataklık,*.' edenlerin ayn ayn bulun-.'" duğu ifade edilirken olay- ', lann tesadüfen görüşe gi-' den dağ grubundan P- r KK'lilenn diğer kof uş zi-" yaretçilerinden yiyecek ve,',' İeğen istemeleri üzenneJ. çıktığı bildirildi. ^ Raporda. gardiyanlarla ^ çıkan tartışma sırasında iti-" rafçılarla dağ grubu arasın- J da kütürleşmeler yaşandı- ,' ğı da kaydedildi. Ötopsi ra-,' porunda 10 tutuklunun ka- ' falarına aldıklan darbeler' nedenivle travmadan ö\-Ci dükleri bildirilmişti. ''
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle