Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 EKİM 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Esen Çamurdan 'Çağdaş Tiyatro ve Dramaturgi' kitabında dramaturgi kavrammın tanımlamasını yapıyor
'Dramaturglıık laıruııdaşanıaclf
Esen Çamurdan, kitabında dramaturgun veri \e işle\ ini
dekonualı\or.
DİKMEN GÜRÜN
L'ÇARER
De\let Tıyatrosu drama-
turglanndan Esen Çamur-
dan, "Çağdaş Tiyatro \e
Dramaturgi" kitabında tı-
y atro sanatının \ azgeçılmez
bırparçası olan "dramatur-
gi" kavramının tanımlama-
>ını yapıyor. Dramaturgi \e
dramaturgun işlevinı belir-
lıyor. Çamurdan, 4 bölüm
olarak hazırladığı kıtabına
çağdaş tiyatro anlayışının
kı^a bır tanlıçesını vcrerek
gırivor. Çağdaş tiyatronun
bıçimlenmesindeetkılıolan
kuramlara değinıvor \ e dra-
maturgının e\nmı üzerınde
duruvor. Kitabın son bölü-
ınü ise dramaturgun yerı \e
ışlevıneyönelıkbirçalış,ma.
"Çağdaş Tiyatro \e Dra-
maturgi" dramaturgi \e dra-
maturg kavramlarının bır
kez daha irdelenmesı ve bu
alanda yaşanan karmaşayı
noktalaınak y olunda dikkat-
leokunmasi gerekenbırya-
pıt.
- Kitabınızda ülkemizde
dramaturgi \e buradan yola
çıkarak dramaturg anlayıs-
lannda bir belirsizlik > asan-
dığını. bunun da bir ka> ram
karmaşasına neden olduğu-
nun altınıçiziyorsunuz. Han-
gi bağlamda olu>or söz ko-
ÇAGDAŞ
1ÎYATO
• "Günümüzde dramaturgi çalışması metnin
sınırlarını aşmış durumda. Dramaturg da metin
ile sahne arasında köprü kuran ya da oyunun
yazın dilinden sahne diline aktarılmasında etken
olan uzman kişi olarak tanımlanmakta. Yalnız
dramaturgi değil. genelde tiyatro eğitimi tiyatro
olgusunu, modern sanata damgasını vuımuş
olan öteki bilim \e sanat dallarıyla kurduğu
ilişkiler bağlamında ele aldığında, çağdaş tiyatro
düşüncesini daha iyi aktarabilecek."
nusu belirsizlik: Yönetmen-
dramaturg ilişkisinde mi,
dramaturg iie >önetim ara-
sında mı. yoksa tiyatronun
tümünü kapsavan bir sorun
mu bu?
- Çağdaş tıyatro anlayı-
şından. çağdas. tiyatroya ba-
kiş açısından kaynaklanan
bır sorun bu bence ve doğa)
olarak yalnızca dramaturg-
yönetmen ya da dramaturg-
yönetımveyabenzen ılışkı-
lcrı değıl. tıyatronun biitü-
nünü kapsıyor.
Aslında Istanbul Beledı-
>esı Şehır Tıyatroları'nda
olsun Devlet Tiyatroları'nda
olsun. ödeneklı tıyatroların
kadrolarında yıllardır dra-
maturg olarak çalışan bır ke-
sım \ar. amabunların ısle\-
lerı genelde oyun okumak
\e rapor >azmakla sınırlan-
dırılmış. Sonyıllardaprova-
lara gırdikleri de oluyor, ne
kı >aptıklan ya da onlardan
beklenen dıyelım. daha çok
bır yapım asistanının yapa-
cağı türden işler. Her ikı ku-
rumda da çalışmış biri ola-
rak hakkı verilerek gerçek-
leştırılen bır dramaturgluk
çalışmasına tanık olmadığı-
mı iöyleyebilirım.
- Semih Fırıncıoğlu'yla
birlikte çalıştığınız 1991 İs-
tanbul De\let Tiyatrosu ya-
pımı Büchner'in "Dan-
ton'ıın Ölümü" >argaliba.
- E\et. ama onu özel bır
durum olarak degerlendiri-
yorum Semih'le daha önce
Adana Devlet Tiyatrosu'nda
yaptığımızbırsemınenn so-
nucunda "Danton'un ÖUi-
mü~nü hazırlamayı düşün-
dük Genei müdürlük sun-
duğumuz tasarıyı onayla-
yınca kollan sivadık ve or-
taya, tam anlamıyla birlikte
kotarılmış ilginç birçalışma
çıktı. Semih bu ış için New
York'tan gelmışti \e oraya
döndü. Bir daha da benzeri
bir çalışma fırsatı olmadı.
Oldu. ama hep yabancı yö-
netmenlerle. Diyeceğim.
dramaturgluk uğraşı ülke-
mizde ne yazık ki kurumla-
şamadı.
- Dramaturgi konusunu
biraz daha açsak...
- Aslında dramaturgi kav-
ramı çağlarboyunca hep var
\e gerek izlediğı çızgi ge-
rekse yüklendığı anlamlar.
değişen tiyatro düşüncesine
koşut gıtmış. Yanı herdöne-
min dramaturgi anlayışı o
dönemin tiyatro düşüncesi-
ni yansıtmakta. Orneğin
klasık dramaturgide tiyatro
daha çok bir yazın sanatı
olarak ele alınmakta ve bu-
Aydoğdıf nun resim diliyle sunduğu bir var oluş hesaplaşması Ankara Halk Bankası Sanat Galerisi'nde
Böyle gelmiş., böyle gitmez
Günümüz ınsanı.
boyutlan gıttıkçe
genışleyen bıryalnızlık
seten ıçıne gırmış
görünüyor. Basmakalıp
düsunceler. normlar. bir
örnek davranişlar ıçınde
Mkışıpkalmış;
merkezkaç mekânlarda
ayaklarmdan bağlı sankı! İnsan mı kuş mu
bunlar'.' Habip Aydoğduya >ormalt.
Konva'nın Aydoğnıus. köyünden Ankara'ya.
Ankafa'dan Anadolu'nun dığer kentlenne
sonra da yundisina kadar. sonsuz bılınen
karanlıkiardan. aydınlıklara açılan bır iş,ıktır
Habıp Aydoğdu'nun resımlerı. Sanatçı,
e\ rensel ınsan soruıılarını kendıne özgü
stılıvle durnuksızın ırdelemekıedır.
8-26 ekıni tanhlerı arasında Ankara Halk
Bankusi Sanatj Galemı'nde A>doğdu'nun
resim dılıyie ».unduğu bır \ar oluş
hesaplaşmasını ızleyeceğız. Ve bu bıtmez
tükenmez hesapla^ma yurtıçınden
yurtdışına surecek: Pekını Antalya Orkun
Sanat Galerısı. aralıkta Istanbul Mıllı
Reasürans Sanat Galerisı tanıklık edecek bu
coskulu ıçrel gerçeklığın ıfade bıçımıne.
Sonra mart - nısan verelını Stuttgart.
ma>ısta da Berlın.
Re^ım uMalarıııdan Antoni Tapies
deneınelerındc. re->samın da ınsancı! bovutta
felscfı bıraltvapıja gereksınımı olduğundan
MZ edıvor Ressamın ıçrel coşkulannı ve
hesapLı^malannı vükledığı vapıtın
entelektüel dısıplınlennden (telsete. bılım.
polıtık) avnlamavacağı, >anatç.nın
ıdeoloıı.sme ılı^kın izler taşıvacağı bır
gerçek. Bu anlanıda sanat bır bılgı
ka>nağıdır dnebılınz. Tıpkı bılım \a da
febefe mbı. Sanatçı. ıçındekı kaosu
ko>movı dönti^türürken venı perspektıflere
deolanak hazırlavacaktır Habıp
Avdoğdu'nun teknığı bu açıdan sövlemek
ıstediklernle bütünle^ıvor. Köy-kent
çaprazının çalkantılarında tuzağa düşmeden
hem de se) ircıve gırış kapıları bırakarak
kaosu cvrene dönüştürüvor. Artık \orumsal
yanı ağır ba;>an enerjık bır mekând.ısınız.
k.u^ değıl. insan bunlar
Tu\alle bir iç hesaplaşma
İıısanların. gıderek kaotık nıtelıklı "Ne
olacak bu halimiz" sorusuna Habıp
Aşdoğdu'nun çoğu bu\ük bo\. >enı
resımîerı "Bö\ le gelmiş. bö> le gitmez"
yanıtını vemorgıbıdır. Daha oncekı
yapıtlannda. elı-kolu bağlı. hapısteymiş
felenımı veren suskun ve valnız ınsan,
tuvalın dıvalektığınde yenı bır sentez
sergılı>or Resmın sol vanından sağ vanına
e'nenık. etkın bır hareket: adeta bırpatlama!
Bu. Habıp Avdoğdu'nun tuvalle bir ıç
hesaplaşması ve tüm ınsanlara ılışkın bir
cağrısıdır.
198^"ye kadar elverişh olmayan koşullarda
çalışan sanatçı. bugün artık kendi
atölvesinde bır bınavı ınşa eder gıbı büyük
bir özv eriyle. "Bö\le gelmiş. böyle gimıez"
mesajını venrıektedır
Nietzche "Tan Kızıllığı" vapıtının son
bölümünde "Bütüngözüpekkuşlar.
uçabildiğince uzağa uçacaklardır. Başka
Luşlar. daha da uzağa uçacaklar" dı\ordu
va. Bızlere de yol göründü artık.
Heidegger'ın bo^luğa fırlatılmış ınsanı yok
artık. Gezegenlerı anımsatan boşluğa ılışkın
timutsuzluğa da veda bundan bö\le Ozan
Ahmet TelÜ "Küçük Vüdızın Son
Baladı"nda "E\ren umııtlardan da
küçükmüş / Mutsuzluk daha büv ükmüş"
dıvor. Avdoğdıı. eskıdcn olsa doğrulardı bu
şiin. Ama jrtık alabıldığıne ıımutlu sanatçı.
Kınnızı. ortak umudun rengıdır onda.
Dennlıklen vankılardolu. Paul Eluard'ın,
uvuvakalmi'î erkeklerın ve kadınlann
dünvasını terk eden güneşi gıbı hareket
etmıvor. "Ha>di uvanın! Çapraşık bir
diinvanın. a> rıntıda dehşet. \eren ilişkilerine
ka\ gı ile baknıa\ ın artık. O/giirsünü/ \e
özgürlüğünüzü diğerierivle pa>laşın. ses
>erin. Bö\le gelmiş. bmle gitmez" dıvor.
Bu ıçten çağnva katılmaz mısınız?
ecameron TürkçedeKültür Senisi - 14. vüzulın
ünlü Italvan\azarıGio\anniBoc-
cacio'nıın 1349-1353 vıllan ara-
sında >azdığı başvapıtı "Decame-
ron' Rekin Teksoj çev ırisıv le ek-
sıksız ve sansursiiz olarak Oğlak
Yavınlan'ndan vavımlandı.
Dönenıın Italva'sında dın kıs-
v esı altında dönen dolaplan v e al-
datmacaları açığa vuran kıtapta.
Boccacıo'nun kaleme aldığı 100
6>kü bulunuşor \eba salgının-
dan kaçnıak uzere bır ara\ a gelen
\edı kadııı ve üç erkeğın on gün
bovunça bırbırlerıne anlartıklan
hıkâveler. sevenlerın.özellıklede
seven kadınlann acılarını konu
alıvor Her günü bır kral va da
kralıçenın vonettığı toplantılar ılk
günlerde Fıesole dola> larında bır
evde. daha sonra ıse bir şatoda
yapılır. İşlerı nedenıvle sık sık
ıızak ülkelere gıden kocalannın
dönüşünü beklemekle ömür tü-
keten kadınlara ıthafen yazılmış
Decameron'un. dılı ise bugünkü
Italyancadan farklı dönemin La-
tınee ile kanşmıj halk dılı
Öncekı gün İtalyan Kültür
Merkezfnde kitabın tanıtımı ıçın
düzenlenen programda Deniz
Türker: Burhan Şeşen ve Büleııt
Ergüder'ın müziklerı eşlığınde
Decameron'dan üç övkü okudu.
Program sonunda Boccacıo ve
Decameron üzerıne konuş,tuğu-
muz Rekın Teksoy çevınnın ıkı
vılda tamamlandığını sövledı
Bugünkü Italyaneadan son dere-
ce farklı birdille yazılmış kitabın
çev rılmesiyleılgilı olarak: "Boc-
cacio"\u çevirirken. onun kullan-
dığı kelimclerin bugünkünden
farklı olarak başka anlamlannı
içeren bir sözlükten vararlan-
dım" dıyen Teksov. kitabın öne-
ıııını: "Kitabın önemi bence şun-
dan kavnaklanıvor: Boccacio.ça-
ğının otoritesi kiliseve başkaldın-
>or. Bir süre sonra gelecek olan
mdınlanmamnöncülüğüninapt-
>or dKebiiiriz. \'e çok geniş bir in-
san>elpazesini ele alı\or. Kilisenin
din kisvesi adı altında nasıl insan-
ları sömürdüğünü gösteriyor.
Bence özellikle ülkemizin içinde
bulunduğu koşutlaria paraiellik
kurmaya kalkışırsanız. Bocca-
cio'nun Decameron'da dedikleri
son derece önemli. Isrivorum ki.
özellikle genç kuşaklar Decame-
ron "u okusunlar" sözlenyle dıle
getırdi. Deniz Türker'in başanlı
vorumu ve Burhen Şeşen ile Bû-
lent Ergüder'ın müziklerınden
oluşan program. 10 kasım günü
saat 17.30'da Atatürk Kültür
Merkezfnde tekrar edilecek.
Muazzez Kurdoğhı yaşamıni yitirdi
Kültür Senisi- Thatro oyuncusu \e
Sinama sanatçısı IVluazzez Kurdoğlu.
teda\i gördüğü Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Hastanesi'nde \efat
etti.Kurdoğlu. sanat >aşamı bovunca
Elekrra-Antigone, Otelci Kadın.
Cadı Kazanı gibi 90'ın üzerinde oyunda
rol aldı. Sanatçı, Kültür Bakanlığı ve
Devlet Bakanlığı'ndan çeşitli ödüUerie
onurlandınldı. Sanatçı için 21 ekim
pazartesi günü Istanbul Devlet
Tivatrosu Taksim Sahnesinde bir tören
düzenlenecek. Sanatçının cenazesi
Erenköy Galippaşa Camii'nde kılınacak
öğle namazından sonra İçerenköy
Mezarlığında toprağa verilecek.
'İznikMaşrapa' altı
milyara alıcı buldu
Kültür Ser-
visi - Antik Eş-
ya Müzayede
Organizasyon-
ları ve Tıcaret
Anonim Sirke-
tî'nin 180. mü-
zayedesi dün
saat 14.00'te
Svvissotel Balo
S a l o n u ' n d a
gerçekleştı.
Her bırı eks-
perlerce seçi-
len çok değerli 250 esenn satışa sunuldu-
ğu müzayedede en yüksek fiyatla alıcı bu-
lan eser 'İznik Maşrapa' oldu. Altı milya-
ra satılan 16. yy. İznik Maşrapa. Kütahya-
lı Ibrahım diye adlandırılan mavi-beyaz İz-
nik seramığı. ŞefFaf sır altı, boyun bölü-
mündekı ıkı sıra sülüs. şışkın gövdesini sı-
nırlandıran zerecek bordürlerı ve rumıli sti-
lize bitkisel motıflerle dıkkat çeken maş-
rapanın benzerleri Sevres Seramik Müze-
si. Londro Victoria \e Albert Museum,
Topkapı Sarayı Müzesi ve Sadberk Hanım
Müzesfnde bulunuyor.
Kısa bır süre önce kaybettiğimiz sanat-
çı Zeki Müren'in ressam İbrahim Safi ta-
rafından tu\ale aktarılan gençlik dönemi
portresı ıse müzayedede 550 mılyona alıcı
buldu.
radan yola çıkarak oyun ya-
zarlığı ile drama sanatının
kurallan üstündedurulmak-
tadır. Sahneleme çalışma-
sında da metne baglılık
aranmaktadır. O>sa modern
tiyatro anlayışıyla birlikte
oluşan çağdaş dramaturgide
ağırlık metinden sahneye
doğru kaymış, yazınsallığın
yerini tiyatrosallık almıştır.
Yine aynı bağlamda, eski-
den "oyun yazan" demek
olan dramaturg sözcüğü
çağdaş dramaturgi anlayı-
şıyla birlikte yeni işlevler
üstlenmiştir
- Peki ya seyirci?
- Dikkat edilecek olursa,
tiyatro sanatının gelişimi her
zaman seyircinin gelişimine
koşut gitmiştir. Öyle ki
Fransız araştırmacı Bernard
Dort, başta Fransa olmak
üzere Avrupa ülkelerinde iz-
lenen yeni tiyatro düşünce-
sinin doğuşunu seyircinin
nitelik ve niceliksel olarak
gelişmesine bağlar. Bir baş-
ka açıdan bakacak olursak
dabenzerbirdurumlakarşı-
laşınz: Modern tiyatroyu
hazırlayan yapısal sahne de-
ğişimleri seyircinin varhğı-
nı, buradan yola çıkarak da
onun bakışının dikkate alın-
masıyla gerçekleşmeye baş-
lamıştır. Eskiden bir nokta-
da, sahnede odaklanan ba-
kış, sahne sınırlannın kaldı-
nlmasıyla.yani sahnenin sa-
lona taşması ya da dışanya
çıkmasıyla tiyatro uzamın-
da gezinmeye başlamıştır.
Öte yandan değişen tiyatro
anlayışıyla birlikte seyirci-
den daha bilinçli olması.
sahnede olup bitene katkıda
bulunması beklenmektedir
artık. Çağdaş tiyatroda se-
yırciden tüketici dcğil. üre-
tıci olması istenir. Oyun se-
yircı için vardır, ama onun-
la birlikte oluşmaktadır.
- Kitabınızın bir yerinde
çağdaş tivatroda metnin sah-
neden so\utlanamayacağını
söv lü\or. ardından sahnenin
de tiyatro olgusundan, yani
tiyatro binasının mimarisin-
den. sahne biçiminden,oyun-
culuk biçeminden. seyircinin
yapısından soyutlanamaya-
cağını ekliyorsunuz. \e tiyat-
ro tarihinde dramadan tivafc,
roya geçişin tiyatro düşünce-
sinin evriminigöstermesi ba-
kımından önemini \-urgulu-
yorsunuz. Drama ile ti>îitro-
nun ayıncı özeüikleri neler-
dir ve söz konusu evrimde
nasıl bir rol oynamışlardır?
- Az önce değindiğım gı-
bi modern tiyatroda sahne sı-
nırlannın aşılması ve seyir-
ciyi de kapsayan geniş bir
alanauzama yayılması. bir
bakıma sahneysalon işbirli-
ği, kanımca drama ile tiyat-
ronun en önemli ayıncı özel-
liğini oluşturur. Keir Elam,
"The Semiorics of Theater
and Drama" adlı kitabında
dramanın sahneyle yani sah-
nedeki kurgu ve onu olu$tu-
ran tüm öğelerle sınırlı kal-
dığını belirtirken, tiyatronun
seyırciyı. gıderek metni *ti-
yatrolaşüran" tüm iç ve dış
öğeleri içeren bir olgu oldu-
ğunu belirtir. Elam'm dra-
madan tiyatroya geçiş olarak
degerlendirdiğı olgunun
sahneden tiyatro uzamına
geçiş olarak ortaya çıktığını
düşünüyorum.
- Bizde durum nasıl? Mo-
dern tiyatronun bu açılımı
bizde nasıl gerçekleşiyor?
- Bizde son yıllarda özel-
likle genç topluluklann, sah-
nenin smırlannı zorlayan ye-
ni bir tiyatro dili anlayışına
gırdikleri görülüyor. Ne ya-
zık ki bunlann çoğu bir bi-
çim arayışınm ötesine gide-
miyor. Değişik yerlerde de-
ğişik uzamlar yaratılmaya
çalışılıyor. İtalyan sahnenin
boyutlanyla oynanıyor, ama
bunlar dediğim gibi çoğun-
lukla biçimsel düzeyde kalı-
yor. Metin uzama eşlik et-
mekle yetiniyor sanki. Mo-
dern tiyatro arayışı denilince
bizde akla ilk ve hatta tek ge-
len, biçim arayışı. Bu yakla-
şım bir bakıma doğru, ama
eksik; yeni bir biçim, ileti-
siyle birlikte varsa bir anlam
kazanır, öteki türlü biçimsel-
likten kurtulamaz ve tiyatro
gıderek kendi kendinın ama-
cına dönüşür.
Işte bu noktada oyun met-
ninin, onu okumayı bilrne-
nin önemi ortaya çıkıyor. Ül-
kemizde bu, genellikle pek
de önemsenmeyen ve daha
çok oyunun konusunu anla-
mak. sahnede ne olup bittı-
ğini saptamak için yapılan
bir eylemdir. Oysa bır tiyat-
ro metnini doğru olarak oku-
ma onu dogru bir biçimde
sahnelemenın ilk %e vazge-
çilmez koşuludur. Yabana
atılacak bir iş değildir, cıddi
bir uğraş gerektırir. tnsanın
tüm bilgi ve birikimini sefer-
ber ettiği, oyunu kendi için-
de ve sahne bağlamında çö-
zümlemeye başladığı ilk ba-
samaktır, sonuç olarak bi-
linçli bir dramaturgi çalış-
ması ıster.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Zorunlu Yinelemeler
Mevlânâ olumsuzluklar karşısında duyduğu tep-
kiyi geleceğe yansıtma gereksinimini duyduğu za-
man, onun sevdiği deyimle yazayım, "kükreyen bir
arslan gibi" meydan okur Mesnevfde:
"Söz söylemen senı hapse tıktı." (C.l. sf. 146)..
"Ama söyle.. Söz ayıp olmaz. Ayıptan başka şey
görmeyenlere ayıptır.." (C.l. sf.159)
Yeryertanım getirmekten de alamaz kendini:
"Herkesin doğruyu işıtmeye kudretı yoktur. "(C.l.
sf. 221)
Yaratma veyasak..
Bu iki gerçek birbirlerine karşın var olma savaşı-
mı verdi yüzyıllar boyunca.
Bizimkiler yaratmayı sürdürdüler, onlar yasakla-
mayı.
Bizimkiler geleceğe doğruydu.
Onlar tarihin çöplüğüne.
• • •
1876'dan itibaren bu ülkenin aklı başında insan-
ları anayasalardan eksik olmayan şu hükümle sus-
turulmak istendi:
"Matbuat kanun dairesinde serbesttir."
Böylece Hüseyin Rahmilerden, Halikarnas Ba-
lıkçılanndan itibaren yuzlerce yazarımız, edebıyat
adamımız bu "kanun dairesinde serbestlik" nede-
niyle ya sıkıyönetim mahkemelerine çekildiler, ya
ağır ceza yargıçlarının karşısına.
Ittihat ve Terakki'den günümüze kaç dönem.
Bugün de düşünmeyı ve düşündüklerini açıkla-
mayı insanoğlunun birincil niteliği sayanlarımıza
düşman gözüyle bakıyoruz.
• • •
Çağdaş bilim, yargıyı, yasamanın güdümüneal-
mayı amaçlayarak hukukun kendi çıkar düzenleri-
ni koruma duruma getirilmesini "hukuk makinesi"
olarak adlandırıyor.
Yakın tarihimizde unutulmaması gereken olaylar
yaşadık.
Osmanlı'nın son döneminde Mustafa Kemal ve
arkadaşlarını, Kürt Mustafa Divan-ı Harbi olarak
anılan asken mahkemede ıdama mahkûm ettiler.
Divanı oluşturan kışilerin verdiği bu karar da elbet
bir yasaya dayanıyordu.
Âma istem, emperyalizmın ikinci sınıf kumanda-
larına boyun eğen Osmanlı devletlilerinden geldi.
Uygulama "hukuk makinesi"nden.
• • • •
Attilâ llhan, Izmir Savcılığı'na götüruldüğünde
on yedisine basmıştı henüz.
Adı Demokrat olan Parti'nın egemenleri, halkçj
gazetesindeki yazılarından ötürü Hüseyin Cahrt
Yalçın'ı cezaevine gönderdiklerınde seksen yılı ge-
ride bırakmıştı.
Attilâ hangi açıdan bakıyordu dünyaya..
Hüseyin Cahit hangi açıdan.
Yıllaryılıdünyagörüşüayırtetmeksizin.dededen
toruna düşünürlerin karşısında yer aldı düşünmez-
ler ordusu.
Loncamızın kürtür mirasına dokunamadılar ama.
Yasak mı tanır insanoğlunun düşünme gücü..
Iştetoplum, iştesiz.
Doğru bulmuyor musunuz? Varsa, karşıt düşün-
ceniz ne güne duruyor?
• • •
Türkiye Büyük Millet Meclisı'ne egemen olan par-
tilerin düşünebilen üyelerine sorma hakkımı kullan-
mak istiyorum:
Yaşar KemaFin o yazısından sonraki tartışma
ortamı mı demokrasiye yakışıyordu.. Türkçemizin
en güzel romanlarını yaratan yazarımızı Devlet Gü-
venlik Mahkemeleri'nde yargılamak, cezalandır-
mak, verilen cezayı onamak mı?..
Sajjlıklı Beslenme Karikatiir
Yarışması
•Kültür Senisi - Karikatürcüler Derneği ve Abbott tlaç
Firması'nın Naturel dergısının katkısıyla düzenlediği
'Sağlıklı Beslenme Kankatür Yanşması'nın sonuçlan
açıklandı. Mustafa Eremektar (Jürı Başkanı).
Kankatürcüler Derneği adına Necati Abacı ve Erdoğan
Bozok, Kadir Doğruer. Mahmut Akgün.
Kâmıl Yavuz. Abbott şirketinden Alper Kazanoğlu,
Özlem Kuşçu ve Mehmet Kıraç'ın oluşturduğu jüri
büyük ödülü Behıç Yalçın Ayrancıoğlu'nun karikatürüne
verdi. Başan Ödüllerı, Mehmet Kahraman. Mümin
Durmaz ve Cemalettın Güzeloğlu'nun olurken Jüri Özel
Ödülleri'ni Ismail Biret. Raif Gökkuş ve Vl.Yiğit
Özgür'ün çalışmaları kazandı.
Denizli Plastik Sanat Kolonisi
•Kültür Senisi -1. Lluslararası Denızlı Plastik Sanat
Kolonisi, 29 ekime dek süriiyor. Avrupa'nm kendi
dallannda uluslararası üne sahip 13 plastik sanatçısı ve
ülkemizin tanınmış ressamlannın yer aldığı etkınliklerle
Türkıye'nın ilk plastik sanat kolonisi kurulması
amaçlanıyor. Makedonya'dan 5, Japonya'dan 1.
Bulgaristan'dan 2, Yugoslavya'dan 2. Sırbistan'dan 2,
Italya'dan 1 ve Türkiye'den Şekip Oğuz. Nihat
Kahraman. Metin Yurdanur, Yaşar Çallı. Mustafa
Dinletir, Celal Günaydın, Emın Güler ve Alı Baloğlu'nun
katıldığı kolonı çalışması uluslararası kardeşlik. dostluk
ve banş duygularını yeşertmek amacını güdüyor.
British Council'dan sinema densleni
• Kültür Senisi-BrıtıshCouncıl'ın 1996-1997 yılı ders
programı 24 ekım'de başlayacak.Bu yıl, geçen yıllarda
verilen 'Kadın Çalışmalan ve Sinema'nın yanısıra
'Popüler Müzık ve lletışim' başlıklı derslerde programa
katıldı.Sinema derslerini. Cem Taylan. Selım Eyüboğlu
ve Tül Akbal-Sualp. Popüler Müzik ve tlettşım
dersini ise Feza Tansuğ v erecek. Aynca programda
başanlı olan öğrencilere tngıltere'de araştırma bursu
venlecek. Sekız hafta sürecek olan derslerle ilgıli olarak
aynntılı bilgi sahibi olmak ısteyenler. British Council'e
(252 74 74) başvurabılirler.
MSU'de şenlik vap
•KültürSenisi-MimarSman Lniversıtesi Fen-
Edebıyat Fakültesi"nde 23 ekım çarsamba günü saat
13.0O-18.0O arasında Fen- Edebıyat Fakültesi Kültür ve
Sanat Kulüplerınin açıhş şenlığı yapılacak. Şenlıkte,
Kumdan Kaleler. Muammer Ketençoğlu. Mask, Komeçia
ve Denız'in Klasık müzik Gıtar Resitalı
dinlenebilecek.Şenlik ücretsız olarak ızlenebılecek.
Mattepe'de karma sergi
• Kültür Sen'isi - Ressam Ahmet Arıf Kızılyalın'la,
ağaç işlemecısı Sevim Acım'ın ortaklaşa
düzenledikleri karma sergı. yann Maltepe Belediyesi
Dr. Füsun Kahveci Sanat Galerisi'ndeaçılıyor. 3
kasıma kadar sürecek sanat etkınlığınde emeklı
Emniyet Müdürü Ahmet Arıf Kızılyalın'ın yağlıboya
tablolan ile mimar Sevim Acıman'ın ağaç oyma
eserleri sergilenecek.