Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 1996 PERŞEMBE
12 DIZIYAZI
Bilim, yanhşlannm ortaya çıkmasını önlemek için yasalann şemsiyesi altına gizlenmiyor
Bilimin ışığı,dini
hırçınlaştinyor- w ^ ^ uhçuluk. yalnız Türkiye'de
m I değıl. dünyanın her yanında
a ^J tarklı düşünceye say msızdir:
rW 1 W4'te Bangladeşfi "Teslime
m ^ Nesrin'ın "Bazı şeriat hü-
JL. m . kümk-rinin değiştirilmesi ge-
rekir" sözlen saygısızlık sayılmış. üstüne
olünı fet\ası çıkarılmıştır. Müftü Nazrul
İslam. Nesrin'in başına ödül koymuştur
(1).
Ruhçular. kobra \e pıton yılanlarıvla
düzenledıkleri yürüyüşlerde Teslime \es-
rın öldürülmezse. yetıştirdıkleri on bın y ı-
lanı. onun mahallesine koyvereceklerini
açıklamışlardır(2).
Salman Rüştü'nün öyküsünü ise bütün
dünya bılıyor.
En son bir Mısırlı profesör. laikliği sa-
vunduğıı içın öldürülmüş. bır başka pro-
fesör. Abu Zeid de. araştınnaları dine say -
gısızlık görüldüğünden dinsel mahkeme
eşini elınden almıştır (3). Son ikı y ılda baş-
ka türlü düşünmek suçundan aydınlara
150-200 da\a açılmıştır. Kişinin eşini al-
mak saygısızlık degıl ama. dinlerin üstü-
ne azıcık ışık düşürmek sa>gısızlık...
Eskiçağda, Ronia dıninde oianîarda
kendilerinden farklı düşünen ılk Hıristi-
vanlara saygı göstermivor. onlan tuttukla-
rı yerde öldürüy orlardı. Çünkü. bütün ruh-
çular gıbi kendilerinden farklı düşünmeyı
savgısızlık olarak alıyorlardı. Yüz binler-
ce Hıristıvan bu savgısızlık bahanesiyle
öldürüldü. Ha\arılerden Aziz Paul. papa-
lardan Sixte I \e Sixte II. filozof Origenes.
Aziz Valentin. .Aziz Cyprien. Aziz Lucien.
.Azize Lucia de öldürülenler arasındaydı.
274 yılında Manide Zerdüşt dıninı tıı-
tanlarca aynı bahane ile öldürüldü.
Hıristiyanların aydın kıyımı
Hırıstıyanlık, güçlenıp palazlanınca bu
kez o da kendisinden başka düşünenleri
şaygısızlıkla suçlayıp öldürmeye başladı.
Örneğin kendilerine sa\gısızlık edıldıği
duygusuna kapılarak 1592"de Parıs'te bir
gecede (Barthelemy gecesi) başka türlü dü-
şünen insanlardan iiç binini öldürdüler. Baş
engizitör Torquemada 1481 'de iki bın ki-
şiyt direğe baglayıp yaktı. Daha önce Pa-
pa IV. Innocent engizısyonda ışkence ya-
pılmasını karara bağlamıştı.. 1559'da engi-
zi»yon. Ispanyol Protestanlarının kökünü
kuruttu.
Hırıstiyanlıktan önce de ruhçular ay dın-
lar üstüne baskılıvdılar. Sokrates'ın öldü-
rülmesinı anımsıyoruz. Ama Onadoğu'dan
yayılan Hıristiyanlıkla birlikte. bir yolda
düşünmeyenleri öldürme alışkanlığı artı-
yor.
Elimizde. Batı ruhçulugunun hışmına
uğramii a> dınlann adlarının bulundugu bir
kitap var. 385 sayfa. Buadlann hepsını \er-
mek olanak.sız. Rastgele seçeceğiz:
Kitaptan anladığımıza göre. Hıristiyan-
lık ilk kuruluş yıllarında. kendisi gibi dü-
şünmeyenlere baskı kurmaya başlamış.
100'lü y ıllarda Marcion: 200
:
lü yıllarda da
Antakya Piskoposu PauJos mahkûm ediî-
miş.
300'lü yıllarda Arius. Athanas. cezalan-
dınlıyor: Priscillen öldürülüyor.
400"lüyıIlarda. Eutvchtescezalandınlı-
yor. Dın adamlarının kışkırtmasıyla halk.
bilgın. filozof \e matematikçi H>patie'yi
öldürüyor.
500*lü >ıllarda İsa'nın üçlek nitehği üs-
tüne ayn düşünenler (Monofizitler) toptan
katledilıyor.
700'lerden sonra dinin kendisıne güve-
ni artınca iıısan öldürmeyı kesivor. Bu gö-
rece kansız dönem 1100lere kadar sürü-
yor. 1100'lerdeaydınlanmaışıklarıylabir-
İikte din. zayıfladığını. toplum üstündeki
etkısinin giderek söndüğünü hissediyor.
Hırçınlaşıyor, yeniden öldürümlere başlı-
yor.
1300'lerde filozof OckhamİJ VViJJiam.
Bernard Saisset mahkûm ediliyor. Wyclif
öldürülüyor.
1400'lerde Savonarole yakılıyor. Jean-
ne d'Arc da dinsel düşünce avrıhğı baha-
nesıyleyakılıyor.
1500'lerde'hümanistThomasMore, hü-
nianist Dolet, bilgın Crouet. Burlamachhi.
filozof Michel Servet öldürülüyor... Lut-
herölüme mahkûm oluyor.
1600'lerde Kepler. Campanella. Gali-
• Yasalarımızda "dini değerlere
hakaret" diye bir suç vardır.
Uygulamada, çoğu eleştiri ve
gerçek araştırısı, bu maddeye
göre dine hakaret sayılarak
cezalandırılıyor. Oysa
yasalarımızda "bilimsel değerlere
hakaret" diye bir madde yok.
1994'te Bangladeşli Teslime Nesrin'in (üstte)
"Bazı şeriat hükümlerinin değiştirilmesi gere-
kir" sözleri saygısızlık sayılmış, üstüne ölüm
fetyası çıkarılmıştı. Müftü Nazrul İslam, Nes-
rin'in başına ödül koymuştu. Salman Rüş-
tü'nün (solda) "Şeytan Ayetleri" adlı kitabı din-
ci çevrenin tepkisini çekmiş ve Humeyni tara-
fından ölüm fetvasının çıkarılmasına neden ol-
muştu. Rüştü, hâlâ saklanıyor.
leo,mahkûm eütiı»ui. Bıuııo yjMiıyor.
1700"lerde R. Simon. Voltaire. Rousse-
au gibi aydınlanmacılar mahkum ediliyor.
1700'lerdeki aydınlanma ile din. Batı
toplumları üstündeki gücünü tümüyle j i-
tiriyor. 1100-1
7
00 arasında. son bir çabav -
la giriştiği a\dın öldürümlerınden \azge-
çı>or. Aydın öldürmekle tarihin gidişini
tersine çe\ iremeyecegini anlamıştır.
Dinsel hırçınlığın nedeni
Bu tablodan öğrendığimize göre ruhçu-
ların, saygısızlık ediliyor hırçınlığı ile ay-
dın öldürmeleri tarihin ikı döneminde ar-
tışgösterivor: 1 )Dinın ilkyayılmadönem-
lerinde. 2) Aydınlanma ı$iklannın belirdi-
5ı. dinsel düşüncenin zavıfladığı dönem-
lerde... A\rupa tarihıne baktığımızda 300-
700 arasındakı ya\ ılma döneminde büyük
katliamlargörürüz. Bunakarşın. 700-1100
arası. görece dingindir. Çünkü. din güçlü-
dürveoturmuştur. I lOOİerdensonraki ay-
dınlanma ile din. toplumsa! etkisınin silin-
meye yüz tuttuğunu gördüğünde. katliam
yeniden başlıyor. Dinin bu son katliamı
1100lerden 1700'lere kadar sürmüş. ama
bu çabalamalar yarar sağlamamış. tarihin
gidişi. A\ rupa'da toplumun üstündekı din-
sel erki hemen hemen sıfıra indirmiştır.
Türklerde de bövle:
7
00-1500 arasında
dinin ilk yayılma zamanlarında bırçok
adam öldürülmüş (Orta As\a kırımlan.
Selçuklıı öldürümleri. Yavuz'un katliamı.
Babalılar. Pir Sultan... vs.). Dinin. kendinı
güçlü gördüğü 1600-1900'lerin sonu ara-
sında öldürüm az. Dinin güçten düştüğü ve
avdınlanma çıngılarının orada burada yan-
maya başladığı 1900lerin sonundan beri
aydın kıyımı ve öldürümler artıyor. Yanı
Türk semitik din tanhı. A\ rupa'dakini. aşa-
ğıyukan 700 vıllık birgecıkmeyle izliyor.
Aydınlanma \ e akıl ışıkları görüldüğün-
de dın hırçınlaşıyor. Günümüzde Türki-
>e"deki hırçınlığı böy legörmeliy ız. Bu hır-
çınlık. önümüzdekı aydınlığın müjdesı.
\e zaman üstüne. aklın ışıgı dü^se din.
"saygısızlık \ar, incini\orum" diye bağın-
yor. Oysa. e\rendehıçbiralan. akıl ı^ığın-
dan korunmu^ olamaz. Eleştiri ışığına ka-
palı olamaz. Evren (kutsal alanları da içın-
de) mutlaka aydınlanacak... Işığa yasak.
karanlık. dokunulmaz ilan edilen bölgele-
re de mutlaka aklın ıçığı dü^ecek. Bu. e\-
rensel yürüyüşün kaçınılmaz bir yasası...
Yasalanmızda "dini degertere hakaret"
diye bir suç \ ardır. Uy gulamada. çoğu eleş-
tiri \e gerçek araştırısı. bu maddeye göre
dine hakaret say ılarak cezalandırılıyor. Oy -
sa yasalarımızda "bilimsel değerlere haka-
ret* diye bir madde yok. Çünkü bılım ger-
çek yolundadır. eleştiriden korunmak \e
yanlışlarının ortaya çıkmasını önlemek
ıçin yasalann şemsiyesi altına gizlenme
gereği duymuyor.
Demek. dinlerdegerçeklikaçısından bir
zayıflık \ar. Çünkü. farklı düşüncelerden
\e kitaplardan inciniyor.
Hem gerçeklik temelin zayıf olsun. hem
e\renleri yönetmeyeçalış... İnsanoğlu. el-
bet bu noktada. aydınhğa çıkanlması. de-
şilmesı gereken bir aldatılmanın kokııları-
nı duy uyor. Dinleri gerçeklik açısından ir-
deleme gereksinimini hissediyor. "Sa>gı.
hakaret. tahrik*" \ s. bahaneleriy le bu irde-
lemeden kaçan dinler. gerçekükten korku-
yorlar demektır. Oysa dinin şaygısızlıkla
suçladığı bilimin. gerçeklıkten korkusu ol-
madığından. hıçbir eleştıriyi şaygısızlıkla
suçlamıyor. Dın bir e\ren açıklamasıdır.
E\renin her alanını kapsar. Diğer açıkla-
nıalar da ıster ıstenıez dinle hesaplaşacak-
lardır. Bu en temel insan hakkıdır. Işte ora-
da. gerçek araştırmacısı. "'sajgısızlık, dini
değerlere hakaret" \ s. tehditleriy le karşı-
laşıyor. Dın eğer. gerçegı bol bır alan ol-
say dı. eleştirilerden y asayla korunmay a ne
gerek duvardı. Bilimin eleştirilere karşı.
yasayla hiç korunmuşluğu var mı?
Kim kime saygısız
Din. tele\ızyonu. kıtapları. dergileri.
doksan bin \aizi. çeşitli olanaklarıyla. bı-
lim üstüne istediğinı söylemekte özgürdür:
"kâfır. melun. ifriı. münafık. müşrik. mür-
hid,iblis.sapkın..." aklına \e dılinin ucuna
gelen. her şeyı söy ler. her hakareti yapar.
Ama. bilimin ijik saçıcı herhangi biraraş-
tırma^ından pek ıncinir \e tahrik olur. Di-
nin tarihı. gerçekler karşısındaki tahrik
oluş \e kan döküşün tarıhidır.
Bugüne kadar hıçbir bılim adamından
"Farklı düşüneniöldürün" diye bir lafdu-
yulmamış. Din adamından duyuîmuş...
Hıçbir bilım adamı farklı düşünüyor diye
bır başkasını öldürmemiş. Din adamı öl-
dürmüş... Hiçbir bilim adamı kimsenin
farklı düşünmesinı engellemek istememiş.
Din adamı engellemiş... Hiçbir bilim ada-
mı benı eleştirenler benı tahrik ediyor, ba-
na saygısızlık yapıyordememiş... Din ada-
mı denıiş... Bunca hakarete. öldürmeye.
sıkboğaz etmeye saygısızlığa \e saldırıya
karşı hiçbir bilim adamı ""Bana saygısı/lık
ediliyor" diye ılenmemiş. Din adamı bütün
bunları işlediği halde bir de üste çıkarak
"Sajgısızük edilKor" demiş... Hem suçlu
hem güçlü olmuş.. Burada Mustafa Ke-
mal'ın birsözünü anımsıyoruz: 'Ruhçular,
kendi inandıklan gibi inanmayanlan, iste-
dikleri gibi ezemezlerse. kendiİerini cende-
rede hissederler" {4).
Ülkemizdekr durum
Bunca gerçek saygısızlık ortadayken.
doğruyu söylemenın. saygısızlık ve haka-
ret sayıldığı iklimler kokuşuyor. Her şey
sahtelık ve yanlış üstüne kuruluyor. Ülke-
mizdeki durum budur.
Lygarlıgına öykündüğümüz Batı'da bir
söz, bır gerçegı anlatıyorsa o sözün. tonu.
iislubu ne olur.sa olsun. her türlü suçlama-
nın dışındadır. Batı'daki gelişim \e özgür-
lügün temelı de bu anlay ıştır.
^er e\ren açıklaması. başka açıklama-
ları ve elbette dini eleştirecek. yanlışlannı
ortaya çıkarmaya çalışacaktır. Din de bili-
me karşı zaten aynı şeyi yapmaktadır. A-
ma. din eleştirilmeye. yanlışlannın ortaya
çıkmasına. böylece her yanlış gibi insanlı-
ğın önünden çekilmeye katlanamamakta.
her gerçek işigına "saygısızlık" demektedir.
Ama. felek bıldığıni işleyecek. evrensel
yürüyüşün ışiğı. gerçeğın tekelını elınde
tuttuğunu sananlann karanlığım da aydın-
latarak. nereden gelırse gelsın bütün yan-
lışları sılip süpürecektir.
Bilimin eleştırilen saygısızhksa. dinin,
"Bendenayndiişüniiyor-dıyemılyoniar-
ca insanı katletmesı nedır'.' Bunca kanııı
üstündeki taraf. bır de ışiktan incindiğini.
saygısızlık gördüğünü söylüyor.
Bilime, kitaba. bilgine saygı..
Ruhçulara. duvmaya hiç alışmadıkları.
bazı şey ler söy lemek ıstiyoruz: "Liitfen si-
ze ay kıru sizdcn başka düşünenlere saygılı
olunu/.Ö/ıllikle bilim adamlanna >e kitap-
lara... Çünkü. ıngarlık tarihinin gösterdi-
ği gibi. onlar. insanlığa si/dcıı daha çok > a-
rarlıdırlar. Onlar hiç kan etmemişlerdir.
Tarih bo> unca yaphğınız gibi. lütfen onla-
rı susturmak. yok etmek hu> undan \azge-
çin. Kitaplan falan yakmayın. Mne tarihin
gösterdiği gibi. bu yok etmelere karşın, IŞH
ğın yayılmasını durduramadığınızı. aydın-
lanmayı önleyemediğinizi görüvorsunuz.
Evrendeki ışığı >ok edip kapatamazsınız.
Işık bir >erierden sızar *e bir yerlerdeki
saklananı mutlaka açığa çıkanr. Bilinç her
şeyin üstündedir. \ahi> de olsa bilincin \e
aklın eleşririsi altındadır. E\ rende aklın de-
netimi dışında bir alan yoktur. Eski alış-
kanlığınızı bırakın.
Artık bırakın sahte "saygısızlık" ku-
maşlannabürünüpgizlenmeyi. Işığaçıkın,
üstünü/c ışık düşsün. Eleştiri ışığı. Eğer
yanlışını/ \arsa açığa çıkar. Bu da insanlı-
ğın yarannadır. Eğer doğru>sanız. doğru-
\ u > ıpratma) a hiçbir giiç yetmez. Eleştiri-
den. ışiktan. aydınhktan bu korku: clcştiri-
siz karanlıkta bu yaşama isteği nedendir?
Öldiirdüğünüz mihonlarca insan... te-
zalandırdığınız. katlettiğiniz binlerce a\-
dın... Vasakladığınız. yaktığını/ bunca ki-
tap... Bunlan affedi\ or değüiz. Hesabını da
"Mahkemeı Kübra"\a ha\ale etmiyoruz.
Sırtını/daki bu btiyük kan \e insanlığa kar-
şı işfediğiniz bu bö\ ük suçlan geleceğin a>-
dınhğına. geleceğin insanlığına ha\ale edi-
>oruz. OrtaJık iyice a> dınlandığında torun-
ianmız. kinıin kime saygısızhk ettiğini bü-
tün açıklığı ile görecekler ve yok yere ezilen
bunca avdının anısı belki gözierinde bir
damla yaş \e boğazlannda bir hıçkınk ola-
rak yaşayacaktır.
Saygısızhk terazisinde kantann topunu
bu kadar kaçıragelen \e arkasında bu ta-
rih olan bir kiiltürün sa> gıdan söz ederken
biraz sıkılması gerekmez mi?"
BITTİ
{!> Hurrneı ?7
(>.IW4.
C) Aymguztie 2-t 6 IW4.
ıi) Cumhumet 25.KIVJ6.
(4) Pcnnçek, Kemulıst Devrım J ka\nuk.
IW4-tstanbul. s. 166.
BAYKAM
Hayırlar olsun. Lğurlar olsun. V'atanıma. mille-
tinıe müjdeler olsun! Bu aziz \atan artık bir sevgi
yunıağı halinde birbiriyle kenetlendi. Demokrasi-
mize yönelik hiçbir tehlike kalmadı. \'ıllardır söy-
lediğimiz gibi. Refah sistemin içine çekildi! Hatta
şu tesadüfe bakın ki "*çekilmedi~ de kendiliğinden
gelip. kayıp^cup1
" diye yerini alıverdi Ali'lerbay-
ram yapıyor. IMebmefler "Bizdemiştik'"di}or. Ya-
vuz'İar, Hadi'ler şımdi Fehmi'ler \e Abdurrah-
man'lar beraber uydu antenler aracılığıyla her şe-
yin ne kadar şık olduğunu. artık ülkemizi güneşli
günlerin. nurlu ufuklann bekledığini ballandıra bal-
landıra anlatacaklar. Fehmi abimiz.
u
Artık kana
lüzum yok. bu gayet yerinde oldu" dıyecek. Abdur-
rahman bir yandan içinden "Helal olsun senano-
ya"diye mırıldanırken bir yandan da "ödünsüzyo-
baz"olarak kendi borazanında "eleştirertakılacak.
Hayırlar olsun' Barlas kardeşimiz yorumunda o
güzel tebessüm içinden bize muştuyu \erirken ar-
tık tarihe gömülen bir kan davasının son perdesini
anlatırgibiydı. Yani. nedegereksiztelaşetmiştibu
dinozor Kemalistler! Uğursuz solcular! Sen gel de
İstanbul basmı coştuşimdi bunlarla alay etme... Güler mısın. ağlar mı-
sın? Hayret bi şey yani! Sanki yobazlar kalkıp şe-
hir mey danında adam yakacaklar! Refah zaten top-
tan modernleşmiş. Versace kra\atlann yanı sıra.
folilalı. taze tüylü başkan prensleri. maytaplar. ışık-
lar. her şey gıcır gjcır. Artık o yeşil bayraklar bile
"out"" olmuş. Onun yerine milli bayraklar gelmiş.
Hem kırmızı. hemi de beyaz.
Yani şu banş dolu. huzur dolu. ıman \ e coşku do-
lu gelişmeler yaşanıp ülkemizın üzerindeki para-
noyak. abartılı sis bulutları tam dağılırken kosko-
ca AB"nin bir Intemeti. bilmem mi yok ki? Öğren-
memişler son gelişmeleri. hâlâ Refah ı öcü zanne-
dıp bizi "kuliip"e almamaya çalişiyorlarmış. Tüü
tüü tü.
Şımdi düş işleri bakanımız ha\uzdan çıkar çık-
maz Strasbourg'u arayıp hemen anglezce raporu-
nu \erir: "Mösyö, no panik. in Türki şeriat mafiş.
morte! Morte! Şimdi. no« central sağda artık Me-
suthtan daha şişman partner \ar: Mesuth going
craz> erazy! N'allahi. billahi.""
Peki ya o darbe üfürükçüleri? Onlara ne deme-
li? Günlerder 8.5 sütun manşetten "Gelivor.gelhor,
şanlı darbe gelhor" diye naralaratıyorlardı Cham-
pionsLeague"de. Kadıköy'denduyulan seslergibi.
şimdi ise görüldü ki her şey siit liman.
Asker de rahat edecek. Postal. mostal bu ha\ada
giy. çıkar. rap rap koş. terle. ne gerek var! Onlar da
pazargünü Necm Hodja'nın tarihı \iraj nutkunu.
nutukları tutularak dinlemişler. gözleri yaşannış.
biraz da kendi kendilerine sıtem etmışler. "İşteör-
nek insan. işte koca \tatiirk genci! Hem de müca-
hit! Biz de meğer onu ne sannıışız. > ii/ümüz kı/ar-
dı**diye. Melih beyciğını. bızzat deruhte etmiş ha-
zırlıkların tanıamlanması göre\ itıi. Atanı posteri-
ni tam yerine sallandırmiş. hıçbir "iz~ bırakılına-
masıtalimatınakesinRPdisipliniyleriayet etmiş...
Müsamerenin mükemmel geçmesi için her şeyi
yapmış. Böy le kalabalık kumpany a. en has Italyan
şirketlerinde bile yokmuş. Kendini Madımak ön-
ierinde sanan birkaç geri zekâlı densiz. "Allahü ek-
ber" diye tekbire geçerken laflar ağızlanna sokuş-
turulmuş, onun yerine mehteranla tempo tutmuş-
lar.
Ordum artık huzur içinde. deniz kurdu bir ve i-
ki tatbikatlarına dönebilecek. Devletim içerisinde
hiçbir tehlike vey a hasmane grup kalmadı.
Yağmurdualanmızdan sonra banş. hoşgörü. hu-
zur \e uzlaşma dualarımız da kabul olundu. Göz-
lerim yaşanyor. Ankara derinden yeşeriyor. sarhoş
muyum ben neyim. içim içıme sığmıyor! Ne mut-
lu Türküm diyene!
Yurtdışından gelen o değerli yabancı konukları
göriince. "İşte parti. işte > urtta sulh,cihanda sulh"
diyedüşündüm. BilumumOrtadogu\e Afrika'nın
13 cm sakallı banş elçileri oradaydılar. Yarabbim.
bu ne saygın lider... Sen bana Tansu gibi dost ve-
receğine. Refah gibi düşman \er.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Yargıç, Savcı Türbanh
Dolaşamaz!
Yargıda yaşanan ''türban "utancasının ıçyüzüne giril-
dikçe. ilginç şeyler ortaya çıkıyor. Bugün bunian anlat-
mayı kuruyorum.
Yargıçlar-Savcılar Yüksek Kurulu, toplantısından bir
hafta sonrayı 25 Eylül 1996 gününü, yargıç-savcı aday-
larının "adçekmegünu"olarak belirledi. "Adçekme (ku-
ra) "gününü belirteme de kurulun yetkisı ıçinde. Ad çek-
menin "Ankara Adalet Sarayı "nda yapılmasını da karar-
laştırıyor. Saati belirlenıp, bütün adaylara bildirileryapı-
lıyor:
- 25 eylülgünû gelin, ad çekme toplantımız vardır, uğ-
raşa kabul edilmenız karan verıldi.. diye.
Bütün adaylar çağrılıyor, Yüksek Kurul'dan geçen ikı
türbanh aday da. Törensel bır ortam ıçinde ad çekme
töreni yapılıyor. Aynı gün. basında "Yüksek Kurul'dan
türbana onay verildi" biçiminde haberlerde çıkıyor. Ku-
rul üyelen. olayın o gün ayırdına varıyorlar. 25 eylül gü-
nü tören bitıyor. orada bır gerilım yaşanıyor.
26 eylülde kurul. bu kez olağanüstü olarak kendi ara-
sında toplanıyor, bu konuyu görüşmek üzere. Tartışıyof-
lar, karşı çıkanlar oluyor:
- Bizatlatıldıkmı? Niye bu dosyalarbize sunulmadı?
Böyle şey olurmu gıbısine. Yalnız. o toplantıya Ş.K. ka-
tılmıyor, Diyarbakır'da mıydı neydı?
Yüksek Kurul. konuyu kendi arasında görüşüyor, kâ-
yrtları inceliyor. Bakıyorlar ki bu ikı dosya kendilerine ü-
laştırılmamış. Kurul biraç/klama ile olayı basına da yan-
sıtıyor: "Konu bizim önümüze getirilmedı; kurul iğfal
edildı. Bızi bu duruma sokan, kurulu iğfal eden bakan-
ı'ık ılgililerihakkında gerekliişleminyapılması ıçin bakan-
lığa suç duyurusunda bulunuyoruz" denıldı. Aynca ay-
nı açıklamada "türbana onay verildiğine ilışkin birkara-
nn kuruldan çıkmadığı" da belirtilip. bu da kamuoyuna
duyuruldu. Bunu da uzgöreçler (televizyonlar) söyledi,
basın yazdı. Bunun üzerine bakanlık. daha doğrusu ba-
kan, konuyu incelemek üzere, Yargıç Ali Selim'ı denet-
çı (müfettiş) olarak görevlendirdı. Personelde denetle-
me sürüyor.
Bu arada, 2 ekim günlü Resmı Gazete'de. türbanh yar-
gıçların da adları çıktı. Bunlardan Emine Uçar Ceylan-
pınar Yargıçlığı'na. Hülya Gerçekerde Yeşilyurt Yargıç-
lığı'na atandılar.
Bu adaylardan bın. ad çekme gününden önce, 24 ey-
lülde "Eğitim Merkezı"ne geliyor, arkadaşlanyla söyle-
şip aynhyor. Oraya peçeye yakın birtürbanla geliyor, sa-
dece gözleri görünüyor, kara da bir gözlük takmış, da-
ha ağır bir ^örtünme" görünümüyle, arkadaşlanna "hoş- ,
çakalın "deyip ayrılıyor. Ancak aynı aday. ertesı günü, bu
kez başı açık çağcıl bir gıysiyle ad çekme törerane ka-
tılıyor. Hülya Gerçeker. izmıradayıbirastsubayındaeşi.
Elbette, Yüksek Kurul'un burada yapacağı ışlem, me-
rak konusudur. Yüksek Kurul'un yanlışlığın, aldatıldığı-
nın ayırdına vardığı anda. kararını düzeltme yoluna git-
mesi gerekırdi. Tek gündemle toplanıp. bakanlık gün-
deme almasa bile birının önerge verip, oyçokluğu ile
gündem maddesı oluşturup, türbanh adayların duru-
munu görüşebilirdi. Çünkü. verılen karar ne denli kesirv
leşmış gıbi görünse de hileye, yanlışa. zorbalığa dayalı
karariargeçerli olamaz. Yargıca bın tabanca çekerek ka-
rar ımzalatsa. bunun ayırdına sonradan varılmış olsa, bi-
le bile yanlışlıkla böyle bir karar verilmış olsa. bu karar
düzeltilır. Kaldı kı Yüksek Savcılar-Yargıçlar Kurulu yar-
gısal bir kurul gıbi görünüyorsa da ıdari bir yönü de vaf-
dır. Yanı, idarı. yönetsel tasarruftannı yaniış görarters^.
zaman içinde gerı alabilırler. Kararlanndan her zaman
dönebılirler. Ş.K. durumdan hoşnut görünüyor, o diydr
kı:
- Bunlar, dersliklere başlan açık girmişlerdir, binaya
kadar başlan kapalı gelmışlerdir. Türbanlıları böyle sa-
vunuyor. Gerçekte saçmalıyor. Neden mı?,
Devlet Memurları Kılık Kıyafet Yönetmelığı'nde der ki:
"Memurlar ışyennde türban giyemezler". Yalnız, yargıç
adaylığının sonuna gelmiş bır kışı. yargıçlığa kabul edil-
diğı anda -bu bır nıtelık saptamasıdır- yargıç. savcı olur
mu olmaz mı? Uğraşa yanı mesleğe kabul kararı alınır
mı alınmaz mı? Bu bır nrtelik saptamasıdır dedım, bu ara-
da, yargıçlık uğraşı salt memurluk uğraşı değildır. Bu ay-
rı bir uğraştır. Yanı. yargıç, savcı yirmi dört saat göreV
başındadır bır anlamda. Örneğin nüf usta çalışan bir meş-
mur, sekız saat sürecek çalışmasına gıder. orada başr-
nı açıp masasında oturur; günlük yaşamında ıstediği gt-
bı hareket edebılir. Özgürlük kapsamı ıçinde kımse ona
bir şey dıyemez. Ama yargıç, savcı öyle değil. Geceya-
rısı güvenlıkten kapısı çalmabılir, arama kararı istenebi-
lirörneğin. Gece "keşfine" gıdebıhr. gündüz "keşfe" gt-
der köylere. Yargıç ile savcının masada otururken başı-
nın açık olması yetmez. Yargıç, savcı ilçede kasabada
gezerken gözüne bir şey takılabılir, olaya el koyabiiir;
bekçıyı, polisi çağırır, olaya el koymasını ıster. Yani gör
revlidir bir anlamda. Öbür devlet memurlanndan ayfı
olarak sürekli görevdedır. O nedenle, yargıçlarda. sa«-
cılarda nrtelik saptaması yapılırken öbür memurlardan
çok ayn ölçüler aranır.
Örneğin. "Yargıçlık uğraşının vakan, onuru" diye bir
kavram vardır YargıçlarYasası'nda. Hıçbir uğraşta (mes>-
lekte) bu yoktur. Ne demek yargıcın vakan, onuru? Say-
gınlığı. ağırbaşlılığı ne anlama geliyor? Elbette, bir yar:-
gıcın, savcının laikcumhuriyetin yargıcı, savcısı olduğu-
nu düşünürsek. doğaldır ki laik cumhurıyet ılkelerı ara-
sında ön planda bu örtünme "tesettür" konusu da ol~
duğuna göre bu gıyım sorununu gözardı etmemek,
küçümsememek gerekiyor...
B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\
1 2SOLDAN SAĞA:
1/ Tuzu alınmış
peynır. mısır unu.
yağ ve suyla yapı-
îan bır tür hamur
işi.2/Tanmdakul-
lanılanazotlugüb-
re... Yardımcı. 3/
Tahıl kuyusu. za-
hire ambarı... Bir
nota. 4/ Bir şeyin
nasıl olduğunu be-
lirten. onu başka
şey lerden ay ıran
özellık. 5/ Yardım
ıstendığıni anlatan
bir sözcük... Geleneksel
fspanyol şarkısı \e dansı.
6/ Kırgızlar'ın ünlü desta-
nı... Adları sıfat yapmakta
kullanılan bir ek. 7/ Bir
tembih sözü... Eski dilde
reflektör. 8/Lütesy um ele-
mentınin simgesı... Ol-
muş. gerçekleşmış ış. 9/ "
Kuzey Amerika Kızılderı- 7
lilerının savaş baltası. 8
VUKARIDANAŞAĞIVA: q
1/ Kullanılmış olan. 2/ Ka-
rakter... Dördüncü Zaman'da kuzey bölgelerinde yaşamış foj-
sil fil. 3/ Victor Hugo'nun manzum bır dramı. 4/ Denızleı»-
de yaşayan ıki çenetli \e ırı bedenlı yumuşakça cınsı... Ker
mıklerın yuvarlak ucu. 5/ Akdenız çevresinde yetışen \f
ma\ ı. bey az ya da menek^e rengınde çıçekler açan bır ağaçj
çık... Mü.slümanlan cuma. bayram \e cenaze namazına ç»
ğırma. 6/ At eğıtımi... Eski dilde dağ. 7/Tuzağa düşürülej
şey... Madimir Nabokoy'un tanınmış bir romanı. 8/ "Odis^
seus —"": 197
y Nobel Ödülü'nün sahıbı olan ünlü Yunanj-
lı şair. 9/Iri taneli bezelye... Bir işi yaptırabilme gücü.