Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 EKİM 1996 ÇABŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLECRO EVİN İLYASOGLU
Eskişehir'de coşku ÎDSO'da hüsran• İkınci Uluslararası
Eskişehir Festivali'nde
Naci Özgüç
yönetimindeki Bılkent
Senfoni Orkestrası; İdil
BireU Suna Kan ve Selma
Gökç<en"in solistliğinde
açılış.2 çok yakışan bir
prognam sundu. Her
şeyde-n önce üç iinlü
solistimizin genç şefimiz
Naci Özgüç
yönetimindeki
birlikteliğini izlemek bir
başka zevkti. Yıllann
deneyimli solistleri
senfonik ortam ile oda
müziğini birleştirmenin
tadını duyurdular. Bilkent Senfoni Orkestrası; İdil Biret, Suna Kan ve Selma Gökçen'in solistiiğinde açılışa çok vakışan bir program sundu.
Ikinci L'luslararasi
Festival ı cumartesi gecesi bır Be-
etho\en konseri ileaçıldı. Dokuz
gün sürecek etkinliklerde nere-
deyse tiim bıletlerin daha ilk gün-
den tükenmiş olmas;. Eskişe-
hir'in bıı >ılki festivale ne denlı
hazır olduğunu göstenvor. Bu
festı\ai Zeytınoğlu $irketlerGru-
bu'nun sponsorluğunda \e tiim
Zevtinoğlu ailesinin maddı-ma-
ne\i katılımı ilevaşanı buluvor.
^avuzZ*ytinoğlu"nun açış konuş-
masindaki içten coşkusu pek çok
mesajı bir arada verivordu
Kültür ve >anat etkınliğine su-
samış bironanıa hıznıet etnıenın.
gün geçtıkçe Atatürk dev rimlerı-
nı daha ıvı degerlendirmenın \e
bir sana\ıcı olarak olanaklarını
seferber edip genç nüfuslu Eski-
şehir çev resine bu coşkuv u tattı-
rabilmenın kıvancını yaşivordu.
Az. öz \ e duygu sömürüsü v ap-
mavan bu açiş konuşması konse-
rin uvertürü nıteliğindevdi. Naci
Özgüç \önetimındekı Bilkent
Senfoni Orkestrası: İdil Biret. Su-
na Kan \e Selma Gökçen'ın so-
listliğinde açılışa çok vakişan bır
program .sundu. Her şevdenönce
üç ünlü solistimizın genç şefimiz
Naci Özgüç vönetimindeki bir-
likteliğini izlemek bir başka
zevkti.
Yılların deneyimli solistlerı
senfonik ortam ile oda müziğini
birleştirmenin tadını duvurdular.
Beethoven'ın Eroica senfonisin-
de Bilkent orkestrasının tek soluk
halindeki \a>lıları \e rafine ton-
ları ile üfleme çalgıları övgüşe
değerdi. Naci Özgüç'ün özellık-
le ıkıncı bölümünün cenaze mar-
şı gızemi ile Scherzo'nun atcslı
coşkusundakı yorumunıı \e baş-
kemancı ServerGanie\ ılebaşvi-
>olon>elci HavrettinHoca'nında
bu senfoniye katkılarını kutluvo-
ruz.
Ankara Bilkent konser salonla-
rıııda 14-15 ekımde mevsimin
açılışı bağlamında vınelenen
program. akustik açıdan mutlaka
daha iv ı tınlamıştır. Ancak birkaç
vıl önce Bilkent Akademık Sen-
foni Orkestrası'nı ilk kez okulun
.spor salonunda dinlediğımızı
anımsarken. Eskişehirlılerin de
en vakın zamanda Bifkent'in ka-
\ uştuğu sanat nıerkezı gıbi bır or-
tama ka\ uşmasını gönülden dili-
yorum.
Festi\alin diğeretkinlıkleri ara-
sında Ruşen Güneş gibi ünlü \ i-
volaeımıza: Betin Giineş gıbı dı-
namik şef \e bestecımize: Istan-
bul Kuvartetigıbınıtelıklibiroda
müziği topluluğu ile genç yete-
neklerimizden Tuncav Yılmaz ile
Mehmet Okonşar'a rastlamak se-
\ indirici. Av nca Gvör Balesi; An-
kara Üniversitesı Oda Orkestrası.
Nevv London Consort, Ensemble
Mondial ve Concerto Köln gıbi
topluluklar da >ine festivalın nı-
teliklı renklcrı. Tiirk müziğini
Ruhi Avangil topluluğu temsil
ederken caz ve hafıf müzikteÖn-
der Focan. Bulutsu/luk O/lenıi,
reggae'de Judge Dread->ite Life
ve Michael Breckergibi isimler;
bu arada tıyatro etkiniikleri. ser-
giler ve konferanslar da düzen-
lenmı.ş.
Eskışehir Fe.stivalı'nin en
önemli sorunu konsergeleneğine
uygun salonlar edinilmesi. Bun-
dan sonrası Eskişehirli diğer sa-
na> icilenn de sorumluluğu hali-
ne gelmelı ve izleyicinin coşku-
suna varaşır bir konser salonuv-
la. uluslararası dinlevici ve sanat-
çılanyla Eskişehir Festıvali ken-
dine özgü bir kımliğe kav uşmalı.
İDSO'nun festival
hüsranı
Eskişelıir'dekı^enç festivalin
açıliş coşkusiınu vaşarken bır
hafta önce Istanbul De\ let Senfo-
ni Orkestrasımn vaşadığı hüznü
hâlâ unutamamiştık. Avrupa'nııı
önemli bır festıvali olan Bratısla-
va festıvaline son dakikada gide-
mevışın övküsü inanılır eıbi de-
ûıl.'.
İDSO Bratıslava'va 19S7 vı-
lında gıtmiştı. Şef Ânguelo\"un
da gırışimlerı ile zaten orkestrav ı
tannan festival düzenleyicileri
bir kez daha orkestramızı davet
etmişler. Kültür I3akanlığı'nddiı
l*W5'te çıkan ön ona> doğrultu-
sunda. kontratlar vapılmış. fesli-
valin \ıllık programına İD-
SO'nıın adı ve programı yızıl-
miş. Ekimın ilkgünlenndcyeral-
masi bekienen Bratislava'daki
konserin tiim bıletleri satılmış.
Bratislava"ya atanan büyükelçi-
mizingörevebaşlamasi nedeniv-
le aynı geceye bir de resepsıvon
düzenlenmiş Iş. Kültür Bakanlı-
grnın yol parası ve harcırah ola-
rak gereken 5 miKarı sağlaması-
na kalmış. Kültür Bakanlığı 30
evlül günü bir açıklama vaparak
bu turneyle ılgilı prensip onayı-
nın 27 Aralık IW5 tarihınde ve-
rildiği. ancak butarıhte 19%büt-
çesi ke.sinleştıği için bütçeye bu
sevahatle ilgili ödenek konula-
madığı ve karşılanması için Baş-
bakanlık Tanıtma Fonu'na müra-
caat edilmesine rağmen olumlu
sonuç alınamadığı bilgisini \erdi.
Aynı açıklamada ilginç bir yo-
rumla. bu turne için gereken öde-
nek ayrıldığı takdirdedörtorkest-
ramızın (İzmir. Çukurov a. Antal-
ya\e İstanbul) Aralık I996sonu-
na kadarkı sanat faalivetlerini
durdurması gerektıgi belirtiliyor.
Bildığinıiz kadarıv la bu tür öden-
tilerin Tanıtma Fonu'ndan alın-
masıbirgelenekhalinegelmiştir.
Orkestralann yıllık bütçelerine
ayrılmış ödenekler. zaten ayrı bir
fasıldır. Sonuçta. Başbakanlık
Tanıtma Fonu-Kültür Bakanlığı-
Güzel Sanatlar Müdürlüğü ve or-
kestra yönetimi arasındaki talih-
siz anlaşmazlık sonucu böylesi
bir vurtdışı tanıtım şansımız en-
gellenmişoldu.
Türk dostu şef Anguelov ne \ a-
pacağını şaşırmış. festival yöne-
ticileri tüm salonun satılan bilet-
lerini iade etmişler. elçimiz re-
sepsiyonu iptal etmiş. basılan
programlar yok edilmiş! 1996
Bratislava Festivali'nde boş ka-
lanbirgece. Türk sanatı adına va-
ralanmış bir izlenim yazdı tarıh-
lere. Acaba bir daha hangi festi-
val komitesi güvenıp de çağırır
Türk orkestralannı?
Yurtdışı festivaller. sanatçılan-
mızı kamçıla>an. onlara degişık
mekânlarda değişik bir dınlev ıci
kitlesine karşı çalmanın heyeca-
nını yaşatan olaylar. Aynca Tür-
kiye'de çağdaş Batı müziginin
yorum düzeyi ve çoksesli beste-
cilerimiz üstüne dışardaki ıız-
manlara da fikir veren olavlar.
tDSO bıraz boynu bükük bir baş-
langıçla geçen hafta Mozart,
VVİagner ve Çaykovski'den örülü
birprogramla mevsime merhaba
dedi. Önümüzdeki hafta toplulu-
ğun önemli bir konuğu var; Cho-
pin yanşması ikincısi (birincilik
verilmeyen bir seçimde) Sulta-
no\'u konuk edecek değerlı şef
Tadeusz Strugala yönetiminde
Chopin'in ikinci piyano konçer-
tosunu. Schumann'ın dördüncü
senfonısini ve Ali Doğan Sinan-
gil'in yaylı sazlarsuitini dinleve-
ceğiz.
Betin Güneş'in \erimli
çalışmaları
DUŞUNCEYE SAYGI
Bu akşam Cemal Reşit Rey Sa-
lonu"nda BetinGüneşyönetımin-
deki Ensemble Mondiale. beste-
cinin piyano konçertosunu ses-
lendirecek. ilk kez dinieyeceği-
miz konçertoda şef gibi solist de
Betin Güneş. Köln'deyaşayan bu
çok yönlü müzikçimiz Alman-
ya'da ve tüm Avrupa'da gerek
kendi orkestrasını. kendi yapıtla-
rını gerekse çağdaş Türk besteci
ve yorumlannı tanıtmayı kendısi-
ne görev edinmiş. Önümüzdeki
hafta Eskişehir Festivali'nde de
Betin Güneş'in klarnet konçer-
tosunun dünya prömiyeri yapıla-
cak.
Ayşegül Sarıca göklerden seslendi• Ayşegül Sarıca. yaşamı, müziği ve işini ne denli ciddiye aldığını
her konserinde kanıtlamıştır, ama bu konserde bize göklerden
seslendi. Gürer Aykal yönetimindeki CSO da izlenimci renkleri
ışıldatan yüksek bir performans gösterince. ortaya bir plak çıktı:
Evet, bu konser bir plak özenindeydi. TRT'nin yaptığı kayıt eğer
kaliteliyse. bu kayıt çoğaltıhp bütün dünyaya gönderilmelidir.
AHMET SA\
ANK.\RA- Yeni sezonda. Ankara Dev let
Opera ve Balesıne. Cumhurbaşkanlığı Sen-
foni ve Bilkent Senfoni orkestralarına. tüm
müzıkçilere. dansçılara başarılar dılıvoruz.
CSO. 1996-97 konser dönemıne parl'ak bır
açılışla başladı: Pıyanıst Ayşegül Sanca'dan
soluğumuzu tutarak dinlediğimiz Ra\el"ın sol
maıör konçertosu. Nejat Başeğmezler'ın
"Senfonik Bölüm"üııün ilk seslendırilişı ve
Brahms'ın 4. Senfonisi vardı programda. Av-
şegül Sarıca. >aşamı. müziği \e işinı ne den-
lı ciddişe aldığını her konserinde kanıtlamış-
tır. ama bu konserde bize göklerden seslen-
di. Onun CSO eşliğinde vorumladığı Ravel
konçerto. dünyada müzığin en gelişkın bütün
noktalarında "başannın doruğu" olarak de-
ğerlendirilir. Gürer A\kal vönetimindeki or-
kestramız da izlenimci renkleri ışıldatan yük-
sek bır performans göstennce. ortaya bir plak
çıktı: E\et. bu konser bir plak özenındevdı.
TRT'nin vaptığı kayıt eğer kalıtelıvse. buka-
v ıt çoğaltıhp bütün dünv av a gönderilmelidir.
Asya'nın. Afnka'nın devlet başkanlarına da
gönderilmelidir. Biz çadırda yaşamıvoruz
efendim. TürkıyeCumlıunyeti'nin kon^er sa-
lonlarında iştebunlar üretilır.
Neıat Ba^eğmezlerın -Eczaeıbaşı Beste
\anşması'"nda ikincilik kazar.an "EDCBA"
başlıklı senfonik vapıtını başarılı buldıım.
Bütünüyle dengeli bır
kompozisNon. Başeğmez-
lertekrarlann üstüne gıttı-
ği halde. dınlev iciyı sıkmı-
yor. Yazacağı veni orkestra
yapıtlarının ritmik vapısın-
da daha buluşçu olmasını.
"büvük orkestra"nın ola-
naklarını daha genış renk-
lerle kullanmasını. gıderek
bır "Başeğmezler stili"ne
ulaşmasını dilivorum. Şu-
nuda söyleyebiliriz: Beste-
cimız. orkestranın yönetım
kurulundakı vönetsel ışlen
bırakıp kendini _v aratıcılığa
\ erse. çok daha başanlı. ve-
rimli olacaktır.
\slında geçen hafta her
aün bir müzık şöleni yaşan-
dı.Pazartesi-CSODostla-
nDerneği" için verilen göz kamaştıncı kon-
serde -Carmina Burana"" kantatı. salı günü
"•.A\rupa BirliğiBarok Orkestrası"nın konse-
ri.çarşamba Andrea Chenier operasının ga-
lası. perşembe Dev let Balesi'nin temsili. cu-
ma ve cumartesı CSO konserleri. cumartesi
öğleden sonra "Gazi İniversitesi Oda Or-
kestrasrnın AKNt'dekı etkinliğı >er alıvor-
du Avrıca. Ankara Goethe Enstitüsü'nün
1997 yılı müzik çalışmalannı değerlendiren
daiışmatoplantısı ilekültür-Sen'indüzenle-
diği "Nasıl bir sanat eğitimi" başlıklı açıko-
turum da hafta bo\unca vaşanan şölene güç
ka'aıı etkinliklerdi.
CSO Dostlan Derneği'nin kuruluşiı dola-
yuıvla orkestramız Devlet Çoksesli Korosu
veDev letÇocuk Korosu ıle birlıkte "Carmi-
na Burana"da bırkutlama havası varattı. Şef
Gürer Av kal'ın vönettiğı konserde. solo şan-
cılar Nurdan Özar. Haser Tek ve Eralp Kı> ı-
cı'vdı. CSO Dostları Derneği. bu köklü ku-
ruma "manen destek olmak". orkestranın
konserlerine"yenidinlevicilerkazandırmak"
amacıv la birkaç ay önce kurulmuştur. Yırmi
bır kurucusu arasında "nıüzjksever"* olarak
bılınen politıkacılar. bılım ve sanat adamla-
n. aydınlarımız vardır.
El ele tutuşan çocuklar
Av şegiiJ Sanca CSO'nun açıliş
konserinin solistivdi.
Bırad belirtmek gerekse. kurucuların va-
pıcı kavravışinı sımgeleyen Ayla Hatırlı'vı
öncelikle annıak ısteriz. Gelişkin ülkelerde
müzik kurumlanna çok vönlü destekler ve-
ren bu çeşit örgütlerin Türkive'deki ilk örne-
ğı olan derneğin Ankara'da nasıl bir sevinç-
lekarşılandığını betimlemek için. konserak-
şamı avaktaduracakyerkalmadığını. Devlet
Çocuk Korosu'nunpodyumönünevürürken.
~CSO. CSO.. Atatürk. Atatürk.." sözcükle-
riııi vurgulaması üzerine bütün salonun aya-
ğa kalkıp onlan coşkuyla alkışladığını. el ele
tutuşan çocuklarla dinieyicilenn avnı duvgu-
lan pav laştığını belirtmeliv im.
Avrupa Birliği'nın (European Union)kur-
duğu müzik toplulukJanndan biri de. Menu-
hin'in himavesındekı "BarokOrkestrası"dır.
Genel Müzık \'onetmenı Rov Goodman'ın
vönetimindeki barokstildeuzmanlaşmışçal-
gıcılardan oluşan bu üst düzev1
gezicı orkest-
ra. geçen hafta Ankara ve
Izmir'de verdiği iki konser-
de. olağanüstü sağlamlık-
takı entonasvonu ve Roy
Goodman'ın barok çağa
ozgü müzıkal dinamıklere
zarif ve soy lu tanımlar ge-
tirmesiyle dinleyicileri
hayran bıraktı.
Barok Orkestrasrnın
konser günlennde Kültür
Bakanlığı şu önemli işleri
yaptı: Dev let Opera ve Ba-
İesi'nin Genel Müdür Yar-
dınıcısı'nı görevden ahp
venisini atadı. Bu atama
Devlet Operası 'nın yasası-
na aykırıydı; Bakanlığın
böyle bir yetkisi yoktu.
Opera Genel Müdürii H.
Hüsevin Akbulut. atamavı
işleme koymadı. vasalara avkın davranmak-
tan. yani suç işlemekten kaçındı. ama bakan-
lık atamada diretti. Karşılıklı yazışmalar so-
nucunda. Opera Genel Müdürlüğü. Bakanlı-
âı mahkemeyeverdı. Şimdidavadanıştavda-
dır.
Bakanlığın > ine bu arada yaptığı ikinci bir
ış ise. Fılarmoni derneklerinin Devlet Senfo-
ni orkestraları ıçın düzenlediği konserlere sı-
nır getırmek oldu. Bilindiğı gibi. Filarmoni
derneklennin düzenlediği etkinlikler. parasal
yönden sıkıntılar yaşa> an orkestralanmız için
bir kavnaktır. Bakanlık bu kavnağaambargo
ko\mu> bulunuvor.
CSO'da gelecek hafta klarnetçi Nusret İs-
pir,Copland'ın konçertosunu vorumlayacak.
\ürtdışında yaşavan İspir, Avrupa Klarnet
Yarışması birıncisı. Konserde buluşalım..
İzmir Filarmoni
Derneği'nin
Atatürk Kültür
Merkezi'nde
düzenlediği
resitalde. Tuncav
Yılmaz ve
Mehmet Okonşar
keman- piyano
ikilisi çaldı. Tatlı
bir tonu olan ve
çok temiz çalan
Yılma post-
romantikliğin
yoğun duygu
ortamını
başam la
yansıtıyor. Eğer
güzele ulaşmak
için başvurduğu
araçlan daha
dengeli. daha
doğal bir
yaklaşımla
kullanırsa.
yorumu olgunluk
düzeyine
ulaşacaktır.
Ali Baba'dan Çaykovski'ye
ONPERKLTAHVALI
İZMİR-Mevsimın ıkıncı hartasında
İzmir'de. mutlu bir olav
1
vaşadık. Sel-
man Ada'nın ~Ali Baba& Kırk Hara-
miler"operası. 10 ekim akşamı yapı-
lan başanlı birgala temsıliv le sanatse-
verlere gösterilnıeve başlandı. Yapıtı
Mehmet Ergüven sahneye kov muş; or-
kestrayı besteci \önetı\or: korovu da
Zarifeİsmailovahazırlamiş. Koreogra-
fisini Ercan Kazbek'in yaptığı. dekor-
larını Tavfun Çebi'nin. kostümlerini
de Sevda AksakoğlıTnun hazırladığı
operadaki başlıca rollerı. şu saııatçılar
oynamaktadır:
Ali Baba: Selami Eriş. Haramibaşı:
Zafer Erdaş. AJpaslan Mater. Tevfik
Rodos. Kasim: Hüsevin Çanlıoğlu,
Gökhan Koç, Nurcihan: Nurgün Eriş,
Seza Agun Taluğ. Av şe: Feride Alkan,
Bengü Yaban. Abdullalı: Suhan Ars-
lan. Haldun Özörten. Bacaksiz: \a-
maç Bav kal. Tav fun Çıknkçı. Ze\ nep:
Tanju Nebol. Belğin Tufan.
Son provada ve galada her iki kastı
da izledim. Sanatçılar. seslendirme ve
oyunyönlennden başarılıydılar. Ergü-
ven. Ellıamra'nın kisitlı olanaklarını
göz öniinde bulundurarak sahneyi eko-
nonıik kullanmiş. Buııa karşin oyuıı.
canlı ve vaşam doluydu. Opera. ızle-
yicilerden coşkulu al'kışlar aldı.
Librettosunu TankGünerserin v az-
dığı \apıtta. besteci. opera kavramını
halkın kolav anlavabileceği düzeve in-
dirgemiş. Bu amaçla Türk müziğin-
den büyük ölçüdeyararlanılmış. Bes-
tecininsözlcrivle. "Müzik mirasımıza
sahip çıkarak bu mirası sarav mı halk
nıı gibi dışlamacı bir vakiaşunla bölme-
den ve melodi alıntısı \apmaksı/jn"
müziğimizdekı başlıca makamlar ve
usuller kullanılmış: >er yer Ortado-
ğu'dan veBalkanlar'dandaetkilervar.
Buna karşılık. ikinci perdede harami-
başmın sövlediği kolav ve halka yat-
kın şarkı t "Asla L nutmam") başta gel-
mek üzere operanın hiçbir kesiminde
lıalksalolmauğrunabayağılığadüşül-
menıiş. Bağımsız parçaların sıralan-
masından oluşan >apıtta. tiyatro ko-
nuşmaları da kullanılmaktadır.
Geçen hafta. izmir Filarmoni Der-
neği'nin Atatürk Kültür Merkezi'nde
düzenlediği resitalde. Tuncav Yılmaz
ve Mehmet Okonşar keman- piyano
ıkılısi çaldı. Program. Mozart Elgar
v e Franck'tan sonatiarla Brahms'ın iki
Macardansı'nı ıçeriyordu. Sanatçıla-
rın Avrupa ile ABD'de kazandığı ya-
rışmalarla yaptıklan dinleti etkiniik-
leri. savmakla tükenecek gibi değildir.
Sanatçılar. geleceğin iyi birkeman-
piyano ikilisini oluşturabilirler. Okon-
şar'ııı Mozart sonat dışındaki pivano
tonu, dolgun ve derinlikli. tekniği de
güven veriyor. Tatlı bir tonu olan ve
çok temiz çalan Yılmaz ise post-ro-
mantikliöin voöun duv mı ortaınını ba-
şarıyla yansıtıyor. Eğer güzele ulaş-
mak için başvurduğu araçlan (glisan-
doyu. vibratosuz sesleri ve tempo es-
nekliğini). daha dengeli. daha doğal
bir vaklaşımla kullanırsa. yorumu ol-
gunluk düzeyine ulaşacaktır.
İZDSO'nın geçen haftaki ikinci din-
letisini Belçikalı şef Jean Baily yönet-
ti; piyanist Evgeny Moguilevsky ise
Çaykovski'nin Op. 34 si bemol minör
konçertosuyla dinletıye katıldı. Baily.
Mozart'ınK. V. 550 sol minör40. sen-
fonisini sıradan yorumladı. Orkestra-
yı avucunun içine alamadığından. tem-
polar bazen kararsız. bazen de ağırdı.
Mozart'a özgü ince aynntılar ortava
çıkmadı.
Moguilevsky. doyurucu ve coşturu-
cu bir Çaykovski yorumu ortaya koy-
du. Büyük sanatçılann plaklanndan
hayranlıkla dinlediğimiz güzellikler.
iki adım ötemizde çalan yaşam doiu
birpiyanistinellerindençıkıyordu. Ki-
milerine biraz sert gelen tonu. bence
dolgun ve heyecan vericiydi. Besteci-
nin anlatım zenginliğını, coşkusunu.
öfkesini. devingenliğini. kederıni ve
duygululuğunu, genişbirgürlükpale-
ti vetuşeustalığı içindeyansıtansanat-
çı. coşkuvla alkışlandı. Teşekkür için
çaldığı gluck meiodı düzenlemesınde
isepiyanonun tınısı soluk kesiciydi.
Önemli olan îzmir gecelerinin ge-
çen haftaki gibi müzikle dolmasıdır.
Bazılarından voksun kalmava razıvım.
MEMET FüAT
Yaşlı Bir Şaire
Mektuplar (7)
Sevgilı Ş.
Inanılmaz bir adamsın... "Sakın yanlış anlama...
Şairliğine sözyok..." dememişim gitoi. tutmuş bana
llhan Berk'in şıirini savunuyorsun...
Ben onun şiirini değerlendırmekte kimseden geri
kalacağımı sanmıyorum... İlk kitabını elıme aldığım-
da ytl 1947 ıdi...
"Onun dokunduğu her şey şıire dönüşür..."
Son mektubumda da andığım bu sözü Şıfalı Otlar
Kıtabı'nı yayımladığı zaman kendisine söylemiştim.
Hoşuna gitmiş olmalı ki. yeri düştükçe. tatlı bır utan-
gaçlıkla. "Bılmem, Memet Fuat öyle diyor," diye yı-
neler.
Geçenlerde İnci Asena'ya da Galata ilePera'dan
söz ederken topu o sözüme atmış:
"Onlar aslında şıir kıtabı değil, Memet Fuat şiir dı-
yor."
Nedeni de olağanüstü...
Galata ile Pera'da bırtakım değışıklıkleryapmış.el-
deki eski basımlar bitmeden yenıden basılmalannı
istiyor. Yayınevi doğal olarak buna yanaşmıyor. Baş-
ka yerlerde ise son zamanlarda değişik boyutlarda şi-
ir kitaplan yayımlanmakta, bir yandan o kıtaplara da
özeniyor, bıraksalar oralarda bastırabılirim diye düşü-
nüyor, ama Adam Yayınları ıle bütün şıir kitaplan ıçın
bağlantısı var.
"Onlar aslında şiir kitabı değil, Memet Fuat şiir di-
yor, " deyip çıkmış işın ıçinden.
Sonunda Galata ile Pera 'nın tükenmeden yeniden
basılmalannı kabul ettirdı.
ilhan Berk'in yaptığı resımlerı. yazdığı mektupları
görmüşsündur. Bana sorarsan hepsı şiıronların.
Yıllarca önce Ankara'da evıne gitmıştim. Nereye elı-
ni uzatsa kâğıt parçalarına yazılmış dizeler. şıırler çı-
karıyordu. Yerdekı haiının altından bile şıir çıkarmış-
tı. Kendini böylesine şiirle sarıp sarmalayan bır ınsa-
nın sonunda şiire dönuşmesi kaçınılmazdır.
Beğenseniz de. beğenmesenız de, tek sözcükle
"ş//r"dır ilhan Berk...
Çoğaltma şeyler yazdığında da, onların arkasında
o kadar güzel durur kı, boşluklarda bıie şıir görmeye
başlarsınız...
Kuramcılığına gelınce...
"Şiire anlam gerekmez" dediğine göre, llhan Berk'e
deanlam gerekmez...
Evet, evet. llhan Berk'te anlam rastlansaldır...
Sende de öyle...
Neyse, bu konuyu kapatalım. Bu kadarı yeter. her-
halde bir daha bana İlhan Berk'i övmeye kalkmazsın.
Hani ben bırısi için ıvi bir şey söyledim mı, sen onu
mutlaka yerıyorsun da...
Örnekse Ergin Yıldızoğlu'nu göklere çıkardığımı
yazmışsın... Arkasından da bir sürü gereksız eleştı-
ri...
Bu mektuplara başlarkenki sözümü unutma:
"Saklarız mektupları. kimin ne zaman. ne dediği de
belli olur. Sonradan. öyle demıştin, böyle demiştin
diye birbirimıze girmeyız.''
Seni bilmem. ben saklıyorum...
işte Ergin Yıldızoğlu için soyledıklerım:
"Dünyada neler olup bittiğını böylesine iyi bilen,
okuma, çalışma gücü yüksek. bilgi dolu bu genç in-
sanın sözcüklerin şiirine alışık olmadığımız bir şey-
ler katabileceğini umuyorum..."
Bu göklere çıkartma fılan değil, bir umut belirtisi...
Umutlanmamın nedeni de senin soylediğın şey:
Dünyada neler olup bıttiğini bilmekle. ya da tutumbi-
lim uzmanı olmakla iyi şiir yazmanın bir ilişkısı yoktur.
Çok doğru, şiir yazmak bambaşka bır alışkanlık.
başlı başına bir uzmanlık.
Benim karşılıklı oturup doğru dürüst iki söz edile-
meyecek kadar bilgtsiz. her şeyi gırgıra alan şair ar-
kadaşlanm oldu. Sıradan bir insanın kafası. duyarlı-
ğıyla bayağı beğenilen şıirler yazıyorlardı.
Tersıne de sayısız ornek var. Bakıyorsunuz felsefe
okumuş, ya da sıyasal tutumbilim okumuş. ya da
özel okumalarıyla bilge nıtelıkleri kazanmış kişiler de
başanlı şiirler yazabiliyorlar.
Demek ki şıir bilgi ortamında da yeşerebıliyor, bıl-
gisizlikortamındada...
Gerekli ofan onu yaratacak ya da yapacak şiir uz-
manı kişi, yanı şair...
Şair nasıl yetişiyor?
Ben bilmiyorum... Sen biliyor musun?
Okulu yok, ama çalışması sonsuz...
Şıir okuyor. şıir üzerine yazılar okuyor. sürekli yazı-
yor, yazıyor, yazıyorsun... Sonunda ya oluyor. ya ol-
muyor... Başka bir söyleyişle, şiir yazmak için gerek-
li öznel eleştiri gücünü ya ediniyor. ya edinemiyor-
sun....
Edinirsen, başanlı şıirler yazabilirsen, donanımlı,
bilgili. dünyada neler olduğunu bilen bir kişi olman sa-
na doğallıkla başka "rastlansal anlamlar" getirecek-
tir.
Öyle kişilerin. özellikle de siyasal tutumbilim oku-
muş olanlann. anamalcı toplumun ıcığını cıcığını bi-
lenlerin. şiir yazmaya çalıştıklarını gormek bana hep
umut vermıştır. Onlar sozcuklerle oyun bıle oynasa-
lar, bunun çok değişik bir oyun olacağını düşünü-
rüm.
Kısacası, söylediğin çok doğru da. bır yerde yanı-
lıyorsun: Dünyada neler olup bıttiğini bilmek. tutum-
bilim uzmanı olmak şairliğe engelmiş gibi geliyor sa-
na.
Bu konuyu iyi bir düşün... Şu üstü örtülü minik kıs-
kançlıklan da bırak artık. Şairliğe ilk âdımını atmış
gençler için bile iyi bir şeyler söylenmesine
dayanamıyorsun.
Sevgiler. selamlar...
Sessiz film yıldızı La Plante öldü
LOS A.NGELES (Reuter)- 1920'lerm sessiz
fılmlerinın vazgeçilmez kadın ovuncusu Laura La
Plante öncekı gün öldü. 15 vaşında koınedi filmleriyle
girdiği sinemada. pekçok \Vestern. konıedi ve
melodramda yer alan La Plante 'The Cat and the
Canary' adlı filmle parlamıştı. 50'den fazla filmde rol
alanovuncu. 1930'da sinemavı bırakmış ancak 1946'da
'Little Mıster Jim' ve 195^'de 'Spring Reunıon' adlı
filmlerle geri dönmüştü. La Plante'nin ölünı nedeni
açıklanmazken. ailesı sanatçının ölümünden sonra
dılevenlerın Alzlıeimer Yakff na bağışta
bulunabileceğinı sövledi.
Bizans saray mozaiği konferansı
Kültür Servisi- Prof. Dr. \\erner Jobst. Avusturya
Kültür Ofisı ve İstanbul Arkeoloji müzelen
işbirliğiyle bugün saat 14.00'te "İstanbul Büyük
Bizans Sarav Mozaiği' başlıklı bır konferans verecek.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri Kütıiphanesf ndeki
konferansta. dünvaca ünlü saray mozaiklerinın
restorasvonunu 1982 vılından bu vana sürdüren Jobst.
araştırmalannın sonuçlan ve restorasvon metotları
konusunda bilgi verecek. Almanca verilecek
konferans. Türkçeve çevrilecek. Konferansin
ardından saat 16.00'da Mozaık Müze'de gezı
düzenlenecek.