Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 1996 PAZARTESİ
Silahlı çetenin 6
üyesi tutuklandı
• YCKSEKOVÂ (AA)-
Hakkari'nin Yük>eko\a
ilçesirde ortaya çıkanlan
sılahlı çetenin 6 üyesi
tuîuklandı. Yaklaşık20
gündürdevam eden
soruşrjrmadan sonra. çete
üyeleri öncekı gece
mahkemeye çıkarıldı.
Büyük bır gizlılik içınde \ e
geniş gihenlik önlemeleri
altındc mahkeme>e
çıkanlan çete üyelerınin
yargılanmalan süresinee.
mahkemenın bulunduğu
ilçe Hükümeı Konağı'na
kımse yaklaştırılmadı. basın
mensuplarının tbtoğraf \e
görüntü almalanna da izin
\erilmedi. Yaklaşık 12 s,aat
süren \edünsaat 13.00"te
sona eren mahkemede. özel
tim mensupları Fatıh Özhan
\e Yusuf A\nı Aydın ile köy
koruculan Osman Özpazar.
Abdulkerim Özçük.
Necmettin Hazeyı \e PKK.
itirafçısı "Havar" kod adlı
Kahraman Bilgiç
tutuklandı
Gölhandan
hükümet yorumu
• ANKARA(Cumhuri\et
Bürosu)-DYPGenel
Başkan Yardımcısı Mehmet
Gölhan, dün düzenlediği
basın toplantisinda Refah
Partisi ıle kurduklan
hükümetin protokolüne
sadık kalındığı sürece.
koalısyonu bozan taratın
kendileri olmayacağını
söyledi Gölhan. bir
Genelkurmay yetkilısinın
" Darbenin ıki şartı \ardır"
açıklamalarıyla ilgilı olarak
"Darbenin şartları
Türkiye'de me\cut
değildir" dedı.
Evrenosoğlu'nun
kopumaları
• İstanbul Haber Servisi -
Allah'ın kendisıne \ahiy
gönderdiğını ılerı sürerek
peygamberliğinı ılan eden
Iskender Evreno.soğlu'nun
iki koruması. ateşli silahlar
hakkındakı kanuna
muhalefet ettiklerı
gerekçesiyle tutuklanarak
cezae\ine gönderildi. Kanal
6'da yayımlanan Hulki
Cevizoğlu'nun sıınduğu
'"Ceviz Kabuğu" adlı
programa katılan
Evrenosoğlu nun.
korumalan Şaban Uçar ve
Murat Töker. ruhsatsız ıki
tabanca \e bır bıçak ıle
birlikte gözaltına alınmıştı.
Okta'ya haciz
yağmuru
• İstanbul Haber Senisi -
Yaklaşık bır trilyon liralık
borcu nedeniyle intihar
eden Önder Ta\ ukçuluk
A.Ş. Yönetım Kurulu
Başkanı Alı Erol Okta'ya
haciz yağdı. Işadamından
alacaklı olan çeşıtli banka
ve kuruluşlar. alacaklarının
ödenmesı için ilgilı
mahkemelere ba^\ urdu.
Başvurulan değerlendıren
mahkemeler. Okta \e Önder
Ta\ukçuluk A.Ş. hakkında
toplam 198 milyar 143
milyon 856 bin 960 liralık
haciz kararı çıkardı
'Terörün kaynağı
uyuşturucu'
• MERSİN(Cumhurivet)-
Işçi Partisi Genel Başkanı
Doğu Perinçek.
Güneydoğu'da yürütülen
terör mücadelesının nıaddi
kaynağmın uvuşturucudan
sağlandığını ileri sürerek.
" De\ let açısından da PK.K.
açısından da terörde
kullanılan paranın kaynağı
uyuşturucudan
sağlaıımaktadır" dedi.
Partisinin il kongresine
katılmak üzere Mersin'e
gelen Perinçek. yaptığı
konuşmada. de\ letin hızla
mafyalaştığını. önceleri
devlet büyüklerinin mafya
içinde yeraldığını ancak
son yıllarda de\ let
kurumlannın da
mafyalaştığını söy ledi.
Turgut Özal'ın
doğum günii
• ANKARA (AA) -
Merhurn Cumhurbaşkam
Turgut Özal'ın oğlu Ahmer
Özal. babasının.
Başbakanlığı \e
Cumhurbaşkanlığı
döneminde Türkiye'ye çok
şeyler kazandırdığını
belirterek. bunlardan en
önemlisinin "zihniyet
değişikliği" olduğunu
söyledi. Malatya
Gazeteciler
Cemıyeti'nde. basın
mensuplanna bır açıklama
yapan Özal. 13 ekimin.
Turgut Özal'ın doğum günü
olduğunu. babasının
Türkiye'ye bakış
açısında. birçok insana göre
fark bulunduğunu, o
farklılıkla Türkiye'ye bır
değişim getırdiğini kayderti.
HABERLER
K a r a A f r i k a ' n ı n D î b i /
Banşsak mı yanşsak mı?
BIZ BIZE
MLSTAFA BALBAY
P
retoria'da sadece tunstlerin değıl.
kent yaşayanlartnın da ilgisıni çe-
ken alanlann başında hay \anat bah-
çesiy le akvaryum geliyor... Ak\ar-
yum. o\al biçımde de\ bır tüneli
anımsatıyor. Sol tarafinda çoğu okyanusta ya-
şayan balıklann gösterime sunulduğu bölme-
ler \ar.
Dört gözlu balıklar ılginç bir görüntü oluş-
turuyor. Suyun üzerınde iki göz. suyun altında
da ıki göz...
Sırtında bıçımlı bır "S" \e ortasında da in-
ce çizgi olan balığın adı doğal olarak. "dolar
balığı"
Taş balıgını ise bulmak güç... Karşınızda yıl-
lardıray m yerde duruyorgörünrüsü \eren. üze-
ri yosunlu, beyazımsı taşlar... Arada bir hare-
ket eden ağız bölümünü gören herkes. "Aaa.."
çekıyor. . Akvaryumun girişindekı kanepede
oturdum. Gıripçıkanı ızliyorum. Tunstlennbı-
letıni bırrehberalışor... tçendalıyorlar... Sıyah
aılelergelıyor... Parayıözenle$ayıp\eriyorlar...
Daha bıletler alınmadan çocuklar ıçen eırmış
bile...
Altı kışılik bir aile geldı. Dört çocuk, anne-
baba... Çocuklar tonton... Koyu sıyah. açıksi-
yah... Bıletler kışı başına altı rand çocuklara
dört rand. (4.5 rand bır dolar I. Gışeönünde pa-
ralar say ıldı. bır bölümü alınıp bır başka cebe
kondu... Yenıden say ıldı... Çocuklardan büy ük
olan ıkısı. sanki durumun çok da yabancısı de-
ğılmiş gıbı gen döndü. Ufaklıklar çoktan ba-
lıklara koşinuştu..
Gözlemlerle devam edelim...
Proterıa'dakı Chureh Çaddesi'nin uzunluğu
20 kılometrey ı buluvor. Sıyahın kullandığı tak-
siy le caddeden bır \ an sokağa saptık. Arkamız-
dakı mınıbüs hızla bızı geçtı. Önümüzü kesti.
Içınden çıkan in yarı bır beyaz, koşarak taksı-
ye gelırken. şoför ilk ış. camlan kapattı. .
El kol ışaretiyle kanşık küfurler sa\ urduk-
tan sonra dönüp gıtti...
Sokağa saparken arkamızdaymış. kendısını
bıraz zor durumda bırakmışız...
Apartheıd. Güney Afnka'ya yerleşen Hol-
landalıların oluşturduklan Afrikaner dilınde
"a\nlık" anlamına gelıyor.
\'üz\ılın ba^ından başlayarak giderek katı-
la>an apartheıd polıtıkası 1990'larla birlikte tii-
miıyle iflas ettı
Iflas ettı ama. bu polıtıkanın günlük yaşam-
dakı ızlerini sılmek kısa sürede olanaksız gö-
rünüşor. Bunun ıçın öncelıkle iki şey gerekı-
>or:
-Siyahlarıngelirdüzeyının beyazlarabıröl-
çüde vakla^tınlması..
-Sıyahlann eğıtım düzeyınin arttınlması...
Zıra ırk aynmı politıkasının temelini oluş-
turan ılkelerden bın de şuvdu.
-Sıvahlara meslek okulu dahil hıçbir üst eği-
tım oîanağı tanınmaması... Çünkü beyazlara.
eğıtımlı sı\ah değıl. ucuz düz i^çı gerekiyor-
du... Şımdı. ünıversıtelerde sişahlarla beyazlar
birlrkte okuyor. Büyük bır patlama \ar. Ancak
bunun mevvelennı kısa sürede almak olanak-
sız... Bu günlük yaşamdaki \anı...
Sivasette i^e. beyaz-siyah birlikteliğinden
çok çekişmesi ön plana çıkıvor. Geçici anaya-
sada >u hüküm \ardı: 1994'te yapılan seçim-
lerde >üzde 10'u geçen partiler koalisyon ya-
par Bunda. sıyahlarla bevazlann ülke yönetı-
mıne ortak olmasını saglama hedefi vardı.
Siyahlara veda
SOVVetO AyaklanmaSI Johannesburg deyince ilk akla
gelen semtin adı sanırım Soweto olur. 1976'daki Soweto
Ayaklanması. ırkçılığa karşı çıkışın destanlanndan biriydi...
Can gÜVenlİğİ YOk Johannesburg'a bir gazeteci olarak
gelip bu semte uğramamak olmazdı. Ancak. istediğim gibi
dolaştığımı söyleyemeyeceğim. Taksiler o semte gitmiyor.
"Beni bir yerde bırakın. dolaşıp geleyim" önerim de kabul
görmedi. Can gü\ enliği garantisi vermediler.
Işler hep siyahın sırtında
Seçımde,MandelanınönderligindekiAfri- Burası Johannesburg'un merke/inde kalmış. bugiin işletilmeyen altın
madeninin bulunduğu \er. Madenin binalan bugün turistik olarak kulla-
nılıvor. Hizmetli olarak çaüşanlann tünıü bugün de doğal olarak siyah...
ka L'lusal Kongresi |ANC) o\ların >üzde
62.65'ını alıp 252 sandaKe kazandı. Beyazla-
n temsıl eden L'lusal Partı o\ ların yüzde 20'sı-
nı alıp S2 sandaKe kazandı. Inkata Özgürlük
Partisi de >üzde 10.5'lik o\la 43 sandaKe sa-
hıbı oldu.
Bu üç partı koalisvon \aptı.
Ancak geçen mart ayında. beyazlar hükü-
ınetten çekildiler. Şımdi tümüyle siyahlar yö-
netımde.
1994 seçımlerinde siyahlann yaklaşık vüz-
de 5-6'sının be>azlara o> \erdiğı sanılıyor.
Şımdı L'lusal Partı'nin hedefi şu:
-Bakın sivah yönetim ülkeyi ne hale getirdı.
Yönetemiyor.
Bö\lece bır sonrakı seçime daha güçlü gır-
mıs, olacak. \landela koltuğu sevip. "Bir da-
ha. bir daha..." der mi. bılınmez. 1994"te şunu
söylemıştı:
-Ben sadece bir dönem de\ let başkanlığı ya-
pacağım. Ikinci kez ada\ olmayacağım.
Mandela'nın ada\ olmadığı bır sonrakı se-
çım ne oiur. kestirmek tabıi ki olanaksız...
ANC. Mandela'dan sonra halen devlet baş-
kanı şardımcılığını yürüten Mbeki'yi hazıria-
maya çalışıyor. Bu tablo karşısında ister ıste-
mez iju \orum ön plana çıkı\or:
lrka\nnıı kalktı. Tamam. Çokgüzel. Ancak.
toplumsal >a>amda olduğu gıbı. si\asette de
adı konmamış bir renk aynmı de\am edı\or...
Dızi>ı rakamlara boğmadan kısaca gelırdağı-
lımını akıaralım. Ri^ı ba^ına dü^en ulusal ee-
lir 3.500 dolar.
Tutu'nun turu tutar mı?
Burakam,gelışmemış ya da gelışmekte olan
ülkeler katının üstünde... Bö\le olunca. Dün-
ya Bankası \eöteki ulu^lararası kuruluslar. Gü-
ney Afnka Cumhurijeti'nı "jardım cdilntesr
gereken ülkeler" arasında almak ıstemivorlar.
O\sagerçek şu:
Bevazlann \ ıllık gelıri 20 bın dolan geçıv or.
Sişahlann 200 dolan bulmuvor.
Ortalamaya \urunca. 3.500 çıkıvor... .
L çurum dı\e bıına denır...
Buradan bır ba^ka uçurıınıa gelelim...
Toplum>al adalet uçıırunuı
Desiııond Tutıı adı. 19"0"h NO'lı \ ıllarda. ırk
a> nmına karsi mücadelcnın ba> raklarından bı-
ri halinegelmistı Sı\ah Anglıkan papazTutu.
19
7
8'deGüne> Afnka Klıseler Konsevı Genel
Sekretcrı olmasinın ardından etkınlığinı daha
da arttırdı.
Irk aynmı ıdeolojisı çöktii.. Tutu şjmdı ne
yapıyor?
Pısliklen temızleme\e çalı>ı\or...
Toplumsal kesimlenn farklı gözlerle yak-
laştıklan proje sö\le:
-Apartheid döneminde zarargören snahlar.
baslanndan geçeni anlatı\or. O günlerde sı-
\ahlara kök söktüren beyazlar vaptıklarını an-
latıyor... Tutu. taratları bulujturuyor. . Be\az
pisman olduğunu sövlerse. iş bitışor.
Bu çaba toplumsal barişı kurnıa>a \eter mı?
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR
Doç. Şirin Tekeli, "Sınırlar
Ötesi Kadın Dayanışması"
toplantısının birinci gününün
birinci oturumunun sonunda
şunları söylüyordu: "6u top-
lantı Islami Kanunlar Altında
Yaşayan Kadınlar dayanışma-
sı gibi bir hava içinde yürütü-
lüyor. Türkiye'nin burada ko-
nuşma yapan kadınların geldi-
ği diğer Islam ülkelerınden
önemli bir farkı olduğunu unut-
mamak gerekiyor. Türkiye Isla-
mi kanunlaraltındayaşamayan
bir ülke. Bu ülkenın kanunlan
ve resmi statüsünün Islamiyet-
le birilgisıyok. Toplumun Müs-
lüman olmasıy/a, Islami kanun-
lar altında yönetilmek çok ayrı
şeyler. Bizim önümüzdeki so-
runlar, kazandığımız yasal sta-
tünün geliştirilmesi konusun-
da düğümleniyor."
"Sınırlar Ötesi Kadın Daya-
nışması", Heinrich Böll Vakfı ve
Kadının insan Hakları Projesi
tarafından düzenlendi. 11-12
ekim tarihlerinde Istanbul'da
gerçekleştirilen toplantıya Isla-
mi kurallarla yönetilen ülkeler-
den kadın temsilciler katıldılar.
Müslüman toplumlarda ka-
dının sorunlarını irdeleyen teb-
liğlerın sunulduğu iki günlük
toplantıya, konuyla ilgili sınırlı
sayıda kadın katıldı. Basının ve
Kadmlar, Islami Kurallar...
kameraiarın dikkatinden uzak
bir ortamda sunulan tebliğler,
Türkiye açısından da önem ta-
şıyan deneyleri inceliyordu.
Cezayirli konuşmacı Mari-
eme Helie Lucas'ın çocuklu-
ğundaki Cezayir'le. bugünkü
Cezayir'i karşılaştırması ilginç-
ti. Lucas. bundan 30-35 yıl ön-
ce çocukluk çağlarındaki ra-
mazan günlerinı anlattı. O dö-
nemde Cezayir'de bazı ınsan-
ların oruç tuttuğunu, bazıları-
nın tutmadığını. içki içmek is-
teyenin rahatça ıçebildiği bir
ortam varmış. Zamanla, islam-
cı kesim saldırganlaşmış ve ra-
mazan aylarında baskılar baş-
lamış. Insanlar, oruç tutmayan-
ları ihbar ederek bir korku or-
tamı yaratmışlar.
Bir ramazan gününde fena-
lık geçiren bir yaşlı adam. su is-
temiş. Ona su vermeyen top-
luluk. daha sonra polisı çağıra-
rak yaşlı adamı ite kaka polise
teslim etmiş. Cezayir Üniversi-
tesi Sosyal Bilimler Bölü-
mü'nde öğretim üyesi olarak
görev yapmış ve halen Fran-
sa'da yaşayan Lucas. sözleri-
ni "Her şey bir günde olmadı"
diyerek sürdürdü.
Lucas'in dikkat çektıği nok-
talardan birisi de islamiyetin
her ülkenin kültürüne göre
farklı şekillenmesıydi. Tu-
nus'taki uygulamalar ve top-
lumsal gelişmişlikle. Su-
dan'daki katılık arasında büyük
bir fark vardı. Sudan'da kadın-
lan sünnet etme geleneğı, din
adına yapılıyordu. Kadınlar bu
uygulama nedenıyle sakat ka-
lıyorlardı. Ancak Sudan'da yal-
nız Müslüman kadınlar değil,
Hırıstıyan kadınlar da sünnet
ediliyorlardı.
Lucas. örtünme ve giyim ku-
şam konusunda da farklı gele-
nekler olduğundan söz etti.
Peçe, bir Ortadoğu alışkanlı-
ğıydı. bazı islam ülkelerinde ise
kadınların göğüslerı açıktı. Bu
farklı kültürler de gösteriyordu
ki gıyim konusunda kadına ge-
tirilen yasaklara karşı çıkılabi-
lırdi ve bunlarla bu temelde bır
mücadele yürütülebılirdı. Lu-
cas, italya ve ispanya'da da
1950'lerekadarciddi bir örtün-
me geleneği olduğuna dikkat
çekti. Doğum kontrolü ve ço-
cuk aldırma konusunda da çok
farklı uygulamalar vardı. Bazı
Islam ülkelerinde doğum kont-
rolü. bazısında çocuk aldırma
yasaktı, bazılarında ise doğum
kontrolü teşvik edılıyordu. Ka-
hıre'de toplanan dünya dinler
zirvesınde kürtaja karşı bütün
dinlerin birleşmesi de bu ko-
nunun ne kadar farklı boyutla-
rı olduğunu gösteriyordu.
izlediğim ikincı yabancı ko-
nuşmacı Pakıstanlı Farida
Shaheed'di. Sosyolog ve
araştırmacı olan Shaheed'in
Pakistan'ın etkili kadın eylem-
cilerınden olduğu anlaşılıyor-
du. Shaheed'in anlattıkları ara-
sında en ilginç olanı. diktatör
Ziya Ül-Hak'ın 1981'de bir
darbe ıle iktıdarı ele geçirme-
sınden sonra kadın haklarına
yönelik saldırısıydı.
Kenan Evren'in 'kardeşim'
dediğı Pakistan diktatörü, Isla-
mi kuralları uyguladığını söyle-
yerek kadın haklarmı ortadan
kaldırmaya girişmişti. Örneğin
evınden kaçıp bır otobüs şofö-
rüyle evlenen Emine'nın öykü-
sü, o dönemin anlayışlarını
yansıtması bakımından çok
önemliydi. Emine ve kaçtığı şo-
för sevgılisı, Islami kurallara
göre yargılandılar. Yargılama
sonunda, otobüs şoförü taşla-
narak öldürüldü (recm). Emine
ise yine şeriat kurallarına göre
100 kırbaçla cezalandırıldı.
Shaheed, askeri dikîatöriük
altında kadınların sokağa dö-
külerek gasp edilen haklarmı
korumak için nasıl mücadele-
ye atıldığını da anlattı. Yarım
saatlik bir konuşma süresi için-
de Pakistan'da yaşanan süreç-
ieri ve alınan mesafeyi özetle-
meye çalıştı.
Pakıstanlı ve CezayiHİ kadın
konuşmacıların anlattıkları, Şi-
rın Tekeli'nin uyarısının önemı-
ni kanıthyordu. Birçok Müslü-
man ülkede kadınlar, islami ku-
ralları yumuşatarak yaşamları-
nı sürdürmeye çalışıyorlardı.
Onlar, Islamın reformcu bır içe-
rik kazanmasıyla kendilerine
çıkış yolu bulabileceklerini dü-
şünüyorlardı.
Türkiye'nin durumu tama-
men farklıydı. Türkiye'de ka-
dınların yasal alanda eşitlik için
mücadele yürütebilecekleri bir
zemin vardı. islami kurallar,
resmi olarak bizim gündelikya-
şamımızın dışındaydı.
Toplantıda daha birçok islam
ülkesinden kadın konuşmacı
vardı. islam dünyasında kadın-
ların işi çok zordu ve yapabile-
cekleri çok şey olduğu anlaşı-
lıyordu.
Siyahlann şu sorusu bunu gölgede bırakıyor:
-Beyaz sövledi kurtuldu. Pekı, bizim uğra-
dığımız zarar ne olacak?
AnlatılanöykülervahşetınsınırtanıiTiazlığı-
nı ona>a kovuyor. Işte birı:
-Genç adam gösten sırasındaa_\ağından \a-
ralanmış. Herkes kaçarken o çöküp kalmış.
Caddenın ortasında inliyor.. Polıs. dokunma-
miş. Kımsenın ona\aklaşmasını. yardım etme-
sını istememiş Saatlerce orada kalmış... Daha
sonra a\ağını kesmışler...
Johannesburg dey ınce ilk akla gelen semtin
adı sanırım Soueto olur. 1976'dakı So\veto
Ayaklanması. ırkçılığa karşı çıkışın destania-
nndan biriydi...
Soweto. South-W'estern Tounship'ın (Gü-
ne\batı ilçelerı) kısaltılmışı...
Johannesburg'a bır gazeteci olarak gelip. bu
semte uğramamak olmazdı. Ancak. istediğim
gibi dolaştığımı sö> levemeveceğım. Taksiler o
semte aıtmıyor. "Beni bir yerde bırakın. dola-
şıp geleyim" önerim de kabul görmedi Can
gü\enlığigarantisi \ermediler. Nüfusubirmil-
>onu geçen Soueto'nun adını taşıyan bır ga-
zete çıkı\or. Adı. Souetan..
Bu gazeteyi zivaret ettıkten sonra. bölgeyı
biraz dolaşma fırsatım oldu.
Souetan gazetesi adı üzerınde, bölgedekı sı-
>ahlara da\anıyor. Üç katlı binanın. >azı işle-
n bölümünün gırışınde. Mandela'nın birinci
vi> fa> ı tümüv le kapattığı sa> ı asılı.
Burada meslektaşlarla şaptığımız sohbetı
>arına bırakıp. Sovveto ile de\am edelim.
E\lerkartondan...
Lüks olanlarda \ar...
Onlar tenekeden...
Sokaklarıkıınsanın>anyanagüçlüklegeçe-
bıleceğı genişlıkte...
Daha geniş olanlarda \ar. !ki-üçmetre\ı bu-
lu\or.
Sokaklarda sadece kadınlar \e çocuklar gö-
rünü\or. Sanırım hafta ıçı \e gündüz olduğu
için...
Bızım sanayı semtlerine yakın yerlerdeki lo-
kantalanmıza benzer bır yerde durduk. Karnı-
mızdaacıkmıştı...
Sulu yemekler. eski bir fırının içinde ta\uk
parçalan ve kola...
Çe\redeki işyerlennde çalışanlar ayaküstü
bırşeyler yiyip gidiyor. Sulu \emekler için ta-
baklar var. Boy boy...
Çok ısteşene bıdon kapağının bü\ük olanı.
az iste\ene bıdon kapağının küçük olanı...
Lokantava gınp birşey yememek olmazdı
r.nuk-kola istedim.
Durumu \adırgamadığımı hıssettirmek ıçın
ozel çaba harcadım ama. ta\ uk ıçın bıçak ıste-
yınce bü>ü bozuldu...
Aynı gün kentin kuzevine çıktım..
Yemvesil coğrafvada, bü\ük bahçelı e\ler
juçlükleseçiliyor. Adetabırormandangeçıyo-
ruz. Soweto çook uzaklarda...
Bu bölgelere toplu taşım araçlam la gelmek
olanaksız. Zıra, bu semtlere böyle bır hızmel
götürmeye gerek yok. Oturanlann tümümün
aracı var. Bu ayınmı ikide bir vurgulamada
herhangı birönyargım yok. Ama. bölgede ne-
reye gitsem, farkıftk öylesıne haykırıyor kı.
gözlenmı kapatsam. ses kulağımı delecek...
Görünen o ki. 1990'larda başlayan yenı dö-
nem beyazlarla siyahlar arasindaki düşmanh-
ğa son \ermeyı hedefliyordu. Kısa sürede be-
yazlargibı yaşamayı özleyen siyahlann bır bö-
lümü bunu her türlü yöntemı deneyerek ger-
çekleştırmekıstıyor. Bu kesim dışandatutulur-
sa. düşmanlığa son venldığı söylenebılır. An-
cak. özellikle beyazlann. siyahlarla birarada
yaşama hedefinden çok. "Bakın. siyahlar yö-
netmeyi başaramıyor" demeye hazırlandığı
dıkkati çekıyor.
Johannesburg geçen y üzy ılın sonuna doğru.
aliın nıadenlerinin bulunmasından sonra ku-
rulmuş kısa sürede gelışmiş bır kent. Altın ma-
denlerinden bın de kentin ortasında kalmış
Yaklaşık 50 bın ton altın çıkanldıktan sonra
madenin venmlıliği bıtmiş.
Bugün turistlen gezdırıyorlar.
Ben de dolaştım...
Yeraltındakı tünelleri iki saatrehbereşliğin-
de gezdık.
Johannesburg'da siyahların kanştığı gasp
olaylannın başında. kadınların boyunlannda-
kı altın kolyelen kopanp kaçmak geliyor..
\akalanırlarsa büyük suç...
Halen işletılmekte olan altın madenlennin
rümü beyazlann elinde. Tonlarca madeni çıka-
rıp götünnek tıcaret... Birkaç gram altını alıp
kaçmak. büyük suç
Yarın. "Ataturk entelektueldi..
Mandela değil..."
oral calislar ©Planet.com. TR
ERDAL ATABEK
Kaddafi'ye Neden ;
Kızıyorsunuz?.. ,
Şimdi Kaddafi'ye kızıyorsunuz.
Kaddafi konuştu. Erbakan dinledi diye kızıyorsu-"
nuz.
Peki. Erbakan da Kaddafi gibi düşünmüyor mu?
Ne demişti Kaddafi?
"Türkiye 'nin tarihınden islami çıkardığmızzaman^
geriye bır şey kalmaz" dem işti.
Erbakan farklı mı düşünüyor? ;
.'.
Erbakan'ın temsil ettıği Refah Partisi ideolojisi-
Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet dönemıni benim-
sıyor mu. kabul edıyor mu? Bu dönemi "zulüm dö-
nemi" olarak tanımlamıyor mu?
Kaddafi: "Türkıye'yi ABD ve Batı'ya uşaklıkyap-
makla" suçluyor. Erbakan farklı mı düşünüyor? -
Kaddafi. Kürt sorunu üzerinde "Kürtlerin bağım-
sızlığı" temelınde konuşuyor. Erbakan, Türk ulusu-
nun bütünlüğünden söz ederken ıçtenlikli mi? Er-'
bakan, "ulus"' yerine "ümmet" özlemı içinde değil
mi? Bu "ümmet" içinde Müslüman Kürtlerin duru-;
mu hakkında Erbakan bır şey söylüyor mu?
Mısır'da karşılama töreninde Türk bayrağı çekil-
memiş de Erbakan neden tepkı göstermemiş? Er-
bakan Türk bayrağını çok mu seviyor, yoksa özle-
minde "yeşil bayrak" mı var? Neden islam kesımi-
nin bütün gösterilerinde herfırsat bulunuşunda "ye-
£//bayra/c"kaldırılıyor.
Kaddafi'ye neden kızıyorsunuz? Onun böyle dü-
şündüğü biliniyor. Ayağına giderseniz bunları dinle^
yeceğinizi bilmeniz gerekir. Erbakan da bunu bile-
rek gidiyor. Erbakan kızmıyor, çünkü o da pek çok
konuda Kaddafi gibi düşünüyor, ama açıklamıyor.
Fark burada. -:
Kızacaksanız Erbakan'a kızmanız gerekiyor.
• • • ^:
Şımdi Erbakan'a kızıyorsunuz.
lyi de Erbakan seçimle gelmedi mi? i %
Erbakan temsil ettiği düşünceleri söyledi, yan'-'
daşlarından oy aldı, seçıldi geldi.
Erbakan seçımlere daha önceleri de gırmişti. a-;
ma bu ölçude oy alamamıştı. Şimdı yenıden seçirri.
olsa daha çok oy alacağını düşünüyorsunuz.
imam-hatip okullan açıldı. kimsenın sesi çıkma;
dı. desteklendı.
Kuran kursları yaygınlaştı. her iktidar destekledi.
Buralarda cumhuriyet aleyhinde. Atatürk düş-
manlığında eğitım yapıldı, beyinler yıkandı. Sağ ik
j
_
tidarların hepsı (ANAP. DYP. AP. DP) bunları bile b k
le bu beyın yıkamayı destekledi. sonuçlarını gör*
mezden geldi, onlardan oy kaynağı olarak yarartan
j
mayı sürdürdü.
Şımdi cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel,
"Bana sağcılar cınayet işlıyor dedirtemezsiniz" de-
mıştı. Salvador Allende, ABD destekli Şili cuntasî-
tarafmdan sarayında öldürüldüğü zaman "Eyi gitti
eyı" yorumunu yapmıştı. ,'
Şimdi Erbakan'a neden kızıyorsunuz.
u
Erbakan, Demirel'in döşediği taşlardan yürüyerek^;
iktidara geldi.
• • • ':•
Şimdi Süleyman Demirel'e kızalım. . .„
Kızalım da nasıl ktzalım? ,..,, ,,„],
Süleyman Demirel, her seçımde kazanarak gel-.'
di. Meydanlaradökülenhalktoplulukları "Kurtarbi-'
zi baba" dıye peşınden koştular.
Süleyman Demirel, Adalet Partisi'nin başında Tür-
kiye'de solu ezme mücadelesıne hayatını koydu:'
Solu ezdığı zaman zafer kazandığını düşündü. So--
lu ezemediği zaman solun dışındaki her kesimle ış-
birliği yaptı.
Bu arada yeni imam-hatip liseleri açıldı, yeni Ku-
ran kursları açıldı. Buralarda cumhuriyet dönemi kö-
tülendi. Atatürk'e küfredildi.
Süleyman Demirel bunların hepsini biliyordu.
Ama bıldiği bır şey daha vardı, kendisi ve temsit,
ettiği hareket Demokrat Parti'nin mirasını devral-"
mıştı.
Adnan Menderes, Demokrat Parti'nin efsanevi
liderıydı ve tartışmalı bır grup toplantısında kendi
grubuna; "Sız ıstersenız hilafetı bile getırebılirsiniz"
demişti.
Süleyman Demirel'in iftihariadevraldığı miras bu-
dur.
Şimdi Demirel'e neden kızıyorsunuz?
• • • I
Çözüm kızmakta değildir. görmektedir. .'•
Görülmesı gereken "azgelişmişlik kültürü"dur. •
"Azgelışmışlik kültürü "nden özgürlük ısteği değil,'
"itaat ihtiyacı" çıkar.
"Azgelişmişlik kültürü"nden eşitlikçi demokrasi
çıkmaz, gönüllü kulluk çıkar, din kaynaklı, milliyet-
çilik kaynaklı otokrasi özlemi çıkar.
"Azgelişmişlik kü/türü"nden çağdaş bir toplum
kültürü çıkmaz. cemaat kültürü, camia kültürü çıkap
Kişilere kızmak değil. toplumu görmek gerekir.
Toplumda "azgelişmişlik kültürü"nü geliştireme^
mişseniz. seçim yapamadığınız zaman diktatörleri-
niz. seçım yaptığınız zaman güçlü liderleriniz oluK
ama demokrasıniz olmaz.
Lıderlere neden kızıyorsunuz. onları bu toplum li-
deryapmadı mı?
Partilere neden kızıyorsunuz. onları bu toplum ya-
ratmadı mı?
Eğer kızmak gerekiyorsa herkesin tek tek aynaya,'
bakması daha doğru değil mı? jj
15 sendikacıya
15'er ay hapis
COŞKL'N ^A.MA.N
BALIKESİR - Özgürlük
\e Dayanıştna Partisi IÖDP)
Balıkesır İl Başkanı Nnazi
Akdeniz ıle Eğıtım-Sen. Sağ-
lık Emekçıleri. Tarım-Sen.
Orkam-Sen. Bırleşik Taşı-
macılık Sendıkasi sııbe baş-
kanlarıveüyelen ızinsizafiş
astıkları gerekçesiyle 15'er
ay hapıs cezasına çarptınldj.
Sanıkların avukatı Mahmut
Akkurt kararın esastan bo-
zulması ıçın ^argıtay 'a baş-
v urdu.
tzinsiz afiş asiıkları gerek-
çesiyle bır süredır Balıkesir
Sulh Ceza Nlahkemesi'nde
yargılanan ÖDP İl Başkanı.
eskı Eğıtım-Sen Balıkesır
Şııbesi Başkanı İsmailErten.
Eğıtım-Sen Sube BjsLmı
Rasim Tuna. yönetim kuru-
lu uyelerı Bülent Esen, İbra-
hinı Ergöz. üyeler Güncr
Oğuz. Bedri Ank. Ahmet Öz-
demir. Sağlık Emekçileri
Sendıkası Sube Başkanı ts-
mail Bozyel. yönetim kurulu
üyesi Mehmet Göçen. üye,
Hakkı Kurtuluş. Tarım- Se^
Sube Başkanı Bahattin Se^'
nem. Orkam-Sen Y^önetıro
Kurulu üy esı Necati Direkoğ-'
lu. üye ÂJiÖztürk. BTS îf,
Temsilcisi Halim Taşpınar'
\ e üy e Asım Dikici hakkında'
15'er ay hapiscezası \erildif
Sa\cı. Alihikmetpaşa,'
Meydanfndakı elektrik dL-'
reklerine \aiilikten izin al^
madan. "İs\an etmeyen mer
murun insanlığından şüphe
ederim. M. Yılmaz" yazıtı
afış astıklannı öne sürdüğİT
partılı vesendıkalılarınceza-
landırılmasını isterken sanıkJ
-
lar afış asılan yere 30-40-
metre uzakta olduklarınr.'
suçlamay ı kabul etmedikleri^
nı sö\ lediler. •