11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13EKİM1996PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Darbeler mevsimi sonbahar MOSKOVA HAKAN AKSAY Sonbahar darbe söylentileri zamanı. Yaşamımı bağladıgım iki ülke, darbe beklentisinde ve senaryolannda yine birbiriyle yanşıyor gibi. Oysa sonbahar ne güzel bir mevsim; VivaJdi'nin o ünlü fa major konçertosundan bile daha güzel. Hele şu günlerde. Türkçesiyle "pastuTna", Rusçasıyla "kocakan" yazı. Moskova'ya kış öncesi son güzel günlenni armağan ediyor. Sonbahann soluk bir kartviziti andıran san yaprak şeridi üzerinde. geçen yaz gezip dolaşmakta gecikenler bir şeyleri telafi etmeye çalışıyor. En büyük keyfi duyanlar ise birkaç haftalık uzatmalı soğuk hava selamından sonra yeniden sokaklarda rahatça oynama firsatı bulabilen çocuklar. Oyunlar onlara kimbilir neler öğretiyor! Tahterevalliye binerken, hayatta birilerinin yükselişinin çoğu kez ötekilerin batışına yol açtığını anlamaya başlarlar mı acaba? Kumtepelerini yapmanın ne kadar zahmetli, yıkmanın ise ne kadar kolay bir iş olmasından. gelecek için ders çıkanrlar mı? Yoksa yalnızca oynar ve güler geçerler mi°.. Çocuk bahçeleri her zaman cıvıl cfvıl mutluluk tabloları değil; bazen kavga gürültü dolu. Bahçenin mevzilerini, özel mülkiyet siftahı oyuncaklan ve oyunlardaki rolleri paylaşmak pek basit görünmüyor. Protesto ağlamalan tatsızlıgın yumuşak yüzü; itip kakmalardan nedeni belirsiz ani tekmelere kadar bir dizi zorbalık denemeleri var küçücük ve masum çocuklann. Nereden ögreniverdiler hemen şiddeti? Büyüklerinden mi? Yoksa genlerinin dokusuna sinen bir şeyler mi var. artık asla \ azgeçemeyecekleri'1 Çocukluktan gençliğe uzanan saf görüntiilü bir başka şiddet egilimi aklıma geliyor. Okulda yeterince hazırlanamadığımız sınavlardan önce (ki hiçbir zaman yeterince hazırlanılmazdı) aklımıza türlü şeytanlıklar gelirdi. Bunlar arasında bazı "kötü dilekler" de bulunurdu. Örnegin sınavı yapacak ögretmenin ayagını kırması. hasta olması, hatta ölmesi gibi canice beklentiler. Okulun yanması. deprem olması, göktaşı düşmesi ya da savaş çıkması sınavın iptali için bir neden olabilirdi. Hele bir ertelensindi sınav. Sonrası Allah kerimdi. 70'li yıllann kanlı olaylannda ve sonbahardaki askeri darbe sonrasında da ögrenimin aksadıgı olmuştu tabii. Ve o zamanlara denk gelen sına\ lar yapılmamıştı. Darbeler!.. Sonbahar!.. Laiklik tartışmalan... Kremlin'in asıl efendisinin kim olduğu yolundaki iddialar... Şeriatçı gösteriler... Başkan'ın tekleyen kalbi... Orduyu duruma el koymaya çağıran politikacılar... Çareyi demokraside değil. otorıter yönetimde gören gazeteciler... Bir darbe olsa da hayatımızdaki aşın heyecanlı sınavlar ve sınav arası aşırı heyecansız günler askıya alınsa. Darbelere katılmasak bile birilerini ve bir şeyleri cezalandırma güdümüzü başkalannın güçlü elleriyle tatmin etsek. "Demokrat" tabiatımızdan dolayı • kendi başımıza asla yapmayacağımız zorbalıklara başkalan imza atınca. alkış olmasa da sessizce çanak tutmak gibi zararsız görünen tutumumuzla, "sınavı ertetetmeye'" çalışsak... lyi ama. ne zamana ertelenmeli ki bu sınav. sonucunda tam not alınabilsin?.. Ne zamana kadar tahterevallinin yukandaki yansında oturmak mümkün? Kumtepeleri nasılsa bir gün yıkılmayacak mı?.. BaşkanınbütünkadınlanBin aşkın başı. diğeri ortası. öteki sonu. İlki sabırlı. ikincisi sağduyulu. üçüncüsü savaşçı. Hepsi aynı adama âşık olmuş.. adamın başka adamlar olduğu zamanlarda: Biri. adam genç bir avukatken; diğen. adam özgürlük savaşçısıyken; öteki. adam devlet başkanıyken. Adam. kocaman yaşamına. iiç güçlü kadın sığdırmış. Biri. adı EveKn olan. Mandela adını 40 yıl önce bırakmak zorunda kalmış. ama Yeho\a Şahitleri"ne inandığı için. kendini tanrı önünde hâlâ evli kabul edivor. 1958'deki boşanmanın nedeni. çiftin din konusundaki anlaşmazlığı olmuş. Nelson'dan sonra, başka birini istememiş Evelyn. Mandela, otobiyografisinde. Evelyn'den. "Taşranın sessiz. tatlı kızı"diye söz edivor. Taşralı E\elyn. Engcobo'da doğmuş. Okumak için Johannesburg'a gelip ANC partililerinden birinin evinde kalmaya başlamış. Otobiyografiye geri dönelim: "Evelyn'le tanıştıktan hemen sonra, onu gezmeye davet ettim. Birkaç a> sonraki evİenme teklifimi kabul etti." Evlendikten sonra, Nelson. Evelvn'den politikaya girmesini ister. Evelyn'in isteğiyse, Nelson'un politikayı bırakıp Tann'yı arama yolculuğunda kendisine katılmasıdır. Acıdır. Evelyn'in Tann yolunda bulduğu huzur. evine huzursuzluk getirmiştir. Başkanın kadınlannın en ünlüsü. önceleri silah arkadaşı. sonralan rakibi olan kadın Winnie'dir. 1956'da tanışırlar. Winnie. farklıdır. Evdeki küçük kadın değildir. Işıni ne şansa bırakır. ne Tann'ya. Beraber oldukları 38 yıl boyunca, Nelson'un gücünü emerek güçlenir. Bugün, Güney Afrika'nın toplumsal sorunlannı çözmeyi kendine ış edinen«eski Bayan Mandela. Bayan Mandela olduğu dönemden daha gündemde. Unutulacak. orta sınıf bir apartmanda torun resimleriyle avunacak kadın değil Winnie. O. Nelson'un ortanca aşkı. JOHANNESBURC F AYSU ÖNEN Nelson Mandela. Güney Afrika için neyse. öteki kadın. başkanın üçüncü kadını da. Mozambik için odur: Özgürlük dağıtan kahraman. Dünyada herkesin bir ikinci yarısı. bir tamamlayanı varsa. üçüncü kadının. Nelson Mandela'ntn >itık varısı olduğuna şüphe yok. Adı Ğraca Machel. Mozambikin ilk Cumhurbaşkanı'nın dul eşi. Ülkesinin ilk Milli Eğitim Bakanı. ilk kadın haklan savunucusu. Graca. henüz Nelson'la karşılaşmadan. onun geçtiği yollardan geçer. 20 yıl eeç de olsa. Birbirlerıni tanımadan aynı yaşarnı yaşarlar. 1970'lerde. Portekiz Üniversitesi'nde öğrenciyken. Frelimo militanı olur. Yeraltı gerilla hareketine katılır. Gizli polis tarafından aranmaya başlayınca. Tanzanya'ya kaçar. Orada. altı a> boyunca askeri eğitim görür. savaşmavı öğrenir. Sonradan Mozambik'in ilk cumhurbaşkanı olacak eşi Samora'yla sa\aş alanında tanışır. Cumhuriyet dönemi. Graca'nın vaşamında yeni bir savaş alanı olur. Mozambik'te politik \e toplumsal pek çok organızasyona başkanlık eder. Bırleşmiş Milletler'in "Açlıkla Savaş' ve 'Savaş Ortamında Büyüven Çocukları Kurtarma' projelerinde çalışır. Samora MacheTin bir uçak kazasinda ölümünden on vıl sonra bile. Graca bugün hâlâ Mozambik'in bırinci bayan ı. Adamla, üçüncü kadın. Mozambik'te el ele tbtoğraflanınca. masal aşklanna aç medvanm kalbi hızla atmaya başladı. Sonunda. adam ve üçüncü kadın birbırlerini sevdiklerini, ama evlenmeyeceklerini açıkladı. Yüzyılın düğününü bekleyen medya. kös kös evine döndü. Bir iki gazeteci, önce VVinnie'nin kapısını çaldı. \Vinnie. gazetecileri profesyonel bir "yorum yok" ile kolayca uzaklaştırdı. Sonra, unutulan kadın Evelyn'in evine yollandılar. Evelyn. Nelson'ı 40 yıl önceki gibi. inancına uvgun. yargıladı. 77'lik de\ let başkanı ve kız arkadaşı. Ne kadar ayıp. Nelson Mandela. Graca"yla. diğer kadınlanyla paylaşmadığı birduygu paylaşıyor. Her ikisinin de kalbinin yansı ülkelerine ait. Birinci kadın, Nelson'un kalbinin hepsini istedi; ikincisi. kim ülkeyı daha çok seviyor diye yanşa girdi onunla. Üçüncü kadın. Nelson'un kalbinin yansıyla mutlu, kendisı de zaten yarım bir kalp sunuyorbaşkana. İki yarım. bir yapıyor. Bir kenti yaşatanlar STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN Stockholm'ün merkezindeki metro ıstasyonlarından Radmansgatan'ın çıkış yerlerınden birındeki bir korıdor. sokağa açılan merdıvenlere kadar August Strindberg'nin resımleri. >azıları ve onunla ilgili diger şeylerle doludur. Her metro ıstasyonu. grafini denilen ve duvarlara sprey bova püskürtülerek çizılen resimler. atılan ımzalarla sürekli olarak kirletilirken. bu korıdorun iki yan duvan asla kirletilmez. Strindberg'nin halen müze haline getinlmiş olan evine gıderken. ünlü yazarın dünyasına bu kondordan gırılir. Ev in bulundugu Drottnıngg (Kralıçe) - Stockholm'ün Istıklal Caddesı ya da Yenişehir'ı- yereçizilen oklarla ve yazardan satırlarla bu semtin kime aıt olduğunu göstenr: August Strindberg'e... Yıne kent merkezindeki tarihi Klara Kılısesı'nden adını alan semt de "Klara Bohemleri'ne aıttır. başkalarına değil. Kilisenın bahçesıne gırersenız. Klara bohemlenmn en haylazı. ozan ve şarkıcı Bellman'ın anıt taşını görürsünüz. Şiire, şaraba \ e şarkıya düşkünlüğüyle tanınan Bellman. yasaklan v asaklamakla geçen bir yaşamın unutulmaz temsilcisidir. Zaman zaman övgüyle sözünü ertigım Gamla Stan (Eskı Kent). kılisenin şirin bir parkı andıran bahçesinın arka kapısından. Kralıçe Caddesı'nin Strindberg'e değil, öbür ucuna, Saray'a giden yönüne çıkabılirsiniz. Saray'ı geçıp güneye doğru parke taşlara basarak yürüvünce. yolunuz Demir Meydanı'na çıkar. Burada. bir başka ozan ve şarkıcı Evert Taube'un yontusunu bulacaksınız. Müzik aletlerı ve nota kıtaplan, defterleri satan dükkândan çıkmış, taksi beklemektedır. Elinde nota defteri vardır. Öbür elıyle güneş gözlüğünü alnına dogru kaldırmış, meydanda geçen genç kızlara bakmaktadır Bu semt de onundur yanı... Geçenlerde gazetemizde değerli bir arkadaşımız. sanıyorum Turgay Fişekçi, sordu: Istanbul'da bir Orhan Veli'nin, Sait Faik'ın yaşamış olduğunu nereden anlavacagız diye. Aklımda kaldıgı gibi yazıyorum. Nerede sevgilı ozan, yazar Attilâ İlhan'ın genç hayranlarıyla buluştuğu pastaneler? Nerede Demir Özlü'nün bir annenın bebeğinı okşar gibi sevecenlikle anlattıgı eski kahvehaneler? Bir gün soracaklar hepimize: Nerede ozanlann, yazarlann Istanbulu, diye. NASRULLAH AYAN BORÇLARINI ÖDEMEYE HAZIR Yabancı gözüyle '""nın M N ünluyonetıcılerhatalannıanlatıyor îalarısı'nın favori hisseleri Afrika gezisine katılan işadamlan ne umdu, ne buldu? Paranıza y6n veren dergl Korsan avcıları işbaşında TREND apatistaların direniş simgesi Dış Haberler Servisi - Meksika hükümetinin Zapafistalara u>guladığı baskıvı protesto etmek için öliim döşeğinde olmasına karşın ülkenin «ünevindeki köv iinden kalkıp başkent Me\ico Cir> \\e gelen kanseıii Kı/ılderili kadını Ra- mona. bir anda Zapatista direnişinin simgesi haline geldi. Başkentte dü/enle- nen bir kı/ılderili Konferansf na katılmalanna izin verilmeven Zapatistaları temsil etmek üzere hasta yatağından kalkarak yollara düşen yajlı kadın, isvancılann lideri Komutan Marcostarafından "Zapatista l lusal Özgürlük Ordusu'nun en sa\aşçı, en uzlaşmaz üvesi" olarak tanımlandı. Ramona'vı. \lexico C irv 'de coşkulu bir kalabalık çiçekler ve bayraklarla karşıladı. Saraybosna'da cümbüş HER PAZAR BAYINIZDEN ALMAYI UNUTMAYINIZ Saraybosna sokaklarında dolaşırken gördüğüm insanlann yüz ifadeleri fena halde sinirime dokunuyor. Savaştan çıkmış bir kentte insanlar neden bu kadar güleç yüzlü v e bakımlı. Şu gençlerin haline bakın hele. her şeyleri tamam bir aşklan eksik. Barlar tıklım tıklım. Ya şu sinema ve tiyatrolara ne demeli. Hallenne bakmadan bir de "Saraje\o Füm Festivali" düzenlemişler. Ayranlan yok içmeye tahterevanla giderler.... Sahip oldukları toprakların büyük bir kısmını Sırplar'a kaptırmışlar. o kadar da kayıp vermişler adamlann umurunda değil. Vurdumduymaz diyeceğim o da değil. Dört yıl boyunca canlarını dişlerine takıp çarpıştılar hani.. Yahu bizde bir milli maç kaybedıyoruz kahrından intihar eden edene. Bir de savaş olsa insanlanmız senelerce gülmeyi unuturvalla. Eğlenceymiş. sanatmış böyle şeylere meyledenler derhal vatan haini ilan edilir. Tamam bizde de barlar. meyhaneler dolar ama insanlar. memleketin haline bakıp kahnndan içer. Arada fark var değil mi? Yaşamayı seviyor olabilirler: ne yani biz sevmiyor muvoız? Ama yine de biz olsaydık farklı davranırdık gibi geliyor. Eh ne de olsa yıllarca komünist rejimi yaşamışlar. Farklılıklan belki ondandır. Fiyatlara bakıyorum; üç aşağı beş viikarı bizdekine yakm. Üstelik hızla aşağı düşüyor. Bizde ise tam tersi yukan çıkıyor. Eee bu nasıl savaştan çıkmış ülke böyle.'1 Bu Bosnalıların her şeyi garip. Geceleri dolaştığımda ise koskoca Saraybosna'da sokakta yatan. evsiz, barksız bir tek insana rastlamadım. Hayret. demek ki. gündüzleri dilenen SARAYBOSNA MİYASE İLKNUR insanların bile gidecek bir ev leri var. Bosna dönüşünde havalimanında bindiğim taksıyie eve gelirken. Topkapı- Bayrampaşa sapagındaki köprünün altında. kucağında 7- 8 yaşlannda oğlunu uvutmuş bir baba görünce bir daha düşünüyorum. Bir terslik var bu işte. Tamam bizde de ülkenin bir bölümünde savaş var ama şükür onlarınki kadar fecaat denecek noktaya henüz gelmemiş. Yılfarca ambargo uygulanan. hiçbir malın giriş ve çıkışın yapılamadığı Bosna"da fiyatlar Istanbul'dakine denk. Sordum soruşturdum hırsızlık v e gasp olayları da yok denecek kadar az. Orada sokakta kalan ınsan yok: bizde vazgeçtik köylerinden kovulan Güneydoğulu yurttaşlarımızın Tunceli. Diyarbakır. Elazığ ve Mersin gibi kentlerde naylon barakalarda yaşamasını. Istanbul'da bile bütün köprü altları ve Bizans surlan. gencecik vatan evlatlan ile dolu. Sözde savaş yok ama hergün bayrağa sarılı dizi dizi tabutlar geliyor. Iran. Suudi Arabistan gibi ülkelenn parasal desteğine ve köktendinciliği bu ülkeye ihraç etme çabalanna karşın onlarda şeriat tehlikesi yok. Biz de kapıyı çaldı çalacak diye her an kulağımız kirişte. Ee bu durumda v urdumduymaz olan onlar değıJ biziz galiba. Neyse iyisi mi bu tatsız konuyu bırakıp Saraybosna'daki yabancıların yaşamlanndan söz edelinı. Saraybosna'da hâlâ çok sayıda yabancı asker. uluslararası kuruluşlann temsilcileri ve gazeteciler bulunuyor. Her an bir şey olabilir diye Bosna'v ı terk etmıyorlar. Kendi içlerinde dışanya kapalı bambaşka bir yaşam kurmuşlar. Sabah uyanıp rutin ışlerine koşturuyor. akşamları da kentin v abancılar için yeni dekore edilmiş gözde mekânlannda bir araya gelip laflıyorlar. Tabii bu insanlann gittikleri barlar, cafeler yerli îîalkın mekânlanndan biraz , farklı. Arkadaşlıklan. dostlukları çok srcak. Aşkları da öyle. Partnerlerini de doğallıkla grup içinden seçivorlar. Eğer aşıklardan birinin görev yeri değişiyor. bağlı bulundugu merkez onu Bosna dışında başka bir verde görev lendiriyorsa yürek acısı. Nazım Hikmet'in dediği gibi en fazla bir gün sürüyor. Sonra sıradaki gelsin. Asker. gazeteci ya da uluslararası kuruluşlarından birinin temsilcisi olsun görev süresi dolup da Bosna'yı terk eden herkes için veda partisi düzenleniyor. Derhal adam başı 15-20 mark toplanıyor ve akşam bir yerde içkiler içiliyor. şarkılar söyleniyor. danslar ediliyor ve arkadaşlarını güle oynaya uğurluvorlar. Bu partilere sadece giden kişinin meslektaşlan katılmıyor. O kentte görev yapan ve birbirilerini tanıyan bütün yabancılar davetli oluyor... Kısacası Sarav bosna'da iki farklı yaşam var. Biri. savaşta taraf olan yerli halkın mütevazı yaşamı, diğeri ise tarafsızların biraz renkiı yaşamı. Ama sonuçta savaşın külfetlerini dört yıl boyunca birlikte yaşamışlar. Onlan bağlayan tek ortak nokta da bu. Bak postacı geliyor... VIYANA AYHAN EVRENSEL Ne getiriyor acaba? Uzun zamandır yanıt bekledigim. duygulanmla yanı başımda olan. ama o kahrolası 5000 kilomeîrenın aramıza girdigi o can dostumdan haber mi geliyor. yoksa yine gereksiz bir pizza reklamı mı? Penceremdev im. görüyorum. postacı binaya girivor. Bizdeki gıbı soramıvorum ki. "Postacı, bana bir şey var mı?" diye. Lçüncü kattayım. Asansör yok. Gözüm yemivor koltuk değneklenyle o kadar yolu kat etmeyi. Ya önemli bir şey geldiyse? Yavaş yavaş iniyorum aşağı. Normalde saniyelerle koşarak indigim merdıvenler. on degerli dakikamı gasp ediyor. Posta kutusunun başındavım. Ikı mektup var. Biri pek sevgili pizzacımdan. diğeri içimi kemiriyor. Kalınca. gönderenin adresi yok. "Acsana be adam!" divorum kendime. Sonra ansızın duraklıvorum. Ya kötü bir >ey geldiyse? Kötü bir haberden korkmuyorum. aklıma daha kötüsü gelivor, ya bomba ise'.' Nerden çıktı şimdi bu paranoya?.. Bir ıçımdeki şeytan konuşuyor. bir ben: "Bak, geçen hafta vine mektup gönderdiler, açnıa!" •"Saçnıalama. o mektuplar önemli kişilere gönderiliyor, ben sıradan bir yabancıyun..."' Yabancı?.. Kılit sözcük. Aklım bu sözcüğe takılıyor. Daha önceki mektup bombalannı düşünüvorum. Geçen nisan parlamentoya basın akreditasyonum için . gittiğimde duvarda asılı ilan geliyor ' gözlenmin önüne: "İçişleri Bakanlığı'nın elde ettiği son bulgular ışığında. mobil telefonlann ve diğer elektronik gereçlerin parlamento hizmet birimlerinde kuüanılması yasakJanmıştır!" Adamlar parlamentoyu bile uyanyorlar. elektronik sinyaller bombaların mekanizmalannı harekete geçirebilir dive. Demek ki durum ciddi... Birvıldır Avusturya'dayım. ikinci kez ülke çapmda seçimier var. > ine ikinci kez mektup bombalan gündeme bir numaradan girivor Bu seferki seçimier. Avusturya'da ilk kez vapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimlen ile bazı bölgelerdeki yerel yönetim seçimlen. Ama terönst için fark etmiyor. Onun için amaç "terör", v ıldırmak. korku yaratmak. gündemi değiştirmek... Mektup bombalan, yanıbaşlannda 43 ay süren savaş dışında. İkinci Dünya Savaşf ndan beri banş ve refahı konuşan Avusturyalılann sohbetlerine ilk kez 1993 Aralık ayında girivor. Bugüne kadar beş ayn kampanv ada. 24 mektup bombası gönderiliyor. Kurbanlann hepsi. vabancıların Avusturya toplumuvla kaynaşması. bütünleşmesi için uğraşan. demeçler veren kişiler. İçlerinde bomba sonucu bir elini yitiren zamanın \iyana Belediye Başkanı bile var îki hafta önce Avusturva'nın ciddi haftalık dergilerinden Profil'e 8 sayfalık ilginç bir mektup gönderiliyor. Normal bir tehdit mektubu değil. içinde binlerce sav ı var. Polis. bu pazar vapılacak seçimier öncesi gönderilebilecek bombalar hakkında ipucu bulma amacıyla şifreyi çözmeye çalışıyor. Sürekli geçen sekız rakamı i kuşkulandınvor: herkes 8 ekimde bombalı sald'ınlar olabıleceğini J konuşuyor. Osmanhlar'a karşı alınan bir ' galibiyetin yıldönümü. "Neden 8 ekim" < sorusanun olası yanıtlan arasına girivor. CIA'e, MI-5'e başvuruluyor. Ancak bir hafta sonunda, Avusturya ordu istihbarat ve anti-terörbirimleri. eski Doğu Bloku ülkelerinde de sıkça kullanılan şifreyi çözüyor. Sürpriz! Mektuptan. önceki bombalann nasıl üretildiğine dairdetaylı bilgiler ve kendilerine "Bayuvar Kurtuluş OrdusıT (BBA) adını verdikleri bir grubun şimdiye kadarki tüm saldınların sorumlulugunu üstlenmesinden başka hiçbir şey çıkmıyor. Denn bir nefes alıyor herkes. Cesaretımi toplayıp mektubumu açıyorum. Lzaktaki o dostum da suçunu üstleniyor şimdiye kadar yazamadığı için. •;
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle