29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 EYLÛL 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLEGRO EVİN ILYASOĞLU Günlerdir Akdeniz sulannda tek bir ses dinleyerek yolculuk yapıyoruz: Leyla Gencer'in tam kırk yıl önce kaydedilmiş operalanndan bölümler. Onun cümJelerini dinlerken insan, doğada bugüne dek hep gördüğû, ancak fark edemediği aynntılan yakalıyor. Kaç kez önünden geçtiğimiz kayalar bir başka mor, denizin ışıltısı bır başka parlak. Kimlerden kimbilır kaç kez dinlediğimiz Madam Butterfly'ın "Un bel di." aryasında öylesine duyarlı, öylesine kararlı ve öylesine hüzünlü ki bu bildik aryayı da onun sesinden yeniden keşfediyoruz. 1995'te Myto Records'dan ttalya'da yayımlanmış bir kompakt disk: Leyla Gencer- Volüm 1(1954- 1957). Napoli'deki San Carlo Tiyatrosu'nda opera dünyasına ilk adım attığı günlerin temsillerinden seçilmış aryalar. "Temiz Eiler'den birhâkim arkadaşım var İtahada. Otuz yıldır peşimde dolaşır durur. DoKtora verildiğinde Istanbul'a da gelmişti benimk. Işte o dertiyor bu kayıtian. Arşh olarak tele kaydedilmiş o zamanlar. Kayıt niteligi kötü ama, yorumu ben de begendim" diyor Leyla Hanım. Bundan böyle dönem dönem bu demetler sürecekmiş. Plak stüdyosunun huzursuzluğu yok. Aynı zamanda stûdyodaki yapmacık ve soguk ortam da yok. Gencecik bir coşkunun sahnede yaşanılan sıcacik inandıncılığı var. Bunca yıl neden plak yapmamış Leyla Gencer, neden dığerleri gibı profesyonelce çalışmamış diye hayıflanmamız gerekmiyor artık. Altmış kadar plak var, elden ele dolaşan. Hele böylesi sistematik bır düzen içinde topJanan yeni kompakt diskler, ayn bir özellikle taşıyor: Özel bir dikkatle dinliyorsunuz onlan. Kayıt nitelığine bakmaksızm kendinizi yoğunlaştınp Leyla Hanım'ın coşkusunu ve ustalığını satır aralannda okuduğunuzda kanatlanıp uçuveriyorsunuz!.. "Benim plak yapmadığım belki de daha iyi oldu: Şimdi 'lıve' modası var ya. Canlı kayitlardan istifade ediliyor. Sonra da elektronik stüdyolarda her türlii kusurgJderiliyorT Leyla Hanım bu modanın öncüsü oldu. Ancak her tûrlü kusur giderilmeden doğrudan alınanlar da var. "Bazılan çok kötü obnuş. Arcadia'ın sahibi bir Yunanh, benim arkadaşundır. En temiz kayıtian onunki sanıyorum. Nouva Era. Mydo. bir çoğunda temiz. Ben bunlan çıkana kadar hiç görmcm. Çoğundan haberim dahi olmaz. Krtapçığına ne vazı yazılmış, nasıl bir kapak yapılmış, hangi fotoğraflanmı seçmişler, hiç bilmem. Onlar merakh insanlar. araştınlıyor. Bugüne kadar bir kuruş bile görmedim bu yayınlardan. Plaklan bile göndermezler, görünce sürpriz yaşanm. Mahkemeye filan da \ermeye hakkın yok tabii. Önce korsan olarak başladt, şimdi korsanhğı filan kalmadı rçjnT Leyla Gencer adına bir yanşma Yapı ve Kredi Bankası'nın bugüne dek yaptığı kültür hizmetlerinin en anlamlılanndan birisi bu şan yanşması. Aydın Gün'ün öncülüğünde düzenlenen yanşma. yannın ünlülerini dünyaya sunacak. Hem de lstanbul'un. Leyla Gencer'in adı anılarak ses verecek. Yapı ve Kredi Bankası'nın kültür hizmetlerinin en önemlı yönü süreklilik kazandıran, belli dönemlerde yineleneceğini bildiğimiz etkinlikleri desteklemesi. Gençlik Festivali'nin her yıl bellı bir mevsimde yinelendiği gibi Uluslararası Leyla Gencer Şan Yanşması'nın iki yılda bir yinelenmesi de yalnız lstanbul açısından değil, dünyadaki kültür merkezleri açısından Yanşanlar, kazananlar, yanşmamn coşkusu bir yana, Leyla Gencer'in bu olayla yeniden gündeme gelmesL, onun 20. vüzyılşan tarihindeki değerinin bir kez daha böylesine anılması her şeyden önemli. iyi lied söylemeyi bilmeli. Operayı bilmeli. Bazen üç aryayı çok iyi çalışmış. Fevkalade diyorsunuz, ama yanılıyorsunuz. çünkii gerisi yok." Yoga şancüara en vardımcı egzersiz Şan yaşı. şan tekniği, opera yaşı ve egzersizler üstüne konuşuyoruz Leyla Gencer ile. Örneğin Piacido Domingo, 50 yaşından önce Otello oynanmaz diyerek yaşını beklemış. Ya da Sibıryalı genç bariton Hvorostovsky, 27 yaşına geldiğinde artık 26 yaşındakı Onegin rolünü oynayabileceğini söylüyordu. Operalann yaşı var mıdır sorumuzu Leyla Hanım. bedenin fizyolojik gelişimine bağlıyor: "Şan sesi 18 yaşından önce kendini bulmaz. tnsanın vokal organizasyonunda çok Gündemde Leyla Gencer var D B da kan dolaşımına yenilikler getirecek. Şan Yanşması: Leyla Gencer belki de herkesten. tüm düzenleyenlerden ve yanşmactlardan da daha heyecanlı. Her şeyden önce jüri oluşturmak başlı başına bir sorun. Bu bınnci yanşmanın jürisini oluşturanlann tümü Leyla Gencer'i sayan seven önemlı kişiler: "Avrupa'nın çeşitli opera merkezlerindeki prestijli yöneticilerden derledi jüriye. Başkan Roman Vlad. La Scala'nın anıstik dırektörü.Helga Schmidt, Covent Garden'dan: Dorethea Glat. Bayreuth Festivali'nden, Nicholas Joel. Toulouse Operası'ndan, Vıncenzo de Vi\ o. Roma Operası Sanat YönetmenL,'aynı zamanda del Monte Festivali'nin yöneticisi. Tam otuz üç yıMır böy le bir şan vanşmasını düzenlemekte. Bu tür yanşmalan düzenleyen arkadaşlanm bana başında dediler ki, 50 aday baş>urursa muvaflakiyettir. Halen 50'nin üstünde kayıt var. Ama bunlardan birinciye ödül vermek çok zor. Bazen birinciliğe değer aday bulunamıyor. Bazen ikincilik de ikiye bölünüyor" Dünyanın birçok yerindeki yanşmalar karşılığında para ödülü değil de kazananlara burslar, turneler, kompakt disk olanaklan sağlıyorlar. Böylece daha geniş kitlelere tanıtılmış oluyor bu yetenekler. Leyla Hanım, bu süreklıliği de düşünmüş. jün üyeleri ile görüşmüş: "Her biri, konumlan iribanyla, kazananların elinden tutarak onlara yeni olanaklar sağlayacak kişiler. Böylece. kazanan adaylar bu yanşmadan çıkıp kariverc "başlayabilecek." Kendisi onca ün gece yan final seçimleri yapılan "Leyla Gencer Şan Yanşmasf "nın finali cuma gecesi belli olacak. Yapı ve Kredi Bankası'nın sponsorluğunda düzenlenen yanşmada heyecan dorukta. Ancak tüm yanşmacılardan daha heyecanlı biri var; o da Leyla Gencer. u birinci yanşmanın jürisini oluşturanlann tümü Leyla Gencer'i sayan seven, Avrupa'nın çeşitli opera merkezlerindeki prestijli yöneticilerinden derlenen önemli kişiler. Leyla Gencer, 'Her biri, konumlan itibanyla, kazananlann elinden tutarak onlara yeni olanaklar sağlayacak kişiler. Böylece, kazanan adaylar bu yanşmadan çıkıp kariyere başlayabilecek' diyor. yanşmaya yıllardırjüri üyeliği yaptığından bu yanşmalarla ünlenmiş kişileri de sonradan izlemiş. Kimisi parlamış. ama son zamanlarda hiç de çok ünlenene rastlamıyormuş. "Yanşmalar veya audition'lar (dinletikr) şancüara ünlü olmanın kapılannı açryor. Son zamanda böyle oluyor. Ama yaıuiguar da olabilir. Mesela Rolf Lıebermann Nev* Ybrk'ta Domingo' nun ilk dinletisinde buhınmuş. hiç de parlak değilmiş. Tabii bu dinleyenlerde ileriyi gören göz var, hisseden bir kulak var; parlak olmadtgı halde istikbalini görmüşler o günden." Yanşmada adaylardan başlıca beklenti nedir? Bir stil edinmiş olması gerekir mi? u Konservatu\an bitirmiş veya fevkalade isridatlı öğrenciler karılıyor bu yanşmaya. Görecegiz bakahm. Çok değişiklik olur bu yaşa kadar. Sesin bir tekamiilü. zirvesi \e inişi vardır. Bazı operalar. gençken, en tiz seslere çıkabüdiğiniz zaman ve tekniğiniz varsa söylenebilir. Yaş ileıiedikçe insan bazen onlan kaybediyor. Ses olgunlaşıyor dense bile bu kavıp görünüyor. Aklı başında bir insan, ben artık yapamıyorum diyebilmeli. Kötü söy lemektense söytememeyi tercih edebiimeli." Bir de yeni şan çalıştırma teknikleri var. Örneğin yüzükoyun, yere yapışık şekilde saatlerce söyîeyebilme egzersızleri yaptırtılıyor şancılara. Leyla Hanım bunlan bir "fantezi'' olarak değerlendiriyor: "Şan hem çok zor hem çok basit bir iş. Onun tekniğini öğrenmek lazım. Ybga çok işe yarayan bir egzersiz. Ben onu bilmeden kendi kendime yapryormuşum. Sonradan, daha sistematik bir şekilde kendime göre sabahlan yoga benzeri bir şeyler yaptım ve çok işe varadı. Evvela ses, sıhhat ve teknik. fyi nefes alıp sesi iyi poze etmesini öğrenmek gerekiyor." Bir opera sanatçısının repertuvannda her an hazır kaç eser tutması en sağlıklısıdır? Örneğin Jessy Norman en fazla 5 rol, daha fazlası sağlıksız diyor. "Baa şancılar belli rolleri çok iyi söyleyip ömürlerinin sonuna kadar o roller için angaje ediliyor. Jessy Norman'ın çok zengin bir repertuvan var, ama pek opera söy lemek istemiyor artık. Cüssesinden ötürü. Sahnede de akrobasi gerek. işte beden egzersizi bunun için lazım. Jessy belki de bugünün en iyi sopranosu. Fe\kalade manalı. Ama sahnede hareket kabiliyeti kalmadı. Aktörlük de lazım. Hele bugfinün haraketii sahnesinde." Leyla Gencer'in repertuvarına göz atınca tarihte yazılmış en eski operalardan. Monteverdi'lerden yirminci yüzyılın başına, Poulenc'e, ProkofieTe kadar uzanan geniş bir yelpaze görüyorsunuz. Bırakın dramatik soprano sesinin en ünlü rollerini. sıradan bir opera dinleyicisinin adına rastlamadığı gizlı kahramanlan bulmuş, ortaya çıkartmış Leyla Gencer. Ya içinde yaşadığımız çağın yeni yapıtlan için ne düşünüyor? "Onlar bana göre değil. Ben yeni eseıieri izliyorum, dinliyorum. Berio, Nono. Stockhausen'lara kadar geldim. Biliyorum neler olup bittiginL Hatta Berio, sana bir opera yazayım dedi. Sakın ha, katiyen söy lemcm. yazma dedim. Ama pek çok eser çıkiyor ortaya." Yanşanlar. kazananlar, yanşmanın coşkusu bir yana, Leyla Gencer'in bu olayla yeniden gündeme gelmesı. onun 20. yüzyıl şan tarihindeki değerinin bir kez daha böylesine anılması her şeyden önemli. Sun Ra 'nın müziğini çalmak içinyaşıyordu Kültür Servisi- Ünlü caz sakso- foncusu ve davulcu John Gümore. geçen günlerde 63 yaşında anfi- zemdenfdokular arası hava kalma- sı sonucu oluşan bir hastalık)öldü. Gilmore. Marshall .\llen ile, Sun Ra Arkestra'ntn çatısı altında "Cry of jazz-Cazm haykınşı* diye bili- nen, özgür tarzı ortaya koyarak, ye- ni kuşak saksofonculara alışılma- dık, özgür ve sınırsız bir yol açmış- lardı. 1931'de Summit. Mississipi'de dogan Gilmore, iki yaşındayken, ailesi Güney'i terketti ve milyonlar- ca zenci gibi Chicago'ya taşındı. Gençken. onun saksofona olan sev- gisini anlayan Mehin Scott. anne- sine oğluna bir klarnet almasını öğütledi. Scott'a göre bu zoraletle müziğe başlamak. ona ilerde sakso- fonlatanıştığında kolaylıksağlaya- caktı. Gilmore, Du Sable High School'da geleceğin ünlüleri ola- cak. piyanist Andrew Hill, basçı Richard Da\is'la birlikte Walter Dyett'in gnıbunda çaldı. Orduda da klarnet çalan Gilmore, 1952'de pi- yanist Earl Hines'ın grubuna katı- îmca saksofon çalmaya başladı, bir süre sonra da Sun Ra'nın trio'suna katıldı ve ne- redeyse tüm hayatı boyunca bu orkestrayla ça- lıştı. Sun Ra ile çaldığı ilk zamanlarda MUesDa- vis'le de çalıştı, fakat bu grup hiçbir zaman pi- yasada çalışmadı. Sun Ra için grup elemanlanna kendine özel, tinsel dünyasını anlatmak oldukça zordu. Bu yüzden Gilmore onun, grup elemanlan ile dü- şünsel bağlantısını sağlayan, bir aracı rolü üst- lendi. Gılmore'ın Sun Ra ile olan ilişkisi tıpkı. Duke Ellingtonın saksofoncu Harry Carney ile ilişkisine benziyor. Ellington öldükten hemen sonra, 47 yıllık arkadaşı da onu izlemişti. Sun Ra'nın 1993'tekı ölümünden önce Arkestra'nm Gilmore'ın liderliğinde yoluna devam edeceği planlanmıştı. Bu yılın başlannda sağlık problemleri yüzün- den hastaneye kaldınlana dek grubun lıderi olan Gilmore her zaman. Sun Ra'nın müziğini çal- mak için yaşadığını belirterek,"Arkestra'nm ve benim amacımiA insanlann yaşamlanna biraz- cık mutluluk getirebilmek " derdı. Rock ayiui Readingl 60 bin ldşi izledi Kültür Semsi-İngiltere'nin. artık tüm düma rockçılannın bildiği Reading Kestrvali'nc bu yıl 60 bin müziksever ve 120 grup katıldı. Avrupa'nın her köşesinden gelen ve Tamise yakınlannda kamp kuran 40 bin fanatik. müzikal zevkleri doğrultusunda, 3 günlük bir komün tecrübesi yaşadılar. Neo- hippiler'den punkçılara. fosforlu saçlan ve kıyafetleri ile raverlardan(Ravers: Avrupa'da. özellikle de Ingıltere'de Punk'tan sonra ortaya çıkan ve Zippiler denen yeni bir kitleyı de içine alan bir akım) heavy-metalcilere. bir çok değişik felsefenin yandaşlannın buluşma noktası olan bu yılki festival, Reading'94'ün aksine siyah müziği ve teknonun desteğiyle hazırlanmış, alışılmamış geniş bir programa sahip. Mean Fiddler Organizations tarafından düzenlenen festivale katılan sanatçı ve gruplann hemen hemen tamamı Ingiltere ve Amerika'dan. Aradan geçen yıllara ve müzikal akımlann aralanndaki sınırçizgilerinın artık silinmeye başlamasına rağmen, hâlâ bu iki ekol birbinnden aynlıyor. tngiliz oturmuş lokal müzikleriyle evsahipliği yapan Ingilız gruplann karşısında Amerikalılann da tarzlanndan ödün vermedıklen festivalde. f 1 estivalin son #-/ gecesinde bir A. -«yanda Soundgarden, öte yanda en azından bu festivaldeki tüm rockçılann atası Neil Young ve Seattle'm harika çocuklan Pearl Jam vardı. yalnız Californialı grup Green Day^ Syd Vicious'un ölümünden 18 yıl sonra, ona olan borçlannı ödemek istercesine, Londra aksanıyla punk yaptı. Daha öncekilerin aksine tngiliz popunun önde gelen gruplan. Reading 95'e rağbet etmedi. Onların yerini müziklerinden çok göriintülerine önem veren Mens\vear ve Marion gibi gruplaraldı. Aslında kendini, Fransız Laetitia'nın önderlığındeki Stereolab ve rap, pop ve Afrika müziğini bırleştiren müziğiyle Trickj'yi saymazsak, festivalde dikkate değer veyeni Avrupalı grup göze çarpmadı. Izlanda'nın seksi. soğuk ve anti- conformist bebeği Bjork ise festivalin gözdelerindendi. Ruhunu şeytana satmış Judy Garland edasıyla Debut ve Post albümlerinden parçalar seslendiren Bjork'ün konseri, Reading göklerine yükselen muhteşem bir ateş yakılarak binrildi. Benzerleri arasında Nirvana'nın yolunu ızlemeden başanlı olan ve kaybedenlerin marşı Loser'la uzun süre hatırlanacağı umulan Beckise her zaman farklı ve şaşırtıcı tarzıyla festivalin ilk günü muhteşem bir konser verdi. Festivalde Kristin Hersch, Foo Fighters, Throning Muses, Soundgarden, Mudhoney, Babes in Toyland ve Smashing Pumpkinsgıbı fazlasıyla tanıdık isimlerde vardı. Kurt Cobain'in kansı Courtney Love'un azımle vokal yaptığı grup Hole'de festivalin grunge ıhtiyacını karşılayan gruplardandı. Festivalin son günü esas sahne baba rock gruplannın tekelındeydi. Konser gecesi Reading. tannsal bir karşılaşmaya sahne oldu. Bir tarafta. Amerikan rock piyasasının en çok satan ve en sağlam gruplanndan Soundgarden, dıgcr tarafta. en azından bu festivaldeki tüm rockçılann atası Neil Young ve Seattle'ın harika çocuklan Pearl Jam Tabii ki Neil Young, gençlerin dersini verdi ve Dylan'la beraber yaşayan en iyi folk şarkıcısı olduğunu kanıtladı. DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Dünya Kadınları Erkeklerin kurdukları bir dünyada yaşıyoruz... insanlar yüzyıllarca süren savaşımlar sonunda do- ğayı denetimlerine aldılar. bölüştüler, paylaştılar, ço- ğalınca, ellerindeki yetmez olunca birbirlerinin payla- rtna göz diktiler, dövüştüler, yendiler, yenıldiler, daha güçlenmenin yollannı aradılar... Erkeklerin kas gücüyle başlayan öne çıkışlan be- yin gücüne ulaşıldıktan sonra da sürdü gitti... Daha güçlenmenin sonu olmadığı görülemedi... Yerden ilk taşı eline alan savaşçı bugün güdümlü füzelerin düğmesıne basıyor... Erkeklerin kurdukları bir dünyada yaşıyoruz... Herşeyierkeklertasariadılar, güçlüolanlar: Düzen- leri, ilişkileri, değerleri, yasaları, inançları, düşleri, tan- nlan, Tann'yı, öte dünyayı... Soyluları, ayaktakımını, köle sahiplerini. köleleri, işverenlen, işçileri... Herşe- yi erkekler tasarladılar... Bu erkek egemen dünyanın kunjlmasına kadınlar da katkıda bulunrnadılar değil, daha çok pay almak için başkalarını çığneyip geçen erkeklerinı el üstün- de tuttular... Sevdıler, süslediler, onurlandırdılar... On- lara kul, köleoldular... Uluslararası Kadın Konferansj'nın Çin'de yapılan toplantısına katılmak için 36.000 kadın başvuruda bulunmuş... Neler konuşulur, hangi sorunlar öne çıkar, ne gibi öneriler benimsenır, erkeklerin kurduğu bu dünyada kadınlann haklannı korumaktan öteye geçilır mi, ge- çilmezmi, bilemem... "Fahişelik deneyimi ve tanımı, AIDS, lezbiyenler arası flört teknikleri. cinsellik, doğum denetimi, cin- sel tedirgin etme, ev içı şiddet..." Dünyanın dört bir yanından 36.000 kadın saft bun- lan konuşmak ıçın başvuruda bulunmuş olamaz. Her- halde daha ılerı gidılecektir. Helsinki'den yola çıkan kadınlatia dolu "Banş Tre- ni"\\e insan haklan çalışma grubu. toplantıyı ister is- temez, kadın erkek, bütün insanlan ilgilendıren düz- lemlere çekecektır... Erkeklerin tasarladıklan bir dünyada yaşamak iste- mediklerini söyleyenler çıkacaktır... Evet, herşeyi erkekler tasartadtlar, güçlü olanlar, ka- dınlara hiçbir şey sorulmadı... Tasanma onların bir katkısı olmadı... Tann'nın hep erkeklerden yana çık- ması başka nasıl açıklanabılir!.. Uygulamada ise kadınlara düşen görev, erkekler- ce kullanılıp köle gibi çalıştırılmaktı. Kendilerine da- yatılanlan benimsemekten öte bir şey yapamadılar. Pekin'e bir saat uzaklıktaki Huairon kentınde baş- vurulan kabul edilmiş olan 20.000 delege bugüne ka- dar yapılmış en büyük uluslararası kadın toplantısını gerçekleştirirlerken, erkeklenn kurdukları bu dünya- da neden hep gözyaşı döktüklerini herhalde düşüne- ceklerdir. Bir kurşundadevrilen bır insanın nasıl yetıştiğini, bir kadının içinde nasıl oluştuğunu, nasıl doğduğunu, nasıl emzirildiğini, beslenıp büyütüldüğünü analar ka- dar içten duyarak hiçbir baba bilemez. den doğan şiddet duyguları yatan bir erkek, karşısın- daki bir insana hiçbir zaman bir ananın gözüyte ba- kamaz. Her insanda başka bir ananın duyarlığını görebil- mek analann özelligidir... İnsan haklannın uluslararası andlaşmalarla korun- maya başlanması, kadınlann erkek egemen bir dün- yada ezilmekten, horlanmaktan, işkence görmekten kurtulmak için el ele vermelerine, birtıkte eyleme geç- melerine olanak tanıdı. Bugün bütün dünyada, devlet desteğinde ofrnayan, bağımsız kadın dernekleri var. Böylesine büyük bir toplantıyı gerçekleştırebılecek kadar da güçlüler. Çalışmalannın kadın haklannı korumakla sınırlı kal- mayacağını umuyorum. Salt kadın haklannın elde edilmesiyle anaların gözyaşları dinmez çünkü. Erkeklenn tasarladıklan bu dünyanın da, öbür dün- yanın da bütünüyle sihnip kadın duyarlığıyla her şe- yin yeniden tasarlanması gerekiyor. Harlem Dans Tiyatrosu'nun bitetlepi satışa sunuldu Kültür Servisi - Yapı Kredi "nin kuruluşunun 51. yılı kutlamalan çerçevesinde ülkemıze gelecek olan "Harlem Dans Tiyatrosu"nun 12-16 eylül tanhleri arasında lstanbul Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda sahneleyeceği gösterilenn biletleri satışa sunuldu. Atatürk Kültür Merkezi ve Cemal Reşit Rey Konser Salonu gişelerinde 250 bin ve 500 bin lıradan satışa sunulan biletler, gösteri günlerinde de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nun gışelennden temin edilebilecek. Behçet Necatigil: "Şiirler 1938- 1958" yayımlandı ANKARA(ANKA) - Yapı Kredi Yayınlan'nm "Behçet Necatigil. Bütün Eserlen" dizisının yeni kıtabı "Şiırler 1938-1958" yayımlandı. Kitapta Behçet Necatigıl'in ilk şıir kıtaplan olan "Kapalı Çarşı", "Çevre'.'Evier" ve "Eskı Toprak "tan şiirler bulunuyor. Dizınin Necatigil'in daha önce yayımlanmamış radyo oyunu '"Ertuğrul Faciası" ile devam edeceği açıklandı. Vakrfbank'tan "Eylül" sergileri ANK.\RA (ANKA>- Vakıbank bu ay içinde Tülin Peker, Rengin Saltik, Sabahat Asiltürk ve Nezidan Özer'in resimlennden oluşan 4 resim sergisi düzenleyecek. Tülin Peker'ın resimlerinden oluşan sergı 15 eyliile kadar Vakıfbank tstanbul Feneryolu Sanat Galerisi'nde düzenlenirken Nezidan Özer'in resımleri aynı galeride 19-29 eylül tarihleri arasında sanatseverlerin beğenısıne surıulacak. Rengin Saltik resim sergisi Vakıfbank Köroğlu Sanat Galerisi'nde 15 eylüle kadar. Sabahat Asiltürk resim sergisi de Vakıfbank Genel Müdürlük Fuayesi'nde 18-29 eylül tarihleri arasında görülebilecek. Vakıfbank Köroğlu Sanat Galerisi'nde aynca 19-29 eylül arasında Bosna- Hersek Büyükelçiliğı'nin katkılanyia "Savaşta Bosna- Hersek Sanatı" adlı bır resim sergisi de düzenlenecek. Devlet Opera ve Balesi yeniden yapılanıyor A.NKARA (A.NKA) Küitür Bakanlıgı. 1309 sayılı Devlet Opera ve Balesi yasasında değişiklik yapılmasını öngören bir yasa tasansı hazırladı. Tasan Devlet Opera ve Balesf nın demokratik ve özerk bir yapıya kavuşmasını, Ankara'da Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü'nün kurulmasını ve kurum yöneticilennin seçımle göreve gelmesini öngörüyor. Hazırlanan tasanda kuruma daha demokratik. siyasal iktidarların değişimiyle geriye gitmeyen, özerk bir yapı kazandınlmasının düşünüldüğünü söyleyen Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Hasan Hüseyjn Akbulut, kunımun yönetilmesınde, özellikle sanatsal kararlarda yetkinın kışılerden çok kurullareliyle yürütülmesıne olanak tanıyan bir yapılanma öngönildüğünü kaydetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle