Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 1995 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
5 2 . V E N E D İ K F İ L M F E S T İ V A L İ ' N D E N N O T L A R
Aııtoımnıi ıını görkemb
göğe yükselişL..
SUNGL ÇAPAN
VENEDİK -Dün akşam. yanşma
bölümünde Fransa'yı temsil eden tek
film olan Claude Chabrol'un.
Excelsior'da gösterilen u
La
Ceremonie"sinden çıkışta, feci bir
yağmura yakalandık.
Yağmurdemek hafif kaçacak, resmen
bora patladı, amansız bır fırtına bir
süreliğıne, Venedik Festivali'nı
kıskıvrak esir aldı. Âdeta yer-gök-
denız bırbirine kanştı; kamçı gibi inen
yağmur. sınemadan çıkan şık ve seçkin
kalabalığa hayatı felç etti bir anda;
Adriyatik'ten esen sert rüzgârla kanşık
tonlarca su. festivalin üstüne boşandı.
göz gözü görmez oldu resmen.
Istanbul'da böylesi biryağmurun yol
açacağı felaketleri bildığım için eyvah
dedım, bu tufan. festivali de rayından
çıkaracak, birkaç saat daha böyle
sürerse! Ne var kı iki saat sonra dindi
fırtına. Ancak bız de nasibimizı
alarak otele dönebılme mücadelesi
verirken sudan çıkmış balığa
döndük: bugün ortalık biraz günlük-
güneşlik çok şükür, ne bir su basması
ne bir sel belası var, kanallardaki su
biraz yükselmiş. o kadar. Ve
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Yansını tamam ettiğimiz 52.
Venedik Film Festivali'nin.
yanşma bölümünde şimdiye
dek seyrettıklenmiz arasında,
öyle aman aman dedırten,
Altın Aslan'ı hak edecek
bir başyapıta pek
rastlamadık doğrusu.
"ÇUekveÇikolata"sıyla
Istanbul festivali
seyircisinin de bağnna
bastığı Kübalı TomasC.
Aka'nın
u
Guantanamera"sından
söz etmiştik daha önce.
Bizde pek tamnmayan,
oysa Bellocchio -
Bertolucci sonrası,
1980'ler kuşağının önemli
adlanndan olan. yazar-
yönetmen Marco Tullio
Giordana'nın 2 Kasım
1975'te esrarengiz ve feci
bir cinayete kurban giden
Pier Paolo Pasolini nın
öldürülmesinı ve sonrasını
inceleyip irdeleyen fılmi
"Pasolini: un delitto
Italiano - Bir ttalyan
Suçu: Pasofini", temize
havale edilmesınden 20 yıl
sonra. sivn diliyle fincancı
katırlannı ürkütmüş bu
aynksı, homo, yazar. şair
ve sinemacıyı yeniden
gündeme getiriyordu
Oyle resmi ağızdan iddıa
edildıği gibi. güçlü-
kuvvetli. Pasolinf nin,
üstelik düzmek istediği.
ufak-tefek, çelimsiz genç tarafından
değil de, birkaç kişilik. üstelik
planlanmış biçımde, iktidardan.
polısten ve karanlık güçlerden yardım
gören. faşist bir çete tarafından
öldürüldüğünü, açık seçik kanıtlanyla
ortaya senyordu Giordana'nın filmi.
Hatta Pasolinı'nin. dönemin
tekerlerine çomak soktuğu bazı güçlü
Hıristiyan Demokrat politikacılannca
(De Andreotti) öldürüldüğünü de ima
eden film. Pasolinı'nin aile
bireylerinın de rol aldığı, belgesel
ağırlıklı sahnelerle, etkileyici bir
Docu-drama boyutlannda gelişip
sürerek Italya'nın yakın tarihini
başanyla yeniden canlandınyordu.
O dönemin iktidan tarafından önemli
bazı kanıtlann örtbas edildığini,
soruşturmayı layıkıyla yürütenlerin
görevlerinden alınıp başka yere
atandıklannı ve Roma'nın yoksul
banliyölerinden Ostia'nın ıssız bir
arazisinde işlenmiş bu tüyler ürpertici
cınayetin aydınlığa kavuş(rurul)mamış
tüm karanlık yanlannı hikâye eden
Giordana'nın fılmi, eşcinselliğı bahane
edilerek kafası kopanlmış Pasolini
cınayetine (bu 20 yıllık İtalyan
esranna) çözüm getiren kanıtlanvla bir
haylı yankı uyandırdığı festivalden,
ödülle dönerse hiç şaşırtıcı olmayacak
özetle!
İngihz gerilim romanlan yazan Ruth
RendeU'den uyarladığı. çıkışında
sulara bogulduğumuz yanşma fılmi
"Seremoni"yle. Yeni Dalga'dan bu
yana neredeyse 40 yıldır *Hitch
Amca'sının izınden giden, psikolojik,
gerilimli polisiye serüvenler
anlatmakta iyice ustalaşmış Claude
Chabrol'un bu türdeki becerisine bir
kez daha tanık olduk yine. Vaktiyle
vine Venedik'te seyrettiğimiz,
Istanbul'da da gösterilmiş "Bir Kadın
MeselesT ya da "Violette Noriere"den
pek bir fazlalığı yoktu
l4
Seremoni"nın.
Fransız sinemasının ve Chabrol'un
gözdesı Sandrine Bonnaire'le Isabelle
Huppert'ın ustalık gösterısine
çıktıkian film. bızce türünün lyı
kotanlmış yeni bır örneği; ama eşsiz
bir ikıli oluşturan Bonnaire-Huppert
dışında, pek bır ödül şansı olmaz
sanınz. Ozetle, okumasız-yazmasız,
cahil ama kötü olmayan hizmetçi
Bonnaıre"in, kıskanç, fesat postacı
Jluppert'le bır olup taşrada oturan
Jacqueline Bisset, Jean Pierre Cassel'in
oynadığı, ikı çocuklu bır burjuva
ailesıni, âdeta cinnet geçirerek toptan
katletmeleri entrikasına
dayanan "Seremoni",
durmadan kendıni yineleyen.
bu arada çocuklannı da baba
mesleğıne bulaştıran (filmın
müzıği oğlunun eseri. script-
girl de kızı) Chabrol'un bildik
tüketim toplumuna ilişkin yeni
bır cinaı-heyecan denemesi, o
kadar. Bu sürükleyici, ustahklı
'Kim kimi, niye ökJürdü?'
çeşıtlemesinden genye kalan.
bu çağda sadece Fransa'da hâlâ
3.5 milyon insanın okuma-
yazma bilmediği gerçeğı oldu
doğrusu kendi adıma.
Sinemadaki Shakespeare-
Hamletuyarlamalanna
eglenceli.
ve
Pier Paolo Pasolini
kâbustan farksız bir toplum \e
gelecek tasvıri çızen, acayıp
vurdulu-kırdılı. şiddet öğesinin
ayyuka çıktığı. sürükleyici
temposu ve abuksabukluğu) la
ınsanı gerçekten serseme çe\ iren.
son derece hızlı bir bilimkurgusal
actıon serüveniydi
"Strange Da>sr
.
James Hadle>
Chase'ın bir
romanından yola
çıkarak kendine özgü çizgisini
yineleyen James 'Terminator'
Cameron'un yazdığı senaryodan
çekilmış. 1999'da geçen \e 2000'ın
yılbaşı kutlamalannı da içeren bu
parlak gışe filminde, başroldeki
Ralph Fiennes adeta günümüzün
Harisson "Indiana" Ford'u gibi,
sevdiğı kadının. baştan
çıkancı, şarkıcı JuKette
Lewis'in peşinde
koştururken
Fiennes'e
M
ichelangelo
Antonioni,
belli
belirsiz ölümün de
sindiği 'Bulutlann
Ötesinden'le
Venedik'e
damgasını bastı bu
yıl.
"T" Tazar ve yönetmen
Y Marco Tullio
JL Giordana'nın 1975'te
esrarengiz ve feci bir
cinayete kurban giden Pier
Paolo Pasolini'nin
öldürülmesini ve sonrasmı
inceleyip irdeleyen filmi
'Pasolini: un delitto Italiano-
Bir İtalyan Suçu: Pasolini',
temize havale edilmesinden
20 yıl sonra, sivri diliyle
fincancı katırlannı ürkütmüş
bu aynksı, homo, yazar, şair
ve sinemacıyı yeniden
gündeme getiriyordu.j~:v.«
Ciordana'ıun fılmi,
festivalden ödülle
dönerse hiç şaşırûcı
olnmacak.
tutkun Angela Tina"
Basset de. pata küte
sürekli kötü adamlan
dö\üyor Rambo'dan
farksız.
Çizgıromancılann
öncü ve saygın
dergisi Heavy Metal
dergisindekı bazı
uçuk. fantastik çızgı
serüvenlen anımsatan
u
Strange Days"ı,
Jamie Lee Curtis'lı.
kanlı. şiddetli "Blue
SteeT filmıyle
tanınan, kendı de
adeta bir Hollyvvood
yıldızı kadar alımlı ve
çekici olan Kathryn
Bigeknv yönetmiş, ne
kadar yönettiyse!
Bize büyük ölçüde
James Cameron'un
ustalığının ürünü
gibi gelen bu
sersemletıci
'action' üstün
yapımının basın
toplantısı da en az
film kadar
tantanalıydı ve
inemadaki Shakespeare-Hamlet uyarlamalanna eglenceli, esprili ve hoş. yeni bir örnek de
tngiliz sineması adına yanşan 'In the Bleak Midvvinter' güldürüsüydü. Kenneth Branagh'ın
yazıp yönettiği. Shakespeare'e ve oyunculuk olayına matrak, trajikomik bir bakış atan bu
siyah-beyaz, romantik komedi, Ingiliz esprisi ve zevkini Venedik'e taşıdı. Günümüz gittikçe
'dijitalleşen', sırf yüzeysel ve kanlı 'action'lara prim tanıyan. beylik Amerikan yaklaşımına karşı
verilmiş sevimli bir yanıttı.
F
estivalde sinemanın yüzüncü yılı nedeniyle Luchino Visconti'nin "Senso - Günahkâr
Gönüller" (1954), Alain Resnaıs'nin "Nuit et Brouillard- Gece ve Sis"(1958) gibi
başyapıtlanyla, Amleto Palermi'nin 1918 yapımı filmi "Carnevalesca" da gösterildi.
Claude
Chabrol'un
gözdesi Sandrine
Bonnairele
Isabelle
Huppert'ın(sağda)
ustalık gösterisi
yaptıklan 'La
Cremonie';
cahil ama kötü
olmayan hizmetçi
Bonnaire'in.
kıskanç. fesat
postacı
Huppert'le bir
olup taşrada
oturan Jacqueline
Bissetf solda). Jean
Pierre Cassel'in
oynadığı, iki
çocuklu bir
burjuva ailesıni,
adeta cinnet
geçirerek toptan
katletmeleri
entrikasını
dayanıyor.
Günahkâr Gönüller" (1954). Alain
Resnaıs'nin "Nuit et Brouillard- Gece
veSis"( 195.8) gibi başyapıtlanyla,
Amleto Palermi'nin 1918 yapımı,
sessiz klasiği "Carnevalesca" da
gösterildi, hem de bu filmlere giriş
bedavaydı!
Bu arada yanşma bölümüne alınıp
ahnmaması konusunda polemiklere
yol açan ve sonunda Venedik Geceleri
bölümünde gösterilen, yeni 'süper
Hollyvvood oyuncagT "Strange
Days"den bahsetmeden de
geçmeyeyim nefretimi kusarak. Biiyük
ölçüde. artık türünde klasik olmuş
"Blade Runner"dan etkıler taşıyan
(ömeğin John Carpenter'ın "New
York'ta» Kaç^"ını da çağnştıran),
yakın geleceğin, mahşer yerine
dönmüş Los Angelesi'nde geçen.
hoş, yeni bir örnek de, Ingiliz sineması
adına yanşan "In the Bleak
Midwuıterr
güldürüsüydü Gişede
hayal kınklığ! yaratan, oysa bayağı
ilginç "Frankenstein"dan sonra
Holly woodda kredısı sarsılan İrlandalı
Kenneth Branagh'ın yazıp yönettiği,
Shakespeare'e ve oyunculuk olayına
matrak. trajikomik bır bakış atan bu
sıyah- beyaz, romantik komedi, İngihz
esprisı ve zevkini Venedik'e taşıdı.
Günümüz gittikçe 'dijitalleşen', sırf
yüzeysel \e kanlı 'action'lara prim
tanıyan. beylik Amerikan yaklaşımına
karşı verilmiş sevimli bir vanıttı
Kenneth Branagh'ın "In the Bleak
Mkhvinter" güldürüsü.
52 yaşındakı Venedik festivalinde,
sinemanın yüzüncü yılı nedeniyle,
Luchino \ iscontinin "Senso -
bayan yönetmen Bıgelow'la (hep tersi
olacak değıl ya) 21. yüzyıl
kahramanımız. porno bezırgânı-
maceraperest Fiennes'in arasında bir
şeyler var gibivdi! Venedik'e gelmeme
değer fılmse, ftalya Cumhurbaşkanı
Oscar Luigi Scalfaro'nun da sinema
sarayındakı göstensıne katıldığı
Michelangelo Antonioni nın fılmi
"Par-dela les Nuages" oldu
"ldentificazione di una Donna - Bir
Kadının Tanımlanmasın
ndan 13 yıl
sonra. VVim Wenders'ın katkılanyla
uzun bır film çeken yaşlı usta, belli
belirsiz ölümün de sindiği "Bulutlann
Ötesinden"le Venedik'e damgasını
bastı bu yıl.
Uzun süredir. çektiği bazı belgesellerin
dışında suskun kalan, hastalıklara
direnen. yaşlılıkla mücadele eden
Antonioni'nın dönüşü görkemlıydı. Ve
kendıliğınden gözlerim ıslanıverdi,
Msconti, Fellini. vd.'nin çoktan perdeyi
indirdiklen günümüzde. modern
sinemanın ayakta kalmış, 81 yaşındaki
bu yüce çınannın. ülkesinde de ne
denli çok sevildiğini seyircinin bitmek
bilmeyen alkışından anladım. gördüm
bızzat.
Ustanın deyişiyle bu son (belki de
vasiyet) fılmi, karşılaşmalar.
rastlaşmalar hakkında.
Daıma sürpnz içeren, ınsanı
derinlemesine arzulara. beklenmedik
korkulara. kaygılara garkeden
karşılaşmalar. rastlaşmalar..
~Par-dela tes Nuages",
bazı İtalyan ve Fransız kentlerinde.
meslek yaşamının da muhasebesını
japarak dolanıp şu gökkubbenin
altında söylenmemiş, yeni konu ve
öyküler arayan bir film yönetmeninin
ağzından dınlediğımiz bir 'ustalık
gösterisi'.
Günümüzde kadın-erkek ilişkisinin
çıkmazlan, iletışimsızlık.
aldatmacalar, kandırmacalar ve
ıhanetlere ilişkin filozofçatakıldığı 'iç
arayışlan', sonunda vönetmenimizı
(John Malkovich) ayn aşk hikâyesine
götürüvor 'Hiç yakalanmanuş bir
aşkın öyküsü' adlı ilk hikâye.
Antonioni'nin 44 yıl sonra ilk uzun
filmini (Bır Aşkın Hikâyesi, 1950).
çektiği Ferrara'nın sokaklanna
yeniden götürüvor ve delikanlı (Kim
Stuart-Rossi. yeni bır Alain Delon ya
da Jean Sorel olabilecek genç bır
aktör) rastladığı genç kızla (Ines
Sastre) bır türlü yatıp sevışmiyor.
çünkü kutsallaştırdığı arzusunu
orgazm zevki için harcamak
istemivor...
Ikincı hikâye, yönetmenin rastlayıp
çekiciliğine kapıldığı, babasmı
öldürdüğünü itiraf eden, bir genç kadın
(Sophie Marceau) hakkında.
Paris'te geçen üçüncu hikâyede de
genç sevgilısiyle (Chiara Caselli).
aldatılmaktan bıkmış kansı (Fannv
Ardant) arasında kalakalmış bır koca
(PeterVVeller) var.
Kadın da sonunda kocasını bırakarak.
kansının evı boşaltarak terk ettığı bır
başka erkeğe (Jean Renoi gıdıyor.
•Çamurdan Vücutlar' adlı son
hikâyeyse. aşkın yüceltılmesi,
ulvileştirilmesi üstüne: - —
Inançlı bir genç kadının (Irene Jacob)
kalbınde. hem bır erkeğe < Vlncent
Perez) hem de Tann'ya yer var mıdır°
NEW YORKTAN
tLHAIS MtMAROĞLU
Billy VVJIder
Amerikan Dışişlen Bakanlığı ileri gelenlerinden bi-
ri helikopterle bir italyan adasına, Ischia'ya inmek
üzeredir. Sorar pilota:
"Indiğimiz yerin Ischia olduğundan emin misin?
Yanlışlıkla Afrika'ya inmek istemem."
"Merak etmeyiniz efendim. Burası Ischia. Afrika
çok daha büyük."
"Sakın bir Yunan adası olmasın burası?"
"Değil efendim. Yunanistan solda kalıyor."
"Ne? Ben Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nda ol-
dukça Yunanistan solda olamaz."
Bilty Wilder'in iğneleyici mizahının örneği bu söz-
ler, az bılınen filmlerinden Avantü'üe geçer. Bir özel-
liği bu filmin, cesetli cenazeli öyküsünün sevinç ve
mutluluk dolu bır anlatımla sunulması. VVilder'in
hem de bir romantik olduğu çoğu kez gözden ka-
çıyor.
Birçok filmindeki deyişler ünliidür. Hele Some LJ-
ke It Hof'ın en sonundaki "Hiç kimse kusursuz de-
ğildir" sözü unutulmaz. Gangsterlerden korunmak
için Tony Curtis'le biriikte kadın kılığına girip Mi-
ami'ye kaçan Jack Lemmon, orada tanıştığı mil-
yoner Joe Brow'un evlenme teklifıne karşı uydur-
duğu özürterden hiçbirini tutturamaz. Çok sigara içi-
yormuş, çocuğu olmuyormuş, başka erkeklerle ya-
tıp kalkmış... Adamın aldırdığı yok. "Eee! Ben erke-
ğin işte. Daha ötesi var mı?" Bu da sökmez. Her
güzelin bir kusuru vardır.
The Apartment'da gene Jack Lemmon, çalıştığı
şirkette yükselebilmek için apartman dairesıni şir-
ketin müdürlerine garsoniyer olarak kullandırmak-
tadır. Bir şirkette yükselmeyı örnekleyen "müdürler
helasının anahtarını elde etme" sözü o filmden bu
yana Amerika'da halk deyımleri arasına girdi.
Politik güldürülerin en başarılısı saydığım One.
Two, Three'de, Ikinci Savaş sonrası Batı Berlıni'nde
Coca-Cola'nın Amerikalı müdürü (James Cagney)
gerçi müdürler helasının anahtannı elde etmıştir,
ama işınde daha da yükselmek istemektedir. Amaç-
larından bırı bütün Arap ülkelerinde Coca-Colafab-
rikaları kurmaktır, hepsi Kabe'yedönükolmak üze-
re. Ne ki engelleyemediği bir olay, işinden bıle atıl-
masına yol açabılır. Büyük patronun Berlin'i gezme-
ye gelen uçarı kızına gözkulak olması gerekirken kı-
zın Doğu Berlin'e gıdıp kaşla göz arasında bir ko-
münigtle evlendiğini öğrenir. Çıkar yol, komünist
damadı büyük büyük patrona aristokrat diye yut-
turmaktır. Şirketin helasında çalışan züğürtlemiş bir
Alman aristokratına para yedirilıp soyluluk belgele-
ri düzenlenir. Komünist delikanlı karşı koyduğu bir
sınıfa geçmeyi önceleri kendine yedıremezse de
büyük kapitalıst bir aileye hem de aristokrat olarak
güvey gırmenin tadına gitgıde varmaya başlar.
Sinema tarihçisı Georges Sadoul, "Birsağa şa-
maratıyor bır sola" diye eleştırir VVİIder'i. Yakın yıl-
lann gerçekleri, hem yolunda ilerteyen sağın hem
de yolundan çıkmış solun tokatlanmasına Manc'ın
"Para, insanlığın yabancılaşmış yeteneğidir" görü-
şünden bir gereklilık çıkarılabileceğini düşündürü-
yor.
"öyle ya! Siz Norma Desmond'sunuz. Eski fılm-
lerin büyük yıldızı." .,-. ,„
"Ben hep büyüğüm. Filmler küçüldü."
Sanset Boulevard'\n bu sözü deogün bugün dil-
lerde dolaşıyor. O filmde VVilliam Holden bir türlü
iş bulamayan bir senaryo yazarıdır. Çilesinı şöyle an-
latır: "Stüdyolardaki evet efendımcilerin hepsine
başvurdum. Bana hayır efendim dediler."
Billy VVİIder Viyana'da doğmuştu. Bir otelcinin
oğludur. Asıl adı Samuel VVilder. Gençliğinde ga-
zetecilik yaptı, hem de birçok Alman filmine senar-
yo yazdı. Gazetecilik yıllarında nasıl bır söyleşi için
Sigmund Freud'un evine gidip kapı dışarı edildi-
ğini anlatmaktan özellikle hoşlanır. Nazilerden ya-
kayı sıyırmak ıçın önce Fransa'ya sığındı. sonra
Amerika'ya, Hollyvvood'a gitti. Annesi ve ailesinın
başka üyeleri Nazi toplama kamplarında can ver-
diler. Hollyvvood'da Ingilizcesinin yetersizliği senar-
yo yazmaya başlamasını engellemedı. Senaryola-
nnda hep bır başka yazaria işbirliği etti, önceleri
Charles Brackett'le, 1957'den sonra da I.A.L. Di-
amand'la. Paris'te, 1933 yılında, Alexander Es-
way'le biriikte, Danielle Darrieux'un başrolü oy-
nadığı Mauvaıse Graıne adlı bir film çevirdikten son-
ra bir daha yönetmenlik yapmayacağını söylemtş-
ti. Öyleyse niye Hollyvvood'da bir yerden sonra yö-
netmen olmak istedi gene? "Çılgıncasina birtutkuy-
la değil, yazdığımız senaryolann korunması için yö-
netmen olmak istedim" diyor. Paramount şirketi
engellemedi VVİIder'i, bir sanat filmi yapsın da film
batsın, o da yönetmenlik hevesinden vazgeçsin di-
ye. 1941 yılında Hollyvvood'da yönettiği ilk film, 777e
Majorand the Minor, beklenmedik bır gişe başarı-
sı kazandığında Billy VVilder gözde bir yönetmen
olup çıktı.
Amerikan sinemasının yıllar boyu dünyanın en iyi-
si olarak yükselmesini büyük ölçüde sağlayan, dış
ülkelerden (ingiltere'den, Avrupa ülkelerinden, Rus-
ya'dan vb.) Hollyvvood'a gelen yönetmenlerdir.
Bunlann en üstünü olarak ikı yönetmeni gösterme-
mi isterseniz, Atfred Hitchcock ile Billy VVilder'in
adlarını veririm.
Bugün VVilder 89 yaşında. Ölüleri değil, yaşayan-
lan anma isteğıme uyarak onun sözünü ediyorum.
Umarım gene geç kalmam. Son filmi. 12 yıl önce
yaptığı Buddy Buddy sönük bir filmdi. Olsa da olur.
Bugünkü Hollywood filmlerinin yanında iyi film iz-
lenimini veriyor. Hollyvvood'un eski günlerinin o bü-
yük adamı hep büyük kalacak. Filmler küçülme-
seydi de.
Uhıslararası Nasrettin Hoca
karikatür yanşması
tSTANBUL (İÜHA) - Türkiye Kankatürcüler
Derneğı'nce 15. düzenlenen Uluslararası Kankatür
Yanşmasına katılan eserlenn yer aldığı sergı açıldı.
Karikatür ve Mizah Müzesi'nde açılan sergide ödül ve
mansiyon kazanan eserlenn yanı sıra pek çok yerli ve
yabancı karikatürün yer alacağı açıklandı. Bu
karikatürlerin kitabı da yakında basılacak. sergi 30
eylül'e kadar gezilebilir.
Avanos'ta uluslararası kongre
merkezi
AVANOS (A.A) - Nevşehır'in Avanos ilçesinde
yapımına 3 yıl önce başlanan kayadan oyma
uluslararası kongre merkezinin birinci kısım inşaatı
tamamlandı. Kültür Bakanlığı ütarafından vaptınlan
ve dünyada benzeri bulunmadığı belırtılen kayadan
oyma merkez tamamlandığında, Avanos uluslararası
kongrelerin odağı haline gelecek. 5 ayn giriş galerisi
bulunan kongre merkezinde. 650 kişilik kongre
salonu. 250 kişilik restoran, kütüphane, okuma ve
dinlenm&salonlan da ver alacak.