Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 1995 ÇARŞAMBA
12 DIZI YAZI
Cumhuriyel 'in
okullararası
şiir ve
kompozisyon
yarışması
Derleyen: Erol Toy
Desenler: Semih Poroy
Özgürce yaşamak istiyoruzHastalanan Çoenk
Hastalanan çocuk: Ben
Yardımcı: Annem
Işık Yönetmeni: Babam
Fuzuli Işler Müdürii: Kardeşim
Kahraman: Ben
Senaryo: Ben
Ben: Ösman
Osman: Ben
Osman okuldan daha yeni çıkmıştı. Köşenin ar-
dında kendini hangi tehlikelerin beklediğini bil-
miyordu. Dışarı çıktığında hava pırıl pırıl gözü-
küyordu.
Çok derin bir nefes aldı, anıa bunu yapmakla
hata etti: Bir gaz maskesi giymiş olsaydı belki
böyle olmazdı. ama yüzde yüz enflasyonla bırak
gaz maskesini. cebindeki üç milyonla bir gofret
bile alamazdı.
Boğazında birdenbire bır ağn hissetti. Hemen
eve koştu ve yatağa gırdi ve hemen uyudu. Ama
depoda hıı; kömür olmadığından hastalandı. Er-
tesi gün sanki boğazında bir soğan çıkmıştı. Ök-
sürdü. Soğanin sivri ucu boğazına battı.
- Kim yedirdi bu soğanı bana? Hem de uyur-
ken! dıye feryat etti.
Yardımcısı ona kimsenin sogan yedirmediğini
söyledı. Çocuk hemen hasta olduğunu anladı. (Ne
kadar da akıllıymış!) Hemen mutfaga koşup bir
bardak su içeyim dedi. ama musluklardan çamur
akıyordu. Hemen su deposuna koşup baktı, ama
depo da boştu. Bunun üzerine tencerenin içinde
birikmiş sudan içti.
Suyu içtikten sonra kendini daha kötü hissetme-
ye başladı. Bogazı girtikçe kötüleşiyordu. Şimdi
sanki boğazında bir portakal vardı. Boğazında bir
portakal ağacı büyümeden bu hastalıktan kurtul-
ması gerekiyordu.
Yardımcısı. ışık yönettnenine gidip eczaneden
ilaç almasını söyledi. o da kapıcıya söyledi. Ka-
!pıcı geri döndüğünde çocuğun boğazında sanki
bir kavun vardı.
tlaçlar o kadar pahalıydı ki para yetmemişti.
Kapıcı kendi cebınden ödemek zorunda kalmış-
tı. Kapıcı bu parayı istediği zaman ışık yönetme-
ni:
- Yann Hawaii'de veririm, dedi \e kapıyı hızla
kapattı.
Kapıcı Havvaii'ye nasıl gideceğinı düşünürken
saçlannın arasındaki bir tutam beyaz saçın büyü-
düğünü hissetti. Hemen evıne koşup çocuklarını
dövmeye başladı. Bır süre sonra beyaz tutam sa-
çın büyümesi durdu. Bu arada çocuklan (Ahmet,
Mehmet ve Ayşe) erimiş terevaâına dönmüşler-
dı.
Şimdi asıl konuya dönelim(yani bana). Ilacı iç-
tikten sonra iyileşmeye başladım. Ertesi gün ne-
redeyse eski halime dönmüştüm. Boğazımda sa-
dece bir bezelye tanesi kalmıştı. Okula gidebile-
cektim. Dışarı çıkıp derin bir nefes aldım. Derin
bir nefes aldıgım an olmadı baştan. hikâyenin
başına dönelim.
OSMAN NASKALt (Başarı Ödülü)
Kadıköy Semiha Şakir Istek Vakfı Okulu - Is-
tanbul
Bir Zamanlar Siz de Çoenk
Oldunuz
Doğdum Anadolu"nun bir köyünde. Ben seç-
medim. onlar bana verdiler çocukluk sıfatını.
Çünkü hiç yaşamadım ki çocukluğumu. Önce ça-
putlara sardılar höllükle. Annem tarlada olduğu
için ıyı besleyemedi beni. Kara, kuru bir kız ço-
cuğu oldum çıktım ilkokul çağına. Evımizdeki si-
yah-beyaz televizyon reklamlannda güzel çocuk-
lan görünce hep iç çekerdim.
Çocukça usumla bütün çocuklan güzel giydir-
mek. iyi beslenıek. onları mutlu etmek istemiştim
hep. Öğretmenin ısrarıyla yazdırdılarbeni ilkoku-
la. "Okuyup da ne olacak?" derdi dedem. Boğ-
mak isterdim onu ovun ipimle. Neyse ki yazdır-
dılar okula. Atatürk'ün resmini okulda gördük
arkadaşlarla. Öğretmenimiz O'nun çocuklan çok
sevdiğini söylerdi. Bir gün O'nun resminin önün-
de durarak dedenıi şikâyet etmiştim O'na.
Bır zaman sonra tstanbul'a taşındık. Çünkü
köyde huzur kalmamıştı, geçimimiz de iyi değil-
di. O güzel kentin güzel çocuklan gibi ben de te-
miz giyinip iyi okullarda okuyacaktım. Nasılsa
dedem bizimle gelmeyecekti. Annem de tarlaya
gitmeyecekti.
Şehirde cumartesi-pazar günleri babam da ça-
lışmayacakmış. Annem babamla belki şehri bile
gezebilecektim. Meğer ne yanılmışım. Hiç de öy-
le olmadı.
Kiralık evimizin kirasını verebilmemiz için an-
nemin de çalışması gerekiyormuş. Okulum evi-
mize çok uzak. Çamurlu yollardan geçerek gidi-
yorum.
Sınıfımız çok kalabalık. Çamurlu ayakkabıla-
rımız okulumuzu kirletiyor. Arkadaşlarım da adı-
nı bilmediğim hastalıklara yakalanmış. Bazen bir,
bazen iki kişi okula gelmiyor. hastalanmışlar dı-
ye. Akşam eve gidince çok acıkıvorum. Ama an-
nem daha geç geliyor, yemek yapıyor. Ben diva-
nın üzerınde uyuyakalıyorum. Annem uyandın-
yor. yemek yiyoruz.
Bazı geceler ağlıyorum. Neden diye sormayın.
Çünkü çok şeye ağlıyorum. Babam sobayı yak-
mamız için işyerindeki gazetelerı getiriyor. Ben
onlanokuvorum. Özellikleçocuklarlailgıliçıkan
haberleri. yazıları.
"Okullarda öğretmen >ok. dersler boş geçi-
yor."
"Terör yüziinden okul kapatıldı."
"Tezgâhtan çikolata çalan çocuk, marketçi
tarafından dövüldü."
"Okul yerine cami yapıldı."
"Boşanan çiftlerin çocuklan ortada kaldı.'"
"Ü>ey anne çocuklarını zincire bağladı."
"Okul yolunda iki çocuğu kamvon ezdi."
Bunlan okuduktan sonra Serpil halamlarda din-
lediğim "Bir zamanlar siz de böyle çocuktunuz.
Çocuklara kıymayın efendiler" adlı şarkıyı söy-
lüyorum.
Bir çocuğun yaşamöyküsüyle duygulanmı an-
lattım. Insan haklarının olmadığı bir ülkede ço-
cuk haklarından bahsetmek pek olası değıldir bel-
ki, ama...
Anneler. babalar öğretmenler, tüm büyükler.
Bilim adamlan, aydınlar el ele v erip tüm yatırım-
lannı çocuklar üzerine yoğunlaştırmalıdırlar.
Çünkü L'lu Önder Atatürk. gençlere: "Cumhu-
riyeti biz kurduk, onu yaşatacak ve yükselte-
cek sizlersiniz..." demiştir. Gençler de ancak sağ-
lıklı bir çocukluk evresı geçırdikten sonra sağlık-
lı gençliğı oluşturabilirler.
BERFL ASLAN (Başarı Ödülü)
Ümraniye Yamanevler Ilkögretim Okulu - İs-
tanbul
Silahlara Mektup
Susun artık. susun diyorum!.. Bıktım sizin se-
sinizden. Oyun gibi gelmiştiniz en başta. ama ar-
tık biliyorum. Siz benim oyuncak tabancam de-
gilsiniz içinden su fışkırttığımız... Hani şu, bizi
kahkahalara boğan. artık oynayamadığımız oyun-
caklar... Ağlatmavın artık bizı. bırakın da gözyaş-
larımızı mutlu olunca salalım. Gece yarılan ma-
sal dünyası uykulanmızdan uyanmayalım...
Ne faydası oldu ki bütün bunlann sizlere? Ne
suçumuz vardı bizım? Gülümseyen v üzümüz mü,
sıcak bakışlarımız mı rahatsız etti sızi? Yoksa kü-
çük. dost ellenmiz mi? Bırakın da çıçekler açtı-
ralım kızıl namlunuzun ucunda... Eritelim kalbi-
nizin buzunu. al yanaklarımıza. gözlerimize ba-
kın yeter. Biz her şeyimizı sizinle paylaşmaya ha-
zırız. Siz yeter kı vazgeçın savaşmaktan...
Rahat bırakın annemi. rahat bırakın ablamı!..
Ne hakkınız \ar onlan benden ayırmaya? İstemi-
yorum. artık bizi kandırmaya çalışmayın. Gökyü-
zünde melek olmadıklarım biliyorum, onlar top-
rağın üstünde ölü!.. Kim bana sevgisini bu kadar
yoğun yaşatabilir artık, kim beni korur? Kim ge-
ce yarılan korkuyla uyandığımda beni teselli
eder? Siz mi yapacaksınız tüm bunları, bir eliniz
alnımda. bir eliniz silahın üstündeyken?..
Yaşamak istiyoruz, yaşamak! Annemizle, ar-
kadaşımızla, çiçeklerle, kuşlarla, böceklerle. gök-
yüzüyle, denizle, otla, güneşle, evimizle. her şe-
yiyle, budünyanınhernimetiyle... Hakkımızolan
her şeyle. Yakıp yıkılmamış, çiğnenmemiş. kur-
şun girmemiş...
Siz hiç bilir misiniz oynayacak bir tek oyunca-
gı olmayan bir çocuğun neler hissettiğini, ya en
yakın arkadaşını kaybetmenin hüznünü, peki sı-
cak bir yemeğe duyulan özlemi'.'.. Hiç bunları dü-
şündünüz mü? lnsanın ıçıne çöreklenen o koyu
hüznü tattınız mı?
En önemlisi. bizim savaşa hangi gözle baktığı-
mızı anlamaya çalıştınız mı?..
Bizim için anlamı basıttir savaşın... Ölümdür.
korkudur. umutsuzluktur. Birkaç saniye içinde en
yakınlarını kaybetmektir. Ölümün korkusunu in-
sanların gözlerinde görmektir.
Her şeyiyle yaşarız biz savaşı, konuşmasak da
anlamıyor gibi yapsak da biliriz ne olduğunu...
Korkunç bir karanlıktır bizim için o. bir defa sizi
yakaladı mı, bır daha hiç bırakmayan koyu bir ka-
ranlık ve biliyor musunuz, çocuklar karanlık-
tan korkarlar?..
Kutuplardaki Eskimo çocuklanndan Afhka'da-
ki zencilere. Japonya"daki çekik gözlü kardeşle-
rimden. Meksika'daki arkadaşlarıma kadar hepı-
miz böyleyiz işte! Sevmiyoruz savaşı. sevmiyo-
ruz silahı!.. Tek bir ülke olmuş dünyada çiçekler
içinde. kahkahalarla yaşamak istivoruz.
Ortak dili barış. insanları kardeş olan bir ülke...
ÖZLEM ÖZGÜR ARIKAN (Başarı Ödülü)
Osman Ötken Anadolu Lisesi - Antakya
Anneme ve Babama
Birbirimizi yeterince anlamamızı sağlayacak
yoğunlukta iletişim kuramadığımızı sanıyorum. O
nedenle yazmayı denedim. Kendimi. çevremi,
olaylan, dünyayı kısaca nasıl algıladığımı size an-
latmak istiyorum:
Anlaşılmaz. ukâla ve karamsanm. Dans etme-
yi. konuşmayı. tartışmayı ve Atatürk'üçok sevi-
yorum. Çoğunlukla oturup düşünürüm: Türkiye,
çocuklar, gençlik nereye gidivor'.' Ölümler neden
art arda geliyor? Bazen bulduğum yanıtlar ürper-
tır. içinden çıkamayacağım bir labirente sokar be-
ni. Dönerim. sağa girerim. sola saparım. Ama yok
çıkışı. ne yapabilirim?
1y i bir okuyucu olmadığımı kabul ederim. Çün-
kü okumayı se\ meme rağmen biraz tembelim. A-
ma yapmaktan kaçınmayacağım bir şey varsa so-
runlan tartışmaktır. Konuş. tartış. düşün insanoğ-
lu. Hiç değilse bunlan yap!
Türkiye'nin gitgide çoğu alanda geri adım at-
tığını düşünüyorum. Bunun hem sebebi ve hem
de sonucu durumunda olarak gençlerin dünyayı
değiştirme yönünde kendilerini geliştirmek yeri-
ne. salt kendilerini "geliştirmeye"çalışmalarını
görüyorum.
Bazısı aptal. bazısı çirkin. bazısı çocuk. bazısı
gözü havalarda der benim için. Tabii ki onları da
dinliyorum. Ama kim ne derse desin, içimin de-
rinliklerinde sevimli bir köylü kızıyım ben. Dü-
şünceleriyle çağa ayak uydurmak isteyen.
Arkadaşlarım benim için önemlidir. Çünkü be-
ni sevecek, sayacak \e koruyacak kişilerdir onlar.
Unutkanım. çalışkanım. akıllıyım... Hiçbir za-
man kendime gü\enimi tanı olarak kazanama-
dım. lkiyüzlü değılım. Ama bir dediğimin dige-
rini tutmadığı olur. Bazen "daha küçüğüm" de-
rim: bazen "artık büyüdüm." Aslında dile ge-
tirmek istediğim "ben büyümüş bir çocuğum."
Film yönetmeni olmak yıllardır süregelen iste-
ğim. Şiir ve öykü yazmak hobilerim arasında. Şi-
irlerimin konusunu insanlar. dünya \ e çevre üze-
rine kurarım.
Müzik! Seviyorum. Yaşantımın rengini oluştu-
ruyor. Sanınm diğer konularda olduğu gibi mü-
zik konusunda da gençliğe özgür bir tavır takın-
ma olanağı tanınmıyor.
Türk pop müziği dinlesek bir taraftan. yaban-
cı. rock dinlesek başka taraflardan eleştiriliyoruz:
Hoş değil! Karanlıktan \e sanırım yalnızlıktan
korkuyorum. Bu korkuları yeneceğimi biliyorum.
Fakat yaşamın pembe rüyalarla dolu bir kutu ol-
madığını da biliyorum. Bu yüzden her insan bi-
raz korkmalı! Sebep mi? Türkiye sınırlan içeri-
sinde misiniz? Çocuk musunuz'.'.. Ağlamak için
çok sebep var.
Ailem! Onlar benim için tek kurtuluş yolu. An-
nenıle hep anlaşmazlık içerisindeyiz. Onun kü-
çükken yaptıklarını yapmamı istiyor. Ben, ben ol-
mak istiyorum. Annem 2 değil. Ben bir anne olur-
sam, çocuğumu başarı ve doğruya yönelmesi, tüm
dertlerıni bana anlatabilmesi için ona sevgi ve gü-
ven vereceğim.
Babam kullandığı kelimelerle bana hep destek
olur. Ama uygulamay a gelınce "annen bilir" der
\e nedense annem hep bilir. Onlar hakkında bin-
lerce düşüncem. onlar hakkında on binlerce duy-
gum \ar. Genellikle onları ölümüne severim. A-
ma biraz daha anlayışlı olsalar... Her insan gibi be-
nim de isteklerim var.
Sorumluiuk! Ne hoş bir sözcük ama zor bir gö-
re\ \e yetkivi kapsıyor. Kim sorumluiuk sahibi
değil ki? Ben de vaşıma \e kapasiteme göre so-
rumluiuk sahibiv im. Ev i idare etmesem de katkı-
larım küçümsenemez.
Temizlik! Bu kelimeyi duyan her insanda saf \e
temiz duygular uyandıran bu kelime her nedense
bana "olamaz"dedırtir. Yine de her zaman temiz
bir kalemim \ardır.
Dünyayı çerçe\ elemiş bir sorun \ arsa çe\ re kir-
liliğidir. Her ınsan gibi ben de herkes kendi evı-
nin önünü temizlerse, bu dünya gülümseyecektir.
kanısındayım.
Yanıtsız bırakılan sorular. insan ilişkileri, savaş
isteyenler, kendi benliklerinden çıkanlar, örümcek
beyinliler...
Barış! Bu konudakendime güveniyorum. Evet!
Tarafsız olduğumu söyleyemem. Mutlaka bana
hangisi doğru geliyorsa onu tutanm ve savunu-
rum. Diğerinın haksız olduğunu kanıtlayana ka-
dar ya da diğerinin haklı olduğu kanıtlanana ka-
dar.
Hukuk! Yokki... Sadecehaklar, bazı haklar(!)...
Geleceğe umutla bakan yurttaşlardan değilim.
Atatürkçü, kendini savunabilen, düşüncelerini di-
le getirebilen. devrimci az kişi görebiliyorum. İki
binli yıllara iyi birgiriş yapamıyoruz.
Ne istiyorum?
Çocuklann düşüncelerini dile getirebilme öz-
gürlüğüne sahip olmalannı... Saf ve temiz yannın
gençleri bir toplumda söz hakkı isteyince sustu-
rulmamalı, konuşmalı, düşüncesini ileri sünneli,
onun da haklı olduğu, kendi düşünceleri olduğu;
her zaman ilgı ve desteğe ihtiyaç duyduğu; ilgi,
destek. sevgi. şefkat ve özgürlükleancak kişiliği-
ni besleyip geliştirebileceği görmezlikten gelin-
memeli. Sevgi bekler. saygı ister çocuk.
Önemsenmek. benimsenmek, yaşına göre dav-
ranmak ister. daha olgun ya da daha küçük olmak
istemez. Tüm gerçekleriyle kendini yaşamak is-
ter çocuk ve bu da onun en doğal. en yaşamsal
hakkıdır.
CEYLAN ÖZGÜN ÖZÇELtK (Başarı Ödü-
lü)
Beşiktaş Sakıp Sabancı Süper Lisesi 8 A - Is-
tanbul
SÜREC^K
İTİPOLİTİKA VE OTESİ
MEHMED KEMAL
Bekata'nın Ardından
Hıfzı Oğuz Bekata'nın yaşamı, Ankara'nın ge-
lişimiyle bir çızgi üstünden geçer. Ankara'yı anla-
tırken Bekata'yı da anlatır gibi olursunuz. Küçük,
kısa çizgıleriyle bu yaşamı aktarmak istiyorum.
"Ben, 17 Mart 1911 'de Ankara'nın Hamamönü
semtinde, Helvai Mahallesi'nde doğdum. Musta-
fa Kemal'in Ankara 'ya gelişinde ilkokula yeni baş-
lamış 7 yaşında bir çocuktum.
Hiç unutmam, o gün bize kâğıttan bayraklar da-
ğıtıldı. Bayrakları sallayarak gösteri yaptık. Efeler
oynadı, halk coşkuyla onu kucakladı. Ankara'da
sokaklarda Ingiliz askerleri dolaşıyordu. Kentin nü-
fusunun 27 bin olduğu söylenir. Gençlik Parkı'na
5-10 apanman yaptlırsa kentin konut sonjnu çö-
zümlenir sanılıyordu. Kentte, elektrik ve motorlu
araç yoktu.
Bir gün siyasal tarih profesörü Yusırf Akçura,
ders verirken sınıfta bir öğrenciye, 'Süveyş Kana-
lı'nın önemini anlatınız' dedi. Oğrenci çok sıkıldı,
yanıt vermekte gecikti. Öğrenciye adının ne oldu-
ğunu sordu. Adı Adnan Menderes'f/. Birdönemin
başbakanı olacak Menderes, o yıllarda öğrenciy-
di.
Smav günlerıydi. Milletvekillehnden AN Saip Ur-
savaş'a hangi derslerden sınava gireceğini sor-
dum. 'Hiçbir derse girmeyeceğim'ded/. Meraket-
tim.
- Ben Şark Istiklal Mahkemeleri'ne başkanlık et-
tim. Birçok kişiye ceza verdim. Hatta idam karar-
ları bile verdim. Sınava girer de bilmezsem çok
ayıp olur.
1943 'te Ankara 'dan milletvekili seçildim. 35 kişi-
lik müstakil grup vardı, oradaydım. Birgün geç kal-
dım. Grup başkanı Rana Bey, bu gecikme için
- Çok huzursuz oldum. Sizı kınadım, dedi.
Meclis'e böyle saygı duyulurdu."
Bekata'nın yaşamını üçe bölmek gerekir. Bir
Meclis yaşamı. iki hükümet yaşamı, üç gazeteci-
liği ve yazarhğı... Meclis yaşamı 1943'te milletve-
kili olmasıyla başlıyor. Bu görev 1950'ye kadar 7
yıl sürüyor. 1950'de Demokrat Parti iktidaragelin-
ce, yeniden siyasal yaşama giriyor. Bu da 1957'ye
kadar yedi yıl muhalefet olarak sürüyor. 1957'de
yeniden Ankara Milletvekili oluyor. 1960'ta, aske-
ri hareketten sonra Kurucu Meclis'e Ankara Millet-
vekili olarak giriyor. 1961 yılında ise adaylığını se-
natör olarak koyuyor, seçiliyor. Bu, 1975'e kadar
sürüyor. Böylece toplam olarak 26 yıl Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi'nde Ankara'yı temsil ediyor.
Bakanlığına gelince... 1962'de Inönü kabinesin-
de devlet bakanı oluyor. Sonra öteki hükümetler-
de yer değiştırerek İçişleri Bakanı, Milli Savunma
Bakanı oluyor.
Basında ise "Halkın Dostu" dergisiyle işe başlı-
yor. "Yeşiiyurt", "Ulus", "Milliyet", "Güneş", "Çığır"
dergi ve gazetelerındeyazıyor. Basın Şeref Kartı ta-
şıyor. "Dağlann Ardı", "Türkiye'nin Bugünkü Gö-
rünüşü", "Dış Politika ve Türkiye" adlı kitapların
yazarıdır.
Geçen cuma günüydü. Gazeteye şair Şinasi Öz-
denoğlu geldi. Biz Istanbul'a göçtük; Şinasi, An-
karalı oluşuyla övünür. Bizim göç ettiğimizi yüzü-
müze vurur. Bu arada Hıfzı Oğuz Bekata'yı sordu.
Hasta olduğu söyleniyordu. "Hadi bir telefon edip
halhatırsoralım" dedi. Numarası bende yoktu, Şi-
nasi'de evdeki defterinde yazılıymış, numarayı bu-
lamadı. Böylece telefon edemedik. isteğimız kur-
sağımızda kaldı (Ankara deyişi).
Cumartesi günü öldüğünü televizyon söyledi.
Eski ve koyu bir Ankaralı olan Hıfzı Oğuz Beka-
ta'ya göre. kentin nüfusu üç bölüktür: Din adam-
lan, eşraf, esnaf... Din adamlarının medreseleri var-
dır. Eşrafın başında zade bulunan tüccarlar gelir.
Bunlar, Kütükçüzade, Hamamcızade, Kınacızade,
Mermercızade, Çubukçuzade, Hanifzade, Attar-
zade'dir. Esnafı meslek adlarıyla anılan çarşılara
bölünmüştür. Samanpazarı. Koyunpazarı, Atpaza-
rı, Bakırcılar. Yemenıciler. Demirciler. Saraçlar'dır.
Bunlann çoğu Ahilerden gelme töreleri sürdürür-
ler.
Zade diye antlan zenginler palazlanmış, cumhu-
riyetin zenginleri olmuştur. Bunun başında Koçlar
gelir. Ünlü bir yazarımız der ki: Cumhuriyet Vehbi
Koç'u bu kadar zengin edeceğine devleti etseydi
Koç batar, devlet kurtulurdu.
Soyadını, babasının Bekir'ınden, annesinin Ati-
ye'sinden almış, Bekata yapmıştır. Oysa adları
Çakmacıoğlu'dur.
Kardeşi Kemal Bekata mahalle arkadaşımdı,
Hıfzı da "Hıfzı Ağabeyimiz" olurdu. Kemal genç
yaşta öldü. Oysa iyi okumuştu. memleket yararla-
nırdı. Kemal'in cenazesine ismet Paşa gelmişti.
Hıfzı kulağıma eğilmiş. ismet Paşa'yı göstererek
"Rahmetli görse nasıl sevinirdi" demişti.
Bekata'nın ölümüyle yavaş yavaş son Ankaralı-
lar gidiyor. Bir ulu çınarın sarkan dallan gibi... Ai-
lesine, dostlarına, yakınlarına, hemşerilerine baş-
sağlığı dileriz.
B U L A L 4 C A SEDAT YAŞAYAS
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDAN SAGA:
1 Bağırsak solu-
canı. 2/Çin'mpa- 1
ra bınmı... Yunan _
mitolojisınde ^
gençlik tanrıçası. 3
3/ Halk arasında
çulluğa verilen 4
ad... Hayat arka- c
daşı. 4/ Utanç
duyma... Ellı kâ- 6
ğıtla oynanan ve -,
enazsayısı olanın
kazanması kuralı- 8
na dayanan bir is-
kambil oyunu. 5/ ^
Ambalaj gereci olarak kulla-
nılan. ınce zar biçımınde ış-
lenmış selüloz türevi. 6/ Ar-
ka. gen... Konuşmada sesın
duygulan belinecek bıçinı-
de çıkması. 7/ Soy... Etek
ucuna doğru genı^leven gıy-
si. 8/ Gözleri görmeven...
Mûzikte armoni kurallarına
göre üst üste bindirilmiş ses-
ler. 9/ "Ebnâ-vı dehrherhü-
nere verir / Yâ Rab bu
aferin ne tükenmez hazine-
dir" (Nabi)... Nikelın simge^i.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kişide ayın etkisiyle ortaya çıktıği düşünülen psikolojik
rahatsızlık. 2/ Gece yapılan sınema ya da tıyarro gösteri-
si... Sergen. 3/Meyvekurusu... LeoDelibes'intanınmışbir
operası. 4/ Yolsuz ya da emeksiz elde edilen şey... Güzel
sanat. 5/ İki namlulu av tüfeğı. 6/ Sarma, kuşatma... Atla-
nn taşmması \çin yapılrmş kapalı taşıma aracı. 7/ Bir cet-
vel türü... Kışıleştirilen varlıklara söz söyletme sanatı. 8/
lşaret... Agır kokulu bır gaz. 9/ Yagı alınmış sütten ya da
yoğurttan yapılan peynır... Teklif.