Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yavın Yönetmeni: Orhan Erinç #
Genel Vayın Koordinatörü: Hikmet
Çetinkava • Yazıışleri Müdürlen:
fbrahim Vıldız, Dinç Tayanç(Sorumlu)
• Haber Merkezı Müdüru: Hakan Kara
# Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler Ergun Balcı • tsnhbarat: Yalçın Çakır •
Ekonomr Bûlent Kızanlık • Radyo-TV' L>gar Eremek-
tar 9 Kültür Handan Şenköken 0 Spor: Abdülkadir
Yücelman • Yurt Habcrlcrı: Mehmet Saraç • Makaleler
Sami Karaören # Çevırr Scyfettin Tıırhan 0 Düzeltme
Abdullah Yazıcı • Fotograf: Erdoğan Köseoglu
Yayın Kurulu: tlhan Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç, Oktay
Kurtböke, Özgen Acar. Hikmet
Çetinkava, Şiikran Soner, Ergun
Balcı, Dinç Tayanç, Ibrahim Yıldız.
Orhan Bursalı, Mustafa Balbay.
Ankara Temsilcısı. Mustafa Balbay 0 Haber Müdürü: Doğan
Akın Atatürk Bulvan No 125, Kat:4, BakanhkJar-Ankara Tel:
4195020 (7 hat). Faks: 4195027 • lzmir Temsilcisi- Serd»r Kınk,
H. Zıya Blv. 1352 S. 23 Tel: 4411220. Faks: 4419117 • Adana
Temsilcisi Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S. No:I Kat:l, Tel-
3522550, Faks: 3522570
Müessese Müdürü: Erot Erkut• Koorduıatör
Ahmet Korulsan • Muhasebe: Bülent Yen-
er#tdare Hüse>in Gürer • tşletme Önder
Çelik • Bılgı-tşlem: Nail inal • Bılgısayar
Sistem. Mürirvet ÇOer • Reklam. Reha Işıt-
man # Halkla flışkiler Nnrten Berksov
Yavımla)an ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basın vc Yayıncjlık A $
Tûrkocag'ı cad 35 41 Cagaloğlu 34334 lst. PK 246 lslanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 23 MART 1995 Imsak: 4.31 Güneş:5.57 Öğle: 12.18 Ikindi: 15.42 Akşam: 18.25 Yatsı: 19.45
Çocukların
fotograf sengisi
• İstanbul Haber Servisi
- Petek Çocukevi'ne giden
4-6 yaş grubu çocuklann
kendilerinin tab ettikleri
fotoğraflardan oluşan sergi
açıldı. Acıbadem'de hizmet
veren çocuklara fotograf
eğitimi sunan Isa Çelik'in
eğittiği miniklerin
sergisinde siyah-beyaz
baskılar beğeniyle izlendi.
İhalede kazriC
korkusu
• tZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) -lzmir Körfezi'ni
kurtaracak Büyük Kanal
Projesi'yle ilgili yap-işlet-
devret modeliyle açılan
ihaledeki soru işaretleri
giderilemiyor. tptal
aşamasına gelen ihaleyle
ilgili ikna turlanna başlayan
ve belediye meclisi
üyelerinden 'yeşil ışık'
almak için çalışan OTTO
konsorsiyumuna en sert
tepki DYP'lilerden geldi.
Büyükşehir Belediye
Başkanı Burhan
Özfatura'yla karsı karşıya
gelen DYP'liler, lzmirlinin
'kazıklanmaması' için
mücadele ettiklerini
belirttiler.
Hypo-Sensitive
serisi
• Haber Merkezi -Vira
Kozmetik, cildin nem
dengesini koruyan ve canlı
bır görünüm kazanmasını
sağlayan Hypo-Sensitive
serisiyle yeni bir atak
başlattı. Cildin dokusunu
güçlendirerek yaşlılık
belirtilerini gizleyen ürûn
grubu, normal ve karma
ciltlerin sorunlanna çözüm
bulmak amacıyla gûzellik
salonlannda hizmete
sunuldu.
3. Kuyumcutuk
Saat Fuanı
• Haber Merkezi -3.
Kuyumculuk Saat Fuan
bugün Antalya Dedeman
Oteli'nde yapılacak. Seiko,
Pulsarve Lorus
markalannın
koleksiyonlannın
sergileneceği fuarda
özellikle dünyanın ilk
jeneratörlü kol saati Seiko
Kınetik ile dünyanın ilk
floresanlı kol saati Seiko
Lumibrite'ın büyük ilgi
göreceği sanılıyor.
Barış
aranıyor
• İstanbul Haber Servisi-
Dünyaca ünlü konfeksiyon
fırması Benetton yeni
reklam kampanyasını
Gazze kentinde başlattı.
Benetton'un sansasyonel
reklam kampanyalannın
yaratıcısı Oliviero
Toscani'nin hazırladığı
Benetton Kataloğu'nda
fırmanın ilkbahar-yaz
ürünlerinin tanıtımında
Filistinliler model olarak
kullanıldı. Ürünler
"Benetton katalog Gazze'de
banşı anyor" başlığıyla
sunuldu.
Nevruz konulu
pul
• ANKARA (AA) - PTT,
Nevruz (yenigün) konulu
anma pullan ile ilk gün
zaıflannı satışa sundu.
PTT'den yapılan yazılı
açıklamaya göre çok renkli
olarak bastınlan ve 3 bin
500 liradan satılacak
Ne\Tuz konulu anma
pullan, 6 ay süreyle satışta
kalacak.
lObin fidan
dikildi
• İNEGÖL (Cumhuriyet)
-Güney Marmara Doğal ve
Kültürel Çeyreyi Koruma
Derneği (GÜMÇED)
Inegöl ve Hamza
şubelerinin ortak
organizasyonuyla geçen
günlerde Hamzabey köyü
üzerindeki 100 bin
metrekarelik kıraç alanın 5
bin metrekarelik bölümüne
10 bin adet kızılçam ve
aylantus fıdanı dikildi.
Doğal ve içgüdüsel korkulanmızm artmasıyla başlayan hastalık, korkulann spesifik alanlara yönelmesiyle sürüyor
üam, ıızerıneÇeviri Servisi - Avuçlanmızın
terlemeye başladığı. nefesimizin sık-
laştığı, göğsümüzün daraldığı ve ba-
yılacak gibi olduğumuz anlar yaşa-
mışızdır.
Kimı zaman yüksek bir yerde, ki-
mi zaman kalabalıkta, bazen karan-
lıkta, bazen de küçücük bir böcek
gördüğümüz anda yaşadığımız bu
korkular, uzmanlann araştırmalan
sonunda uygarlığın insanoğlu üze-
rinde yarattığı psikolojik baskılarda
son uyan olarak niteleniyor.
Davranış terapisi tam 20 yıldır de-
ğişik psişik rahatsızlıklarda kullanı-
lan bir yöntem olmakla beraber hiç-
bir zaman korku karşısında yarattığı
başanlı etkiyi gösteremedi. Fobi adı
da verilen bu tür korkularda davranış
terapisi çok kısa sürelerde etkili olup
hastayı rahatlatıyor.
Bugünlerde ise yeni ve henüz
açıklanmamış bir yöntemle geniş
çaplı denek araştırmalan yürütülü-
yor. Dört korku hastasından üçü,
özel bir davranış terapi yöntemiyle
korkulanndan uzun vadede sıynlıp
tamamen iyileştirilebiliyor. Bu sonu-
ca vanlabilmesi için Hamburg Üni-
versitesi klinıği uzmanları, 13 yıl
boyunca 600 korku hastasını göz-
lemlemişler.
Münih Max-Planck Enstitüsü Psi-
kiyatri Bölümü uzmanlanndan Hans
Ulrich VVittehen'e göre, sadece Al-
manya'da 7.5 milyon insan korku
krizleri içinde yaşamını sürdürmek
zorunda kalıyor. Wittchen"e göre
• Korkulann fobi olarak nitelenip nitelenmemesi,
öncelikle yaşandıklan sürelere bağlı. Hiçbir hasta,
bir iki kez herhangi bir durum karşısında korku şösterdi
diye bu tür bir tedaviye alınmıyor. Ancak aynı şıddette
korkularla bir yılı geçiren hastanın da kendiliğinden
iyileşme olasılığı neredeyse hiç yok.
dünyanın diğer gelişmiş ve geliş-
mekte olan ülkelerinde de oranlar
çok fazla değişmiyor ve bu nedenle
9O'lı yıllar psikiyatri tarihine korku-
nun yıllan olarak geçecekler. Doğal
ve içgüdüsel korkulanmızm artma-
sıyla başlayan hastalık, korkulann
spesifık alanlara yönelmesiyle sürü-
yor ve en sonunda hastayı, korkula-
nndan kaçmak ya da onlarla karşı-
laştırmamak adına kendi yaşamını
kısıtlar ve bir otokontrol uygular ha-
le getiriyor. Yukanda da değindiği-
miz ve kademeli yaklaştinna adı ve-
nlen yeni yöntemle ise hastalar kor-
kulannın aşamalı bir şekilde üzerine
gıdilmesiyle tedavi edilmeye çalışılı-
yorlar. Burada izlenen yöntem şu:
- Örneğin yıllarca örümcek korku-
suyla evlerini gece gündüz temizle-
yen insanlar. bulunduklan ortamlar-
da örümceklerin gezinmesine kat-
lanmak zorundalar.
- Her iğne yemeden önce korku-
dan bayılma aşamasına gelen kişiler.
damardan kan aldırmak gibi bir baş-
langıçla terapiye başlıyorlar.
- Kusmaktan ölesiye korkan in-
sanlar, kusma sahnelerinin bol oldu-
ğu fılmlerle tedaviye giriş yapıyor-
lar.
- Uçuş korkulan kariyerlerini etki-
leyecek ölçüde bir düzeye gelen ki-
şiler. yanlannda psikologlanyla çok
kısa uçuşlara çıkıyorlar.
- Yükseklık korkusu ise özel giy-
siler giyilip bağlandıktan sonra aynı
korkuyu paylaşan insanlarla camdan
asansörlere binilerek giderilmeye ça-
lışılıyor.
Bu korkulann fobi olarak nitele-
nip nitelenmemesi ise öncelikle ya-
şandıklan sürelere bağlı.
Hiçbir hasta, bir iki kez herhangi
bir durum karşısında korku gösterdi
diye bu tür bir tedaviye alınmıyor.
Ancak aynı şiddette korkularla bir
yılı geçiren hastanın da kendiliğin-
den iyileşme olasılığı neredeyse hiç
yok.
Bu korkulann hastaya getireceği
sonuçlar arasında ise depresyon. al-
kol ve ilaç bağımlılığı ve son olarak
da yüksek oranda intihar eğilimi gö-
rülüyor.
Davranış terapisi bu ağır durum-
larda bile 15 seans sonunda etkisini
gösteriyor. Tedaviye alınanlardan
yüzde 80'inde bariz düzelmeler, hat-
ta iyileşme gözlemleniyor.
tşimiz çok zor. Renkli hamuriar, suluboy alar. kâğıtiar, kalemler. önümüzde. Ama acaba hamurla mı oynasak, boyayla harikalar nu yaratsak? Bir tüıiü karar veremiyonız.
Konuk olduğumuz yuvada çocuklan, aralanna kanşmadan, uzaktan izledik
Güneş odaya geldi, küçük kız sustu
FİGENATALAY
Güneş birden bulutlann arasından
sıynlıp odaya giriveriyor. Dakika-
lardır gözyaşı döken küçük kız, o
anda susuyor. Elini güneşin aydınlı-
ğına uzatıyor, sıcaklık ve ışıktan
mutlu, "Güneş odaya gekü" diyerek
gülümsüyor.
Aralarında, güneşin susturduğu
Meüsa gibi ağlayanlar olsa da okul
öncesi kurumlara giden çocuk sayısı
giderek artıyor. Kişiliğin oluşruğu
0-6 yaş döneminde gidilen nitelikli
kurumlann, çocuğa olumlu katkısı
da artık biliniyor. Ancak, yaşıtlany-
la daha önce beraber olmamış, bakı-
cı ya da büyükannelerle büyümüş,
evin koruyucu sıcaklığından çıkmak
istemeyen çocuklann bu tür kurum-
lara uyum sağlamakta güçlük çek-
tikleri de bir gerçek. Çocuklann yu-
vada gün boyunca neler yaptığını,
birbirleriyle ve öğretmenlerle nasıl
bir ilişki içinde olduklannı hep me-
rak ederdiİc ve Suadiye'deki Yeşilyer
Çocuk Evi'ndeki birkaç saatiik ko-
nukluğumuz sırasında çocuklan,
aralanna kanşmadan, uzaktan izle-
me fırsatı bulduk. Sonuç; çocuklann
bulunduğu her ortam gibi burası da
çok keyifli ve tabii ki şaşırtıcı.
Yaşlan 2.5 ile 3.5 arasında deği-
şen 20 çocuk bir arada. Rakam,
"Ben biriyle başedemiyorum" dı-
yenler için kesinlikle ürkücütü. Ama
aslında "başetmek" hiç de o kadar
zor değil. Üstelik yukandaki örnek-
te olduğu gibi, güneş de ışığıyla her
an yardımmıza gelebilir.
Güney'le Kemal, odanın ortasın-
da, "Hadi Gel Köyümüze Geri Dö-
nelim"i göbek atarak söylüyorlar.
Yuvada 'klip saati' olmayacağına
göre demek ki 'serbest saat'teyiz.
Şarkı bittikten sonra Güney bir elini
omzuna doladığı Kemal'i, "Bu be-
nim dostum" diyerek tanıştırıyor.
İki dostu hah üzerinde serbest stil
güreşirken bırakıp 'doktorculuk' oy-
nayanlara göz atıyoruz. Bütün ço-
cuklar doktor. Hasta ise tabii ki öğ-
retmen abla. Hepsi 'hasta'nın iyileş-
mesi için olağanüstü çaba harcıyor
"Şimdi bir iğne yapıcam. hemen iyi-
leşeceksin", "Çok yemen lazım, yok-
sa lyileşemezsin", "Şu ilaçlann hep-
sini al, biraz acı, ama başka çare
yok", "Bunları yemezsen, yine iğne
olursun™.
'Hasta' iyileştikten sonra çeşitli
köşelerde gruplar halinde oyunlar
oynanıyor. Konu sıkıntısı mı çeki-
yorlar nedir, bir köşeden yine 'has-
ta, acı, ilaç' gibi sözcükler duyuyo-
ruz. Dila, Ceylin ve Ece "ev"deler.
Kemal de yanlannda yüzükoyun ya-
tıyor. Eda ve Ceylin ellerindeki fin-
candan ilaç "içiyoriar". Eda: "Be-
nitn flacım çok acL Sen içemezsin."
• Çocuklar doktorculuk
oynuyor. Hasta, öğretmen
abla. Hepsi 'hasta'nın
iyileşmesi için olağanüstü
çaba harcıyor: "Şimdi bir
iğne yapıcam, hemen
iyileşeceksin", "Çok yemen
lazım, yoksa iyileşemezsin*.
Kızlar birden Kemal'e kedi mu-
amelesi yapmaya başlıyor:
Ceylin. "Kedimiz hastalandL"
Eda: "Yok, yalmzca uyuyor."
Bu diyaloglar sürefken Güney
aniden "ev"e girerek, lavaboyu al-
maya çalışıyor. Ceylin vermek iste-
miyor, ama çok da direnemiyor. Gü-
ney lavaboyu aldı almasına da şimdi
ne yapacak? "AMık, bari bir işe ya-
rasuı" diye düşündüğünden olsa ge-
rek, lavabonun musluklarını 'açı-
yor'; elini, yüzünü, kollannı. boynu-
nu, başını uzun uzun 'yıkıyor'. Bu
arada kendisini izleyen Ceylin şaş-
kın soruyor: "Çok komik, ne yapı-
yorbu?"
Her şey bu kadar güllük, gülistan-
lık değil elbette. Ağlayan çocuk ol-
mazsa olur mu? Ağlayanlan da tür-
lerine göre ayırmak gerek: Sürekli
ağlayanlar ve annesi akhna gelince
ağlayanlar. Melisa, sürekli ağlayan-
lara bir ömek. Üstelik yuvayı da se-
viyor, ama bu gözyaşlanna engel
degil. Önceleri öteki çocuklann ya-
nına yaklaşmadan, dizinin dibinden
ayrılmadığı Şükran Öğretmen'e
"Hadi eve gideum'" deyip duran Me-
lisa, giderek daha uzun süre ağlama-
dan oyun oynamaya başlıyor. Sonra
tüm çocuklann masa çevresinde
renkli hamurlarla oynadığı bir sıra-
da, rengarenk hamurlar 'ev öziemi'ni
unutturuveriyor. Çocuklann arasına
oturup hamurla 'aslan kral' yapıyor.
Halinden öylesine hoşnut ki, ağzın-
dan şu sözler dökülüyor: "Herkes
burada, ben ağiamıyorum."
Aslı, arada sırada ağlayanlara ör-
nek. Onun ağlaması da şöyle ger-
çekleşiyor: Masa çevresinde sulubo-
yayla patates baskısı yaptıklan ya
da hamurla oynadıkları bir anda.
elindekiyle uğraşmaya devam ede-
rek, "Annem nereye gitti? Bize gide-
Um" diyerek ağlamaya başlıyor. As-
lı 'nın susması ise şöyle gerçekleşi-
yor: Aslı'nın evi mutfak penceresin-
den görülebiliyor. Aslı kucağa alı-
nıyor, pencereden evini görüyor ve
susuyor.
20 çocuk arasında başka ağlayan
yok. Zaten Melisa ve Aslı da yuvaya
yeni başlamışlar ve büyük olasılıkla
kısa sürede alışacaklar. Işte, Yeşil-
yer'de geçen birkaç saatin çok kısa
özeti.
Aslında yazı çok eksik kaldı. Er-
kek kardeş isterken yuvadaki yara-
maz erkek çocuklan görünce kız
kardeşte karar kılanlan, sigara içen
anne-babalarından yakınanları.
yazamadık. Onlar da başka sefere...
Şimdi "serbest saat". Trenler, kamyonlar, toplar, müzik
aletieri... hepsi ortada. Her koşede başka bir oyun oyna-
nıyor. Dennis ise sessiz bir köşe\e çekilmiş. Elindeki re-
simli öykü kitabına dalmış, gitmiş. Henüz okuma-yazma
bilmivor ama ne gam, resimlere baka baka tüm öyküyü
anlayabilKor. (Fotoğraflar: KAAN SAĞANAK)"
DüNYADAN
Kadmlar araba
tasanmma el atmalı
Çeviri Servisi - Araba tasanmcılan arasında Cindy
Chanvick çok özel bir konuma sahiptir. A\Tupah
araba sürücülerinin ve Amerika'da yeni çıkan
arabalan satın alanlann yaklaşık yansı her ne kadar
kadınlardan oluşsa da arabaya biçim kazandıranlann
hemen tümü erkektir.
Kadın araba tasanmcılannın bir listesi yapılacak olsa
bir avuç isimden fazlası çıkmaz. Bunlar arasında Ford
ekibinden Mimi Vandermolen, Fiat'tan Salh WTlson
ve Saab'ın tasanmcılanndan Aina Nilsson sayılabilir.
Chanvick ise daha çok kadının otomotiv alanında
çalışması için mücadele eden tasanmcılar arasında yer
alıyor. Geçen hafta Cenevre'de yapılan bir seminerde
tasanmcılar "Kadın ve Araba: Aralarında Aşk Yok
mu?" konusunu ele aldılar.
Seminer, gelecekteki araba tasanmcılannı eğıten
kurumlann başında gelen Avrupa Sanat Merkezi'nde
yapıldı. Kuruluşundan bu yana geçen dokuz yıllık
süre içinde bu okuldan mezun olan kadınlann sayısı
ikiyi geçmiyor. Okulun ulaşım aracı tasanm
bölümünün başkanı, tüm özendirici girişimlere karşın
başvuruda bulunan kız öğrenci sayısında elle tutulur
bir artış olmadığnı dile getiriyor.
Yoğun trafik nedeniyle arabada geçirilen sürenin
giderek artması. konforu bir lüks olmaktan çıkanp bir
gereksinim durumuna getiriyor. Bu da sanatsal açıdan
daha yetenekli olan kadının araba tasanmına el atması
gerektiği anlamına geliyor.
50 yıllık banş için anı para
Çeviri Servisi - Dame Vera Lynn, tkinci Dünya
Savaşı'nda "Silabtı Kuvvetterin Sevgilisi"ydi. Savaş
boyunca bu unvanını soyluluğunu belirten "dame"le
birlikte canlı tuttu. Şimdi savaşın 50. yıldönümü
vesilesiyle yeni bir çıkiş yapıyor. Kraliçe başta olmak
üzere, tüm hanedanın katıldığı, savaşta savaşın çilesi-
ni çekenlere, savaşın bitiminden bu yana da o yıllarda
başlamış sıkıntılan yaşamayı sürdüren sivillere, yani
fabrika işçilerine, toplu taşıma araçlan şoförlerine.
itfaiyecilere yardım sağlamak için bir "Takdir ve
Taahhüt" kampanyası açmış. Bu amaçla hazırlattığı
"anı para"nın üzerinde şunlar yazılı: "50 yıliık banş
için 40 pence değerinde bir sikke: 1945 -1995." Hani,
şu bizim "tütûn ikramiyesi''ni anımatan bir uygula-
ma, ama çok daha doyurucu ve yaygın sonuçlar vere-
bilecek gibi görünüyor. Dame Vera, kampanyayı
şöyle diyerek başlatmış: "Onlann bizim için neİer
yapbklannı unutmamalıyız. Şimdi yaşlandılar ve
kazanmadıklanna gereksinimleri var, ona sahip
olmayada."
Cilt kanserine Betula
NEW YORK (AA) - ABD/li bilim adamlan, halk
arasında huş ağacı olarak bilinen "betula" kabuğunun
cilt kanserinin tedavisinde olumlu sonuçlar verdiğini
belirlediler. Illionis Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Dekanı John Pezzuto, fareler üzerinde yapılan
araştırmalann sonuçlannın çok başanlı olduğunu, huş
ağacının kabuğundaki betulik asitin insanlar üzerinde
de kullanılabilir hale getirilmesi durumunda, bunun
cilt kanseri tedavisinde bir çığır açacağını söyledi.
Şarkılı bebek bezi
ROITERDAM (AA) - Rotterdam'da yayımlanan
Algemeen Dagblad gazetesinin haberine göre
Hollandalı Wim Van Vugt. bebek altını ıslattığında
şarkı seslendiren çocuk bezi icat etti. Bebeklerin
bezinin değiştirilmesi zamanının geldiğini şarkıyla
haber veren çocuk bezi, normal çocuk bezi
imalatında kullanılan malzemelere elektronik çip ve
pil ilave edilmek suretiyle geliştirildi.
6
Devriın için 1935'in yok edfliş öyküsü
SERDAR KIZIK
tZMtR - 'DevTİm için 1935_'Ilk bakışta
bir fûm ya da bir kitabı çağnştınyor. tkisi
de değil. Izmir'in Çiğli ilçesinde laiklerle.
Atatürk ilkeleri karşıtlan arasındaki bir
mücadeleyi simgeliyor aslında...
'Devrim için 1935', dört yıl öncesine
değin Çiğli'de, meydandaki Atatürk hey-
kelinin kaidesine yontulu bir yazıydı.
1935 yılında dönemin îzmir Valisi Kâzım
Dirik tarafından yaptırılmışrı. Dirik, cum-
huriyetin ilkelerini, Ödemiş ve Berga-
ma'nın 4 köyüne. Pınarbaşı'na ve Çiğ-
li ye diktirdiği Atatürk büstlerine yazdır-
mıştı. Çiğli'deki büstün kaidesine yazılı
'Devrim için 1935', yıllarca ayakta kaldı.
Ta ki 12 Eylül gelinceye değin...
'Devrim' sözcüğüne bile tahammül
edemeyen 12 Eylül yönetimi döneminde
bir gece, büstteki yazı kapatıldı. Çiğlililer
uzun yıllar içi doldurulmuş ve üstü bo-
yanmış yazıyı, büstte okuyamadılar.Daha
sonra yazı, eski biçimine getirildi...
Takunyah başkan
23 Kasım 1992... Yeni ilçe ilan edilen
Çiğli"de, takunyah Belediye Başkanı Ga-
lip Öztürk'ün göreve başladığı 21. gün.
Aynı gece, sorhoş (!) bir kamyon sürücü-
• 'Devrim için 1935', dört yıl öncesine değin Çiğli'de,
meydandaki Atatürk heykelinin kaidesine yontulu bir yazıydı.
1935 yılında dönemin îzmir Valisi Kâzım Dirik tarafından
yaptınlmıştı. Daha sonra yazının başına neler geldi neler?...
sü büste çarpar. Artık Atatürk büstü yerle
bir olmuştur.
Büst, yerel yönetimce yeniden yaptın-
lır. Ancak üstündeki yazı yoktur. Burada
devreye, emekli öğretmen Süleyman Din-
çer girer. Duyarh bir yurttaş olarak bele-
diye başkanlığına verdiği dilekçede, büst-
teki orijinal yazının yazılmasını ister. Ko-
nu, belediye meclisinin 18.12.1992 tarihli
oturumunda gündeme gelir. DYP Meclis
grubu adına 6 üye şu önergeyi hazırlarlar:
"Belediye binamızın tam karşısındaki
Atatürk büstü, bir aracın çarpması sonu-
cu hasar gönnüş ve betediyemizce onanmı
yapümıştır. Ancak her nedense orijinal ka-
idesinde bulunan "Devrim için 1935" yan-
sı yeniden onanlan kaideye yazumamıştır.
Bu yazının, tüm iyi niyetimizle, unutulmuş
olacağını düşünmekteyiz. Zira beldemize
dikili bulunan büst. alelade değildir. Vali
Dirik tarafından Atatürk'ün cumhuriyet-
çilik, halkçıbk, milu'yetçüik, devletçilik, la-
ikük ve devTİmcilik unsurlanndan oluşan
ilkelerini belirtmek, gelecek nesülere ak-
tarmak için İzmir'in 6 degişik ilçe ve bel-
desine dikilmiş büstlerden biridir. Çiğli-
mizde bulunan büst, aziz Atamızın ger-
çekleştirdiği devrimleri ve kendisinin sahip
olduğu devrimcilik vasfını simgelemekte-
dir. Bu nedenle büstün kaidesine yazılı ve
Atatürk dorimlerini simgeleyen orijinal
yazının değiştirilmeden ve aynen yaalma-
sınu gnıbumuzca öneriyoruz."
Kaymakamlık yaayı yazdınr
Başkan Oztürk, her nedense konunun
kaymakamlığı ilgilendirdiğini düşünerek
havale eder. Kaymakamlık, önerge doğ-
rultusunda hareket ederek orijinal yazının
yazılmasını uygun bulur. Sonuçta 'Dev-
rim için 1935* yazısı, yeniden yerini alır...
Öztürk bu yenilgiyı hazmedememiştir.
27 Mart yerel seçimlerinin ardından yeni-
den göreve gelince ilk iş olarak 'büst dü-
zenlemesi'ne girişir ve orijinal yazıyı siler.
Emekli öğretmen Dinçer. kararlıdır.
27.3.1994 tarihinde Öztürk'e yeni bir di-
lekçe daha yazarak büstün parçalanmasın-
da bir kastın olduğundan kuşkulandığını,
bunun giderilmesi için aslına uygun dü-
zenlemenin yapılmasını ister. Atatürk'ün
devrimcilik ilkesinin yok edilmek isten-
mesine karşı direneceğini belirttir. Öz-
türk, yanıt olarak Dinçer'in hassasiyetine
teşekkür edip saygı ve sevgilerini sunar.
Büste kaymakamlığın da oluruyla "Be-
nim en büyük eserim cumhuriyettir... M.
Kemal Atatürk" yazısının yerleştirilmesi-
ni daha uygun bulduğunu belirtir.
Yeni bir dilekçe
Dinçer. tutumunu sürdürür. Bir ay sonra
yazdığı yeni bir dilekçede demokratik
tepkisini dile getirir ve istemini yineler.
Orijinal yazıyı yazdırmamakta kararlı Öz-
türk, 6.5.1994 tarihinde, meclis karanyla
kendini güvenceye almaya çalışır...
Öztürk bununla da kalmaz. Emekli öğ-
retmen Dinçer hakkında, 'şeref, onur ve
kişiliğine saldınlarak zarar verildiği' ge-
rekçeleriyle 500 milyonluk tazminat dava-
sı açar...
Dinçer bugün Karşıyaka Asliye Hukuk
Mahkemesi'nde, bir yandan kendini ve
daha da önemlisi Atatürk'ün devrimcilik
ilkesini savunuyor, öte yandan Atatürk
Cumhuriyeti'nde bu günlere gelinmesinin
öfkesini taşıyor.