Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25TEMMUZ1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Doktorlara
işkence
•ANKARA(ANKA)-
Gözalunda tutulduklan süre
jçinde polis tarafindan
kendilerine işkence yapıldığı
iddia edilen Hüseyin ve
Nesrin Usta adb doktorlara
işkence yapıldığına ilişkin
bulgulann adü tıp
raporlannda da var olduğu
iddia edildi. Türk Tabipler
Birhği Genel Sekreteri Şükrü
Hatun'danedinilen biJgiye
göre adü üp raporunda, her
#
ıki doktora da işkence
yapıldığma ilişkin bulgulara
rastlandı. Hatun, İstanbul
E)evlet Güvenlik
Mahkemesi'ne gönderüen
adli tıp raporuna göre her iki
doktorun koituk altlannda
morluklara rastlanıldığını ve
vücutJannda darp izleri
bulunduğunu öğrendiklerini
bildirdi.
PKK'lıdiye
açıklananlar
serbest
•ANKARA (ANKA)-
PoüsinPKKörgütü
yöneticisi ve üyesi
olduklannı. Ankara'da çok
sayıda silahb eylem
tasarladıklarını öne sürdüğü
32 kişiden 15'i çıkanldıklan
DGM Savalığı ile Nöbetçi
Sulh Ceza Mahkemesi'nce
serbest bırakıldı. Polisin
gözaltına aldığı sanıklar,
Ankara Emnıyeti'nde öncekı
gün yapılan görüntülü basın
açıkiamasında, aralannda
. TRT ve İçişleri Bakanlığı'nın
da yer aldığı binalann
bombalanması ve üst düzey
yöneticüerine suikast
hazırlığı yapmakla
suçlamyorlardı. Sanıklann
adına basın toplanüsı
düzenleyen Avukat Mustafa
Demirpolisin gerçekleri
saptırdığını, yasalan
çiğnediğini, her gözaltına
aldığı kişiyi örgüt üyesi diye
açıkladığını söyledi.
HEP deklarasyon
hazırlıyop
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Halkın Emek
Partisi Genel Başkanı
Feridun Yazar; siyasi parti
liderleri. demokratik kitle
örgûtü temsilcileri ve
sendikaalarla sürdürmekte
olduklan görüşmelerden
sonra bir deklarasyon
. yayımlayacaklannı söyledi.
. Partinin kapatılması için
Anayasa Mahkemesi'nde
dava açıldığıru anımsatan
Yazar, "Parti kapatmakla
hiçbirsorun
çözülmeyecektir. Bugün
. Türk siyasi yaşamında ilgınç
bir olay yaşanıyor. Bir yan-
dan, demokrasinin yüzkarası
, değerlendirmesiyle 12 Eylül
" dönemınde kapatılan partiler
. açıhyor, biryandan ban
siyasi partilenn kapatılması
• isteniyor" diye konuştu.
Çağlar-Sabah
davası
• BURSA(AA)-Devlet
Bakanı Cavit Çağlar'm,
kendisine yayın yoluyla
hakaretettikleri, tahİcir ve
tahrik edici tarzda yayınlar
yaptıkJan gerekçesiyle Sabah
Gazetesi aleyhine açüğı 55
milyar liralık manevi
tazminat davalanna 10
eylülde Bursa'da başlanacak.
Devlet Bakanı Cavit Çağlar,
Saah Gazetesi Sahibi Dinç
Bilgin, Sorumlu Yazı İşleri
Müdürü Cüneyt Can Oğuzer
aleyhine açüğı 50 milyar
liralık manevi tazminat
davasına 3. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nde lOeylül
günü başlanacak.
DSP'den asgapi
öcpeteleştipisi
•İSTANBUL(AA)-
Demokratik Sol Parti (DSP)
İstanbul İl Başkanı Vahap
Adıyaman, yeni saptanan
asgari ücretin 'achk ve
sürünme ûcreti' olduğunu
öne sürdü. Adıyaman,
yaptığı yaalı açıklamada, 29
yıl önce bugün, zamanın
Çabşma Bakanı BüJent
Ecevit'in öncülüğünde
işçüere tanınan demokratik
haklann, 12Eylül
döneminde büyük ölçüde
kısıklığını iddia ederek yeni
saptanan asgari ücret boğaz
tokluğü ücreti biledeğildir,
dedi
CHPbölge
toplantılapı
•SAMSUN(AA)-
Cumhuriyet Halk Partisi
(CHP), Karadeniz bölge
toplanüanın birincisi yann
Samsun'da, ikincisi ise pazar
günü Trabzon'da yapılacak.
Yann Samsun'da yapılacak
toplantıya: Samsun, Ordu,
Amasya, Tokat ve Sinop,
Trabzon'ndaki toplanüyada
Trabzon, Giresun, Rize,
Artvin ve Gümüşhane
Ukrinden gelecek CHP
kırultay delegeleri, SHP,
DSPil,ilçebelediye
bajkanJan kaülacak.
12 Eylül davalanyla yargılananlarhâlâ yurtdışına çıkamıyor
Darbekökenlipasaportsaneısısüriiyor
• 12Eylülaskerimüdahalesin(lensonrahaklarındadavaaçs]anlar,bu
davalardan beraatetmişohnalannakarşınyurtdışnaçıkışlardatahditlerie
karçalaşıyor. Bu durumdaki on binleroekişi bir hukukveözgüriüksavaşımıiçinde.
ALİTEVFİKBERBER
12 Eylül sonrasında yargılandıklan dava-
lar nedeniyle yurtdışına giriş ve çıkışlanna
tahdit konulan on binlerce kişi, haklanndaki
tahditieri kaldırma uğraşı veriyor. Gerek
yurtdışında gerekse yurtiçindeki müvekkile-
rinin haklanndaki tahditieri kaldırmaya çalı-
şan avukatlar, adli ve bürokratik engelleri aş-
makta oldukca zorlandıklannı belirtiyorlar.
Avukatlar sorunun çözümü için, işlemleri
hızJandırmayan personelden ya da devletten
tazminat talep etmc hakkının tanınmasıru is-
tiyorlar.
Haklanndaki çeşitli suçlamalar nedeniyle
Ağır Ceza ve Sıkıyönetim Mahkemelerinde
yargılanan onbınlerce kışı hakkında, özelhk-
le 12 Eylül 1980 sonrasında konulan yurtdışı-
na çıkma ve ülkeye gırme tahditieri, abnan
takipsizlik ve beraat kararlanna karşın kaldı-
nlmıyor. Yargılamalar ve soruşturmalar so-
nucu aklanan binlerce kişi, haklanndaki tah-
dit kararlannın kaldınlması için uzun süreler
hukuk mücadelesi veriyor. özelbkle Sıkjyö-
netim Askeri Mahkemelerinin kaldınlması
sonrasında dava dosyaJannın birçok el de-
ğiştirmesi ise bu konudaki işlemlenn çabuk-
laştınlmasmın önündeki en büytik engeli
oluşturuyor.
Müvekkilerine ait dava dosyalannı bul-
mak için dedektif gibi çalışıp, il il dolaştık-
lannı beürten avukatlar, tüm bu zorluklara
karşın ele geçirdikleri tahditlerin kaldınldığı-
na ilişkin yazıb mahkeme kararlannın, özel-
likle hava alanlannda ve emniyet müdürlük-
lerinde dikkate abnmadığını, bu nedenle de
müvekkillerinin mağdur duruma düştükleri-
ni bebrtiyorlar.
Kızkardeşi Nu*sel Şolt ile eniştesi Fevzi
Şolt'un önceki gün yurtdışından ülkeye gir-
mesini sağladığını belirten avukat Gürsel vs-
tün, Avukat Habt Çelenk'in " Ipten adam
alınm ama tahdit kaldıramam" sözünü anım-
satarak, bu konuda "ıstırap" çekildiğini söy-
lüyor.
Nursel Şolt ve Fevzi Şolt hakkmdaki tah-
ditieri, yargılandıklan davaJardan çok önce
aklanmış olmalanna karşın 3.5 aylık bir uğ-
raş sonucunda kaldırabildiğini bebrten Avu-
kat Üstün, "Benim gördüğüm kadanyla em-
niyette her sayfasında 20 kişinin adırun bu-
lunduğu en az 5-6 santim kahnhğında bir ki-
tap var. Koskoca devlet ile pire olarak ru'tele-
yebileceğimiz kişi arasında bir tahdit davası
buJunuyor. Bu anonim bir sorumluluktur.
Devlet her zaman kişiden güçlüdür. Bu ko-
nuda en azından beraat ya da takipsizlik ka-
rarı alındığında savcılıklann, ilgili mercilere
derhal bu karan bildirmelen gerekir. " diyor.
Avukat Gürsel, hayal olarak değerlendirme-
sine karşın, yargıiamalarda akJananlar
hakkında tahditlerin re'sen kaldınhnaması
dunımunda, İdare Hukuku gereğince devlet-
ten tazminat ısteme hakkının bulunması ge-
rektiğini söylüyor.
Avukat Üstün, bir hukuk devletinde bu
tür tahditlerin derhal kaldınlması gerektığini
belirterek, bu konuda Adalet ve içişleri Ba-
kanlıklanna büyük göreyler düştüğünü, ön-
celikle yapılması gerekenin ise işlemlenn hız-
landınlması açısından "emniyetin dUrtül-
mesi" olduğunu beürtiyor.
İstanbul Barosu Genel Sekreteri Avukat
Kemal Keleşoğlu da mahkemelerce tahdit
konulduğunda idari işlenılerin hızla gerçek-
leştirilmesine karşın tahdidin kaJdınlması du-
nımunda aynı işlemin çok ağır ve zor ya-
pıldığına dikkat çekiyor.
Avukat olarak tahdit kaldırma işi almak
yerine çok grift bir dnayet davasını almayı
yeğledigiru söyleyen Keleşoğlu, "Hakkında
tahdit konulmuş bir kişi ilgiblere göre asbnda
sakıncalı bir kişidir. Bu da bir nevi fişle-
medır. Bu nedenle de tahditlerin kaldınlması
işlemini zora koşuyorlar, gönüllü olarak
kaldırmak istemiyorlar. Gerek yurtdışma
çıkmak isteyenler, gerekse yurda girmek iste-
yenler çok mağdur oluyor. Mahkemeler tah-
ditieri kaldınbyor ama bürokratik işlemler
sürüp gidiyor" diyor.
Baro Yönetim Kurulu üyesi Avukat Os-
man Ergin de, "Bakın şu anda İstanbul Sıkı-
yönetim Mahkemelerinde tüm tahditler kal-
dınlmış durumda. Ancak gidin bakın tahdit
listesine binlerce tahditli insan bulursunuz"
diye konuşuyor. Bir müvekkili hakkında sav-
cılıktan aldığı takipsizlik karanna karşın ha-
len tahditi kaldıramadığını anlatan Osman
Ergin, sorunun çözümü için adb ve idari iş-
lemlerin hızlandınlması gerektiğini aksi du-
rumda, ilgililer hakkında görevi kötüye kul-
lanmak ya da ihmalden tazminat davaa
açma hakkının tanınmasını istiyor. Müvek-
kili Nurettin Yıbnaz'a hakkında tahdit var
diye nufus kağıdı dahi venlmedıgıni belirten
Avukat Ergin, "Tahditi kim koyuyorsa onun
kaldırması gerek" diyor.
Hande Şevkat Mumcu gözaltında kaldığı 4gün için manevi tazminat davası açtı
Mumcu9
dan4 gün bedeli: 50 nıilyoıı
• Sorgusunu yaptığı Hande Şevkat Mumcu'nun
ifadesini gizlice teyp bandına kaydeden eski
Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Tugay Özçeri'nin,
görevi kötüye kullandığı gerekçesiyle yargılanması
isteniyor
TURANY1LMAZ
ANKARA -"Kripto davasf'-
nın seyri değişiyor. Gözler,
Hande Şevkat Mumcu'nun ilk
sorgusunu yaparak ifadesini
gizlice teybe kaydeden Türki-
ye'nin Brüksel'deki NATO Da-
imi Temsilcisi, eskj Dışişleri Ba-
kanlığı Müsteşan Tugay Özçe-
ri'yeçevrildi. Mumcu'nun avu-
katı Prof.Dr. Metin Günday, özel görüşmenin tutanaklannı
"usulsüz bir biçimde teyp bantı "gizli aşk iüşkisi" içinde olduğu
ile kanıt toplayarak -----
landığmı savundu. Günday.
Dışişleri Bakanı Çetin'e yapa-
cağı başvuruda, özçeri'nin,
TCK'nın 1-3 yıl arasında hapis
cezası içeren 240. maddesi
uyannca, görevi kötüye kullan-
ma suçundan yargılanabibnesi
için hakkında ceza kovuştur-
ması yapılmasını isteyeceğini
bildirdi.
Cumhurbaşkanı Özal ile
ABD Başkanı Bush arasındaki
kanıt toplayarak görevmı
kötüye kullandığı" gerekçesiyle
özçeri hakkında ceza soruştur-
ması açılması için Dışişleri Ba-
kanı Hikmet Çetin'e başvuru-
yor. Mumcu, gözaltında
kaldığı 4 gün için 50 milyon b'ra
manevi tazminat istemiyle dava
açtı.
Prof. Dr. Metin Günday.
Cumhuriyet'in sorusu üzerine,
özçeri hakkında ceza kovuş-
turması yapılmasına ilişkin baş-
vumyu bugünlerde yapacağını
söyl«ii. Günday, "Özçeri'nin,
teyp bantı ile İcanıt toplayıp.
sonra da bu bant kaydına daya-
narak idari işlem tesis etmesi
tam anlamıyla usulsüzlüktür"
dedi. Bu usulsüzlüğün mahke-
me karanyla da kesinlik ka-
zandığını bebrten Günday, öz-
çeri'nin, bu eylemi ile yetkisini
aşarak görevini kötüye kul-
öne sürülen ANAP'ın eski ge-
nel başkan adaylanndan Ha-
san Celal Güzel'e veraıekle suç-
lanan, ancak Ankara DGM'de
beraat eden Hande Şevkat
Mumcu, davanın sonışturması
sırasında gözaltında kaldığı 4
gün için kendisine "haksız gö-
zaJtı tazminatı" ödenmesi iste-
miyle dava açtı.
Mumcu'nun aMikatı Gün-
day tarafindan Ankara Ağır
Ceza Mahkemesi'nde açılan
davanın dilekçesınde, Mumcu'-
nun, hakkındaki davadan bera-
at ettiği, bu karann da Yargıtay
tarafindan onanarak kesinleşti-
ği anımsatılarak "Böylece, mü-
yekkibme yöneltilen suçlama
ile bu suçlama dolayısıyla mü-
vekkilemin yakalanarak 4 gün
süre ile gözalünda tutulmasının
haksızbğı kesin hüküm ile sabit
olmuştur" denildi.
Hasan Celal Güzel
Mumcu ile ailesinin bu.
haksız gözaltı işlemi nedeniyle
çok büyük ve derin üzüntülere
katlanmak zorunda kaldıgı da
belirtilen dilekçede şöyle denil-
di:
"Bu haksız yakalanma ne-
deniyle basında yer alan haber
yorumlar, o zamanlar 27 ya-
şında ve henüz Dışişleri Ba-
kanlığı'nda aday memuru olan
ve dolayısıyla mesleki kariyeri-
nin başında bulunan müvekki-
lemin toplumsal saygınbğını ve
mesleki kariyerini olumsuz
yönde etkilemiştir. Kamuoyun-
Hande Şevkat Mumcu
da ve müvekkilemin çevresinde
kendisı hakkında kötü bir kanı
oluşmuş, hatta görev yaptığı
Dışişleri Bakanlığı, müvekkile-
min görevine son vermiş ve de
görevine son verme nedenlerin-
den biri olarak, müvekkilemin
gözaltına alınmış olduğunu
göstermiştir. Tüm bu durum-
lann müvekkileme büyük bir
üzüntü verdiği kuşkusuz olup,
asbnda parasal olarak tama-
men giderilmesı asla mümkün
olmayan bu manevi zararlann
bir ölçüde azaltılabilmesi
amaayla 50 milyon lira tuta-
nnda bir manevi tazminat is-
tenmesi zorunlu hale gelmiş-
tir."
Günday, Dışişleri Bakan-
bği'na da başvurarak, Ankara
4. İdare Mahkemesi'nce, Dışiş-
leri Bakanlığı İkib Siyasi İşler
Genel Müdür Yardımcılığı
Amerika ve Pasifik Dairesi'n-
deki aday meslek memurluğu
Mumcu'nun görevine baslatıl-
masını istedi. Günday, Mum-
cu'nun, görevine son verildiği
tarihten bu yana geçen süreye
ibşkin parasal ve özlük hak-
lannın da yasal faiziyle birbkte
kendisine verilmesi gerektiğini
bildirdi.
Hasan Celal Güzel de, da-
vaya, soruşturma aşamasından
ıtıbaren sık sık müdahale et-
mekle suçlanan eski Adalet Ba-
kanlığı Müstesan Arif Yüksel'-
in, Cumhurbaşkanı özal tara-
findan Cumhurbaşkanlıgı Baş-
danısmanlıgı'na getirilmesine
ilişkin şöyle dedi:
"Sayın özal'a şu soruyu sor-
mak gerekiyor: Bu tür İcişileri,
yani Arif Yüksel ite hakkında
yolsuzluk ve usulsüzlük dos-
yalan olanlan neden yanınıza
abyorsunuz? Sizin bunlarla ne
ilginiz var, bunlara bir borcu-
nuz mu var?"
Üç karikatüregözaltı
SİNOP (Cumhuriyet)- Sinop
Belediyesi'nce 4'üncüsü düzen-
lenen "turizm şenlikleri" prog-
ramı çerçevesinde açılan kari-
katür sergisinde Mehmet Ars-
lan'ın üç karikatürü'"gözaltı-
na" abndı.
Sinop Belediyesi'nin düzen-
lediği şenbkte İcarikatür sergi-
sinin açıLşını VaL' Adil Yazar
yaptı. Açılışa Belediye Başkanı
Ab Karagülk, DYP Milletve-
kili Cafer Kesercioğlu, Emniyet
Müdürü Mehmet Yazıa da
katıldı. Ancak serginin son
günü Mehmet Arslan'ın 15 ka-
rikatüründen 3'ü gözaltına
abndı ve Arslan da Savcıbğa
görürüldü. Arslan savalıkta
verdiği ifadesinde karikatürle-
rinden birinin Güm Güm dergi-
sinin düzenlediği yanşmada
ödül aldığmı, diğerlerinin de
Cumhuriyet gazetesinde yayım-
landığıru söyledi.
Sava Mehmet Ertuğrul sa-
natçının. serbest bırakılmasına
karar verirken üç karikatüre de
soruşturma sonuçlanana kadar
el koydu.
SAVIH BA$KAN
OTO-FARK
YAFAUN[
O &İÇİM
Çeşitli dernekkr Lozan Antlaşması'nın yıMönümü nedeniyle
Taksim Amb'na çelenkJer koydu
Lozan69yaşında
, Haber Merkezi -Çağdaş
Türkiye'nin temellerini sağ-
lamlaştırması açısından tarih-
sel bir önem taşıyan Lozan
Antlaşması'nın ımzalanışının
69. yıîdönümü dün kutlandı.
Lozan Antlaşması'nı "tarihse!
bir uzlaşma" olarak nitelendi-
ren Cumhurbaşkanı Turgut
Özal, dün yayımladığı mesajda
şu görüşlere yer verdi:
"Türk devletinin siyasi ta-
rihte doğuşunu tescil eden Lo-
zan, büyük milletimize 69
yıldır banş, istikrar. refah ve
saadet yolunu açmıştır. Lozan
Antlaşması sadece miüetimi-
zin nzasına değil, teminat ve
himayesine de mazhar olduğu
için, gelecekte de yaşama gücü-
nü koruyacak ve Türkiye ilele-
bet bir banş, huzur ve güven
adası olmaya devam edecek-
tir."
DSP Genel Başkanı Bülent
Ecevit ise dün Ankara'da dü-
zenlediği basın toplantısında.
Lozan Antlaşması ile Sevr'in
tarihin çöplüğüne atıldığını
vurgulayarak şunlan söyledi:
"Ancak şimdi müttefıkimiz
olarak Türkiye'nin bütünlü-
ğünden ve bağımsızlığından
sorumlu bazı devletlerin etkin
güçleri, Sevr'i dirilterek Tür-
kiye'yi ve Türk ulusunu bölme
hayab güdenleri açıktan des-
tekbyorlar. Bu devletlerden
bazılan, Türkiye'nin bölücü
teröre karşı vermekte olduğu
mücadeleyi baskı, tehdlt ve
ambargolarla delmeye kalkışı-
yorlar."
ANAP Genel Başkanı Me-
sut Yılmaz da dün yayımladığı
mesajda,"Ülke bütünlüğünün
ulusal çıkarlann modasının
geçtiği sanıldığı bir dönemde
Lozan her zamankinden daha
fazla anJam ve önem taşunak-
tadır"dedi.
Refah Partisi, TBMM Grup
Başkanvekib Şevket Kazan,
"Lozan Antlaşması'nın bir
benzerinin, bugünkü Meclis'e
bilgi verilmeden Kıbrıs hak-
kında imzalanmak için çaüsıl-
ması, Denktaş'a baskı yapıl-
ması ve baskıcılar arasında
hükümetin de bulunması şa-
yanı ibrettir"dedi.
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği Başkanı Prof. Türkan
Saylan, Atatürkçü Düşünce
Derneği Başkanı Nedim Arat
ile aralannda Prof. Necla
Arat'm da bulunduğu ÇYDD
üyeleri Taksim'deki Cumhuri-
yet Anıtı'na törenle çelenk
koydular.
KONUK YAZAR
Sansür: Abdülhamit
9
teııbugüneçok şeydeğişmedi
Av.FİKRETİLKİZ
Basın Konseyi Hukuk Danışmanı
1908 yıbnda "tebb'gat-ı resmiye'leri ya-
yımlamak zorunda olan İkdam, Sabah, Ter-
cüman-ı Ahval ve Saadet gazeteleri Abdülha-
mit "sansürü"ne karşı ayakta kalabilen gaze-
telerdi. 24 Temmuz 1908 günlü baskılannda.
Meclis-i Mebusan seçimlerinin yapılacağına
dair resmi emirleri yayımlamalan ile 1876
Kanun-i Esasi'sinin yenİden yürürlüğe konu-
lacağı anlaşıldı. Gerçi Abdülhamit "sansürü'-
'nün kalktığı "tebb'gat-ı resmiye"de yoktur,
ama o gün yazılar dizibniş, düzeltmeler
yapılmış, provalar sütun habnde "sansüre
göndenlmek üzere" hazırlanmamıştır. Arük
anayasa vardır. Basın sansüre bağımlı değil-
dir. Abdülhamit'in sansür memurlanna pro-
valar verilmeyeoektir. Gazeteciler bu ortak
tavırda anlaştılar ve Abdülhamit'in sansür
memurlan o gün provalan alamadan geri
döndüler. Gazetelerin ederi on paraydı. 25
Temmuz 1908 günlü baskılan tükendiğin-
den, bir gazeteye yanm bra verenler oldu. O
günün gazetecileri, Abdülhamit sansürünü
bu başkaldın ve ortak tavırla kaldırmış oldu-
lar. Abdülhamit artık gazeteleri "kapata-
mayacak" ve "sansür" edemeyecekti. Gaze-
teciler de sansürü kaldırarak "basın özgürlü-
ğü"ne kavuşmuş oldular. Böylece 24 Tem-
muz 1908 eyleminin adı "Basın Bayramı"
olarak kutlamaya dönüştü, yıllardır kutlanı-
yor.
81 yıl sonra, Helsinki Nihai Senedi'nin ne
ölçüde uygulandığını belirlemek amaayla
Türkiye'deki durumu inceleyen İzleme Ko-
mitesi'nin Mart 1989 raporuna göre 1983
yıbndan beri 5 yıl içinde 2127 gazeteci hak-
kında soruşturma açümış ve 41 gazeteci hap-
se atılmıştı. 12 Eylül yönetimi 237 kitap
hakkında "yasaklama" karan vermiş, özal
hükümeti ise 195 kitap, 106 süreb yayın, 46
broşür, 22 gazete, 7 çoğaltılmış mektup, 32
bildiri, 3 kartpostal, 1 poster, 5 takvim, 2 ha-
rita, 6 albüm, 8 şiir, 2 müzik kaseti. 2 turist
rehberi, 1 makale ve 13 diğer yayını "yasak"-
lamıştı. 1989 yıbnda yayımlanan bu rapor
dışında, "yasal" olup olmadığı tartışmah ya-
saklar mevzuatı ortamında görev yapmaya
çahşan gazetecilerin başlanna gelenlerle ilgili
bazı bilgiler Basın Konseyi'ne ulaşıyordu.
Buna göre, sınırb sayıdaki bilgiye dayab ola-
rak görev sırasında saldınya uğrayan gazete-
ci sayısı, 24 ayn olayda 48 kişiydi. 1990
yıbnda 27 olayda 54 gazeteci. 1991 yıhndaise
27 olayda 54 gazeteci saldınya uğradı. Görev
yapan ve halka gerçekleri ulaştırmaya çaba
gösteren gazeteciyi döven.fihnlerinialan, ko-
lunu ve fotoğrafmakinesini kıran "saldırgan-
lar" kimdi? 1989 ve 1991'de 21 "saldırgan",
"kamu görevlisi" 3 ve 6 kişi "diğer şahıslar"-
dı. 1990 yıbnda ise saldırganlardan 20 kişi
kamu görevlisi. 7 kişi şahıslar olarak sapta-
nabildi.
Bu veriler çerçevesinde gazetecilerin "ya-
salarla" ve "saldırganlarla" başınm dertte ve
can güvenliklerinin tehlikede. ama özgürce
yargılanıp hapis yatma haklannın olduğu an-
laşıbyor. Hem de düşünce ve kanaatlerin ser-
bestçe ifade edilip, basının hür ve sansüre
bağb olmadığı savlannın sürekli tekrar-
landığı bir ortamda. Basın Konseyi'nin ger-
çekleştirdiği bilimsel araştırmayla Türkiye'-
deki yasa ve kanun hükmünde Kararname-
lerde basın özgürlüğünü etkileyen hükümle-
rinneler olduğu saptandı. 1989yıbbakımdan
152 yasa ve 11 KHK olduğu anlaşıldı. Siyasal
iktidar bu "yasal" düzenlemeyi yeterb bul-
madı. Kısaca "sansür" ve "sürgün" kararna-
meleri olarak anılan KHK'leri yürürlüğe
soktu. Özgür basın, gazete ve dergiler "yayı-
nlann durdurubnası", "matbaa kapatılması"
devrini yaşamaya başladı. Bir adım daha
atıldı. 3713 sayıb Terörle Mücadele Kanunu
yayımlandı. Ozgür basın için artık "kısıtla-
ma" esas, özgürlük "istisna" oldu.
1991 yıbnda Basın Konseyi; ANAP, SHP,
DYP ve DSP bderlerinden. 'basın özgürlüğü-
nü koruma yasası' çıkanbnasını istedi. Çün-
kü gazetecileri saldırganlara ve yasalara karşı
koruyabılmek için yasa istemek zorunlu ol-
muştu. Konsey'in bu yasayı talep ederken
amacı, basını "aktif' ve "pasif" devlet müda-
halesine karşı korumak ve devletin saydam-
laşmasını sağlamak, bireyleri basından gele-
bilecek onur kına yayınlardan koruyarak,
basının evrensel basın meslek ilkeleri çerçeve-
sinde gazetecib'k kavramına uygun düzende
çahşmasını teşvik etmekti. Bu talepleri DYP
ve SHP seçim bildirgelerine aldı.
25 Kasım 1991 tarihinde TBMM'de oku-
nan Hükümet Programı'nda, DYP-SHP
Koabsyonu basınla ilgili şu vaatleri sırabyor-
du: "Laik ve Atatürk ilkelerine bağb Türki-
ye'de inanç, düşünce, anlatım özgürlükleri
toplumun temebdir, kısıtlanamaz... Halkımı-
za, gerçekleri yansıtan ve doğru haber alma
olanağı sağlayan tarafsız bir devlet radyo-
televizyonu mutlaka sağlanacak ve özel tele-
vizyon ve radyo ıstasyonlannm kurulmasına
olanak veren hukuksal ortam hazırlana-
caktır. Bu amaçla hükümetimiz bir yandan
bunun gereği olan anayasa değişikliklerini
sağlamaya çalışacak, öte yandan da anayasa
değişikbğini gerekb kıbnayan yasal düzenle-
meleri gerçekleştirecektir.. Sansür, Muzır ve
Basın Yasası gibi yasalardan kaynaklanan
kısıtlayıcı düzenlemeler gerek toplumsal ya-
ratıalığı özgürleştirmek, gerekse hükümeti-
mizin temellendirmeye çalıştığı demokratik-
leşme ülküsünü hızlandırmak için kaldınla-
caktır..."
Hükümet programının okunmasman son-
ra vaatler dönemi sona ermiştir. Şimdi seçim
bildirgelerinde yer alan sözlerin yerine getiril-
mesi gerekir. Bu düşünceyle Basın Konseyi,
Başbakan Süleyman Demirel ve Başbakan
Yardıması Erdal İnönü'ye bir mektup gön-
derdi.
Yasal düzenlemeler beklenirken geçen süre
içinde tırmanan olaylarda, emniyet görevlile-
rinin gazetecilere saldınlannı önlemek için
çareler aranmaya başlandı. Israrlı çabalar so-
nucunda Basın Konseyi tarafindan hazırla-
nan 'genelge' taslağı İçişleri BakanhğVna su-
nuldu. Konsey isteklerini kısmen karşılayan
genelge 74 ibn vabüklerine İçişleri Bakanı
Ismet Sezgin imzasıyla gönderildi. 1992 yıb
Mart ayında gönderilen bu genelge, gazeteci-
lerle güvenlik güçleri arasındaki ılişkileri dü-
zenlemek amaanı taşıyordu. 74 il valiliğinde
bulunan bu genelge sorunlan çözmedi. Baş-
bakan Süleyman Demirel ve Devlet Bakanı
Gökberk Ergenekon'un isteği üzerine Basın
Konseyi, Başbakanlık genelgesi taslağı ha-
zırlayarak metni 1992 yılı nisan ayında
ulaştırdı. Asbnda hazırlanan taslak metin
1989 yıbnda Başbakanbk, İçişleri Bakanlığı,
Emniyet Genel Müdürlüğü, Dışişleri Ba-
kanbğı Protokol Genel Müdürlüğü, Başba-
kanbk Basın-Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü temsilcileri başta olmak üzere
toplumun çeşitli kesimlcrinden ve gazeteçi-
lerden oluşan ilgili kesimin katıldığı toplantı-
da açıklanan görüşlerin değerlendirmesi so-
nucunda ortaya çıkmıştı.
Ancak bu taslak genelge bugüne kadar
Başbakanbk genelgesi habne bir türlü dö-
nüşemedi, dönüştürülemedi. Yaşanan olay-
lar ve gerçeği halka ulaştırmak için çaba gös-
teren gazetecileri başka gerceklerle burun bu-
runa getirdi. Birkaç 'gerçek örnek, artık öz-
gürlüğün kural, kısıtlamanm istisna olmasını
gerektiriyor.
Örneğin; 2000'e Doğru dergisinin Diyar-
bakır muhabiri Halit Güngen 18 şubat ak-
şamı basından vurularak öldürüldü. Yeni
Ulke gazetesi Batman muhabiri, 24 şubat ak-
şamı silahb saldın sonunda ağır yaralandı.
Cizrç olaylannı izleyen Sabah gazetesi muha-
biri İzzet Kezer 23 mart günü açılan ateş so-
nunda öldünüdü. Özgür Gıindem gazetesi
muhabirlerinden Diyarbakır Bürosu'nda gö-
revb' Hafız Akdemir, 8 haziran sabahı silahb
saldın sonucu öldürüldü. Failleri henüz orta-
da yok, bulunamadı.
Adana'da yapılan cenaze törenini izleyen
bazı gazetecileri polis dövdü, üç gazeteci ya-
ralandı, fotoğraf makinesi kınldı, filmleri
alındı. Ankara'da Hipodrom Meydanı'nda 1
Mayıs gösterisini izleyen muhabiri poüs döv-
dü, fotoğraf makinesi kınldı. Gazetecilerin
filmlerine el konuldu. örnekleri çoğaltmak
olanakb. Ancak arük hiçbir gazeteci için ör-
neklerin çoğalması istenmiyor. Yasal kısıtla-
malar altında görev yapmaya çahşan gazete-
cilerin korunması için yasal mevzuatın dü-
zenlemesi veya çeşitli genelgelerin yayımlan-
ması beklenirken, yakında korunacak gaze-
teci kalmayacak. Görev yaparken endişesiz
ve can güvenbği sağlanmış gazetecilerin ya-
şadığı bir ülke oiabilmek için önerilen 'vaaüe-
rin' yaşama geçirilmesi için adım atılması
gerekıyor. Aksi takdirde haber kaynaklanna
ulaşabilme mücadelesi veren gazeteciler, or-
tak bir kararla mesleği yapabilme koşul-
lannın bulunmadığını düşünmeye başlarlar-
sa, halktn gerçekleri öğrenme hakkı elinden
alınmış olacaktır. Kutlu olsun!..