Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25TEMMUZ1992 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Mehveş Emeç
resitaliiptal
• KüJtürServisi-20.
Uluslararası İstanbul
Festivab' çerçevesinde
Mehveş Emeç'in resitali,
rahatsızlığı nedeniyle 2
temmuz
pazar gününden 26 temmuza
ertelenmişti. Rahatsızlığmın
devam etmesi nedeniyle
yannldresitaliiptal edildi.
Bilet iadeleri 31 temmuza
kadar Atatürk Kültür
Merkezi gişelerinden kabul
edilecektir.
TürkfaiPleri
antolojisi
LONDRA(LBA>
İngiltere'de Türk şairleri
antolojisi basıldı. 59 Türk
şairinin şiirlerinin yeraldığj
antoloji Ingilizce olarak
haarlandı.
'Modern Turkish Poetry'
adıyla saüşa sunulan
antolojiyi uzun yıllardır
îngiltere'de yaşayan, yıllarca
BBC'deçahşan şair. gazeteci,
yazar Feyyaz Karacan üç
yıldan beri derlediği Türk
şairlerinin şürlerinden
derledi. Antolojide Nazım
Hikmet, Cemal Süreya,
Orhan Veli, Ataol
Behramoğlu, Ceyhun Atıf
Kansu, Faal Hüsnü
Dağlarca, Ismet özel, Refik
Durbaş, Ahmet Arif, Hasan
Hüseyin, Atlila llhan, llhan
Berk ve halen İsveç'te
yaşayan gazeteci, ozan
Özkan Mert'in de eserlerine
yerverildi.
2-3 kasım gûnlerinde
fstanbul'da İngıliz Kültür
Merkezi'nde antolojiyi
tarutıcı bir toplantı
düzenlenecek.
Arletty Parîs'te
öldü
PARİS (Cumhuriyet)- Asıl
adı Leonie Bethiat olan üniü
Fransız sinema oyuncusu
Arletty, Paris'te 94 yaşında
öldü. 2. Dünya Savaşı öncesi,
Marcel Carne'nin yönettiği
filmlerle ünlenen Arletty,
"Hotel du Nord", "Le Jour
se leve", "Les enfans du
Paradis" gibı yapıtlanyla
sinema tarihinegeçti.
Arletty'nin cenazesi, kendi
isteğınegöre önümüzdeki
çarşamba günü Pere
Lachaise mezarlığındaki
krematoryumda yakıldıktan
sonra doğduğu
Courbevoie'da defnedilecek.
Liverpool'da
başarılı
restorasyon
• Kültür Servisi-
Liverpoordaki Albert doku
restore edildi. Viktorya
dönemine ait muhteşem
tersane binasında sanat
galerisi, televizyon stüdyosu,
lokantalar ve 84 dükkan
bulunuyor. Çevresindeki
tarihi binalar veiki katedral
ile uyum içinde olan yeni
düzenlemeçok başanlı
bulundu
Edgar Allan Poe
operada
• Kültür Servisi- Bir buçuk
yıl süren aksiliklerin sonunda
Dominick Argento'nun
sahneye koyduğu " Edgar
AUan Poe'nun Yolculuğu"
adlı opera Dortmund
Operası'nda sergilendi.
ABD'nin 200. yıldönümü
için bestelenmiş olan eser,
izleyiciden büyük beğeni
topİadı ve sanatçılar
alkışlarla tam 21 defa selama
çağnldılar. Charles Nolte'un
librettosunu yazdığı operada
Poe'nun bilinmeyen son
haftası konuediliyor.
Kırmızıfare
öykü ödülü
• Kültür Servisi- Kırrruzıfare
Çocuklar için Edebiyat
dergisinin 2. öykü ödülü
kasım ayındaki TÜYAP
Kitap Fuan'nda verilecek.
Amacı 'çocuklara edebiyat
zevkini aşılamak ve
griiştirmek üzere nitelikli
çahşmalan desteklemek,
anıatör ve profesyonel tüm
yızarlan teşvik ederek
ûlkemizdeçocuk edebiyatı
aanında verilen üriinleri
çoğaltmak' olan ödülün
secici kurulunu Gülsüm
/Akyüz, Prof. Meral Alpay,
Ferit Avcı, Ayla Çınaroğlu,
•\usuf Çotuksöken, Fatih
Erdoğan ve Turan Yüksel
ouşturuyor.
Operet, tiyatro ve sinema sanatçısı Toto Karaca bugün toprağa veriliyor
80yaşmda• Toto Hanım, deliler gibi sevdiği tiyatrodan, ya-
şammm anlamı Cem Karaca'dan aynldı. Şimdi Ce-
lal Sururi, Halide Pişkin, Mehmet Karaca ve Şevki-
ye May ile ne oyunJar oynayacaklar öteki dünyada.
GÜLRİZ SURURİ
Geçen yıl 18 mart gecesi Tİ-
YAP (Tiyatro Yapımcıian
Derneği) tüm özel tiyatrolan
biraraya gekrek bir gece düzen-
ledik. 'Yaşasın Tiyatro' gecesi.
Hemen her tiyatro, sahnede 5-6
dakikalık bir gösteri sundu.
Nejat Uygur, Ferhan Şensoy,
Genco Erkal, Gazanfer Özcan,
Gönül Ülkü, HaJdun Dormen,
Ali Poyrazoğlu. Nisa Serezli ve
hepimiz aynı sahneyi paylaştık.
Unutulmaz bir geceydi.
Toto haruma telefon edip.
gecemıze kaülmasını rica ct-
tiğimde, çok heyecanlandı.
Şunu mu oynasam, şu şarkıyı
mı söylesem diye birkaç kez,
tam sanatçı heyecanıyla telefon
edip fıkir değiştirdi ve laf arası-
nda, "Gülrizciğim o gün benim
doğumgünüm, 18 martta 80
yaşıma basıyorum" dedi. Yö-
netim kurulu olarak, bu usta ti-
yatrocunun yaşgününü o gece
sahnede kutlamaya karar ver-
dik. Arkadaşımız Misak To-
rosyan'a gümüş bir plaket
yaptırdık. Birinci bölümün so-
nuna doğru sahneye çıkan
Toto Karaca'ya kocaman bir
doğumgünü pastasıyla plaketi-
ni sunduk. Toto hanım, T-
attandrais' şarkısım söyleyip,
stilize bir çarliston japü. Daha
doğrusu yapar gibi yapü... Ve
AKM'yi doldurmuş olan onca
tiyatrosevere nasıl bir usta bir
sahne canavan olduğunu bir-
kaçdakikada kanıtladi. O gece-
nin mega stanydı Toto Karaca.
Gecenin en büyük alkışı onun-
du.Durdu... Sakin sakin dinle-
di. Son el çırpışınj bfle duymak
istiyordu sanki. Bizler için kut-
sal olan o sahneye son kez
çıktığını biliyor muydu? Yoksa
bana mı öyle geldi. İzleyicinin
çoğu onu seyretmiş bir kuşaktı.
Ancak Toto Karaca'yı izleme-
miş olan genç kuşaklar da, o iki
dakika içinde nasıl güçlü bir sa-
natçıyla karşı karşıya olduk-
lannı hemen anladıîar.
Toto hanım, eline mikrofonu
alıp, "'Bu gece benim gecem"
dedi. "Ne mutlu bana ki, bu
gece doğdum, yaşasın tiyatro"
diye bağırdı yürekten. Sanatçı-
lar kulisten, izleyiciler salondan
"yaşasın tiyatro" diye bağırdık
hep bir ağızdan o gece. Onun
80.doğumgününde "yaşasın ti-
yatro".
Toto hanım, dün deliler gibi
sevdiği tiyatrodan bir tanecık
oğlu, yaşamının anlamı Cem
Karaca'dan ve ona hayran.
Yaşasm tiyatro!mkânsızbirrekordurm mdan alamıyordum. Kızlan
Galiba sahnede izlediğim ilk başka bir gün seyrederim diye
düşünüp yine Toto hanımı bu-
luyordu bakışJanm. Annem,
babam ve amcalanmla Süreyya
Opereti'nde başlayan tiyatro
serüveni, İstanbul Tiyatrosu'-
nda noktalandı Toto hanımın.
Yeri doldurulmayacak bir
bulvar ustasıydı. Benim için
epik tiyatronun ülkemizdeki
öncülerindendi.
65 yıl emek verdiği tiyatroda
geleceği güvence altına alın-
madı. Tiyatrosunun vergi borç-
lan için evi barlu satıldı. Hiçbir
ödüle layık görülmedi.
Son 15 yıl sahnesiz bırakıldı
ve böylece Türk Tiyatrosu'-
ndan bir Toto Karaca geldi
geçti. Ardından büyük bir hay-
ran kitlesi bırakarak, tıpkı öte-
kiler gibi farkına vanlmak is-
tenmezmişçesine...
tiyatro oyuncusu Toto ha-
nımdı. Babam ve amcalanmla
birlikte. Çocukluk amlanmı
süsler Toto Karaca. Onu sah-
nede ilk seyrettiğimde, babaan-
nemin kucağındaydım. Ka-
lamış'ta bir bahçede adını bile-
mediğim bir operette, babamla
birlikte oynuyordu. Bir düet
söylüyorlardı. Parlak kırmızı
kumaştan, bir kolu olmayan
uzun bir tuvalet vardı üzerinde.
Babam da frak giyiyordu. Toto
hanım balıketinde, ufak tefek
sahnede yerinde duramayan
fikır fıkır bir subretti. Sesi bü-
yük değildi. Ama söyleyemeye-
ceğj şarkı yoktu galiba. O gece,
arkada dans eden, altı tane
çıplak bacaklı kızı seyredemi-
yordum.
Bir türlü gözümü Toto hanı-
TotoKaraca
törenleuğurlanıyor
Toto Karaca, 1960larda İstanbul Tivatrosu sahnesinde, bir çok oyunda sahneyi paylaşrtğı Mu-
zaffer Hepgüler Ue birlikte.
onu unutmayan ama neden
yıllardır sahnelerden uzak
kaldığını merak etmeyen seyir-
cilerinden aynldı. Öteki değer-
lerin arasına kaülmaya gitti.
Hazım Körmükçü, Celal Suru-
ri, Halide Pişkin, Mehmet Ka-
raca, Şevkiye May ve diğer-
leriyle kimbilir ne oyunlar oy-
nayacaklar şimdi öteki dünya-
da.
15 yıldır sahnelerden uzaktı.
Oyıllarda başlayıp, hâlâ sürege-
len salon sorunu , para sorunu
TOTO KARACA ANLATIYOR:
Tiyatrosevgisi
annemden geçti
• "Çocukken dansa çok yeteneğim vardı. 7yaşında,
Ruslann açtığı bale okuluna gittim. 12 yaşında ilk
kez Maksim Bar'da dansöz olarak sahneye çıktım."
TURHAN GÜRKAN
Cumhuriyetle yaşıt 68 yıllık
bir sanat yaşamı noktalandı.
İlk kez 1924'te henüz 12 yaşın-
dayken sahneye çıkarak yıllar
boyu uğraş veren tanınmış ti-
yatro. operet, sinema oyuncusu
Toto Karaca, 80 yaşında yaşa-
ma veda etti. Sanatçı bir aileden
gelen Toto Karaca ya da sanat
yaşamının ilk dönemindeki
adıyla İrmaToto, 1980'deyiür-
diğimiz Şehir Tiyatrosu sanat-
çılanndan Mehmet Karaca'nın
eşi, hafıf müzik sanatçısı Cem
Karaca'nın annesiydi. 1952'de
ölen tiyatro ve ilk sinema oyun-
culanndan Roza Feiekyan da
Toto'nun t«"vzesi oluyordu.
Yıllar o.ıce yapüğımız bir
söyleşide Toto Karaca, yaşa-
möyküsüyle ilgili olarak şunlan
söylemişti:
"Çocukken dansa çok yete-
neğim vardı. Adeta yerimde du-
ramaz, durmadan dans eder
dururdum. Yedi yaşımda Rus-
lann açtıklan klasik ve plastik
bale okuluna gitmiştim. 12 ya-
şında da ilk kez Maksim Bar'da
dansöz olarak sahneye çıktım.
Sahne sevgisi bana annem ve
teyzemden geçti. Teyzem Roza
Feiekyan, Odeon'da Darülbe-
dayi'nin açılışına 'Çürük Te-
mel' oyunuyla katılan ilk artist-
lerden biriydi. 'İstanbul'da Bir
Facia-i Aşk' gibi Muhsin Er-
tuğrul'un ilk dönem filmlerinde
de oynamıştı. Bir gün CemaJ
Sahir ve Mehmet Karaca eve
gelip sahneye çıkmamı önerdi-
ler. Benden 12 yaş büyük Meh-
met Karaca'nın sonradan ko-
cam olacağını nereden bilebilir-
dim.
Oynadığım ilk oyun da İzmir
Karantina'daki Şık Sıneması-
nda 'Kumrular' operetidir.
Sonra Halk Opereti'nin kuru-
culan arasına girdım. Bir ara
'Muhüs'in Çocuklan' adıyla
turneler yaptık. Tüm Ana-
dolu'yu dolaşuk. Ardından Ses
Tiyatrosu'nda, Karaca Tiyat-
rosu'nda çabşüm. 1952'de İs-
tanbul Opereti'ni, sonra El-
hamra'da İstanbul Tiyatrosu'-
nu kurduk."
18 Mart 1912'de İstanbul Ba-
kırköy'de doğan İrma Toto.
çok hareketli birgençlik yaşadı-
ğmı anlaur. Oynadığı oyunlar-
la, operetlerle halkın gözdesı ol-
muştu.
Müzikli oyunlar en sevdiği
sanat uğraşıydı. Franz Lehar'ın
"Tarla Kuşu", "Maskot"u,
"Çardaş Fürstin" gibi operetle-
rinde büyük başan sağlamıştı.
Oyunlannda da hizmetci, kay-
nana, mahalle kansı tiplemele-
riyle çok başanlı, halkın tuttu-
tüm özel tiyatrolar gibi onun da
belini bükmüştü. Yıllarca
İstanbul'un tek halk tiyatrosu-
nun belkemiği olmuştu. Düşü-
nün, 20 yıl art arda kapalı gişe
oynadı her oyunu fstanbul Ti-
yatrosu. Ülkemizde kınlması
Kültür Servisi - Toto Ka-
raca'nın cenazesi bugün saat
11.00'de Kumkapı'daki Erme-
ni Patrikhanesi Meryem Ana
Kilisesi'nde yapılacak dini tö-
renden sonra Tünel'deki Kara-
ca Tiyatro önüne getirilecek.
Tiyatro Yapıma DerneğT-
nce Karaca Tiyatro'da düzenle-
necek törenin ardından cenaze
Toto Karaca İstanbul Tiyat-
rosu'ndaki oyunlannı yıllarca
oynadığı Beyoğlu'ndaki El-
hamra Sineması önüne getirile-
cek ve daha sonra Taksim'e ka-
dar yürünecek.
Toto Karaca'nın cenazesi,
Taksim'e gelindikten sonra Şiş-
li Ermeni MezarlığYnda topra-
ğa verilecek.
'Evlenme' Ta-
rifesı" .Komedi
3 perde. Ay-
ten Çankaya
ve Celal Suru-
ri'nin arasında
Toto Karaca.
Elhamra'daki
fstanbul Ti-
yatrosu. Özel-
liklel960'lıyd-
larda İstan-
bul'u gülmek-
ten kınp geçi-
ren tivatro.
ÇOCUKLUĞUM KADAR YAKIN
Türktiyatrosu
bir keııtüıi yitirdi
• Toto Karaca'sız İstanbul, sanki Galata Kulesi,
Kız Kulesi ya da Pera Palas olmadan IstanbuTu
düşünmek gibi. O kentin tarihinden bir parçaydı.
AHMET CEMAL
ğu portreler çizmişti.
Toto Karaca epey film de çe-
virmişti. 1940 sonlanndan baş-
la_yarak "Kılıbıklar", "Yalan",
"istanbul Yıldızlan", 1970'ler-
de "Krallann Öflcesi", "Çılgın
Bakireler", "Bizim Kız" gibi
fılmleri vardı:
"Sinemayı pek sevmem, ti-
yatroyu yeğlerim. Nedenine ge-
lince, sahnede çok hareketli ol-
duğum için sinemada da aynı
şeyi yapınca iyi olmuyor. Hare-
ketlerin anırlaruyor. Bu yüzden
sinemadan kacabildiğimce kaç-
tım."
İrma Toto 1943'te Mehmet
Karaca ile evlenerek Toto Ka-
raca oldu. 1945'te hafıf batı
müziğinin ünlü sesi Cem Kara-
ca dünyaya geldi. Söyleşimizde
"Hayatımın en önemli olayı
Mehmet Karaca ile evlenmem-
dir" diye konuşan Toto Kara-
ca, şunlan eklemişti:
"Biz kan-koca eski arkadaş
ve de tiyatrocu olduğumuz için
aile içinde fazla bir sorunumuz
olmadı. Ev ve sahne yaşantımız
birbirine kanşmıştı. Ikimiz de
tutkulu bir aşk ve sevgi içindey-
dik. Birbirimizi çok seviyor-
duk.
Mehmet, Azeri kökenli bir
ailedendi, ben ise Ermeni. Ayn
milJetlerden oluşumuz, ilişkile-
rimizi, mutluluğumuzu hiç etki-
lemedi. Bu yüzden en küçük bir
sürtüşme olmadı, sorun çıkma-
dı aramızda. Azeri-Ermeni ko-
aüsyonunun ve dayanışmasının
en güzel ömeğini verdik. Ve
bunu sevgimizin ürünü olan
oğlumuz Cem'le percinledik."
Toto Karaca, gerçi patron
olmuştu, tiyatronun ortaklan
arasındaydı, paralar kazanmış-
tı, ama yoksul öldü. Televizyo-
nun geh'şiyle sinemalar gibi ti-
yatrolar da kapanmaya başla-
dı. 1976'da İstanbul Tiyatrosu'-
na kilit astıktan sonra kuru-
mun borçlan, senetleri yüzün-
den çok zor durumlarda kaldı.
Bir dönemin ışıkılı sahnelerinin
dinmeyen alkışlarla uğurlanan
ünlü yıldızı, Bağ-Kur'dan bağ-
lanan 200 bin dolayındaki
emekü maaşına muhtaç kaldı,
eşyalan bile haczedildi.
Kimi sanatlan, o sanatlann
büyüklerinin ölümlerinin ar-
dından bir süre kolay düşüne-
mezsiniz; öte yandan, kimi
kentler de vardır ki, onlan fa-
lanca sanatçı olmadan düşün-
mektegüçlük çekersiniz. Şimdi,
üpkı Toto Karaca'sız bir Istan-
bul'u düşünmek zorunda kala-
cağunızgibi...
Bir süre bunu başarabileceği-
mi sanmıyorum. Toto Karaca'-
sız İstanbul, sanki Galata Kule-
si, Kız Kulesi ya da ne bileyim,
örneğin Pera Palas olmadan İs-
tanbul'u düşünmek gibi. O, sa-
natın da ötesinde, neredeyse
yüzyıhn başından bu yana, İs-
tanbul'un tarihinden, coğrafya-
sından, genel görünümünden
bir parçaydı. Bizim gibi, onu
sahnede defalarca görebilme
mutluluğuna ermiş olanlar için
ise Toto Karaca, onyıllardır Is-
tanbul'daki günlük yaşamımı-
an da bir parçasıydı. Evet, son
yıllarda artık ortalarda yoktu;
televizyon ekranlannda. bir, iki
kezdn dışında, onu göremiyor-
duk. Ama biliyorduk ki bura-
daydı. bu kentteydi. baktığı-
mızda, kent siluetinın herhangi
bir yerinde, bizimleydi.
Sanınm asıl böylelerinin gidi-
şj dönülmez, eksiklikleri de ka-
ücı oluyor.
Geçenlerde çok sevdiğim bir
yazann bir sözünden etkilen-
miştim. Belleğimizin ancak be-
nimsediklerini saklı tuttuğun-
dan söz ederken, "bana çocuk-
luğum kadar yakın ve dün ka-
dar uzak"gibi bir deyiş kuJlanı-
yordu. Tıpkı şimdi, benim
bakış açımdan Toto Karaca gi-
bi: O, bana hep çocukluğum
kadar yakın ve türlü anlamsız-
lıklarla dolu olabilecek dün ka-
dar uzaku. rasgele bir dün de-
ğildi.
"Bacak kadar çocuk" dedik-
leri yaşta, tiyatro denen olayı,
Toto Karaca'nın sahnesinde
tanımıştım. Karaca Tiyatrosu,
Ses Sahnesi, İstanbul Tiyatro-
su... Analı-babalı birliktelikleri
çok ender bir çocukluğun belki
de en parlak yıldızlan arası-
ndaydı.
"Doğuştan yetenek" neyse,
Toto Karaca da tam anlamıyla
oydu. Sahneye ilk adım atüğı
ya da adım atmasına gerek kaî-
maksızın. kulisten sesinin du-
yulduğu andan başlayarak izle-
yicilerini kendi anaforuna alan,
zaman-ötesine taşıyıveren, gül-
düren ve ağlatan, düşündüren
ve oyalayan, katıksız bir kitle
sanatçısı.
Türk tiyatrosu, bir kentini yi-
tirdi...
H 20.ULUSLARARASI İSTANBUL FESTİVALİ
VVynton Marsalis
Açıkhava'da çaİı\or
• Ünlü trompetçi Wynton Marsalis'e bu akşam
alto saksafonda Wes Anderson, tenor saksafonda
Todd Williams, trombonda WyclifTe Gordon. piya-
noda Stephen Scood, basta Reginald Veal ve davul-
da Herlin Riley eşlik edecek.
CEM VEGÜL
Günümüz cazmın süperstarı
Wynton Marsalis için çok
şey söylendi, yazıldı, çizildi.
Caz kritiği Leonard Feater
1982'de Wynton'u bir caz solis-
ti olarak 80'lerin sembolü ol-
maya aday gösterdi. Art Bla-
key. Wynton'u koyacak yer bu-
lamadı. Ron Carter, caz pod-
yumunda uzun zamandır pey-
da olan en iyi müzisyen olduğu-
nu iddia etti.
Wynton da kendine düşeni
yapu ve bu evrendeki yerini, ne-
rede durduğunu müziğinin
dışında kelimelerle de ifade et-
menin gerekliliğini kavradı ve:
"Ornette Coleman'ı falan sevi-
yorum ama "free' müzisyenler
olarak bütün bu kapının altı-
ndan geçenler ve de kritikler
bunun daha ne olduğunu bil-
meden altına imzalannı bası-
yorlar, bir şeyler kaçıracaklar-
mış endişesiyle..." diyerek tav-
nnı koydu.
Evet... Wynton Marsalis 18
Ekim 1961 'de cazın da doğum
yeri olan New Orleans'ta dün-
yaya geldi.
Piyanist ve kompozitör olan
babası Ellıs Marsalis ona ünlü
VVynton Kelly'den esinlenerek
Wynton adını verdi. Anlaşıla-
cağı gibi caz doğduğu andan iti-
baren Wynton Marsalis'in ha-
yatının bir parcası oldu.
12yaşında klasik müzikeğiti-
mi aknaya başladı. 14 yaşında
Haydn'ın trombet konçertosu-
nu seslendirdi. 17 yaşında kol-
tuğunun altında tam bir Juilli-
ard Bursuy'la New York'a gel-
di.
18 yaşında efsanevi Art Bla-
key'in genç •messenger'lanna
katıldı. Gerisini de biliyorsu-
nuz: Büyük plak şirkeüeriyle
anlaşmalar, turneler, sahne
ışıklan ve Grammy'ler
VVynton Marsalis günümüz
cazmın süperstan. Büyük plak
şirketleri cazm sınırlı bir pazar
olduğunu anladıktan sonra
medyanın odak noktası olabile-
cek starlar yaratmanın gerekli-
liğini hemen kavradılar.
Marsalis kardeşler de bugü-
nün starlandır ve plak şirketle-
rince onlann imajlan dlalan-
maktadır. Oysa cazda cilaya
pek yer yok. Theleonfous
Monk'un dediği gibi: 'Straight,
No Chaser." Seks ve cilasız.
Yani cazın olması gerektiği
gibi.
Bugün New York'ta bir çıkış
arayan pek çok yaratıa caz mü-
zisyeni büyük plak şirketlerini
çifte standart uygulamakla suç-
lamarun yanı sıra, Marsalis
kardeşleri de duygusal nostalji
batakhğında debelenen neo
konservatjfler olarak niteliyor-
lar.
VVynton'un onlara cevabı:
"Nostalji, neo-konservatif gibi
kelimeleri kullananlar, John
Coltrane'in, Miles Davis'in,
Charles Mingus'un, Theleonio-
us Monk'un ya da Ornette Co-
leman'ın müzikleri hakkında
yeterli bilgiye sahip değiller"
şeklinde.
VVynton Marsalis kendisi için
teknik standartlan belirleyenle-
rin An Tatum, Charlie Parker,
Louis Armstrong, Fats Navar-
ro, Bud Powell. Charles Min-
gus. Max Roach. Elvin Jones.
Sonny Rollins, Coleman Havv-
kins gibi isimler olduğunu söy-
lüyor.
Bu arada babasını ve evlerinc
çocukluğunda sık sık gelip gi-
den Alvin Batiste'ı de unutmu-
yor.
VVynton Marsalis caz gelene-
ğini çok iyi bilen mibisyenler-
den biridir.
Aynı zamanda çok iyi bir ko-
nuşmacı olan ve bu yüzden sa-
natını kelime diliyle de çok iyi
ifade edebilen ve cazın sadece
bir duygu müziği olduğunu ke-
sinlikle kabul etmeyen VVynton
Marsalis, King Oliver'in ve
Jelly Roll Morton'un blues"-
unu, Louis Armstrong'un ar-
monik ve ritmik yaklaşımını.
Duke Ellington'ın big-band
tekniklerini, Kansas City mü-
zisyenlerini, Lester Young'ın
blues'u temel alan yaklaşımını.
Charlie Parker'ı, Monk'un blu-
es'u nasıl bambaşka bir yöne
çevirdiğini, Billy Holliday'ın
müziğini, Swing'i New Orleans
geleneğini tam anlamıyla
özümsemiş bir caz öğrencisidir.
Kendi liderliği altındaki plak
çalışmalannın yanı sıra Herbie
Hancock, Art Blakey, Chico
Freeman ve daha pek çok mü-
zisyenle yaptığı kayıtlar da bu-
lunmaktadır.
Bugünlerde de Wynton Mar-
salis'in günümüz cazını temsil
ettiği söyleniyor.
Ben bu fıkre kesinl'kle
katılmıyorum. Kanımca
VVynton caza entelektüel ve ro-
mantik bir boyut getirdi. Cazın
özüne ait olmayan bir boyut.
VVynton'uncazayaklaşımı ""Ro-
FESTİVALDE BUGÜN
• Vladimir Spivakov ve Mos-
kova V'irtûozleri Ava İrini
18.3U
• VVynton Marsalis / Açıkhava
Tivatrosu, 21.30
FESTÎVALDE YARIN
• Gerry Mulligan /
Açıkhava Tivatrosu
21 30
und Midnight" ve "Mo Better
Blues" gibi filmlerin caza yak-
laşımıyla paralellikler sergile-
mektedir.
VVynton Marsalis'in trom-
petteki virtüozluğu tartışıla-
maz.
Ancak caz geleneğini sadece
kendi mirası olarak gördüğün-
den hazırdan yemekte olduğu-
nu düşünüyorum.
VVynton Marsalis, kendisi
gibi virtüoz olan eşlikçileriyle
caz geleneğini anlatıyor, ken-
dinden pek bir şey vermeden.
Marsalis'e İstanbul'da , alto
saksofonda VVes Anderson, te-
nor saksofonda Tood VVilli-
ams, trombonda VVycliffe Gor-
don, piyanoda Stephen Scood,
basta Reginald Veal ve davulda
Herlin Riley eşlik edecekler.
Konser Açıkhava Tiyatrosu'-
nda. Kaçırmayın.
Gerry Mulligan