Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4ARALIK1992CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Sinema yazanmız Atılla Dorsay,
yurtdışında bulunduğu içiır yazılan-
na bir süre ara verecektir.
Üç Kıta Festivali
•NANTES (AA)-Fransa"runNantes
kentinde her y ıl Güney Amerika, Asya ve
Afrikafilmleriarasında yapılan Üç Kıta
Festivali'nde bırincilik ödülünü Çin
yapımı "Kan Rengi Bir Sabah" adlı fılm
aldı. Nantes kentinde. fınale kalan 11 fılm
arasından Altın Top ödülünü alan ve
yönetmenliğjni Lı Shaohong'un yapüğı
fılm, Kolombiya'h ünlü yazar Gabriel
Garcia Marquez'in bir romanından
esinlenerek beyazperdeyeuyarlanmış.
Sanat, ırkçılıga karşı
• BERLİN(AA)- Almanyada son
yıllarda artan ve özellikle 23 arahkta, üç
Türkün hayatını kaybettiği Mölln
katliamı ile en uç noktasına ulaşan
yabana düşmanlığına karşı sanatsal
etkinlikler yoğunlaştı. Bu çerçeyede
Berlin Schiller Tiyatrosu'nda "İnsan
Onuruna Dokunulur" adb oyun
sergilendi. Nelly Sachs ile Erich Fried'ın
şiirleri okundu. Birdiğeretkinlik de,
Berlin Operasf nda düzenlenen ve 41
değişik ülkeden gelen insanlann
katkısıyla sürdürülen, yabana
düşmanlığına karşı olduklannı
vurguladıklan konuşmalardı.
Yeni gelişmeler ve
ilişkiler
• Kültür Seryisi- Guggenheım
Müzesı'nin Özel Programlar Müdürü
Jan Ernst Adlmann, Plastik Sanatlar
Derneği'nin katkılanyla, Yıldız
Üniversitesi Oditoryumu'nda
"Guggenheim Müzesi'nde Yeni
Gelişmeler ve Uluslararası İHşkiler" adb
bir konferans verecek. Bugün saat
14.00'tegerçekleştirilecek konferans
halka açık yapılacak.
Giuliani Dörtlüsü
• Kültür Servisi- İstanbul Teknik
Üniversitesi ve Kültürel Hizmetler
Komitesi ve Avusturya Kültür Ofısi
işbirliği ile 16 aralık saat 18.30'da, Eski
Maden Fakültesi G Amfisi'nde bir
konserdüzenlendi. "Giuliani Dörtlüsü"
tarafından sunulacak konserin solisti
Helmut Leonardt.
Manço'yaşövalye
nişanı
• Kültür Servisi- Türk popmüziğinin
önde gelen sanatçılandan Banş
Manço'ya, evrensel kültüre olan
katkılanndan dolayı Belçika Kralı
Baudouın tarafından Belçika
Kraliyeti'nin en önemli şövalye
nişanİanndan biri olan "Chevab'er De
L'ordre De Leopold lTjıişanı verildi.
Banş Manço'yaşövalyfenişanının 15
aralık tarihinde Brüksel'dedüzenlenecek
bir törende verileceği bıldirildı.
Irkçılığı ppotesto
konsepi
•FRANKFURT(AA)- Almanya'mn
tanınmış müzık topluluklan ve
şarkıcılan. ülkede artan yabana
düşmanlığı ve ırkçılığı protesto amaayla
bir açıkhava konseri düzenliyorlar.
Frankfurt'ta 13 aralık cuma günü fuar
alanındadüzenlenecek konserde.
"Bugün Onlar. Yann Sen" sloganı
altında yabana düşmanlığına karşı sessiz
kalanlan harekete geçirmeyi
amaçladıklannı belirten müzisyenler
arasında dünyaca ünlü The Scorpions
topluluğu da yer alıyor. Ücretsiz olacağı
bildırilen konsere Ulla Meınecke.
Marius-Müller Westernhagen. Jule
Neigel ve Peter Maffay gibi şarkıalarla
çeşitli topluluklann katılacağı açıklandı.
Konser Alman ZDF televizyonunda
naklen yaymlanacak.
Özgön döşünce
toplantısı
• Kültür Servisi-'Türkiye'de özgün
düşünce üretımi" konulu yuvarlak masa
toplantısı, 7 aralık saat 18.00'de
Avusturya Kültür Ofisi salonlannda
gerçekleştirilecek. Toplantıya konuşmaa
olarak Prof.Dr.Bedia Akarsu,
Prof.Dr.Zeynep Davran ve Prof.Dr.Şara
Sayın katılacak.
Benetton'dan burs
• KültürServisi- United Colors of
Benetton, İtalya'da yapılan bir basın
toplantısında açıkladığı projesiyle
tasanm, fotoğraf, grafık tasarun, kumaş.
metal ve seramik dallannda başanlı 30
öğrenciye burs vererek eğitim alanında
önemli bir hizmete hazırlanıyor.
Benetton "Fabrica" Uygulamab
Sanatlar İnceleme ve Araştırma
Merkezi'ne alınacak öğrencilerin
saptanması içın dünyanın dört bir
yanındaki Güzel Sanatlar Okullan ile
işbirliği kurarak öğrencilerin projelerini
Italya'ya getirtip. burs programına
alınacak gençler tespit edilecek ve gençler
üç ay ile biryıl arasında değişen
programlara katılacaklar. Gençlerin tüm
konaklama masraflan Benetton
tarafından karşılanacak.
Tuğlacı'ya yenî
unvanlar
• Kültür Servisi- Uluslararası Güvenlik
ve Banş Parlamentosu'nun Türkiye
elçiliğini yapan tarihçi Dr. Pars
Tuğlaa'ya Paris İnsani Bilimler Evrensel
Akademisi'nce '"şeref profesörlüğü",
Los Angeles Addison Devlet
Üniversitesi'nce "genej araştırma
doktorluğu", Londra Üniversitesi
Tatbiki Araştırma Enstitüsü'nce
"edebiyat doktorluğu" payeleri verildi.
Tuğlaa aynca Avustralya'nın
Uluslararası Araştırma Enstitüsü'ne
"şeref profesörlüğü" unvanıyla ömür
boyuüyeseçildi.
SİNEMA
Michael Mann, James Fenimore Cooper'ın ünlü romanını sinemaya uyarladı: Mohikanlar'ın Sonuncusu
Silalıa ve ticarete evet, viskiye hayırKültür Senisi- James Fenimore Coo-
per'in 1825'de yazdığı ünlü romanı "Mohi-
kanlann Sonuncusu" beyazperdeye uyar-
landı. Daha önce de bırçok defa perdeye
aktanlan romanın öyküsü, 18. yüzyılın
ikina yansında geçıyor Koloni Ameri-
kası'nda İngilizler ve Fransızlar kıtayi ele
geçirmek ıçin kıyasıya savaşmaktadırlar
Yörede yaşayan yerlı kabileleri de kendi
çıkar savaşlanna sürüklerler.
Michael Mann'ın çektiğı fılmin yeni ver-
siyonunda. öykü Cooper'ın romanından
çok 1936 yılı yapımı filmin senaryosuna
dayanıyor O zamanlar Mohikanlann so-
nuncusu Havvkeye rolünü Randolph Scott
başanyia canlandırmıştı. Filmde Havvkeye
rolünü bu kez "Sol Ayağım", "Benim Gü-
zel Çamaşırhanem" ve "Varolmanın Da-
yanılmaz Hafifiiği" filmlennden
tanıdığımız Oscar'lı ünlü İngiliz oyuncu
Daniel Day Levvıs canlandınyor.
Yönetmen Michael Mann bızde de bili-
nen "Mıami Vice" televizyon dizisiyie
ünlü. "Thıef" ve "Manhunter" gıbı filmle-
n ses getiren yönetmen içın "Mohıkanla-
nn Sonuncusu", mesleğinde bir boşluğu
doldunjyor: Mann. film tasansını önce
Fox fılm şirketi yapım başkanına götürür.
Geri planda biraşk öyküsünün romantız-
miyle de bezeli bu epik \e hareketli öykü
çok beğenilir. hemen ön hazırlıklara gırişi-
lir. Havvkeye rolü için Mann. "Sol
Ayağım"dan ben kendisine önerilen bü-
tün tasanlan geri çevıren Daniel Day Le-
vvis'i düşünmektedır. Lewis. bu öyküyü de
geri çevirir. Araya Hollywood"un ünlü
"menajer"lerınden Sam Cohn'un girme-
siyle rolü kdbul eden Levvis. sonradan fık-
rini değiştirmesini şöyle açıklıyor: "Bana
insanlarda en çekici gelen şey yaptıklannın
değerini bilmelen ve bunu başkalanna sat-
maya uğraşmamalanydı. Aynca Michael"-
in döneme ait tarihı çok iyi bilmesi de beni
etkiledi."
Çalışmalara başlanır ve Mann. Levis'e
filmle ilgiU baa kıtaplar. konuyla ilgili çe-
şitli görüntüler ve müzik kasetleri gönde-
rir. Day Levvis yine dc şaşkındır: "Bcnce
bu riskîı bır kurardı. Michael'ın Havvkeye
karakten için hala nıye beni seçtığini anla-
yamıyorum Daha öncckı çalışmalanmda-
kı hangı nıtcliğim bunu düşündürtmüş
olabılır bilmiyorum. Benim açımdan garip
bir seçim."
Amerikan Kızıldenlılcnne Hollyvvood-
un geleneksel kalıplanndan farklı. otantik
bir bakış açısıyla yaklaşan fılmin öyküsü
şöyle: Yer. 1757'de sömürge durumundakı
Amerika. Yerli kabılelerle müttefıklik ku-
ran İngilizler ve Fransızlar. Amerika'yı
egemenlikleri altına almak içın savaşmak-
tadırlar. Filmin kahramanı Havvkeye (Da-
niel Day İ4*»ıs) bqr iki taraftan da değjldır f
İngiliz anrfe-fcabasmın ölmesi üzerine fki
yaşında öksüz kalan Havvkeye. Mohıkan-
lar tarafından e\lat edinilir ve kabilenın
kültürünü alarak yetişir. Bu iki farklı mi-
ras Havvkeye"nın kişılığindc birbirlenyle
çelişmeden uyum ıçinde var olurlar. Havv-
keye'nın halkı ve diğer yerli kabileler için
"silahlara ve ticarete evet, boncuklara ve
viskiye hayır" şeklinde özetlenebilecek bir
yaşam .görüşü vardır. Fiziksel gücünü
farklı bir yaklaşım esnekliği ve çatışmalar-
dan kaçınma isteğiyle birleştirebilen sa-
vaşçımız. iki kültürdeki yetkinliğinı, yer
aldığı tarafın avantajına çevirir. Babası
Chıngachgook (Russel Means) ve kardeşi
L'ncas'la (Eric Schvvcig) yolculuk ederken
kafa densı yüzen vahşı kabile Huron'lann
kurduğu pusuya düşen İngjhz kızkardeşler
Cora Munro (Madeilene Stovve) ve Alıce'i
(Jodhı May) kurtanr ve onlan. albay
babalannın kalesine gidenc kadar koru-
mayı üstlenir.
Çekimlerın çoğu tarihi Biltmore Mali-
kanesı"ndc yapılmış. O dönem koşullannı
gcrçeğe en yakm şekilde aktarabilmek ıçin
olabildiğince el değmemiş bir vadi mekan
olarak seçilmiş. Bu arada çekimde görev
alan yüzü aşkın teknisyen. kameraman.
makyöz. kostümcü ve fıgüran kötü çalı-
şma koşullannı. kötü yemeği ve düşük üc-
/Çtı peden göstererek greve gıtmişler. Çe-
-KitniŞaVlaşık dört ay sürenfilrn,sonunda
Mohikanlar tarafından evlat edinen
Ha»keye( Daniel Day Lewis), tuzağa dü-
şüriilen albayın kızı Cora'yı (Madeleine
Stowe) kurtanr.
geçen eylül ayında tamamlanmış.
Eleştirmenler tarafından otantik olana
bağlı kalma çabası ve aynntılara verdiği
önemden dolayı övölen Michael Maniî,
enerjik ve zorlu bir yönetmen. Çalışma ar-
kadaşlannı ona gücenmekten alıkoyan bir
şey varsa, o da Mannin kendisinin diğerle-
nnden çok daha fazla çabşması. Oyuncu-
lar içın yönetmenin bu enerjisinın çoğu za-
man bir motivasyon kaynağı olduğu söy le-
niyor. Filmde albayın kızı Cora'yı can-
landıran Madeleine Stovve "Michael be-
nim daha önce gerçekleştıremediğim bir
şeylen gerçekleştirmeme yardım etti" di-
yor. Yönetmen de Stovve hakkındaki gö-
rüşlerini şöyle dile getiriyor "Madeilene
içgüdüsel ve entelektüel bakımdan her şeyi
ifade edebilecek yeteneğe sahip bir oyun-
cu."
Filmde kendisini düştüğü tuzaktan kur-
taran Havvkeye'la bir aşk ilişkisi yaşayan
Cora rolündeki Stovve, yönetmenle Day
Lewis arasında kurulan yakm ilişkıyi an-
latıyor: "Daniel eşsizdi. Michael'i hiçbir
zaman sorgulamadı. Aralanndaki, derin,
sözcüklere dökülmemiş bir anlaşmaydı
sankı. Çoğu zaman Daniel, rolü ğereği teh-
likeli ve zor şeyler yapmak zorundaydı.
Bunun karşılığında hiçbir zaman övgü
veya teşekkür beklemedi. Bence bu erkek-
lere özgü bir şey. Micflael komutandı ve
Daniel de emirleri yerine getirrnek zorun-
daydı. Gerçekten de birbirlerini önemse-
yen bir ikiH.'." Çekimin sonlanna doğru
Madeilene de bu anlaşmanın bir parçası
olmuş: "Filmdeki diğer önemli karakten
canlandıran bir oyuncuyla çalışırken yö-
netmenle yakın bir ilişkiyi paylaşıyorsu-
nuz. Adeta dışlayıa bir topluluk. Diğer
bütün oyunculann da'aynı ruhu yaka-
lamaya çalıştıklannı fark ediyorsunuz. Bu
olağanüstü bir duygu."
Rol arkadaşı Madeilene Stowe"un ıyi bir
dramaturjı ortağı olduğunu söyleyen Le-
vvis, "En önemlisi düşünceli ve disiphnlı bir
oyuncu olmasıydı" diyor. Çekimlere baş-
lanmadan önce Mann'le birlikte "orman-
da hayatta kalma" ve silahlarla ilgili bir
kursa katılan Day Levvis daha sonra ka-
palı mekanlan kısıtlayıcı bulmuş: "Avru-
pa'ya geri dönmeyi hayal bile edemiyor-
dum. Aylarca her sabah erkenden sete ge-
lip vahşı savaşçı Havvkeye'yı canlandır-
dım. Şimdi her şey çok garip geliyor."
Bütün bu zorlu çabalann ürünü olarak
ortaya ç\kan fılm, olumlu eleşnriler alıyor.
Independent gazetesinde yayımlanan bir
makalede özellikle Daniel Day Levvis'in
Havvkeye rolündeki yorumuna değinili-
yor: "Day Levvis. Havvkeye rolünde çok
inandıncı bir oyunçıkartıyor. O. kendi ku-
şağının Hollywood"da ödün vermeyen tek
İngiliz oyuncusu. iki farklı oyunculuk kül-
türünün vansi olan sanatçmın tana. bir ta-
raftan 'bana inanın, çünkü ödevimi
yaptım ve onu kazandım" derken öte yan-
dan 'bana inanın, çünkü ben öyle istiyo-
rum' diyor." Day Levvis, rolünün "havası-
ndan çıkmamak" için sette çalışma aralan-
nda verilen çaylan bile geri çevırmış.
Çekjm sırasında cakmaklı tüfeklerin ıyi
ateş abp almadığına, toplann doğru düriist
çalışıp çalışmadığına kadar en ufak
aynntılarla ilgilenen Mann'ın tarihsel ger-
çeklere bağb îcalma çabası da övülüyor ve
şöyle deniliyor: "Amenkan yerli tarihine
suçluluk duygulanyla yaklaşmayan bir
fılm bulmak çok güzel. Bu kültürü daha ıyi
anlayabilmek ıçin ıyi niyetle yaklaşmak ge-
rekir. Suçluluk duygusuyla ancak "Kurt-
larla Dans' yapılır." Yönetmene gelecek
fılmıyle ilgili planlan sorulduğunda yanıtı
şu oluyor: "Çok büyük olasılıkla günümü-
ze ait bir fılm olacak. Size şöyle açıklaya-
ynm: Aylarca dağ eteklennde, ırmak ke-
narlannda çekim yaptıktan sonra artık bi-
raz şehir havasını solumak istiyorum.
Elektrik. 'rock'n roll". "fast food' ve park
sorunu gibi uygarbğın nımetleri olmadı-
ktan sonra doğa ne işe yarar!"
Film tamamlandıktan sonra aylarca iş-
gal edip gürültüyle doldurduklan vadiden
aynlırken fibn ekibi çekimlerde kullandı-
klan tırmanma botlannı ortaya yığıp üstü-
ne gaz dökerek ateşe vermişler. Kostümle-
rinı James Acheson'un hazırladığı. senar-
yosunu yönetmenle birlikte Chnstopher
Crovve'un yazdığı fılm şu sıralar ABD ve
Âvrupa sinemalannda gösteriliyor.
Orhan Oğuz'dan 'aykırf bir film 'Dönersen Islık Çal'
Dışlananların hüzünlü öyküsü
Dönersen Islık Çal Yönetmen ve görüntü yönetmeni Orhan Oğuz /
Senaryo: Cema Şan Sanat yönetmenleri: Esra Avcı Tuncer, Galip
Tekin ; Müzik: Tahsin Ünüvar / Makyöz : Suzan Kardeş / Yapım:
Uğur Film. Oyuncular: Fikret Kuşkan, Mevlüt Demiryay, Derya
Alabora, Menderes Samancılar, Ferment Yönel, Murat Kurtuluş,
Cihan Bıkmaz. Konuk oyuncu: Orhan Elmas.
senaryosuyla çıktı sete. Cemal Şan, Yunus
Nadi Yanşmasf nda daha önce de ödüllen-
dırilmişbirısım.
Çeşitli sanat. sinema ve mizah dergile-
rine yazdığı öykü, şiir ve yazılanrun yanı
sıra bırçok filmde oyuncu. senarist. teknik
FATMA ORAN
Yukardakı künye. devlet yardımı alan
fılmlenmizden bırine: görüntü yönetmen-
liğinin de getirdiği binkımle düşündükleri-
ni izleyiciye daha sağlıklı ve özgürce akta-
rabildiğini söyleyen Orhan Oğuz'un otuz
işgününde. dokuz yüz milyonluk bir büt-
çeyle gerçekleştirmeyi planladığı 'Döner-
sen Islık Çal'aait..
Her filminde düriist. özenli ve kolaya
yapımcı ve yönetmen yardıması olarak
görev alan Şan. Dönersen Islık Çal'ı, bir
arkadaşının hayatından esinlenerek
ya/mı> İktisat öğrenimi gören Cemal Şan,
Beyoğlu'ndaki Hayal Kahvesi'nin kurucu-
(Mevlüt
kan) bir
shk Çal'
kaçmayan bir sinema dilı oluşturan Orhan
Oğuz. eşi Nuray Oğuz'un yazdığı senaryo-
lar üzerine görsel tasanmlar yaptıktan son-
ra çekimlere başlıyordu ama. bu kez. Ce-
mal Şan'ın 1990-91 Yunus Nadi Ödülleri-
Senaryo Dab'nda övgüye değer bulunan
lanndan...
Toplumun dışladığı iki insanın birbirine
sığınması. diye özetleyebiliriz. 'Dönersen
Islık Çal'ın konusunu. Bu insanlardan biri
bir 'cüce'. öteki ısc bir 'travesti'.
Filmin cücesı Mevlüt Demiryay,yirmi
altı yaşında. Niğde doğumlu bir İstanbul-
lu. Suİtanhamam'daki bir çeyizcide tez-
gahtarhk yapan Demiryay. Heybeliada'da
yaşıyor. Müzikaf dızi Fosforlu Cevriye.
Seni Seviyorum Rosa ve Mavi Sürgün'den
sonra bu. dördüncü fılmi.
Sinema çalışmalanndan önce de komedi
shovv'larda oynamış. Burada, "barda çalı-
şan bın'ni canlandıran Mevlüt Demiryay,
bir 'dostluk fılmi" olarak tanımlıyor, "Dö-
nersen Islık Çal'ı. Boynunda hep asılı du-
ran düdüğün de filmde önemli bir 'rol'ü
var...
Bir 'gece' fılmi. Dönersen Islık Çal. Gece
fılmi ama, 'karanlık' bir fılm değil. "İç
açıa, tabii biraz da hüzünlü." Böyle diyor,
Orhan Oğuz. İki 'gece kuşu'nun bu hüznü-
nü pekiştirmek için fılmin ana müzığinde
'Havada Bulut Yok'un modernize edümiş
bir yorumunu kullanacaklannı söyleyen
Oğuz, bu ezginin sanki fılmi bütünleştire-
ceği duygusuna kapıldığını da belirtıyor...
Gençler ve Mehmet Eroğlu'nun romanı-
ndan Okan Uysaler'in televizyona uyar-
ladığı 'Issızlığın Ortası' dizilerinden sonra
Sis. Gizli Yüz ve İki Başh Dev'de başanlı
oyunlar sergileyen Fikret Kuşkan ise. bu
filmde 'aykın" bır rolle karşımıza çıkıyor
Bakıyorum da. derinliklerinde çıtkınldım
yeşiller panldayan ıri kahverengı gözleri.
kaîemle çok usturuplu biçimlenmiş kaşlan
ve buğulu bakışlanyla boylu poslu 'yakı-
şıkb' bir kadın olmuş pek ala. Dudak-
lannın kınnızısı insana Roger Vadim'in
"dişi'lerini hatırlatıyor. Teninin beyazbğı
gözalıcı.
Julia Roberts'ınkiler kadar uzun ve bi-
çimli bacaklan var.
Ona, bir travestiyi canlandırmanın nasıl
bır duygu olduğunu sorduğumda. iliklen-
ne kadar kadın' görünen bu güzel 'şey',
dudaklannda uslanmaz bır delikanlı gülü-
şü ve beklenmedik davudi bir sesle, rolü-
nân 'marjınal' bir rol olduğunu söyleyerek
konuşmasını sürdürüyor:
"Sınırdakı bır insanın yaşantısı bu. 'Mo-
tor' komutuna kadar oyunculuğunuzun
ötesinde kışısel olarak erkeksıniz. "Motor'-
la birlikte, ne erkek ne kadın olmuş ama
kadın olmaya özenmış ve o yaşamı seçerek
cinsel kimlığini böyle bulmuş bir insani oy-
nuyorsunuz. Hüzünlenmemek elde değil.
Ama bu bır arz-talep meselesi. Toplumu-
muzda ne kadar çok sapık varsa. o kadar
çok da ekstrem insan var. Fırça
bıyıklılannrmagandalann bu insanlara ta-
lebi fazla."
Film öncesi birçok eşcinsel ve travestiyle
görüştükten sonra. önyargjyla yaklaştığı
bu insanlara karşı şımdı daha anlayışb ol-
duğunu da sözlerine ekleyen Fikret Kuş-
kan. "Gözlemım o dur ki,"diyor. "travesti-
lerin çoğu işı ne kadar umursamazlığa vu-
rurlarsa vursunlar. tumturaklı bir kederin
durgunluğundan kendilenni kurtaramı-
yorlar.
Alay konusu olmanın, kınanmanın ve
süreklı taciz edilmenin ne demek olduğunu
ben de bu "rol'le duyumsamaya çalışıyo-
rum."
Clint Eastvvood sonfilmi'Affedibneyen'de
Öldürme kültürünü irdeliyorKültür Servisi- Beyazperdenin John
VVayne'dan sonra yarattığı en popüler ve
en başanlı kovboyu olarak tanınan Clint
Eastvvood'un, "kovboyluk kariyerinin"
doruğunu oluşturan "Unforgiven/Afre-
dilmeyen" bugün İstanbul'da gösterime
gıriyor.
Amerika'da gösterime girdiği ilk üç
günde 15.018.007 Dolar (120 milyar 144
milyon lira) hasılat elde edilen film. bir
,çok eleştirmen tarafından Oscar'ın güçlü
adayı olarak niteleniyor.
Yapımı ve yöneümi Eastvvood'da ait
olan filmde Eastwood ata binmeyi ve si-
lah çekmeyi yeniden öğrenen "emekli"
bir kovboyu (Willıam Munny) can-
landınyor. Munny, cinayetler ve soygun-
lardan clini etegini çekmiş. çiftlilcte aile-
siyle sakin bir hayat sürmektedir. Gecmi-
şini unutmaya çabşmasına karşın. maddi
güçlükleri onu. bu işlere yeniden bulaş-
maya iter.
Eastvvood canlandırdığı karakter için
şunlan söylüyor: "Oynadığım Munny
karaktcri kendi iç şeytanıyla boğuşan bi-
ri. Beni hep kınlgan ve zayıf karakterler
çekiyor. Hem psikoloji hem de dram
açısından."
Doğru bulduğu şeyleri yapan, kanun-
lan kendi yöntemleriyle uygulayan, biraz
da sadist Şerıf i canlandıran Gene Hack-
man kovboy fılmi olduğu için başlangıçta
rolü kabul etmek istememiş. Ancak East-
vvood'un ısranyla senaryoyu okuyunca
rolü kabul etmiş.
Clint Eastvvood bu fümiyle "öldürme
kültürünü" irdeliyor. Kendisiyle yapılan
bir söyleşide Eastvvood öldürmenin hiç
bir değerinın olamayacağı mesajını genç
seyırcinin iyicealgıladığını bebrtiyor.
Sergıo Leone'nin "Spagetti Westem"-
lerinden bu yana görüş açılanrun değiş-
tiğıni vurgulayan Eastvvood. "Batı mito-
lojisini sorgulama ve gerçeklerle karşılaş-
ma zamanı gelmişti" diyor.
Bir zamanlar kendisinin de içinde yer
aldığı, şıddeti eğlencelik bir sinema dili
olarak kullanma olayına karşı çıktığını
ifade den Clint Eastvvood. şiddetın hem
kurbana hem de uygulayana aa etkileri
olduğunu vurguluyor.
Clint Eastvsood'un fılmindeki bir cina-
yet sahnesi belki de tüm bu görüşleri özet-
h'yor: "Katil ileri derecede miyoptur ve
kurbanınızarzorseçmektedir. Kurbanıy-
la yakın planda gözgöze geldiğinde ılk kez
öldürmenin hoş bir olay olmadığını kav-
rar".
Eastvvood fıbninin belki, Amerikab-
lann ya da tüm insanlann, şiddete ilişkın
mıyopluğunu gıdermesini amaçhyor ve
asbnda Amerika'da tüm yoğunluğuyla
yaşanan günümüz şiddetinin de sorgulan-
masını istiyor.
Sistemi yargılayanfilm:Kanunsuz Giriş
Sınıflararası gerilimin aynası
Kültür Senisi- Jonathan Kaplan'ın
"Unlavvful Entry" (Kanunsuz Giriş) adlı
filmi için Boston Herald'dan James Ver-
nıere "Bu filmde sistem yargılanıyor.
Hangi sistem mi? Tabii ki bizim kurduğu-
muz sistem. Yani suistimal. zorbalık, suç,
rüşvet ve kanunlarda oluşan sistem" di-
yor.
Özen film tarafından piyasaya sürülen
film. insanlara. özellikle de bilim adam-
lanna. başkanlara ve polislere güvenen
bır çıftin öyküsünü anlatıyor.
Michael (Kurt Russel) ve Karen Carr
(Madeleine Stovve). şehirden uzak banb-
yödeki evleri soyulunca, herkes gibi polise
başv ururlar. Bu vesileyle tanıştıklan polis
memuru Pete Davis (Ray Lıiotta) ile iliş-
İSVİÇRE YAŞ
GELECEĞİN GÜVENCESL
kileri kişıselleşir. dostluğa dönüşür.
Her sey yolunda giderken birden, ya-
şamlarîna karmaşa, korku ve gerilim ege-
men olur. Yönetmen Kaplan, "Bu film-
deki amaam günümüzdeki ilişkileri ve
korkulan temel alan bir gerilim filmi yap-
maktı. "Öldüren Cazıbe' nasıl cinslerarası
nefreti anlatıyorsa, 'Unlavvful Entry' de
sınıfiar arası öfkeye ışık tutuyor" diyor.
Film ABD'de göstenldiğinde polis me-
muru Pete Davis'in bir hırsız zanbsını
dövdüğü 'dayak sahnesi' yoğun tartışma-
lara neden obnuş.
Bu sahne, bir süre önce bir amatör ka-
meraman tarafından tesadüfen kaydedi-
len Rodney King adb zenanin pobslerce
sokakta dövülmesi olayını hatırlattığı için
ilgi odağı haline gel-
miş.
Pobs memuru ro-
lündeki Ray.Liotta,
bu filmde, "Öldüren
Cazibe"deki Glen
Close'un can-
landırdığı rolün erkek
versiyonunu can-
landınyor.
Rolü için bir kaç ay
devriyeye çıkmış, po-
hslen inceleyen, Ray
Liotta "kötü adamı"
oynamayı zevkli bul-
muş.
AM