Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/14 23 OCAK 199
H Ü K Ü M E T T E N N E B E K L İ Y O R L A R ?
İlk iş anayasadeğişikliğiolmalıGündemin iki önemli konusu, demokratikleşme ile ekonomik ve sosyal iyüeştinnelerdir...Demokratikleşme konusunda atılacak ilk
adım da "anayasa" olmalıdır. 1982 Anayasası, artık insanlann gerisindedîr, gelişmeye ve yenileşmeye engeldir.
Hak-tş Konfederasyonu 1976 yılında kurulmuştur. Halen 7
işkolunda 8 uye sendikası vardır. Bir de KKTC'de faaliyet
gösteren uyesiyle 9 bağlı sendikası bulunmaktadır. Öz
Gıda-İş, Öz Çelik-lş, Türkiye Orman-tş, Hizmet-lş, Öz
İphk-İş, Öz Ağaç-lş, Öz Tartm-lş, Öz Sağlık-tş, Kamu-Sen
sendıkalan bunyesinde, toplam 350 bin üyesi
bulunmaktadır. Konfederasyonun başkanlığını yürüten
Necati Çelık, 1981 yıhndan bu yana Gıda-İş kolunda da
sendika başkanıdır.
Ekim seçimlerinin hemen arkasın-
dan ve kabul etmek gerekir ki, alışılmışın
dı$ında sağcı ve solcu partiierden oluşan
koalisyon hükümeti, umulanın aksine top-
iumun ileriye dönük beklenti ve umutları-
na arttırmıştır.
Zira, DYP ve SHP'nin gerek seçim ön-
cesi vaatlerinde ve gerekse hükümet prog-
ramıyla koalisyon protokolunde yer verdik-
leri hususlar, sendikalar ve diğer demok-
ratik örgütlerin, halkın öteden beri savun-
duğu talepleri içermektedir.
Tttrkiye'nin gündeminde iki önemli ko-
nu vardır. Bunlardan birincisi
"demokratikleşme" ikincisi ise "ekonomik
ve sosval iyüestinneler"dir. Gündemin bi-
rinci maddesinde yer alan "demokratik-
leşme" aslında gecikmiş bir adımdır. Bu
adımın atılması için "kaynak" da gerek-
mektedir. Burada sadece insanırruza güven-
mek, insanımızın iyiye ve güzele layık ol-
duğuna inanmak yeterlidir. Bugüne kadar
surdürülen alışkanlıkların aksine, insanı-
mızı potansiyel suçlu gibi görmemek gere-
kir diye düşünüyoruz.
Demokratikleşme konusunda atılacak
ilk adım "anayasa" olmalıdır. 82 Anaya-
sası artık insanlann gerisindedir ve geliş-
meye, yenileşmeye engeldir. Vesayet rejimini
güçlendiren anayasa, yasa ve kununların
yerine haJkı önde tutan, şahıs egemenliği-
ni reddeden insan merkezli bir mutabakat
anayasası vakit geçirilmeden tartışmaya
açümalı ve tüm siyasi, mesleki organizas-
yonlarla demokratik kitje örgütlerinin tem-
silcilerinden oluşan bir kurucu meclis ta-
rafından yasalaştınlması sağlanmalıdır.
Kurucu meclisi özeUikle söyiüyoruz çünkü
mevcut meclisin aritmetik oluşumu adil de-
ğildir. Zira seçim sistemi adil değildir.
Temel hak ve hürriyetlerle, ekonomik ve
sosyal hakları düzenleyen tüm yasalar ye-
niden ele alınmahdır. "Devletin en temel
görevinin kişi hak ve özgürlüklerini konı-
mak olduğu, kişinin devlet otoritesine karşı
korunması gerektiği, inanç ve kanaat hur-
riyetinin güvence altma ahndığı, genel sı-
nırlamaiarın demokratik îoplum gerekle-
rine uygun olarak yapıldığı" gibi ilkeler
başta anayasa oimak üzere tüm yasalarda
yer almalıdır.
Ekonomik ve sosyal iyileştirmelerin bir
an önce gerçekleştirilmesi gerekir. Enflas-
yon ivedilikle kontrol altına alınıp, makul
bir süre içerisinde de düşürülmesi, istihda-
mı arttıracak yatınmlann yapılması, halen
istihdamı daraltan (Yüksek faiz, yüksek
vergi ve fon kesintileri) gibi yatınmlann ül-
ke gerçeklerine uygun şekilde yeniden re-
alize edilmesi, haksız kesintilerin son bul-
ması, işsizlik sigortasının bir an önce kv-
rulması, sosyal güvenlik sisteminin ve ku-
rumlarının çağdaş bir dilzeye ulaştırılma-
sı, vergi adaJetinin sağlanması, iş güvence-
sinin sağlanması, konut sorununun hem
ekonomik aktivitesi ve hem de sosyal yanı
göz önünde bulundurularak ivedilikle çö-
zümlenmesi, özelleştirmede çalışanlann ta-
leplerinin göz önünde tutulması, işçi-
memur-sözleşmeli personel gibi statü kar-
maşasına son verilmesi, geniş emekçi ke-
simin reel alım gücünün yükseltilmesi, ge-
lir dağılımında adaletin sağlanması en baş-
ta gelen taleplerimizdir. Iç güvenlik ise, çö-
zümlenmesi gerekli ulusal sorunumuzdur.
özel olarak taleplerimiz şunlardır: Sen-
dikal haklann özüne dokunur ciddi tehdit
ve yasaklamalara son verilmesi, çalışma ha-
yatını düzenleyen yasalann uluslararası bel-
gelerdeki asgari normlara göre yeniden ya-
pılması, sendika] faaliyetleri ve grev kap-
sammı daraltan düzenlemelere ve yasaklara
son verilmesi, issizlik sorununun çözüm-
lenmesi, istihdam güvencesi, issizlik sigor-
tası, çağdaş sosyal güvenlik sistemi, iş ka-
zalannı önleyici tedbirlerin alınması, insan
onuruna yaraşır bir emeklilik sisteminin
kunılması acil taleplerimizin başında gel-
mektedir. Asgari ücretin tespit yöntemi ye-
niden düzenlenmeli, aynca vergi dışı bıra-
kılacağı vaatleri yerine getirilmelidir. Ça-
lışma hayatının sorunlarının aşılmasmda
devletin taraf olarak dengeyi işçiler aley-
hine büsbütün bozmak yerine "dengenin
sağlıklı ve demokratik bir biçimde" oluş-
turması sorunlann aşılmasında önemli bir
rol oynayacaktır. Demokratik dengeye önce
devlet ve hükümet dikkat etmelidir.
Hükümet programında ve koalisyon
protokolunde yer alan hususlarla yukan-
da saydığımız taleplerimizin bir an önce
gerçekleşmesi hükümetin inandıncılığmı
arrtıracalctır. Çözümler zamana bırakıldık-
ça, sorunlar yumağı büyüdükçe bu hükü-
metin güvenilirliğini yitirmesi de mukad-
derdir. Gerek calışma yasalan hakkında ve
gerekse hükümetin ekonomik paketin hız-
lanmasında sendikalarla ilgili kesimlerin-
de Hak-lş'in görüşlerinin alınmaması de-
mokratikleşme ve şeffafkk politikasıyla
ters düşmektedir.
TÜRK-İŞ ANITKABİR'DE — Geçen yılın 3 ocak gunu, iscilerin ANAP iktidarına uvarı niteligindeki "I günliık iş« gilmeme" evlemi cerçevesinde Türk-İş >oneticileri de Anıtkabir'i topluca ziyaret etmişlerdi. (Fotoğraf: Cumhuriyel)
Türk-fs Vaatler bu yıl gerçekleştirilsinParlamenter demokrasi, tüm kurum ve kurallanyla yeniden ve sağlıklı bir biçimde işlerliğe kavuşturulmalıdır. Çalışma banşı
sağlanmalı, issizlik önlenmelidir... Yeni hükümetin programında yer verdiği hususlann bu yıl gerçekleşmesini bekliyoruz.
Turkiye İşçi Sendıkalan Konfederasyonu (Türk-tş), 29
işkolunda çalışan 1 milyon 600 bin işçinin ü'ye olduğu 32
sendıkanın üst örgutu. 1929 yılında doğan, 1944 yılında
Zonguldak 'ta maden işçısi olarak başladığı işçitik yaşamtnı
bir yıl sonra Bursa'da tekstil sektörüne geçerek sürdüren
Şevket Yılmaz, 1952 yıhndan bu yana aktif sendikaalık
yapıyor. 1965 yıhndan berı Teksif Sendikası 'nın genel
başkanlığını yuruten Yılmaz, 1982 yıhndan beri de Türk-lş
Genel Başkanı olarak görev yapıyor.
ncelikle anarşi ve terör kesinükle or-
tadan kaldınlmaJıdır. Yıllardır halk kitle-
lerini ezen enflasyon ve hayat pahaüüğı bir
yaşam tarzı olmaktan çıkanlrnalıdır. "Ça-
BanşT sağlanmalı, issizlik önlenmeli
ve işten çıkannalar hâkim teminatma bağ-
lanmalıdır. Buna ilaveten yeni yılda özel-
likle şu önemli istekJerimizin gerçekleşme-
sini istiyor ve bekliyoruz:
Demokrasiye ve temel insan hak ve öz-
gürlüklerine aykın bütün düzenlemeler or-
tadan kaJdınlarak; çoğulcu, özgürlükçü,
katılımcı parlamenter demokrasinin tüm
kurum ve kurallanyla yeniden ve sağlıkh
bir biçimde işlerliğe kavuşturubnası sağlan-
malıdır.
"12 Eylöl Hukuku" diye nitelendirilebi-
lecek hukuki düzenleme ve uygulamalann,
kısıtlamalann suratle kaldınlarak Türkiye*
nin demokratikleşme süreci hızlandınl-
malıdır.
Bu çerçevede, anayasa ve yasalarda ge-
rekli gördüğümüz değişikliklere ilişkin öne-
rilerimiz ise Özetle şöyledir:
Kişinin dokunulmaz, devredilmez, vaz-
geçilmez temel hak ve özgürlüklerini kul-
lanmasına sınırlar koyan hükümler anaya-
sadan çıkanlmahdır.
Hefkesin düşünce ve kanaatlerini açık-
lama ve yayma hakkım özgürce kullanma-
sını engelleyici düzenlemeler ortadan kal-
dınlmalıdır.
Basın ve yayın özgürlüğünü sımrlayan
tüm antidemokratik hükümler kaldırıl-
malıdır.
Sendikal örgütlenmeyi önleyen, kitle ör-
gütleri ile ilişkilerini yasaklayan, politika
üretme ve siyasal partileri etkileme faali-
yetlerini ortadan kaJdıran hükümler, ana-
yasadan çıkanlmahdır.
Tüm çalısanlara sendika kurma hakkı
verilmelidir.
Serbest toplu pazarhk ilkelerine aykın,
grev hakkının özünü ortadan kaJdıncı nj-
telikteki hükümler ve lokavt hukuk siste-
mimizden çıkarılmalıdır.
YÖK ortadan kaldınlarak yüksek öğre-
tim kurumlan bilimsel ve idari özerkliğe
sahip kamu tüzel kişilikleri haline getiril-
melidir.
Yargı bağımsızlığıru sımrlayan hüküm-
ler yasalardan çıkanlmaljdır.
Birieşmiş Milleüer UlusJanuası Çalışma
Te^kilaönınaLO)87, 98,151 ve 154sayı-
lı sözleşmelerinde yer alan ilkeler yasa de-
ğişikliklerine aynen yansıtılmaüdır.
2821 sayılı yasamn sendika özgürlüğü-
ne ve sendikal haklann kullanılmasına ters
düşen hükümleri değiştirilmelidir.
2822 sayılı yasanın grev hakkının kulla-
nılmasına yöneük sınırlayıa hükümleri kal-
dırılmaJıdır.
İş Yasası'nda, işçinin işten çıkartılması
halinde yargı yoluna başvurma ve yargı ka-
ran ile işe iade müessesesinin yerleştirümesi
için köklü değişiklik yapılmalıdır.
Kıdem tazminatı kurumu geliştiril-
melidir.
İşçinin her kademede ve etkin biçimde
yönetime katılmasım mümkün kılacak dü-
zenlemeler gerçekleştirilmelidir.
Tanm işçileri yasal güvenceye kavuştu-
rulmalı ve Tarım İş Yasası çıkartılmaüdır.
Kamu tşveren Scndikalan kapatıl-
malıdır.
Taşeronluk müessesesinde, işçinin sosyal
ve ekonomik haklannı gasp eden ve sen-
dikasızlaştırmayı hedefleyen uygulamalar
yasaklanmalıdır.
Gelir dağılımı sosyal devlet ilkesine uy-
gun şekilde olmalı, adil bir vergi reformu
sağlanmaüdır.
Zonınlu tasamıf kesintüeri ve nereye git-
tiği tam bilinmeyen fon ekonomisinden
vazgeçilmelidir.
Ozelleştirme çalışmalan ülke gerçekle-
rine uygun şekilde ele alınmalı, TEK ve ben-
zeri KÎT'lerin özelleştirilmesinden vazge-
çilmelidir.
Kısaca, yeni hükümetin programında yer
verilen hususlann, bu yıl geıçekleştirilme-
sini bekliyonız.
kesimlerden görüş alınsıngş\feni düzenlemeler, mutlaka ülkenin koşullan göz önünde bulundurularak ve tüm kesimlerin önerüeri alınarak düzenlenmelidir.
Jon yıllarda işçi-işveren ilişkileri alanın-
da yoğunlaşan uyuşmazlık ortamı 1991 yı-
lında doruk noktasına ulaşmıştır. Ekono-
mik geüşmeyi ve sosyal banşı tehlikeye atan
ve zor bağıtlanır hale gelen toplu iş sözleş-
melerinde grev safhası daha sık yaşanır ol-
muştur. Nitekim, Çalışma ve Sosyal Gii-
•eaHk Bakanufı'mn verilerüıe göre, 1990
yılında grevler nedeniyle kaybedilen işgü-
cü sayısı 3,466^50 iken 1991'in sadece ilk
9 ayında 3,717,774'ü bulmuştur. örneğin,
Türkiye'de 1989 yıLnda imalat sanayiinde
çalışan işçi başına 1,958, 1990 yılında ise
1,413 işgünü kaybedilmiştir. Buna karşm,
1989 yılı itibanyla veri bulunabilen 16 sa-
nayileşmiş ülkenin 13'ünde söz konusu ra-
kam 200 işgucünün altında olup en yük-
sek seviyeye 869 işgücü ile Ispanya'da rast-
lanmaktadır.
"Çahsma Hayat] 91" adb yıllık raporu-
muzda aynntüı bir şekilde açıklanan bu
konuda şu hususu önemle belirtmek iste-
rim; yaygmlaşan grevlerin getirdiği ağır
ekonomik ve sosyal maliyetler gözardı edil-
mektedir. Her şeyden önce taraflara ağır
maliyet yükleyen bitmek tükenmek bilme-
yen grevler işverenin üretim ve piyasa kay-
bına uğramasına neden olurken çalışanın
da büyük gelir kaybına uğramasına, hatta
kapanan işletmeler dolayısıyla işsiz kalma-
sma yol açmaktadır. Grevlerin topluma ve
devlete yansıyan maliyeti de unutulma-
malıdır.
Toplum açısından baktığımazda, artan
üretim maüyetlerinin fiyatlara yansıyaca-
ğt aşikardır. Tüketicinin sürekli olarak re-
fah kaybına uğramasına neden olan yük-
sek enflasyon onannın bir nedeni de bu-
dur. 1991'de talep enflasyondan ziyade arz
enflasyonu ile karşı karşıya kaldığırmzı
unutmayalım. İşçi sendikalarmın hiçbir öl-
çüye dayanmayan ücret artışı talepleri son
yıllarda sanayi tarafmdan mevcut koşullar-
da karşılanamayacak düzeylere çıkmıştır.
tşçi sendikalannın 1988'de % 100'lerle baş-
layan bu talepleri 1991'de "1* 500-600'lere
ulaşmıştır. Böylece 1988 yıljnın son ayla-
nndan itibaren ücret ve işgücü maliyetinin
hızla arttığı bir dönem içine girilmiştir.
TİSK ÇaJtşma tstatistikleri ve tşgücii
Maliyeti Araşürması'na göre, ortalama bi-
rim işçilik maliyeti toplu iş sözleşmesi dü-
zeninde yer alan özel sanayi sektöründe
1989 yılında % 120, 199(rda ise Vt 88 ora-
nında artmıştır. Reel işgücü maliyetinde yi-
ne 1989'da V» 29.7, 1990"da ise % 17.3 ora-
mnda arüş olmuştur. 1980-1990 yıllan ara-
sındaki dönemde, söz konusu sektörde bi-
rim işgücü maliyetinin reel olarak % 36
oranmda arttığı görülmektedir.
1.10.1991 tarihi itibanyla sanayi sektö-
ründe ve sektörlerde ulaşılan işgücü mali-
yeti seviyelerinin 8.4 milyon ile 3.6 milyon
TL/ay arasında değiştiği ortaya çık-
maktadır.
Tüm bu ömekler bize, iş uyuşmazlıkla-
rımn ve toplum üzerindeki baskısının ha-
fifletilmesinde kesimlere cok'önemli görev-
ler düştüğü açıkça gösterilmektedir.
1991 yılına taşığınuz geçmiş yülann so-
runlanndan bir diğeri de ülkenin temel
ekonomik ve sosyal amaçlarıyla bütünle-
şen ve kesimlerin işbüiiğine dayanan ulu-
sal bir ücret politikasına ulaşılamamıs ol-
1961 yılında ku'rulan ve 1962 yıhndan bu yana bugıinkü
adıyla faaliyetini sürdüren Türkiye tşveren Sendikaları
Konfederasyonu (TİSK), çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren
17 işveren sendikasının üst kuruluşu mteliği taşımaktadır.
1929 doğumlu Refık Baydur ise, lstanbul Havayoltan,
Barajans, Timsan Makine ve Timsan İnşaat AŞ'nin
Yönetim Kurulu Başkanı, Türksan Kâğıt Kaplama AŞ'nin
Yönetim Kurulu üyesi, Kale Grubu şirketlerinin de başkan
yardımcılığını surdurmektedir. Refık Baydur, Türkiye
Kimya, Petrol, Lastik ve Plastîk Sanayii tşverenleri
Sendikası (KİPLAS) Başkanhğı'nm yanı sıra TİSK
Başkanlığı 'nı da yürütmektedir.
masıdır.
özellikle önümüzdeki dönemde, en
önemli sorun olan yüksek enflasyon ora-
Binın düşürülmesinde kesimler kendileri-
ne düşen görevleri yerine getirmelidir. Bu
amaçla, 1992 yılında kamu ve özel sektör-
de bağıtlanacak olan toplu iş sözleşmele-
rinde ücret artışları enflasyon oranının dü-
şürülmesi hedefini destekleyecek şekilde
pazarhk konusu edilmelidir.
Konfederasyonumuzun 1992 yılında ça-
lışma hayatında gerçekleştirilmesini bekle-
diği diğer konular da şu şekilde özetle-
nebilir:
Bugün ülkemizde üretimJe ilgisi olmayan
yedi sosyal amaçü fon işletmelere büyük bir
maü küJfet yüklemektedir. Bu fonlann bir
kısmı çalıştınlan işçi sayısına göre kesinti
öngördüğü için hem istihdamı olumsuz
yönde etkilemekte hem de işletmelerin ya-
tınma ayırabilecekleri fonları sınırla-
maktadır.
lan düşürühtıelidir.
Ülkemizde sanayi sektörü son yıllarda
ihmal edilmis, ticarete ağırhk verümiştir.
öte yandan, serbest piyasa ekonomisi
uygulayan ülkelerde sanayinin halen tesvik
Ücret üzerinden devlete yapüan ödemp- edümekte olduğu bilinmektedir. Bu doğ-
lerin bu şekilde artması, işçi ve işveren ara- nıltuda, ülkemizde özel sektöre yönelik teş-
smdaki ilişkilerin bozulmasında bir diğer VÜ. politikalan rekabet ve kalkuıma açısm-
önemli faktördür. Nitekim, işçi ücretlerin- jjano n em taşımaktadır. özellikJe EFTA ül-
den yapılan fon kesintileri ve yüksek vergi kderi üe imzaknan Serbest Ticaret ve Iş-
dilimleri işverenin işçiye ödediği ücreti dü- birliği Anlaşması'nın getireceği imkânlar,
şürmekte, bu ise sendikalann aşın zam ta-
leplerine neden olmaktadır. Dolayısıyla,
sosyal amaçlı fon uygulamalanna son ve-
rilmeli ve ücret üzerindeki mali yükler ha-
fifletilmelidir.
Devlet sosyal giivenliğin finansmamna
Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi katıl-
malıdır. Bu katkı doğrudan primlere işti-
rak şeklinde olabileceği gibi sigortanın
açıklarını kapatmak veya genel bütçede
sosyal güvenlik ve sağiık harcamalanna iş-
tirak etmek suretiyle de sağlanabilir.
Ülkemizde işçi ve işverenlerden alınan si-
gorta primlerinin, götürülen hizmetlere
karşılık gereğinden fazla miktarda tespit
edildiği görulmektedir. Bu nedenle, sürekli
gelir fazlahğı veren hastalık, analık gibi si-
gorta kollanndan başlarularak prim oran-
Doğu Avrupa'daki gelişmeler ve diğer pa-
zarlardaki yapısal değişmeler yakından iz-
lenmeli vç özel sektörün bu ülkelerdeki po-
tansiyelden yararlanması imkânlan araştı-
nlmahdır.
Yeni hükümetimizin çahşma hayatında
yapmayı planladığı issizlik sigottasınm ku-
rulması, memurlara sendikalaşma hakkı-
mn verilmesi, erken emeklilik gibi yeni dü-
zenlemeler, mutiaka ülkenin ekonomik ve
sosyal koşullan göz önünde bulundurula-
rak ve tüm kesimlerin görüş ve önerüeri alı-
narak gerçekleştirilmelidir. Konfederasyo-
numuz bu tür bir görüş ahşverişine ve di-
yaloğa her zamanki gibi açıktır.
StİRECEK