Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 OCAK 1990 KULTUR-SANAT CUMHURtYET/5
Iıyatro Anadolu' çıktı
• Kültür Servisi — Üç
ayda bir yayımlanacak
olan tiyatro dergisi
"Tiyatro Anadolu"nun
ilk sayısı çıktı. Anadolu
Üniversitesi Devlet
Konservatuvan Yayınları
arasmda çıkan derginin
genel yayın
danışmanlığını Cevat
Çapan yapıyor. "Tiyatro
Anadolu"nun guz 1989
sayısında Özdemir
Nutku'nun "Tiyatro
Nedir?" Doç, Dr. Ayşın
Candan'ın çevirisiyle
Peter Szondi'nin
"Dram", Zehra
tpşiroğlu'nun
"Oyun Yazan Araıuyor", Ayşegül Yüksel'in "Huznü
Gülmeceyle Damıtan Bir Tiyatro Ozanı ya da Mehmet
Baydur", Mehmet Baydur'un "Ben, Mehmet Baydur",
Hasan Anamur'un "Keşanlı Ali Destanı Üzerine Bir
Inceleme", Yücel Erten'in çevirisiyle "WerneT Heinitz
Rejisörler Söyleşisi" ve Ayşın Candan'ın "Tiyatroda
Soluk Yok" başkklı yazıları yer abyor. Dergide ayrıca
"Türk Tiyatrosunun Sorunlan" tartışması ile Mehmet
Baydur'un "Yalnızlığın Oyuncakları" adlı oyununa da
yer veriliyor. Dergiyi edinmek isteyenler MSÜ Sahne ve
Görüntü Sanatları Bölümü, Kenterler Tiyatrosu, Şehir
Tiyatrolan Muhsin Ertuğnıl Sahnesi ve Devlet
Tiyatroları'na başvurabilirler.
^Cumhuriyet Kızı' IstanbııTda
• Kültür Servisi — Memet Baydur'un Ankara Devlet
Tiyatrosu tarafından mevsim başında sahnelenen ve
yoğun tartışmalara neden olan oyunu "Cumhuriyet Kıa"
bugünden itibaren, Şehir Tiyatrolan tarafından Fatih
Reşat Nuri Sahnesi'nde sergilenecek. Cüneyt Türel'in
sahneye koyduğu oyun, tesadüfen bir araya gelen 7
profesör ile bir hayat kadının çevresinde gelişiyor.
Oyunda Peri Pakize'yi Tomris Incer, 7 profesörü ise Fuat
lşhan, Macit Koper, Bilge Zobu, Ersan Uuysal, Yalçın
Akçay, Ersan Barkın ve Ersin Sanver oynuyorlar.
"Cumhuriyet Kızı"nın dekoru Gürel Yontan, kostümü
Canan Göknil'in imzasını taşıyor.
Bucguet-Chamine resitali
• Kültür Servisi — Istanbul Belediyesi Cemal Reşit Rey
Konser Salonu ocak ayı konserleri, bugün Fransız
piyanist Marie-Françoise Bucquet ve Portekiz asıllı
bariton Jorge Chamine'nin verecekleri piyano-şan resitali
ile devam ediyor. Paris Ulusal Konservatuvan ve Viyana
Müzik Akademisi mezunu olan Marie-Françoise
Bucquet 1986 yılından bu yana Paris
Ulusal Konservatuvan'nda öğretmenlik yapmakta, 1989
yılından beri ise aynı konservatuvann pedagoji
bölümünü yönetmekte. Portekiz asıllı bariton Jorge
Chamine, sahneye ilk kez 12 yaşındayken "çocuk
soprano" olarak çıktı. Bir bursla Paris ve Münih'te
eğitim gördü. Ünlü Alman şarkıcı Hans Hotter ile
çalışan sanatçı, Teresa Berganza gibi unlü opera
sanatçılanyla birlikte sahneye çıktı. Resitalde sanatçılar,
Çaykovski, Ravel, Hugo Wolf, Claudio Carneyro, Carlos
Guastavino gibi ünlü bestecilerin eserlerini
seslendirecekler. Konserin başlama saati 19.00.
Elvis'm doğum günü
• MEMPHIS (AA) —
ölümünün üzerinden 12
yıl geçmesine rağmen,
hayranlannın sayısı
eksilmeyen rock'n roll
Kralı Elvis Presley, eğer
yaşasaydı bugün 55
yaşında olacaktı.
Yaklaşık 40 Elvis
Presley Fan Kulübu'nün
üyeleri, ünlü sanatçının
Tennessee eyaletinin
Memphis kentinde,
Graceland adındaki
malikânesinde bir araya
gelip Elvis'in doğum
gününu, pembe-beyaz
bir pasta yiyerek ve
doğum günü şarkılan söyleyerek kutladılar. Fan
kulüpleriyle bağlantıdan sorumlu olan Graceland yetkilisi
Patsy Andersen, ABD ve ülke dışmdan 40 kulübu
temsilen 1500'den fazla kişinin Memphis'e geldiğini
söyledi.
Ayter 'halkbilim temsilcisi'
• Kültür Servisi — Kars-Kafkas Halk Danslan
Topluluğu'nun kurucusu ve yöneticisi, İTÜ Türk Müziği
Devlet Konservatuvan öğretim üyesi Adli Ayter,
Azerbaycan Kültür Bakanlığı tarafından "Azerbaycan
Halk Sanatları Türkiye temsilcisi" seçildi. Azerbaycan
Kültür Bakanı Polat Bülbuloğlu'nun talimatı üzerine
resmi bir yazı kaleme alan SSCB İstanbul Konsolosu
Vahdet Sultanzade, Türkiye*de pek çok sanatçı ve
topluluğun Azerbaycan halk müziği ve danslarını eksik,
yanlış ve değişik biçimlerde yorumladıklanru öne sürerek,
bundan böyle her türlü kişi ve kuruluşun Adli Ayter'in
görüş ve bilgilerine başvurmalannı rica etti. Sultanzade
bu yazıyı Kültür Bakanlığı ve TRT Genel Müdurlüğü'ne
gönderdi. 28 ağustos-4 eylül tarihleri arasında gerçekleşen
43. Uluslararası Dijon Halk Dansları Olimpiyatı'nda
dünya ikinciliği kazanan Kars-Kafkas Halk Danslan
Topluluğu. bu yıl 18-28 mayıs tarihlerinde yapılacak olan
Karabağ Festivali'ne de davet aldı.
E3eştirmenlerin 'en iyi'leri
• NEW YORK (AP) — Eczanelerden ilaç çalarak
yaşayan bir grup uyuşturucu bağımhsım konu alan
"Drugstore Cowboys" (Eczane Kovboylan) filmi,
Amerika'nın Ulusal Film Eleştirmenleri Birliği tarafından
1989 yıknın en iyi fılmi seçildi. Filmin yönetmeni Gus
Van Sant Jr. geçen yılın en iyi yönetmeni seçilirken,
James Fogle"ın yayımlanmamış romanından uyarlanan
fihnin senaryosunu yönetmeni ile birlikte yazan Dan Yost
da övgüye değer görüldü. İki piyanist erkek kardeş ve bir
şarkıcı kadının dostluğunu anlatan "The Fabuluos Baker
Boys" filmi de Amerika'nın eleştirmenlerince üç dalda
birincilik aldı. Filmde başrol oynayan Michelle Pfeiffer,
en iyi kadın oyuncu seçilen filmdeki rolüyle Beau
Bridges de en iyi yardımcı erkek oyuncu, filmin görüntü
yönetmeni Michael Ballhaus da en iyi görüntü yönetmeni
seçildi.
TLme Club etkinükleri
• Kültür Servisi — Kültür ve spor etkinlikleri
gerçekleştirmek amacıyla geçen yıl kurulan Time Club
çalışmalannı sürdürüyor. Kalamış, Manolyalı Sokak'ta
etkinlik gösteren Time Club gitar, dans, resim, müzik ve
dil kurslan düzenliyor, çeşitli sergiler ve söyleşiler
gerçekleştiriyor. Time Club'ın ocak ayı programı
kapsamında bugün saat 20.30'da Türk hafif müziği
sanatçısı Iskender Doğan ile bir söyleşi var. Necla Akben
ile 11 ocakta, Rüstem Batum ile 13 ocakta, Hadi Çaman
ile 14 ocakta yapılacak söyleşiler, yine 20.30'da
izlenebüecek. Belkıs Dilligil ile Rahmi Dilligil 19 ocak,
Sami Aksu 21 ocak, Nergis Kumbasar 25 ocak, Gülriz
Sunıri ise 28 ocakta Time Club'ta konuk edilecekler. 21
ocak pazar günü saat 14.00'te ise "Hayvan Dostlar ve
Biz" konulu söyleşiye Türkiye Hayvanlan Koruma
Derneği Göztepe Şube Başkanı Turgut Eron ve Moda
Hayvanseverler Derneği Başkanı Suna Develioğlu
katıhyorlar.
MÜZİK
FİLİZALİ
1989 YILINDA TÜRKİYE'DEBALE VEDANSA BİR BAKIS
Dansçı ayaklamyla düşünmez
1989'da ilk kez
düzenlenen Opera ve
Bale Kongresi, önemli
bir gelişmeydi.
Balecilerin kongreye çok
sayıda bildiriyle
katılması, "Dansçılar
ayaklanyla düşünür"
sözünü çürütüyordu.
ŞEBNEM AKSAN
Türkiye'de bale 199O'lı yıllara
girdiğimiz şu sıralarda Kültür Ba-
kanlığı Devlet Opera ve Balesi Ge-
nel Müdurlüğü'ne bağlı Ankara,
İstanbul ve Izmir gibi üç büyük
şehrimizde profesyonel icraatını
sürdürmektedir. Bu kuruluşlar re-
pertuvar topluluklan mıdır, prog-
ramlannı, koregraflannı ne amaç-
la seçerler, hedefleri nedir? Ayrı-
ca bu kuruluşlann kısıtlı sahneleri
opera, bale, tiyatro, orkestra dışın-
da çeşitli kongreler tarafından da
kullanıldığı için bale haftada en
çok iki temsil verebilmektedir.
Temsil olanaklannın bu denli az
oluşu balemizin beklenen aşamayı
yapamamasımn önemli nedenleri
arasında yer alır. Giderek genişle-
yen kadroların, çeşitli nedenlerle
belki, ancak yansı aktif olarak
eserlerde yer alırken solist niteli-
ğindeki dansçı ve gençler zaten
sahne hayatı kısa olan bir meslek-
te köreltici ve verimsiz bir ortama
itilmektedir.
Tüm sanat dalları eğitimde ve
icraatta özel kabiliyet gerektirmesi
dışında zorlayıcı, teşvik edici ve
mutlaka seçici olmak zorundadır.
İyi kötu hemen herkesin kadroya
alınıyor olması, çalışan çalışma-
yan, üreten üretmeyen, başanlı ba-
şarısız arasında fark güdülmesini
önlediği gibi örnür boyu kadro ga-
rantisi sağlar! Bu ve bunun gibi
pek çok nedenle diğer meslek dal-
lan ve kuruluşlan genelinde hazır-
lanmış olan memuriyet ve YÖK
kanunlan sanat kurumlannın ge-
lişmesinde ve işleyişinde faydalı
olamamaktadır.
Esasen balenin en buyuk soru-
nu, topluluğu yönlendirecek artis-
tik görüş sahibi bir lider boşluğu-
ANTON1LS VE KLEOPATRA — Konuk Koregraf Valeri Paoov, 'Antonius ve Kleopatra" balesini is-
tanbul Devlet Opera ve Balesi'nde sahneledi. "Antonius ve Kleopatra"da Hülya Aksular ve Oktay Ke-
resteci de başhca rollerdeydiler. Müzik ise Aram Hacaturyan'ın yapıtlanndan derlenmişti.
dur. Bakanlık ve müdürlüklerin
bu boşluğu doldurması beklene-
mez. Eksikliğini duyduğumuz
böylesi bir lideri balemiz ilk ku-
ruluşunda, kurucusu Dame Mi-
nette de Valois'da yaşamıştı. Ni-
nette de Valois o zamanlar gene
kurucusu olduğu tngiliz Kraliyet
Balesi'ni bir yandan yönetirken
bebeği olarak tanımladığı Türk
balesini de okulu ve sonra toplu-
luğu ile 15-20 yıl gibi kısa bir sü-
rede kurdu ve belli bir olgunluğa
getirdi. Ancak Ninette de Valois
aynldıktan sonra sayılan üçe çı-
kan devlet opera ve baleleri ara-
nan niteliklerde bir artistik yönet-
meni ortaya çıkaramadı. Böylesi
bir yönetmen yurtdışından da ge-
tirilebilirdi.
Devlet, opera ve balenin bütçe-
mizde önemli yer tutan tüm mali
desteğini karşılamaktadır. Bu çok
önemli bir katkıdır. Ancak başın-
da heyecan verici, otoriter bir li-
der göremeyen sanatçı, tayinle ata-
nan yöneticilerin gönişü çerçeve-
sinde, mesuliyetlerinden habersiz
kalmaya zorlanmaktadır.
1989 yılı, ilk olarak düzenlenen
Opera ve Bale Kongresi ile Turki-
ye"de bale sanatı açısından önemli
bir gelişmeye kapı açtı. Böyle bir
kongreye gerek duyulmuş olması,
balenin sorunlarının açıkça dile
getirilmesınin uzman kadrolardan
istenmesi fevkalade umut verici
bir gelişme oldu. Kültür Bakanlı-
ğı'nın Devlet Opera ve Balesi ara-
cılığı ile duzenlediği kongre, eği-
timden profesyonel icraata kadar
pek çok konuyu kapsıyordu. Ba-
leciler kongreye beklenmedik sa-
yıda bildiri ile katıldılar. "Dans-
çılar ayakları ile diışunurler" sö-
zü de böylece çurutulmuş oldu.
Ülkemızde 40 yılı aşkın bir geçmi-
şi olan balemizin belli bir biriki-
mi olduğu, yetişkin bir kişi olarak
söz hakkı olabileceği de acıkca ka-
nıtlandı. Bu arada olumsuz olarak
dikkati çeken bir husus, bakanlık
uzman kadrolanndan gelen bildiri
azlığı idi.
Şimdi bu aşamadan sonra bek-
lediğimiz, kişi ve kurumlar arasın-
da ayrım güdülmesine izin verme-
den herkese açık, konuların daha
uzun süreli ve ayrı ayrı ele alına-
bileceği yeni kongreler düzenlen-
mesi ve yetkili kişi ve kurumlann
dile getirilen sorun ve çözümleri
inceleyerek harekete geçmesidir.
Sonuçta geçen yılın icraat prog-
ramına bakılacak olursa; 3 devlet
balesinin bu yıl da hiçbir klasik
eser sahnelemediği görülüyor.
Ankara'nın misafir koregraf
Valeri Panov'un 88'de sahneledi-
ği "Budala" balesi devam eder-
ken, yeni eseri "Romeo ve Juliet"i
programına aldığı, Çerniçerin
"İki Yurek Destanı" adlı eserin-
den sonra Altan Tekin'in "Milli
Hâkiraiyet" ve "Stüdyoda Amlar"
adlı iki balesi ve üç genç koregra-
fın (Binnaz Aydan, Yasemin Er-
kan, Cihan Yöntem'in) birlikte
sundukları "Bernarda Alba'nm
Evi", "YabancT ve "Kınflar" adlı
eserlerinden oluşan bir program-
la yılı sürdurduğu görulmekte.
Ankara'dan sonra tstanbul'a
davet edilen Valeri Panov burada
"Antonius ve Kleopatra" balesini
Uk olarak Türkiye'de gerçekleştir-
miş. Geçen yıldan programda bu-
lunan "Şımarak Kız" balesi surer-
ken, Oytun Turfanda'nın 88'de
sahnelediği "Kameiyalı Kadın" iki
temsil için programa ahnmış ve
son olarak "Babçesaray Çeşmesi"
ve Oytun Turfanda'nın Osman
Şengezer'le birlikte tasarladığı
"Niçin?" adlı epik türde yeni ese-
ri, AKM Konser Saîonu'nda ser-
gilenen Ge>~van McMiUen'in "Ni-
jinski ile Bir Akşamüstii" yapıtı
ve "Mitos, Meditasyon, Tangolar"
adlı eserlerle 89 yılı sonuna gelin-
diğı izlenmektedir.
lzmir Balesi 89'da Oytun Tur-
fanda'nın "Bebek" ve "Yoz
Döngü" adlı eserlerini sergilerkeıı,
İstanbul Üniversitesi Devlet Kon-
servatuvan da klasik balelerden
parçalar ve çoğunluğu öğretim
uyesi Cera Ertekin'in koregrafıle-
rinden oluşan yoğun bir temsil
programını her yıl olduğu gibi bu
yıl da gerçekleştirdi.
Genç koregraflar nerede ve na-
sıl yetişecekler? Bu hususta kon-
servatuvarların ve operaların bü-
yuk hassasiyet göstermesi ve teş-
vik edici olması gerekmektedir.
Oysa bugün, eğitimin yanı sıra
çok başanlı koregrafi çalışmaları
ile dikkati çeken gençler, bazı ku-
ruluşlarda izlenmekte olan geriye
dönüş politikası ile çahşmalaruu
durdurmak zorunda bırakılmış-
lardır.
Y a r u : 1989 Yılında Türkiye'de
Edebiyat Dışı Yayınlara Bir
Bakış (Şahin Alpay)
Claudio Abbado, Berlin FilarmonVnin başında ilk konserini verdi
Berlîn'in yeni kralıFurtvvângler ve Karajan hükümranlığından sonra
Berlinlilere yeni bir hükümdar gerekiyordu demek
ki. Yeni kral Abbado'nun ilk konseri Berlinlilerin
soyluluk anlayışına ne kadar uydu bilinmez. Ama
eski kente yeni soluk getirdiği ortada.
Dış basındaki başlıklardan ba-
zıları böyle. Ya da "Herbert von
Karajanın Veliahb Taç Giydi."
Nedense cumhuriyetlerle, demok-
rasiyle yonetilen Avrupa ülkeleri-
nin hepsinin gönlünde yatan aslan
hep o eski krallı, kraliçeli istibdat
günleri.
Fnrtwângler ve Karajan huküm-
ranlığı tarihe karışmca Berlinlile-
re bir hükümdar daha gerekiyor-
du demek ki. Kral Abbado'nun ilk
konseri Berlinlilerin soyluluk an-
layışına ne kadar uygundu bileme-
yiz, ama eski kente yeni bir soluk
getirdiği de kuşkusuz apaçık or-
tada. Açılış konserinde Abbado,
yeni orkestrası ile baş başa olma-
yı, onlan bir solistle paylaşmama-
yı tercih etmişti. Seçtiği program
da alışılmış, geleneksel Berlin Fi-
larmoni Orkestrası programlann-
dan hayli değişikti.
Abbado, Karajan'dan çok daha
çağdaş olduğunu programının or-
tasına yerleştirdiği çok çağdaş bir
eserle vurguluyordu ilk konserin-
de. 37 yaşındaki Karlsruheli bes-
teci Wolfgang Rihm'ın
"Dammenıng" adlı eserini Schu-
bert ve Mahler arasına sandviç ka-
tığı etmesı Claudio Abbado'nun
gelecekteki müzik politikasının
çizgisini şimdiden belirliyordu.
Karajan, konser programların-
da Alban Berg veya Webern'den
oteye pek gecmezdi. Her iki bes-
tecinin de yüzyüunızm ilk yarısın-
da yaşayıp öldukleri düşünüldü-
ğunde Karajan'ın 20. yüzyıl bes-
tecilerine pek o kadar sıcak bak-
tığı söylenemez.
Oysa Abbado, mesleğinin ba-
şından bu yana daima "Avant-
garde" akımların yanında yer al-
dığını belli etmiş ve muzikal du-
yarlığı ile hep en iyileri seçmeyi
bilmişti.
ve Mahler gibi Avus-
turya - Macaristan - Alman gele-
neğinin anıtları ile arasının gayet
iyi olduğunu da kanıtlayan ttalyan
şef Abbado'nun Berlin'deki açılış
konseri büyük bir başanyla so-
nuçlandı.
Konserin sonunda dinleyicilerin
salonu terk etmeye hiç niyetleri
yoktu. Abbado, on beş dakika bo-
yunca ayakta alkışlandı.
Abbado'nun Berlin Filarmoni
Orkestrası şefliğine gitirilmesine
en çok bozulan kişi Lorin Maazel
idi. Lorin Maazel, Abbado'nun
seçildiğini duyar duymaz basına
bir açık mektup gondererek, "Ber-
lin Filarmoni Orkestrası'nın bun-
dan boyle butun vaktini Abbadoi
nun seçeceği eserleri çalışmakla
geçireceğinden emin olduğu için
orkestra ile daha önceden yapnğı
bütün konser ve plak angajman-
lannı iptal ettigjni" bildirdi kamu-
oyuna. Ancak, Alman müzik eleş-
tirmenleri böyle bir blöf karşısııı-
da sessiz kalmadılar doğal olarak.
Maazel, Alman basınında didik
didik edildi ve kendisine mealen
"Kedi erişemediği ciğere mundar
der" atasozu hatırlatıldı.
ÖNCÜ AKIMLARIN YANINDA — Claudio Abbado, her zaman
öncü akımlann yanında yer almıştı. Bunu, Berlin Filarmoni'yle ilk
konserinde Karajan'dan daha çağdaş bir program secerek de gösterdi.
Jfimes Brooks Bruzzese'in yönettiği İDSO'nun solistiDoğan Cangal'dı
IstanbıdVla bir Ankara nostaljisiOkullu müzisyenlerimiz arasın-
da bir Ankarah - tstanbullu dava-
sıdır sürer gider yıllardır. Ankara
Devlet Konservatuvan kökenliler
İstanbul Belediye Konservatuvan
kökenlileri, Istanbullular da An-
karahlan dışlar durur bildim bi-
leli. Bunun en son ömeğine tstan-
bul Belediyesi Konser Salonu'na
Cemal Reşit Rey adının verilmesi
sonucu rastlandı. Pek iyi niyetli
olmayan bir İstanbullu "Benim gi-
bi bir Ankara Devlet Konservatu-
van kökenlinin Cemal Reşit Rey'i
anlamasına imkân olmadığım"
vurgularken, daha iyi niyetli bir
İstanbullu da "Ankarah olmama
rağmen Cemal Reşit Rey'in değe-
rini anlayan biri" olmamı neredey-
se hayretle karşılıyordu.
Bu mantığa göre İstanbullu
müzisyenlerin Ulvi Cemal Erkin,
Necii Kâzıre Akses ve niceleri gi-
bi "Ankarah" muzisyeni, "Anka-
ralı'Marın da "İslanbullu"ları aıı-
laması olanaksız. Aynı mantığa
gore her iki kentin yetiştirdiği mü-
zisyenleri, bize tümuyle yabancı
olan dış dünyanın anlaması ise
hepten olanaİc dışı. Belki de bu
anlaşılmazlığımız yuzünden bir
türlu müziğimiz dunyadan ses ge-
tiremiyor. Öyle ya biz birbirimizi
anlayamazken dış dunyadan anla-
yış beklememiz abes olmaz mı?
Öyle ya da böyle. Biz "Ankara-
lılar" arasında, biraz Galatasaray-
lılara, biraz da Mülkiyelilere ben-
zer "aynı asker ocagından yeüşmiş
olma" duygusu hukum surer. Ço-
ğumuz, ilkokul sonrası bir araya
gelmiş, yatılı okul ortamrnda bir-
likte büyümuşuzdür. Kimi zaman
Ankaralı çellist Cangal'ı sahnede
dinlerken film şeridi geriye sardı. Ankara
Konservatuvan'nda David Zirkin ile
başlayarak Saldarelli ile devam eden çello
sınıfmı düşündüm. Ateşli yorum ve
teknik tartışmalannı, geç saatlere kadar
süren müzik didişmelerini anımsadım.
kardeşten de yakın bağlanmız ol-
muştur. Şimdi artık koca koca in-
sanlanz, yolun yansmı geride bı-
rakmışız. Ama bir araya geldiği-
mizde çocukluğumuza, ilk genç-
liğünize son surat dönüveririz, hiç
şupheniz olmasın.
Ankaralı çellist Doğan Cangal-
la böyle bir geçmîşimiz var. Onu
sahnede dinlerken ister istemez
film şeridi geriye sanveriyor. An-
kara Devlet Konservatuvan'nda,
ilk önce David Zirkin ile başlaya-
rak sonra Saldarelli ile devam
eden ve nihayet Martin Boch-
mann'dan sonra yabancı hocalar-
dan yerli hocalara devrolan çello
sınıfını düşundum. Aziz Gürerk,
Yalçın Başar, Oral Dai, Ali Do-
ğan, Doğan Cangal, Engin Sansa
arkadaşlarımızı, kuçüklenmizi;
gece gunduz dinleyip durduğumuz
Pablo Casals, Emmanuel Feuer-
mann, Piatagorsky, Fournier
plaklarıru; ateşli yorum ve teknik
tartışmalannı; toplu halde gidilen
konserleri; konser sonrası geç sa-
atlere kadar suren musiki didişme-
lerini anımsadım yeniden.
Doğan Cangal, Ankara Devlet
Konservatuvan'nda Martin Boch-
mann'ın öğrencisiydi. O kadar ye-
tenekliydi ki ona "küçük
Bochmann" adı takılmıştı o za-
man. Okulu bitirince bursla Pa-
ris'e gitti. Ecole Normale de Mu-
sique'de dunyaca unlü çellist And-
re Navarra ile çalıştı. License de
Concert sınavında birincilik odulü
aldı. Yurtdışında çalıştı, çok sayı-
da konser verdi. Şimdi Hacettepe
Üniversitesi Devlet Konservatuvan
ve Bilkent Üniversitesi'nde öğre-
tim üyesi. Bir yandan da konser
vermeyi sürduruyor, ama bence
biz İstanbullular (ben epeydir îs-
tanbulluyum, ama bunu kimseye
anlatamıyorum!) onu yakından
tanımıyoruz.
Doğan Cangal kalitesinde bir
çellist Avrupa'da yaşasa orkestra
solisti olarak, ayrıca resital ve oda
müziği konserleriyle sahneden
aşağı inmez. Ancak ülkemızde bu
tür konser yaşamını düzenleyecek
örgütlu konser ajanslan bile yok
henuz. Sanatcılanmız bir ajans ta-
rafından temsil edilmedikleri ve
konser anlaşmalarını, yazışmala-
rı kendileri düzenlemek zorunda
kaldıklan için çoğu zaman bezi-
yor ve bu işten vazgeçiyorlar ne
yazık ki. Ankaralılar İstanbul'a, Is-
tanbullular da Ankara'ya pek sey-
rek adım atıyorlar bu yüzden.
Doğan Cangal, 5-6 Ocak 1990
hafta sonu konserlerinde Ameri-
kalı şef James Brooks Bruzzese
yönetimindeki IDSO eşliğinde
Dvorak'ın op. 104 si minör çello
konçertosunu çaldı. Orkestra, ese-
ri en ince aynntısına kadar net ve
doğru bir yorumla sunmaya çalı-
şarak güzel bir eşlik örneği verdi.
Konserin ikinci yansında dinledi-
ğimiz Çaykosvki'nin 6 numaralı
op. 74 si minor "Patetik" senfo-
nisinde de ayrı ozeni gösterdi or-
kestra. Tahta ve bakır üflemeler
gruplannın elde ettiği yumuşak tı-
nılar, renkler profesyonel bir sen-
foni orkestrasına yakışır nitelik-
teydi.
Sanırım, konserin başanlı ol-
masını sağlayan bu tür ayrıntıla-
nn halledilmiş olmasını, şefin dik-
katine, muzikal duyarlıhğına ve
bilgisine borçluyuz. James Brooks
Bnızzese, Kolombiya, Panama ve
İtalya karışımıyla dünyaya gelmiş
bir Amerikan vatandaşı. Damar-
lannda taşıdığı Latin kanının özel-
liklerini sezmemek olanaksız.
Bruzzese, hem klasik repertuvar-
da, hem opera repertuvarında,
höm de -Amerikalı olmasının ge-
tirdiği avantajla- popüler müzik
repertuvannda gayet rahat yol
alan bir şef olarak dikkat çekiyor-
du.
'Pera'da \aşam"
konferansı
• Kültür Servisi — Şişli
Beymen Mağazası'nda
açüan "1873-1908 Pera
Ressamlan" başhklı sergi
kapsamında bugün saat
17.30'da aym yerde
"Pera'da Yasam" konulu
bir konferans yer alacak.
Prof. Dr. Zafer Toprak'ın
konuşmacı olarak katılacağı
konferansta, Pera'daki
sosyal yaşantı anlatılacak.
Konferans sırasmda Pera'da
sanat, giyim-kuşam, nüfus,
etnik gruplar ve eğlence
gibi çeşitli konulara değinen
bir dia gösterisi de
sunulacak.
'Şair
Ressamlar'
• Kültür Servisi —
Kadıköy'deki Altıneller
Sanat Galerisi'nde 15 ocak
pazartesi günü "Şair
Ressamlar" başhklı bir
sergi açılıyor. Resimleriyle
de tanıdığımız Bedri Rahmi
Eyüboğlu, Oktay Rifat,
Metin Eloğlu ve Turt,ay
Gönenç dışında, resim
yaptığı bugune dek
bilinmeyen şairlerimiz de
bu sergide yer ahyorlar:
Hulki Aktunç, Muzaffer
Erdost, Aydın Hatipoğlu,
Özdemir Ince, Afşar
Timuçin gibi. 30 tablodan
oluşan bu sergide ayrıca
şairlerin elyazısı ile yazılmış
bir de şiirleri bulunuyor.
Gonca Sezer
sergisi
• Kültür Servisi — Gonca
Sezer Resim Sergisi, 11
ocak tarihinde Urart Sanat
Galerisi'nde açılıyor.
Sanatçının son dönem
yağlıboya ve akrilik
çalışmalannın yer alacağı
sergi, "Bireyin toplumsal
eleştirisi" ve "Insanın
sorgulanması" temaları
üzerinde duruyor. Sezer'in
14 adet tablosu 30 ocak
tarihine kadar görulebilecek.
Sinemada
rekor
• Kiltir Servisi — Kuzey
Amerika'daki sinema
salonlan, 1989 yıhnı rekor
bir giseyle bitirdiler.
Fümlerden 1989 yılı içinde
toplam 5 milyar dolar
(yaklaşık 11.5 trilyon TL.)
gişe geliri elde edildiği
açıklandı. Bu miktara en i
*
çok katkıda bulunan ftlmin
"Batman" olduğu bildirildi.
1989 yıhnda özellikle yaz
aylannda eski mevsimlere
oranla çok sayıda seyircinin
sinemaya gittiği saptandı.
Kuzey Amerika'da 1988
yüının toplam gişe geliri 4
milyar 450 milyon dolar
olarak belirlenmişti.
Umut Hüzün
tçinde
• Kültür Servisi —
Muzaffer Akyol "Umut
Hüzün İçinde" adlı resim
sergisini 10 ocak tarihinden
itibaren Galeri Pago'da
(Kadıköy, Altıyol) sunacak.
İstanbul Beşiktaş Rotaract
Kulübu tarafından
düzenlenen sergi 25 ocak
tarihine kadar açık kalacak.
1945 Trabzon doğumlu olan
ve Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi Yüksek Resim
Bölümü'nden 1974 yüında
mezun olan Akyol, bugüne
dek 29 kişisd sergi
gerçekleştirdi. Sanatçının
yapıtlan ABD, Avustralya,
Hollanda'da da sergilendi.
BUGÜN
• 'Bahçesaray Çeşmesi'
Asafıev'in müziği üzerine
Margi Scott-Yuri
Papko'nun hazırladıklan
koregrafiyle sahnelenen
"Bahçesaray Çeşmesi"
balesi saat 20.00'de
Atatürk Kültür
Merkezi'nde izlenebilir.
BtLSAK'TA
BUGÜN
10 Ocak Çarşamba:
19.00 DERGI YAZI
KURULLARIYLA
TANIŞMA SOHBET:
İa Vivo Dergisi
19.00 GÜNLERİN
GÖTÜRDÜ:
"GünbcgüB lasan Haklan"
Av. Emel ATAKTÜRK
10.00-01.00 arası CAFE-
FOYER-BAR
BİLSAK, Herkese Açıktır.
BİLSAK SıraselvUer,
Soğancı Sk. No: 7
CİHANGİR
143 28 79-143 28 99
ERDAL ATABEK
INSAN SICAĞI
ÇAĞDAŞ YAYINLARI
Türk Ocağı Cad. 39-41
Cağaloğlu-ISTANBUL
5 0 0 0 lira KDV IÇ*«*>
Oöemelı gondentmeı