25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunvtı Maıbaacılık *e Gazetecıhk Turk Anonım Şırkeıı adına Vadır Nıdı 0 Genel Yavın Muduru Hasın Omal. Muesse«.e Muduru Emınc l'şaklıgıi, Yazı Işle-ı Muduru Ok«> Goncnsın. # Habcr Merkczı Mudurj V»|çın B«ver, Sayfa Duzenı Yontlmenı \li A » • Temsılaler ANKARA. Ahmrt T«n. tZMtR HiknMt Çtanlu<yı. lç Polıüka C*tal Basbngif. Dış HabtTİer Lnfiuı ItaJcı. Ekonoır.j Ongu T«rt»n. l> î^ndına Şakıma k n m . Kühür CcU Usttr. Egıüm Gcacs) Ş*>tan Haber \ra$ürma Ismti Ekrkan. Yun Haber er Necdtt Dogmn, Sper Danı$manj Abdufludir Yocetou, D\Z] Yaalar b n n l>h^.n Arasurma ^tan Alpi). Duzeltme \Mufeb t u c L 9 Kcx>niınaIOr Afcntrl Konhan. 0 Malı Ijkr Erol ErklM, • M jhasrtc Bulml toncr # ButçtPlanlama S o p Osmubrşfotfcı • Rfklam \vjc TOOM. • Ek Yavınlaj Hoiyı Akyoi 0 Idaır Hıısrnn Gunr. # Işleımr Oader Çckk. • B0gj-ls lOT Nul laaL # Pcrsoncl Sc»p Bosunootfu. SOSJ/I ™ ) > w Cumhumn Malbaaahk w Gairaolık T.A Ş. Turk Ocafc Cad 39.41 M354 la PK 246-lsanbu! Td 512 05 05 (20 haıl, T<tex. 22246 Fax. (11 526 60 72 0 BunJar Aakaı*. Zıya GOkalp Bh Inkılap S No 19 4. Td 13! II 41-47 Tdex. 42344 Fu. |4) 133 05 65 • tmyr H Zıya Blv 1352 İ2-3. Td 13 12 30 Tdo- S2359 FM. 1511 19 53 60 0 AıbaK Inonu Cad 119 S No I Kat i Tel 19 '" S2 14 hatl Tete*. 62155. Fat (71) 19 37 52 TAKVt.M: 10 OCAK 1990 Imsak: 5.50 Guneş: 7.21 Öğle: 12.16 Ikindi: 14.40 Akşam: 17.01 Yatsı: 18.26 Film Denetleme Kurulu, 5 yıl içinde 216filme 'oynatılamaz', 205filme 'değiştirilmesi koşulu ileoynatılabilif kararı verdi Sansür yorganın altındaJ ü1978 yılı yapımı 'Itilmişler' filmi hakkında Denetleme Kurulu'nun kararı şöyle: "Karyola üstünde kadın ve erkeğin üstleri yorganla kaplı olsa bile cinsel ilişkiyi gösteren sahnelerin çıkartılması koşuluyla oynayabilir!' Sen Aşk Nedir Bilir misin filminin "Bora ile Pınar'ın öpüşme sahnesinin uzun olduğu, dudaklarını birbirlerinin ağızlarının içine verdi kleri sahnelerin çıkarılması" koşuluyla oynatılmasma karar verildi. VEDAT YENERER Adamla kadın aynı yatakta. Ustlerinde de yorgan vaı. Ancak yorganın altında da hareketlilik var. "Oynatılamaz". Dul bir ka dın öğretmenlik yaparken göste- riliyor, "oynatıiamaz". Görüntü- ler arasında Lenin'in portresi ve SSCB bayrağı yer alıyor, "oyna- nlamaz". Bora ile Pınar uzun uzun öpuşuyorlar ve dudakları birbirlerinin ağızlarının içine giri- yor, "oynatılamaz". Bir sahnede konuşmalarda, "Bozuk duzen, kokuşmuş duzen" sözleri geçıyor, "oynalılamaz". Diyaloglarda " "Musluman degillerdi" sözJeri ge- çiyor. "Olgun Musluman degil- lerdi" diye değiştirilmeden "oy- natıiamaz..." "O>natılamaz" ya da "degiş- u'rümeden oynatıtamaz..." Bu ke- sin yargıların yer aldığı görüşler Film Denetleme Kurulu'nun ba- sma ilk kez ulaşan karar metinle- rinde bulunuyor. Bir filmın "gös- terime girerliliği" veya "ithal edilebilirligi" ile ilgili karar me- kanizması konumunda olan kurul SL DA YANAR — Tank Akan ve Şahika Tekand, yöneünenligini Ali Özgentiirk'ün yapogı, "Sn da Yanar" füminin bir sahnesinde. filmleri izliyor, inceliyor ya tama- men gösterimden kaldınyor ya da beğenmedıği, uygun görmediği kı- sım için kendi goruşünü belirti- yor. fçişleri Bakanlığı, Genelkur- may Başkanlığı, Emniyet Genel Mudürluğu, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı, Kültur Bakanlığı ile Basın Yayın Şube Mudürluğu'n- den birer temsilcirun imzalarının yer aldığı 1978-1982 yıllan arasın- daki kararlarda birbirinden ılginç görüşler dıkkati çekiyor. Toplam 5 klasör ve yaklaşık bin 500 say- fadan oluşan "denetleme" rapor- larıyla 5 yıllık donemde 216 filme "oynaalamaz", 205 filme de "ba- a kısım ve sözlerinin degişmesi şartıyla oynatıiabilir" kararı ve- riliyor. 1978 yılı yapımı "tülmişler" adlı fılmindeki bir yatak sahnesi Denetleme Kurulu'na takılıyor. Karar metninde, "Filmde iiç ay- n yere karyola usrunde kadın ve erkeğin üstleri yorganla kaplı ol- sa bile mukerrer hareketlerie cin- sel ilişkiyi gösteren sahnelerin çı- kartılması kaydıyla oynayabilir" göruşu bulunuyor. Gene 1978 ya- pımı "Kordugüm" adlı filmde ge- çen "devlet de patron ve tefeciler- den yana" sözleri değıştirilmek şartıyla "oynayabilir" izni alıyor. Denetleme Kurulu raporlannda genel olarak ya fılmin bir sahne- si ya bir konuşmada yer alan söz- cukler ya da örneğin bir bölüm içinde birden çok sahne ya da söz- cuğun "değiştirilmesi koşulu" yeâ alabiliyor. Sinemacılar, fılmciler, senaristler, yapımcılar ve elestir- menler bu gibi durumlarda hem bütunluğün bozulduğunu hem de anlamın yitirildiğini belirtiyorlar. Beş klasör içinde yaptığımız in- celemelerde dikkatimizi çeken ba- zı filmler ve bunlarla ilgili karar metinlerinden örnekler şöyle sıra- lanıyor: "Vazife Uğruna: Filmin birin- ci kısmında geçen ve yurda soku- lan sılahların Amerika'dan geldi- ğini ifade eden 'Amerika'dan' sözcüğunün çıkartılması. Aynı fil- min dördüncu bölumunde geçen konuşmada 'ilerici gençlik' sozcu- ğunun de çıkartılması... Adalet: Filmin ikinci sahnesinde matba- ada afiş basılırken polisin yaptı- ğı baskında gereksiz yere şiddet kullanıldığını gösteren kısım, be- şinci sahnede karakolda ifade alı- nırken şiddet kullanıldığını göste- rir kısım, altıncı sahnede geçen 'makam ne kadar yukselirse, alı- nan ruşvet de o nispette artar' an- lamında kullanılan sozlerinin çı- kartılması... Sen Aşk Nedir Bilir misin?: Filminde Bora ile Pınar'ın Öpüşme sahnesinin uzun olduğu, dudaklarını birbirinin ağızlarının içine verdikleri sahnenin çıkartıl- ması... Çağn: Filminde çeşitli bö- lümlerde geçen konuşmalardan. 'Toplumun düzenine karşı gelmekti' yerine 'bilinmiyordu'- nun konması, 'Musluman degil- lerdi' yerine 'olgun Musluman degiUerdi' şeklinde değiştirilmesi, 'halkını çağırdı' sözcüğunün 'As- habını çağırdı' olarak değiştiril- mesi, 'gömdüler' sözcüğu yerine defnettiler' sözcüğunün kullanıl- ması kaydıyla oynayabilir" Denetleme Kurulu raporların- da daha çok sözcüklerin değişti- rilmesi koşulu getirildiği dikkati çekiyor. Ancak bir veya birkaç sahnedeki görüntulerin tumunün 'aülması' gibi koşullann bulundu- ğu da görüluyor. "Zübük" adlı filmle ilgili kararda, 'Vali'nin tö- renle karşılanmasını müteakip Zübuk ile kucaklaşması, opuşme- si, kolunu >alinin omuzuna alma- sı, biriikte yiıriımeleri ile ilgili sah- nelerin çıkartılması kaydıyla oynayabilir' göruşu yer alıyor. 'Düzenbazlar' adlı film ise Denet- leme Kurulu'ndan "oynatılamaz" kararı alıyor. Karar metnmde, film boyunca kanun dışı kışilerin ilişkilerinin sergilendiği, suça teş- vik edici niteliklerin bulundugu ve emniyet güçlerinin varlığmdan hıç söz edilmedıği, bu nedenle göste- rime girmesinin yasak olduğu be- lirtıyor. "Çile Tarlası" adlı film- de "halka gösterirai yasak" ka- rarı ile karşılasıyoı. Gerekçeli ka- rarda böluculuğun, duşmanlığm, kınin vurgulandığı, devlet gücu- nun yok olarak sahnelendıfp, koy- lerde basıboşluk imajının yaratıl- dığı ve ulusal guvenliği zedeleye- cek unsurların bulundugu göruşu savunuluyor. 1980 yılı yapımı 'Divane-1' adlı filmde >er alan 'kokuşmuş duzen. bozuk duzen' sozlerı de karann 'sozcuklerin de- gişmesi şartıyla o>natılabilir' şek- linde çıkmasına neden oluyor. Film Denetleme Kurulu'nun "ithal edilebilirlilik" kararı verip Kuran çizgi romanoldu Dış Haberler Servisi — Kuran-ı Kerım, Islamiyet'in "insanlan resımle tasvir etme yasağına" rağmen, "ındirıldığınden" bu yana ilk kez Paris'te Tunuslu Muslu- man bir sanatçı tarafından çizgi roman haline getirildi. Eskiden felsefe öğTetmeni olan 44 yaşındaki Tunuslu çi- zer Yusuf Sadık, 12-16 yaş kuşağma "eğitsel" amaçla hazırladığı çizgi romanda, Hazreti Muhammed, lslamı- yetin kabul ettıği diğer pey- garnberler ve Cebrail'in re- simlerine yer vermiyor. Sa- dık, Kuran'dan kimi ayet ve surelerı olduğu gibi kullanır- ken, Tabari ve Kutûbi gibi fs- lamiyet dunyasının önde ge- len tarihçilerinin yapıtlann- dan da bilgiler ekledi. Kuran'- dan doğrudan yapılan alıntı- larla, Arap tarihçilerden alı- nan bilgiler ve çizerin kurgu- sal ekleri, çizgi roman sayfa- larında değişik karakterlerle yazıldı. Yusuf Sadık, Islamıyetin "ilke olarak insanların resmedılmesmi" yasaklaması- na rağmen, Iran minyatürle- rıni hatta bugunku Muslu- man üikelerin resim ve fotoğ- raf kullanan yazılı basın or- ganlarım örnek olarak goste- riyor. Tunuslu sanatçı aynca, Hazreti Muhammed'in henuz çocuk yaşta olan ve bebekle- riyle oynayan eşi Ayşe'nin ku- maştan yapılmış bu oyuncak- lanna karşı çıkmadığını hatır- latıyor ve " çizgi romana da itiraz etmezdi herhalde" görüşünu savunuyor. Konuyla ilgili olarak 8 ocak tarihli Fransız "Le Monde" Gazetesi'nde yer alan habere göre Musluman üikelerin yet- kili kurullan, Kuran-ı Kerim'- in çizgi roman olarak yayını- lanması konusunda henüz bir tepki göstermediler. Muslu- man olmayan çizerlerin de katkısıyla gerçekleşen ve altı cildi yayımlanmış olan top- lam 10 ciltlik bu çizgi-roman konusunda, tslam dünyasın- da şimdilık "tedirgin bir sessizliğin" egemen olduğu belirtiliyor. Yusuf Sadık, bu durumu "tarafsızlık" olarak niteliyor ve kalıcı olmasını di- liyor. Ancak, Sunni inanışa göre "Hazreti Muhammed bir gün, Kâbe'nin iç duvarla- nna Hazreti tbrahim'in re- simlerini çizmiş olan sanatçı- lann cehennem ateşinde odun olacaklarını" belirtmiş olma- sına rağmen Kuran-ı Kerim'i çizgi-roman haline getiren sa- natçılara karşı ne tür bir mu- eyyide uygulanacağına daır açık bir hukum bulunmuyor. Baîı ülkelerinde, Sovyetler Birliği'nden ithal edilen saatve blucinleri kullanmak moda oldu Glasnostblucini, BatrtiaVVostok, Raketa ve Slava saatleri elle kurulmalarına ve su geçirmelerine rağmen Fransa'da aranan markalar. Beriozka marka blucin de bu ay Paris'te satılmaya başlanacak. Sovyetler Biriiği'nde üretilen blucinler ve saatler, Batı Ülkelerinde buyiik ragbet görüyor. Dış Haberier Servisi — Sovyet- ler Birliği'nden çıkarak tum Do- ğu Bloku ülkelerini altüst eden açıklık politikası glasnost Batı tü- ketimini de etkiliyor. Siyasal bo- yutunun yanı sıra gittikçe gelişen bir ticari boyuta sahip olan glas- nostun son urunleri, Batı pazan- nı hedefleyen saaıler ve blucinler. Bu gunlerde Batı ülkelerinde Sov- yet saatı takmak ve Sovyet bluci- nı giymek son derece moda. Fransa'da yayımlanan Lıbera- tion Gazetesı'nin verdiğı habere göre yıllarca Marksist ideolojiler, ateşli muhalıfler ve hayvar ureten bir ulke olan Sovyetler Birliği bu- gün neredeyse Batı gıyim biçimiy- le özdeşleştirilen blucinin ihraca- tına başladı. Sovyetler Biriiği'nde üretilen en unlü blucin markası Beriozka. Fransa'da ilk parti Breiozkalar bu ay içinde satışa sunulacak. Me- rakhları, ayın 24'ünde Monoprix mağazalannda satılmaya başlana- cak pantolonlan, montları ve ti- şortleri heyecanla bekhyorlar. Batı ülkeleri Sovyet mallanyla yeni tanışmıyorlar. Moda dergi- leri kış başından beri değişik Rus saatlennin reklamlarını yayımlı- yorlardı. Örneğin Fransa'da, Kı- zılordu subaylarının kullandığı Wostok'lar, ünlu Raketa saatleri ve Slava'lar, aranan ve "in", ya- ni modaya uygun olabilmek ıçin aranan markalar. Pek tabii ki bu saatler elle kuruluyorlar ve "waterproof" değiller, yani su ge- çiriyorlar. En iyı ozelliklerı, "çalışıyor" olmalan. Çekiciliklen ise egzotik olmalarından ve pek iyi tanınmayan bir ülkede yapıl- mış olmalarından ileri gelıyor. Rus saatlerini ve gıysilerini it- hal eden Batılı firmalar Doğu Blo- ku içinde hızla gelişen son olay- ların tuketicinin tercihlerini belki de olumsuz yonde etkileyeceğini biliyorlar Ne de olsa, Sovyetler Birliği bu kadar hızlı açılmaya de- vam ederse, ne fonda Slav sımrın- da casus alışverişiru gösteren ara- ba reklamının ne de Reagan ve Gorbaçov'un ımzaları ile yapılan dolmakalem reklamının pek bir anlamı kalacak. Kısa bir sure son- ra tek başına "made in URSS" damgası, satışı garantilemek için yeterli olmayacak. Bugun ıçın Sovyet pazarından ithal edilen mallann listesi epey- ce kısa. Zenith marka fotoğraf makineleri, durbünler ve av silah- lan lıstenin en başında bulunuyor. 12 voltluk bir akuyle çalışan siyah beyaz televizyon Shilialis ve Do- ğu Bloku ülkelerinde bir zaman- lar çok revaçta olan "bırçok ya- bancı ulke yayımnı alabilen" transistörlu radyo Selena ile liste tamamlanıyor. vermemek amacıyla denetlediği yabancı filmlerle ilgili kararlarda da ilginç görüşler yer alıyor. Sov- yet yapımı, "Ve 70 Milyon Öldu" adlı ikinci Dünya Savaşı'm anla- tan film, "Ülkemizdeki sosyal çalkantılarda onemli yer tntan bu tür politik konulann kamu düze- nimiz ve milli guvenliğimizi zede- leyici sonuçlar doğurduğu gerek- çesiyle halka gösterilmesi sakıncalıdır" karanyla "yasakla- myor". Denetleme Kurulu rapor- lannda SSCB bayrağının bulun- ması da yasak gerekçesi olarak görulüyor. 'Palyaço' adlı fılmden 'Lenin'in portresi' ve 'Sovyet Bayragı'nın gözüktuğu sahnelerin çıkartılması, '20. Yiizyıl Korsanlan' adlı filmin bir sahne- sinde hareket halindeki bir gemi- nin gönderinde bulunan Sovyet bayrağı ile ilgili görüntulerin de çıkartılması şartı getiriliyor. Ün- lu 'Gallipoli' (Gelibolu) filmi de ithal izni için girdiğı kuruldan fil- min bir yerinde yer alan "piç" sözcüğunün "vay canına" şeklin- de değiştirilmesi kaydıyla oynaya- bilir karan alarak çıkabiliyor. Yayımladığımız kararları alan Film Denetleme Kurulu, işleyiş olarak tçişleri Bakanlıgı'ndan ay- rılarak Kultür Bakanlığı 'na bağ- lanıyor. Bu dönemden sonra da il- ginç kararlar goze çarpıyor. Ali Özgentürk'uıı 1987 yapımı "Su da Yanar" filminin Denetleme Kurulu raporunda şu görüşler yer alıyor: "Bu filmin uyguladıgı konu iti- banyla mevcut idarenin baskı ve zor uyguladıgı, güvenlik güçleri- nin balka kotu muamele yapbğı >e ozgurlüklerin kısıllandığı Türkiye'de Nâzım Hikmet'le ilgili bir film çevirme imkânı olmadığı imajı işlenmiştir." Aynı karar metninde filmin bir sahnesinde, görevli bekçinin in- sanlara, "Yüniyun ulan karako- la gideceğiz" dediğı ve karakol- da geçen konuşmalardan ornek- ler verilerek, "...filmin başoyun- cusunu iki polisin merkeze götür- dıigu. gozlerini bağlayarak sorgu- larken şahsa karsı kullandıklan söderie ve polise giydirdi'Jeri ek- sik kıyafetlerle devletin askeri ve emniyeti muhafaza kuvvetlerine alenen tahkir ve tezyif edildiği saptatımıştır" deniyor. Filmin ya- pımcı ve yönetmeni Ali Öıgen- turk göruşlerini şoyle ozetlıyor: "Açıkçası onyıllardır sansür üzerine konuştuk ve bıktık. Ama bıkmamaya çalışmak ve yeni bir şeyler yapmaya, söylemeye çalış- mak gerekiyor. 30 >ıl önce film- leri yasaklayan, kesen biçenlerin lonınlan bu yasaklamalan yapan- lar için şimdi neler duşunüjorlar acaba? Vahim olan sansürun, halk, aydınlar, sanatçılar ve sine- macılar tarafından onajlanması, ahşüması ve karşı çıkılmamasıdır. Tiirk sinemacılan sansure karşı çıkmak için yeterli mücadeleyi vermemişlerdir. Hangi ulkede sansür. baskı, yasaklama varsa o ülkede o oranda sömünı, hırsız- lık, sahtekârlık, korkaklık, ihanet ve gırgır vardır." Gazeteci-yazar ve sinema eles- tırmeni Atillâ Dorsay Film Denet- leme Kurulu hakkındaki göruşle- rini şoyle aktarıyor: "Sansür kurumu, ülkemizde yıllar boyu hemen hiçbir ülkede gönilmedik biçimde, jalnız sine- ma sanatımn aleyhine degil, en basit mantığın ve sağduyunun da tersi vönde işlemiş bir kurumdur. Bu açıdan, son donemde sansür kurulunun yasaklama gerekçele- rinden bir derleme yapmak, son derece ilginç bir fikirdir. Bu tur bir derleme, 40-50 milyonluk bir ülkede film denetimi denen olaym yıllar boyu ne düzeyde, nasıl bir kultür birikimine sahip insanlar tarafından yaptlageldigini ortaya koydugu için çok öğreticidir. Ar- tık bundan sonra, böylesine kaba bir sansunin ortadan kalkmış ol- duğunn ummakla avunabiliriz. Asıl gerekli olan, elbette ki 'iyi sansür/kotu sansür' aymmının da dışına taşarak yetişkin insanlann filmleri kendi yargılama yetenek- lerine güvenerek, sansür denen kurumu gunun birinde tümüyle ortadan kaldırmaktır". ^şillerden şikâyet • BURSA (AA) — Yeşüler Partisi Bursa İl Örgütü, dünyadaki tüm Yeşil Partilere birer mektup göndererek, Orhaneli Termik Santraü'nın yapımını şikâyet etti. Orhaneli Termik Santralı'nın yapımının durdurulması için tum Yeşillerden ilgi ve destek istenen mektuba, bugüne kadar Avusturya ve Kanada Yeşiller partilerinin yanıt verdiği bildiriJdi. tl Başkanı Ayhan Yuksel, dunya Yeşillerine Bursa'daki olayı duyurduklannı ve ilgi göstermelerini ıstediklerini belirtti. Tıtreyen Göl • ANTALYA (AA) — Antalya'daki ünlü tatil yöresi Side"de, yoğun bir turistik yapılaşmaya sahne olan Titreyen Göl'ün, batakhga dönüşmesini önlemek amacıyla Turizm Bakanlığı'nca bir proje uygulanıyor. Kalkınma Bankası tarafından özel bir firmaya yaptınlan proje ile Titreyen Göl'ün, deniz ve Manavgat Çayı ile bağlantısı sağlanacak. Proje ile Manavgat Çayı'ndan Titreyen Göl'e kanallar döşenerek golün su kapasitesi arttınlacak. 3 milyar 500 milyon liraya mal olacak projede, Titreyen Göl'de su sirkülasyonunu sağlayacak 2 kolektör de yer alıyor. Atatürk anıtlan • TRABZON(AA) — Trabzon'un merkez ve ilçelerinde bulunan Atatürk anıtlarının resim ve tarihçesini içeren bir albüm hazırlandı. Trabzon îl Kultür Mudürlüğu yetkililerinden alınan bilgiye göre Atatürk anıt ve heykellerinin yer aldığı albümün kitap haline getirilmesi için çalışmalar yapılıyor. Yetkililer, bir yıllık çalışma sonucu hazırlanan ve Atatürk heykel ve anıt boyutlarının yer aldığı albümün, tarihçi ve araştırmacılar için kaynak oluşturacağını kaydettiler. Organ nakil merkezleri • ANKARA (AA) — Sağlık Bakanlığı, organ nakillerini duzenlemek için Türkiye'nin çeşitli yerlerinde bilgisayarlı merkezler açmayı planhyor. Sağlık Bakanlığı yetkililerinden edinilen bilgiye gore kurulacak merkezler, bağışlanan ya da kadavradan alınan organlann korunmasını ve ihtiyacı olan hastalara hızla naklini amaçlryor. Izmit'te hava kirliliği • KOCAELt (AA) — Izmit'te, son uç gun içinde yapılan ölçumlerde, bir metreküp havadaki ortalama kükürtdioksit oranı 437.0 mikrogram, duman oranı da 243.6 olarak belirlendi. 52. kattan dtiştü • MERSİN (AA) — Mersin'de yapımı sürdürülen gökdelenin 52. katından duşen işçi öldü. Türkiye'nin en yüksek gokdeleninin son katında çalışan Sadri Ayhan (30) adlı kalıp ustası, dengesini kaybederek 175 metre yukseklikten düşerek öldü. Şeyh Bedreddin'inmezarı yok edildi Ünlü düşünür ve din bilgini Şeyh Bedreddin'in Divanyolu'nda II. Mahmud Türbesi'nde bulunması gereken mezarından bugün en küçük belirti bile yok. NECATİ GÜNGÖR Ünlu düşünür ve din bilgini Si- mavna Kadısıoğlu Şeyh Bedred- din'in, lstanbul Divanyolu'nda II. Mahmud Türbesi'nde bulunan mezarı, bir süreden beri yok edil- miş durumda... 23.10.1961 tarihli ve 5/1840 sayılı Bakanlar Kuru- lu karanyla söz konusu mezarlı- ğa gömulmesi uygun görulen Şeyh Bedreddin'in kemikleri, 29.11.1961 gunu Topkapı Sarayı Muzesi'nden alınarak, usulune uygun bir biçimde burada topra- ğa verilmiştı. Aynca Şeyh Bedred- din uzerine yazılmış bazı incele- me yapıtlarında, onun mezannın II. Mahmud Turbesı'nin hazire- sinde olduğuna ilişkin kayıtlar bu- lunmaktadır. Araştırmacı yazar Abdülbaki Gölpınariı da "Simav- na Kadısıoğlu Şe\h Bedreddin" adlı yapıtına söz konusu mezann bir resmini koyarak, altına şu no- tu düşmuştur: "Bedreddin'in Di- vanyolu'nda Sultan Mahmud Türbesi'ndeld şimdiki merkadi." Bakanlar Kurulu karanna, bel- gelere ve yaşayan tamklara göre adı geçen yerde bulunması gere- ken mezar, bugun yok edilmiş du- rumda. En kuçük bir belirti dahi yok! Üzerinden silindir geçmiş bir toprak parçası gorünümünde Şeyh Bedreddin'in mezarı.. Bilindiği gibi 1420-1417 yılla- rında Serez'de, Iranlı bir molla olan Sait Haydar Herevi'nın ver- diği bir fetvaya dayanılarak Os- manlı Padişahı I. Mehmet'in buy- ruğuyla idam edilmişti Şeyh Bed- reddin. Çıplak olarak asılı bulun- dugu ağaçta yirmi dort saat bek- letilen Bedreddin'in olüsu, onu se- venlerce alınıp toprağa verilmiş \e uzerine, Serez halkı tarafından bir de türbe yapılmıştı. Zamanla tur- benin çevresi kutüphane, medre- se ve vakıf yapılarıyla genişletil- mişti. Yuzyıllar boyu, Serez'in Müs- lüman halkınca korunan ve ziya- ret edilen Şeyh Bedreddin'in me- zan, Lozan Antlaşması'ndan son- ra Türkiye'ye taşınmak ıstenmış- tir. Bunun nedeniyse, Lozan Ant- laşması'ndan sonra Serez'in sırur- larımız dışında kalması; bu yore- de oturan halkın "mubadele" >o- luyla Türkiye'ye yerleşmeleriydi. Serez'den Anadolu'ya göç eden Musluman halk, "Şeyhin turbesi gayri-müslümlerin ayak altında kalıp zarar görecek" kaygısınday- dı. 1924 y.ılında, Yunan hukume- tinin de onayıyla, Şeyh Bedred- din'in kemikleri mezanndan çıka- nlıp Türkiye'ye getirildi. Bu ke- mikler, çinko bir kutu içinde, Topkapı Sarayı Muzesi'nin depo- sunda saklandı. 1960 sonrasında Turing ve Otomobü Kurumu Baş- kanlığı yapan Reşid Saffet Atabi- nen, yıllardır mezarsız kalan ke- miklerin artık bir toprağa kavuş- ması için gerekli girişimlerde bu- lundu. Ancak bu girişımden on- ce ve bu tarihe gelinceye dek, Bed- reddin'in kemikleri büyuk bir giz- lilik içinde oradan oraya taşını- yor, gömülecek ya da korunacak bir yer bulunmakta güçluk çeki- liyordu nedense? Bir ara Sulta- nahmet Camiı mahfelinde gizlen- miş; bir süre sonra Çapa'daki Ce- maleddin Ishaki Türbesi'ne gö- mulmesi duşunülmüş, sonunda, ileride Türk buyükleri için açıla- cak bir mezarlığa gömülmek üze- re Topkapı Sarayı Muzesi'nde saklanmasına karar verilmişti. Reşid Saffet Atabinen'in konu- yu gundeme getirmesiyie, Muze Müdürlüğu, Milli Eğitim Bakan- lığı'na başvurarak kemiklerin go- mülmesi için bir yere gösterilmesi- ni istemiştir. Dönemin Milli Eği- tım Bakanı, II. Mahmud Turbe- si haziresini uygun gormuşse de kent içinde yeni bir mezar yeri açabilmek için Bakanlar Kurulu karan gerekmekteydı. Bu durunı, bir yazıyla Başbakanlık'a bildiril- di. Konu, 23.10.1961 tarihli Ba- kanlar Kurulu toplantısında goru- şuldu ve 5/1840 sayılı bir karar- la, Şeyh Bedreddin'in kemikleri- nin, Divanyolu uzerindekı II. Mahmud Türbesı hazıresınde açı- lacak bir mezara konulması uy- gun bulundu. Ne var kı, yaşadığı çağın çok ilerisınde bir duşunur olan ve or- taya attığı görüşler yüzyıllardır il- giyle karşılanan Simavna Kadısı- oğlu Şeyh Bedreddin'in kemikle- rini bekleyen seruven, 1961 yılın- daki Bakanlar Kurulu karanyla da noktalanamıyordu! Onun du- şuncelerine duşman olan tutucu (Arkası 16. Sayfada)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle