Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 kullanan Doğu Anadolu’da kaçak elektrik kullanmı önlenmeli, elektrik iletişim hatlarındaki büyük kayıplar engellenmelidir. KESİNTİSİZ, UCUZ ENERJİ Küreselleşen dünya ekonomisi ile ister istemez hızlı bir entegrasyon sürecine girmiş olan ülkemiz; altyapısını tamamlama, kalkınma hedeflerini gerçekleştirme, toplumsal refahı artırma, sanayi sektörünü uluslararası alanda rekabet edebilecek bir düzeye çıkarma zorunluluğundadır. Enerji konusu, ülkelerin gündeminde en üst sırada yer almakta, sürdürülebilir enerji, sürdürülebilir çevre ve ekonomi ile birlikte sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir unsuru olarak belirlenmektedir. Sürdürülebilir enerji yaklaşımı, gereksinimiz olan enerjinin en az finansmanla, en az çevresel ve sosyal maliyetle ve sürekli olarak teminine olanak sağlayan politika, teknoloji ve uygulamaları kapsamaktadır. Türkiye’nin enerji kaynaklarını ve üretim potansiyelini ele alan yukarıda sayılan hususların hemen hepsi enerji konusunda yoksul ve dikkat edilmezse dar boğazlara girebilecek bir durumda olduğumuza işaret etmektedir. Kalkınmak ve öteki ülkelerle rekabet edebilmek için kesintisiz ve ucuz enerjiye olan gereksinimimiz ortadayken enerji talebimizde sürekli ve hızlı bir artışın olacağı da açıktır. Ancak çeşitli ekonomik ve jeopolitik sorunları olan ülkemizin her şeye karşın jeopolitik konumu nedeniyle çeşitli avantajları olduğu da açıktır. Çünkü dünya petrol rezervinin yüzde 40’ı Ortadoğu ve Orta Asya ülkelerinde bulunmaktadır. Türkiye üç hassas bölge olan Balkanlar, Ortadoğu ve Orta Asya’nın merkezinde olması nedeni ile hem bir köprü hem de bir terminal olma özelliğini taşımaktadır. Bu bağlamda, işletmeye açılan BTC projesine paralel olarak, Hazar Bölgesi doğalgazının da Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine taşınmasını öngören HazarTürkiyeAvrupa Doğalgaz Boru Hattı Projesi ile bu hatlara Orta Asya ve Rusya’dan katılacak öteki petrol ve doğalgaz hatlarının eklenmesiyle de doğubatı enerji koridoru olmamız söz konusudur. Bu da öncelikle Türkiye’ye güvenli enerji sağlama konusunda bir avantaj getirecektir. Enerji güvenilirliği açısından dışa bağımlılığı kabul edilebilir düzeylerde tutmak şekilde yapılandırılması Nükleer enerjinin Türkiye için artık bir alacak sağlanarak, ? Stratejik petrol ve doğalgaz depolama zorunluluk olduğu kabul edilmeli. kapasitesi arttırılarak ele alınması gerekmektedir. Bütün olanaklar ulusal bir politika ÖZELLEŞTİRMENİN çerçevesinde ele alınmalı. C S TRATEJİ SAKINCALARI amacıyla, yerli kaynaklarımızdan olan bütün yenilenemeyen ve yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi ve elektrik üretiminin bu kaynaklardan sağlanması zorunluluktur. Bu bağlamda, ekonomik olarak belirlenen 128 milyar kWh’lık Türkiye hidrolik enerji potansiyelinin 45 milyar kWh’lık (yüzde 35) kısmının işletmede, 11 milyar kWh’lık kısmının inşa halinde olması gerçeği özellikle bu alanda daha bir çok çalışmalar yapılabileceği hususunu ortaya açık bir şekilde koymaktadır. Ülkemizin enerji sektöründeki genel hedefi, enerjinin Türk milletinin geleceğini garanti altına alacak ve ekonomik büyümeyi gerçekleştirecek şekilde, yeterli, ucuz, kesintisiz ve güvenilir şekilde sağlanmasıdır. Bunla ilgili olarak ülkemizin geleceğe dönük ana enerji politikasının özetle: ? Kaynak ve ülke çeşitlendirilerek, ? Yerli kaynakların kullanımı ve geliştirilmesine öncelik verilerek, ? Yerli üretimin sanayimizin rekabet gücünü artıracak seviyede enerji fiyatını sağlamasına önem vererek, ? Enerji koridoru olma potansiyelinden en iyi şekilde yararlanılarak, ? Üretimde alternatif enerji kaynağı kullanımına olanak sağlanarak, ? Farklı teknolojiler kullanılarak ve geliştirilerek, ? Ortadoğu ve Hazar petrol ve doğal gazının dünya piyasasına ulaştırılması sürecine her aşamada katılım sağlanarak ve bundan pay alınarak, ? Enerji sektörünün rekabeti esas Türkiye, son yıllarda petrol tesislerini hızla özelleştiriyor... Bugüne kadar uygulanmış vizyonsuz, hatta art niyetli, yanlış enerji politikaları sonucu, kişi başı milli gelire göre Türkiye hem konutlarda hem sanayide dünyanın en pahalı enerjisini kullanmaktadır. (Türkiye’de Sanayi:8.05 cent/kWh, Konut ortalama:8.5 cent/kWh, ABD’de 4.27 cent/kWh,). 2002 yılında iktidara gelirken, elektrik üretiminde öz kaynaklara, yerli kaynaklara döneceğini söyleyen iktidar bu sözünü tutmamış ve milletimize ucuz elektriği sağlamada da bir adım öteye gidememiştir. Hatta elektrik kesintilerinin giderek artması da söz konusudur. Bu durumun eli kulağında olan özelleştirme çalışmaları sonrasında nasıl bir hal alacağı, elektrik fiyatlarının halkın ve sanayimizin yararına bir seyir izleyip izleyemeyeceği de birer soru işaretidir. Kayseri dışında 20 bölgeye ayrılarak oluşturulacak kamu elektrik dağıtım şirketlerine önce TEDAŞ tarafından işletme hakkı devirlerinin yapılacağı ve en az 10, en fazla 49 yıl süreyle işletme hakkını devralacak bu kamu şirketlerinin blok satış yöntemiyle özelleştirilmesinin planlandığı açıklanmıştır. Özelleştirme uygulamalarında görünenler maalesef ulus devletin dolayısıyla toplumun refahı için olmayıp çok uluslu şirketlerin ve bunlarla işbirliği içinde olan sermayenin gücünün arttırılması yönünde oluşmakta ve yabancı baskılarıyla yağma ve talan şeklinde gerçekleşmektedir. Bütün bu bilgi ve düşüncelerin ışığında ülkenin "Güçlü Türkiye" yolunda öncelikle milli ve bağımsız bir enerji politikasına sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır. 21. yüzyılda küreselleşme söylemiyle giderek acımasızlaşan emperyalist güçlerin gözlerinin topraklarımızda olduğunu unutmadan çağdaş bir toplum olma yolunda her çeşit çabayı vakit kaybetmeden göstermemizin gereği açıkça ortadadır.