26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

12 C S TRATEJİ İşgal öncesi yapılan bütün plan BOP Irak’ta Bahadır Selim DİLEK BD işgalinin ardından geçen süre içinde Irak’ta ortaya çıkan tablo, Washington yönetiminin yaklaşık yarım asırdan bu yana kurgulamakta olduğu Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) hemen her açıdan iflas ettiğini gösterdi. ABD’nin başını çektiği küresel güçlerin Avrasya ile Afrika’daki enerji ve su kaynaklarını denetim altına almak için "insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve piyasa ekonomisi" kavramlarının arkasına sığınarak başlattığı ve buna, 11 Eylül saldırılarının ardından "terörle mücadele" gerekçesini de eklediği operasyon, Irak’ta sözcüğün tam anlamıyla çöktü. "Irak, ABD için ikinci Vietnam oluyor" yorumları son birkaç aydan bu yana artık daha sıkça duyulmaya başlandı. VietnamIrak benzerliğini dile getiren yorumlara ısrarla karşı çıkan ABD Başkanı George Bush bile New York Times gazetesi yazarı Thomas Friedman'ın ‘Irak'taki durumla Vietnam savaşı sırasında komünist Kuzey Vietnam ordusunun düzenlediği Tet taarruzu(1) arasında benzerlik bulunduğu’nu dile getirdiği makalesine ilişkin olarak, "haklı olabilir. Kesinlikle (Irak’ta) artan düzeyde bir şiddet var ve biz de seçime gidiyoruz" dedi. Bush, böylece A BOP’un uygulama alanı önce ‘gözlerden ırak’ Afganistan, ardından Irak oldu. Ortadoğu’dan dünyaya yayılan enerji miktarı ve petrol boru hatlarına bakınca resmi adıyla Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’nin (GOKAP) anlamı ortaya çıkıyor. gibi, son bir yıl içinde Irak’ta yaşanan şiddet, mezhep ve etnik çatışmaya doğru nitelik değiştirdi. BM’ye bağlı Irak'a Yardım Misyonu’nun raporu, Irak’taki iç savaş ortamını ve şiddetin boyutlarını net biçimde ortaya koydu. Söz konusu raporun verilerine göre Irak'ta Temmuz ayında en az 3 bin 590, Ağustos ayında da 3 bin 9 sivil yaşamını yitirdi. 1 Ocak31 Mart 2004 tarihleri arasında haftada ortalama 197 şiddet olayı meydana gelirken bu rakam 20 Mayıs11 Ağustos 2006 döneminde 792’ye yükseldi. Bu tablo Ortadoğu coğrafyasına küresel güçlerin yapmak istediği aşının tutmayacağını açıkça gösterdi. Washington yönetiminin sorumluluğunu taşıdığı bu tablonun perde arkasında, NeoCon’ların şekillendirdiği Büyük Ortadoğu Projesi ya da resmi adıyla Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi bulunuyor. Yemen'e kadar uzanan bir coğrafyada yer alan ülkelere yönelik siyasi, hukuki, bilgieğitim, ekonomi, sosyal ve güvenlik boyutlarını içeren kapsamlı bir "İslam coğrafyası dönüşüm stratejisi" olarak ortaya kondu. Bu alanlarda uzun vadeli bir değişimin hedeflendiği açıklandı. 11 Eylül saldırılarını gerçekleştirenlerin Müslüman olması, ElKaide’nin "İslam adına" terörist eylemler yapması, İran İslam Cumhuriyeti’nin ABD’yi "Büyük şeytan" ilan etmesi, Çeçenistan’da Vahabiliğin kök salması, Suudi Arabistan gibi şeriat ile yönetilen ülkelerde demokrasi, insan hakları gibi kavramların olmaması, ABD’nin müttefiklerini, İslam coğrafyasında neden dönüşüme gereksinim duyulduğu konusunda ikna etmesine zemin hazırladı. Panzehir olarak Türkiye’de oluşturulmak istenen "ılımlı İslam" gösterildi. YARIM ASIRLIK PROJE Irak’ta iflas bayrağını çeken bu projenin ayrıntılarına kısaca bir göz atmak, Ortadoğu’da küresel güçlerin kurmak istediği ancak başaramadığı büyük oyunu daha iyi anlamak açısından önem taşıyor. BOP aslında Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Dick Cheney, Richard Perle ve William Kristol gibi NeoCon’ların önde gelen teorisyenleri tarafından 1997'de oluşturulan Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi'nin bir alt unsuru olarak ortaya çıktı. NeoCon’ların 1997 yılında teorisini ortaya koyduğu BOP’un pratik uygulaması, aslında İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar uzanıyor. 1945 yılında, ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ve Suudi Arabistan Kralı arasında imzalanan antlaşma Amerikan şirketlerinin Suudi petrolü üzerindeki denetiminin ilk aşaması oldu. İran’da ise sorun! Anlaşmayla değil, CIA’nin projelendirip uyguladığı bir darbe ile çözüldü. Roosevelt ailesinden CIA Tahran İstasyon Şefi Kim Roosevelt ile Şah’ın dostu, 1991 Körfez Savaşı’nda ABD Ordusu’nun Komutanı Norman Schwarzkopf’un babası General Norman H. Schwarzkopf’un çabasıyla, İran petrolünü ulusallaştıran Başbakan Muhammed Musaddık’a karşı bir darbe yapıldı. Ardından İran’dan kaçmış olan Şah geri getirildi. General Schwarzkopf da İran Gizli Servisi SAVAK’a eğitim verdi. Böylece, Batılı güçlerin İran’daki çıkarları garanti altına alındı. İran petrolü Batılı şirketler arasında yeniden paylaştırıldı. Sonraki yirmi yıl içinde de, Ortadoğu petrolünün yüzde 65’i Amerikan şirketlerine geçti. Soğuk savaşın ardından dengelerin değişmesiyle, ABD’nin enerji ve su kaynaklarına bakışı da farklılaştı. Bu bağlamda, NeoCon teorisyenler "kendileri için yeni bir dünya" kurma adına BOP’u şekillendirmeye başladılar. Bugünkü haliyle BOP, Türkiye’ye de sunulduğu şekliyle, batıda Fas, doğuda Moğolistan, kuzeyde Rusya Federasyonu’nun güneyi (Çeçenistan), güneyde PERDE ARKASINDAKİ GEREKÇELER Washington’da NeoCon’ların başını çektiği ekibin yüksek sesle dile getirdiği, hemen hiç kimsenin de itiraz edemediği, insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü, kadınçocuk hakları gibi evrensel kavramlarla gerekçelendirilen BOP’un perde arkasında ise artık ABD’nin hemen her açıdan bir dünya imparatorluğu kurma ve bu imparatorluğu kendi çıkarları doğrultusunda yaşatma çabası olduğu net biçimde ortaya çıkmış durumda. ABD’nin NeoCon teorisyenleri, BOP’u 21. yüzyıl koşullarına göre toplumsal ve felsefi unsurları da kapsayacak geniş bir çerçeve içinde şekillendirdi. Tokyo Üniversitesi Misafir Öğretim Üyesi Yardımcı Doç. Dr. İbrahim Öztürk "Büyük Ortadoğu Projesinin Siyaset ve İktisat Felsefesi" başlıklı makalesinde BOP’un oluşturulmasındaki gerekçeleri şöyle sıralıyor: "ABD eksenli kapitalist bloğu Büyük Orta Doğu Projesi türünden yeni senaryolara iten 4 temel tehdidin söz konusu olduğu düşünülmektedir. Çağdaş tatminsiz bireyin arayışı sürecinde İslami yönelişin adresini saptırmak, Dünyanın çoğunluğunu oluşturan alt gelir düzeyine sahip toplumların isyanı, Sayısal olarak dünya nüfusunun azınlığını oluştursa da, harekete geçirebileceği değişim dalgalarının çapı ve derinliği itibariyle aslında kapitalizmi içerden değişime uğratma dinamiğini de barındıran, kapitalizmin içinde bulunduğu tatminsizlik, Petrol ve su kaynaklarının güvenliğini garanti altına almak, Öztürk’ün bu unsurlara yönelik şu değerlendirmeleri de dikkat çekici: "Geniş anlamda ifadesiyle esas amaç Asya eksenli bir medeniyet başkaldırısının önünü kapatmak. Bu bağlamında anahtar terim kuşkusuz hem medeniyet hem de coğrafya planında ‘İslam’. İslam ve İslam coğrafyasının bir anda terörle anılır hale gelmesi için bir gecede yaratılan ve hızla medyatik hale getirilen ünlü terör örgütlerinin hemen hepsi Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle gündeme geldi. Oysa İslam dünyasındaki Irak’ta son dönemdeki artan şiddete bağlı olarak iki savaş arasındaki paralelliği ilk defa kabul etmiş oldu. Son bir yıl içindeki gelişmeler ABD açısından Vietnam örneğini doğrular nitelikte. ABD askerlerinin Irak’ta sadece geçen Ekim ayı içindeki kaybı ayın 30’u itibarıyla yüz olmuştu. İşgalin sonrasında Irak’taki toplam ABD kaybı neredeyse 3 bine ulaştı. Son dönemde keskin nişancıların ABD askerlerini vurduğunu gösteren video kayıtları, moral açısından da çöküşü beraberinde getirdi. ABD’nin Irak’taki askeri varlığı NeoCon’lar arasında bile tartışma konusu oldu. ABD’nin çabalarıyla direnişin önü kesilemediği
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear