Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C S çöküyor ABD düşmanlığı ne yeni, ne de haksız bir olgu. Olayın bir başka boyutu da şu; toplama bir milleti bir arada tutmanın yolu olarak dışarıda bir düşman yaratmak şeklindeki klasik ABD politikası, Soğuk Savaş dönemi sonrasında da devam ediyor." ABD’nin hem dünya imparatorluğu olması, hem de 300 milyona yaklaşan nüfusunun refah düzeyini koruması için, Avrasya ve Afrika’daki enerji ve su yollarının denetimi, Washington yönetiminin düşüncelerine "iman eden" yerel müttefikleri ya da direkt olarak kendileri tarafından sağlanmalıydı. Tıpkı Irak örneğinde, Kürt grupların yapmakta olduğu gibi. TRATEJİ 13 nlar altüst oldu ENERJİ KAYNAKLARININ ÖNEMİ Avrasya ve Afrika’daki enerji kaynakları, ABD açısından stratejik bir öncelik taşıyor. Her gün, dünyada tüketilen petrolün yüzde 55’i, yani 43 milyon varil petrol, ithalat ihracat yoluyla el değiştiriyor. Bu nedenle küresel anlamda petrol akışının güvenliği, ABD açısından büyük önem taşıyor. Günde 35 milyon varil petrol, Süveyş Kanalı, Hürmüz (13 milyon), Malakka (10 milyon), Bab el Mandeb, İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçiyor. Bunlara, Kızıl Deniz ve Akdeniz’e akan 4 adet petrol boru hattı da eklendiği zaman, BOP haritasının Washington açısından önemi net biçimde ortaya çıkıyor. Batı Avrupa kaynakları yapılan projeksiyonlara göre 2025 yılına gelindiğinde, ABD’de tüketilen petrolün yüzde 71’i, Batı Avrupa’dakinin yüzde 68’i, Çin’dekinin yüzde 73’ü kendi ülkeleri dışından sağlanacak. Enerji gibi yaşamsal bir sektörde oluşan ve gitgide artan bu dışa bağımlılık, neden Ortadoğu, Afrika, Orta Asya’nın başını ABD’nin çekmekte olduğu küresel güçlerin oyun alanı olduğu sorusuna yanıt veriyor. BOP’TA SONUN BAŞLANGICI BOP’un ne olup ne olmadığı ya da ne olup ne olmaması gerektiği konusunda fikir veren bu tablo içinde Irak, NeoCon’ların Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi için sonun başlangıcı oldu. Peki, BOP çerçevesinde Irak’ta ne bekleniyordu ne oldu? ABD işgalinin sonrasında, Irak halkının ABD askerlerini çiçeklerle karşılaması, Washington yönetiminin siyasi, ekonomik ve ticari anlamda beklentilerini tatmin edecek bir hükümet kurulması, ABD şirketlerinin çıkarlarının güvence altında alınması, bütün dünyanın gözünde de ABD’nin Irak’a demokrasi, insan hakları ve liberal ekonomi getirmesi bekleniyordu. Ancak beklenen çıkmadı. Irak halkı, kuzeydeki Kürtler dışında, ABD askerlerini çiçeklerle karşılamadığı gibi ciddi bir direniş oluştu. Siyasi açıdan ise Irak’ta "Pandora’nın kutusu" açıldı. ABD’nin Afgan kökenli Büyükelçisi Zalmay Halilzad’ın bütün çabalarına karşın siyasi istikrar oluşturulamadı. İşgalin hemen ardından direnişçilere destek verdikleri gerekçesiyle Sünniler dışlandı. Baas yönetimi ile ilişkisi olduğu düşünülen ve aralarında doktorlar, öğretmenler, subaylar ve üst düzey bürokratların bulunduğu 750 bin kişi işsiz kaldı. Sünnilerin sistem dışında kalmasıyla, Washington yönetiminin korktuğu başına geldi. Tahran yönetiminden büyük destek alan Şiilerin eli güçlendi. Nükleer gerginlik nedeniyle ABDİran çekişmesi, Irak’ta da yankı buldu. ABD güçlerinin, Tahran’ın bir dediğini iki etmeyen Şii milislerle karşı karşıya gelme riski ortaya çıktı. Siyasi açıdan istikrar sağlanamadığı gibi ülke bölünme aşamasına geldi. ABD, büyük önem verdiği tek müttefiki Kürtlerin eline önemli siyasi kozlar verip, Ortadoğu’daki dengeleri alt üst etti. İnsan hakları ve demokrasinin yerine, Ebu Gureyb cezaevindeki skandal işkence görüntüleri ortaya çıktı. Demokrasiyi kurumsallaştıracak adımlar atılması yerine, aşiret liderleri, ayetullahlar ve din adamları ile çözüm arayışına gidildi. 2003'teki işgal öncesinde Irak'ta olduğu iddia edilen kitle imha silahlarını arayan ekibin başkanı olan BM baş silah denetçisi İsveçli diplomat Hans Blix, ABD'nin Irak'ı işgal etmesinin tam bir başarısızlık olduğunu ve ülkenin Saddam Hüseyin'in yönetimi altında bulunduğundan daha kötü bir duruma sürüklendiğini söyleyip, bir anlamda BOP politikalarının iflas etmiş olduğunu itiraf etti. Blix, "Irak tam bir fiyasko. Amerikalılar çıksa bir bela, çıkmasa başka bir bela. Çıkarlarsa Irak'ın iç savaşa sürüklenme riski var. Kalırlarsa ABD'nin Irak'ı istikrara kavuşturma yeteneği yok. Hiç savaş olmasaydı Irak'ın durumu bundan iyi olurdu" yönündeki sözleri, Washington yönetiminin hatalı politikalarını gözler önüne serdi. Askeri açıdan Irak üzerinde denetimin sağlanamamış olması, ABD’nin trilyon dolarlar harcayıp oluşturduğu askeri sisteminin sorgulanmasını da beraberinde getirdi. Süper güç Olan ABD, Irak’ta direnişi aşamayınca, kendileri açısından büyük önem taşıyan "enerji kaynaklarının güvenliği"ni yeteri kadar garanti altına alamamış oldu. NeoCon’ların desteklediği büyük petrol şirketlerinin beklentileri karşılanamadı. Irak büyük petrol şirketleri için "riski büyük" ülke statüsünden çıkarılamadı. Milyarlarca dolarlık anlaşmalar yürürlüğe konamadı. ABD kamuoyunda Irak savaşına harcanan paralar tartışma konusu oldu. NeoCon’lar kendi aralarında bölündü. Irak’ta yaşanan şiddet nedeniyle hemen her gün 100’e yakın insan yaşamını yitiriyor. "Terörle mücadele" adı altında insan hakları ihlalleri günlük yaşam rutini durumuna gelirken, ABD askerlerine yönelik direnişin, "islami referansla" öne çıkması ABD’deki Kongre seçimleri öncesinde Başkan Bush, Irak’ın Vietnam’a benzediğini kabul etti. Bu noktaya, ülke içindeki gruplar ve bölge üzerinde yapılan yanlış hesaplar nedeniyle gelindi. radikalizmi körüklüyor. Irak’ta ortaya çıkan radikal eğilimler Türkiye için de tehdit unsuru oluşturmaya başlarken, istikrarsızlık PKK gibi terör örgütlerinin de küresel güçler tarafından rahatça kullanılmasına uygun bir zemin hazırlamış durumda. Görünen o ki, ABD’nin BOP’a ilişkin hem görünen hem perde arkasındaki gerekçeleriyle birlikte, projenin uygulaması da Irak’ta iflas etmiş durumda. Bu iflasın ardından Ortadoğu’da bozulan dengeler bölge ülkelerindeki istikrarı ve güvenliği de uzun yıllar olumsuz yönde etkileyecek gibi görünüyor. Dipnot: (1) Vietnam’da gerilla mücadelesinin en önemli komutanı olan Vo Nguyen Giap, ABD saldırılarına karşı güçlü bir yanıt vermek için Vietnamlıların yılbaşı günü olan Tet’i seçti. Vietkong Tet boyunca savaşmayacağını açıklamıştı. Kuzey Vietnam Ordusu sınırda bir harekat gerçekleştirdi. Aslında bu bir şaşırtmacaydı. ABD güçlerinin büyük bir kısmı sınıra doğru gitti. Bu sırada Vietkong güneyde geniş çaplı saldırının hazırlıklarını tamamladı ve Tet bayramında saldırıyı başlattı. Saygon’da bir anda ortaya çkan gerillalar, ABD büyükelçiliğini ve stratejik binaları ele geçirdi. Irak’ta ramazan ayı ile benzerlik kuruluyor (Y. N) Savaşın olumsuz etkileri en çok çocukları hedef alıyor...