28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

14 Emekli Tuğgeneral Nejat ESLEN Tarihsel süreç içerisinde… C S TRATEJİ jeopolitik teorisyeni Nicholas J. Spykman’a göre, Avrasya’nın Heartland’i (Merkez Bölge) ile açık denizler arasında yer alan Kenar Kuşağın (Rimland) üzerinde son derece kritik bir noktada görev yaptığımın farkında değildim. Spykman’ın tezine göre, Kenar Kuşağı kontrol edenin, Merkez Bölge’ye egemen olan güçlerin genişlemelerini kontrol altına alarak dünyanın geleceğini belirleyebileceğinin de farkında değildim. Bir başka deyişle, farkında olmadan, Nicholas J. Spykman’ın dünyanın geleceğini belirleme tezine ciddi bir katkıda bulunuyordum. Hatta, yine genç yaşım ve küçük rütbem nedeni ile, ne ünlü Amerikan diplomatı George Frost Kennan’ın, Nicholas J. Spykman’ın teorisine dayanarak, Sovyetler Birliği’nin ve Komünizmin genişlemesini engellemek amaçlı çevreleme stratejik konseptini geliştirdiğini, ne de onun fikirlerinin Soğuk Savaş döneminde ABD ve NATO’nun stratejik savunma konseptlerini oluşturduğunu bilmiyordum. Bu nedenle, görevim aynı zamanda George Kennan’ın çevreleme politikasıyla bağlantılıydı ve Türkiye ve NATO için olduğu gibi, ABD’nin güvenlik çıkarları için de son derece önemliydi. O zaman durumun içyüzünü o kadar iyi kavramamış olmama rağmen önemli bir görevim olduğunu biliyordum. Görevimi önemli kılan şey vatan savunması ve NATO ile bağlantısıydı. ABD’nin NATO’nun lider ülkesi olduğundan, görevim ABD’nin güvenlik çıkarları açısından da önemli olmalıydı. Üstlerimizden bazılarının bize görevimizin ABD’nin siyasi değerleri ve ekonomik çıkarları açısından da önemli olduğunu söylediklerinde bunun ne anlama geldiğini pek kavrayamamıştım. Anlamadığım bir başka husus ise, bu kadar önemli bir bölgede, bu kadar önemli bir görevi, İkinci Dünya Savaşı’ndan kalma teçhizat ve noksan yedek parça ile nasıl yerine getirebileceğimizdi. Üstlerimiz, yedek parça noksanlığın sebebinin, ABD’nin bize ana teçhizatı hibe etmesine rağmen yedek parçalarını çok yüksek fiyatlardan satmasından kaynaklandığını söylemişlerdi. İçinde bulunduğum ikilemi anlamakta zorluk çekiyordum, çünkü görevimiz hem Türkiye’nin, hem NATO’nun hem de ABD’nin güvenlik çıkarları için önemliydi. Benim için başka bir ikilem kaynağı bir ABD U2 casus uçağının görev yerime çok yakın bir noktada Sovyetler tarafından düşürülmüş olmasıydı. Casus uçak, ABD’nin NATO görevleri için kullanımına açık bir hava üssü olan İncirlik’ten Türkiye’nin müsaadesi olmadan kalkmış ve bu olay Türkiye–Sovyetleri Birliği ilişkilerinde ciddi bir gerilime sebep olmuştu. 1964 yılı TürkAmerikan ilişkilerine en önemli gerilim dönemlerinden biri olarak damgasını vurmuştu. Kıbrıs’ta, Türk ve Yunan toplumları arasında çatışma söz konusuydu. Kıbrıslı Rumlar, Yunanistan’dan destek alarak Enosis’in (Birleşme) gerçekleşmesi için faaliyetlerini arttırıyordu. Kıbrıslı Rum lider Makarios’un Kıbrıs devletinin temelini oluşturan Zürih ve Londra Anlaşmalarının en önemli tarafı olan İttifak Anlaşması’nı feshettiğini bildirmesiyle gerilim yükseldi. Kıbrıs Türklerinin varlığı tehlikedeydi. Bahsi geçen anlaşmalara dayanarak, Türkiye’nin adaya müdahalede bulunmadan başka bir seçeneği yoktu. Bu şartlar altında, Başbakan İsmet İnönü ABD Başkanı Lyndon B. Johnson’dan bir mektup aldı. Başkan Johnson mektubunda, Kıbrıs’a yönelik bir müdahalenin Türkiye’yi Sovyetler Birliği’yle bir çatışmaya sürükleyebileceğini ve bu durumda NATO’nun Türkiye’yi koruma mecburiyeti kuralının geçerli olmayacağını; üstelik Türkiye’nin ABD tarafından sağlanan silahları, adaya müdahale amaçlı kullanamayacağını yazıyordu. Başkan Johnson’ın mektubu kovboy stiliyle yazılmış bir "diplomatik atom bombası" olarak yorumlandı. Başbakan İnönü durumun ağırlığını ‘Eğer haklılığımız teslim edilmezse bu sistem yıkılır, yeni bir dünya kurulur. Türkiye de o yeni dünyada yerini bulur’(1) diyerek ifade etti. Ne yeni bir dünya düzeni kurulmuş; ne de Türkiye bu düzende kendine bir yer bulmuştu. Ancak, TürkAmerikan "Devletlerin dostları yoktur, çıkarları vardır" Charles De Gaulle "Büyüklüğün bedeli sorumluluktur" Sir Winston S. Churchill 63 yılıydı. Soğuk Savaş şiddetle devam ediyordu. Savaş doktrinlerini teorik olarak öğrendiğim Harp Okulu eğitimini yeni tamamlamış ve TürkSovyet sınırına çok yakın bir şehirdeki ilk kıta görevime atanmıştım. Buraya ulaşmak için uzun bir tren yolculuğu yapmak zorundaydım. Yolculuk sırasında pilli radyodan şok edici bir haber duyuldu. ABD Başkanı John Fitzgerald Kennedy öldürülmüştü. Bu gerçekten şok edici bir haberdi çünkü Türk halkının büyük bir çoğunluğu Başkan John F. Kennedy’ye büyük bir sempati duyuyordu. Bu haberi duyduktan sonra trendekilerin bir kısmı ağlamaya başladılar. Türk insanlarının Başkan Kennedy ardından kendi devlet başkanları ölmüşçesine ağlamaları bu duygusal anın bir çelişkisiydi. Aslında trendeki yolcuların gerçek çelişki hakkında bilgileri yoktu. Bundan yalnızca kısa bir süre önce, 1962 yılında, Sovyetler Birliği nüfuzu altındaki Küba’ya balistik füzeler yerleştirmek istemişti. Füzelerle yüklü gemilerin Küba’ya doğru yol alması, Soğuk Savaş döneminin en ciddi krizlerinden birine yol açtı. Kriz sırasında, Sovyetler Birliği’nin Küba’ya füze yerleştirmemesi halinde, ABD’nin de Türkiye’den Jüpiter füzelerini sökmesi tartışıldı. Anlaşma sağlandı ve kriz sona erdi. Aslında Başkan Kennedy, yaptığı görüşmelerde, Türkiye’yi bilgilendirmeden veya Türkiye’ye danışmadan Türkiye’nin ve NATO’nun güvenliği için yerleştirilmiş olan Türkiye’deki Jüpiter füzelerinin sökülmesine karar vermişti. Türkiye, Küba Krizi’nden dolayı görüşmelerin odak noktası haline gelmişti. Kriz çözülmese ve bir çatışmaya dönüşse idi, kilometrelerce uzaklıktaki Küba’da ortaya çıkmasına rağmen, bu krizle Türkiye 19 TürkABD ilişkilerinin çelişkili mantığı (I) İkili ilişkilerde Türkiye ile ABD arasındaki ilk belirgin çelişki Kıbrıs’ta yaşananlar nedeniyle ortaya çıktı. ‘Johnson Mektubu’ olarak tarihte yer alan gelişme ABD’nin aynı zamanda kendi politikalarıyla çelişmesidir. kolayca Sovyetlerin askeri hedef olabilecekti. Bu gerçeği fark ettiğimde, Kennedy’nin Türk insanının bu yoğun sempatisine değer olmadığını düşündüm ve Türk insanının bu sempatisi gerçek bir paradokstu. SOĞUK SAVAŞ SÜRECİNDEKİ İLİŞKİLERİ İlk görev yerim, Almanya’daki asıl savunma hattında kritik bir bölge olan Fulda Gap benzeriydi. O zaman, genç yaşım ve küçük rütbem nedeni ile, ünlü Amerikan Kıbrıs Harekatı sırasında İnönü’ye mektup yazan Johnson...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear