Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 Ahmet DOĞAN TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası Yeni ‘Ötekiler’ grubu oluşuyor, milliyetçilik tırmanıyor… C S TRATEJİ başlatma kararı aldı. Kanarya Adaları’na göç akışını durdurma amacıyla başlatılan Hera II adlı bu operasyon, halen Moritanya, Senegal ve Cape Verde kıyılarında devam ediyor. Topraklarından ayrılıp adalara doğru yol alan göçmenler, bu koruma birlikleri tarafından kıyı bölgelerde durdurulup geri gönderiliyor. Öncesinde ise Avrupa’dan çok sayıda uzman, İspanyollara Hera I adı altında teknik destek sağlamaktaydı. ek Avrupa Şartı (SEASingle European Act) ve Maastricht Anlaşması sonrası, sınırları olmayan "tek" pazar ve Avrupa vatandaşlığı kavramları ile AB’nin bir "ötekiler" topluluğu yaratması, uluslararası göçe ve göçmenlere karşı "ortak" bir pozisyon alma gerekliliğini de beraberinde getirdi. Özellikle, vize uygulamalarının yanında suçluların takibi, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı gibi alanlarda sınırların koordinasyonunu sağlayan Schengen rejimiyle beraber ülkelerin uluslararası göç ve göçmenler konularında farklı tutumlar sergilemesi durumu iyice karmaşıklaştırıyordu. Bu bağlamda küreselleşmenin de olumsuz etkileriyle, Avrupa’ya girebilmek için sınırlara dayanan "istenmeyen" göçmen sayısının her yıl daha da artması, AB’nin birçok ciddi sorunla karşılaşması anlamına gelebilirdi. Bu yüzden önceleri üye ülkelerin bireysel olarak uğraştığı bir konu olan göç, Amsterdam Anlaşması’yla beraber Avrupa çapında bir mesele olarak gündeme girdi. Daha sonraları da yasal olmayan göç, sığınma, insan ticareti ve vatandaşlık hakkı gibi göçle yakından alakalı konularda, özellikle 1999 Tampere Zirvesi ve sonrasındaki 2005 Hague Programı ile önemli adımlar atıldı. T Avrupa’yı sarsan göç Ekonomik yetersizlikler Avrupa’ya göçü önlenemez duruma getiriyor. Afrika’dan gelen göçmenler, Kanarya Adası’ndan geçerek Avrupa’ya ulaşıyor. Rakamlar AB’li yetkililerin birbirini suçlamasına neden olacak düzeye ulaşmış durumda. bakanlar, geçen sene 600.000 civarında kaçak durumlu göçmenin yasallaştırılması gibi uygulamaların göçmenler için çekici bir faktör olduğunu ve son krizin de büyük oranda bu tür politikalardan kaynaklandığını belirttiler. Aslında Ağustos ayı içerisinde, göç sorununa yanıt olabilecek bir ilk gerçekleştirilmişti. AB, üye olmayan ülkelerle olan sınırlarının güvenliğinin sağlaması ve sınırlarının güçlendirilmesi için 2005’te kurulmuş olan sınır kontrol birliklerini (FRONTEX), öncelikle Kanarya Adaları’nda, haliyle Avrupa’ya kaçış noktaları olarak görülen bölgelerde, İspanya’nın Guardia Civil güçleri liderliğinde kullanılması suretiyle bir operasyon BAŞARININ ARKA YÜZÜ KANARYA ADALARI KRİZİ En son, yasadışı göç yoluyla Avrupa’ya geçmeye çalışanların ilk adreslerinden birisine, İspanya’ya bağlı Kanarya Adaları’na inen, çoğunluğu Sahraaltı bölgesinden Afrikalı göçmenler, AB içerisinde göç ve göçmenler konusunda yeniden alarm zillerinin çalmasına neden oldu. Her yıl binlerce yasadışı göçmenle ilgilenen İspanyol yetkililer, şu ana kadar adalara ayak basan insanların sayısının geçen senenin rakamlarını çoktan ikiye katladığını söylüyorlar. 2022 Eylül tarihleri arasında üye ülke adalet bakanlarının katıldığı Tampere’de yapılan toplantılarda, bu son göç krizini daha etkili bir şekilde aşmak için AB’den özellikle mali konularda daha fazla yardım istediklerini dile getiren İspanyol bakan Juan Fernando Lopez Aguilar, Almanya, Hollanda ve Avusturya Adalet Bakanları tarafından tepkiyle karşılandı. Ortak bir çözüm üretmek yerine sanki kimin suçlanması gerektiği üzerine düzenlenen toplantılarda, İspanya’nın zaman zaman yasal olmayan göçmenleri yasallaştırmasından şikayetçi olan Üye ülkelerin uygulanacak kapsamlı ortak bir politika üstünde anlaşamaması ve Kanarya Adaları’ndaki bu krizde de uygulanan mevcut politikaların niteliği başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere, Birliğin içinde Avrupa Yeşillerinden Jean Lambert gibi parlamenter ve yetersizlikten yakınan komisyon üyeleri tarafından sert bir şekilde eleştirildi. Ancak AB üye devletlerinin uluslararası göç, özellikle yasal olmayan göç, konusunda ortak savunma gibi diğer politika alanlarıyla karşılaştırıldığında daha aktif, işbirliğine daha yakın ve daha uyumlu olduğu da bir gerçek. Aslında bunun nedeni Avrupa devletlerinin İkinci Dünya Savaşı sonrası yeniden yapılanma döneminde içlerine almaya başladığı, kendi "ötekiler"i yani göçmenler ile yaşadığı sorunlara dayanıyor. Birlik içinde hâlihazırda, göçmenlerden kaynaklandığına inanılan problemler zaten SEA ve Maastricht sonrası dönemi gayet zorlaştırmıştı. Sık sık göçmenlerin "entegre olamamasından" söz eden hükümet yetkilileri, parti liderleri ve çeşitli uzmanlar, göçmenlerin suç oranlarını artırdıklarını, ekonomilerine olumsuz yönde etki ettiklerini, sosyal dengeyi bozduklarını, kendi kültürlerine ve ulusal kimliklerine yönelik tehdit oluşturduklarını iddia etmeye başladılar. Kısacası, kendi ulusdevlet modellerini tehlikede gördüler. Sonucunda da Avrupa’da içerideki göçmenlere karşı gün geçtikçe artan olumsuz tepkiler dışarıdan gelecek göçmenlere ve Avrupa devletlerinin oluşturduğu politikalara yansıdı. Göçmen sorunu, Bu olumsuz tutum, Avrupa’yı zorluyor... gündelik yaşamda da yer buldu. "Avrupalı" halk tarafından sosyal ve ekonomik güçlükler için göçmenler günah keçisi ilan edildi. Bugünse bu olumsuz tepki yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa doğru ilerlemekte. Bunun en basit göstergesi, göçmen karşıtı tavırlarıyla dikkat çeken sağ partilerin Avrupa’da yükselişe geçmesi. Yükselen eğilimi gayet iyi bir şekilde kullanan bu partiler, halk arasında popülerliğini artırarak oy alma potansiyellerini de yükseltmeye devam ediyorlar. İngiltere’de Mayıs ayında yapılan yerel seçimlerde ırkçı söylemleriyle tanınan İngiliz Ulusal Partisi’nin başarısı bunu kanıtlar nitelikte. Ayrıca Fransa’da Le Point dergisinde yayımlanan bir araştırma, yabancı düşmanlığı ve göçmenler karşısındaki ırkçı tutumlarıyla tanınan Le Pen liderliğindeki aşırı sağ Ulusal Cephe’nin