22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Sağlık Tedavi edilmeyen alerji, astıma neden olabilir Alerji, çevredeki "alerjen" dediğimiz maddelere karşı aşırı duyarlılık göstererek gelişen hastalıklar \ grubudur. Bu alerjenler, normalde genetik olarak alerjiye yatkınlığı olmayan kişilerde hastalı- ğa yani aşırı duyarlılığa neden olmaz. Doç. Dr. ja/e Göktan, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Alerji Immünoloji Bölümii A lcrjinin geligcbilmesi için genetik yatkmlık olması ge- rekir. Özündc hastalık, immün sistemin (bağışıklık sis- teminin) alerjik yanıt biçiminde gelişmesine neden olan IGE dediğimi: antikorları yapmasıyla başlar. Alerjik kişinin ma- ni2 kaldığı alerjenler, dolaşımda ve dokularda bulunan bu IGE antikorlan ile özel alerji hücrelerinin yüzeyinde birleşerek has- talık tablosunu belirleyen moleküllerin (maddecik) açığa çık- masma neden olurlar. Histamin ve lokotrien vb. gibi alerjideki en göze çarpan belirtiler ise hapşırık, burun tıkanıklığı, nefes dar- lığı, hınltılı vc hışırtılı solunum, kaşıntı, deri döküntüleri ve/veya egzama, ishal, kusma olarak sıralanabilir. Her bir alerjene özgün IGE vardır ve bu özgün IGE'ler ge- rek kan testlcri, gcrek deri testleri ile saptanabilir ve hastanın hangi alerjene aşırı duyarlı olduğu belirlenebilir. Buna karşın. hiçbir zaman IGE özgün antikor saptanamayan durumlar ola- bilir. Yapılan çahşmalargeçve gecikmiş tip aşırı reaksiyon de- diğimiz mekanizmalarla da aşın duyarlılıklar olabildiğini gös- tenniştir. İyi bir öykü alımı ile anlaşılmaya çalışılır. Bazen de akade- mik düzeyde araştırma gerekebilir. Bebeklik çağmda en sık gördüğümüz alerji, yiyeceklerle olur (süt, yumurra, soya vb. gibi). Klinik belirtiler çok farklı olabilir. Alerjik egzama veya "atopik dermatit"; kusmalar, ishaller, ök- sürük, hınltılı solunum, nefes darlığı, astım gibi. Kimi bebeklerde bu belirtilerin biri ya da öteki olabildiği gibi, kimilerinde ise bir- den fazla belirti ve bulgu gelişebilir. Hastalarda yiyecek alerji- leriyle, hafif kaşıntı, deri döküntüsü varken özgün IGE düzeyleri arttıkça astıma kadar gelişen klinik tablolar ortaya çıkar. Erken bebeklik çağmda en sık süt alerjisi görülür. Bebeğin diyetinden süt ve süt ürünlerinin kaldırılmasıyla, bu bebeğin süt proteini- ne maruz kalması önlenir. Böylece bebeğin daha fazla süt özgün IGE yapması azalır. Yoksa yüksek IGE düzeylerine paralel ola- rak ciddi atopik dermatit ve/veya astıma kadar varan klinik tab- lolar ortaya çıkar. Bebeklik ve erken çocukluk çağlannda havayolu ile gelen alerjenlerden en sık hastalığa neden olanlar ev tozu akarlan (mi- nik bitcikler), küf mantarlan, evcil hayvanlann tüyleri ve sal- gılanndaki alerjik moleküllerdir. Bu alerjenlere karşı da gelişen aşın duyarlılık sonucu, önceleri hafif burun akıntısı, hapşınk ve/ve- ya göz kaşıntıları ile başlayan klinik belirtiler, erken tanı konu- lup önlem alınmadığı durumlarda ilerleyerek astıma kadar va- rabilir. Yiyecek ve ev tozu akarları ve evcil hayvanlar gibi alerjen- ler, yıl boyunca hastalığı tetikler. Üç yaş ve daha büyük çocuklarda ve erişkinlerde, yukanda sözü geçen alerjenlere "polen" dediğimiz, bitkilerin döllenmek için salgıladıklan tohumcuklar da eklenir ve mevsimsel yakın- rnalarda artma olur. Mevsimsel "polen" alerjenlerine karşı aşırı duyarlılıklar yıllar geçtikçe giderek artar ve örneğin her ilkbahar, yaz ya da sonbaharda (ya da her iki mevsimde de) çeşitli bitki polenleri- ne karşı aşırı duyarlılık belirti ve bulgularının şiddetinde artma olur. IGE düzcyleri arttıkça mevsimsel astım olasılığı artar. Bazcn de hastada genetik olarak alerjiye yatkınlık vardır ama alerjik belirti vc bulgular pek belirgin değildir. Buna rağmen bu tip hastalar viral eııfeksiyonlar, sinüzit, hava kirliliklcri, sigara dumanı gibi ikincil faktörlere maruz kaldıklan zaman şiddetli as- tım krizleri yaşayabilirler. Bu nedenle, genetik olarak alerjiye yat- kın çocukları ve erişkinleri yakmdan izlcmek ve daha belirtiler başlamadan ya da belirtilerin en erken döneminde önlemlerin alınmasını sağlamak gerekir. Böylece hem alerjenlerle ve hem de ikincil faktörlerle astım gelişmcsini önlemeye çalışmak gerekir. Ömeğin grip aşısı (Influnıa A) her sonbaharda ailc üyelerine uygulanmalı, sigara içilmesi önlenmeli, hava kirliliklerini minimum düzeye indire- cek önlemler alınmalıdır. Ev içi alerjenlerin de ortadan kaldı- rılmasına yönelik tcmizlik yöntemleri uygulamahdır. Kedi - kö- peye alerjisi olanlar, evlerinde hayvan beslememelidir. Sadece alerjiye yatkınlığı olanlar ve henüz bu hayvanlara aşın duyarlı- lık geliştinnemiş olanlar bile eve evcil hayvan almadan öncc iki kez düşünmclidir. Duygusal olarak ev hayvanlarından aynlmak Doç. Dr.Jale Göktan \ Û zorlaştıkça aşın duyarlılık başlayabilmckte, zamanla duyarlılık art- makta, hastalık kronik astım boyutlarına varabilmektedir. Ev tozu akarları için de benzer önlemler geçerlidir. Özellikle yatak odalarındaki akarlardan kurtulma yöntemleri uygulan- malıdır. Eşyalar özel temizlik maddeleriyle temizlenmeli, yastık - yorgan ve yataklar özel alerjen koruyucu kılıflarla kaplanma- lıdır. Bütün bunlar ilk bakışta "uç" önlemler gibi göriinse de as- tıma ilerleyişin önlenmesi açısından çok önemlidir. Çünkü aler- jenlere maruz kalmayı önlemekle, özgün IGE yapımı durduru- lur veya yavaşlatılır. Böylece aşırı duyarlılık hali de azaltılabilir. Tabii çok iyi ve modern ilaç tedavileri vardır ama ilaçlar as- tım bulgularını ortadan kaldırsa bile, alerjenlerden kaçınılmaz- sa alerjik reaktivite alttan alta giderek artabilir. Temizlik, aler- jenlerden arınma yöntemleri ve ilaçlara rağmen bu şikâyetler de- vam edcbilir. Böyle durumlarda alerjen immünotcrapi'den (alerji aşısı) söz cdilcbilir ama alerji aşısına, astım başlamadan veya yerleşip, kronikleşmeden başlamak gerekir. Çünkü astım bir kez yerleşti mi alerji aşısı, astımı tedavi etmez, edemez. Aynı şe- kilde yiyecek alerjileri de alerji aşısı ile tedavi edilemez. Ailelerinde alerji hikâyesi bulunan kişilerin erken tanı ve tedavi için doktorları ile konuşması ve ne gibi bir yol izleme- leri gerektiğini öğrcnmeleri tavsiye edilir. Ilk kadm felsefe doktorumuz Kamuran Birand Cumhuriyetin ilkyıtlarında Darülfünun'dan mezun olan kadın felsefecilerimiz felsefe eğitimine önem- li katkılarda bulundu. Ülkemizde felsefe dalında akademik görev yapan ve doktora derecesi alan ilk kadın ise Kamuran Birand oldu. Osman Bahadir bahadirosman@hotmail.com 1 920'li yıllarda Darülfünun'un felsefe bölümünü bitircn ilk kız öğrencilerden biri, Scmiha Cemal Hanım'dır. Semiha Ccmal Hanım me:un olduktan sonra Çapa Kız Öğretmen Okulu'nda ve İzmir Kız Lisesi'nde psikoloji vefclsefeöğretmenliği yapmış ve ayrıca 1920'li yılların sonunda ve 1930'lu yıllann ba- şında, ilkçağ Yunan felsefecilerinin birçok eserini Türkçeye çe- vinniştir. Niyazi Bcrkes bir yazısında, "Böylc bir devirde Semiha Cemal'in bu kadar dcğerli eserleri çevirip bize hcdiyc etmesini lıayrct ve şükranla karşılıyorum" demiştir. 2008 yıhnda kaybettiğimi: değerli felsefecimiz Arslan Kaynardağ, Cumhuriyetin ilk beş kadın felsefecisi olarak şu isim- leri anmamız gerektiğini söylernektedir: Semiha Cemal, Şaziye Berin (Kurt), Tezer Ağaoğlu (Taşkıran), Keyise İdalı ve Faika İsameddin. Keyise İdalı, Paris'te Sorbonne Üniversitesi'nde gördüğü fel- sefe eğitimini 1935 yılında bitirmişti. Arslan Kaynardağ, Keyise İdalı'nın büyük olasılıkla Batı'da felsefe öğrenimi gören ilk ka- dın olduğunu söylemektedir. (9 Mart 1932 tarihli Cumlıuriycr gazetesinde, "Bir Türk Kızının Muvaffakiyeti" başlıklı yazıda bil- dirildiğine göre, Saadet isminde bir Türk kızı Berlin Darülfununu'nun felsefe ve filoloji bölümünden mezun olmuş ve 18 Şubat 1932 tarihinde de felsefe ve filoloji doktoru unvanını kazanmıştır. Ancak yazıdan anlaşıldığma göre Saadet Hanım ilk öğrenimini Ka:an'da tnmamlamış ve lise öğrenimine Sovyetler Birliği'nde başladıktan sonra Berlin'deki bir liseden mezun ol- muştur. Dolayısıyla Saadet Hanım tnuhtemelen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değildi. Saadet Hanım'ın daha sonraki yaşamı ve çalışmaları hakkında başka bir bilgiye sahip değiliz.) Akademik görev yapan ilk kadın felsefecimiz Kamuran Birand'dır. Kamuran Birand, 1943 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne asistan olarak ginniş ve ünlü Alman felsefecisi E. von Aster'in yanında çalışmaya baş- lamıştı. Kamuran Birand, 1917'de Konya Karaman'da doğdu. 1938'de Erenköy Kız Lisesi'nden mezun oldu. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'ne girdi ve 1942'de felsefe eğitimini tamamladı. Hilmi ZiyaÜlkcn'le yaptığı ve 13 Temmuz 1948'dc kabul edilen doktora tezinin ko- nusu, "Namık Kemal'in devlet anlayışı - Aydınlanma devri ve Türk düşünccsi üzerine bazı te- sirleri"dir. Bu doktora derecesi, ülkemizde bir kadın tarafından alınan ilk felsefe doktorası de- recesidir. Aynı zamanda, Rudolf Graf (1942) ve Ziya Somar'dan (1946) sonra alınan üçüncü felsefe doktorası derecesidir. Kamuran Birand, 1948 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne geçti ve orada 1953'te doçent, 1960'da da profe- sör oldu. Kamuran Birand aynı zamanda ülkemizin ilk kadın fel- sefe profesörüdür. Bu değerli felsefecimizi, yakalandığı bir has- talık sonucunda 1964'te çok erken bir yaşında kaybettik. Fransızca ve Almanca bilen Kamuran Birand, 1957 yılın- daki 12. Dünya Felsefe Kongresi'ne İlahiyat Fakültesi adına ka- tılmış vc bildiri sunmuştur. İlahiyat Fakültesi'ndc verdiği ilkçağ felsefesi tarihi ders notlarını ve "Dilthey ve Rickert'tc Manevi İlimler Görüşü" başlıklı doçentlik tezini kitap olarak yayımla- mıştır. Onun ayrıca Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi'nde birçok felsefe yazılan bulunmaktadır. Yararlanılan kaynaklan Arslaıı Ka^TvarJağ; K'aJın Felsefecilerimiz, Türkiye FeLsefe Kurumu, Ankara 1999. Prof. Dr. Fe:a Günergun; "İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde 1942-1963 yıllan arasmda yapılan doktoralar", s.(518- 526), Türkiyc'dc ÜnivosiKAnbyi}inmGc/ıyım/(1861-1961);Ed:N. Kcmal Aras, E. Dölen, O. Bahadır, Türkiye Bilimler Akadcmisi Yaymı, Ankara 1997. İBİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear