25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
iyleAllianoi misyonda ycr alan aıkeoloji bilim dalını tcmsil eden akademik bir üyenin, Allianoi'un sualtında kala- bileceği yönde veıdiği görüşe dayandırıldıgma dair duyumlar, ulusal ve uluslararası bilim çevre- lerini derinden ü:dü. Ülkemizde bilim ve koruma ctiğini derinden sarsan bu karann yanı sıra, Allianoi kurtarma ka- nlarında fazla alan açtığı ve doğayı tahrip ettiği ge- rekçesiyle bakanlık danışmanı iki profesörün, ka- :ı başkanı hakkında sorusturma açılmasının iste- mesi ise, arkeolojik mirasın tahribinden daha va- him bir olguyu gündeme taşıdı. Bu karakuşi görüş dogrultusunda, Pompei benzeri çatı seviyesine kadar sağlam yapılar bu- ' lunmuşken, buradaki kazılardurduruldu ve kazı baş- kanının üren yerine girmesi yasaklandı ve kazısı elinden alındı. Böylcce Bergama yakınındaki Allianoi (Paşa llıcasO'daki benzersiz arkeolojik miras gö: göre gö- re çamura gömülme tehlikesiyle karşı karşıya bı- rakıldı. Allianoi'un kaderiyle doğrudan ilgili tüm ku- rumlarımız ve yetkililerimiz, gerek ulusal hukuk ge- rekse uluslararası taraf olduğumuz anlaşmalar açı- sından öncelikle onu korumak ve gelecek kuşak- lara aktarmakla yükümlüdürler. Ömeğin 5. 8. 1999'da T.B.M.M.'nde kabul edilen, 4434 no'lu, Arkeolojik Mirasın Korunmasma llişkin Avrupa Sözleşmesi arkeolojik mirası koruma sorumlulugun yalnızca doğrudan ilgili devlete ait olmayıp, so- rumlulugun Avrupa ülkelerinin tümiine ait oldu- ğunun da altını çizmektedir. 5 ıalarmı tarih ve Iltcası mal ka- ıırası li- ı gerek' OOSgiin n remı- gerckli dikkate nlenile- ı/enme- ıtulma- verildi. iltür ve Tada, ka- işare- >ol- i ar- Vllianoi : iştigal : ve nikte de llanmış- Irdunna |ia dava Jü. ültür ve lir Bilim I incele- Iyaıdık- | alnnda leceğini Ihazırla- sine, bu kurul- undan |ır altın- •m, ko- BİLİM NEDENSUSUYOR Bu sorumluluğu hisseden, ülkemizin sağduyu- lu pek çok kesimi bufiün tepkilerini her boyutuy- la ortaya koymaktadır.6 En son Tarkan'ın bu eşşiz arkeolojik mirasın yerinde korunması yönündeki açıklamaları Orman ve Çevre Bakanı Veysel Eroğlu'nun her cümlesi ayrı bir gaf taşıyan hiddetli bir tepki çıkışına neden oldu. Oysa Allianoi'un korunması ve gelecek ku- şaklara aktarılması konusunda görüjlerini açıkla- mak çevreye duyarlı her vatandajın ifade özgür- lüğünün bir parçasıdır. Öce yandan aydınların, bi- lim adamlarınm ve sanarçıların da tarihsel bir so- rumluluğudur. Allianoi'un kaderi konusunda, ül- kemizin sanatçıları ve aydınları kadar, asıl ona sa- hip çıkması ve koruması gereken ilgili bilim çev- relerinin sessiz kalmaması gerekmektedir. Onların üç maymunu oynamak yerine, bu süreçte gorüşle- rini çok daha etkin ortaya koymasmı diliyoruz. Söz konusu "Allianoi" olmadığı iddia edilen arkeolojik sit, Çevre Bakanı'nın açıklamalarındaki "kınk bir iki sutun" un olduğu bir yer olmayıp re- simlerden de görüleceği gibi, zeminleri eksiksi: mo- zaiklerle bezanmiş duvarları çatı seviyesine kadar korunmuş sutünları yerinde sapasağlam duran mekanlarla doludur. Bu nitelikleriyle de antik bir sağlık merkezi ola- raktan gerçekten eşsizdir... İlya çaymın iki yakasını birleştiren biri yıkık iki antik köprüsü, antik sağ- lık merkezlerine has tünelleri, bulunan antik tıp aletleri, heykeller ve diğer eserlerle dünya kültür mirası listesine aday bir kültür mirasıdır. Gerek DSİ'nin gerekse Kültür ve Turizm Bakanlığı'mızın özellikle Ertuğrul Günay döne- minde pekçok projeyi de başanyla tamamladığmı da düşünürsek, hele Keban ve Aşağı FıratKurtarma Allianoi 1906yılında böyie belgelenmişti. kazılannın bugün Dünya kamuoyunda Unesco'nun Assuan projesinden sonra en başanlı kurtarma pro- jesi sayılıp ömek gösterildiğini göz önüne alırsak, Allianoi konusunda çok daha dikkatli ve özenli davranmamız gerektigi ortaya çıkmaktadır. Kurumlanmız devlet yapımızın ve cumhuri- yetimizin gözbebeği varlık taşlarıdır. Onların uyum içinde ç\hşması ve başanlı sonuçlar alması hepimizin geleceği için önemlidir. Yetkililerimi:in kurumları yıpratmadan akılcı çözümler bulma ko- nusunda daha özverili ve temkinli davranmasmı bekliyoruz. Bulgaristan örneği Allianoi için de çok önce gündeme getirilmişti. Ama onu hayata geçirecek irade ortaya konamadığı için ne yazık ki öneri ola- rak kaldı. Ortak aklımızı biraraya getirmemiz ge- reken bir süreçteyiz. Allinoi için hala umut var. Bu son şansın da yitirilmemesini diliyoruz. Dipnotlar /- C. Schuchhntdt, AltertümervanPergamon, (ed.) A. Conre, ci/r /, tc.vr 1, Berlin 1912, A. Phihppson, (1910): Reisen und Forshungen im Westlichen tüeinaisen, 1, (Einkitunf;-D;tsWeiitlicheMysien undjic Pcrgamcnische hmdschaft), Gotha. 2'J. Driehaus, 1956: "fcihistorische SiedlungsRmde in Jer unteren KaikıKehcnc und am Colt von Çandarh", ktanbuler Mitteilungcn 7, s. 75-101. 3. Bu konuda bh: Ahmet Yaraş, "Barajlardaki Kurtarma Kazılan ve Allianoi İkilemi", ATkeoloji ve Saımı dergisi, 119 Ocak-Hazinm 2005, s. 134-137 vedi- ğer )'arı/iirı ı\in \v\vn:alli:moi.orp. Bu koruma giriıimi- nın hukuki süreci için bk:: N. Başgekn, Türkiye'de Arkeolojik Mirasın Korun(ama)ması ve Allianoi, İstanbul 2007. 4- Bu yazının oluşturulmasmda Allianoi Cirişim Gnıbu'nun internette olustutduğu ilctişim ağmdaki bilgilerden ve grubun cski sözcüsü Saym Av. AnfAli Çangı'dan aldığımız, hukuki süreç ile ilgili bilgilerden yamrlanıldı. Girişim, bugüne kadargeniş birkatıhmı tfr- gütleycrek, büyük bir özveri ve başanyla etkin bir sivil toplum r>larformunu ülkegündeminde önemli ve saygm bir konuma getirdi. Allianoi özelinde koruma açtsmdan etkin bir yapılanmanın yurdumuzda başanlı hiröncüsü oldu. 5. Bu konuda bk:. N. Baggelen; Türkiye'de Koleksiyonculuk ve Arkeolojik Mirasın Korunması (Ulusal ve Uluslararası Yasal Mevzuac Ekleriyle) Ek:3 s.15, İstanbul 2007. 6. Akademik çevreden bu konuda etkin birdeğer- lendirmc olarak kitap balinde yaymlanan çalışma için bkz. A. VedatÇelgin, i/ıanerin Darağacındaki Allianoi. İlgili Çe\relere ve Kanmoyuna Açık Mektup, Arkeohji ve Sanat Yayınlan İstanbul 2008. İKTİSAT PENCEREMDEN Oktay Yenal yena19@gmail .com Bunalımda Dünya Ekonomi iyigiderken, insanların tatlı rüyalara dalma eğilimi var: Mevcut sisteme güven, teknik ilerlemelere hayranlık, düşmanlann yok olmasına sevin- me gibi duygular kolayca aşırı iyimserliğe ve bunun doğurduğu gevşekliğe yol açabiliyor. Ancak uluslann bu tatlı riiyalardan uyanmaları büyük şok yaratabili- yor. Örneğin 1970'lerin sonunda dünya, enerji kaynaklarının sınırlı olduğunun farkına vardığında bu böyle olmuştu. Daha sonra da Sovyet imparatorluğunun çöküşü ile Amerika'nın tek hegemon olarak dünyaya hükmedemiyeceğinin gö- rülmesi de, Amerika'nın mutlak güç olduğuna inananlar için birşok oldu. Şimdi de küreselleşmenin nimetlerine daha yeni yeni alışmışken, dünya krizinin ikiyı- lı aşkın zamandır sürmesi yeni bir şok dalgası yaratıyor. Dünya bunalımını, Amerikan sermaye piyasalarında şişen balonun ve gayrimenkul spekülasyon- larının tetiklediği konusunda görüş birliği yaygın. Fakatgörüş birliği burada so- na eriyor. Nitekim konu ile ilgili önemli sorulara cevaplar çeş'ıtii: Bunalım neden bu kadar beklenmedik birzamanda ortaya çıktı?Niçin başladıkları kesimlerde ve ülkelerde kalmayıp dünya çapında birbunalıma döndü? Yakında sona ermesi ümitierinin gittikçe zayıflamasının sebepleri ne? Iktisatçılar bile şaşırmış durumda. Bu konuda dünyaya tavsiye için kurul- muş kurumların da durumu acınacak türden. Her şeyi o kadar iyi bilen Uluslararası Para Fonu neden ABD'ye misyon yollayıp işleri düzene koymuyor? 1929'daki büyük dünya bunalımından ders almak olanağı da yok. 0 vakitler ta- lep eksikliği sebebiyle gelirler düşmüş, bu Keynes teorileri yardımı ile bir nebze giderilebilmiş idi. Oysa bu günkü bunalım daha çok kapitalist dünya sistemi hakkındaki iki teoreme dayanıyor: 1. Faktör Fıyatları Denkleşme Teoremi 2. Sermaye Birikimi Teoremi Uluslararasında varlıklı - yoksul, gelişmiş - gelişmemiş ayınmlara değiş- mez kategoriler gibi bakmanın modası artık geçiyor. Ciddi düşünüldüğü zaman görülür ki Sanayi Devrimi ile başlayan bu aymmlann tarihi en fazla üç yüzyıl. Fakatinsanlık tarihine göre kısa, bu süre içinde binlerce yıldırsüren durgun ya da çok yavaş kalkınma hızından Batı dünyası, artan sanayi ürünleri ile yıldanyı- la artan bir refah düzeyine dönüştü. Böylece Avrupa ve onun uzantıları - KuzeyAmerika ve Okyanusya - hızla zenginleşirken Asya, Afrika ve Güney Amerika ülkeleri yoksul kaldılar. 1800 yılında dünya nüfusunun ancak %IFsini oluşturan zenginler kulübü dünya topiam gelirinin% 27'siniOretirken, 2000 yılında dünya nüfusunun yine %12'sinioluşturan sanayileşmiş ülkeler dünya gelirinin % 45'iniyaratıyorlardı. Zaten ülkeler arasında göç kolay olsaydı, KuzeyAmerika'ya olan göç gibi, ülkeler arasında gelirfarkları çoktan ortadan kalkardı. Fakat 79407/ yıllarda Paul Samuelson ve Abba Lerner tarafından, birbirinden bağımsız olarak ortaya atılan FaktörHyatian Denkleşme Teoremi, ülkeler arasında göç olmasa bile serbest ticaret olursa ücretlerin eş'ıtliğe doğru gideceğini iddia ediyordu. Fakat bu teorem doğruysa, 19. ve 20. yüzyıllarda yoksul ülkeler varlıklı ülkelerin gelir düzeylerine niçin ulaşamamış, aradaki fark niye büyümüştü? Çünkü teoremin doğru çıkması iki ülke arasında teknolojilerin benzer olması şartına bağlı idi ve bu yüzyıllarda ülkeler arasında teknoloji akışkan değildi. Şimdi küreselleşme sonucunda teknoloji daha akışkan ve ticaret daha ser- best ve kolay olunca, artık eskiden sanayileşen ülkelerin büyüme oranları ya- vaşlıyacak, sanayileşmeye hazır yoksul ülkelerin büyüme hızları ise yüksele- cek. Nitekim Amerika ve Avrupa'nın kalkılması yavaşlamış, Çin'in, Hindistan'ın, Viyetnam'ın vb. kalkınma hızları artmışurve bu durum bir süre daha böyle de- vam edecektir. Yalnız, varlıklı ya da yoksul, hemen bütün ülkeleri rahatsız eden birgelişme daha var: ülke içlerinde gelir dağılımı bozuluyor ve işsizlik artıyor. Bu da yıllar önce KarlManc'ın ve Schumpeter'in üsteledikleri sermaye birikimi teoremi ile ilgili. Ûretimde sermaye birikimi arttıkça ve kapitalist ellerde toplandıkca, gelir- lerin sermaye sahipleri elinde toplanması ve bunun da işsizlik yaratması kaçı- nılmaz. Yıllar önce sınıfta "otomasyon işsizlik yaratmaz mı?"diye soran öğrenciye cevabımız hazırdı: "0 kesimde işsizlik yaratır, fakat o işciler başka kesimlerde çalışarak ulusal geliri arttınrlar." Fakat kazın ayağı artık öyle değil. Makinenin ikame ettiği işçi başka yerde iş bulamıyor. Bütün bu değişmeler olurken nasıl bir dünya bekliyor bizi? Bu de- ğişmeler dünyada nasıl tepkiler doğurabilir? Olası senaryoların tartışması ge- lecek yazının konusu olacak. CÛ o
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear