25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
•ur •• •• •1»KULTUR« İİP DOĞAN KUBAN i= Şaban (bir köylü) ve Referandum Referandum Türk halkı için birtemizlik malzemesi ya da ilaç adı olabilir. Tiirk politikacısının ilk ayıbı bunu şimdiye kadar halka anlatmamış olmasıdır. Bu basit gibi görünen olgu, aslında Türk politik yaşamı için çok aydınlatıcı bir özelliktir. T ürkiye gibi geri kalmıj toplumlar Batıdan kurum- ları alırlar, fakat içcriğini anlamadıkları, hazme- demeyecekleri ya da örgütleyemeyecekleri için, onu iyice öğrenmeden kurarlar. Fakat doğru dürüst uygu- layamaılar. Diinya kamuoyu da bunu bir geri kalmışhk göstergesi olarak değerlendirir. Bu durum sadece seçim, parti oy, demokrasi, mııhale- fet gibi politik kavramlarda değil, daha can alıcı üğretim, üniversite, hukuk ve insan hakları alanlarında da aynı- dır. Uygarlık alanına herkes kendi giysileriyle katılmak istersc dünya düzeni köy panayırına döner. Bu çağdas,lık giysisi, toplumların kişi özgürlüğünü ko- ruyan hukuk düzenlerinin ve toplumun teknoloji düzeyi- nin, ekonomik refahın sonuçta rcfahm ülkelere kazan- dırdığı evrensel statü ile orantılıdır. Uç anahtar kavram, özgürlük hukuku, bilimsel-teknolojik üretim düzeyi, maddi refahnr. Türkiye'nin uluslararası statüsü, sınır kapılarında sahne alır. Fransız, ya da İngiliz Türkiye'ye bize şeref ver- diğini sanan bir derebeyi edasıyla girerler. Ne var ki Türklerin en itibarlısı İngiltere'ye neredeyse iç çamaşır- larını gösternıeden giremez. Türkiye bu utanç verici ba- rajı aşacak kadar uluslararası icibar sahibi olamamıştır. Bunu herhangi bir yalanla saklayamayız. Yurtdışına çı- kan herkes bilir. Bu zavallı statünün bileşenleri, referandum, demok- rasi gibi halkın anlamadığı ve ona doğrusu anlatılmayan sözcüklerden başjar, vize alırken Türklere uygulanan davranışlarla devam eder. Bilimsel, örgütsel, ekonomik ve politik geri kalmışlıkla sonlanır. Bu yetmczlikler, poli- tikacılann durumu halkın anlamadığı kavramlar ve yan- lıg yorumlarla aldatmasına dayanır. "BİZE NİYE SORUYORLAR?" Şaban (bir köylü vatandaş) sordu: Doğan Bey, biz neye evet, neye hayır deyeceğiz? Köyde kimse bilmiyor. Şaban, bu Türkiye anayasasınm değişikliğine ait bir oylama. Ben anayasayı hiç görmedim. Ne olduğunu bilmem. (Şaban, okuması pek olmayan bir eski çobandır.) Niye bize soruyorlar? Anayasa devletin yapısını, işleyişini düzenlemek, toplumdaki bütün insanların haklarını gözetmek için ku- rulmuştur. İnsanların birbirlerinin haklarını yememeleri için hazırlanır. Komşu bcnim hakkımı yerse beni korur mu? Ona dayalı yasalar korur. Eğer korumuyorlarsa, senin temsilcilerin senin hakkını Anayasa Mahkemesinde so- rarlar. Bu anayasaya herkesin hakkı nastl girer? Anayasa her hak sahibinin, işçinin, işverenin, ıne- murun, emeklinin, esnafm, köylünün, çiftçinin, değijik dinden insanların, partilerin temsilcilerine sorarak hazır- lanırsa girer. Ne kadar çok insanın görüşü ortaya konur- sa, anayasa o kadar demokratik olur. Bey, bu senin söylediğin olmaz. Çünkü o kadar deği- şjk düşünen adamın temsilcisi olmaz. Doğru, fakat ne kadar çok olursa o kadar demokratik olur. Peki, bu anayasada her hak sahibinin fikri alınmış mı: Hayır, bu sade AKP'nin hazırladığı bir değişiklik ka- nunu tasarısı. Batıl İnanç RobenL Paık; Çeviren: Prof. Dr. £ Rennan Pekünlü; lstanbul Kültür Üniveısitesi Yayvoı Senfoniler yazan, diferansiyel denklemler çözen beynimiz son birkaç yüzbin yılda çok az değişti. Bilim bizi jet hızıyla yolculuklara, elektronik işlemlere taşıdı, ancak beynimi: hâlâ eski vahşi ortamda yaşam savaşımı veren barbar insanın içgüdüleriyle donatılmış durumda. Her zaman olduğu gibi bugün de silahlı çatıjmalar içindeyiz ve bu çatışmaların neden- lerinden biri de, daha henüz çocukken bizlere aşılanan batıl inançlar, kültürel farklılıklar. Bilim, günlük yaşantılarını hızla değiştiriyor olmasına karjin çoğu kişi, düşlerinin ve duygu- salhklarının fizik yasalarıyla açıklanabileceği gerçeğine inanmak istemiyor. Ancak bilinmesi gerekir ki, bilim, evreni yönecen yasaları ortaya çıkardıkça, içinde yaşadığımız dünyayı, düşlediğimiz cennete daha yakın duruma getiriyor. Bu bilgiler bize kutsal kitaplardan gelmiyor. Bilgilcnme konusundaki tek yol bilimdir, gerisi batıl! Seksen yajma merdiven dayamış ABD'li fizikçi Robert L Park, Batıl İnanç adlı eserinde, bilim ile batıl inanç ilişkisinin bir tarihsel tablosunu, ilginç ve birçoğuna kendisinin bizzat şahit olduğu örneklerle şaşırcıcı ve aynı za- manda basit ve hos, bir dille sunuyor. Evrim kuramından kuantum kuramına, kök hücre araştınnalarmdan ahlak tar- tışmalarına günümüzün birçok temel sorununu, bilim - batıl inanç ekseninde ve keskin elcştirel bir bakışla ele alıyor ve olayların pek fazla dikkat edilmemiş olan yönlerine ışık tutuyor. Bu açıklamaları sırasında, en gelişmiş ülkelerin fen ve eğitim alanlarında çalışmakta olan "uzmanlar" arasında bile, ecinni masalı gibi hurafelere saplantılı kalmif insanlarla karşılaşıyoru:. Bunlardan bazıları, yanlışlıklara safça inanıyor, bazıları ise bunları başkalarına "yutturup" çıkar sağlamak amacıyla dolandırıcılık yapıyor. Devlet ve spon- sor desteği ayarlayarak "araştırma fonu" adı altında inanılmaz meblağları bulan paraları ceplerine indiriyor. Robert L. Park, bu tür insanların da pejinden ayrılmıyor. Bu tür kimselerin çevresinde uzun süre bulunduğu ve çevirdikleri dolapları yakından gördüğü için, hepsini kitabında rcnkli ayrıntılarıyla anlatabiliyor. Batıl İnanç kitabı- nın en büyük özelliği, sadece şaşırtıcı, kızdırıcı ve güldürücü olması değil, fakat aynı zamanda, okuyanı, artık "kül yutması olanaksız" kişi halinc getirmesidir. O zaman neden oyluyorlar? Buna yanıt veremedim. Şaban, sana şu halka sorulacak şeyleri hazırla dense ne sorarsm? Bilmem Ben sana bu referandumda sorulan soruları kısaca an- latsam belki de kahvede işe yarar. Sen hele bir deyiver Anayasa Mahkemesi Türkiye'deki bütün hakları ko- rumak için kuruluyorsa, sence bunun üyelerini nasıl seç- meli? Bizim hakkımızı koruyacaksa onun seçimini herkes yapmalı. O olası değil. Öyleyse hak sahiplerinin temsilcilcri kimse, onlar seçmeli. Hükümet partileri mi, Meclisteki çoğunluk mu seç- meli? Doğan Bey, onlar her şeyi kendileri için seçer. Sen Türkiye'deki adaletten ne anlıyorsun? Ben rüşvet, particilik, sen-ben kavgasının hiç bir mahkemeye girmesini istemem. Ben hakkımı her zaman kime karşı olursa olsun isterim. Devlet bunu sağlasın is- terim. Sen YÖK, ya da HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) işittin mi? Doğan Bey, biz bunları bilmeyiz. Bunları yüksek yargmın üyeleri seçer, hakimleri, sav- cıları tayin eder. Bunlar hükümete bağlı olmalı mı? Bilemem bey, ama partili hakim partinin hakimi olur. Sence kadının hakkı erkek gibi olmalı mı? Doğan Bey, o kcndiliğinden olur. Ama, kız, erkek demeden herkes okuyup, meslek sahibi olmalı. Başka çı- kış yok. Sen 'toplu iş sözleşmesi' işittin mi? Hayır Peki, bir hükümetin yaptığı işler nasıl denetlenir, bi- lir misin? Bilmem. Hükümet kendini denetler mi? Kimse kendini denetleyip suçlamaz. Sen telefonun dinlenmesini ister misin? Beni dinleyecekler de ne olacak? Kahvede birisi senin telefonda amcaoğluna söyledik- lerini tekrarlarsa ne olur? Önce amcaoğluna kızarım, sonra da ötekine. Sence Hayır mı, Evet mi? Sen Evet diyecek bir şey demedin! Ama deyeceğim şu: Nc olduğunu anlamadığımız şeyleri bize sorarlarsa bundan hayır gelmez. Tayfun Akgül
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear