22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
HUKUK POLİTİKASI Hayrettin Okçesiz hayret@akdeniz.edu.tr Bugünlerde meydanlarda, televizyon ekranlannda, gazete kö- şelerinde evet, hayıruğruna sarfedilen sözün haddihesabı yok. Halk orta yerde birbirinden mahirkimi orta oyuncusunu şaşırarak ve kahırlanarak izliyor. Ikigün sonra seçmen ço- ğunluğu evet ya da hayır diyerek yeni bir çağı açacak. O Direnmekte Hayır var Içerisindeyken insan bulutu göremez ya, işte öyle bir haldeyiz şim- di. Daha önce görmüş geçirmişlere kulak verirsek bizi saran bu kara bulutu belki anlayabiliriz. Hükümet partisi genel başkanının, Anayasa Mahkemesi'nin ve HSYK'nin kuruluşunu yeniden dözenleyen referandum maddelerini ta- nıtırken söylediği "Bundan sonra 411 ler, 367'ler asla olmayacak" sözü, "benim mahkûm ettiğim birini, birAlman mahkemesinin aklaması asla bir daha görülmeyecek" diyen o kanlı diktatörün sözüne ne kadar çok benziyor! Oysa hüner, 411'lere, 367'lere birer mahkeme kararı olarak saygı duymak, yuıttaşların mahkeme kararlanna olan saygı ve güveninin sar- sılmamasına bakmak; mahkemelerin Türkmilletiadına höküm verirken iki bin beş yüz yıllık bir hukuk bilgeliğini bir meslek birikimi ve yeteneği olarak kullandıklarını bilmezlikten, anlamazlıktan gelmemek; tüm yar- gıçlann ve mahkemelerin böyle durup davranabilmeleriiçin tam birba- ğımsızlığa ve yansızlığa olanak ve cesaretlerinin daima bulunmasına çalışmak; bir ülkenin aydınlık geleceğinin yalnızca bu yalın gerçekte yattığını görebilmektir. Hüner, mahkemeleri daha bağımlı, daha yanlı kılacak kurnazlıklara tevessül etmek değildir. Bununla neyi elde edeceksiniz? Isterseniz pa- dişah olursunuz, devleti tümüyle avucunuzun içerisine alırsınız, halkı kul, köle yaparsınız, ülkeyi istediğiniz ve söylediğiniz gibi pazarlarsınız da sonunda yüzünüzü ağartan negeçer elinize? Bunları isîemiyorsanız, yargıyı böylesine birkuşatma, şaşırtma, korkutmayla, sindirmeyle baş- ka diktatörlerin yeşermesine ortam hazırladığınızı nasıl olur da bile- mezsiniz? Bırakın, adalet, hukuk, yargı bir kültör, bir asil meslek, ola- ğanüstü bir sorumluluk alanı, ayrı birdevletgücû olarak kendiideal iş- leyişine kavuşsun; öğretimiyle, eğitimiyle, tüm toplumsal etkinliğiyle, üstün bir olgunluk ve yetkinlik içerisinde mağdurların imdadına yetişsin. Bunun için, yapmanız gerekenden fazla, yapmamanız gereken şeyler vardır. Onları hatırlayın, bilmiyorsanız, sorun, öğrenin! Hayatta çoğunlukla en kolay şey evet demektir. Evet, itaatin söz- cüğüdür. Buyurganın istediğidir. "Evet", bizim en ince yanımızdır. Birçok nedenle "hayır" demek çoğu zaman pek zorgelir. "Evet" demek için çok şey bilmemiz gerekmez. Korkmamız, umutlanmamız yeter. 0 anda bize birbiçimde üstün olan kişi "evet" dememizi beklerken, "ha- yır" dememiz için kendimizi aşmamız gerekir. "Hayır" karşı durmanın sözcüğüdür. Direnmenin sözcüğüdür kendimize ve buyurgana... "Hayır" Kuvayı Milliye'nin sözüdür. İki gün sonra seçmenlerin çoğun- luğu hayır diyecekse, bu çok ciddi bir bilinçlenmenin ve direnmenin ko- pup geldiğinin göstergesidir. "Evet'e söylenecek söz, ülkenin bir ka- davra itaafme doğru kaz adımlarıyla yürüyor olacağıdır. Halkoylamasına, oylanamayacak temel hak ve özgürlüklerin konu edilemeyeceğini biliyoruz. Adil yargılanma temel hakkımızı akim bıra- kacak bir yargı örgütlenmesinin halk oylamasına konu edilerek, seç- men çoğunluğundan onay alınmasının herbiryurttaşın direnme hakkı- nın içerisini dolduracağını biliyoruz. Hukuk devlefmi ortadan kaldıra- cak dolaylı dolaysız her türlü düzenlemenin bu hakkın konusunu oluş- turacağını biliyoruz. Direnme hakkı tanınmayı gerektirmez. Ama tüm hukuk direnmenin insan'a bir temel hak olarak tanınmasıyla başlar. Hukukun özü budur. Seçmen tüm seçemeyenler ve farklı seçenler adına da oyundan so- rumlu olan kişidir. 0, korkutularak, aldatılarak yoldan çıkarılmamalıdır. Devletseçmene özgürirade, sağlıklı bilgilenme, yeterli bilinçlenme or- tamını sonuna kadar sağlamakla yükümlüdür. Iradesi fesada uğratıl- mış seçmenlerle, partidelegeleriyle, müstebitparti başkanlarıyla, bun- ları yaratan seçim ve siyasiparti yasalarıyla malul bir demokrasi ve re- ferandum uygulamasına direnmek daha az mesru değildir. Direnmekte önce hayır vardır. SAGLIK Kaçırılan Dr. Balıklarımıza dünyada rağbet fazla 199O'lı yıllarda, Sivas'ın Kangal ilçesindeki kaplıcalarda bulunan ve Garra rufa (Yağlı Balık) olarak bilinen balık yasadışı olarak Almanya'ya kaçırıldı. Yani Anadolu'ya ait bir genetik materyal bir hırsızlık operasyonuyla Almanya'ya götürüldü. Ülkenin canlı doğal kaynaklarını korumakla sorumlu Tarım ve Orman Bakanlığı ile o zamanki Çevre Bakanlığı ise hiçbir şey yap- madi. Prof. Dr. Bayram Öztü'rk, l.ü.öğretim üyesi ,TÜDAV D önemin yerel yöneticileri örneğin kay- makam veya tarım ilçe müdürü de bir şey yapmadı. Olay sadece gasetelerde küçük bir haber olarak kaldı, ama bu balığı alıp kaçak olarak Almanya'ya götürenler hesaplannı iyi yap- mışlardı. Yağh balık kaplıcalarda Dr. Balık ola- rak biliniyordu ve başta sedcf, egzama, yanık, ka- şıntı, sivilce gibi birçok deri hastalıklarınm te- davisinde kullanılıyordu. Öyle ki birçok te- levizyon kanalı gelip bu balıkların maharetleri gösterip balığı ve Sivas'ı tanıtıyordu. Almanya'ya kaçıranlar ise balığı basit bir ha- vuza atıp aynı tedaviyi Almanya'da yapıp para kazanmak isteyen uyanıklardı. Proje başarıyla uygulandı, balık önce Nümberg'de daha sonra ise birçok şehir- de büyük ilgi gördü, birçok insan balığı ta- nıdı vc faydalannı gördü. Balığı kaçıran şirkct veya kişiler bu se- fer bir adım daha attılar, özel ortamlarda üreterek yurtdışına ihraç etmek için pa- zar aramaya başladtlar. Ne de olsa balık her derse devaydı, görünüşü güzel, küçük ve dayanıklıydı. Nihayetinde balığa Amerikalılar, Çinliler ve Japonlar ilgi gös- terdi ve 2004 yılında ithal ettiler. Japonlar piyasayı görüp para kjjzanacaklarını dü- şünmüşlcrdi. Balık japonya'da da büyük ilgi gördü. Bu balığm tedavisinden yararlanmak isteyen bir- çok kişi doktor balıkların konulduğu küçük ha- vuzlarda tedavi olmaya başladı. Matsuyama, Saitama ve İshikawa başta olmak üzere 10 dakikalık tedavi 50 TL ücretlerle tedavi hiz- metleri başladı. İş Japonya'da iyi tuttu. ANADOLU'DA HIRSIZLIK VETALAN Ben Okinowa Adası'nın en işlek caddesi olan Kokusai'de bizim balıkları görünce, 15 sene önce balıklanmızı kaçınyorlar diye kes- tiğim küçük gazete parçasını hatırladım. Evet bilim dünyasında Garra rufa olarak bi- linen ve Anadolu'da, Suriye hatta Urdün'e kadar yayılan Yağlı balığın hikayesi böyle. Yakında parası olan elit kesimin Sivas'ın kangal ilçesinde bu balıkla yapılan sedef has- talığı tedavisi için Almanya'ya, Çine, Singapur hatta İsveç'e veya Japonya'ya gittiğini duyarsam şaşınnam. Çünkü bu ülkelerde bizim balıklar ça- lışıyor. Hatta Amerika'da güzellik salonlarında çalışanlar işlerinin ellerinden alındığı için, ça- lışma bakanlığına baş vunnuşlar. Çünkü Pedikür için bu balık kullanılmaya başlanmış bile. Üstelik acısız tedavi ettiklerinden pedikür eği- timi alanlardan daha başarılı bulunmuş müşte- rilerce. Ne olacak Anadolu'dan neler götürüldü bir de balık türü gitmiş, ne var bunda diycmeyiz. Bence bir balığın çalınmasıyla bir müzenin so- yulması arasında fark yoktur. Biri ekolojik diğeri kültürel mirasımızdır ve korunmalıdır. Bir başka düşündürücü nokta, doğal kaynak- larımızın korunması konusunda yeterli duyarlılı ğı hâlâ gösteremediğimiz. Elini kolunu sallayan ya- bancı bir gezgin veya bilim insanı kimseye sor- madan Anadolu'ya gelip yılan topluyor, kardelen topluyor, çiçck topluyor, tohum topluyor, lale so- ğanı kaçırıyor, balık kaçırıyor. Denize giriyor ör- nek toplayıp müzelerine götürüyor. Dr. Balık terapisi için gelen müşteriler havuzda ayak masajı yaptırıyorlar. (Okinavva) Doktor balık reklamları. (Tokyo) Böyle serbest hırsızlık yapılan başka bir ülke bilmiyorum. Yani aslmda bizi soyuyorlar ama kim- senin umurunda değil. Doğal kaynaklanmızın, ge- netik matcryallerimizin başkalarının eline geç- mesi ve ticari olarak kullanılması biyolojik çe- şitlilik ve Cites gibi uluslararası sözleşmelere de aykırı. Konuyla ilgili bakanlıklar bir çalışma gru- bu kurarak en azından neler gitti, hangi türler ko- runmalı gibi sorulara cevap aramalı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear