25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CJDursunAYAN Duyarsız Avlu: Bozcaada, Bir edebiyat eseri olarak estetik ve kurmaca kaygı- ların peşinde ister istemez.Yazar eserinde, bir konuyu anlatırken kendi dünyasmdan üngelemleriokuyucuya italik harflerlesunarak sinemada gördüğümüz bazı anlatımlarm siyah-beyaz gösreriminebenzer bir tekniği uyguluyor. Metinde kendini gösteren bu “reel” durumokuvucunun gözüne ilişiyor. Zaten konu da ana ezgiye eşlik eden bir başka enstrümanın partisyonu gibi konuyu tamamliyor. Okuma sırasında, Bozcaada’da bir yaz tatiine çıkıp denizden ve pansiyondanarta kalan zamanları ada merkezininsokak aralarında ve adanın kırsalındageçirmiş gibi hissediyor insan. Ancak bu gezide karşımıza çıkan bahçelerin güzelliği, mimarinin eskiliğinden gelen nostaljik hava bizi, zaman zaman yerini çetin bir kış gününe; rüzgarlı, yağışlıbir tekne seferine bırakarak hayatın diğer yönüyle yüzleştirirken, anlatımlarda okuyucu güzel bir Türkçe ve akıcı bir üslup yakalıyoruz. Bir iki hikaye “Nedenböyle bitti ki?” dememize neden oluyor; Kerim Kaptan kısmının ağır etik örüntüsünü güzel betimlemelerle okurken,sanki bir kahraman daha olsa diye aklımızdan geçiyor. Hikayelerde kişiler insan-doğa, insan- insan ilişkileri içinde duygularını ifade ederek bir ağ kuruyor. Benim görüşüm, Hale Sevalyüzyıllardan beri süregelen bilinçdışı sembollerini belki bilerek belkide bilmeden, mani söyleyenbir kızın diline geldiği gibi veriyor. Bu esinsel durum hikavelerin okunmasmı kolaylaştırıyor.Yazar çocukluğunda bir kuyudançektiği suyu içerken. elini ayağını yıkıvor; gökyüzünün maviliğinde bir hürriyet alanına çıkıyor. Diğer yanda hikaye kahramanlarındanminibüs muavini kendisinden beklemeyenbit’bilgi ile Çanakkale ve Bozcaada’dakikaleleri kitabeleriyle, tarihi ile anlatarak sanki suyun karşısında kaya,toprak gibi dururken, bir determinatifyaşamın oluşturduğu kişiliğin nispeteniçe kapanık ama sağlam özelliğini anlatıyor. Aslında burada iki kişi kadar iki cinsiyet de kendini gösterir. EDEBIMETiNVE KÜLTÜR Duyarsız Avlu: Bozcaada, doğası gereği,estetik kaygılı bir edebiyat metni olmanın ötesinde, yazar okuyucunun elinden tutarak satırları arasında bir et- nografik zenginliğe, aksiyomatik felsefi hesaplaşmalara, ada şarapçıhğını ve rüzgarenerjisi üretimini anlatan bir toplumsal(sözlü?) tarih gezisine, otantik bir dünya görüşünün psikolojik ayrıntılarınagötürüyor. Kitaba sanat ontolojisi açısından bakarakbir içerik oluşturmaya çalıştığım bu yazıya iki temel kavramdan hareketledevam etmek istiyorum: Birincisi “reelvarlık alanı” olarak metin, ikincisi metnin okuyucuyu taşıdığı “irreel varlık alanı”, yani yazarın tarih ve kültür adına okuyucuyla buluşma veya okuvucuyu taşımaya çalıştığı tinsel (manevi) alan. Hale Seval’inirreel varlık alanında okuyucuiçin tarih, etnografya alanındahatırı sayılır olanaldar var. Bu yönüylemetindeki güçlü insan ve doğa betimlemeleri zaman zaman biraz ikinci planda kalıp bir tarih ve coğrafya bilgisi ile didaktik nitelik kazanıyor. Bu durum,eseri eleştirmek için, ilk bakışta iştahıkabartsa da okuvucunun konuyu kavraması için bir hazır bulma düzeyi sağlıyor. Hale Scval’mhikiivelerinde, Yunanistanve Avustraİya’vadış göç: Ezine, Bayramiç gibi yakın ilçelerden adaya göç, Kıbrıs Savaşı. 1924 Lozan Mübadelesi,şarapçılık ve üzüm ağırlıklı tarımsalüretim ve gelişme evreleri, rüzgiir gücüyle elektrik üretimi, demo- grafik özellulderdeülke genelindeoluşan değişimlerve gittikçeartan yaşhlık, yüksek öğrenim gibi konular hemenakla geliyor.Bilgi sosvolojisive beyin göçü açısından ilginç bir konu olarak Doğu Türkistan ‘dan oralara gelerek yerleşen bir bilgininailesinden üç kuşak okumuşinsan çıkması.ailenin okumavı önemsemesihikaye kahramanı KetimKaptan’ın yaşamında somutlaşıyor. İster Türk- Rum ister Müslüman-1-lıristi- yan ikileminde olsun hoşgörü gibi popülerliğineredeyse varlığını ortadan kaldıracak kadar abartılan kavramlar siyasi,doktiriner ya da teolojik hiçbir ayı-ımasokulmadan meslek ve ilişkiye, emeğe dayalı olarak Hale Seval’in hikayelerdeifade ediliyor. 1964 olayları ve 1974 Kıbrıs Savaşınedeniyle ortaya çıkankonular, Bozcaada Rumlarmm bir kısmını Yunanistan ve Avustralya’ya göçeyöneltmiş. Bu iki önemli olay da bugünçok sevilen medeniyetler çatışması ve medeniyetler buluşması gibi romantikve hesapçı anlayışlarla ele alinmadan,tarih ve demografyanın dili neyi gerektirdiyse o şekilde gerçekçi olarak verilmiştir. Evet, iki dinin, iki milletin birlikte yaşamasıolur da bunlar gündelik şakalar eleştirilere yansunaz mı? Eserdeki Adak Rum ile Bayramiçli Türkmen arasındaki dünya görüşü ilginç bir soyutlamayla Seval’insatırlarma yansır. Seval,Rum-Türk insanı arasındaki ilişkiyieserinde kurgularken temelde bugün arayıp da bulamadığımız “komşuluk”olgusu üzerine oturtuyor. AslındaTürk-Türk, Türk-Rum ilişkilerinde bir ayrım da yapılmadan hikayelerde bu yapı kendini sürdürüyor. Bu nedenle incelenmeyedeğer ilişkiler bütünlüğü esereetik açıdan bakmayı kolaylaştırıyor. Seval,hikayelerin taşıdığı ii-reelvarlık alanında, böylelikle, tarih ve etnografya dışında felsefiolguları da okuyucuya su- VAROLMAISTEĞI Özellilde “var olmak” sözcüğüyle, Egzisıansiyalist aravışlarm bir hikaye hacmindeki derinliği, zaman zaman nibilizmin”hiç”iile oluşturduğu tonlamalar,esere ve hikavelerc eytişinıselbir yapıkazandırmış. Denize açılan süngercilerinmücadelesi, bir meslekte başarılı olmak için insanların kendilerine ve başkalarına karşı gösterdikleri tutumları Duyarsız Avlu: Bozcaada’da destansı bir havayı esinleterek yazarı diğer edebi metinlere bağhyor. Neredeyse edebiyatın olmazsa olmazı olan “sevgi” ve “aşk” olgusu, Seval’in hikayelerinde erotizme kaçmadan, gizli cinsellik olarak veriliyor. Aşk, eseri çekipçevirmemiş, aşk bir kızın çeyizindekidantel bezeği, delikanlının mendili gibi hayatın içinde, hayat tarafından çevrelenmiştir. Çoğu yerde aşk ve sevişmek“su”, “rüzgar”, “kuş” “deniz” ve “mavi” olarak eserin ortalarında bir Anadolu manisinin, türküsünün bilinç- dışı sembolleri gibi yerini edep dahilindealarak, kendini Gustav Jung’un yorumunabırakırcasına okuyucuyla derinlerdebir yerde buluşmayı belder. Gündemdeki insan sorunlarının estetikbir ifade alanında kendini göstermesi,estetik-etik dengede edebiyat-felsefe ilişkisinin önemli göstergelerinden. ElimizdekiDuyarsız Avlu: Bozcaada hikayelerininokuyucuyu götürdüğü irrel alanda, yukarıda bahsedileh tarih-kültürkonuları dışında, “etik değerler” de kendini gösteriyor. Etik değer ve eylem açısından bakıldığında,eserdeki karakterler bir model olarak karşımıza kişisel bütünlüğünü sağlamış olarak çıkar. Petros Amca, HazımBey, Kerim Kaptan, Onder, HrisantiTeyze, Karei gömlekli minibüs muavini, Uzun Muzaffer, Çoban akla gelen kişiler. Bunlar, toplumun ve Bozcaada’nınbirer üyesi olarak “sosyolojik tek” ya da” birey” olmakla beraber, eylembütünlüğü ve tutarlılığı ile “etik tek” veya” kişi” olarak da ele alınıyor. Hayatta karşımıza çıktığında ideal ve ideel formiarını algılamak mümkün olmaklabirlikte, etik değer, kendisini dahaçok edebiyat alanında somutlaştırarakbir felsefeyapma olanağı sağlar. Yinelemekgerekirse, edebiyat ile felsefe bir kuramsal başarının yoldaşları. Duyarsız Avlu: Bozcaada hikayelerindenbir ideal olarak firlayıp çıkan ya da zıpkın gibi denize dalan Kerim Kaptan, mesleğine karşı tutumu ve özverisi,bir değer olarak benimseyip kabul ettiği ailesine,her ne kadar babasının düşüncelerinesaygıçerçevesi içinde karşı çıksa da bağlılığı, denizcilik ve süngerdilik hayatındageliştirdiği kanaatkar tutumuyla etik değer ile eyleyenbir kişilik olarak akılda kalır. Yazarın ayrıntısına girmediğiKerinı Kaptan ile bozkırdaki sevgilisi,fikir yürütülecek edebi bir metin oluşturmuyor. Ancak bunun dışında kişi-kişiilişkisi (Kerim Kaptan-Babası ve Kerim Kaptan-Onder), Bozcaada’ya elektrik üretiminin kazandırılması için kendini muhatap gördüğü (Kerim Kaptan-elektriksizlik)insanlık durumu ve beraberinde çalıştığıinsanlara karşı tutumu,Kerim Kaptan kişiliği üzerinden edebiyat metinlerinde etik, aktüel problemlerve aksiyomatik felsefi söylemlerinegötürecek durumda. • Duyarsız Avlu: Bozcaada/ Hale SevaliPia Yaymkırı/ 184 s. nuyor. Hale Sevalden öyküler DuyarsızAvlu: Bozcaada HaleSeval.yeniöykü kitabıDuyarsızAvlu:Bozcaaclaileokurlarlabuluştu. HaleSeval topladığıbu kitabınınadınıbirara Bozcaada’da tutuklu olan şairArifDamarın izniyleonun Firavunincirişiirindenaldığını belirtiyor.Yazarbu eseriyle Bozcaadainsanınınavlusunagirebilmiş,avlu özümsemişve onlarladertleşmiş;ayrıcaeseriylede avludaolmuş biriolarak karşımızaçıkıyor. + HaleSeval.Rum-Türkinsanı arasındaki ilişkiyieserinde kurgularken temeldebugün arayıp da bulamadığımız olgusu üzerineoturtuyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1068 SAYFA 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear