25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
PERİHAN ERGUN 26 Temmuz günü Dörtyol’da PKK’nin, Emniyetin devriye görevlilerinin araçlarına saldırıp 4 polisi şehit etmesi, bölgedeki halkın tepkilerle sokaklara dökülmelerine neden olmuştu. “Öfke gelir göz kararır”ın getirdiği ruh haliyle bir de doğal olarak durumdan yararlanmak isteyen provokatörlerin de işi alevlendirmesiyle öfkelenenler kırıp dökmelere, özellikle de Kürt kökenli yurttaşlarımızın işyerlerine saldırılara kalkıştılar. Sayın Başbakan olaylardan sonra oraya sözde halkı yatıştırmaya gitti. Onu dinlemek için meydana toplanan halka teselli amacıyla seslenirken, sözü gene tek derdi olan Bana-Yasa’ya 12 Eylül referandumunda evet-hayır oylamasına getirdi. Bunu içeren mitinglerinde halktan -evet- demelerini isterken -hayır- diyecekleri kınanası yakışıksız tanımlarla aşağıladı. Başta CHP olmak üzere MHP, BDP ve tüm karşıt işçi sendikalarıyla, muhalefete yakın medyayı suçlaması yetmedi bir de YARSAV’ı bunlara ekleyerek tüm öfkesiyle “Biz 12 Eylül’ün darbeci anayasasını ortadan kaldırıyoruz. Bunlar ise PKK’nin yanında yer alıyor. O nedenle katil, vatan haini ve namussuzsa bunlar da -hayır- diyerek aynı niteliktedirler” diye avaz etmesini izlerken tüylerim diken diken oldu, şaşırıp kaldım. Aralıksız “Biz ülkeye demokrasi getirdik” diyen Başbakan’ın bu denli demokrasi dışı davranışını hazmedemedim. Demokrasilerde karşı görüşlülerin de onaylanmasa bile fikirlerine yer verilir. Büyük Fransız edebiyatçısı ve filozofu Voltaire, “Karşımdaki benim düşüncelerime ne denli ters düşerse düşsün, onun da bunları dile getirmede benim kadar hakkı vardır, onun özgürlüğüne de saygı duyulmalıdır” demiştir. Öfkeli tepkilere yenilenler bu çağdaş eğitimden geçememiş ve gerçek demokrasiyi kavrayamamış olanlardır. Bu nedenle Türkiye’yi içte ve dışta temsil eden hükümet başkanının daha dikkatli olması gerekmektedir. Ağustos ayına girilince her zaman olduğu gibi gündemimizde gene YAŞ (Yüksek Askeri Şûra) yer aldı. Vatandaşların önemli bir bölümü terfiler ve atamalardaTSK’nin teamülü bilinmekle birlikte ülkenin şu kritik günlerinde (Ergenekon özel mahkemesinde içe sinmeyen yargılamalarının dışında; açılım politikasına dayanarak acımasızlıkla, her gün birkaç yerde kan dökücülüğünü sürdürerek asker ve polisimizi katlederken) tedirginlikle doğal olarak, başarılarıyla tanınanlardan kimlerin kuvvet komutanlığına atanacağı merak ediliyor. Gelin görün ki tam YAŞ toplantısına üç gün kala önce Ergenekon kapsamında sorgulanıp bırakılanlarla birlikte en seçkin komutan ve üst rütbelilerden şimdilik 11’inin uzun süre önce internet sitesinde yayımlandığı söylenen bir andıç nedeniyle Ergenekon savcısı Zekeriya Öz’ün istemiyle yakalanıp sorguya alınması emredildi. Peki, bu işlem neden zamanında değil de tam YAŞ’ın toplanacağı günlerde uygulanıyor, demekten insan kendini alamıyor. Bugün açıklanacağı savlanan atamalar, YAŞ’ta Başbakan’ın 1. Ordu Komutanı’nın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilmesine savcının çağrısı nedeniyle, karşı çıktığından sonuçlanamadı. Bazı iktidar yanlısı gazetecilerle kişilerin ekranlarda (dünyanın hiçbir yerinde kamu asker atamalarıyla bu denli ilgilenmez) eleştirilerine hak vermekle birlikte, birçok niteliği ve savaş gücüyle Mustafa Kemal ve arkadaşlarının oluşturduğu TSK’nin içlerinde doğal olarak bazı kusurları olsa da ülkemize kötü niyetle bakan iç ve dış düşmanları ürküttüğü gerçeği de yadsınamaz. Son yıllarda daha önce de belirttiğim gibi ülkemizin coğrafi ve stratejik yönlerine göz dikenlerin ve PKK’yi de bu amaçla destekleyenlerin iktidarı Kıbrıs konusunda saptırdıkları gibi birçok planlamayla TSK’nin de belini kırmasını istedikleri yadsınamaz. Hangi nedenlerle olursa olsun bu durum oldukça kaygı vericidir. Futbolla birlikte dünyaya açılan basketbolun dışında uzun süredir özlemle beklediğim atletizmde başarılı olunmasını, İspanya’da düzenlenen 20. Avrupa Şampiyonası’nda 3 altın ve gümüş madalya alan, Elvan, Alemitu ve 100 m. engellide rekor kıran Nevin Yanıt’ın başarılarını mutlanarak kutluyorum. CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Bir Yurtsevere Mektup… Doğum Günü (73) Yakışıksız Söylemler KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com 5 AĞUSTOS 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 HARBİ SEMİH POROY HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ HalkoylamasõnõnAsõlKonusu-II- Prof. Dr. Hikmet Sami TÜRK 1. Anayasa Mahkemesi’nin Ye- niden Yapılandırılması a) Genel Olarak Anayasanõn 5982 sayõlõ kanunun 16. maddesi ile değiştirilmek istenen 146. maddesine göre; halen 11 asõl ve 4 yedek üyeden oluşan Anayasa Mahkemesi’nin üye sayõsõ 17’ye çõkarõlmakta ve üyelerin seçim bi- çimi yeniden düzenlenmektedir. Değişik kategorilerden adaylar ara- sõndan 3 üye TBMM, 14 üye Cum- hurbaşkanõ tarafõndan seçilecektir. TBMM, 2 üyeyi Sayõştay Genel Kurulu’nun kendi başkan ve üyele- ri arasõndan her boş yer için göste- receği 3’er aday içinden, 1 üyeyi ba- ro başkanlarõnõn serbest avukatlar arasõndan gösterecekleri 3 aday içinden seçer. Bu seçimde her boş üyelik için ilk oylamada Meclis üye tam sayõsõnõn üçte ikisi (367 oy), ikinci oylamada salt çoğunluğu (276 oy) aranõr. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, üçüncü oylamada en çok oy alan aday se- çilmiş olur. Cumhurbaşkanõ, 3 üyeyi Yargõtay, 2 üyeyi Danõştay, 1 üyeyi Askeri Yargõtay, 1 üyeyi Askeri Yüksek İdare Mahkemesi genel kurullarõn- ca kendi başkan ve üyeleri arasõndan her boş yer için gösterecekleri 3’er aday içinden; en az 2’si hukukçu ol- mak üzere 3 üyeyi Yüksek Öğretim Kurulu’nun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumlarõnõn hu- kuk, iktisat ve siyasal bilimler dal- larõnda görev yapan öğretim üyele- ri arasõndan göstereceği 3’er aday içinden; 4 üyeyi üst kademe yöne- ticileri, serbest avukatlar ile Anayasa Mahkemesi’nin en az 5 yõl görev yapmõş raportörleri arasõndan seçer. Görüldüğü gibi, yürürlükteki ana- yasaya göre Anayasa Mahkemesi üyelerinin tamamõ, değişik katego- rilerden adaylar arasõndan Cum- hurbaşkanõ’nca seçilirken; yeni dü- zenlemeye göre TBMM’de 3 üye seçecektir. Yedek üyelik kaldõrõl- mõştõr. 5982 sayõlõ kanunun 25. maddesiyle anayasaya eklenen ge- çici 18. maddeye göre, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Anayasa Mahkemesi’nin mevcut yedek üye- leri asõl üye sõfatõnõ kazanacaklardõr. Bugün Anayasa Mahkemesi üye- leri, 65 yaşõnda emekliye ayrõlõncaya kadar görev yapmak üzere seçilir- lerken; anayasanõn 5982 sayõlõ ka- nunun 17. maddesiyle değiştirilen 147. maddesinin II. fõkrasõna göre; bundan böyle 12 yõl için ve yalnõz bir kez seçileceklerdir. Yine 65 olarak kalan zorunlu emeklilik ya- şõndan önce görev süresi dolan üye- lerin başka bir görevde çalõşmalarõ ve özlük işleri kanunla düzenlenir. Bu, Anayasa Mahkemesi’nin sü- reklilik içinde yenilikleri daha iyi de- ğerlendirme kapasitesinin korun- masõ bakõmõndan makul bir süredir. b) Anayasa Mahkemesi’nin Yeni Görevleri 5982 sayõlõ kanunun 18. madde- si ile anayasanõn 148. maddesinde yapõlmak istenen değişikliklerle Anayasa Mahkemesi’nin görev ala- nõ genişletilmektedir. 148. madde- nin I ve II. fõkralarõna göre asõl gö- revi, kanun ve kanun hükmünde ka- rarnamelerle TBMM İçtüzüğü’nün anayasaya uygunluğunu denetle- mek; III. fõkrasõna göre Cumhur- başkanõnõ, Bakanlar Kurulu üyele- rini, yüksek mahkemelerin başkan ve üyeleri ile başsavcõlarõnõ, Cum- huriyet Başsavcõvekilini, Hâkim- ler ve Savcõlar Yüksek Kurulu ve Sayõştay başkan ve üyelerini gö- revleriyle ilgili suçlardan dolayõ Yüce Divan sõfatõyla yargõlamak olan Yüksek Mahkeme’ye -bu mad- deye oldukça karõşõk bir sõralama içinde eklenen fõkralarla- verilen ye- ni görevler şöyle sõralanabilir: - Anayasada güvence altõna alõnmõş temel hak ve özgürlüklerden Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi kapsamõn- daki herhangi birinin kamu gücü ta- rafõndan ihlal edildiği iddiasõyla ve olağan kanun yollarõnõn tüketilmiş ol- masõ koşuluyla Anayasa Mahkeme- si’ne bireysel başvuru hakkõ. Bu hak,-Anayasa Değişikliği Hakkõnda Kanun Teklifi Gerekçesi’nde de be- lirtildiği gibi- Avrupa İnsan Haklarõ Sözleşmesi’nin 35. maddesine göre Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’ne “iç hukuk yollarının tüketilmesin- den sonra” başvurabilme koşulu ba- kõmõndan Türkiye’de bir son yargõ mercii yaratmak, böylelikle ülke- mizden Avrupa İnsan Haklarõ Mah- kemesi’ne gidecek başvurularõn sa- yõsõnõ azaltmak; bu arada kamu or- ganlarõnõ anayasa ve kanunlara daha uygun davranmaya zorlayarak temel hak ve özgürlüklerin daha iyi korun- masõnõ sağlamak amacõyla tanõn- maktadõr (3). Aslõnda bu hakkõn -Av- rupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’ne başvuru sayõsõnõ azaltmak gibi pratik bir düşünceden çok- doğrudan doğ- ruya anayasamõzõn öngördüğü tüm te- mel hak ve özgürlüklerin söz konu- su ihlallere karşõ kurumsal güvence al- tõna alõnmasõ bakõmõndan tanõnmasõ daha uygun olurdu. Fakat bu hakkõn 5982 sayõlõ kanunla düzenlenen bi- çimiyle yaygõn biçimde kullanõlma- sõ dahi, Anayasa Mahkemesi’ni artan üye sayõsõyla da kolay kolay altõndan kalkõlamayacak yoğun bir iş yükü al- tõnda bõrakabilir. O nedenle ülke- mizde temel ve hak özgürlük ihlalle- rine meydan verilmemesi, ortaya çõ- kacak sorunlarõn öncelikle Anayasa Mahkemesi’nden önceki iç hukuk yollarõyla çözülmesi, bu bağlamda bü- yük önem kazanmaktadõr. Kaldõ ki anayasamõzõn 152. mad- desi çerçevesinde görülmekte olan bir davada uygulanacak kanun ve- ya kanun hükmünde kararname hü- kümlerinin anayasaya aykõrõlõğõnõ öne sürmek ve konunun Anayasa Mahkemesi’nce incelenmesini sağ- lamak da, bu bağlamda başvurula- bilecek önemli bir yol, yararlanõla- bilecek önemli bir olanaktõr. - Anayasa Mahkemesi’nin Yüce Divan sõfatõyla, görevleriyle ilgili suçlardan dolayõ yargõlayacağõ ki- şiler listesine TBMM Başkanõ, Ge- nelkurmay Başkanõ, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlarõ ile Jandarma Genel Komutanõ da ek- lenmektedir. Aslõnda anayasanõn 145. maddesinin I. fõkrasõna göre Genelkurmay Başkanõ ve Kuvvet Komutanlarõnõn görevleriyle ilgili suçlarõndan dolayõ askeri mahke- mede yargõlanmalarõ gerekir. Uz- manlõk da bunu gerektirir. Nite- kim 21.10.1963 tarih ve 353 sayõlõ Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargõlama Usulü Kanunu uyarõnca general ve amirallerin “askeri mah- kemelere tabi suçlarından dolayı” yargõlanmalarõ, Genelkurmay Baş- kanlõğõ’nda kurulan askeri mahke- mede yapõlõr (m. 15). Yapõlmak istenen değişiklik için - getirilen hükmü tekrarlamak dõşõnda- bir gerekçe gösterilmemiştir (4). Üs- telik TBMM Başkanõ, Genelkurmay Başkanõ ve Kuvvet Komutanlarõnõn Yüce Divan’a sevk usulü düzenlen- memiştir (krş. AY m. 100). Bu, ya- põlmak istenen değişikliğin son za- manlarda Türk Silahlõ Kuvvetle- ri’nin yüksek komuta kademelerini hedef alan yõpratma politikalarõnõn ciddiyetten uzak bir uzantõsõ olduğunu göstermektedir. TBMM Başkanõ da objektif bir düzenleme yapõldõğõ iz- lenimini vermek için listenin başõna konmuş olmalõdõr. S Ü R E C E K e-posta: umitzileli@gmail.com Sevgili kardeşim Balbay, üç gün sonra 8 Ağustos Pazar günü 50 yaşına giriyorsun… Diğer bir deyişle pırıl pırıl, dimdik, onurlu bir yaşamın ellinci dev adımını atıyorsun… 10 Ağustos Salı günü, Silivri duruşmalarının bilmem kaçıncısında, tutsaklığının 523. gününde sana ülkemizin dört bir tarafından milyonlarca aydınlık kutlama mesajını iletmek üzere orada olacağız… İnsanlık tarihi, toplumların önünü her türlü engele, her türden işkence ve tutsaklığa göğüs gererek açanların, devrimci ruha sahip yurtseverler olduğunu anlatır.. Bizler tanığız ki, Silivri toplama kampında tutsak edilen sizler, bu ülkenin yüzü ak, başı dik yurtseverleri, her türden işkenceye, baskıya ve özgürlüğünüzün gasp edilmesine karşın, en ufak tereddüt göstermeden karanlığın en koyusuna, ülkenizin göz göre göre teslim alınmasına karşı çıktınız. - Tarih bu şerefli duruşunuzu kaydetmiştir… Peki ya diğerleri?.. Korkanlar, sinenler, teslim olanlar… Şerefini, haysiyetini üç kuruşa peşkeş çekenler?.. “Işıldayan Hayatlar” başlıklı yazımda onlardan şöyle söz etmiştim: - Kirli bir yaşamın hayatla olan ilgisi, yaşadığı hayatı kirletenlerin, her türlü servete, her türden şöhrete karşın aslında çok yoksul, çok acınacak bir hayat sürmesidir… Ve ancak bu denli yoksul hayatlar, geçmişe, yaşanılan başka hayatlara, ardında ışıldayan bir isim bırakarak hayattan ayrılanlara, hiç bitmeyecek, hep çoğalacak öfkeler besleyebilir… Hayat herkes için başlar ve biter… Aradaki boşluğu her insan kendi çapına, tıynetine göre doldurur… Kimi, insanlık tarihine bir çentik atarak, ışıl ışıl gider kimi ise “kayıp bir hayat” olarak gider… Sevgili kardeşim, senin, Tuncay’ın, Atilla Albay’ın, Mehmet Haberal’ın, Doğu Perinçek’in, Fatih Hilmioğlu’nun, Çetin Paşa’nın, Deniz’in, Ufuk’un, kısacası tüm yurtseverlerin doğum günlerini, doğum günlerimizi coşkuyla kutlayacağımız günler yakındır… Sana ve tüm yurtseverlere yazılmış olan ve “Bir Yurtsevere Mektup (73)” başlığı atılan milyonların yüreğinde yaşananları özetleyen bir mektupla bitirmek istiyorum: “Bizlere aydınlığı gösteren, Cumhuriyet’i yakıştıran sizlere; Kapılar demir sürgülü, çifte kilitli Kapalı, hürriyete giden yollar İçerdeki içerde mahzun Dışarıdaki dışarıda... 31 Temmuz 2010 sabahı Gündem’de Sayın Mustafa Balbay’ın yazısını okuyorum, gözümdeki yaşları kimsenin görmemesini dileyerek. Ve bu yazıyla 4 ay öncesine gidiyorum, Silivri Mahkemesi’nin izleyici koltuklarındayım. Bütün engelleri aşıp babasına koşan Yağmur’u görüyorum ve diğer çocukları. O günden bugüne o küçücük kalpler 4 ay daha büyüdüler. Acaba bu hasretliği yaşatanlar, sevdiklerine paylaştıracağın dakikaların ve de ötesinde, ayların hesabını verebilecekler mi? Bir özür değil, bir ömür borçlu kalacaklarını görebilecekler mi? Bu vesileyle, ulusu için özgürlüklerini kaybeden bütün yurtseverlere, bizlere aydınlığı gösteren sizlere, teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Amacım sadece boş övgüler değil. Yurdun dört bir tarafında verdiğiniz mücadeleyi görüyor ve de minnetle okuyorum yazılarınızı. Ayrıca sizler için kaygılanıyorum da, ertelenemeyen hayatlarınız ve sevdiklerinize hasret geçen günler adına. Sonra, aydınlanma yolunda sizlere ne kadar ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Kaygılarımızın da, acılarımızın da bir olduğunu biliyorum… Gözlerimizdeki o kalın perdenin aralanacağı ve acıların bala dönüşeceği günleri özlemle bekliyorum. Sayın İlhan Selçuk’un dediği gibi ‘İnsanlık çok büyük acılar yaşayacak, daha büyük karanlıklara teslim olacak. Ama bir kez Aydınlanmayla tanıştı ya, bir gün mutlaka aydınlığa ulaşacak’. Aydınlık yarınlara ulaşmak ümidiyle.. Saygılarımla.. Özlem Çalışkan (02 Ağustos 2010) Ankara” BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ İzmir’in Seferi- hisar ilçesinde bir kaplõca. 2/ Bir çok- luğu oluşturan var- lõklarõn her biri... “Bu deniz bir --- deniz / İnsanlar ey nerdesiniz” (Nâzõm Hikmet). 3/ Cilacõ- lõkta kullanõlan bir tür zamk-reçine... İnce yapõlõ. 4/ Bir tür börek. 5/ Ürik asidin tuzu ya da esteri... Devriye gezen polis top- luluğu. 6/ Letonya’nõn pa- ra birimi... Bir gõda mad- desi... Akõm şiddeti birimi kiloamperin kõsa yazõlõşõ. 7/ İlave... Bir müzik par- çasõnõ kõsa ve çarpõcõ gö- rüntülerle sunan film. 8/ Bir menkul kõymetin be- lirli bir vade sonunda ge- ri alõnmasõ koşuluyla sa- tõlmasõ... Türk müziğinde bir makam. 9/ Ancak bir kişi- nin hareketsiz ayakta durabileceği özel işkence bölmesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde bir kaplõca. 2/ Te- mel, esas... Bir spor aracõ. 3/ İncelik, naziklik... Pana- ma’nõn plaka imi. 4/ Satrançta bir taş... “Biz de --- oy- natõrõz dur hele meydan olsun” (Sait Paşa)... Afrika’da yaşayan bir antilop. 5/ Pokerde değişik renkte beşli di- ziye verilen ad... Yabancõ. 6/ Süs taşõ olarak kullanõlan mor renkte bir tür kuvars. 7/ Hamurla yapõlan bir tür yiyecek... Bir cins güvercin. 8/ Coşkun, esinle dolu... Bir gösterme sõfatõ. 9/ Gece... Uzun tüylü kalpak. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 G Ü L B A H A R Ü R E N E F E S L E N T O A M A B T E N E K E A N O N İ M L A H E E M İ R V A F A K R İ T A R E M E L T O N S A A V A N S 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear