25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
5 AĞUSTOS 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 17kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B ESİNTİLER ZEYNEP ORAL ‘Erkek Erkektir, Kadın Kadındır’ ya da ‘Padişahım Çok Yaşa!’ Bu yazının başlığı hangisi olsun diye bir türlü karar veremediğimden her ikisini de tepeye koydum. İlki Başbakan’ın söylemi… İkincisi, o söylemi içeren zihniyet karşılığında beklediği replik! (Açıklama: “Replik” , tiyatro dünyasına ait bir sözcüktür. Sahnede karşılıklı konuşmalarda, oyuncuların tüm sözlerini kapsar. Bir oyuncunun, sözü karşısındakine bırakmadan önce söyledikleridir. Bir başka oyuncunun kendinden önce konuşana verdiği karşılıktır...) Başbakan, Türkiye’nin çeşitli illerinde referandumda ‘evet’leri çoğaltmak için propaganda konuşmaları yaparken sekiz yıldır hiç hatırlamadığı kadar çok kadınları hatırlar oldu. Normalleştirme süreci Malum, İstanbul’da kimi kadın kuruluşlarıyla yaptığı “Açılım” toplantısında, kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıklamıştı. Baktı ki aldıran yok; ya da karşı çıkan sesler çok cılız, artık bu inancını her fırsatta tekrarlıyor. Böylece bu eşitsizliği artık herkes “normal” karşılayabilir… Bir süre önce, Balıkesir’de yaptığı bir konuşmada referandumda “hayır” diyeceklerin, kadın haklarına saygısı olmadığını söylüyordu… (Benim repliğim: “Yarabbi sen bana sabır ver!”) Balıkesir’den birkaç gün sonra Hatay’da okul açılışlarının töreninde konuşuyor ve öğrencilere verilen desteğin, babaya değil anneye verildiğini vurguluyordu. “Çünkü anne babadan farklı, daha şefkatli”… Yanlış anlaşılmasın bu “anne şefkati” nedeniyle yardım kadına veriliyordu… Bu konuşmada Başbakan “kadın hakları istismarcılarına” karşı çıkıyor, kadın ve erkeğin eşitliğine değil, fırsat eşitliğine inandığını söylüyordu. Ve işte şöyle açıklıyordu: “Erkek erkektir, kadın kadındır. Bunlar birbirini tamamlar, aile meydana gelir.” (Benim repliğim: “Bu tümcenin neresini düzeltsem ki!” Elbet, kadının içindeki erkekten, erkeğin içindeki kadından söz edip ortalığı karıştıracak değildim ya!) Eşitlikle tamamlama- nın farkı Bir kez daha: Başbakan’a göre tamamlayıcı rolü varsa, anneyse ve aile kurmaya yarıyorsa kadın var. Aksi halde kadın yok! Birbirini tamamlamakla eşitlik arasındaki uçurumu herhalde Başbakan biliyordur. Ama belki de birey olabilmek için eşitliğin kaçınılmaz olduğunu birileri ona öğretmeli. Dörtte bir ile dörtte üç de birbirini tamamlar, birleştiğinde bir bütün olur ama eşit değillerdir. “Tamamlama” dediğiniz an, bir derecelendirme söz konusudur. Sadece cinsiyet açısından değil, dinsel, ırkçılık, etnik açılardan da birinin ötekine üstünlüğünü ya da alçaklığını kabullenirsiniz… Sömürmeyi ve sömürülmeyi de benimsersiniz… Olmaz değil, böyle düşünen, buna inanan insanlar elbet vardır ve hep var olacaktır. Ama onlar başbakan olamaz. Hele hele demokrat hiç olamaz! Evet, haklıymışım Bir önceki pazar yazım (25 Temmuz), “Kadın Hareketi mi? Hadi canım…” başlığını taşıyordu. Kadın kuruluşlarının tepkisizliğinden yakınıyordum. Aradan zaman geçti. Belki tepki gösterdiler de ben gözden mi kaçırdım endişesine kapıldım. Öyle ya Salzburg’da bulutların üzerinde uçarken “atlamış” olabilirdim… Birkaç kadın kuruluşuna e- postayla sordum. Hiçbir yanıt almadım. Daha sonra bu işlerin yakın takipçisi genç bir arkadaşımdan hiç ama hiçbir toplu tepki gösterilmediğini öğrendim. 30 yıl önce olsaydı, ertesi gün tüm kadın örgütleri ayaklanırdı. Evet, ne yazık ki haklıymışım: Kadın hareketi hiç bu kadar gerilememişti! Şimdi artık kadın örgütlerinden beklenen tek replik şu: “Padişahım çok yaşa!” zeynep@zeyneporal.com Faks :0212.25716 50 B ursa Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Tarihi Kentler Birliği (TKB) ve ÇEKÜL’ün katkõlarõyla 1-4 Temmuz’da düzenlenen “Osmanlı Coğrafyasında Çarşı Kül- türü Uluslararası Sempozyumu”, son yõllarda hõzla yaygõnlaşan “AVM”lerin (alõşveriş merkezleri) tüm yönleriyle “sorgulandı”ğõ bir foruma dönüştü… Konuşmacõlarõn çoğu, bir yandan hâlâ yaşatõlabilen eski pazaryerleri ile gele- neksel çarşõlarõmõzõ tanõtõrlarken öte yan- dan “kent kültürü”müzün tarihsel ve ekonomik temellerini oluşturan bu mi- rasõmõzõn “AVM’leri kayıran” politi- kalarla yitirilmek üzere olduklarõnõ anõm- sattõlar. Halep’ten Mõsõr’a, Bosna’dan Kõrõm’a uzanan kültür coğrafyasõndan örnekler- le birlikte Türkiye’deki tarihi kentleri- mizin “sivil” ve “toplumsal” kimlik de- ğerlerini oluşturan çarşõlarõn “genel du- rum değerlendirmesi”nin de yapõldõğõ sempozyumda, 30’u aşkõn bilimsel bil- dirinin ortak vurgula- masõ özetle şöyleydi: “AVM’lere gös- terilen ilgi ve destek tarihi çarşıları- mıza da gösteril(ebil)seydi, kentlerimiz kişilikli gelişir; yabancılaşmanın yoz- laşmasını bu oranda yaşamazlardı.” Nitekim sempozyumdan kõsa bir süre önce çok satõşlõ ulusal gazetelerimizden birinin okurlarõna “armağan”õ olarak dağõtõlan “2010 Türkiye Karayolları ve AVM Haritası”(!) bu yozlaşmanõn ulaş- tõğõ düzeyi gösteriyordu… Haritada he- men tüm illerdeki AVM’ler gösterilirken tarihi çarşõlardan söz edilmiyor olmasõ, ya- bancõlaşmanõn doruktaki örneğiydi... Buna karşõn sempozyumu düzenle- yenlerin Atlas dergisinin katkõlarõyla ha- zõrladõklarõ “Osmanlı Çarşıları Atlası” ile “Türkiye’deki Osmanlı Çarşıları Haritası” ise AVM’ler haritasõndaki ay- mazlõğa anlamlõ bir yanõt gibiydi... ANLAMLI VURGULAMALAR Tayyare Kültür Merkezi’ndeki sem- pozyumda söz alan TKB Danõşma Kurulu Başkanõ ve ÇEKÜL Başkanõ Prof. Dr. Metin Sözen, “Böylesi büyük ve önem- li bir konunun geçmişten gelen ve ge- leceğe akabilecek tüm boyutlarıyla tartışılması çok önemlidir” diyordu… Büyükşehir Belediye Başkanõ Recep Altepe ise “Şehirlerimizin her zaman canlı kalması için çarşıların ayakta ol- ması gerekir” diyerek şunu da ekliyor- du: “Çarşı batarsa komple şehir batar. Çarşılarımızda yapılan çalışmalar bi- zim için çok önemli. Çarşılar geçmiş- teki canlılığını günümüzde de koru- malı.” Bursa Valisi Şahabettin Harput da şunlarõ söylüyordu: “Bu tarihi eserler in- san ruhuna yansıyor. Tarihi çarşılar, estetik ve zarafetleriyle diğer alışveriş merkezlerinden ayrılıyor. Çarşılar, insanların birbirleriyle kucaklaştığı yerlerdir.” Peki, böylesine “insani” değerlere sa- hip çarşõlarõmõzõ nasõl yaşatacağõz? Bu “temel” sorunun sempozyumda verilen yanõtõ ise özetle şuydu: “Öncelikle şu öldürücü AVM rekabetine izin ver- meyerek..” Tam 6 yõldõr “bekletilen” AVM yasa- sõnõn bir an önce TBMM gündemine ge- tirilmesi; geleneksel çarşõlarõmõz yerine AVM’leri destekleyen politikalarõn artõk terk edilmesi, tüm katõlõmcõlarõn ortak di- leğiydi.. BALKANLAR’DAN KAFKASYA’YA Sempozyumda ilk gün Bursa ve diğer Anadolu kentlerindeki çarşõlara ayrõlmõş- tõ. Prof. Dr. Özer Ergenç, Doç. Dr. Asım Yediyıldız, Dr. İklil Selçuk, Dr. Doğan Yavaş, Prof. Dr. Neslihan Dostoğlu, Yrd. Doç. Dr. Sezai Sevim, Doç. Dr. Cafer Çiftçi ve Doç. Dr. Hülya Taş, eski çarşõ- larõmõzõn mimari özelliklerinin yanõ sõra kent dokusu içindeki belirleyici konum- larõnõ ve esnaf gelenekleriyle birlikte top- lumsal yaşamdaki yerlerini anlattõlar… Yine Anadolu’daki hanlarõn ve kervan- saraylarõn ele alõndõğõ 2. günde ise Prof. Dr. Hamza Gündoğdu ve Prof. Dr. Haşim Karpuz, Erzurum, Van, Malatya, Adõya- man, Mardin, Urfa, Diyarbakõr, Antep, Ki- lis, Konya, Akşehir ve Kayseri çarşõlarõnõ tanõttõlar… Aynõ kapsamda Batõ Anadolu kentle- rindeki çarşõlarõ ele alan Prof. Dr. Bozkurt Ersoy ise Ege Bölgesi’nde, her biri kültür hazinesi olan tarihi çarşõlarõn “harabe” ko- numundan yakõnõrken yerel ve merkezi yö- netimlerin ilgisizliği yüzünden İzmir, Ber- gama ve çevre kentlerindeki hanlardan önemli bir kõsmõnõn “metruk ve çök- müş” halde olduklarõnõ, bu nedenle aynõ çarşõlarõn adeta “ötanazi”yi seçtiklerini söyledi. Türkiye’deki bu olumsuz duruma karşõn, Aliye İbrahimova’nõn anlattõğõ Kõrõm ve Bahçesaray’daki çarşõ kültürü; Prof. Dr. Amir Pasiç’in tanõttõğõ Bosna’daki ko- runmuş ve yaşatõlan örnekler ise ülke- mizdeki sorunun “kültür yoksunu poli- tikalar”dan kaynaklandõğõnõ gösteriyordu. Nitekim Osmanlõ coğrafyasõndaki en korunmuş çarşõlardan biri olan Üsküp Çarşõsõ’nõ anlatan Behuciddin Şahabi ile Yunanistan’daki Türk çarşõlarõnõ anlatan Neval Konuk’un bildirileri, aynõ duygu- lar içinde en çok alkõş alan sunumlardõ.. Sempozyumun son bölümünde Dr. Mahmoud Hretani ise Halep ve Şam çar- şõlarõnõ, Prof. Dr. Halid Tadmori de Trablus çarşõlarõnõ tanõttõlar. Musul, Ker- kük ve Erbil’deki çarşõlarõnõ anlatan Prof. Dr. Suphi Saatçi’nin bölgedeki iç savaşõ ve işgali de sorgulamasõ etkileyiciydi. Bildirilerin genel yorumunu yapan ta- rihçi-yazar Necdet Sakaoğlu ile UNESCO temsilcisi Philippe Ratte’nin yorumlarõ da çarpõcõydõ. Sakaoğlu, Evliya Çelebi’nin se- yahatnamesinde 150 kadar çarşõyõ anlattõ- ğõnõ, bunlarõn tümünün yaşatõlmasõnõn ta- rihimize ve kültürümüze karşõ ulusal bir borç olduğunu belirtti. Bakalõm Bursa’daki anlamlõ sempozyum Türkiye’yi yönetenleri “aydınlatacak” mõ; AVM’lere gösterilen sevda ve bağ- lõlõktan artõk vazgeçilecek mi? Bursa’daki sempozyumda kent çarşõlarõmõz yerine AVM’lerin ‘kayõrõlmasõ’ sorgulandõ “KENDİ ÇARŞILARIMIZI YAŞATMALIYIZ” Anadolu kentlerindeki geleneksel “arasta”lar toplumsal yaşamla ticaret kültürünü buluştururlar (sağda) tarihi hanlarımız restore edildiklerinde, huzurlu iç avluları kentlilerin buluşma mekânına dönüşüyor (altta). ‘Kendi Çarşõlarõmõzõ Yaşatmalõyõz’ Flamenkonun ‘özgürlük’ ateşi Kültür Servisi - Her ay farklõ bir müzik türünü konu alan “Yõldõzlarõn Altõnda Dans Geceleri” Forum İstanbul’da devam ediyor. Forum İstanbul, 7 Ağustos’ta saat 20.00’de ünlü flamenko topluluğu Grup Libertad’õ ağõrlayacak. Adõ İspanyolca ‘özgürlük’ anlamõna gelen ve Türkiye’nin sayõlõ Flamenko sanatçõlarõnõ bir araya getiren grup, flamenkonun yanõ sõra Latin ve pop müziğin seçkin örneklerini de yorumluyor. Fidel Castro’nun yeni kitabı HAVANA (AA) - Küba devriminin lideri Fidel Castro’nun gençlik yõllarõnõ ve devrime giden askeri zaferi anlattõğõ “Stratejik Zafer” adlõ kitabõ yakõnda piyasaya çõkacak. Castro, kitabõnõn tanõtõmõnda yaptõğõ konuşmada, kitabõn yaşamõnõn ilk yõllarõ hakkõnda ayrõntõlarõ içerdiğini söyleyerek bu kitabõ tamamlayõcõ yeni bir kitap yazacağõnõ da belirtti. 833 sayfalõk kitapta diktatör Batista’nõn Küba’dan kaçmasõnõ sağlayan ve Sierra Maestra Dağlarõ’ndaki gerillalarõ zafere götüren 1958 Yaguajay çarpõşmasõnõn çizimleri, çarpõşmada kullanõlan silahlarõn resimleri ve haritalar da yer alõyor. 02.08.2010 tarihinde eski öğrenci pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. ÖZLEM DURMAZ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear