Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 Cumhurivet
Özentiden
bir kurtulsak
Y
ılda bir kez ocak ayında koleksiyonunu sergiledigi
Paris Haute Couture Moda Haftası'na bu yıl temmuz
ayında da giden Dilek Hanif hırslı, heyecanlı, kıpır
kıpırve umutlu. Hedefi belli, moda haftasının "on"
bölümüne adını yazdırmak. Kendine özgü kuralları olan, yer
vereceği modacıları kılı kırk yararak seçen moda haftasının
"on" ve "off" diye iki bölümü var. "Off listede benim gibi
yeni markalar var. Bir de on liste var, orada ise uzun süredir
moda haftasında varlık gösteren ünlü markalar var. Benim
amacım on listeye girmek. Bunun için yüksek işçilik,
koleksiyonun gerçekten haute couture olması,
tutarlılık, özgünlük ve istikrar gerekiyor. Şimdiye
kadar yalnızca ocak ayında ve yılda bir kez
koleksiyon sergiliyordum. Temmuz ayında da
gitmemin nedeni 'on' listeye girebilmek için yılda iki
kez Paris'te koleksiyon sergiliyor olma şartının
bulunması. Bu listeye girmek gerçekten çok zor,
özellikle yabancı modacıları çok zor kabul
ediyorlar. Ama gireceğiz."
Moda yazarı Melis
Alphan'ın Paris'ten aldığı
haberlere göre Fransızlar
Dilek Hanif'i 2011 Ocak
ayında "on" listeye almayı
planlıyor. Üübnanlı ünlü mööacı
Elie Saab da 11 yıl "off'ta
kaldıktan şonra "on"a geçmiş
markalardan biri. Beş yıldır
Paris Haute Couture Moda
Haftası'na katılan Dilek Hanif
önümüzdeki yıllarda "on"a
geçerse Saab'ı da geçmiş
olacak. "Elie Saab
Lübnanlı ve kendi ülkesinderio kadar
büyük bir destek görüyor, o kadar büyük
bütçelerle çalışıyor ki... Benim de 500
bin dolar bütçem olsa ikinci yıldan
sonra 'on'a girerdim. Koleksiyon ve
işçilik anlamında hiçbir ekslglm
yok. Fakat bağlantılar çok
önemli. Couture
Fransızların
korumaları altında
olan ve çok iyi
sahip
t
ELİF
TOKBAY
çıktıkları bir alan, onlar için farklı bir anlam taşıyor çünkü
kültürlerinin bir parçası olarak görüyorlar. Bence
Türkiye'den bir markanın orada olması, benim için olduğu
kadar Türkiye için de bir prestij."
İlk kez 2004'te Paris'e gitmişti Dilek Hanif. "Ben uzunca
bir süre hazır giyim yaptım, daha sonra 'coutuer'e geçtim.
İşimde belli bir noktaya geldikten sonra nereye gittigimi
görmek için moda haftasına katılmam gerektiğini anladım.
O zaman Türkiye'de couture diye bir kavram
yoktu. Bir kıyafet diktireceginiz zaman
dergiler açılır, ünlü modacılann ne
yaptığına bakılır, onlar yorumlanarak
müşterilere uygulanırdı. Şimdi ise
couture anlamında çok iyi modacılar
yetişti. Paris'e gittiğimde 'Aaaa bir Türk'
diye şaşırmışlardı oysa."
YABANCI ÖZENTİSİ
>.S;..
Paris Haute Couture Moda
Haftası'na giderken kendi birikimlerini
kullanmış ve bankadan kredi almış
Hanif. İlerleyen yıllarda da onun için
değişen bir şey olmamış. Fakat Le
Monde, New York Times gibi önemli
gazetelerde çıkan olumlu eleştiriler
onun için önemli bir geri dönüş. Dilek
Hanif için "İzlenmeye deger bir
modlbVolduğunu kanıtladı", "Doğu
ve Batı'nın en rafine sentezi" gibi
yorumlar yapıldı. "Bunlar iyi bir
moda markası olma yolundaki
çarkın içine girdiginizin bir kanıtı.
Couture'un rakamları çok
yüksek, dolayısıyla pazarlama
maliyetleri de öyle. Bu süreçte
kararlı ve inançlı olmalısınız.
Birçok şeyden fedakârlık
ederek gittik ama iyi ki
gitmişiz" diyor Hanif.
Yurtdışını iyi gözlemleyen
Dilek Hanifin ilginç
saptamaları da var.
Türkiye'nin modada geri
kaldıgını düşünüyor. Son
birkaç yıldır pek çok
ülkeden tasarım ve
üretim anlamında çok
daha büyük adımlar
atılsa da bunların geç
geldiğini söylüyor.
"Şimdi şimdi Türkiye'nin
Modanın hınzır kızları
SİNEM DÖNMEZ
H
ande ve Duygu Gülşen ikiz kardeşler. 1983 doğumlu
kardeşler, ikizliklerini birtanrı vergisi olarak görüyor,
sadece ikiz degil, ruh ikizi de olmalarını moda
konusunda kullanıyorlar. LCC Tekstil Tasarım okulunda
aldıkları egitimi yaptıkları stajlarla pekiştiren Gülşen kardeşler,
şimdi kendi markaları 2Wins'i büyütüyorlar. Kendilerini
ayakkabı çiftlerine benzeten kardeşler, "Birimiz olmazsa
ötekinin anlamı yok" diyor.
- Tek yumurta ikizleri ve ayakkabı çiftleri. Gerçekten harika
geliyor kulağa Nasıl başladı maceranız?
- Maceramız herhalde dogdugumuz an ile başladı.
ikizlikle... Anne karnından itibaren aramızda ayrılmaz bir bağ
oluşmuş, her kardeşten farklı bir bağımız olmuş. Aramızdaki
ilişki bir ayakkabı çifti gibi... Sag ayakkabı sol ayakkabısız
kalırsa, işlevsiz kalır gibi bir şey... Biz aynı ilkokulda aynı
sırada okumaya başlayıp, üniversiteden de aynı bölümden
mezun olduk. Hayalimizdeki meslegin moda olduğuna karar
verdik. ilk işimizde kimlik sahibi olmanın marka oluşturmanın
önemini kavradık. Markamız bizi yansıtmalıydı. Bu yüzden
markamızın ismini de 2Wins koyduk. Günlük hayatımızdaki
ortak frekansımız iş hayatıyla beraber bütünleşti.
- Daha çok feminen ve çocuksu bulunuyortasanmlannız,
kafanız aynı mı işliyor?
- Kafamız da aynı çalışıyor... Birbirimizi tamamlayacak
şekilde ilerliyoruz hep. Her ürün ikimizin hayallerinin
birleşiminden ortaya çıkıyor. Mavi boncuğu birimiz yakalıyor,
öbürümüz de yanına sarı fosiorlusunu ekleyiveriyor... Farklı iki
göz farklı iki vizyon tek bir birleşim işte. Tasarımlarımız da
müşterek. Genç ve eğlenceliler, dilediğimiz ürünü birbiriyle
kombinliyoruz.
- Peki hani birinizin içinde daha çocuksu birinizin içinde
femme fatale bir kadın yatmıyor mu?
- "Femme fatale"lik içimizdeki çocukta gizli galiba. Hiçbir
zaman olduğumuzun dışında görünmeye çalışmadık.
Ruhumuzu yansıttıgı şekilde yaşayıp, giyinmeyi bildik. O
çocuk, hep çocuk! Birimiz "femme fatale" öbürümüz "çocuk"
degil, aynıyız biz! Böyle olup olmamak için de özel bir
çabamız yok. Neysek oyuz. Kardeşlikten öte bir şey
bizimkisi... Yogun bir etkileşim ve iletişim içindeyiz.
Karşılaştıgımız zorlukları da dayanışmamızla çözümlüyoruz.
- Dost ile alışveriş yapılmaz derler, kardeşl geçtim, ikizsiniz.
Zorluklan ya da kolaylıklan neler?
- Zorlanmak konu bile olmuyor aramızda. Hayatı geldiği
gibi yaşayıp ilişkimizi, ikizliğimizi hiç sorgulamıyoruz. İkizligin
bize verilen büyük bir armağan oldugunu düşünüyoruz.
-Aranızdaki iş bölümü nasıl? Kim neyle ilglleniyor?
- Aramızda belirlenmiş bir iş bölümü de yok aslında.
Önemli kararları birlikte alıyoruz, gerisi de birbirimizi
tamamlayarak kendinden geliyor. Muzip şeyler yapıyor,
İkiz kardeşler Hande ve
Duygu Gülşen, markalan
2Wins'le kadınsı olduğu
kadar eglenceli de olan
tasanmlar yapıyor.
Dilek Hanifin beşinci yılını
dolduran Paris macerası daha da
heyecanlandı. 2004'ten beri Paris
Haute Couture Moda Haftası'nın
"off" bölümünde defile düzenleyen
ünlü modacı defilenin "on"
bölümüne geçmek için çalışıyor.
Türkiye'deki yabancı
hayranlığından dem vuran
Hanif, "Kendi ülkeniz ve
insanınız sizi en geç
takdir edenler" diyor.
kültür bikirimi, tasarımlarda kullanılmaya başlandı, eskiden
hiç yoktu. Çünkü Türklerde markaya ve yabancı olan her
şeye büyük bir özenti var, maalesef özenti bir ülkeyiz. Kendi
varlıklarımızın değerini biraz geç anlıyoruz. Bu özenti
duygudan kurtulduğumuz anda çok şey degişecek. Kendi
ülkeniz ve insanınız sizi en geç takdir edenler aslında.
Avrupa'daki kadın da artık Prada, Gucci'den bıktı. Farklı
şeyler arıyorlar. Çünkü dünyanın her yerinde o kadar
biliniyorlar ki... Farklı hissetmek isteyen bir kadın grubu var,
o kadınlar öncüdür zaten, onlar keşfederler, giyerler, ondan
sonra takip edilirler."
ahengi de zıtlıklardan üretiyoruz.. Detaya önem
veriyoruz. Gözle gördügümüz, elie dokundugumuz her
şeyden ilham almaya çalışıyoruz. iş bölümü yapmaktan
hoşlanmıyoruz kısacası.
- Ayakkabılardan başka elbiseler de tasarlıyonsunuz.
Tarif edebilir misinlz tarzınızı? Ayakkabılara yaklaştıgınız
gibi eğlenceli mi?
- Aslında ayakkabıdan daha çok kıyafet tasarlıyoruz.
Aynı tarzda. Aksesuvar bol, eğlenceli, çocuksu bir
muziplikle. Ayakkabı malzemelerimizi özel olarak ithal
ediyoruz. Kıyafetleri aksesuvar üzerinden yaratıyoruz.
Kullandıgımız malzemelerde kumaşın seçimlerimiz
içinde önceliği var şüphesiz. Aksesuvarlara gelince,
fiyonklar, zincirler, ayıcıklar, tüller, boncuklar, düğmeler,
rengârenk düğmeler. Tasarımlarımıza hınzırca
yaklaşıyoruz. Buzdolabı magnetinden çanta
yapmışlıgımız bile var.
- Nasıl malzemeleri seviyorsunuzayakkabılarve
elbiselerinizde?
- Biz, 2wins ikizleri gerçekten her aşamada çok çok
egleniyoruz. Bu da tasarımlarımıza yansıyor.
Tasarımlarımız eğlenceliler, o küçük kız ruhunu
kaybetmemek bizim için çok önemli. Bazen çalışıyor
muyuz yoksa oyun mu oynuyoruz şaştığımız oluyor...
- Ürünleriniz nerelerde satılıyor?
- Ürünlerimiz Türkiye'de 13 noktada satışa sunuluyor,
Chol mağazaları ve tüm Vakkorama mağazalarında
ürünlerimizi bulabilmek mümkün. •
J
Yeni koleksiyona gelince... "Ben her zaman 60'lı yıllar ve
o dönemin kadınlarından etkilenmişimdir. Her zaman o
dönemin kadınlarını feminen ve klas bulmuşumdur.
Dekoltenin iyi bir dozda kullanıldığı kesimleri, oturan
kalıpları ve kupları ve klas kadınları severim. Grace Kelly'ler,
Kennedy'ler, Audrey Hepburn'ler... Bu kadınları yan yana
koyduğunuz zaman hem çok zarif ve sade, ama aynı
zamanda çok da feminen olduklarını görürsünüz.
Koleksiyonumu da bunun üstüne kurdum. Tüm koleksiyon
iki renkten oluşuyordu: Siyah ve beyaz. Böyle olunca farklı
kumaşları ve malzemeleri kullanabiliyorum. Biraz da sergi
formatında olduğu için bunu tercih ettim. Sergi alanında
kıyafetler yan yana durduğunda hiçbiri diğerine
karışmadan tek başına algılandı. Aynı zamanda bir gelinlik
koleksiyonu. Hepsi belden itibaren kabardığı için, renkleri
siyahtan beyaza çevirdiginizde gelinlik olarak da
kullanabilirsiniz. Tabii ceketleri de çıkarınca... Yine artık
benim imzam olan kaftanı kullandım. En sevdigim
parçalardan biri kaftan."
Osmanh'ya âşık bir modacı Dilek Hanif. 2004'ten beri
Osmanlı arşivlerine giriyor, kadınlar ne giymiş bakıyor,
kalıplar çıkarıyor, bugüne uyarlayıp koleksiyonlarında
kullanıyor.
"Osmanh'ya karşı bitmeyen bir ilgim var. O kadar çok şey
bulabiliyorsunuz ki içine girdiginiz zaman. Bu bir desen
olabilir, renklerin birbirine uyumu olabilir, kuplarve kesimler
olabilir. Haremde giyilmiş kıyafetleri incelemiştim, karmaşık
bir sürü rengin birbiriyle uyum içinde kullanıldığı tasanmlar
beni çok etkiledi. Bu kadar fazla rengi, boğmadan birarada
kullanmak ınüthiş bir yetenektir. Haremdeki kadınlar
buraya gelirken kendi kültürlerini de getirmişler, dolayısıyla
her şey birbiriyle karışmıs. Bir görsel şölen var orada.
Özellikle kaftanlara büyük bir ilgim var. Padişahların savaş
sırasında giydiği kaftanlar beni çok etkiliyor. O kaftanlar işte
bugün yaşayan kadınların üstünde."
Türkiye'deki kadınların da artık Avrupalı gibi giyindiğini
anlatıyor Dilek Hanif, insanların kendilerine ait bir stilleri
oldugunu da düşünmüyor. "Ama dünyanın her yerinde
böyle bu. Hollanda'ya gittiğiniz zaman oradaki kadın da
Hollanda kültürünü yansıtan bir şekilde giyinmiyor. Ama
ülkelerin özellikleri var. Amerika'ya gittiğiniz zaman oradaki
kadının birtarzı var. Parisli bir kadını da görünce 'Bu kadın
Parisli
1
dersiniz. Türkiye'de geniş bir yelpaze var, şartlar o
kadar gelişti ki kadınlar artık daha bilinçli ve iyi giyinmeye
başladı."
Dilek Hanifin hedeti belli. Paris Haute Couture Moda
Haftası'nın "on" bölümüne girmek onun düşü. Hedefine
emin adıınlarla ilerliyor, çünkü yeteneğinin ve kalitesinin
farkında. Kırmızı halı için aranan bir isim olması ise yalnızca
yurtdışında kuracağı sağlam baglantılara baglı. Hazır giyim
koleksiyonu yakında satışa sunulacak olan Hanifin
kadınlara verdiği moda önerisi ise can alıcı cinsten:
"Vücudunuzu tanıyın, yanlış olanı anlayabilirsiniz." •
tokbayelif@gmail.com