23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B 1 TEMMUZ 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 Hiç yazılmamış şiirler, şarkılar vardır yaşam üzerine. Hüzünler vardır, sevinçler, umutlar, umutsuzluklar... Gölgenin izleri vardır her kelimede, her anlamda... Düşünceler vardır bilinmeyen... Dürüstlük vardır, insan olmanın onuru... Sevgi vardır, sevgisizlik... İnsanın yüzüne gülenler vardır, sırtını okşayanlar, arkanızı döndüğünüzde hançerlemek isteyip beceremeyenler. İkiyüzlüler, çıkar peşinde koşanlar, yalakalar... Bazen oturup düşünürken Hakkâri’nin Sümbül Dağı etekleri gelir aklıma... Okulsuz köyler, Türkçe bilmeyen çocuklar... Kaçkarlar, Toroslar, Amik Ovası, Çukurova... Nedendir bilemem Irak’ın bombalanması... Ölen çocuklar, kadınlar, erkekler... Televizyon ekranında bir savaş filmi izlediğimizi sandığımız gerçek savaş... Koltuklarımıza oturmuş, gökyüzündeki ateş toplarını, misket bombalarını seyrederken Bağdat’ta insanların ne halde olduklarını hiç düşünmeyiz. Bu bir ikiyüzlülüktür... Silik, belirlenmemiş bir düş gibi, masal gibi. Nedense ikiyüzlülüğü hiç düşünmeyiz. Hava serin oluyor akşamları İstanbul’da... Önce şimşekler çakıyor, ardından gök gürültüsü... Oysa on gün önce akşamları kuş seslerini dinliyordum salonda otururken. Elimde Iraklı şair Nazik el Melaike’nin bir şiir kitabı... O güzelim “Gelmeyen Ziyaretçi” şiiri: “Akşam geçip gitti ve neredeyse kayboldu ayın yüzü/Yazık! İkinci akşam da birinciye eklenmek üzere./İşte, gözlerinin önünde sona eriyor mutluluk./Sen gelmedin ve yitirdik seni,/Öteki dileklerimizle birlikte./Sen yoksun yerin boş kaldı./Darmadağın olmuş bizler soluğumuzu kesip,/Sabırsız ve sıkıntılı, sorup durduk gelmeyen ziyaretçiyi.” 12 Mart’ları ve 12 Eylül’leri anımsatır bana El Melaike’nin “Gelmeyen Ziyaretçi” şiiri... Gözaltıları, işkenceleri, hapislik günlerini... Yitirdiğimiz arkadaşlarımızı, darmadağın olmuş düşlerimizi. 1990’dan sonra ortaya çıkan “Yeni Dünya Düzeni”nin, vahşi kapitalizmin güler yüzü olarak sofralara altın tepside sunulan “Küresel Dünya” masalını. Emperyalizmin ağababalarının kan gölünden beslenmelerini... Ufukta ince bir bulut... Dicle’nin ve Fırat’ın kıyıları... Aşiret düzeni, feodal yapı... İzmirli gazeteci Şadıman Şenbalkan’ın “Şehit Analarımızın Çığlıkları” (Yakamoz Yayınları) kitabını okurken yine düşlerimle baş başa kalıyorum. Şehit anası Zehra Yaman ne diyor Şenbalkan’a: “Yok hanım kızım, oğlumun şehit düştüğü günden beri ağlıyorum ben. Sol gözümün pınarı ağlamaktan kurudu. Sağ gözüm ağlıyor ama sol gözüm ağlamıyor.” Yüreğim sızlıyor, başım dönüyor... Kendi kendime mırıldanıyorum: “Bu kirli savaş bitsin, akan kan dursun!” Peki nasıl duracak? Belki onlarca kez sordum bu soruyu... İkiyüzlülüğün, yalakalığın, bilgi kirliliğinin kol gezdiği bir ülkede bu olayları derinliğine irdelemek zor! Bölgedeki ABD emperyalizmini görmeden, tam bağımsızlık ilkesini benimsemeden bu işlerin altından kalkılır mı? El Melaike’nin sevgi kentindeki sahranın derin yaşamı gibi her şey... Kumun alevi üzerinde... Tarikatların devletin en duyarlı kurumlarını ele geçirmeleri, bir valinin “Artvin’de geleneğimizi yaşatan tek yer yaylalar kaldı, oraya da mı yabancı turist getireceğiz” anlayışı, ardından, CHP ve İsmet İnönü’yle ilgili sözleri Türkiye’nin nereden nereye geldiğini gösteriyor. Hiç yazılmamış şiirleri yazmak istiyorum ama şair değilim... Okunmamış şarkıları söylemek istiyorum ama sesim iyi değil... Garip bir gün bitiyor... Hayatım, anılarım, gençlik günlerim... Türk’üyle, Kürt’üyle, Sünnisiyle, Alevisiyle, Lazı, Çerkezi, Süryanisiyle bu topraklarda yüzyıllardır yaşayan bizim insanımız. Uygarlığın aydınlığa açılan kapısı Mustafa Kemal’in 1923 devriminde yapıldı... Kapatır mıyız toplum olarak o kapıyı biz? Bu ülkenin demokratik dinamikleri, emekçileri, gerçek aydınları, yurtseverleri, sosyalistleri, devrimcileri, sözde değil özde Atatürkçüleri var Anadolu’nun dört bir yanında. Demokrasimizi daha da geliştirmek için... Temel hak ve özgürlükler için... Aydınlık günler için... Tam bağımsızlık için... Sevgi ve kardeşlik türkülerini birlikte söylemek için. Şafak sancılı söker... POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Dimdik Ayakta... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 Kapusuz, Erdoğan-Kõlõçdaroğlu görüşmesinin CHP Genel Merkezi’nde de olabileceğini söyledi AKP açık kapı bıraktıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Tayyip Erdo- ğan ile CHP Genel Başkanõ Ke- mal Kılıçdaroğlu’nun görüşüp görüşmeyecekleri son açõklama- larla belirsizliğe dönüşürken AKP Genel Başkan Yardõmcõsõ Salih Kapusuz, görüşmenin “CHP Genel Merkezi’nde de olabileceğini” söyledi. Erdoğan, görüşme trafiğinin ge- lecek hafta gerçekleşebileceğini açõkladõktan sonra dün ailesiyle ta- til için Ankara’dan ayrõlõrken gö- rüşmeye ilişkin AKP’lilerden ye- ni açõklamalar geldi. AKP’li Ka- pusuz, TBMM’de gazetecilerin sorularõnõ yanõtlarken,“Başbaka- nımız, Cumhurbaşkanı olduğu- nu söylemedi. Geçmişte de baş- bakanlar, parti liderleri ile gö- rüşmeler yapmıştır... Ama bu sa- dece Başbakanlık’ta görüşme olarak değerlendirilmemeli. CHP Genel Merkezi, AKP Ge- nel Merkezi, MHP Genel Mer- kezi gibi yerlerde de görüşme sağlanabilir. Hatta parlamen- toda da görüşülmesi mümkün” dedi. Kapusuz, “Erdoğan görüş- me için CHP Genel Merkezi’ne de gider mi” sorusunu yanõtlarken de “Elbette gidebilir. Bu gayet normal” ifadelerini kullandõ. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise Başbakan’õn “ge- lin sizi dinleyeyim” yerine “gö- rüşelim” demesi gerektiğini belirtti. Hamzaçebi, “Başbakan’ın ziya- ret etmesi daha uygundur” dedi. ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM: Sen geldin ben gittim teferruattır Erdoğan ve Kõlõçdaroğlu’na teröre karşõ işbirliği konusunda sağduyu çağrõsõ yapan Ulaştõrma Bakanõ Yõldõrõm, “İşi ‘ayağõma geldi’ dedirtecek noktaya getirirsek kendi işimizi görürüz, memleketin işini değil” dedi. FIRAT KOZOK ANKARA - Ulaştõrma Bakanõ Binali Yıldırım, Başbakan Recep Tay- yip Erdoğan ile CHP Genel Başkanõ Kemal Kılıçdaroğlu arasõnda yaşanan randevu krizi konusunda her iki tarafa da sağduyu çağrõsõnda bulundu. Yõldõrõm’õn, gazetemi- zin gündeme ilişkin so- rularõna yaptõğõ açõkla- malarõn ana hatlarõ şöyle: Ayağıma geldi dersek kendi işimi- zi görürüz (Kılıçda- roğlu-Erdoğan rande- vusu konusunda): Bu- rada aslõnda ayrõntõlara kapõlmamak lazõm, eğer ki ülkemizin huzuru, te- rörle mücadelesini başa- rõya ulaştõracak bir katkõ sağlayacaksa burada ‘sen geldin, ben gittim’ me- selesi bana göre teferru- attõr. Buna girmemek la- zõm, herkes devlet umu- ru da neyi gerektiriyorsa herkes ona bir ölçüde dikkat etmesi lazõm. Bu meseleyi siyaseten ‘helal olsun, işte ayağıma gel- di’ dedirtecek noktaya çekersek o zaman kendi işimizi görürüz, memle- ketin işini değil. Önce evimizin içi- ni koruyacağız: Te- rör konusunda bize dü- şen, iç ve dõş mihraklara fatura gönderip onlara hesap kesmekten ziya- de, kendi içimizdeki işi halletmemiz lazõm. İs- kenderun’da birliğin çit- lerini kesip içeriye girip ağõr silahlarla oradaki Mehmetçiklerin şehit edilmesini başka güçlere bağlamamõz inandõrõcõ olmaz. Evimizin içini ko- ruyacağõz. Avuçlarını yalar- lar: Bir kere bölücü ör- güt ya da onun destekçi- lerinin kafalarõnõ netleş- tirmesi lazõm. ‘Bu ülke- de Türkiye’nin bölün- mesini istiyorum, bir tarafı bana verilsin’ di- yorlarsa avucunu yalar- lar. BDP’nin tek başı- na karar vermesi zor: BDP’nin tek başõna karar vermesi zor. Sõkõn- tõ burada. Tamam vatan- daşõn seçtiği, halkõn tem- silcilerinden oluşan bir gruptur ama, iradesi baş- ka yerlerden bağõmsõz değil. Bunu olaylar kar- şõsõndaki tutumuna bağ- lõyoruz. ‘Gidin İmra- lı’ya sorun’ diyorlar. Böyle bir muhattabiyet karşõsõnda demokratik sistem içerisinde bu par- tinin katkõsõnõ ne kadar bekleyebilirsiniz? MESLEK ÖRGÜTLERİNDEN ORTAK KAMPANYA KOMİSYONDA MHP’LİLERLE AKP’LİLER TARTIŞTI ‘Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın’ İstanbul Haber Servisi - Basõn ku- ruluşlarõ, Türkiye’deki cezaevlerinde tu- tuklu bulunan 45 gazeteci ve basõn ça- lõşanõnõn serbest bõrakõlmasõnõ istedi. Basõn kuruluşlarõ, “Türkiye’nin de- mokratik dünyadan kopmasına yol açabilecek bu tehlikeli gidişattan kurtulabilmek için hükümeti ve par- lamentoyu ilgili yasalarda köklü de- ğişiklikler yapmak üzere derhal ha- rekete geçmeye” çağõrdõ. Basõn kuru- luşlarõnõn imza kampanyasõnda, tu- tuklu gazetecilerin yargõlamalarõnõn “tutuksuz devam etmesi” istendi. Türkiye Gazeteciler Sendikasõ (TGS), Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin (ÇGD), Parlamento Muhabirleri Der- neği (PMD), Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (FMD), Ekonomi Muhabirle- ri Derneği (EMD), Diplomasi Muha- birleri Derneği (DMD), Profesyonel Haber Kameramanlarõ Derneği (PHKD), Turizm ve Çevre Gazetecileri Derneği (TURÇEV), Avrupa Gazete- ciler Birliği (AEJ) Basõn Yayõn ve İle- tişim Emekçileri Sendikasõ’nca (Haber- Sen) başlatõlan ve bir ay sürecek imza kampanyasõyla cezaevlerinden, tutuk- lu ve hükümlü bulunan gazetecilerin serbest bõrakõlmasõ isteniyor. Toplanan imzalarõnõn başta Adalet Bakanlõğõ ol- mak üzere ilgili kurum ve kuruluşlara gönderileceği belirtilerek, “tutukla- maların cezalandırma yöntemi” ola- rak kullanõldõğõ vurgulandõ. Açõklamada halen gazetecilerle ilgili olarak 700’den fazla dava olduğuna dikkat çekilerek “Gazetecilerin etrafını saran korku ortamının gelecekte daha da kötü- leşeceğine dair endişelerimiz çoğal- maktadır” denildi. ‘Haberal’ırehinaldınız’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Kanser Araştõrma Komisyo- nu’nda Prof. Dr. Mehmet Haberal’õn Ergenekon kapsamõnda tutukluluğunun devam etmesi MHP’lilerle AKP’liler arasõnda tartõşmaya yol açtõ. MHP’li üye Osman Durmuş, Ha- beral’õn sonuna kadar arkasõnda dura- cağõnõ belirterek “Uluslararası itiba- rı olan bir adamdır. Haberal gibi bir kısım öğretim üyelerinin Ergene- kon çerçevesinde yargılanması tıp ca- miası için bir ayıptır” dedi. Daha son- ra söz alan AKP’li Lütfü Çırakoğlu ise Haberal’la hemşeri olduğunu belirterek “Maradona çok iyi futbolcudur ama onun kokain kullanmasını haklı gös- teremezsiniz. Profesör olabilir, şu ola- bilir, bu olabilir, suç işleme özgür- lüğü hiç kimsede yoktur” görüşünü savundu. Çakõroğlu’na, CHP’li Sacid Yıldız “Suç işlemiş gibi gösteriyor- sunuz” sözleriyle tepki gösterirken Durmuş da “Evet, savcı suçunu söy- lemedi, adamı rehin aldınız. Adamın hürriyetini gasp ediyorsunuz” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear