23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Bildiğinîz vebîlmediğiniz Nilüfer, Bircan Usallı Silanmn kaleminden 'Hepsi Bu'da 'içim hiç büyümedi, hep çocuk kaldı' Can dostu Bircan Silan Usallı'nın kaleme aldığı Hepsi BuadU kitapta tüm yaşamöyküsüyle, okurlar- la buluşuyor Nilüfer, bu- ğulu sesiyle en güzel şar- kılarından nağmeleri du- + yurarak zihnimize. çok fazla röportaj vermediği bilinir Nilüferin, o nedenle hakkında billnenler hayli azdır emsallerine göre. Saygındır, işinde ustadır, dünya tatlısı eviatlık kızı Ayşe Nazlı'sı vardır, unu- tulmaz şarkıları malum- dur. Ama hepsi o kadar değildir. Bu kitapta bilinen ve bilinmeyen Nflüfer'i an- latıyor Bircan Silan usallı. Usallı ve Nilüfer lle Hepsi Bu üzerine konuştuk. a GamzeAKDEMlR | *m "r ilüfer ile dostlu- j^k I ğunuzun başla- mm J ^ 1 ması nasıl oldu; JL yl nasıl tanıştmız? BÎRCAN SİLAN USALLI- 80'li yıllarda Güneş gazetesinde çalışır- ken, Çanakkale Seramik Evleri'ne kendisiyle röportaj için gittiğimde tanıştık. Nasıl kar yağıyordu anlata- mam. Dönüşte neredeyse mahsur kalı- yordum onun için o günü hiç unuta- mam. - Nilüfer Hanım öyle her şeyini anla- tan, hayatım kitlelerle kolay paylaşan bir sanatçı olmadığını biliyoruz. Röpor- taj vermeyi dc öyle çok sevmediği bili- nir. Nasd karar verildi kitaba bu nokta- da? SÎLAN USALLI- Birincisi aynı döne- min insanlarıyız, birbirimizi çok iyi anlı- yoruz, ikincisi gerçekten can dostuz. Birbirimizin hayatını yakından biliyo- SAYFA 1 8 ruz. Bana karşı kitabı yazarken çok ha- kiki, samimi davrandı; hani şu olmasın bu olmasın asla demedi. Yoksa bu ka- dar derinlere giremez, açamazdım. NlLÜFER- Bircan yıllardır bana böyle bir kitap yapma düşüncesinden bahsediyordu. Ben dur bakalım, biraz daha bekleyelim diyordum. Ama herke- sin bir patlama noktası var tabii, içini dökmek ihtiyacı da. Ben de artık anlata- yım da beni seven insanlar beni daha iyi tanısın isteği var. Kafalarda pek çok ko- nuyla ilgili soru işareti de kalmasın, neyi neden yaptığımı daha iyi anlasınlar, ar- tık zamanıdır diye sonunda kitaba "evet" dedim. "İÇİNE DOĞRU AĞLAYAN KADIN" - Çocukluğunuzu okuduğumuzda özellikle babanızı kaybedişinizi... Ashn- da sizin için kolay ohnasa gerek onlart anlatmak. NlLÜFER- Yorucu tabii ama bir yan- dan da terapi gibi. Kitap çıktığından beri kendimi daha özgür hissettiğimi fark ediyorum. SÎLAN- Arka bahçeler temizlendi, ra- hatlama oldu tabii. NlLÜFER- Dilerim ki bu kitabı çok insan okusun ki amaç da bu zaten. Ken- dimi tanıtmak, anlatmak, derdim o. Ki- tap hem çok riskliydi hem de çok doğru bir karardı. Ama sonunda Bircan'ın ba- şanlı kalemiyle de çok tath, roman ta- dında bir şey çıktı ortaya. - Evet öykü gibi, biyograû sınthna so- kulamaz rahathkla... SlLAN- Nehir söyleşi olmasını ne Ni- lüfer istedi ne de ben. Nilüfer duygula- rını çok rahat anlatan bir kadın değil, ağlarken biraz daha içine doğru ağlayan bir kadın. Böyle olunca yazarken da- ha özgürleştim o içe ka- panmaları açarken, rol çaldım da biraz. Bir de yıl- lardır yakından tanıdığım için Nilüfer'i roman kah- ramanı gibi ele almayı is- tedim, Nilüfer de bunu onayladı. - Ama öyle torpilyok... SÎLAN- Yok, kesinlikle. Onu hem bir insan hem de bir star gözüyle yansı- tabilmek istedim. Tabii ben şanslıyım; onu her ha- liyle çok iyi tanıyorum. Son derece yakın, doğal bir insandır. Bazen öyle sı- radan davranır ki dayana- mam ya Nilüfer dudağına bir ruj sür, günlük kıyafet- leri çıkar, sen Nilüfer'sin derim. Gider alışveriş merkezlerinde alışverişini yapar, öyle maiyetle dolaş- maz, bazı sanatçıların ter- sine. Kibir nedir bilmez. - Kitabın sonunda mek- tuplar bölümü var... SÎLAN-Nilüfer babası- nın mektuplanndan söz ettiğinde çok etkilendim. Çünkü ben de babama çok düşkündüm ve kaybının verdiği acıyı, babaya duyulan özlemi iyi biliyorum. Mektuplardan bahsedince bunlar mut- laka kitapta yer almalı dedim. - AyşeNazh'nın mektubu da sıcacık... SİLAN- Değil mi? Onda da ben çok ısrar ettim. Nilüfer bu anlamda Ayşe - Nazlı'yı yormak istemedi ama mektup okunduğunda nasıl muhteşem bir sevgi- leri ve iletişimleri olduğu açıkça görülü- yor. - AyşeNazh'yı evlat edindiğinizde sanki Türkiye bir çocuk evlat edinmiş gibi sevinmişti, çok güzel bir örnek ol- muştunuz anne-kız. NÎLÜFER- Bu dcstek hiç eksilmedi. Mesela bugün bir taksiye bindim, şoför beni tanıdı, bebek nasıl diye sordu. De- dim ki bebek artık 10 yaşında. Ama bü- tün Türkiye'nin gözünde o hep bebek olarak kaldı, sahip çıktılar Ayşe Nazh'ya da, benim sevgime de. Bir yere gidiyo- ruz beni tanımıyorlar, Ayşe Nazlı'yı ta- nıyorlar. O da çok mutlu oluyor, böyle hafif şımanyor falan. Çocukluk ne gü- zel... - Çocuklarla ileüşiminizin bu kadar iyi ohnasmda kendi çocukluğunuzun da payı vardır muhakkak. - Şöyle, Bircan'ın da yazdığı gibi ço- cukluğum anavatanım gibi, vazgeçe- mem. Göztepe'de çok güzel, bahçeli, ağaçlar içinde iki katlı evimizi hatırlıyo- rum mesela. Incir ağaçlarını, o özgürlük duygusunu hatırlıyorum. Sığınağım gi- biydi o bahçe. Incir ağaçlan, hercaime- nekşeler, papatyalar, sardunyalarla çev- riliydi. Şimdi oturduğum ev de öyle. Ayşe Nazlı da bu duyguları yaşasın isti- yorum. Koşup oynasm... Ama itiraf et- meliyim sadece Ayşe Nazlı için değil kendim için de, şimdi de aynısını istiyo- rum. Çocukluğumun o bahçelerini as- lında nasıl hiç unutmadığımı, içimde hep o bahçelerde koşturduğum günleri nasıl sakladığımı bu kitapla daha iyi an- ladım. Bilinçaltında ne varsa su yüzüne çıktı yani. Hep bahçe der dururum, de- niz göreyim diye hiç düşünmedim me- sela ev alırken. Çengelköy'de oturdu- ğum evin bahçesinde de erik ağaçları var, incir ağaçları, kiraz ağaçları var. Be- ni çocukluğuma götürüyor. Aslında an- lıyorum ki içim hiç büyümedi hep ço- cuk kaldı. "ÇEKİNCENLİĞİMİİLERLEYEN YAŞLARDA ÜSTÜMDEN ATTIM" - Kitapta yalnız bir çocuk olduğunuz imlemesi var. NlLÜFER- Ayşe Nazh hiç öyle değil mesela, tenis kursuna, bale kursuna, pi- yano kursuna gidiyor. Son derece sosyal bir çocuk, pek çok arkadaşı var. Yoğun ve mutlu bir çocuk, öğretmenleri de çok memnun; derslerinde gayet başarıh olduğunu söylüyorlar hatta matematikte de aşama kaydettiğini düşünüyorlar. Bi- raz konsantrasyon problemi olan, hipe- raktifliğe yakın bir çocuktu Ayşe Nazlı. Bana gelince, evet yahıız bir çocuktum. Yazın yazlığa gidildiğinde yine arkadaş- lar ediniyorum falan ama kışın Cihan- gir'deki evimizin beşinci katında kala- kahyordum yani. Asla tabii sokağa bıra- kılmıyorum. O zaman da kendi kendi- me oyunlar icat ediyordum, hayal gü- cüm ahp başını gidiyordu yani. Ilaçları topluyordum, eczane yapıyordum. En çok da tezgâhtar olduğumu hayal ediyordum, bibloları paketliyor- E9j C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 6 3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear