23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B 1 TEMMUZ 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA İLHAN ABİ’NİN ARDINDAN 13 TAZİYE MESAJLARI İlhan Selçuk’un kıymeti bilindi B u yõlõn ocak ayõnda size, köşekadõlarõmõzõn 80’likler takõmõnõ anlatmõştõm, hatõrõnõzda mõ? Ben dahil sekiz yaşlõ adamõz biz bu takõm- da, dedim. Sõrada 86’lõk Oktay Akbal’dan hemen sonra gelen İlhan Selçuk’un 85 yaşõna geldiğini de bu vesileyle öğrenmiş, hayret etmiştim. 1950’lerin ilk yõllarõnda İstanbul Hukuk’tan me- zun olanlar arasõndaydõk; o 50’de, ben 51’de. Fa- külteden tanõşmõyorduk. Gene o yõllarda İlhan’a, İstanbul Radyosu’nda Ek- rem Reşit Rey’in çömeziyken rastladõm. İncecik, çoğumuz gibi Sait Faik trençkotlu, ha- fiften sakallõ bir genç adamdõ. Karikatürist Turhan Selçuk’un kardeşi, dediler. Turhan daha o tarihte ünlü bir karikatürcüydü. Ce- mal Nadir Güler’den sonra gelen ve ilaveten de- ğerini dünyaya kabul ettirmiş karikatür sanatçõmõzdõr, derim. O da kardeşi İlhan gibi beyefendi bir insandõ. Bizde giderek az bulunur olmuş bir türden gelen, sa- hiden görgülü insanlardõ iki kardeş de. Birinin ka- rikatürlerinde, diğerinin yazõlarõnda büyüteçle ara- sanõz densizlik, saygõsõzlõk, çirkin kavgacõlõk izine rastlayamazsõnõz. Turhan Selçuk’la inanõr mõsõnõz hiç bir arada ol- madõk. O da benim gibi basõnlõ toplantõlardan ga- liba hazzetmiyordu. Ama telefonla arar, karikatür- ler ve yazõlar konusunda marifetlerimiz için birbi- rimizi tebrik ederdik. İlhan’la çatõştõğõmõzõ hiç hatõrlamõyorum. Cemal Madanoğlu ile ikimiz de dost olmuştuk. Ben Pa- şa’yõ siyasetten uzak tutmaya çalõşõrken, o sol adõ- na kazanmayõ becerdi ve Paşa’nõn akõbeti değişti. Bu ettiğini bir yazõmda çok sonra kõnadõm. Oralõ ol- madõ. O maceranõn acõsõnõ haksõz yere kendisi de çekmişti zaten. Kitaplarõ vardõ: Yüzbaşõ Selahattin’in Romanõ’nõ beğenerek, Ziverbey Köşkü’nü dertlenerek, üzüle- rek okumuştum. Son yõllarda mesela Aydõn Doğan Ödülleri’nin dağõtõmõ gibi vesilelerle buluşuyorduk. Benim hayatõmda büyük yeri yok, ama Babõâli’nin yõldõzlarõndandõr. Çok okuyanõ, beğeneni ve “İlhan Ağabey” diye hayranlarõ, bayõlanlarõ vardõ. Gõpta edilen bir yazar, düşünür ve köşekadõsõy- dõ. Babam Cumhuriyet okuruydu, benim de hece- leyerek okumaya başladõğõm ilk gazetedir. Yunus Nadi zamanõnõ bilmem, ama Nadir Nadi ve İlhan Selçuk dönemlerinde Cumhuriyet’te esen takõm ha- vasõ, bugün çok özlediğimiz bir güzellik, bir sõcaklõk, bir mensubiyettir. Ben özenmedim, onlarõn da beni hiç gözleri tut- madõ sanõyorum. Şunu da bu vesileyle söyleye- yim. Ben Nadir Nadi’li, Burhan Felek’li, Do- ğan Nadi’li, Ömer Sami Coşar’lõ, Abidin Daver’li ve efendim Cemal Nadir Güler’li Cumhuriyet’i çok benimsemiştim. Sonraki yõllarõn kadrolarõndan da (Metin Toker’i ayõrarak söylüyorum), entelektüellik iddialarõndan da, tutumlarõndan ve iddialarõndan da pek hazzet- memişimdir. Gazetecileri kafa dengim, (bugün de eski ve iyi arkadaşlarõm var aralarõnda), gazetenin genel tutumu tarzõm değildi. Oysa eski Cumhuriyet’çiler için gazeteleri nadi- de bir kültür yuvasõ, bir aydõnlõk ve demokrasi mer- kezi, herkesin de kabul ettiği gibi meslek ahlâkõ ve haber namusu kurumudur. İçinde yoğurulduklarõ bu niteliklerle haklõ olarak övünürler. İlhan da Allah için bu değerleri bihakkõn temsil edebilecek bir arkadaşõmõzdõ. Benim için işini iyi yapan insanõn emeği gibi, kişiliği de hep ayrõ bir hay- ranlõk sebebidir. Yalnõz Cumhuriyet’çilerin değil, Türk basõn dünyasõnõn İlhan hakkõndaki kadir-kõymet bilirliği, övünebileceğimiz müstesna bir manzaraydõ. Mekânõn cennet ola, İlhan Beyefendi arkada- şõm! Cemaatin mensuplarõna ve okurlarõna da başsağlõğõ dilerim! 80’liklerin sayısı 7’ye indi Yaş iyice ilerleyip de kaçõnõlmaz âkõbet yaklaşõnca, insan ölümden daha çok korkuyor sanmayõn. Bu ko- nuda artõk, Karacaoğlan’õn düşüncesine de katõl- mõyorum. Ne dediğini hatõrlatayõm bakõn size: Neyleyim şu dünyanõn ziynetin / Âkõbeti ölüm ol- duktan geri / İstemem bahçede bülbüller ötsün / Be- nim gonca gülüm solduktan geri. İlhan Selçuk pek bir yaşõtõmdõ. Giden sevgilile- rinizden biriyse, felaket bir acõdõr, unutulmaz. Yaş- lõlarõn sizden önce gideceği inancõnõn etkisi, siz ace- le etmedikçe devam ediyor. Yaşõtõnõzõ kaybetmek, böğrünüze yediğiniz dirsek darbesi gibi acõ verir, ne- fesini keser insanõn. Ötegeçede dedim ya, İlhan bizim Köşekadõsõ Di- nozorlar Kulübünün (KDK) mensuplarõndan biriydi. Allah ömür versin en büyüğümüz (Ona ayrõca sa- bõr dilerim) Oktay Akbal. Bir basamak altõnda İl- han Selçuk vardõ. Sonraki basamakta Çetin Altan ile Orhan Birgit. Bir basamak daha aşağõda Sami Ko- hen ile Cüneyt Arcayürek. Ve en gençleri (Yan- lõş anlamayõn KDK üyelerinden söz ediyorum, ki yaşlarõ 82 ila 87 arasõnda değişmektedir.) Mümtaz Soysal ile kulunuz Hakkõ Devrim. Dökümünü size daha önce verdiğim 80’lik 8’ler Kulübünde, İlhan’õn kaybõyla 7 kişi kalmõş oluyor. 80’lik Dinozorlar Kulübü (SDK) diyerek, Kulübün adõndan “Sekiz”i çõkarmõş olduk ki geride kalan biz- ler sahneden bir bir çekildikçe, kulübün adõnõ da de- ğiştirmek gerekmesin. İlhan’õn sağlõğõnda haydi hata ettik. Kalan yedi üyeye sorayõm şimdi, ki aramõzda birbirini tanõmayan yok artõk, biz niye arada bir buluşmuyoruz? Çetin mesela sõrf erkeklerden oluşan bir sohbet meclisine itiraz edebilir. Ama ben düşünüyorum, ha- nõm arkadaşlarõmõzdan 80’i aşmõş birini (hele he- le birilerini) bilemiyorum. Yok galiba. (Varsa lüt- fedip bana bir işmar etsin/ler. Rica ediyorum.) 23 HAZİRAN- RADİKAL HAKKI DEVRİM Babõâli’nin yõldõzlarõndandõr. Çok okuyanõ, beğeneni ve ‘İlhan Ağabey’ diye hayranlarõ vardõ Biz solu İlhan Selçuk’tan öğrendik O ünlü 68 kuşağõndan de- ğilim. 10 yõl kadar son- rasõndanõm. Ama 68 ku- şağõnõ içimizde henüz filizlen- mekte olan aydõnlõk fikirlere il- gi duyduğumuz yaşlarda yakõn- dan izliyorduk. Tam anlamõyorduk belki neler olup bittiğini. Ama biliyorduk ki, o gençler bizim geleceğimiz için çabalõyor, kavga veriyor. Ve ne yazõk ki bir süre sonra öldükle- rine tanõk olduk. O yõllarda “sağ” denilen ha- reket henüz bir ideolojik temel- de oturmuyordu. Sağ DP döne- minin zenginleştirip egemenleş- tirdiği kesimlerin, özellikle dini istismar ederek kendi zengin- liklerini artõrma ve güçlerini sür- dürme ideolojisiydi. Sol ise yeniliğin, çağdaşlõğõn, aydõnlõğõn sembolüydü. Ve gençliğin doğal olarak solda yerini almasõ da kaçõnõl- mazdõ. 68 hareketi gücünü, hümanizmini, naifliğini bura- dan alõyordu. Bunu tehlike olarak gören “sağ” işte o zaman harekete geçti ve bir ideolojik temel bul- ma yollarõnõ aramaya başladõ. O temel de milliyetçi, mukaddesatçõ bir temeldi ve birinci kuralõ ege- menlere boyun eğmekti. Böylelikle sözde alternatif adõ altõnda, egemenlerin adeta kulu kölesi gibi olan, dini bir kalkan gibi kullanan, milliyet- çiliği ise neredeyse “öldürü- cü” bir silaha çeviren yapõlan- malar ortaya çõktõ. Dönemin iktidarõ bunu “iti ite kırdırmak” olarak niteliyordu. Egemen beyler rahat koltukla- rõnda otururken, “sağ”cõlar or- talõğõ kan gölüne çevirmeye baş- lamõştõ. Biz böyle bir ortamda geçirdik ilk gençlik yõllarõmõzõ. Bugünkü gibi televizyonlar, internet ola- naklarõ yoktu. Bu nedenle “ger- çekten” okurduk. Günde bir ki- tap bitirdiğimiz günleri dün gibi hatõrlõyorum. “Felsefenin temel ilkeleri” kitabõydõ çoğumuzun ilk “ideo- lojik” kitabõ. Ama asõl kaynağõmõz Cumhu- riyet gazetesi ve İlhan Selçuk’tu. 68 kuşağõndan sonra gelen solcu gençlerin neredeyse tamamõ as- lõnda bu “okuldan” geçmiştir. Sol, sosyalizm, komünizm, ka- pitalizm kavramlarõnõ, aydõnlan- manõn anlamõnõ hep İlhan Sel- çuk’un yazõlarõndan öğrenmeye çalõştõk. Ona o yõllarda da İlhah Abi di- yorlardõ. Biz de aramõzda “İlhan Abi’nin yazısını okudun mu?” diye sorardõk ağõz alõşkanlõğõ ile. Bugün ise kimi dönekler ve ca- hil yeni yetmeler İlhan Selçuk’u “darbeci” olarak nitelediler. 60’lõ 70’li yõllarõn ortamõnõ unutan ya da hiç bilmeyenler İl- han Selçuk’un askerlerle olan ilişkilerini ve onlara gösterdiği güveni dillerine doladõlar. Güneşin balçõkla sõvanmasõy- dõ bu aslõnda. Başarõlõ olamadõ- lar ama belli ki kendi egolarõnõ tatmin ettiler ve çevrelerinde tü- reyen niteliksizleri de etkilediler. Dün İlhan Selçuk’u uğurlama törenine katõldõm. Tõklõm tõklõm dolu salonun en önemli özelliği gençlerin çok az olmasõydõ. Sa- lonu dolduranlarõn büyük ço- ğunluğu “o yıllardan” gelen isimlerle doluydu. Çünkü İlhan Selçuk’u gerçekten anlayan da herhalde onlardõ. 34 yõllõk meslek yaşamõmda İl- han Selçuk’la sadece bir kez karşõlaştõm. 2003 yõlõnda TE- MA’nõn çevre ödülünü kazan- mõştõm. Ödülleri dönemin Cum- hurbaşkanõ Sezer veriyordu. Tö- rende İlhan Selçuk da vardõ ve te- sadüfen yan yana oturmuştuk. Beni tanõyacağõnõ hiç sanmõ- yordum, ama olağanüstü neza- ketiyle dönüp “Yazılarınızı çok beğeniyorum, ekranda da çok güzel şeyler söylüyorsunuz” demişti. O sõrada Star TV’de ana haberleri sunuyordum, yazõ- lardan kastettiği önceki gaze- tem Sabah’taki köşemdi. Bu, beni çok mutlu etmişti. Sonra bir daha karşõlaşmadõm. Hep merak ederim. Acaba o günkü duygularõ sürüyor muydu? Yazõlarõmõ okuyor, TV konuş- malarõmõ dinliyor muydu? “Gü- zel” diyor muydu, eleştiriyor muydu? Ne düşünüyordu? Dün o büyük gazeteciyi, bir ay- dõnlanma sembolünü kalbimi- zin en güzel yerine uğurladõk. Işõklar içinde olsun. 24 HAZİRAN- VATAN CAN ATAKLI Arslan Başer KAFAOĞLU İ lhan’õ tanõdõğõmda o henüz yurt çapõnda ünlü değildi. 27 Mayõs’tan sonra anayasayõ ve yeni seçim dü- zeni kurallarõnõ kurmak üzere toplanan Kurucu Meclis ile beraber biz, yeni bir Türkiye kurmak azminde olan yazarlar birbirimizle tanõştõk. Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal, İlhami Soysal Anka- ra’da ve İstanbul’da Çetin Altan ile İl- han Selçuk sol çizgide yazõlarõmõzla top- luma yeni bir siyasal çizgiyi sunuyor- duk. Kurucu Meclis işini bitirip dağõl- dõktan ve yeni seçimlerden sonra da ça- balarõmõz sürüyordu. Doğan, Mümtaz ve Cemal Reşit Eyüboğlu ünlü Yön dergi- si çevresinde toplandõğõmõzda İlhan Va- tan gazetesinde yeni yeni parlayan bir köşe yazarõydõ. Vatan’õn sahibi Naim Tiralı arkadaşõmõzdõ, Cemal Reşit Bey ona da finans yardõmõ yapõyordu. Yõllar- ca Komünist diye suçlanan Mihri Belli ve Erdoğan Tamer (Berktay) gibi eski tüfeklere de yazõ yazma olanağõ sağlõ- yordu Vatan. 1963’te Yön dergisinin mali işlerini Hamdi Avcıoğlu (Doğan Avcıoğlu’nun ağabeyi) ile beraber düzenlemek için İs- tanbul’a gittiğini de Vatan gazetesine uğrar ve İlhan ile sohbet ederdik. Böyle uğradõğõm bir günde “Gelecek hafta Cumhuriyet’e geçiyorum” diye muştu- ladõ. Cumhuriyet’in baş yöneticisi Nadir Nadi Bey onun yazõlarõnõ çok beğenmiş ve Akbaba dergisinin sahibi Yusuf Ziya Ortaç’õn da övgüleriyle İlhan’a bir köşe vermeyi önermişti. İlhan Pencere’sini alõp böylece Cumhuriyet’e geçmişti. Bu- rada 47 yõl ülkeye õşõk verdi, Cumhuri- yetçilere yol gösterdi. Cumhuriyet’e geçtikten sonra 1 yõlõ dolmadan Çetin Altan ile beraber Sol’un en parlak yazarõ olmuştu bile. Nadir Bey iltifatlarõnõ ondan esirgemiyor, ona her imkânõ sağlõyordu. Yavaş yavaş kendisi- nin üzerindeki yükün bir kõsmõnõ ona devretmekten de geri kalmõyordu. 1965, yani İlhan’õn Cumhuriyet’e ge- çişinin üçüncü yõlõnda yurtta genel seçim vardõ. Türkiye İşçi Partisi (TİP) yönetimi aday listesini daha zenginleştirmek için Çetin Altan ile İlhan’õ bağõmsõz aday olarak listeye almak istedi. Çetin’e öne- riyi götürmek için Sadun Aren’i ve İl- han’a elçilik için beni görevlendirdi. Çe- tin öneriyi kabul etti ve milletvekili se- çildi. İlhan benim elçilik ettiğim öneri için özür diledi. “Ben ölmeden yazar- lıktan ayrılmamaya kararlıyım” dedi. Gerçekten de ne önüne sürülen bol sõ- fõrlõ çekler ne de hapisler, işkenceler onu kendisine pek yakõşan Cumhuriyet’te ya- zõ yazmadan ayõrabildi. Ömrü boyunca bizlere Pencere’sin- den õşõk verdi. Ancak 21 Mart 2008’de yukarlardan emir alan bir savcõlar gru- bu onun evini basõp 40 saat sorguya çektirene kadar. Işõklar içinde yat unu- tulmayacak dostum. Doğan Avcõoğlu, İlhami Soysal, Muammer Aksoy, Bü- lent Ecevit, Turhan Selçuk ve Aziz Nesin’den sonra senden de ayrõlmak varmõş kaderimde. Bu Dünyada Bir İlhan Selçuk Vardı En büyük bilgem en büyük gülmececim Prof. Dr. SUNA KİLİ (Boğaziçi Üniver- sitesi Öğretim Üyesi): İlhan Selçuk, laik, ulusçu, kamu yararõnõ ön planda tutan ve eşit- liğe yönelik Cumhuriyetçilik anlayõşõnõn yõl- maz bir savunucusuydu. Onu şimdiden özlü- yoruz. KERİM AKSU (Giresun Belediye Başka- nı): İlhan Selçuk’un vefatõ dolayõsõyla tüm yakõnlarõna başsağlõğõ diliyorum. GÖKSAN SONER (Çağdaş Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi): Cumhuriyet Aydõn- lanmasõnõn bilge kişisi, İlhan Selçuk’u kay- betmenin derin üzüntüsü içerisindeyiz. GÜLBİN SÖZEN (YEKÜV Yönetim Ku- rulu Başkanı): İlhan Selçuk, yaşamõ boyunca doğru bildiği yoldan ayrõlmadan, Cumhuri- yet’in aydõnlõk Penceresi’nden düşüncelerini toplumla paylaşan, okuyan, algõlayan, sorgu- layan insanlarõn bakõş açõlarõna yön veren, cümlelerinden edebiyat, sanat, bilim akan de- ğerli düşünce adamõydõ. TAMER AKBAŞ (Emekli Orgeneral): Açmõştõ “PENCERE”sini aydõnlõklara. Işõk saçtõ / ülkesinin insanõna/ve insanlõğa yõllarca. Anlattõ doğruyu / Yõlmadan, usanmadan ve korkmadan / Ve her cesur kalem gibi/ o da al- dõ nasibini mapustan. Bir ömrü yaşadõ; eğil- meden, bükülmeden / onur dolu, gurur dolu. Hep vererek / Nice fõrtõnalara göğüs gererek / Ama asla yõlmayarak / Anadolu’nun bu mert çocuğu. Sevdi insanõ / Sevdi doğayõ / Hakkõ, adaleti seven / Herkesi sevdi. Kimsesizlerin, güçsüzlerin, hak arayanlarõn, ezilmişlerin / Umudu oldu kalemi. Ve gün geldi / kapandõ yaşama penceresi. Ama hep açõk kalacak / Aydõnlõklara açõlan “PENCERE’si. Yard. Doç. SABİHA HAKAN: 55-60 yõldõr babamdan dolayõ evimize giren Cum- huriyet gazetesini ve Büyük Usta’nõn yazõlarõ- nõ 40 yõldõr okuyorum. Okumaya da devam edeceğim. Usta’nõn her bir yazõsõnõn ve Cum- huriyet gazetesinin bana her gün bir üniversi- te bitirttiğini söyler dururum. Öğrencilerime de mutlaka bir köşe yazõsõ okuyorum. Usta- mõzõn bize yaydõğõ aydõnlõğõn bizim de üzeri- mize sindiğini içten içe hep hissetmişimdir. Başkalarõnõn da bunu hissettiğini hissederiz. Bu engin bilgenin aydõnlõğõndan yararlanan bir öğrencisi olduğum için kendimi çok şanslõ görüyorum. Atatürk’e ve bu ulusa layõk bir evlat olarak yaşayõp aydõnlattõ. Bize hep reh- ber oldu. Işõklar içinde yat Büyük Bilge. Çok özel bir insanı kaybettik’ Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk’un vefatı nedeniyle dün gazetemizi ziyaret ederek taziyelerini iletti. Tanık, “Gerçekten çok özel bir insanı kaybettik. Selçuk’ları peş peşe kaybettik. Hepimizin, hepinizin başı sağ olsun” diye konuştu. (Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ) ‘Işõğõ bize hep rehber oldu’ Muzaffer İZGÜ Sevgili İlhan Abi Anõlar hiç yaşlanmõyor, sõmsõcak, taptaze, beyinde duruyor. İnsan istedi miydi, video- nun düğmesine basar gibi basõyor, anõlarõn içinde yüzüyor. Kaç yõl önceydi, Kenan Evren zulmü vardõ. Gözaltõndan çõktõktan sonra bir mek- tup yazmõştõm. O mektubu PENCERE’de yayõmlamõştõnõz. Bir sözcük eklemiştiniz: “Yorumsuz”, yorumsuzdu çileler, Ziver- bey’ler... PENCERE bana öyle güç vermişti ki... Hemen ardõndan yayõmlamõştõm, “Yıl Sıfır Darbe Hazır, Siz Bilirsiniz Paşam”õ. Telefonum çalmõştõ. Sizin sesinizdi. “Muzaffer, seni ciddiyete davet ediyo- rum” demiştiniz. Soluğum kesilmişti, heye- canlanmõştõm, kekelemiştim. “Sevgili abi, bir ciddiyetsizliğim mi ile- tildi size?” O kahkahanõzõ duymuştum. Rahatlamõş- tõm. Bana diyordunuz ki: “Muzaffer, Cumhuriyet bir CİDDİYET sayfası hazırlıyor. O sayfada siz de ya- zın.” Şunu da eklemiştiniz, “Sayfa küçük, az söz ama çok mizah.” Kaç yõl sürdü CİDDİYET bilmem ki... Kaç ciddiyetsiz politikacõyõ, yöneticiyi cid- diyete davet etmiştik. Yõl kaçtõ? Siz Ege Üniversitesi Hastane- si’nde yatõyordunuz. Her gün el ayak çeki- lince geliyordum yanõnõza, Turhan Abi de yanõnõzdaydõ. Yoğun bakõmdan çõkmõştõnõz. Yanõnõzda bir başka hasta daha yatõyordu. Bir akşamüzeri geldim, o hasta yok. Sorma- ya korktum. Sormadan siz söylediniz. “O gitti ama mutlu gitti. Buralar iyice sessiz kalınca burnundaki boruyu attı, be- denine bağlı telleri çıkardı, yataktan indi, karyolanın altındaki bir torbayı aldı, ya- tağına oturdu, torbayı açtı. Kocaman bir kızarmış tavuk. Buyrun İlhan Bey!” dedi. - Şaştõm, “hayır” dedim. - Yinme mi abem? dedi. - Yedi, koca bir tavuğu yedi... Sabaha kar- şõ da sen sağ ol... Ama adam öteki dünyaya tok gitti!.. O gözlerinizdeki põrõltõyõ görür gibiyim; hâlâ dudağõmõzdaki yarõm gülücüğü de. O günden sonra bizim evde hep kullanõldõ: “Yinme mi abem?” En büyük bilgem, en büyük gülmececim, õşõklar içinde yat.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear