Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK
Baştarafı 1. Sayfada
yasadışı dinleme-izlemelere bir yenisi eklendi.
Dinci habervaktim adlı site bir gece yarısı,
anayasa değişikliğinin oylanacağı saatlerde
Baykal’ın ilişkileri diye yamalı bohça, kırk
yerinden eklemelerle oluşturulan görüntüler
yayımladı.
Skandal peşinde koşan diğer internet siteleri
de nedir ne değildir, sahtekârlık mıdır değil
midir sorup soruşturmaya gerek görmeden
yayımlayanların üstüne yapışacak bu pisliği
sitelerine koymakta gecikmediler.
Başbakan’ın, Genelkurmay Başkanı’nın özel
veya resmi konuşmalarının, görüntülerinin
yayımlanmasından sonra internet rezilliği ana
muhalefet liderine kadar uzandı.
Adı ve görevi nedeniyle gündemde olanların
karşılaştığı saldırılar elbette tepkiyle karşılandı
ama ya adı ve göreviyle kamuoyunun sürekli
dikkatini çekmeyen kimi bürokratların, emekli
veya muvazzaf subaylara, gazetecilere
internetteki saldırılar? Hepsi internet mağduru.
Başbakan dinleme olayları boyutlandığı bir
gün “beni de dinlediler” demekle yetindi.
Genelkurmay Başkanı bir açıklamayla rezaleti
göğüslemeye çalıştı.
Şantaj, tehdit sürüp gidiyor. Hükümet bu tür
yayınlara ne yapıyor?
Beni de dinlediler, diyor. O kadar!
Hükümet internet sitelerinden gerçeğe aykırı
yayınlara karşı ne zaman önlem alacak?
Önlem alınacağı umudu veren bir işarete de
rastlanmıyor.
Rezaletin bu noktaya kadar gelmesinde bir
numaralı sorumlu hükümet.
Zira Ergenekon soruşturmasıyla birlikte
cumhuriyet savcılarının izinli izinsiz özel
konuşmaları, görüntüleri tam metin
halinde medyaya sızdırmalarına müsamaha ile
baktı. Savcılar da iddianamelerde delil olarak
kullandılar. Ses çıkarmadı.
Yaşadışı kayıtlar, sahte göntüler internet
sitelerinde cirit atmaya başladı.
Deniz Baykal’ı 1960’lardan beri tanıyorum.
Baykal’ın siyasal yaşamındaki iniş çıkışları…
bir siyaset adamı olarak izlediği politikaları
eleştirebilirsiniz ama özel yaşamına, aile
yaşamına toz konduramazsınız.
Yaklaşık 50 yıldır izlediğim, tanıdığım, her
şeye karşın doğru bildiği yolda giden Baykal’ın
yaşamında gizli kapaklı tek bir çizgi yoktur,
bulamazsınız. Özel yaşamı tartışılmayacak
kadar şeffaf, olumsuz bir çizgi, ufacık bir nokta
içermeyen ender siyaset adamlarından biridir.
Bu saldırı yalnız Baykal’ın ve adı geçen
milletvekilinin kişisel haklarına saldırı değildir.
Bu saldırı Baykal’ın hanımefendi eşine,
çocuklarına ve torunlarının kişisel haklarına da,
toplum ahlak kurallarına da bir saldırıdır.
Rezaletin ortaya çıkmasıyla; tabii din uğruna
her türlü rezilliği kullanan bir iki gazete dışındaki
medya; dün Baykal’a komployu lanetledi. Karşı
çıktı.
Bir iki köşe “böyle bir rezalete adı karışan
Baykal’ın derhal genel başkanlıktan istifa etmesi
gerektiğini” yazdı.
Örneğin Tufan Türenç’in Hürriyet’te
savunduğu gibi, bir iftirayı, iftiradan da öteye
bir alçaklığı sanki gerçekmiş gibi kabullenerek
Baykal’ın görevinden istifasını istemek?
Ya da aynı gazetede -Fatih Çekirge gibi-
Baykal’ın “yol ayrımında” olduğunun altını
çizmek?…
…Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı
özdeyişini anımsatıyor.
Bir tarihte ne internet siteleri; ne kayıt terörü
ve böyle rezil iftiralar vardı. Lider düzeyindeki
kimi genel başkanlar, başbakanlar hakkında
fısıltı ile -Baykal örneğinde olduğu gibi- zaman
zaman türlü çeşit cinsellik içeren uydurma
söylentiler dolaşırdı siyaset kulislerinde.
Çoğu da özel sekreterleriyle ilişkiden söz
ederdi.
Öylelerini bilirim ki ailesine çok yakın olan
birisi hem eşiyle dostluk sürdürür hem de o
lider, başbakan hakkında sekreteriyle böylesi
asılsız söylentiler yayardı.
Liderin platonik aşkını doğru imiş gibi
yayanlara rastlanırdı. Hiçbiri yazılmadı. Hiçbiri
doğru değildi.
Bugünlerde Adnan Menderes’in Ayhan
Aydan ile yaşadığı aşk, sonu dramla biten bir
film senaryosu gibi anlatılıyor.
Menderes’in gizli yaşamını kanıtlayan
fotoğraflar o zaman muhalefetteki CHP’nin
organı Ulus gazetesinde yayımlanmak üzere
getirildi.
CHP lideri İsmet İnönü Menderes’in özel
yaşamıyla ilgili diyerek resimlerin asla
yayımlanamayacağı emrini verdi Ulus’a...
Üstelik İnönü’nün DP ve Menderes iktidarına
karşı kıran kırana savaştığı günlerdi o günler…
İnönü gibi liderler mazide kaldı.
SAYFA 9 MAYIS 2010 PAZARCUMHURİYET
10 HABERLERİN DEVAMI
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 9 Mayıs
Oslo B 13
Helsinki Y 9
Stockholm Y 11
Londra Y 13
AmsterdamB 12
Brüksel B 14
Paris Y 16
Bonn Y 15
Münih Y 17
Berlin Y 19
Budapeşte Y 20
Madrid Y 19
Viyana Y 19
Belgrad Y 19
Sofya Y 18
Roma B 20
Atina B 24
Zürih Y 17
Moskova Y 23
Aşkabat Y 25
Taşkent PB 31
Bakû Y 21
Bişkek PB 27
Tiflis Y 25
Kahire B 29
Şam B 35
İstanbul Y 23
Edirne Y 24
Kocaeli Y 26
Çanakkale Y 21
İzmir Y 27
Manisa Y 30
Denizli Y 31
Zonguldak Y 19
Sinop Y 18
Samsun Y 19
Trabzon Y 17
Giresun Y 17
Ankara Y 26
Eskişehir Y 26
Konya Y 25
Sıvas Y 25
Antalya Y 24
Adana Y 29
Mersin Y 26
Diyarbakır Y 30
Şanlıurfa B 31
Mardin B 26
Siirt Y 27
Hakkâri Y 19
Van Y 17
Kars Y 15
Tüm yurt parçalı ve
çok bulutlu, Doğu Ak-
deniz kıyıları ile Gü-
neydoğu Anadolu’nun
güneyi dışında tüm
yurt sağanak ve gök-
gürültülü sağanak ge-
çecek. Yağışlar batı
Karadeniz kıyıları ile
Erzincan, Tunceli, Er-
zurum, Sıvası ve Kay-
seri çevrelerinde kuv-
vetli olacak. Hava sı-
caklığı yurdun iç ke-
simlerinde 1-3 dere-
ce azacak, diğer yer-
lerde önemli bir deği-
şiklik olmayacak.
“Her gün demokrasi
tehlikeye düşüyor. Atatürk
düşmanlığı her geçen gün
tırmanıyor. Her geçen gün Türk
ordusunu yıpratma faaliyetleri
inanılmaz bir hızla sürüyor.
Emeklisi, memuru parasızlıktan,
ilgisizlikten kırılıyor. İnsanlar
sokağa dökülmüş; hukukçular,
savcılar, hocalar, profesörler
hapishanede. Vatandaşın karnı
aç, işçiler grevde, insanlar
mahkemeye bile çıkmadılar.
Sadece bir iddianame sonucu
hapishanede yatıyorlar. Suçlu
oldukları dahi kanıtlanmış değil.
Ondan sonra benden destek
istediğini bana söyle. Ben
bileyim, parmağımızı taşın
altına sokacağız, ne taşı o?”
Sevgili Levent Kırca, kısaca
her şeyi özetlemiş. Büyük
sanatçı olmak budur. Kişilikli,
onurlu, gerçek bir yurtsever,
Atatürk devrimlerine bağlı bir
aydın... Türkiye’yi günden
güne bir şeriat toplumu
biçimine sokmaya çalışanlara
verilecek en güzel yanıtın bir
sanatçıdan gelmesi, hâlâ
uykuda olanların gözlerini
açmayacak mı?
Ülke bir yoksulluk
deryasında sürükleniyor.
Milyonlarca insanımız açlık
sınırının altında yaşıyor. O
kadar ki, iktidarın seçim
öncesinde kapısının önüne
bıraktığı un, makarna
paketlerine bile veriyorlar
oylarını! Aldanmak, aldatılmak
yoksul halkımızın kendini
kurtaramadığı bir zorunluluk...
Kaç kez yaz, bitmez! Şu
Ergenekon saçmalığı daha kaç
yıl sürecek? İçeri tıkılan bunca
aydının, bunca yurtseverin
çilesi ne zaman dolacak?
Balbay, Perinçek, Özkan ve
daha niceleri?
Üniversite dekanları,
rektörleri, profesörleri! Neden
suçlandılar, neden
hapsedildiler? Neden bir türlü
adalet onları kurtarmıyor,
kurtaramıyor. Savcılar,
yargıçlar mı acımasız;
gerçekleri görmekten
kaçınmaları neden?
Gerçek savcı, “Ben
Ergenekon savcısıyım” diyen
AKP lideri Başbakan Tayyip
Bey mi? Bir gün, bütün bu
haksızlıklar Yüce Divan’da
görüşülmeyecek mi? İstedikleri
kadar keyiflerine uygun bir
anayasa hazırlasınlar, Atatürk
Cumhuriyetinin kurumlarını,
yasalarını değiştirmek
isteyenler boşa uğraştıklarını
bir gün anlayacaklardır.
EVET / HAYIR
OKTAY AKBAL
TC’yi Korumak ve Kollamak
IŞIL ÖZGENTÜRK
Malatya Gene
Altın Renkli
Dört yıl önce Malatya’da ilk kez yapılan
İnönü Üniversitesi Kısa Film Festival’ine jüri
üyesi olarak gittiğimde “Altın Renkli Malatya”
diye bir yazı yazmıştım, o zaman da ülke krizli
bir dönemdeydi, ne zaman değil ki, pek çok
okurum boş işlerle uğraştığım için beni
eleştirmişti, işte şimdi bu kez 4’üncüsü yapılan
İnönü Üniversitesi Kısa Film Festivali için gene
altın renkli Malatya’dayım, gene çarşılar altın
renkli kayısılarla dolu, öğrenciler kıpır kıpır,
festival salonu dopdolu ve dünyaya
söyleyecek sözü olan herkes film yapma
peşinde.
Bu yazıyı yazarken kocaman bir tabağın
içinde duran kayısı atomlarına, elma
kurularına, hakiki pekmeze batmış sucuklara
dalıp dalıp gidiyorum ve emin olun üç günde
iki kilo aldım.
Şimdi kiloların asıl nedeni dondurmacı
Abdullah Karakum’dan nam-ı diğer Bodo’dan
söz etmeden önce, filmlere bir göz atalım.
Önce şunu söylemek durumundayım, bu aralar
o kadar çok belgesel ve kısa film izledim ki,
teknik ve anlatım kalitesinin giderek çıta
yükselttiğini belirtmeliyim. Ve ardından Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’dan bir
ricam var; bu ülkede kısa filmler, belgeseller
deniz derya, öyleyse mevcut bir yasayı işletme
zamanı geldi; yasa şu, bu ülkede de tıpkı diğer
Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da olduğu gibi
sinemalar her uzun metrajlı film seansından
önce bir kısa film göstermek zorundadır. Bu
yasaya uyan tek sinema yok. Bir ara
araştırmıştım cezası yüz lira, zaten kontrol
eden de yok. Şimdi bu yasayı hayata
geçirmenin tam zamanı, insanlar kısa filmle
sadece internette ve festivallerde
tanışmasınlar, sinemada görsünler, o kutsal
karanlıkta ve tıpkı şiirle tanışır gibi yeniden
hayatla tanışsınlar.
Gelelim inatla kısa film festivali olarak
sürdürülen İnönü Üniversitesi Festivali’ne,
yaşıma hürmeten son yıllarda beni her yerde
başkan yapıyorlar, diğer jüri üyelerinden biri
Yeşim Ceren Bozoğlu, onu filmlerinden,
dizilerden tanıyorsunuz. Öteki Nilay
Ulusoy’du, Bahçeşehir Üniversitesi’nde
öğretim görevlisi, Ziya Sönmez tam bir film
emekçisidir ve sevdiği bütün arkadaşlarının,
filmlerin vazgeçilmez oyuncusudur ve sinema
eleştirmeni, yazarı Fırat Sayıcı, bu arada dört
yıldır festivali düzenleyen Kadir Beycioğlu ve
ekibi jüriden tam not aldı!
Önünüzde tam sekiz belgesel var... Yani
işimiz zor, özellikle yönetmen Mustafa
Karakaya’nın “Göçkuşağı” ve Okan Aydın’ın
“Galla Bazarı” filminin görüntüleri olağanüstü.
Diğerleri de teknik kalite açısından her
düzeyde yarışabilir ama bütün jüri üyelerinin
gönül düştüğü bir film var; “Kahpe Devran”
hınzır yönetmenini, Cahit Çeçen’i Antalya Film
Festivali’inde ödül aldığı “Tamirci Çırağı”
filminden tanıyorum, belgesele yaklaşımı,
getirdiği üslup, mizah öylesine farklı ki, Kahpe
Devran’ı sevmemek olmuyor. Mevzu çok basit,
türlü hayallerle İstanbul’a gelen ve
tutunamayan üç adamı anlatıyor. Hepsinin
yolu önce bir Unkapanı Plakçılar Çarşısı’ndan
geçiyor, kimi acayip keman çaldığına inanıyor,
kimi İbrahim Tatlıses gibi türkü söylediğine ve
olmuyor işte ve onların hikâyeleri öylesine
içerden öylesine bir mizah ve hüzün yumağı
halinde anlatılıyor ki, onlar perdeden
çekildiğinde, bu ülkeye bir kez daha âşık
oluyorsunuz. Anlaşıldığı gibi birincilik Kahpe
Devran’ın. Jüri özel ödülü ise Bartın’da her salı
ve cuma kadınların 200 yıla yakın zamandır
sürdürdükleri bir geleneği anlatan “Galla
Bazarı”na gidiyor. Daha doğrusu o muhteşem
pazarcı kadınlara, tanrım ne çalışkanlar, ne
gırgırlar, ne yaşam dolular, onlara bir selam
gönderiyoruz.
Ön jüriye teşekkürler, bize 265 kurmaca
filmden sadece 11 film bırakmışlar. Birinciliği
paylaştırdık, oy çokluğuyla. Depremde ailesini
kaybeden ve yaşam sevincini yitiren bir genç
kızın anlatıldığı, yönetmenliğini Ayşegül
Yadigar’ın yaptığı “Güneşin Karanlığı” ve işsiz
güçsüz genç bir adamın her sabah uyanıp işe
giden çok çalışkan ve titiz adamların evine
yerleşip evdeki her imkânı nasıl kullandığını
anlatan, yönetmenliğini Kerem Altın’ın yaptığı
“Vardiya” ödülleri aldı. Jüri özel ödülü ise
ölümü ve yaşamı çok başarılı bir görsellikle
sorgulayan, yönetmenliğini Ömür Sinir’in
yaptığı “38 Derece”ye gitti.
Gelelim kilo almama neden olan meşhur
dondurmacı Abdullah Kapusuz, nam-ı diğer
Bodo’ya. 32 yıldır hem Kernek Aile
Gazinosu’nu işletiyor, hem de dondurmada
iddia sahibi. Haklı. Aile gazinosunun kocaman
göl gibi bir havuzu var, şelale suyuyla doluyor,
Hıdırellez akşamı oraya gittik, öylesine doluydu
ki, bir kâğıda bir ev resmi yapıp suya
atamadım ama dondurma yedim. Bodo’nun en
övündüğü olay ise şu: Müslüm Gürses ve
Muhterem Nur’u bu gazinoda o evlendirmiş, o
gün bu gündür mutlu yaşarlarmış. Bir ara “Seni
de evereyim” dedi ve ben son lokma
dondurmayı hızla yutup fırladım ayağa...
isilozgenturk@gmail.com
Ergenekon’da yine tahliye yok
İstanbul Haber Servisi - İkin-
ci Ergenenekon davasõndan 15 ay-
dõr tutuklu bulunan gazetemiz
yazarõ Mustafa Balbay, oyçok-
luğuyla tahliye edilmedi. 13. İs-
tanbul Ağõr Ceza Mahkemesi
Başkanõ Köksal Şengün, top-
lam 18 sanõğõn tutukluluk halle-
rinin devamõna ilişkin karara mu-
halefet şerhi koydu.
Davanõn önceki günkü oturu-
munda talepler konusunda iddia
makamõnõn görüşlerini açõklayan
savcõ Mehmet Ali Pekgüzel,
mahkemede savunmayõ aşan ko-
nuşma yapan sanõklar konusunda
resen suç duyurusunda buluna-
caklarõnõ açõkladõ. Savcõ Pekgü-
zel, en başta iddia makamõndaki
cumhuriyet savcõlarõna yönelik ol-
mak üzere, Türk Ceza Kanunu ta-
nõmlamasõna göre duruşmalar sõ-
rasõnda hakaret, tehdit, iftira, dev-
letin kurum ve organlarõnõ aşağõ-
lama gibi açõkça suç oluşturabi-
lecek sözler söylendiğini savu-
narak şöyle devam etti: “Suç
oluşturan eylemler asla savun-
ma hakkı sınırlarında kabul
edilemez. Savunmayı da güç-
lendirmeyeceği açık olan bu
tutumun, bir engelleme söz ko-
nusu olmadığından bazı sanık
ve müdafilerince kasıtlı olarak
ve ısrarla sürdürüldüğü göz-
lenmektedir. Şimdiye kadarki
mahkeme uygulaması dikkate
alınarak bir süredir mahke-
menin suç duyurusunda bu-
lunmasına karar vermesi talep
edilmemektedir. Ancak, du-
ruşma tutanakları tanzim edil-
diğinde suç oluşturan her bir
eylem için resen işlem yapıla-
cağını bildiriyoruz.”
Heyetin ara kararlarõnõ saat
23.30 sõralarõnda üye hâkim Se-
dat Sami Haşıloğlu okudu. Tu-
tuklu sanõk Tuncay Özkan’a ait
olduğu iddia edilen, “Susurluk
Raporu ve ek dosyasının” asõl
belgeler olup olmadõğõnõn kont-
rolü gerektiğini kaydeden mah-
keme, eski başbakanlardan Mesut
Yılmaz’dan raporun aslõnõn ye-
niden istenmesine karar verdi.
‘Beklenen gaye sağlandı’
Başkan Köksal Şengün, Bal-
bay ve Özkan’õn, “Tutukla-
madan beklenen gayenin sağ-
lanmış olmasını ve de gere-
kirse Adli Kontrol Uygula-
masının düşünülebileceğini”
göz önüne alarak tahliye talep-
lerinin kabulü için oy kullandõ.
‘Bilirkişiyi
dinleyin’
İstanbul Haber Servisi - Balyoz Dar-
be girişimi iddialarõ çerçevesinde tutuk-
lu yargõlanan eski 1. Ordu Komutanõ
emekli Orgeneral Çetin Doğan’õn tahli-
ye edilmesi için başvuruda bulunuldu.
Avukatlarõ, askeri bilirkişi raporunda in-
celeme sonuçlarõ doğrultusunda Do-
ğan’õn serbest bõrakõlmasõnõ istedi.
Balyoz soruşturmasõ evraklarõ üzerin-
deki yasağõn kõsmi olarak kaldõrõlmasõy-
la ortaya çõkan askeri bilirkişi raporu, bu
soruşturma kapsamõnda tutuklu bulunan
emekli Orgeneral Doğan’õn tahliye iste-
mine gerekçe oldu. Doğan’õn avukatlarõ
Celal Ülgen ve Hüseyin Ersöz, İstan-
bul 12. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne sun-
duklarõ dilekçede tahliye isteminde bilir-
kişi raporundaki tespitlere yer verdiler.
Ayrõ bir soruşturma yürüten 1. Ordu
Askeri Savcõlõğõ’nõn istemi üzerine Al-
bay Yavuz Fildiş tarafõndan hazõrlanan
ve 1 Nisan tarihinde sivil savcõlõk soruş-
turma dosyasõna giren bilirkişi raporun-
da, “belgenin kuvvet, ordu komutan-
larının imzasına arz edilecek nitelikte
olmadığı”, “DVD ve CD’lerin hiçbiri-
nin dijital imzalı olmadığı, bu nedenle
belgelerin gerçekliğinin kanıtlanması-
nın mümkün olmadığı”, “söz konusu
dosyaların ideal bir bilgisayar ortamı
yaratılarak kolaylıkla üretilebileceği”
konularõna dikkat çekilmişti.
Avukatlara geç bildirim
Balyoz soruşturmasõ dosyasõ üzerin-
deki yasağõn kõsmi olarak kaldõrõlmasõ
kararõnõn da başvuruyu yapan avukatlara
6 gün sonra bildirildiği öğrenildi. Edini-
len bilgilere göre, Çetin Doğan ve Süha
Tanyeri’nin avukatlarõ olan Celal Ülgen
ile Hüseyin Ersöz, dosya üzerindeki ya-
sağõn kaldõrõlmasõ başvurusunu 8 Ni-
san’da yaptõ. Mahkeme 30 Nisan’da ya-
sağõn kõsmi olarak kaldõrõlmasõna karar
verdi. Avukatlarõn sürekli yazõlõ ve sözlü
başvurularõna rağmen yasağõ kõsmi ola-
rak kaldõrma kararõ 6 Mayõs’ta bildirildi.
DOĞAN’IN AVUKATLARI
Hain pusuya 2 şehit
Yurt Haberleri Servisi -
Şõrnak’õn Uludere ilçesi ve
Hakkâri’nin Yüksekova il-
çesinde mayõna basan 2 as-
ker şehit oldu. Hakkâri’nin
Yüksekova ilçesine bağlõ
Dağlõca bölgesinde jandarma
karakoluna düzenlenen sal-
dõrõda şehit düşen Uzman
Onbaşõ Abidin Tanrıkolu
toprağa verildi.
Uludere’de Irak sõnõrõ ya-
kõnlarõndaki Ortaköy-Andaç
bölgesinde güvenlik güçle-
rinin yaptõğõ yol kontrolü sõ-
rasõnda, terör örgütü PKK
üyelerince yol kenarõna yer-
leştirilen el yapõmõ mayõnõn
patlamasõ sonucu Piyade Er
Emin Şener ağõr yaralandõ.
Tedavi altõna alõnan Şener,
tüm müdahalelere karşõn kur-
tarõlamayarak şehit düştü.
Şehidin cenazesi helikopter-
le memleketi Van’a gönde-
rildi. Şehit için İskele Cami-
si’nde tören düzenlendi. Oğ-
lunun Türk bayrağõna sarõlõ
naaşõna sarõlan acõlõ anne,
Kürtçe ağõtlar yaktõ. Jandar-
ma Asayiş Kolordu Komu-
tanõ Korgeneral Nazmi Al-
tıntaş, şehit babasõnõ teselli
etmeye çalõşõtõ. Acõlõ baba,
Korgeneral Altõntaş’a “Ema-
nete sahip çıkmadınız” di-
ye sitem etti. Şehidin dayõsõ
Mustafa Mahmutoğlu,
“Kardeş kardeşi öldürü-
yor. Bu kanı durdurun” di-
yerek teröre lanet okudu.
Şehidin cenazesi, İskele Me-
zarlõğõ’nda toprağa verildi.
Dağlõca’da 2 askerin şehit
olduğu terörist saldõrõnõn ar-
dõndan bölgede başlatõlan
operasyonlarda teröristlerce
araziye döşenen el yapõmõ
mayõnõn patlamasõ sonucu
dün 1 çavuş ağõr yaralandõ.
Asker tüm müdahalelere kar-
şõn kurtarõlamadõ.
Dağlõca’daki çatõşmada şe-
hit düşen Uzman Onbaşõ
Tanrõkolu, Adõyaman’õn Bes-
ni ilçesinde düzenlenen tö-
renin ardõndan son yolcu-
ğuna uğurlandõ.
Şõrnak ve Yüksekova’da mayõna basan iki asker
şehit oldu. Son 11 günde şehit sayõsõ 13’e çõktõ
Savcõ Pekgüzel, bazõ sanõklar hakkõnda suç duyurusunda bulunacağõnõ açõkladõ
2. Ergenekon davasõnda Mahkeme Başkanõ Şengün,
aralarõnda yazarõmõz Mustafa Balbay’õn da olduğu 18 sa-
nõğõn tutukluluk hallerinin devamõna ilişkin karara mu-
halefet şerhi koydu. Şengün, Balbay ve Özkan için “ge-
rekirse Adli Kontrol Uygulamasõ düşünülebilir” dedi.
11 GÜNDE 13 ŞEHİT
8 Mayıs / Yüksekova’da 1 çavuş.
8 Mayıs / Irak sınırında 1 er.
7 Mayıs / Dağlıca’da 2 komando uzman erbaş.
3 Mayıs / Şırnak Çizre’de uzman çavuş.
1 Mayıs / Diyarbakır Lice’de 1 subay.
30 Nisan / Tunceli Nazimiye’de 1 astsubay, 1 uz-
man jandarma çavuş, 2 er.
30 Nisan / Hakkâri Çukurca’da 1 er.
27 Nisan / Şemdinli’de 1 uzman çavuş, 1 er şehit.
Şehit Şener için Van’da düzenlenen törende anne ve babası tabutun başından ayrılamadı.
Fotoğraf:AA
Askeri bölgeye yıldırım düştü
HAKKÂRİ (AA) - Hakkâri’nin Çukurca
ilçesindeki askeri bölgeye yõldõrõm düştü.
Yõldõrõm düşmesi sonucu terör örgütüne yö-
nelik yürütülen operasyonlar kapsamõnda
Kayseri Tugay Komutanlõğõ’ndan Çukur-
ca’ya görevli gelen 2 asker hafif şekilde ya-
ralandõ. Yaralõlar helikopterle Hakkâri As-
ker Hastanesi’ne kaldõrõldõ. Tedavi altõna
alõnan askerlerin iyi olduğu bildirildi.