23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
KULTUR DOĞAN KUBAN Batı, Çin ve Türkiye Imparatorluğun son çağında veAtatürk Türkiyesi'nde gelişme örneğiAvrupa idi. Menderes'e göre küçük Amerika olacaktık. Bundan on, on beş yıl önce geleceğin progra- mı Amerika'dan geliyordu. Bu yöntem geçerliliğinikoruyor. Bunun birtürsömürge kurgusu olduğunun farkına varmış olanlar olsa da, ancak Irak Savaşı ve son ekonomik krizden son- ra, Batı abonesi geri kalmış ülkelerin bazı aydınları dünyanın değişik bir çağa girdiğinin bi- lincine vardı. Fakatkökü derinlerde birAmerikan hayranlığı ve Amerikan'ın politik egemen- liği, özgür düşünme iradesini felce uğratmaya devam ediyor. A vrupa ve Amerika'nın nasıl zengin ve güçlü ol- dııklarınm ncdcnlcrini anımsamak bazı önyargıları orradan kaldırabilir. Amerikanın zenginliği baş- langıçta Suudiler ya da Arap Emirliklcri gibi doğanın be- dava sunduğu zenginlikleri olmuş meyve gibi toplamak idi. Bakir Ku:ey Amerika kıtası peırol, altın, madenlcr, or- manlar ve su kaynaklarıyla Avrupalı göymenler için bir hazineydi. Akan suda altın bulan, toprağı kazıp petrol fışkırtan, yarım yüzyılda kuzcyin omıanlarını yok eden, kızıldcrili- yi ko\'iıp (altı milyonunu öldürüp) uçsuz bucaksı: çiftlikler kuran, milyonlarca Afrikalıyı kölc olarak Avrupalı kor- sanlardan satın alan Amerikalılarm sabah fakir kalkanı akşam zengin oldu. Amcrikalının zenginliği bir tarihi te- sadüftür. Ne var ki göçınen Avrupalılar bu zenginliği rasyonel olarak kullandı. Avrupa bilimini, teknolojisini ve beyin gücünü transfer edip bilime, teknolojiye, sanayiye eğiti- me ve araştırmaya ağırlık vererek, Hitler döneminde Nazilerden kaçan bilim ve sanat adamlarına kucak aça- rak, 1945 den sonra, bütün dünyadan düşünür, bilim ada- ıtıı, ve sanatçı ithal ederek daha zenginleşti ve dünya ege- meni oldu. Avrupa eski Yunan'a dayanan bir bilim ve felsefe ge- leneği ve 18. yüzyıldan başlayarak geliştirdiği teknoloji ve 16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar süren bir sömürgecilik sü- recinde dünya egemeni ve zengin olmuştu. Onlar bu ege- mcnliği sonsu: sanıyorlardı. Sömürgeci Avrupalılann dün- ya tarihi bağlamındaki düşüncelerini Rudyard Kipling'in şu sözleri iyi anlatır. 'Asya Avrupa yöntemleriyle uygar olamaz. Asya çok kalabalık ve yok yaşlı' ( The Man Who Was, 1907) Fakar Asya 1950' den sonra uyandı. Çinliler 80 yıldır acılı, büyük bir mücadele içinde öz- gürlüklerine kavuştu. Oysa Yunan antikitesinden daha es- ki, dünyanın en zengin kültürlerinden birini yaratmışlardı. Belki de o eski birikimin yarattığı disiplin ve entelektü- cl zenginlikle kısa bir sürede, yine Avrupalı ve Amerikalı gözlemcilcrin anlatvıklarma göre, Amerika'yı ve Avrupa'yı sollayacaklar. Bugün ilginç bir düşünce aşamasma geldiler: Çağdaş yaşamm her alanında Batı uygarlığmm standartlanna ulaş- mak ve onları geçmek. Şimdi luınu geıçekleştiriyorlar. Kuşkusuz büyük bir nüfusun, tek bir partinin, büyük bir disiplinin olanaklarına da sahipler. Mao döneminde ya- bancı kültüre emperyalizmin ajanı olarak bakan bir an- layıştan bu rııtuma dnnmek köktenci bir karar. Burada Çin'in geleneksel pragmaıizıni öne çıkmış gö- rünüyor. Avrupalılar ve Amerikalılar sayısal olarak ula- şılacak eşicliklerin Batı ile aynı nitelikte olmayacağını şim- diden söylüyor. Bu en üstün uygarlığın kendi yarattıkla- n olduğu koıuısundaki megalomanilerinin ifadesi olarak da yorumlanabilir. Burada çağdaş Çin kültür atılımının musiki alarundaki boyutlannı dile getireceğim. Amerika bu alanda Avrupa'yı, ö:ellikle Hitler'den kaçan Almanlarm yardımıyla gcçmişti. Bugün dünyanın en iyi müzik okulları Amerika'da. Fakat geçen gün öğrendiğim şaşutıcı sayılan okuyuculara du- yurmak istiyorum. ' 50 MİLYON PİYANO ÖĞRENCİSİ VAR Mczzo Kanalı çağdaş Çin'de Musiki ve Lang Lang ad- lı 26 yaşmda çok ünlenmiş bir virtüozun yaşamını ve sa- natını ele alan bir prograrn yaymladı. Programın bir ye- rinde Çin'de 50 milyon piyano öğrencisi ulduğunu duyunca çok şaşırdım. Kolay tarafmdan Google'a başvurdum. Orada 2008 tarihli birmakalede bu sayının 36 milyon ol- dugu yazılı idi. (Bu Çin nüfusunun 35'te biridir.) Bu orana göre bh de bir musiki atılımı yapsak piya- no öğrcncn çocuklanınızın sayısmın 2 milyon olması ge- rekir. Türkiye'de 20 000 piyano öğrencisi varsa bu Çin'deki oranın yü:de biri olur. Yani bu alanda Türkiye yüz kat geridedir. Google'daki makalenin adı 'ABD'yegö- re Çin'in 6/1 Üstünlüğü'idi. Amerika'nın silahlanmaya Çin'e göre altı kat fazla para yatırdığını söyleyen yazar, Çin'in külrür alanındaki yatınmlarıyla dünya tarihinde olmayan bir boyutta entelektüel sermaye yatınmuu Asya lehine çevirdiğini vurguluyordu. Beijing'deki Çin ulusal konservatuarı Asya'nın en bü- yük konservatuarıymış. Çinliler dünyayı 13-14 yaşında öğ- rencileri ile istila ediyor. Sayısız büyük yanşmayı Çinliler kazanıyor. Makaleyi yazan Spengler adındaki yazar, bu gidişle bütün yarışmalan onların kazanabileceklerini söy- lüyordu. Türkiye'de birtakım kıt akıllılarm hâlâ farkına var- madıkları bir kültür patlaması, 1923 ile 1938 arasında- ki 15 yılda yaşandı. Bu İslam ülkelerinin hiçbirinde söz konusu olmadı. O dönem de Atatürk Çinlilerin bugün DirectX ile Oyun Programlama KemalAkay Genç bir bilgisayar uzmanı, henüz 1992doğumlu ve Notre Dame de Sion Fransız lisesi öğrencisi, ama meraklı ve3D animasyon ve dijital video sertifikasi almış Kemal Akay (kemal.akaY@siyahyanik.com).. Ve okurun veya da- ha iyisi belki de gençlerin karşısına Oyun programlama kitabıyla çıkıyor şimdi de.. yaşıtlanna veya daha büy- şüklerine diyor ki, eğer azim, heves ve inadınız varsa bu kitap size *ftirectx'u. Oyun Programlama başlangıç için büyük bir rehberolacak... Oyun programlama çokgeniş birdünya pazan olan bir bilgisayar yazılım sektörü. Ülkemizde de gelişiyor. Kimbilir bu kitap yeni ve becerikli gençleri de bu ala- na çağıracaktır.. Kitabın içindekilerin ana başlıklarına birgöz atalım: Oyun programcılığına giriş; C++/Windows Programlama; Dosya yönetimi; Oyun yönetimi; Direcffl Grafikleri; Directiııput; DirectSound; Oyun yapımı: Pong; Microsoft XNA 3.1; Test; Visual Studio'nun ayarlanması. Kaynakça. Pusula yayınları, vwm.pusula.com ulaştıkları tek uygarlıkta başarılı olmak düşüncesini sa- vunmuş vc uygulamıştı. Mao Tse Tung'un buna razı ol- madığı da anıınsanmalı. Atatürk'ün, Batı uygarlığınm tek çağdaş uygarlık ol- duğu düşüncesi bile birtakım koşullanmış beyinlerin milliyetçi şovenizm suçlamalarının temelsizliğini kanıt- lar. Yurtlanndan kaçan Alman bilginlere, sanatçılara, mü- hendislere, Amerika'dan önce kapılarını Türkiye açmış- tı. Çağdaşlık politikasındaki çatlaklara ve örgütlü ceha- letin direncine karşın Türkiye diğer İslam ülkeleriyle kar- şılaştırılamayacak kadar ileri bir ülkedir. Son yıllarda, dün- yada olan bitenler iyi yorumlanırsa, Atatürk'ün 20 yüz- yılın yetiştirdiği en büyük lider olduğunu söylemck için sayısız neden var. Çağdaş uygarlık düzeyini hâlâ hiçkav- rayamayan milyarlar yaşıyor dünyada. TEK UYGARLIKTA BULUŞMANIN ANLAMI Kuşkusuz eğer Asya bilim vç üretim liderliğini ele ge- çirirse Batı'nın şimdiye kadar tanımladığı uygarlığın de- ğişik ve daha evrensel bir basamağına geçeceğiz. Bunu ger- çekleştirecek olanlar Çin ve Hindistan gibi fakir ülkeler. Fakat bu fakir ülkeler, halklarının çekmekte devam et- tiği bütün sıkmtılara karşın, Batı'nın nefesini kesiyor, ce- haleti bir ölçüdc yenmek koşulu ile fakirliğin kesin bir ge- lişme engeli olmadığmı kanıtlıyor. A\Tupa ve Amerika sömürücü kapitsılizminin kozu, ce- haletin yaşaması. Bu statünün başlıca adayı da Müslümanlar. Cehalet her gelişmenin karşısmdaki temel engel olarak kalıyor. Çin, cehaletin baskısını kontrol ede- bildiğini: zaman bilim ve teknolojide, sanatta, sporda ve uluslarası ticarette yarışmanın olanaklı olduğunu kanıt- ladı. Gerçi dev gövdesiyle Çin'i başka ülkelerle karşılaş- tırmak olasılığı yok. Fakat uygulaınalı olarak verdiği bir ders var: Bürün dünyanın yarattığı tek bir uygarlıkta bu- luşmak. Atatürk'ün öğretisi de bu değil miydi? Avmpa yüz- yıllarca dünyaya ömek oldu. Bundan sonra başka yorumlar ve havalar da dinleyeccğiz. Bu Beethoven'a, Gershvrin'e ya da Tolstoy'a bir şey olacak anlamına gelmiyor. Uygarlık tanımı bağlamında insan yaratıcılığınm bütün kalburüstü ürünlerine sahip çıkmayı da içeriyor. Bu makaledeki değinmeler sadece sorunları anımsat- mak için. Bu bağlamda Türkiye'nin çağdaş aydın -çağ- daş tüccar değil- yetiştirmek konusunda çölleştiğini anımsaunak istiyorum. Sabahtan akşama kadar günlük po- litika yapılan bir ülkcnin, tesadüfün dışında, yüz binler- ce sanatçısı, doğru dürüst sporcusu, bilim adamı olmaz. Biz bir Katar ya da Dubai Türkiyesi olmayacağız. Ama bu cılız entelektüel donanımla çağdaşlaşmak, de- ve kervanıyla çölü geçmeye benziyor. Tayfun Akgül
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear