Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
D
eğinmeler
MU8TAFAŞERİF0NARAN
Ahmet Telli'nin 'Nidâ'sı
Y
aşanmış acılar
zamanta ha-
flfler. Gene de
bir ince sızı kalır.
Yatışan öfkelerin
kırgınlığa dönüş-
mesîdir bu! Ozan,
içindeki yalnızlığı
dinler. Yalnızlığın
sesine bırakır ken-
dini. Ateşin köze
dönüşüp küle sığın-
ması gibi bîr gizli sı-
zıdır bu! Bir sevi iliş-
kisinden arta kalan
yalnızlığa benzer.
Içinizdeki uzaklara
çekilmişsinizdir.
şükrü Erbaş "Kül
Uzun Sürer" diyor-
du. Küle gömülen
köz sımsıcak erimiş,
yitip gitmiştir. Ama
"kül" uzun sürer.
Sevf kırgınlığı top-
lumsal acılarla bir-
leşlr. Külün sıcaklığı
kolayca geçmez.
Toplum sorunların-
dan uzak durmaya
çalışırsınız. Içinizde-
ki öfkeyi küllenme-
ye bırakmışsınızdır.
"Yeni Toplumcular",
"Kırk Kuşağı Top-
lumcuları" gibi yük-
sek sesle konuşma-
yı sevmez. Nice ye-
nilgilerden geçll-
miştir. Bir dargın
durus gibi dolaylı
anlatımla bakarlar
toplumdaki çalkan-
tıya. Ahmet Telli de
Şükrü Erbaş gibi
"Yeni Toplumcu-
larm ikinci kuşak
ozanlarmdan sayı-
lır. Küle gömülen
közü eşelerken eski
anıların çağnsımıy-
la, biraz da Attilâ II-
han'ın diline özene-
rek "ahker diyor.
Bir koca ninenin
cezveyi küle sürüp
kahve pişirmesini
anımsıyor:
"Büyükbüyük nine alacakaranlıkta bir gölge
gibi kalkıp cezvesıni, kallavi fincanını sessizce
alırdı tel dolaptan. Sonra cezvesıni sürmek
için maşasıyla külleri bir yana itince, ahterler
belirirdi magalda. öyle göz göz, öyle kıpkızıl,
bütün geceyi ısıtan iri ahterler. Ve ben çocuk
kalbimle onlan magala düşmüş yıldızlar sanır-
dım.
Büyükbüyük ninem, her gece bu yıldızlarda
pişirirdi kahvesini."
KÖZ
Ahter sözcüğü Necati Bey'in bir beyitini
anımsattı bana:
"Yandı kül oldu Necati eyle ahından hazer
Gâh olur hâkister arasında ahker gizlenir."
Sevı ateşinden küle dönüşen Necati'nin öf-
kesinden kendini sakın. Unutma ki küller ara-
sında ateşini yitirmeyen közler gizlenir. Şiirin-
de gizli bir ateş olduğunu anımsatan Ahmet
Telli diyor ki:
"Harflerie üstü örtülmüş
Bir ahter olsa gerek şiir
Yine de yanar birinin canı
Kalbiyle açmakta çünkü kitabı."
Ahmet Telli'nin sesine kulak vermek için gö-
nül kapılannı açmak gerekecek. (NİDÂ, Şiirler,
Everest Yayınlan, 2010).
Yayın dünyasının sonsuzluğu-
na açılmak varken şiirin kapısını
yoklamaya çalışmak kimi okurlan
usandırabilir. Ama şiir gelenegi-
mizi, çağdaş edebiyatımızdakı
şiirin özel konumunu düşünür-
sek, bütün etkinliklerin temelinde
şiirsel bir güç olduğunu anımsar-
sak, değişen şıiri anlamaya çalış-
mak, yaşamaya çok yönlü bak-
mayı kolaylaştıracaktır.
Taşlıcalı Yahya'nın beyitini
anımsayalım:
"Kâşki sevdiğimi sevse kamu halk-ı cihan
Işimiz cümle heman kıssa-i canan olsa."
Buradaki "kıssa-i canarTı şiir olarak be-
nimseyelim. Ahmet Telli'nin "Nidâ"sına kulak
verelim.
Ahmet Telli "Yeni Toplumcular"ı Yetmiş
Kuşağı'na taşırken duyarlı bir şiıri yalın bir iç-
teniikle geliştiriyordu:
"Yalnız bir öfke ışıltısı kaldı
Gözlerimizin yorgun sulannda
Yaşamak bir inat oldu artık
Yaşamak bir direnme oldu zulme."
Ama Ahmet Telli toplumsal duyarlığa o alış-
tığımız şiirle bakmıyor. Baksa kendini gelişti-
rebilir miydi?
Şiir yorumlanna varmak, şiirbilim üzerine
açıklamalarda bulunmak nice ozanın, nice
eleştirmenin değişik görüşler sergilediği bir
alan haline geldi. Belli bir ozanı yorumlarken
bile birbiriyle çelişen görüşlerin ortaya çıkma-
sı, sıradan okurlan şaşırtabilir.
Ahmet Telli gibi deneyımli bir ozanın
"Nidâ"sı, kendi şiir geleneği içinde nasıl bir
gelişme göstermiş? Eski sözcüklerin çağrışım
gücü yeni imgelere yol açıyor mu? Dil aracılı-
ğıyla nasıl bir şiir yapısı kuruyor?
Bu sorulan yanıtlamaya çalışmak, Ahmet
Telli'nin "Nidâ"sını yorumlamak anlamına ge-
lecektir.
SEVİ İLİŞKİLERİ
Ister gizemci, ister toplumcu bir şiire yönel-
sin, bir ozanı sevi ilişkilerinden soyutlayamaz-
sınız. Tam tersine sevi ilişkisi, herhangi bir dü-
şünceye daha sıkı bağlanmayı sağlayabilir.
"Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra"
diyordu Ataol Behramoğlu.
Ahmet Telli şiirinin Şükrü Erbaş şiiriyle örtü-
şen bir özelliği var. Sevi ilişkisinin gücü insana
çok yönlü bakmayı kolaylaştırabilir.
Şükrü Erbaş diyor ki:
"Sevgillm,
Bu ülke senin gövden kadar masum olsaydı
Bir tek anne oğlunu devletten sormazdı..."
Ahmet Telli bütün "hasarlı" ilişkileri "aşkın
iyileştireceğine" inanmaktadır:
"Deniyor bir taşın sabnnı, çocuğun uslu
sevincini de.
Sinsi Tarih, aklı evvel felsefe, şımank
geometri
Canına okuyor şiirin, yalnızca aşk onanyor
onu
Onanyor ve coğrafyanın heryanı yara bere
içinde."
Taşlıcalı Yahya'nın beyitini gerçek anlamıyla
değerlendirmek gerekecek. Çünkü şiirin en
eski işi sevi ilişkisini yaşatmaktı. Kendini yine-
leyip dursaydı o ilişki çoktan tükenırdi.
Ahmet Telli'nin "Nidâ"sı o ilişkiye değişik bir
anlam derinliği kazandınyor. Alaturka şarkılan
yeniden yorumlarken, eski söylencelere çağ-
daş bir anlayışla bakarken, toplumsal barışa
ışık tutarken sevi ilişkisinin gücünden yaraıia-
nıyor.
Ahmet Telli, "Barikat Günleri" olarak nite-
lediği o kargaşa zamanından geçerek sevi
dinginliğine varmıştı. O "yoldaşlık günlerini"
de anımsamak gerek:
"Polisle çatışırken bitti galiba çocukluğum
ve ilk gençliğim
Yoldaşlık günleriydi; "Kardeşler!" diyordu
içimizden biri
"Dağın geyiği, dilin şiiri tanık olsun; anamızın
ak sütü
Tanık olsun ki haklıyız, kazanacağızl" Barikat
günleriydi."
Kavga günlerinde insanın sesi yorulmuyor,
daha bir inançlı, daha bir gür çıkıyor:
"! Alev bir nidâ idik ve arkadaşlık
günleriydi."
Ama o ses sevgilinin sesine dönüşünce
"alev bir nidâ" olmaktan çıkıyor. Içten içe ko-
nuşur gibi, daha etkili, daha yumuşak anlam-
lar kazanıyor:
"Sesin ne kadar benziyor sana
La minör, kumral, biraz şehlâ
Hüzünlü birgüz akşamı belki
Solgun ezgiler ve hatıralar
Deriiyor Çerkes çiçeklerinden."
Yunus Emre'den bu yana sevi, banşı çağı-
ran, sığınmamıza yarayan korunaktı:
"Ben gelmedim davi için
Benim işim sevi için."
Insanı iyileştiren, kendine yeni bir insan ya-
ratan bir serüven midir sevi? Ya da bir yangı-
na ateş taşımak mı? Ahmet Telli'nin içindeki
köz sönmek bilmiyordu:
"Kapı dışra çıkmak içinse aşk
Levhasına yüz sürüp, mâcera
Yangınına köz taşınmalıydı
Yazısıysa elbet yazılacaktı."
KABUĞUN ALTINDAKİ YARA
"Nidâ"da kendini sorgulayan bir Ahmet Telli
var. Yaşamanın bir yerlerine mi savrulduk? Bir
zamanlar savaşım vermenin bir anlamı yok
muydu? Dipte bir balık gibiyiz sanki, solun-
gaçlan tıkanmış bir balık:
"Dipte: Acının ve cansıkıntısının
Boşluğun ve en beterin dibinde
Solungaçlan tıkanmış bir balık
Arasıra yokluyor cürufun içinde
Sınıyor kanatan ucuyla birzoka
Hayat mı diyoriar içgüdü mü ne."
Sevi ilişkilerinin anlamını yitirdiği bir umut-
suzluk mu bu? Kendimizi umutsuzluğa bıraktı-
ğımız bir karabasan mı? Bu sevi çıkmazından
kurtulamaz mıyız?
"Sahileşen bir kâbus oluyor
Her macera yani her aşk
Ki orada sitemli sözler
Blrakmıştın sayfalar dolusu."
Ahmet Telli'nin "Nidâ"sı kınk sevilerin de se-
sini taşıyor. O kınk sevinin kabuk bağladığını
sanırsınız. Kim bilir nasıl bir anımsama eşeler o
anıyı:
"Dağlayıp geçmişti kor
Ve örtülmüştü üstü
Eşeliyorsun; sızlıyor
Kabuğun altında yara
Kanatacaksın."
Bir sevi yenilgisinden sonra toplumcu sava-
şıma girişmek gücü kalır mı? Sahi, biz neyi
kurtaracaktık? Arkadaşlar o kadar uzakta ki,
"gitgıde artıyor yalnızlıgımız."
Oysa Cahit Srtkı Tarancı,
"Dayandım aşk ile yürüttüm gemiyi"
diyordu.
Şimdi o coşku olmayınca, yanlızlığa sığın-
mak insanı kurtaracak mı? Ahmet Telli hangi
yılgınlığın eşiğinde duruyor da soruyor bize:
"-Şimdi hangi duvar dibinde
Kurşuna diziyoriar bizi?"
Belki de kendimizden kurtulmanın şiirini ya-
zıyor Ahmet Telli. "Çöle ve ölüme dönmeden
önce", kendimizi yalnızlıkla sınamanın şiirini:
"Yalnızlığın serin imgesiydi
Ve yakıştınldıydı mermere
Kalbi kınk bir sevgili gibi
Sığınmıştı kimi tenhalara
Tozlaşan ruhunda nice çöl
Ve ölümün izini taşıyarak."
O "NİDA'NIN YANKISI
Ahmet Telli biraz ara vermişti şiire. Onu yo-
rumlamak bu kadar kolay değil. Anlattıklannın
ötesinde bir şey var. Yenilgilerden geçen insa-
nın kınlganlığını anlatan bir şey.
Divan şiirinin "mısra-ı berceste" sayılan
Nev'i'nin bir dizesinde anlatmaya çalışıyor o
bilinmeyeni:
"Gönüldendir şikâyet kimseden feryadımız
yoktur."
Kötülük toplumundan kurtulmanın, mutlulu-
ğu sevi ilişkisinde aramanın yolu, suçlu söz-
cükleri bırakıp kendinden çıkmaya çalışmak
mıdır?
Ahmet Telli eski sözcüklerin çağnm gücün-
den yararianmadan da bunu başarabilecek bir
ozandır.
O "Nidâ"nın yankısı içimizde sürüp gidiyor."
Bu sayfayla ıletışım kurabılmek için dergilennizi ve
kıtaplannızı aşağıdakı adrese gondennız:
MustafaŞerifOnaran
Hekımköy Sıtesı 20 Sok No. 8 06800 Umıtköy-Ank. Tel.:
(0312)235 91 11-2362346
SAYFA 26 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 5