25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Stefan Zvveigin son yılları 'Bizler artık her yerde vatansız olacağız' Stefan Zvveig insan ve yazar olarak özgürlüğüne düşkündü. Dünyaca ünlü bu aydın hümanis- tin Hitler rejiminin dayamlmaz baskıları altında ruhsal çöküntüye uğraması çok trajiktir. Nazi faşizminin özgür düşünceyi yok etme girişimleri Zvveig'ı 23 Şubat 1942de ölütne sürüklemişti. O AhmetARPAD 1 ^*"^ telan Zvveig'ın 20. yüzyıl sa- ^ ^ vaş karşıtı yazarları arasında ^ ^ çok önemli bir yeri yar. Her K^r şeyc hümanizmin penceresin- den bakan Zvveig'ın şu sözleri önemli: "Savaşlardan nefret ederim. Kaba kııvvet insanların iç dünyasına hiçbir zaman huzur getirmez." So- runlarla dolıı bir yüzyılın iyi yürekli bu aydın yazarı şunu da der: "Ay- dınlıkla karanlığı, savaşla barışı, yükselişle alçalışı yakından tanımış olan kişi, hayatı gerçekten yaşamış sayılır..." Dünya politika olayları 1933 yılında Al- manya'da Nazilerin işbaşına gelmesiyle kanştı. Millet meclisi ateşe verildi, on bin- lerce sol görüşlü insan kamplara sürüldü. Yakın dostu Joseph Roth, Nazilerin yöne- time el koyduğıı 1933 yılında Zvveig'a yol- ladığı bir mektupta şöyle diyordu: "Çok büyük bir felakcte sürüklediğimizin far- kında olduğunuzu sanıyorum. Edebiyat yaşamımız yok olacak. Olup bitenler biz- , leri yeni bir savaşa sürükleyecek. Barbar- ı lar yönetimi ele geçirdi. Artık yaşamın üç paralık bile değeri kalmadı. Yanlış düşle- rekapılmayın." O günlerde Zvveig kötülüğün kapıya dayandığına bir türlü inanmak istemiyor- du. Birkaç ay sonra kitapları yakıldı, Insel Yayınevi eserlerini artık basamayacağını bildirdi, dostları Almanya'yı terk etmeye başladı. Stefan Zvveig adı "safkan olma- yanlar" listesine girdi. Mutluluklarla ve başanlarla dolu yaşamı böylece sona erdi. 1934 Şubatı'nda Gestapo, Salzburg'daki evine baskın yapıp silah aradı. Onu sosyal demokratlan desteklemekle suçlamaları üzerine ani bir karar verdi ve Salzburg'u terk etti. Daha sonra "Dünün Dünya- sı"nda yazacağı gibi o günlerde "üçüncü bir yaşama" başladı. Bu artık bir mülteci yaşamıydı. Birinci yaşamı 1914'te Dünya Savaşı'nın başlamasıyla son bulmuştu, ikincisine de 1934'te Naziler son vermiş- ti. 1934-1936 arasında Fransa'da, Isviç- re'de ve Birleşik Amerika'da söyleşiler ve edebiyat konferansları için bir süre dolaştı. Sonunda kesin kararını verdi ve Salzburg'daki evini büsbütün bıraktı. Eşyaların bir kısmını, Londra'da tuttuğu küçük bir apartmana taşıttı. Fakat yer- leştiği Ingiltere'de de kendini rahat his- setmedi. Savaşın şiddetini arttırması ve Hitler'in güçlenmesi Zvveig'ı daha çok bunalımlara soktu. Onlarca yıldır kafa- sından geçirdiği ve uğruna savaşım ver- diği "kültür Avrupası" düşünün artık gerçekleşmeyeceğini kavramıştı. Brezil- ya'da toplanan Milletlerarası PEN Club kongresi nedeniyle, 1936 yılında Güney Amerika'yı ilk kez gördü. Rio'ya ayak bastıktan sonra karısına yazdığı bir mek- tupta: "Aklımdan, hayalimden geçireme- yeceğim bir yaşamın en güzelini yaşıyo- rum" diyordu. SAYFA 18 "BİTKİLER GİBİ İNSANLAR DA KÖKSÜZ YAŞAYAMAZ" Uzun Amerika ve Brezilya yolculukları yaptığı 1935 ve 1936 yılları Zweig'ın ruh- sal durumıınıı bir sürc için de olsa diizel- tir. Ancak Avrupa'daki gelişmeler onu yi- ne dcpresyonlara düşürür. I937'de Salz- burg'daki villasını Nazilerin baskısıyla satmak zorıında kalır. Bir yıJ sonra eşi Friderike'den boşanır. Aynı günlerde çok sevdıği yaşlı annesi Viyana'da öliir. Elli yaşından sonra gittikçe artan tedirginlik- leri artık daha da bunaltıcı olmaya başlar. Hitler'in 13 Mart 1938 günü Viyana'ya girmesi ve Avusturya'nın dünya politika- sıtıdan silinivermesiyle en son gücünü de yitirir. Stefan Zvveig artık bir "vatansız ki- şi"dir. Bundan böyle Ingilizlerin vermiş olduğu bir belgeyle yetinecektir. Bu du- rum ona pek dokunur. Zweig, yarım yüzyıl boyunca kendini bir dünya yurttaşı olarak yetiştirdiği kanısınday- dı. Fakat elli sekiz ya- şında haymatlos olması ona pek ağır gelmişti. "Yurtsuzluğun bir karış topraktan daha önemli kayıplara yol açtığmı" anlamıştı; "bitkilergibi insanlar da köksüz uzun süre yaşayamaz- dı." Zvveig'ı bunaltıp tedirginleştiren olaylar giderek artıyordu. Al- man dilinin konuşulduğu ülkelerdeki okurlarını yitirmişti. Ünlü şair ve yazar yakın dostlan, vatanlarından uzak bir has- tane köşesinde, ya da bir otel odasında ölüyor, canlarına kıyiyordu. Tüm Avrupa Nazilerin elindeydi. Zvveig yorgun ve bez- gindi. O günlerde dostu Felix Braun'a yolladığı bir mektupta şöyle dedi: "Artık Alman dilinde yazamayacağız, çünkü bas- mayacaklar." Aynı yıl davetli olarak gittiği Birleşik Amerika'nın on beş kentinde konferans- lar verir, sayısız radyo ve gazete onunla röportaj yapar, basın toplantılarına katılır. O sıralar Nazi ordulannın Prag'a girdiği- ni öğrenir. Hemen Ingiltere'ye dönüp "uyuşturucum" dediği çalışmalara daha çok verir kendini. Ancak Londra'nın ban- liyösü Bath'ta geçirdiği aylarda daha çok kötümserleşir, depresyonlan artar. Yakın dostu Lavinia Mazucchetti'ye 1939 Tem- muzu'nda yazdığı mektupta: "Ben bu dünyada ikinci bir savaş daha yaşamak is- temiyorum" der. Kendinden 27 yaş kü- çük sekreteri, Yahudi asıllı Lotte Alt- mann ile 6 Eylül'de evlenir. Alman ordu- lan beş gün önce Polonya'yı işgal edince Zvveig'ın korktuğu ikinci Dünya Savaşı artık başlar. Nazilerin 1940 Haziranı'nda Fransa'yı ele geçirmesi üzerine Felix Bra- un'a şöyle yazar: "Kendimi evimde hisset- tiğim Fransa da gitti. Bir zamanlann Av- rupası'ndan kalan en son ülkenin de yok Stefan ve Friderlke Zwelg Salzburg'da (üstte). Stefan ve Lotte zvveig 1941 yılında Brezllva yo- lunda gemlde (altta). olmasıyla ben artık bir evsiz barksızım..." Ondan sonraki aylar ve yıllar Stefan ve Lotte Zvveig için bir kaçıştır, yorgun ve canı sıklündır. O günlerde Fransa'yı terk edip, Los Angeles'e sığınmış olan Franz ve Alma Werfel'e yolladığı mektuptaki satırlan çok kötümserdir: "Evim nerede bilemiyorum. Belki de ben şu satırları ya- zarken Ingiltere'deki her şeyim yakılıp yı- kıldı, kül oldu... Tekrar oralara dönebüe- cek miyim, dönmek isteyecek miyim? De- nizaşırı ülkelerdeki bu zorunlu tatilim sonsuza dek sürecek mi? Her gün açıp kapattığımız birkaç bavul, tuhaf duygu- lar, inanılmaz bir boşluk... Yoksa bu yaşam yepyeni bir özgürlük mü? Be- reket versin kâğıt ve mürekkep he- , nüz bulunuyor. Şu sıralar ya- şamımı yaşayacağıma kâğıt- <t lara karalıyorum onu..." ' "BİZLER YARIN DA BİR HİÇ OLACAĞIZ" Klaus Mann o günlerde New York'ta Beşinci (^ad- de'de karşısına çıkan Zvve- ig'ı görünce irkilir. Herde O Bir Ümitsizdi adlı kita- bında şöyle yazar: "Gö- riinümü çok kötümser- di. Bakışları boş ve tasa doluydu. Anıla- rımdaki hep keyifli o insan yok olup git- mişti. Tırab, olmamıştı, bakımsız biri gö- rünümündeydi... " C) aylarda Zvveig'ı gö- renler karşılannda yıkılmış, canından bezmiş bir insan buluyordu. Tek tesellisi, üzerinde çalıştığı Amerigo Vespuccihi- yografisi ile Düniııı Dünyası (Türkçesi: Burhan Arpad) anılarıydı. 26 Mayıs 1940 tarihinde günlüğüne şu notu düşer: "En iyisi insanın yanında hep küçük bir şişe morfin bulundurması..." Aynı günlerde yakın dostlarından (^arl Zuckmayer ile yaptığı bir sohbette söyledikleri de kö- tümserliğinin ne kadar ilerlemiş oldıığu- nun kanıtıydı: "Bizlerin sevmiş olduğu dünya kesinlikle bir daha geri gelmeyc- cek. Oluşacak yeni dünyada da artık sö- zümüz geçmcyecek. Söylediklerimizi hiç kimse anlamayacak. Bizler artık bütün iilkelerde vatansız olacağız. Biz bugün bir hiçiz, yarın da bir hiç olacağız..." 1941 yıhnın Ağustosunda bindikleri SS Uruguay transatlantiği Stefan ile Lotte Zvveig'ı Brezilya'ya götürür. Rio de Janei- ro yakınlarında, yazlık kent Petropolis'te bahçeli küçük bir ev kiralarlar. Ev üç odalıdır. Zvveig'ın en çok hoşuna giden geniş terasıdır. Petropolis'i, Habsburglar Avusturyası'nın ünlü kaplıcası Bad Ischl'e benzetir. Eve yerleştikleri 17 Ey- lül 1941 günü, eski karısı Friderike'ye yazdığı bir mektupta şöyle der: "Burada Avrupa'yı unutabilirsem, evimi, kitapları- mı ve her şeyimi yitirdiğimi aklımdan çı- karabilirsem, 'ün' ve 'başan'ya boş vere- bilirsem, Avrupa'da insanlar açlık ve yoksulluk içinde kıvranırken, ben bu Tanrı bağışı ülkede yaşayabilmek iznine kavuştuğumdan ötürü mutlu olurdum. Fakat Avrupa 'dan gelen haberler pek korkunç... Önümüzdeki aylarda otobi- yografimi iyice bir gözden geçirip, çalış- malarımı dalıa da yoğunlaştıracağtm. Şimdiye kadar bir kenarda unuttuğum bir noveli de ele alacağım." Petropolis yükseğe ku- rulmuştur, havası Rio'ya oranla oldukça temizdir ve herkesten uzaklaşmak iste- yenler için ideal küçük bir kenttir. Ilk eşi Friderike'nin ağabeyi ve kansı Rio'da yaşa- malarına karşın Zwe- '8o n ' a n pek aramaz. Ç 0 '' M t a n l S 1 vardır. Kimi gün, evinin az ötesinde yaşayan Gabriela Misstral - 1945'te Nobel Ede- biyat Ödülü'nü ka- zanmış olan Arjan- tinli kadın şair- ile görüşür. Rio'daki ya- yıncısı Abrahao Koogan ile de arada sırada haberle- şir. Bir yandan C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear