Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Balzac'tan sanat ve sanatçının sorunları
CİZU
BASYAPH
Gizli Başyapıt
Büyük izlenimci ressam Cezanne'ı, Picas-
so'yu, Henry James gibi bir yazarı ve Jacques
Rivette gibi bir sinema ustasını derinden et-
kilediği söylenen Balzac'ın Gizli Başyapıt\, gerçekten de
okuru içten ve derinden etkileyen bir öykü. özellikle sa-
natın ve sanatçının sorunlarına kafa yoranlar için.
~ı Aydoğan YAVAŞU
1
612 yılının Aralık ayında bir
gün, Nicolas Poussin adında
cebi delik ama yeteneldi bir
delikanlı, tıplu 1993 yılının
sonlarına doğru soğuk bir Aralık sa-
bahı, yalnızca fotoğraf çektirmek için
önüne kadar gelen Enis Batur'Ia Sa-
mih Kifat gibi, Paris'tcki Grands-
Augustins sokağındaki eski ve gör-
kemli yapınm öniine gelir. Gelir ve Fran-
çois Porbus Usta'nm evdc olduğunu öğre-
nir öğrenmez döner merdivenin sonundaki
sahanhkta karşılaştığı tuhaf giysili, gösteriş-
li dantcl yakalığı olan yaşlı adamla (Fren-
hofer) birlikte atölyeden içeri girer.
Ressam Porbus, Frenhofer karşısında
saygıyla egilir. Poussin'i ise, üstadın yanın-
da getirdiği sıradan biri olarak algı-
lar. Pouissin, kargaşa ve devrim-
ler dönenıindc daha o zamanlaı
ünlcnen ve kötü günlerde
herkes adına kutsal atcşi ko-
ruyan birkaç inatçının za-
man zaman ziyaret ettiği bir
tabloya dikkalle bakar. O
güzel resim, kendisini karşı-
ya geçirecek kayığın parası-
na vermeye hazırlanan Mı-
sırlı Merycm'i canlandırmak-
tadır.
Bu resim, yaşlı.ressam Fren-
hofer'in de hoşuna gitmektedir.
Fakat gene de bazı eleşürileri vardır.
Frenhofer'e göre, "Büyük şair olmak için
dil bilgisini iyi bilmek ve dû yanlışı yapma-
mak yetmez." O, baktığı resimde düşünce-
nin sıcaklığını da görmek, yakalanıak ister.
Bu amaçla Porbus'a sanat üstüne uzun bir
söylev vcrir. Porbus'un o resimde başarılı
ve başarısız olduğu yerleri gösterir. O ka-
dar ki, bir ara bir şövalyenin ve tuvalin kar-
şısma geçip paletinc aldığı boyalarla 'iki
aeemi'ye handiyse ders verir. Şövalyedeki
gergin beze karmaşık renkleri bir deli gibi
vururken, öte yandan heyecanla, çılgınlar
gibi anlatmaktadır:
".. .Şurada Tiziano'nun zengin ve sanşın
rengi, rıpkı zayıl bir kalıbı kınuı erimiş
tunç gibi, onıı içine döktüğün ince Dürer
çizgisini patlatmış. Başka yerde çizgiler da-
yunmış ve Venedik paletinin olağanüstü
taşkmlığuıa karşı koymayı başarmışlar. Fi-
gürü ne kusursuz biçinıde çizmiş, ne de
kusursuz biçimde boyamışsın; bu kararsız-
lığın izleri her yerde görülüyor. U iki ra-
kip tarzı aynı üstün yeteneğin potasında
eritmek için gerckli gücü kendinde görme-
diysen, yaşam koşullarmdan biriııin sirnge-
si olan o birliği elde etmek için, açıkça iki-
siııden birini seçmek gerekirdi."(.. .)"Sa-
natın görevi, doğayı kopyalamak değil, dı-
§avumıaktır.(...) Bizim işinıiz, nesnelerin
ve varlıkların düşüncesini, ruhunu, çehre-
sini ele geçirmektir. Görsel etkiler! Görsel
etkiler! ...Yaşamın geçici arızalarıdır onlar;
kendisi değildir. Bir el yalnızca bedene
bağlanmaz; yakalamamız ve aktarmamız
gereken bir düşünceyi sürdüriir ve dışavu-
rur. Ne ressam, ne şair, ne de yontucu,
görsel etkiyi nedeninden ayırmamalıdır;
baş edilmez biçimde birbirinin içindedir
onlar. (...) Güzellik şakaya gelmez. Ken-
dini kolay ele vermez. Teslim olmaya zor-
lamak için sıkıştırmak, sıkıca sarılmak ge-
rekir."
Frenhofer'in acımasız eleştirileri Pous-
sin'i tedirgin eder. Yaşlı üstada karşı çıkar.
Ustat, "Kim bu ufaklık?" diye sorunca Po-
ussin, "Her türlü bilginin kaynağı olan bu
kente (Paris'e)" yeni geldiğini söyler. Por-
bus'un uzatuğı bir kâğıda Meryem'in çizgi-
lerini oracıkta ustalıkla aktarır. Poussin'in
çizgilerini başarılı bulan Frenhofer, eskiler-
de kalmış ünlü ressam Mabuse'ün tek öğ-
rencisi olduğunu söyler ve Porbus ile Po-
ussin'i birlikte, birkaç kadeh şarap içmek
ve gene sanattan, resimden konuşmak için
evine davet eder. Frenhofer'in evine gel-
diklerinde Porbus, Frenhofer'in
"Kavgacı Güzel" adlı henüz ha-
zırlık aşamasında olan cfsanevi
tablosunu görmek ister. Bu
konuda epey ısrarcıdır. Yaşlı
ressam buna kesinlikle izin
vermez, çünkü onu henüz
kusursuz bulmamaktadır.
Şaşırtıcı bir §ey tabii:
Yaşlı ve inatçı ressam Fren-
hofer hâlâ, "Alı, aşk bir gi-
zemdir, yalnızca gönüllerin
Jibinde yaşayabilir ve bir er-
kek, isterse en yakın arkadaşı-
na, 'îşte benim sevdiğim!' dedi-
ğinde, her şey bitmiş demektir" de-
mektedir. Tabii gene de Gillette'i aniden
karşısında görünce irkilmiş ve kızın "ürkek
bir Gürcü kızının saf ve sade edasıyla"
dunnasına hayran kalmıştır.
Atölycye çağrılan Porbus ile Poussin, tu-
valde hiçbir şey göremezler. Yaşlı tilkinin
kendileriyle dalga geçtiğini düşünürler.
Çünkü tuvalde yalnızca sayısız tuhaf çizgi-
ler vardır. Tabii bir de tuvalin bir köşesin-
de çıplak bir ayağı ucu. Fakat Frenhofer,
orada kusursuz bir kadın resminin varlı-
ğında inat etmektedir. Epey sen tartışma
sahnclcrinden sonra şöyle der Frenhofer:
"Yürürken yalnızca yürümüşüm. Hiçbir
şey üretmemişim!" Böyle de dese, Frenho-
fer, Catherine adlı o 'efsanevi tablo'sunu
yeşil bir şayakla örttükten sonra konukları-
m scssizce, aceleden ezilip büzülerek atöl-
yesindcn kapı dışarı eder. O gece, bütün
tuvallerini yaktıktan sonra ölür.
Kitabm Fransızca aslından olağanüstii
güzellikle çeviren Samih Rifat, Balzac'ın
Gizli Başyapıt adlı bu kitabıyla tutkulu bir
ilişki kuran -Cezanne hariç- bir başka bü-
yük ressamın da Picasso olduğunu söylü-
yor ve ekliyor: "Balzac'ın Gizli Başyapıfı
özellikle sanat dünyasını çok ilgilendirmiş
bir metindir. Çünkü tepeden tırnağa res-
min, sanatın, yaratının sorunlanyla örülü-
dür. Yazddığı dönemden başlayarak res-
şamları, sanatçılan, sanat tarihçilerini şa-
şırtmış, düşündürmüş, heyecanlandırmış-
Ur." •
ii
'... hoyratça aransa üstümüz
sinsice eşelense cebimiz
hiçbir şey çıkmazdı birbirimizden başka;
ne ihanete, ne sadakate
bulamazlardı bir kanıt
biz; birbirimize görüntir
birbirimize kokardık..."
Gizli Başyapıt/ Honore de Bdzac/ Çe-
viren: Samih Rifat/ Can Yaytnlart/ 60 s.
C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 4 1 SAYFA 11