28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - CHP, Başbakan Tayyip Er- doğan’õn bütçe görüşmeleri sõra- sõnda “CHP raporu” diye açõkla- dõğõ ve içinde “İster güvenlik güçlerimiz ve askerlerimiz ol- sun ister ona silah doğrultan kandırılmış gençler olsun hepsi bizim çocuklarımızdır, akmakta olan kan kardeş kanıdır” ifade- lerinin yer aldõğõnõ iddia ettiği ra- porun “CHP raporu” olmadõğõnõ açõkladõ. CHP Genel Merkezi’nden yapõ- lan açõklamada, Başbakan Erdo- ğan’õn adõnõ 4 kez değiştirdiği “ay- rıştırma ve yıkım projesi suçuna” CHP’yi de ortak edebilmek için CHP Genel Başkanõ Deniz Bay- kal’a mektup yazõp görüşmek is- tediği anõmsatõldõ. Baykal’õn “ka- palı kapılar ardında yapılan gö- rüşmelere benzetilmemesi ve ge- rektiğinde kamuoyunun bilgisi- ne sunulması için kaydedilmesi” koşuluyla görüşmeye “evet” dedi- ği belirtilen açõklamada, CHP’nin bu konuyla ilgili 3 ra- porunu mektubun ekin- de Erdoğan’a sunduğu kaydedildi. CHP’nin Erdoğan’a da sunduğu resmi raporlarõnõn “Do- ğu ve Güneydoğu So- runlarına Bakış ve Çö- züm Önerileri (1989)”, “Türkçeden farklı dil- lerin kullanılması hak- kında kanun teklifi (1991)”, “CHP Programından Doğu ve Güneydoğu sorunları hakkındaki bölümler (2008)” başlõklõ raporlar olduğu kaydedilen açõklamada, “Sayın Başbakan CHP’nin resmi raporlarında ara- dığını bulamamış olacak ki ku- rultay, Parti Meclisi (PM) ve Merkez Yönetim Kurulu’nda (MYK) kabul edilerek CHP Bel- gesi hüviyetini kazanmamış ça- lışmalara sarıldı. CHP’nin in- ternet sitesini de bu amaçla, yan- lış, kafa karıştırıcı ve kamuoyu- nu yanıltıcı iddialarına kanıt ola- rak gösterdi” denildi. Başbakan Erdoğan’õn adres gösterdiği CHP’nin internet sitesindeki her tür- lü belge ve çalõşmanõn “Raporlar” ana başlõğõ altõnda kayõt altõnda tu- tulduğu ifade edilen açõklamada, bu başlõk altõnda; PM, MYK, komis- yon, bilim platformu, ekonomi ve CHP pusula raporlarõ ile dosya ar- şivi ve CHP broşürlerinin bulun- duğu bildirildi. Açõklamada şu gö- rüşlere yer verildi: “Genel merkez çalışmalarıyla ilgili verilerle, CHP yönetimine sunulan ama PM’de, MYK’de görüşülerek kabul edilmemiş, böylece resmi parti belgesi hali- ne gelmemiş çalışmalar ise diğer alt başlıklara göre kayda geçiri- lir, siteye de konulur. Sayın Baş- bakan’ın can simidi gibi sarıldı- ğı ve her platformda CHP rapo- ru diye sunduğu belge kurul- tayda, PM’de ve MYK’de görü- şülerek kabul edilen resmi bir belge, yani CHP raporu değildir. CHP raporu özelliği kazanmayan bu çalışma PM veya MYK ra- porları bölümünde yer alma- makta, bu özelliği nedeniyle dos- ya arşivi bölümünde bulunmak- tadır.” Açõklamanõn ekinde, CHP’nin in- ternet sayfasõnõ gösteren bir fotoğ- raf da yer aldõ. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2009 PAZAR 6 HABERLER BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI Orhan Karaveli Orhan Karaveli dostum, dünya beyefendisi bir yazar-gazeteci. Ali Kemal’i yazdığını biliyordum. Ne yazacak acaba ve neden Ali Kemal, sorularını sormuştum kendime. Henüz okunmadan, “yanlış anlaşılma” endişesini taşıdığını da hissediyordum. Bütün yakışıklılığıyla bizim çalışma yerimize sökün ettiğinde, bir anı ve tarih küpü insandan, zamanın iyi gazetecisi ve şimdi de çok iyi bir araştırmacı ve yazardan yine çok şey öğrenecektim... “Ali Kemal” kitabını (Doğan Kitap) ancak kendine böylesine güvenen bir Cumhuriyetçi yazabilirdi! Önceki; Sakallı Celâl, Ziya Gökalp’i Doğru Tanımak, Tevfik Fikret ve Halûk Gerçeği... kitaplarıyla da, “Karaveli Biyografi Tarzı”nın yaratıcısı olduğunu pekiştirdi! Bu –tarihsel– kişileri, onların düşünce dünyaları içinde anlamaya çalışan bir tarz. Bu tarz, gerçeğe yakın olmak, gerçeği yakalamak “endişesini” taşıyor. Biyografiyi, olayların örgüsü içinde anlamaya çalışıyor. Yoksa, kendi düşüncelerini, yorumlarını ön plana çıkartarak, özne veya konudan bağımsız veya onları kullanarak, özel bir tarih, özel bir tema veya kişi yaratmıyor! Günümüzde böyle tipler ortalığı sardı, yeni kılıkta bir tarih, bir kişi yaratıyorlar. Diyorlar ki: “Geçmiş geçmiştir; geçmişten günümüze ise sadece birtakım belgeler, izler vardır... Geçmişte pek çok olay olmuştur... Bizler, tam ne olduğunu bilemeyiz, ayrıca bilmek zorunda da değiliz; bu olayları kurgulayarak tarihi yeniden yaratırız...” Bu postmodern tarih anlayışı, tarihi bir oyun hamuru gibi ele alır; onlara göre gerçekler, olgular “resmi tarih”tir, yani yalandır. Oradan öğreneceğimiz bir şey yoktur... Karaveli, doğru yaklaşımıyla, Ali Kemal olayını anlamamıza yardımcı oluyor. Önümüze dramatik bir yaşam koyuyor... Ali Kemal ile bugün pek çoğumuzun savunduğu fikirler arasında büyük benzerlikler vardır. Daha o yıllarda, çok kaliteli üniversitelerimiz olması gerektiğini savunmakta, bilimde ve sosyal hayatta büyük eserler vermemiz gerektiğini dile getirmekte, Batı’nın üstünlüğünden öğrenmemizi zorunlu görmekte, dahası, “Kaç kez Paris’te cihan pehlivanlığını biz kazandık. Niçin bir kez de Nobel mükafatı almayalım?” diye sorabilmektedir! Ali Kemal’in pek çok ileri umutları bugün de savunulmakta! Belli ki, zamandaşlarından pek ileri bir düşünceye sahip! Ancak ne yazık ki, en temel bir konuda, bir var oluş–yok oluş noktasında, özgürlük veya kölelik yol ayrımında doğru yerde bulunmuyorsanız, tarihin gömütlüğünde ancak bir ders malzemesi oluyorsunuz!.. Ali Kemal’in “Batıcı”, “ilerici” kişiliği, Kurtuluş Savaşı günlerinde olumsuz bir figürdü: İngilizler gibi büyük güçler karşısında hiçbir şey yapılamazdı! Ancak, Ali Kemal’lere kalsaydı, Türkiye diye bir ülke olmazdı. Veya Anadolu içinde bir Sevr Vilayeti olurdu.. Kurtuluş Savaşı yenilgiyle sonuçlansaydı, o bile olmazdı! Türkler, acaba bir diyaspora olmayı becerebilirler miydi, bu bile tartışma konusudur! Çünkü “Türklük” Osmanlı İmparatorluğu içinde eriyip adeta yok olmuştu! Osmanlı İmparatorluğu içinde her millet vardı ama Türk milleti yoktu! Bazen “Batıcı” kişiliğin, koşullara göre, tam “uşak/kul/köle” kişiliğe dönüşebileceğinin tipik tarihsel bir örneğidir Ali Kemal. Kişilerin rolü ancak yaşadıkları döneme göre anlamlandırılabilir. Mustafa Kemal’in “..Kuvayı Milliye’ye inanmayanlar da inananlar kadar haklı idiler..” görüşü, Ali Kemal’leri haklı çıkarmaz ve aklamaz; sadece bir mucize insanın geriye doğru ne kadar nesnel, önyargısız ve hoşgörülü olduğunu, ayrıca Kurtuluş Savaşı’nın sırat köprüsü üzerindeki niteliğini belirler. Kazanılmış bir savaştan geriye kalan affedicilik ise görülmemiş bir tarihsel büyüklüktür, ki Atatürk’te bunu Anzaklar üzerindeki o müthiş dramatik sözlerinde de görürüz! obursali@cumhuriyet.com.tr Bakanlõktan tuhaf savunma Adalet Bakanlõğõ, Ergenekon savcõlarõ hakkõnda ‘Atatürk’e hakaret’ suçlamasõyla ADD’nin açtõğõ davanõn ehliyet yönünden reddini istedi: Avukat kendi adõna dava açmalõydõ. ADD adõna dava açamaz İLHAN TAŞCI ANKARA - Adalet Bakanlõğõ, Ata- türkçü Düşünce Derneği’nin (ADD), Ergenekon savcõlarõ hakkõnda Ata- türk’e hakaret suçlamasõyla açtõğõ davanõn reddedilmesini istedi. ADD, Ergenekon iddianamesindeki, “...Ata- türk’ün dahi Ergenekon’un tari- katvari yapısı içerisinde olduğu, ancak bunun henüz açıklanma za- manı gelmediği...” ibarelerine yer ve- rilmesini mahkemeye taşõmõştõ. ADD adõna derneğin avukatõ İsmail Sami Çakmak, İstanbul cumhuriyet savcõlarõ Zekeriya Öz, Ercan Şafak, Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın, Fikret Seçen, Mehmet Murat Yön- der ve Turan Çolakkadı hakkõnda Atatürk’e hakaret ile görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçlarõnõ işledikle- ri gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Savcõlõğõ’na suç duyurusunda bulun- muştu. Şikâyet dilekçesinde, birinci Ergenekon iddianamesinde itham için bulunmasõ zorunlu olmamasõna karşõn, “...Atatürk’ün dahi Ergenekon’un tarikatvari yapısı içerisinde olduğu, ancak bunun henüz açıklanma za- manı gelmediği...” ibarelerine yer ve- rildiği anõmsatõlarak “Atatürk’ün terörist olarak nitelenmesi sonucu- nu doğuracak iş ve işlemler asla ka- bul edilemez” denilmişti. Savcõlõk, şi- kâyet dilekçesini işleme koyarak Er- genekon savcõlarõ hakkõnda soruştur- ma yapmak için Adalet Bakanlõ- ğõ’ndan izin istedi. Adalet Bakanlõğõ, ilginç bir uygulamaya giderek savcõ- larõn soruşturulmasõ konusunda izin verme ya da vermeme yönünde bir ka- rar almayõp bunun yerine savcõlardan şikâyetçi olunduğuna ilişkin dilekçe- yi işleme koymamõştõ. ADD’de Ankara 7. İdare Mahke- mesi’ne dava açarak savcõlõğõn işleme koymasõna karşõn bakanlõğõn işlemden kaldõrmasõ kararõnõn iptalini istedi. Mahkemeye sunulan dilekçede özet- le şöyle denildi: Siyasi olur ile işleme konulmadı “Cumhuriyet Başsavcısı tarafın- dan işleme konulmuş olan bir di- lekçeyi, siyasi bir olur ile işleme koy- mamak hukuki ve yasal olmayan bir uygulamadır. Atatürk’e yönelik ha- karet ve Atatürk düşmanlığı sonu- cu doğuran uygulamalar, iddiana- meyi hazırlayıp düzenleyen Erge- nekon savcılarının ilk eylemleri de- ğildir... Adalet Bakanlığı’nın dilek- çemizi işleme dahi koymaması an- laşılabilir bir uygulama değildir.” Adalet Bakanõ adõna Müsteşar Yar- dõmcõsõ Mustafa Kökçam tarafõndan 7. İdare Mahkemesi’ne gönderilen savunmada, iptali istenen olurda şi- kâyetçiler arasõnda ADD Genel Mer- kezi’nin sayõlmadõğõ, yalnõzca avukat Çakmak’õn şikâyetçi olarak ismine yer verildiği belirtildi. ‘Bu gidiş iyi değil’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Demokrat Parti (DP) Genel Başkanõ Hüsamettin Cindoruk, hükümeti eleş- tirirken, “Böyle bir devlet yönetimi, de- mokrasi olur mu? Geçmişin tecrübe- leri ışığında, bir ağabey olarak sesle- niyorum, ‘bu gidiş iyi gidiş değil’” de- di. Cindoruk, DP Yerel Yönetimler 1. İs- tişare Toplantõsõ’nda yaptõğõ konuşmada, Türkiye’de merkezi yönetimin etkinli- ğinin azaldõğõnõ ve anayasal kurumlarõn tartõşõlõr hale geldiğini kaydetti. Cindo- ruk, TEKEL işçilerine yapõlanlarõ eleş- tirerek, “Copla göstericileri dağıtırsın ama gösteri nedenini dağıtamazsın. Haksız, hukuksuz yapılan özelleştir- melerin hesabını soracağız” dedi. “Meclis’te büyükler kavga ederse, birbirlerinin yüzüne bakmazlarsa an- cak Şeb-i Arus’ta el sıkarlarsa, so- kakta çocuklar da kavga eder, molo- tofkokteyli atarlar. Böyle bir devlet yö- netimi, demokrasi olur mu? Geçmişin tecrübeleri ışığında, bir ağabey olarak sesleniyorum, ‘bu gidiş iyi gidiş değil’. Yargı organları birbiri ardından ko- nuşuyor, MİT bölge başkanları tu- tuklanıyor, devlet kurumları karşı karşıya geliyor. Devletin organları karşı karşıya gelirse yönetim ritmi bo- zulur. Böyle bir ortamda hükümetin sessiz kalması acizliğini gösterir” di- yen Cindoruk, İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn “demokratik açılım” süre- cine ilişkin yaptõğõ açõklamalarõ da eleş- tirerek, yeni kurulmasõ düşünülen ko- misyonlar ile Kamu Güvenliği Müste- şarlõğõ’nõn gereksiz olacağõnõ söyledi. Generallerin sözlü uyarı mektubu Cindoruk, Türkiye’yi anayasaya aykõrõ fiillerin odağõ olmuş bir partinin yönet- tiğini ve bunun da tezatlõklar oluşturdu- ğunu söyledi. Genelkurmay Başkanõ Or- general İlker Başbuğ’un açõklamalarõ- nõ da “generallerin sözlü uyarı mek- tubu” olduğunu ifade eden Cindoruk, “Bu noktaya gelmişseniz siyasi haya- tınızı gözden geçirin” dedi. Hükümetin, Türkiye’nin her yerine egemen olamadõğõnõ ve bu süreç böyle devam ederse Türkiye’nin daha da sõ- kõntõlõ günler yaşayacağõnõ iddia eden Cindoruk, “Bazı bölgelerimizde bazı be- lediyeler siyasi otorite kurmuşlardır. O belediyelerin de arkasında terör ör- gütü vardır. İktidar partisi yalnız kal- mıştır, devlet yönetiminde zorluğa düşmüştür” dedi. Cindoruk, DTP’nin milletvekillerinin de Meclis’te kalma yönünde verdikleri kararõ memnuniyet- le karşõladõklarõnõ belirtti. DP LİDERİ CİNDORUK ‘ B A Ş B A K A N E R D O Ğ A N ’ I N A Ç I K L A D I Ğ I B E L G E C H P R A P O R U D E Ğ İ L ’ CHP’den yalanlama BAKANLIK: İBARELER SAVCILARA AİT DEĞİL B akanlõk, avukatõn ADD adõna davayõ açmasõna karşõn davay- la derneğin ilgisinin bulunma- dõğõnõ şu değerlendirmeyle savundu: “Dava dilekçesini incelediğimizde, giriş kõsmõnda davacõ kõsmõnõn Ata- türkçü Düşünce Derneği Genel Mer- kezi, vekili kõsmõnda avukat İsmail Sami Çakmak olarak yazõldõğõ ve son kõsmõnõn Av. İsmail Sami Çakmak ola- rak yazõlõp imzalandõğõ görülmektedir. Bu itibarla dava konusu işlemde ADD Genel Merkezi’nin müşteki sõfatõnõn ol- madõğõ sonucuna ulaşõldõğõndan, ADD Genel Merkezi vekili sõfatõyla Çakmak imzalõ açõlan davanõn objektif ehliyet şartõnõ taşõmadõğõndan reddi gerekti- ği kanaatindeyiz. Zira bakõlan davanõn ADD Genel Merkezi vekili sõfatõyla de- ğil, bizzat Çakmak tarafõndan kendi adõna açõlmasõ gerekirdi. Bu davada objektif ehliyetin varlõğõ kabul edilir ise davacõ ADD’nin ne şikâyet eden ola- rak ne de şikâyet edilen olarak hiçbir şekilde isminin geçmediği, dava konusu işlemle ilgili hiçbir ilgisinin bulun- madõğõ görülecektir.” “Atatürk’ün dahi Ergenekon’un ta- rikatvari yapõsõ içerisinde olduğu, an- cak bunun henüz açõklanma zamanõ gelmediği” şeklindeki ibarelerin sav- cõlar tarafõndan yazõlmadõğõ, ele ge- çirilen belgelerden aynen iddianame- lere alõndõğõ anlatõlan bakanlõk sa- vunmasõnda, delillerin soruşturma ko- nusu ile ilgili olup olmadõklarõnõn mahkemece karar verileceği, savcõla- rõn yetkilerini herhangi bir şekilde kötüye kullandõklarõ delil gösterilme- diğinden dava konusu işlemde hukuka ayrõ yön bulunmadõğõ gerekçesiyle davanõn reddi istendi. Erdoğan’ın bütçe görüşmeleri sırasında CHP raporu diye açıkladığı raporun CHP raporu olmadığı açıklandı. Cindoruk gündemle ilgili açıklamalar yaptı. AB GENEL SEKRETERLİĞİ Skandal sınav yargıya taşındı ANKARA (ANKA) - AB Genel Sekreterli- ği’nin 15 Kasõm’da yaptõğõ AB İşleri Uzmanlõk Sõnavõ’nda, sõnav ilanõndan sözlü sõnava kadar olan süreçte, “AB İşleri Uzman Yardımcılığı Giriş ve Uzman Yeterlik Sınavı” yönetmeliğine aykõrõ işlemler gerçekleştirildiği iddia edildi. Sõnav pek çok usulsüzlük bulunduğu gerekçesiy- le yargõya da taşõndõ. Sõnav ilanõnõn, “muğlak, ve yönetmelikle çelişen ifadeler” içerdiği belirtilir- ken, yönetmeliğe aykõrõ unsurlar ise şöyle sõralan- dõ: “Kurumun yönetmeliğinde en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarının hukuk, siyasal bil- giler, iktisadi ve idari bilimler, iletişim ve mü- hendislik fakülteleri ile fakültelerin matematik, istatistik, sosyoloji, tarih, şehir ve bölge planla- ma bölümleri ya da bunlara denkliği YÖK tara- fından onaylanmış yabancı fakültelerden mezun olmak şartı aranırken, sınav ilanında bölüm be- lirtilmeden, en az dört yıllık herhangi bir yük- seköğretim kurumundan mezun olmak şartı ge- tirildi. Yönetmelikte sınavın bir bölümünün, İn- gilizce, Fransızca ve Almanca dillerinden birin- de yazılacak kompozisyondan oluşması şartı ge- tirilirken sınav ilanında, yazılı sınavın klasik usulde yapılacağı belirtildi.” En önemli iddia olarak sõnav değerlendirme ku- rulunda görevli, AB Genel Sekreterliği’nde daire başkanõ olarak görev yapan Özlen Kavalalõ’nõn eşi Murat Kavalalõ’nõn sõnavõ kazanmasõ gösteriliyor. ‘Kutuplaşmadankaçõnalõm’ Demirel, ülkede ‘huzur sõkõntõsõ’ olduğunu belirterek ‘Türkiye zihnini dağõtmamalõ, Cumhuriyetin etrafõnda toplu olmalõdõr’ dedi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Doku- zuncu Cumhurbaşkanõ Süleyman Demirel, bu- gün Türkiye’de huzur ve sükûn sõkõntõsõ yaşan- dõğõnõ belirterek, “Sokaklarında kavga, dağla- rında asker dışında silahlı adamlar, kurumları birbirine girmiş, yargısı siyasi etki altında kal- dığından şikâyetçi, askeri rahatsızlığını aynen beyan etmekte, halkı her gün taciz edilmekte... Bu iç açıcı bir manzara değil” dedi. MHP Siyaset ve Liderlik Okulu’nda düzen- lenen “2010’a Girerken Türkiye ve Dünya” konulu söyleşide konuşan Demirel’in, sözleri- ne, “Değerli kardeşim, kadim dostum, büyük devlet adamı Alparslan Türkeş’i rahmetle anı- yorum” diyerek başlamasõ MHP’lilerden büyük alkõş aldõ. MHP Genel Merkezi’ne gelmesinin bazõ yorumlara sebep olabileceğini ifade eden Demirel, “Kimse öküzün altında buzağı ara- masın” dedi. Demirel, Türkiye’deki güncel tartõşmalar hakkõnda değerlendirme yaparken bu- gün yaşanan tartõşmalarõ anlamak için Cumhu- riyeti iyi anlamak gerektiğinin altõnõ çizdi. Demirel, şunlarõ söyledi: “Türkiye’de bu- gün huzur ve sükûn sıkıntısı var. Türkiye zihnini dağıtmamalıdır, Cumhuriyetin et- rafında toplu olmalıdır. Türkiye birliğini ze- delemeyecek şekilde yolunu Cumhuriyetle bulmalıdır. Cumhuriyeti yaralayacak her şey yanlıştır. Türkiye bu huzursuzluğu hak etmemiştir. Gelecek elimizde. Kimi nereye, kime şikâyet edeceğiz? Birlik, düzen, huzur, sükûn, kardeşlik muhafaza edilmeli. Ku- tuplaşmadan kaçınalım, hukukun üstünlü- ğünü koruyalım, kalkınmamızı devam etti- relim, her alanda daha ileri gidelim, refor- ma açık olalım...” Demirel, konuşmasõnõn ardõndan MHP lideri- Devlet Bahçeli ile makamõnda bir süre görüştü. Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, MHP Siyaset ve Liderlik Oku- lu’nda konuştu. (Fotoğraf: AA)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear