Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 20 ARALIK 2009 PAZAR
14 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
AİHM eski yargõcõ emekli büyükelçi Rõza Türmen’den Türkiye’nin otokrasiye kayma tehlikesine karşõ uyarõlar:
Demokrasisadecehalkiradesidemekdeğil
DTP’nin kapatõlmasõ ne gibi siyasi sonuçlar
doğurur? AKP Hükümeti yüksek yargõ ve
Anayasa Mahkemesi’ne neden bu kadar
tepkili? Bir hukuk devletinde yargõnõn
yasama ve yürütmeye karşõ kontrol ve denge
mekanizmasõ kalkarsa neler olur? ABD
Temsilciler Meclisi Tom Lantos İnsan
Haklarõ Komisyonu Türkiye oturumunda
konuşulanlar Başbakan ve çevresinde neden
tepki uyandõrdõ? Bütün bu sorulara yanõtlarõ,
Avrupa İnsan Haklarõ Mahkemesi’nde
(AİHM) 10 yõl yargõçlõk yaptõktan sonra AKP
Hükümeti’nin süresini uzatmamakta
direnmesi yüzünden Türkiye’ye dönmek
zorunda kalan emekli büyükelçi Rıza
Türmen’le aradõk.
- Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) DTP’yi
kapatma kararının mevcut yasalara uygun
ama hukuki olmadığı, doğuracağı sonuçlar
itibarıyla da siyasi olduğu görüşleri var. Siz
bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
R.T.- Halkõn oyunu almõş bir siyasi partiyi
kapatmak hem siyasi parti kurma özgürlüğü
hem de seçme ve seçilme hakkõ bakõmõndan
çok ağõr bir yaptõrõm. Onun için siyasi parti
kapatmayõ son derece sõnõrlõ, son derece
istisnai durumlara münhasõr tutmak lazõmdõr.
Bu durumlarõ AİHM’nin kararlarõnda
görüyoruz. En son Herri Batasuna kararõ var.
Ondan önce de bir yõğõn karar bulunuyor.
Bunlar ÖZDEP, HEP, HADEP, SP, RP, FP...
Bütün bu kararlarõ bir bütün olarak görmek
ve orada hangi kriterlerin uygulandõğõna
bakmak lazõm. Türkiye bakõmõndan bağlayõcõ
ve yol gösterici olan AİHM kararlarõdõr.
- Kimileri DTP’nin kapatılmasının
Venedik Komisyonu Kriterleri’ne aykırı
olduğu görüşünü savunuyor. Türkiye’de
kendine aydın diyen kimileri bu kararların
bağlayıcı olduğunda ısrarlı. Siz buna ne
diyorsunuz?
- Venedik Komisyonu Kriterleri bağlayõcõ
değildir. Venedik Komisyonu tavsiye
niteliğinde kararlar verir. Avrupa Konseyi
üyesi ülkelerin bu kararlara uymalarõ
kendilerine kalmõştõr. Bu kararlarõn bağlayõcõ
olduğunu söyleyenler, bunu ileri sürerek daha
çok işlerine geldiğini düşünüyor olabilirler.
Venedik Komisyonu AİHM’yle çelişkiye
düşmek istemez. AİHM Avrupa’daki tek
insan haklarõ mahkemesidir. Avrupalõlar
AİHM’ye “Taçtaki mücevher” diyorlar.
Bireyin devleti dava ettiği ve devletin
mahkeme kararõyla yaptõrõma bağlandõğõ ve
bunun uygulanmasõnõn zorunlu olduğu
dünyada böyle başka bir mahkeme yok.
Şunu da vurgulamak istiyorum. AİHM’ye
gidecek olan gerekçeli karardõr. AİHM
gerekçede neyin yazõlõ olduğuna bakacaktõr.
DTP AİHM’ye gidecektir
- İyi de AYM gerekçesini açıklamadan
kararı verdi. Bu ne anlama geliyor?
- Bu hatadõr. Karar çok önemli. Partiyi
kapatõyorsunuz. O zaman da bu spekülasyona
yol açõyor. Bu kadar önemli bir kararõn basõn,
kamuoyu tarafõndan tartõşõlmamasõ olanaksõz.
Herkes konuşuyor ama gerekçeli karar ortada
yok. Bu da tuhaf bir durum. Kararõn
gerekçesinin neden açõklanmadõğõnõ
bilebilmiş değilim. AYM’nin sayõn başkanõ
diyor ki: “Bunu yılbaşına kadar
hazırlayacağız.” Bu zaten yõlbaşõna kadar
hazõrlanacaksa o zaman neden bu kadar acele
edildi ve açõklandõ? Esas olan kararõn
gerekçeyle birlikte açõklanmasõdõr.
Herkes bana, “Karar AİHM’ye giderse ne
olur” diye soruyor. Gerekçeyi görmeden bir
şey söylemek imkânsõzdõr.
- Herri Batasuna kararının içtihat
oluşturduğu ve DTP’nin o nedenle
AİHM’ye gitmesine artık gerek olmadığı
görüşlerine ne diyorsunuz?
- Hiç öyle şey olur mu? Her kararõn
kendine göre özellikleri vardõr. DTP tabii ki
AİHM’ye gidecektir. Sonucun ne olacağõ
belli değildir. Dediğim gibi gerekçeli karara
bakmak lazõmdõr. HEP davasõnõn AYM
tarafõndan verilen kararda partinin şiddete
başvurduğu yazõlõdõr. AİHM orada der ki:
“AYM kararında şiddete başvurulduğu
söyleniyor. Fakat hiçbir zaman açık bir
şiddete başvurma yoktur.” Burada da
böyle. Bunlarõn hepsi gerekçeli kararda
ortaya çõkacak. AİHM o gerekçeleri
inceleyerek partinin neden kapatõldõğõna,
kapatmanõn demokratik bir toplum için
gerekli olup olmadõğõna bakõp karar
verecektir.
- AKP’nin kapatılması davası sürerken
Türkiye ve AB’de ortalık ayağa kalktı. Bu
kadar oy alıp iktidar olmuş bir parti nasıl
kapatılır diye ortalığı velveleye verdiler.
Ama DTP’nin kapatılması kararı
açıklandığında iktidar partisi üyeleri dahil
hiç kimse çıtını çıkarmıyor. Siz bu çifte
standardı nasıl karşılıyorsunuz?
- AKP davasõ sõrasõnda da ben, “Siyasi
parti kapatılması çok ağır bir sonuçtur.
Kapatılmaması tercih edilir” demiştim.
Aynõ şey DTP için de geçerli. Tabii ki hukuk
önemli. Ama DTP’nin TBMM’de olmasõ,
olmamasõndan daha iyi. Olmasõ bir fõrsat
yaratõyor.
Anayasa Mahkemesi’nin
kontrol ve denge işlevi
- Yani, kontrol ve denge (checks and
balances) mekanizmasının düzgün
işlemesini mi sağlıyor?
- Evet. Kürt siyasetinin demokratik
forumda yapõlmasõ, şiddetin dõşlanmasõ için
bir şans yaratõyor. “Herri Batasuna
kararıyla kıyaslamak çok yanlış olur.
Çünkü İspanya’da Bask Bölgesi’ne geniş
özerklik tanınmıştır. Türkiye’de Kürtlere
böyle bir özerklik tanınmamıştır. O
yüzden AİHM Herri Batasuna Partisi’nin
kapatılmasını uygun bulabilir. Ama aynı
derecede özerklik tanınmadığı için
Türkiye’de DTP’nin kapatılmasını AİHM
başka türlü değerlendirir” görüşleri var.
Bunlar benim çok tuhafõma gidiyor. Bu,
hukuki olmayan, yanlõş bir varsayõmdõr. Bir
kere AİHM ne kadar özerklik olduğunu
katiyen dikkate almaz. AİHM gerekçeli
kararda ne yazdõğõna bakar. Ayrõca özerklik
daha genişse o zaman şiddete başvurmasõ
kabul edilemez, ama özerklik azsa kabul
edilebilir, gibi gayet garip bir mantõk
yürütmesi de ortaya çõkar. Ama bütün bu
tartõşmalar gerekçe açõklanmadan kararõn
açõklanmasõnõn sonucunda ortaya çõkõyor.
Anayasal denetim mutlaka olmalı
- DTP’nin kapatılması kararına kadar
varan AKP Hükümeti’nin Kürt açılımının
içinin boş olduğu ortaya çıkmadı mı?
- Kürt açõlõmõ, demokratik açõlõm, adõna ne
derseniz deyin ilke olarak doğru. Bu iş silahla
halledilemiyor. Onun için başka bir yöntemle
halletmeniz lazõm. Bu birçok boyutu olan bir
mesele.
Dendi ki: “Bu konjonktür nedeniyle
ortaya çıktı. ABD Irak’tan çekiliyor. O
nedenle bu Kürt meselesinin halledilmesi
lazımdır.” Doğrudur. Her şey belli bir
konjonktürde ortaya çõkar. Ben bunda da bir
sakõnca görmüyorum. Ama sanõyorum süreç
iyi yönetilemedi.
İşin başõnda hükümet ne yapõlmasõ
gerektiğini programlõ olarak ortaya
koyabilseydi belki durum bu noktada
olmayacaktõ. Başõnda somut öneriler ortaya
konmayõnca başka talepler gelmeye başladõ.
PKK’nin talepleri ortaya çõktõ.
- Özellikle AKP yöneticileri ve AKP’yi
destekleyen kimileri Anayasa Mahkemesi ve
yüksek yargıdan rahatsızlıklarını yüksek
sesle söylüyorlar. Anayasa Mahkemesi’nin
kontrol ve denge işlevi ortadan kalkarsa ne
olur?
- Bu bir hukuk devleti meselesidir. Yani
şunu mu istiyoruz? Çoğunluğa dayanan siyasi
bir iktidar olsun. Ama onu frenleyen kontrol
ve denge mekanizmasõ olmasõn. Demokrasi
sadece seçimle, sadece halk iradesiyle
bitmiyor. Bu önemli bir unsur. Ama onunla
birlikte demokrasinin özü birtakõm ilkeler ve
değerler sistemi oluşudur. Hukuk devleti
bunlarõn en önemlisi. Hukuk devletini
kaldõrõrsanõz demokrasiden bahsetmek de çok
güçleşir. O zaman siyasi iktidar keyfiliğe
kaçar.
Hukuk devleti, yargõ bağõmsõzlõğõ, insan
haklarõ, bunlarõn hepsi siyasi iktidarõ
frenleyen, sõnõrlayan unsurlardõr. Bunlarõ
ortadan kaldõrdõğõnõz zaman demokrasinin
özünü ortadan kaldõrõrsõnõz. O zaman da o
rejimden demokrasi olarak söz etmek
güçleşir.
Anayasal denetim tabii ki hukuk devletinde
mutlaka bulunmalõdõr. Bu, halk iradesine
karşõ çõkmak demek değildir. Ben seçildim.
Beni yargõ hiçbir şekilde denetlemesin,
demek çok yanlõş bir yaklaşõm. Bunu
yaparsanõz o zaman otoriter yönetimlere
gidersiniz. Herhalde Türkiye’de bunu
istemiyoruz.
Yargı darbesi safsatası
- AKP’nin kapatılması davası sürerken
hükümet yetkilileri, AKP yandaşları hatta
AB içinde birtakım memurlar bunu yargı
yoluyla darbe olarak nitelemediler mi?
- Dünyada bazõ rejimlerde böyle bir eğilim
var. İtalya Başbakanõ Berlusconi de bunu
söylüyor. “Ben buraya halk iradesiyle
geldim. Yargı beni sınırlamamalıdır, halk
iradesine karşı çıkmamalıdır” diyor.
Bu tür söylemler ortaya çõkõnca o zaman
rejim seçilmiş otoriter olmaya başlõyor.
Türkiye’de bugün biraz buna doğru bir eğilim
mi görüyoruz sorusu ortaya çõkõyor.
Arkadan dolanma zihniyeti hukuk devletinin en büyük düşmanõ
- Mahkemeler birtakım kararlar alıyorlar.
Ama bunlar uygulanmıyor. Bu nasıl bir
hukuk devleti o zaman?
- Özellikle Danõştay’õn kararlarõ
uygulanmõyor. Danõştay kararlarõnõn idare
tarafõndan uygulanmamasõ, göz ardõ edilmesi
ya da bunlarõn arkasõndan dolanõlmasõ hukuk
devletiyle bağdaşmayan bir durum.
Kararlarõn uygulanmasõ doğrudan adil
yargõlamanõn bir parçasõdõr. Adil yargõlama
karar verildikten sonra bitmiyor. Yargõlama
süreci karar verildikten sonra da devam
ediyor. Bu, kararlarõn uygulanmasõnõ da
kapsõyor. İdare yargõ kararlarõnõ göz ardõ
ediyor, uygulamõyorsa bu çok ağõr bir
ihlaldir; hukuk devleti bakõmõndan büyük bir
sakatlõk var, demektir. Bu durum şuradan
belli: AİHM’de hiçbir devletin Türkiye kadar
uygulanmayan yargõ kararlarõyla ilgili olarak
bu kadar fazla ihlali yok. Benzer bir sorun
biraz Ukrayna’da var. Ama Ukrayna, “Benim
param yok. O yüzden uygulayamıyorum”
diyor. Türkiye’de öyle değil. İdare işine
gelmediği için uygulamõyor. Bu da
Türkiye’de adil yargõlamanõn ne kadar bozuk
işlediğinin göstergesidir.
- YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın
kendisi hukuku dolanmaktan söz etmedi mi?
- O da ilginç bir laf. Resmi görevi olan
birisinin bunu söylemesi, hukuk devleti
anlayõşõnõn Türkiye’de ne kadar yerleşmiş ya
da ne kadar yerleşmemiş olduğunu
gösteriyor. Türkiye’de hukuk bir alet gibi.
İşinize geldiği zaman onu alõp
kullanõyorsunuz, işinize gelmediği zaman rafa
kaldõrõyorsunuz. Ama hukuk böyle değildir.
Hukuk her zaman, her yerde ve herkes için
aynõ derecede geçerli olan bir sistemdir.
Arkadan dolanmak, işe gelmeyen kararlarõ
uygulamamak için birtakõm çarelere
başvurma mantõğõnõ gösteriyor.
Uygulamamayõ meşru gören bir zihniyet,
hukuk devletinin en büyük düşmanõdõr.
- ABD Temsilciler Meclisi Tom Lantos
İnsan Hakları Komitesi’nde Türkiye’de
insan hakları konulu bir toplantı yapıldı.
Pek çok farklı kesimden insanlar gibi siz de
bu toplantıya konuşmacı olarak davet
edildiniz. Nedense Başbakan bu toplantının
yapılmasına çok kızdı. AKP Hükümeti’nin
yurtdışında şikâyet edildiği sanısına kapıldı.
Siz Başbakan’ın bu tepkisini nasıl
karşıladınız?
- Ben hiç anlamadõm. Sadece Başbakan
değil, birtakõm gazeteler de bu kõzgõnlõğõ dile
getirdi. Bir kere, bugünkü dünyamõzda insan
haklarõ hiçbir ulusun, hiçbir devletin kendi iç
işi değildir. İnsan haklarõ egemenlik alanõ
dõşõnda bütün uluslararasõ toplumu
ilgilendiren bir konudur. Onun için bir
devlette insan haklarõ ihlali olup olmadõğõna
bakmak her devletin sorumluluğundadõr.
Yani, siz kendi vatandaşlarõnõzõn insan
haklarõnõ ihlal ettikten sonra başka bir
devlete, “Bu benim kendi iç işimdir. Sen ne
karışıyorsun?” diyemiyorsunuz.
Türkiye’den de İnsan Haklarõ Komisyonu
Fransa’ya, Belçika’ya gidip, cezaevlerini
ziyaret edip orada insan hakkõ ihlallerine
bakõyor. Kimse de kalkõp “Sen buraya niye
geldin kardeşim?” demiyor. ABD’de Tom
Lantos İnsan Haklarõ Komisyonu,
Türkiye’deki insan haklarõyla ilgili bir oturum
yapmaya karar vermiş. Bütün ülkelerle ilgili
böyle oturumlar yapõyor. Bilgi ediniyorlar.
Karar çõkmasõ diye bir şey de söz konusu
değil. Başka kişilerle birlikte beni de davet
ettiler.
Hükümetlerin görevi
yargõya saygõdõr
- İyi de, kendilerine
sonsuz demokrat diyen
birtakım insanlar yargı
yoluyla darbe yaftasını
yapıştırmadı mı?
- Bunlar demokrasiyle
bağdaşan durumlar değil.
Yargõnõn görevi her zaman
yasamanõn ve yürütmenin
sõnõrlarõnõ çizmektir. Bu da
halk iradesine karşõ çõkmak
değildir. Çünkü siyasi
iktidarõn hukuka aykõrõ
işlemler yapmak gibi bir
yetkisi yoktur. Halk iradesi
ona bu yetkiyi vermiyor.
Anayasa Mahkemesi devlet
mekanizmasõnõn ayrõlmaz
bir parçasõdõr. Siyasal
iktidarlar demokrasilerde
yargõdan rahatsõz olsalar
bile yargõnõn bağõmsõzlõğõnõ
sağlayacak tedbirleri
alõrlar. Ona saygõ
gösterirler. Yargõdan gelen
engellemelerden rahatsõz
olmazlar. Yargõnõn
getirdiği sõnõrlamalarõ
aslõnda demokrasinin icabõ
olarak görürler. Aynõ
durum demokrasinin çok
önemli unsuru olan insan
haklarõ için de geçerlidir.
Demokratik yönetimi
benimseme iddiasõnda olan
hiçbir siyasi iktidar neden
yargõ, insan haklarõ vardõr,
dememelidir. Çoğunluk
iradesinin yanõ sõra bu
sõnõrlamalar da
demokrasinin temel
unsurlarõdõr. Birisini
çõkardõğõnõz zaman o rejim
demokrasi olmaktan çõkar.
- Türkiye’nin bir
hastalığı da
yargılamaların çok uzun
yıllar sürmesi. Son örnek
de 20 küsur yıl süren
DHKP-C davası. Bu
hastalık nasıl tedavi
edilebilir?
- Yargõyõ daha hõzlõ,
daha çok çalõştõrabilmek
lazõm. Orada bir reform
gerekli. Mahkemelerin,
hâkimlerin sayõsõ
arttõrõlmalõdõr. İstinaf
mahkemeleri kurulacaktõ.
Bunun kanunu çõktõ. Belki
bu mahkemelerin
kurulmasõ bir ölçüde hiç
olmazsa Yargõtay’õn
yükünü azaltõr. Çünkü
Yargõtay’õn birinci derece
mahkeme gibi çalõşmasõ
olacak şey değil. Halbuki
Yargõtay mahkemelerin
kararlarõ üzerinde kafa
yormalõdõr. Bu kadar ağõr
iş yükü altõnda yargõnõn
kalitesi de düşüyor. Bir
taraftan yargõnõn kalitesini
yükseltirken öbür taraftan
da daha hõzlõ
çalõşabilmesini sağlamak
lazõmdõr. Tabii yargõnõn
kalitesi de hukuk
fakültelerindeki eğitimden
başlõyor.
P
O
R
T
R
E
RIZA TÜRMEN
Ortaöğrenimini İstanbul İngiliz Erkek Lisesi’nde (High
School), yükseköğrenimini İÜ Hukuk Fakültesi’nde
yaptõ. McGill Hukuk Fakültesi’nde hukuk masteri aldõ.
AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde doktora yaptõ.
Avukatlõk stajõndan sonra Dõşişleri Bakanlõğõ’na girdi.
Çok taraflõ ilişkiler, Deniz Hukuku Konferansõ, insan
haklarõ, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatõ (AGİT),
BM konularõnda yõllarca uğraştõ. Yurtdõşõ görevleri
BM’nin New York Ofisi, Pakistan ve Kanada, Montreal
oldu. Singapur, Bern ve Strasbourg’da Avrupa
Konseyi’nde büyükelçilik yaptõ. Ardõndan Avrupa
Konseyi Parlamenter Asamblesi tarafõndan Avrupa
İnsan Haklarõ Mahkemesi (AİHM) yargõçlõğõna seçildi.
10 yõllõk AİHM yargõçlõğõ görevinin ardõndan Türkiye’ye
döndü. Milliyet gazetesinde köşe yazõsõ yazõyor. Sõklõkla
konferanslar veriyor.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- İsim isim kimlerin davet
edildiğini söyler misiniz?
- Hürriyet’ten Sedat
Ergin, Sabah’tan Hasan
Bülent Kahraman,
Zaman’dan İhsan Dağı ve
kadõn haklarõ konuşmacõsõ
olarak Selma Acuner vardõ.
Aşağõ yukarõ bütün görüşleri
kapsayan bir yelpaze...
Türkiye’deki insan haklarõnõ
orada iyi ve kötü taraflarõyla
anlattõk. Bunda kõzacak ne
var? Pek anlayabilmiş
değilim.
- Açılış konuşmasını
yapan temsilci Walters’in
konuşma metnini herhalde
sizler yazmadınız...
- O hanõmõ hayatõmda ilk
defa görüyorum. Bayan
Walters Türkiye’deki iyi
taraflarõ ve eksiklikleri
sõraladõ. Medya üzerindeki
baskõlardan söz etti. “Galiba
amaç Doğan Grubu
gazetelerini başkalarına
sattırmak” gibi de bir
cümle söyledi. Sonunda da
“Biz buraya başka
gazetecileri de davet ettik.
Ama hükümetin
kendilerine karşı
yapacaklarından,
baskılardan korktukları
için gelemediler” dedi.
Demek böyle de bir düşünce
varmõş.
Venedik Komisyonu tavsiye niteliğinde
karar verir, bu bağlayõcõ değildir.
Bağlayõcõ kararlarõ Avrupa İnsan
Haklarõ Mahkemesi alõr.
Demokrasinin özü birtakõm ilkeler ve
değerler sistemi oluşudur... Hukuk
devletini kaldõrõrsanõz o zaman
demokrasiden bahsetmek de çok güçleşir.
ABD’deki Türkiye oturumuna
neden tepki duyuldu?
Resmi görevi olan birisinin bunu söylemesi,
(hukuku dolanmaktan bahsetmesi) hukuk devleti
anlayışının Türkiye’de ne kadar yerleşmiş ya da ne
kadar yerleşmemiş olduğunu gösteriyor.
Arkadan dolanmak, işe gelmeyen kararları
uygulamamak için birtakım çarelere başvurma
mantığını gösteriyor. FotoğraflarNECATİSAVAŞ