24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 20 ARALIK 2009 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dinlemenin merkezi olan Telekomüni- kasyon İletişim Başkanlõğõ’nda (TİB) yeniden inceleme yapan bilirkişilerin ikinci raporunda, birden fazla dinleme skandalõ belirlendi. TİB Başkanõ Fethi Şimşek’in Yargõtay’õ dinleyemedikleri açõklamasõnõn gerçeği yansõtmadõğõ rapora yansõdõ. Raporda, Yargõtay’õn 3 ay süreyle dinlendiği ortaya konuldu. Yargõtay Baş- kanõ Hasan Gerçeker, raporu resmi ka- naldan istediklerini, ancak henüz gel- mediğini belirterek, “Yargıtay’ın din- lendiği ortaya çıkarsa, Şimşek’in din- leyemedik düşüncesinin doğru olmadığı anlaşılır” dedi. Eski YARSAV Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun şikâyeti üzerine Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi, TİB’de teleku- lak incelemesi yapõlmasõna karar vermiş- ti. Bilirkişi raporunda, Yargõtay’õn telefo- nunun dinlendiği saptamasõ yapõlmõştõ. TİB Başkanõ Şimşek ise Yargõtay’a ait te- lefonun hâkim kararõ bulunmasõna karşõn dinlenmediğini savunarak, “Kullanılan santralın özelliği nedeniyle dinleme iş- lemi gerçekleştirilememiş ve hiçbir ses intikal etmemiştir” demişti. Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’nin ikinci inceleme ka- rarõnõ gerçekleştiren bilirkişilerin raporun- da ise çarpõcõ saptamalara yer verildi. ‘Dinlemeyi sonlandırın’ Bilgisayar mühendisi Kerem Erzu- rumlu, elektronik mühendisi Ali Erkan Fı- çı ve avukat Hayri Çağatay Cengiz’den oluşan bilirkişi raporunda, Yargõtay’õn 3 ay süreyle dinlendiği ortaya çõktõ. Raporda, Yargõtay Birinci Başkanlõğõ’na ait santralõn adalet müfettişlerinin istemi üze- rine 3 Kasõm 2008 tarihinden 3 Şubat 2009 tarihine kadar dinlendiği vurgulandõ. Raporda, mahkeme kararõyla yapõlan din- leme kayõtlarõ dururken müfettişlerin iste- ği üzerine yapõlan dinleme kaydõnõn olma- dõğõ, “tanımlanmadı” ibaresiyle yer aldõ. Raporda, adalet müfettişleri tarafõndan Yargõtay Birinci Başkanlõğõ’nda yapõlan dinlemelere ait verilerin İletişim Başkan- lõğõ’ndaki veri tabanõndan silinerek başka bir veri taşõyõcõsõna kopyalanmasõnõn is- tendiğine işaret edildi. Adalet Bakanlõğõ müfettişlerinin mahkeme kararõ olmadan “dinlemeyi sonlandırın ve kayıtları silin” yazõsõ gönderdiği de anlaşõldõ. Bilirkişilerin incelemesi sõrasõnda MİT elemanõnõn kayõt alõnmasõnõ sõnõrlandõrdõğõ belirtildi. Bu durum rapora, “Gerek ke- şif sırasında MİT görevlisi, gerekse TİB Başkanı Şimşek, dinleme veritabanının yedeklenmesi halinde ülke istihbarat ağının ve gizli yürütülen soruşturma- ların zafiyete uğrayabileceğini belirt- mesi üzerine yedekleme işlemi yapıla- mamıştır” şeklinde yansõdõ. ‘Olayı inceliyoruz’ Gerçeker, ikinci bilirkişi raporunu ba- sõndan öğrendiğini belirterek, “Hukuka aykırı bir durum varsa gerekli soruş- turmayı savcılığın yapması gerekir. Biz kendi yönümüzden olayı inceliyo- ruz. ” dedi. Gerçeker, Şimşek’in değer- lendirmesi ile raporun örtüşmediğini anõmsatmamõz üzerine ise “Dinlenme anlaşılırsa, TİB Başkanı’nın ‘dinlene- medi’ düşüncesinin doğru olmadığı or- taya çıkar” açõklamasõnõ yaptõ. MEHMET CELEN ÇANAKKALE - ADD Çanakkale Şubesi’nin dü- zenlediği “Hukuk Devleti ve Yargı Bağımsızlığı” konulu konferansa katõ- lan Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih Kanadoğlu, AKP iktidarõnõn açõlõm konu- sunda başarõsõz olduğunu vurgulayarak, “Ülkenin belirli bölümlerine de- mokratik açılımdan bah- sedilme olanağı yoktur. Eğer bu açılım gereki- yorsa bunun yapılacağı yer Türkiye’nin bütü- nüdür” dedi. Yurttaşlarõn yoğun ilgi gösterdiği konferansta, Si- yasi Partiler Yasasõ’nõ eleş- tiren Kanadoğlu, şunlarõ söyledi: “Açılım ilk ola- rak Kürt açılımı olarak geldi. Bundan vazgeçildi. Demokratik açılım den- di, o da tutmadı. Açılım gerekiyorsa bunun ya- pılacağı yer Türkiye’nin bütünüdür.” Kanadoğlu: Açılımlar tutmadı Sabih Kanadoğlu. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu’ndaki büt- çe görüşmelerinde aynõ yaşta olan bürokratlardan birinin diğerinin elini öp- mesi ve “bozuk aşı id- diası” tartõşma yarattõ. TBMM’de Tarõm, Çev- re ve Orman Bakanlõğõ ile bağlõ kuruluşlarõn büt- çesinin görüşmelerinin ba- şõnda ilginç bir görüntü yaşandõ. Genel kurul açõl- dõktan kõsa süre sonra bü- rokratlar yerine geçerken, Orman Bakanlõğõ Çevre Yönetimi Genel Müdürü Lüfti Akça, Orman Genel Müdürü Osman Kahve- ci’nin elini öptü. Akça’nõn bu davranõşõnõ eleştiren CHP’li Muharrem İn- ce, ayağa kalkarak, “Bak- tım, bürokrat bürokra- tın elini öpüyor. Yaşça büyük değil, tarikat bü- yüğü mü, şeyh mi merak ettim?” dedi. Kuliste ga- zetecilerin sorusunu ya- nõtlayan Kahveci ve Akça ise el öpme olayõ olmadõ- ğõnõ savundu. Sağlõk Bakanlõğõ’nõn bütçesinin görüşmelerin- de ise CHP grubu adõna konuşan Tekin Bingöl, Başbakan Tayyip Erdo- ğan ile Sağlõk Bakanõ Re- cep Akdağ arasõnda ya- şanan polemiğe dikkat çe- kerek, “O polemik ya- şanmasaydı vatandaş- lar aşı olup hayatını kay- betmeyecekti. Sayın Ba- kan, insanların kafasını karıştıranlar hakkında suç duyurusunda bulu- nacak mısınız?” dedi. MHP Kõrõkkale Milletve- kili Osman Durmuş ise bozuk domuz gribi aşõla- rõnõn Güneydoğu’ya gön- derilmesinden bunu ka- muoyuna açõklamasõyla vazgeçildiğini savundu. Meclis’te el öpme tartışması CHP’DEN TEPKİ POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Aşk Nedir?.. Mor bulutları özlüyorum, sevecenliğin titrek kumaşını. O ilkyaz gecelerini, yıldızlarını, ayın doğuşunu... Açan çiçeklerin arasından yürüyen bir suyu. Ayışığı aydınlatıyor beyaz badanalı odanın içini... Tüm kederlerin zamanlarında akan o su, çocuk bağırışlarıyla buluşuyor, gecenin derin sessizliğinde. Dışarıda yağmur var aslında. Gökyüzü yasını tutuyor ölümlerin... Hani akasyaların kokusundan sarhoş olmuş sokaklar vardır ya, ben oralarda yürüyorum kışın soğuğunda, yağmurun altında. Belki Gökova’dayım iskelenin ucunda, belki Köyceğiz’de portakal bahçelerinde... Borges’in değişken dünyası geliyor aklıma. İçbükey maviliği içinde bensiz giden bir yaşam. Şafağın söküşünde duru bir aydınlığı beklerken... Balzac’ın ilk aşkı Berny’ye 1821 yılında yazdığı mektubun ilk satırını anımsamaya çalışıyorum: “Mutsuzsun, biliyorum bunu, oysa ruhunuzda sizin bilmediğiniz ve sizi hâlâ yaşama bağlayabilecek zenginlikler var.” Berny’nin asıl adı Laure Hinner’dir... Uzun bir mektup... Baştan sona okuyorum... Berny, Balzac’ın karşısına çıktığında oldukça etkileniyor. Çünkü, acı çekenlerin peşinden gitmeyi seviyor... Balzac, mutsuzluğu yüreğinden kaynaklanan tüm kadınların çekiciliğine inanıyor. Büyülü bir güzelliğe sahip mutsuz bir kadın gerçekten çekici midir? Bu soruya yanıt veremedim! Bir kadının gözlerinin hüzünlü olması... Mutsuzluk bu mudur? Bazı kadınlar gözleriyle konuşur... Gözlerinin hüzünlü olması belki de büyülü bir güzelliği yansıtır.... Bilemem! Yeniden Balzac’ın mektubunu okumaya başladım: “Karşıma çıktığınızda, mutsuzluğu yüreğinden kaynaklanan bütün insanlardaki o çekicilik vardı üstünüzde. Ben acı çekenleri peşinen severim, böylece melankoliniz benim için büyülü bir güzellik, mutsuzluklarınız benim için bir çekicilik haline geldi; ve bütün düşüncelerim, ruhunuzun hoşluklarını gösterdiğiniz andan başlayarak bendeki sizinle ilgili tatlı anılara bağlanıverdi elimde olmadan. Size yazsam mı, yazmasam mı, işte ayrıldığım zamandan beri düşüncelerimin tek değişmez sorunu, bütün derin düşüncelerimin konusu buydu; size eğer uzun süredir sizi gözle görmediğimi söylersem, genellikle kendini beğenmişlik duygularıyla dopdolu genç bir ruhun, bir tutkuyu, umudun hazineleriyle güzelleştirmeye çalışmak yerine, tasarlayabildiğine, koruyabildiğine ve besleyebildiğine şaşırıp kalırsınız.” Yağmur bulutları dağılıyor yavaş yavaş... Kuytu çan kulelerini düşünüyorum Machado’nun. Ellerim üşüyor... Kendi kendime soruyorum: “En saf aşk, içten harekete katılım mıdır?” Düşler ülkesindeyim... Umutla umutsuzluk arasında gidip geliyorum. Jerome Antoine Rony’nin bir sözü aklıma geliyor: “Aşka bağlı kıskançlık, mağdur edilmiş sahibinin öfkesidir.” Balzac ise aşkı şöyle tanımlar: “İki aşk vardır... Hükmeden aşk, köleleştirici aşk... Bir de birleştirici aşk vardır ki, iki kişi bir bütün eder...” Sizi bilemem ama benim için “bütünleştirici aşk sevgiyle, dostlukla, arkadaşlık ve dürüstlükle” birleştirilince uzun soluklu olur. Acılara batmış bir aşk yoktur aslında... Acıyı kadın ya da erkek birlikte yaratırlar. Avuçlarımızda sakladığımız bir tutku, paslı zincirlerin üzerinden geçen unutulmuş sözcükler gibidir. Hani derler ya: “Âşığım ama çok acı çekiyorum!” Bunu söyleyen birey kendi kendini aldatır... Acıyı bir yaşam biçimi yapar! Ben dolunayı seyrederken, hırçınlaşan kadınların büyük yalnızlık çektiklerine inanırım. Aşka bağlı kıskançlığı ilkellik olarak görürüm! Çünkü orada aşk yok, sadece tutku vardır! Peki ben, siz, hepimiz... Kadın ve erkek... Aşkı nasıl görürüz? Mağdur edilmiş sahibinin öfkesi midir? hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 ‘Dinleme’ rapora yansıdı TİB Başkanõ Şimşek’in Yargõtay’õ dinleyemedikleri açõklamasõnõn gerçeği yansõtmadõğõ ortaya çõktõ. Yargõtay’õn 3 ay süreyle dinlendiği belirlendi Gerçeker, ikinci bilirkişi raporunu basından öğren- diğini belirterek “Gerekli soruşturmayı savcılığın yapması gerekir” dedi. Başbakan Erdoğan rahatsızlandı RİZE (Cumhuriyet) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’õn ses tellerindeki rahatsõzlõk nedeniyle bugün yapõlacak Of sahil düzenle- mesi ve Yomra’da yurt açõlõşõna ilişkin prog- ramlarõ iptal edildi. Sürmene Abdullah Kanca Meslek Yüksek Okulu’nun açõlõşõnõ ise Dev- let Bakanõ Faruk Nafiz Özak yapacak. Erdo- ğan’õn, bugün Ankara’ya döneceği belirtildi. Erdoğan’õn katõlamadõğõ AKP Rize İl Danõş- ma Meclis Toplantõsõ’nda konuşan Bakan Özak, konuşmasõ sõrasõnda not kâğõtlarõnõ ka- rõştõrdõ. Söze giremeyen ve kürsüde uzun sü- re sessiz kalan Özak, “Daha fazla konuşama- yacağõm” diye gülerek kürsüden indi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear