28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 ARALIK 2009 / SAYI 1239 'JIJII ı,;tli ! ;r Merhamet... Yardım kuruluşlannın ağzına sakız olmuş, içeriği kaybettirilmiş bu kelime aslında insanlık için yapılabileceklerin itici gücü. "Merhamet Melankolisi" sergisi zi yeniden merhamet i üzerine düşünmeye çağırıyor. Başkalan için I üzülmeyi başarırsak, daha iyi bir dünya da fc inşa edebiliriz. Merhamet melankolisi ESRA AÇIKGÖZ D ünya hızla dönüyor, insanlık da bu hıza yetişme savaşında. Her savaşta yitirilenler olması da kaçınılmaz. Peki biz neleri mi yitırdik? Liste uzun, ama başa merhameti almak da yarar var. Çünkü başkasının acısını hissedebilme yeteneğini yeniden kazanırsak dünyayı değiştirme gücünü de kendimizde buluruz. Siemens Sanat'taki "Merhamet Melankolisi" sergisi tam da bunu düşünmeye itiyor. Müge Akçakoca, Andrey Bakx, Burak Bedenlier, Petrit Halilaj ve Şükran Mertcan farklı tarzdaki eserleriyle merhametle yeniden tanıştınyor bizi. Biz de serginmfcüratörleri Mürteza Fltlan ve T. Görgün ile serğî ve merhamet üzerm'e lcoftuştuk. ' - Merhamet, özellikle de son yülarda çok ihtiyacımız olan ancak unutulmuş duygıılardan biri. Merhamet üzerine bir sergi oluşturmafîkrinereden çıkü? Mürteza Fidan: Biz sergilerimizi güncel sorunsallar üzerinden oluşturuyor, sosyallikteki değişimleri irdeleyerek konseptler geliştiriyoruz. özellikle son yıllarda îstanbul'daki yoğun hareketlilik, kentin aşın büyümesi, hayatın bu kadar dinamik ve hızh olması, eskisi gibi îstanbul'un yurt edinilmesi yerine bir geçiş alanına dönüşmesi üyelerin yere ve şeylere bağlanmasını engelliyor. Mekânlar insanlar için nötrleşmeye başladı, yani hiçbir duyarhlığa dayah bağ geliştirilemiyor. Bu, bir tür serbestlik ya da bağlanmama durumu, bireyin diğer bireye karşı duyarsızlığını da geliştiren bir şey. Bütün bunlar ashnda küreselleşmenin de bir tür yansıması. Küreselleşmede de insan imgeler gibi dolaşım halinde, dolayısıyla imgelerin ve insanın dolaşım halinde olduğu bir dünyada insan hem hiçbir şeye yabancı değil, hem de hiçbir şey insana tanıdık değil. Böylesine kopuk bir sosyallik içinde insanlar arasında belli mekanizmalara ihtiyaç var. Bu mekanizmalarm ne olabileceğini, bunu sanatın programatiği haline nasıl getirebiliriz diye düşündüğümüzde merhametle karşılaştık. Bir başkası için üzülebilirseniz onu seversiniz. Dolayısıyla bir başkası için üzülmek bir başkası için yapılacak şeylerin temel motivasyon kaynağı. MERHAMETÎ HATERLAMAK - Merhameti melankoliyle birleştirmenizin nedeni de bumu? M. Fidan: Merhametin vurgusunu güçlendirmek için melankoli ile birleştirdik. Bir başkasmı düşünmek, bir başkası için hissetmek ama sadece bir imaj varlığı olarak geliştirmek değil, bunu derinleştirerek hissetmek gerekiyor. Ortaçağ'da Dr. De Mondeville, bedeni var eden organlardan biri bir travmaya uğradığı zaman diğer organlann bütün kanlannı ve sulannı o organa göndererek, onu iyileştirmeye çalıştıklarını ortaya koymuşrur. Yani diğer organlar yaralı organa merhamet duyuyor. Buna senkrom kavramı deniyor. Biz dc bu merhamet tepkisi, mekanizması bedenler arasında da düşünülebilir dedik. Bir toplumda ya da cemaatte herhangi biri travmaya maruz kaldığında diğerlerinin onu iyileştirmek için olanaklanm kullanması, onu iyileştirmeye çabalaması, bunu tefekküre dayah yani maddi karşılığı olmadan, kendiliğinden yapması mümkün. Tam bu noktaya melankoli dedik, çünkü bu, bugünün sosyattiği içerisinde normal bir davranış biçimi olarak algılanmaz. Bir psikiyatr böyle bir davranışı irdelediğı zaman patolojik bir durum görür, melankolik olduğunu söyler. Bir anlamıyla geriye dönerek ileriye doğru bir adım atma çabası bu sergi. •* * *#* J' Şükran Mertcan'ın çalışması M. Fidan: Tabii ki... Hatta bunun üzerinden olumluya varacak politikalar geliştirilmeli. Bu sergilerin amacı da o zaten. - Belki böylece merhameti sadece acıkh fotoğraflar gördüğümüzde haürlamayız... M. Görgün: Bu görüntüler küreselleşme sorunsahnın bir sonucu, çünkü bu görsellikler olmadığında düzeye hitap edemiyorsunuz. - Evet, ama bu görseller çok kullamldığmda da gerçek anlgmHa insanlara hitap edemiyorsunuz. öyle ki Irak Savaşı'nı izlerken yemek yiyen bir insanlıktan bahsediyoruz arük. M. Görgün: Evet, bütün bunlar bir reklam kampanyası ..-..«sistemi. Son 20 yıldan ben merhamet değil, "acıtasyon" | J Jijzerinden harekc.1; çd(liyor. lçcriğJtka\bettiğin.İ7ck U isfeâete şekil karşihlza1 dıkıyor, bu'öa tchlikelı bıı şe>. " MESAFEYİORTADAN KALDIRIN Burak Bedenlier'in çalışmasi. - Peki sergi için nasıl bir hazırhk yapıldı? M. Görgün: ön araştırmalarda önce konunun kavramsal çerçevesini çizdik, sonra da ona uygun sanatçılan belirledik. Burada önemli olan sunulan yapıtın kendi içindeki fıkri, duygusu, ne sunduğu ve öngörüsü. - Savaşlar, ekonomik krizler, derinleşen yoksulluk, artan işsizlik... Merhamet bizi kurtarabilir mi? M. Görgün: Kurtancılıktan ziyade, duyguların insana yakışır bir şekilde, insani şartlar dahılinde kalması için bu çok gerekli, çünkü şu anda son derece zıt kutuplar arasmda gidip geliyor duygular. Bir bakıyorsunuz son derece insani olduğunu düşündüğünüz bir grup, hiç ummadığınız bir vahşet gerçekleştiriyor. O yüzden de merhamet burada dengeleyici bir katalizör olarak işin içine girebilir. M. Fidan: Bir kez daha tekrarlayacağım, sevebilmek bir başkası için üzülmeye hazır olmayı gerektirir. Bu olmadan neyi koyarsanız koyun ohnaz. Sistemler kurarsınız, sistemler yıkarsınız, ancak kökeninde bu yoksa, zihniyet bu değilse hiçbiri işe yaramaz. Çünkü o sistemleri çalıştıracak, onları var edecek insanların sosyalliklerini oluşturan temel duygu merhamettir. - Oysa günümüzde merhamet en çok da hayır kuruluşlannın kullandıklan bir sözcük. Bu yönüyle, merhametle politik çözüm taleplerinin üzerine bir perde örtülüyor. Merhameti yeniden politik kavramlar içine almak gerekmez mi? - sergiden nasıl çıksınlar istiyorsunuz? M. Görgün: Bu sergiye gelirken zaten bunun ne olduğunu keşfetmek için geleceklerdir, bundan sonraki değişim tamamen onlara ait. Biz sadece bunun olumlu olmasını arzu ediyoruz. M. Fidan: Bedenler arasındaki mesafenin daraltılması, ortadan kaldırılabilmesi, dokunmaya cesaret etmek ya da dokunma krizinden kurtulabilmek önemli... İnsanlar birbirlerine dokundukları andan itibaren artık vazgeçemezler. Birine dokunursanız artık o sizden biridir. O mesafeyi kaldıracak bir şefkate erişebilmeliyiz. M. Görgün: Burak Bedenlier'in sergideki işi tam da buna ışaret ediyor. Sergideki imajlarını kopanp alabiliyorsunuz, izleyiciyi esere dokundurtuyor. M. Fidan: Ashnda işlerin hiçbirinde biriciklik yok. Kendine müstakil alan açan ve izleyiciyle mesafe oluşturan işler yok. Günlük hayatın içerisinde, mevcut olabilecek basit ilişkileri, hareketleri, mekân mekanizmalannı gösteriyorlar bize. M. Görgün: Petrit Halilaj'ın düzenlemesinde olduğu gibi, son derece sıradan, her tarafta, evinizde dahi uygulayabileceğiniz bir düzenleme ile karşı karşıya kahyorsunuz, onu alıp götürme isteği uyandırıyor. Çünkü o sizin bildiğiniz bir şey, yani sanatçı da sizin söylediğiniz şeyi söylüyor, bu kadar yakın. Belki de, sergi "başka türlü bir şekilde görmeye çalışabiliriz"in daha özel bir önermesini içeriyor. • PAZARIN PENCERESINDEN Danıştay'ın arkasından dolanmak SELÇUK EREZ Sokak adlarını bizim kadar sık değiştiren var mıdır? Haldun Taner, "Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım" oyununda bu özelliğimizi iyi yansıtır. Sokak adları, iktidara göre değiştirilir: Hürriyet'in ilanında adı 10 Temmuz olan sokak, Birinci Harpte Liman von Sanders, Sevr'e doğru Damat Ferit Paşa, sonra Cumhuriyet, daha sonra da 14 Mayıs Sokağı olur. Değişen nedir? Sadece adı; yoksa o sokaklar yeni adlarıyla aynı us-dışı uygulamalara, aynı hak-hukuk çiğnemelerine sahne olmaz mı, yine üçkâğıtçılara, hırsızlara geçit vermez mi? Hatırlarsınız, Abanoz Sokağı, Beyoğlu'nun genelev sokağıydı, sonra adını "Halas"a çevirdik; çok mu saygınlaştı? Hacıhüsrev mahaliesini de Istiklal yaptık; bu mahalleyi polis yine basmıyor mu, kesici, delici aletler, uyuşturucu bulmuyor mu? Ad değiştirince birçok şeyin değiştiğini sanan safdillerimiz bol. Böyle olmasa Iktidar, her yeni marifetine "reform" der miydi? Bizi kuşa çeviren bu reformlar, yeryüzünün hangi uygar ülkesinde reform olarak adlandırılır? Isim değiştirerek sadece kendimizi, seçmenimizi değil, Tanrıyı da kandırmaya kalkmıyor muyuz? Köylerimizde çocukları ölmüş çiftler yeniden bebekleri olduğunda adına Satılmış der, çocuğu başkasına, mesela amcasına güya satar, böylece kendilerine çocuk vermeyecek Tanrının, bu çocuğu, o günahkâr çifte değil de amcaya ait olduğunu sanıp esirgeyeceğine inanırlar. .Gözlerimi kaparım, Abanoz Sokağı ve' Hacıhüsrev nerden geldi aklımıza? YÖK Başkanı'nın açıklamalarını duyduğumuzda anımsadık: YÖK imam hatip mezunlarını, üniversiteye genel üniversite bitirenlerin katsayısıyla almaya karar vermişti. Danıştay'da bunun yürütmesi durdurulunca ve buna itiraz kabul edilmeyince YÖK Başkanı özcan Bey "Gerekirse hukuku dolanırız" dedi. Sonra da imam hatip liselerinin genel liselere dönüşebileceklerini, buna karşılık ilk ve orta öğretime ciddi din dersleri getirebileceklerini, Kuran, namaz, hadisler gibi Islam'ın temel prensiplerinin orada öğretilebileceğini de söyledi. Amaç, imam hatip mezunlarına sadece ilahiyata değil bütün fakültelere girme imkânlarının sağlanmasıydı; imam doktor, imam avukat, imam mühendis isteniyordu. Yani? Tasarlanan, imam liselerinin adlarını değiştirmek, ama ashnda buralarda da, genel liselerde de imam hatip programı uygulamaktır. Bu ne biçim takıyyedir? Siz her şeyden önce liselere hukuku dolanmaya kalkmanın, hatta bundan bahsetmenin dahi ayıp olduğunun, sonra şunun bunun adını değiştirip elâleme yutturmaya çalışmanın da hiçbir dinin kurallarıyla bağdaşmadığının anlatılacağı dersler koydurtsanıza! • erezsOsuperonline.com Imtlyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına llhan Selçuk Genel Yayın Yönetmenl: Ibrahim Yıldız Yayın Yönetmenl: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase llknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ Idare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar öktel Sok. No: 2 34381 Şişli/lstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordlnatörleri: Hakan Çankaya / Neşe Yazıcı Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/ 75 / 343 72 74 (554-555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri / Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / Istanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. (cumdergi@cumhuriyet.com.tr)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear