24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA 4 DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN İnsanlığa Adanmış İki Yaşam Sevgili, Açıkhava tiyatrosunda kabıma sığamıyordum. Yanımda oturan yabancıları kollarından tutup, sahneyi göstererek - Bakın işte ben buyum, biz buyuz, diye haykırmak geliyordu içimden. “Biz kimiz?” sorusu üzerinde çokça düşünmüş, okumuş biri olarak yanıtı sahnedeki lirik tarih gösterisinden alıyorum. Biz, hem Orta Asya’dan çıkıp gelenler, hem onlar gelmeden burada olanlar, biz hem “bin tanrılar” diyarının otoktonları, hem de buraya gelenlerle kaynaşanlarız, biz bu kadim toprakların büyük sentezi, hem Mozart’ın dostları, hem Itri’nin torunları, hem salonlarda tango yapan büyük dönüşümün ilk adımlarıyız. Bozkurt Güvenç’in dediği gibi, “biz bunlardan hangisiyiz, diye sormaya gerek yok, çünkü bunların her biri ve hepsi birdeniz.” Ali Taygun ile Yekta Kara’nın İstanbul’daki Habitat toplantısı için yarattıkları ortak yapımları “lirik tarih”, iki usta sanatçının, “biz kimiz” sorusuna estetik çerçevesi iyi çizilmiş, didaktiklikten özenle kaçınmış yanıtıydı. Ömür boyu unutmayacağım. Ali ile birlikte geçmiş, uzun sayılacak ortak günlerimizi hatırlarım sıkça. Acıyı damıtıp bal eylemek hünerdir hapiste, doğrusu Ali Taygun da bunu iyi yapardı. Cevizlik Zırhlı Tugayı’nın Kartal yuvası gibi ovaya bakan tepesindeki hapishaneye çevrilmiş cephanelikten, askeri kamyonlarla, ellerimizde taslarımız, sabunlarımız, boyunlarımızda havlularımızla, hamama doğru yola çıktığımızda başlardı Ali’nin şovu.. - Biz var götürmek sizi banyo, orada siz var tertemiz olmak, diye Alman taklidi aksanıyla konuşmaya başladığında makaraları koyuverirdik. Ardımız sıra eli silahlı askerler, sıkı sıkıya yapışılmış zincirlerini kopartıp üstümüze fırlamak istercesine hamle eden, biz duvarlar arasında kuru fasulyeyi kaşıklarken, duvarların hemen dışında kaçmayalım diye nöbet tutarken, gündelik 300 gram lop et istihkakını afiyetle mideye indiren dobermanlarla manzara pek de Nazi filmlerini andırmıyor değildi hani... - Siz hafif kokuyu duyuyo ve biliyo ki, işte o ziglon gazdır, hemen derin derin nefes alıyor, her şey oluyor tertemiz... diye devam ettiğinde Ali, kahkaha doruğuna çıkardı. Aslında Ali Taygun, arkadaşları gibi tarihte bir daha ziglon gaz sahneleri yinelenmesin, savaşlar birbirini izlemesin diye yatıyordu orada. O, Orhan Taylan, Gencay Şaylan, Metin Özek, Erdal Atabek, Haluk Tosun, Aykut Göker ve öbürleri bana Ray Bradburry’nin Fahrenheit 451 adlı bilimkurgu romanındaki ayaklı kitapları andırırlardı. Bradburry’nin eseri kitapların yasaklandığı bir ülkeyi anlatır. İnsanlar bu baskı ve cehaletten kaçıp ormana sığınır ve her biri bir kitabı ezberleyerek, insanlığın kazanımlarının kaybolmamasına çalışırlar, ölürken de kendilerini yani kitabı bir başkasına ezberletip göçerler. Okuduğum ve sonra da Truffaut’nun aktardığı filmde ekranda gördüğüm en gözyaşartıcı sahnelerden biriydi bu orman bölümü. Ve ben yaşamımda, hapishane yıllarımda, kaçak yazılar yazarken böylesine ayaklı bir kütüphaneye sahip olmuştum, en değerli parçalarından biri de Ali Taygun’du. Ali Taygun’u yitirince çok değerli bir dostu, gerçekten iyi huylu bir aydını yitirirken biraz da ortak birikimimizin bir parçasının yok olup gittiğine yandım. Ali’nin ardından onunla çok ortak noktaları olan Yıldız Hanım’ın haberi geldi. Yıldız Hanım’ı ilkin uzaktan tanıdım, “Türkiye’de İlerici Akımlar” adlı Ant Yayınları’ndan çıkan eserinden. İnsanlığa adanmış bir yaşamın bedelini ödedi Yıldız Hanım ömrü boyunca... Bu tür bedeli yüksek onurlu yaşamlar, karabasan gibi görünür uzaktan bakınca. Oysa onların da, neşe, mutluluk, sevinç, hüzün anları vardır. Ama yine de sürgünlük zor mu zor bir zanaattır. Yıldız Hanım tevarüs ettiği sürgünlük yaşamını, Sabiha Hanım, Zekeriya Bey ve Nâzım ile paylaştı. Ülkesine döndükten sonra da, başkaları da sürgün olmasın, insanlar kendi ülkesinde de sürgünlük yaşamasın diye didindi durdu. Birçok insanın nafile yaşadığı bir dünyada, kendi yaşamının anlamını oluşturdu. Hastalık yapıştığı zaman yakasına, vakarla karşıladı, yaşamı gibi ölümü de vakur oldu. Son arzusu, Caddebostan Kültür Merkezi’ne bir Nâzım heykeli dikilmesiydi. Sanırım bunu gerçekleştirmek artık hepimize düşüyor. Hem Yıldız Hanım’a hem Nâzım’a zaten o kadar çok şey borçluyuz ki, bari bu kısmını eda edelim, derim. CKM’de o heykele bakınca, Nâzım ile birlikte Yıldız Hanım’ı da göreceğiz. asirmen@cumhuriyet.com.tr ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Abdullah Öcalan’õn talimatõyla Barõş ve Demokrasi Partisi (BDP) çatõsõ altõnda par- lamentoya yeniden “dönüş” kararõ alan eski DTP milletvekillerinin bu hafta par- tiye katõlmalarõ bekleniyor. Partinin grup kurabilmesi için destek açõklayan İstanbul Bağõmsõz Milletveki- li Ufuk Uras’õn katõlõmõnõn ise 27 Ara- lõk’ta sona erecek Meclis’teki bütçe gö- rüşmelerinin sonuna da kalabileceği be- lirtiliyor. Katõlõmlarõn ve Meclis grubu- nun oluşmasõndan sonra da en geç şubat ayõ başõnda olağanüstü kongreye gidilip yeni parti yönetiminin belirlenmesi plan- lanõyor. Yeni partinin yeni liderinin kim olacağõ henüz netleşmezken, kapatõlma davasõ sürecinde, “Taban dağa çıkmamızı is- tiyor” açõklamalarõ ile parti içinde de tepki çeken, kapatõ- lan DTP’de “eşbaşkanlık” görevini üstlenen Mardin Mil- letvekili Emine Ayna’nõn ye- niden bu göreve getirilmesinin güç olduğuna işaret ediliyor. Ancak kulislerde son sözü yi- ne Öcalan ve Kandil’in söy- leyeceği konuşuluyor. Ayna, dün bir grup sivil toplum örgütü temsilcisi ile BDP’den bir grubu kabulünde yaptõğõ açõklamada, Türkiye’nin “demokratik bir ülke ol- madığını” savunarak, “Sorun Emine Ayna’nın, Ahmet Türk’ün söyledikle- riyle alakalı değil. Sorun bu anayasa- nın yanlış olmasıyla alakalıdır. Parti- yi kapattıran bu anayasadır” dedi. Partilerinin kapatõlmasõnõn ardõndan Ah- met Türk ve Aysel Tuğluk’a siyasi yasak getirilmesiyle istifa etme yönünde görüş birliğine vardõklarõnõ ifade eden Ayna, kendilerine karşõ “psikolojik savaş” uy- gulandõğõnõ ileri sürdü. Kapatõlmak istenilenin bir “siyasi an- layış” olduğunu savunan Ayna, Öca- lan’dan avukatlarõ aracõlõğõyla “henüz Meclis’ten çekilme aşamasında olun- madığı” yönünde bir mesaj geldiğini anõmsattõ. Ayna, “Biz bunu şöyle de- ğerlendirdik: Çözüm için biraz daha zorlanabilir... Evet, doğrudur; Meclis, Türkiye’nin resmi ideolojisi bu siyasi yaklaşıma karşıdır ama biraz daha zor- lamak gerekir” dedi. BDP’den siyase- te kendi çatõlarõ altõnda devam etmeleri için çağrõ aldõklarõnõ ifade eden Emine Ay- na, “Mücadelemiz; kesinlikle eşitlik, öz- gürlük ve demokrasinin, Türkiye’de ol- mayan üç şeyin mücadelesidir” diye ko- nuştu. Ayna, bir gazetecinin, kendisine yö- nelik siyasi yasak bekleyip beklemediği yönündeki sorusuna, “Hayır, çünkü bizde bireyler değil, siyasi düşüncedir yasak. Özellikle benim yasaklanmam üzerinden bir şey düşün- medim” karşõlõğõnõ verdi. Bu arada, DTP hakkõnda- ki kapatõlma davasõ nede- niyle askõya alõnan Mahmur ziyareti de yeniden gündeme alõndõ. Bu çerçevede BDP’ye katõlma kararõ alan Bitlis Mil- letvekili Nezir Karabaş, Şanlõurfa Milletvekili İbra- him Binici, Van Milletveki- li Özdal Uçer, Şõrnak Bele- diye Başkanõ Ramazan Uy- sal ile Uludere Belediye Baş- kanõ Şükran Sincar’dan oluşan heyet ya- rõn Mahmur Kampõ’na giderek incele- melerde bulunacak. Tuğluk: Demokrasinin kaybı Milletvekilliği düşürülen eski DTP Milletvekili Aysel Tuğluk, Alman Der Spiegel dergisine yaptõğõ açõklamada, 2.5 milyon kişinin kendilerine oy verdiğini ve şimdi temsil edilmediklerini öne sü- rerek “DTP’nin kapatılması Türk de- mokrasisi için büyük kayıp” dedi. Tuğluk derginin “Neden partiniz PKK ile mesafe koymada zorlandı” şeklin- deki sorusuna ise “Türkiye’nin, çatış- ma içinde bulunduğu kişilerle barış gö- rüşmeleri yapması gerekir. Biz, hü- kümet ile PKK arasında doğru bir arabulucu olabilirdik” yanõtõnõ verdi. ANTALYA/İSTANBUL (Cumhu- riyet) - MHP Genel Başkan Yardõmcõ- sõ Deniz Bölükbaşı, DTP milletvekil- lerinin istifa edip etmemelerinin kendi takdirleri olduğunu belirterek PKK’nin Meclis şubesi olarak görev yapıyorlar” dedi. Partinin bir diğer genel başkan yar- dõmcõsõ Tunca Toskay da demokratik açõlõm süreciyle ilgili, “Başbakan, mil- let ile talimat aldığı odak- lar arasında sıkıştı. Çare- sizlik sendromu yaşıyor” diye konuştu. Partisinin İstanbul’da dü- zenlediği “Çözülen Ülke Türkiye” konulu konfe- ransta konuşan MHP Genel Başkan Yardõmcõsõ Deniz Bölükbaşõ DTP’nin millet- vekillerinin istifa edip et- memelerinin kendi takdirleri olduğunu söyledi. Bölük- başõ, “Zaten istifa etmemelerinde de şaşırılacak bir şey yok. PKK’nin Meclis şubesi olarak görev yapı- yorlar” dedi. Partisinin Antalya İl Başkanlõğõ’nda ba- sõn toplantõsõ düzenleyen Tunca Toskay da Toskay, demok-ratik açõlõm sürecinin bir devlet projesi olmadõğõnõ ifade etti. Toskay, “‘Hazmettireceklerini’ söylü- yorlar. Bu yöntemde, psikolojik savaş uygulayarak milleti bıkkınlık nokta- sına getirecekler. Başbakan, millet ile talimat aldığı odaklar arasında sıkış- tı. Çaresizlik sendromu yaşıyor. Bunu TBMM’deki bütçe görüşmelerinde gördük. Başbakan kızıyor, yardımcı- sı bir yerlere gidip ağlıyor. Bu iş çadır tiyatrosu mu? Anlayamadık” diye ko- nuştu. Yurttaşlarõn, kaygõ ve endişe içinde olduğunu anla- tan Toskay, “AKP iktidarı başından bu yana ayrıştır- ma siyaseti yürütüyor. Et- nik ve mezhep ayrımını kö- rüklüyor” dedi. Başbakan Erdoğan’õn, MHP’ye yöne- lik, ‘kan siyaseti’ yürüttükleri suçlamasõnda bulunduğunu belirten Toskay, “Sayın Baş- bakan dönüp AKP’ye bak- sın. AKP, bütün kutsalları- mızı istismar etmiştir. Başbakan, ay- nada kendine bakarsa istismarcının kim olduğunu görecektir” diye ko- nuştu. AKP’nin 2010 bütçe hedeflerine de değinen Toskay, şunlarõ söyledi: “Ekonomiye giren borç, 300 mil- yar dolar. Hesapları didik didik edeceğiz. Yüce Divan’a otobüs kal- dırmamız gerekecek.” ‘PKK’nin Meclis şubesi olarak görev yapıyorlar’ MHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI BÖLÜKBAŞI ANKARA/İSTAN- BUL (Cumhuriyet) - Ka- patõlan DTP’nin Genel Başkanõ Ahmet Türk’ün, “Abdullah Öcalan’ın is- teği”yle Meclis’e dönme kararõ aldõklarõnõ açõkla- masõnõn yankõsõ sürüyor. AKP Kõrõkkale Millet- vekili Vahit Erdem, Türk’ün “Öcalan tali- matıyla Meclis’e dönüş” kararõna tepki göstererek, “30 bin ananın ağlamasına neden olan Öca- lan’ın talimatıyla Meclis’e dönen partiden kimseye hayır gelmez” dedi. Erdem, siyasetin, sokakta kav- ga etmek yerine, parlamento çatõsõ al- tõnda yapõlmasõ gerektiğini de belirti. Eski DTP’lilerin Barõş ve Demokra- si Partisi (BDP) çatõsõ altõnda yeniden Meclis’e dönüş kararõ al- dõğõna işaret eden Erdem, “Fakat dönüşün PKK terorizminin kurucusu olan ve 30 bin ananın ağlamasına yol açan te- rörist başının direktifi ile yapılması hiç de iç açıçı değildir. Öcalan’ın talimatıyla gelen parti- den kimseye hayır gel- mez. Bu durum, yeni par- tinin PKK ile ilişkisinin devam edeceği anlamına gelmektedir. Bu haliyle geleceği iyi görmüyorum” di- ye konuştu. TBMM Başkanõ Meh- met Ali Şahin de “Yaşananlardan ders çıkarmak ve gelecekte de ye- ni olumsuzluklarla karşılaşma- mak için çok dikkatli olunması ge- rektiğini düşünüyorum” dedi. Mahmur ziyareti de yeniden gündeme alõndõ BDP, bütçe sonrası Meclis’te grup olacak NEW YORK (ANKA) - ABD’nin en büyük televizyon kuruluşlarõndan NBC televizyonu tarihi bir hataya imza attõ. En fazla izlenen sabah haber programõ “Today’s Show”da İran tarafõndan sõnõrõ izinsiz geçmek suçuyla alõkonulan 3 ABD vatan- daşõ gence ilişkin haberle ilgili yayõmlanan harita- da Türkiye, Kürdistan olarak gösterildi. Skandal harita, New York merkezli Türk radyo- su “Radyo Türküm” tarafõndan haberleştirildi. Radyonun internet sitesinde yer alan haberde, “NBC televizyonunda bahsi geçen haberde İran tarafından alıkonulan 3 gençten Sarah Shourd’un annesinin İran hükümetine yönelik mesajı yer aldı. NBC televizyonu ve Today’s Show yapımcıları, haritanın üzerine Kürdistan ibaresini yerleştirdi” denildi. Radyo Türküm Yayõn Müdürü Sinan Ödeş, NBC’ye yönelik çok sayõda tepki aldõklarõnõ söyledi. ‘TALİMATLA DÖNEN PARTİDEN HAYIR GELMEZ’ Skandal harita Vahit Erdem. Emine Ayna. Deniz Bölükbaşı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear