Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA
4
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
İnsanlığa Adanmış
İki Yaşam
Sevgili,
Açıkhava tiyatrosunda kabıma sığamıyordum.
Yanımda oturan yabancıları kollarından tutup,
sahneyi göstererek
- Bakın işte ben buyum, biz buyuz, diye
haykırmak geliyordu içimden.
“Biz kimiz?” sorusu üzerinde çokça düşünmüş,
okumuş biri olarak yanıtı sahnedeki lirik tarih
gösterisinden alıyorum.
Biz, hem Orta Asya’dan çıkıp gelenler, hem onlar
gelmeden burada olanlar, biz hem “bin tanrılar”
diyarının otoktonları, hem de buraya gelenlerle
kaynaşanlarız, biz bu kadim toprakların büyük
sentezi, hem Mozart’ın dostları, hem Itri’nin
torunları, hem salonlarda tango yapan büyük
dönüşümün ilk adımlarıyız.
Bozkurt Güvenç’in dediği gibi, “biz bunlardan
hangisiyiz, diye sormaya gerek yok, çünkü bunların
her biri ve hepsi birdeniz.”
Ali Taygun ile Yekta Kara’nın İstanbul’daki
Habitat toplantısı için yarattıkları ortak yapımları
“lirik tarih”, iki usta sanatçının, “biz kimiz” sorusuna
estetik çerçevesi iyi çizilmiş, didaktiklikten özenle
kaçınmış yanıtıydı. Ömür boyu unutmayacağım.
Ali ile birlikte geçmiş, uzun sayılacak ortak
günlerimizi hatırlarım sıkça.
Acıyı damıtıp bal eylemek hünerdir hapiste,
doğrusu Ali Taygun da bunu iyi yapardı.
Cevizlik Zırhlı Tugayı’nın Kartal yuvası gibi ovaya
bakan tepesindeki hapishaneye çevrilmiş
cephanelikten, askeri kamyonlarla, ellerimizde
taslarımız, sabunlarımız, boyunlarımızda
havlularımızla, hamama doğru yola çıktığımızda
başlardı Ali’nin şovu..
- Biz var götürmek sizi banyo, orada siz var
tertemiz olmak, diye Alman taklidi aksanıyla
konuşmaya başladığında makaraları koyuverirdik.
Ardımız sıra eli silahlı askerler, sıkı sıkıya
yapışılmış zincirlerini kopartıp üstümüze fırlamak
istercesine hamle eden, biz duvarlar arasında kuru
fasulyeyi kaşıklarken, duvarların hemen dışında
kaçmayalım diye nöbet tutarken, gündelik 300
gram lop et istihkakını afiyetle mideye indiren
dobermanlarla manzara pek de Nazi filmlerini
andırmıyor değildi hani...
- Siz hafif kokuyu duyuyo ve biliyo ki, işte o
ziglon gazdır, hemen derin derin nefes alıyor, her
şey oluyor tertemiz... diye devam ettiğinde Ali,
kahkaha doruğuna çıkardı.
Aslında Ali Taygun, arkadaşları gibi tarihte bir
daha ziglon gaz sahneleri yinelenmesin, savaşlar
birbirini izlemesin diye yatıyordu orada.
O, Orhan Taylan, Gencay Şaylan, Metin Özek,
Erdal Atabek, Haluk Tosun, Aykut Göker ve
öbürleri bana Ray Bradburry’nin Fahrenheit 451
adlı bilimkurgu romanındaki ayaklı kitapları
andırırlardı.
Bradburry’nin eseri kitapların yasaklandığı bir
ülkeyi anlatır. İnsanlar bu baskı ve cehaletten kaçıp
ormana sığınır ve her biri bir kitabı ezberleyerek,
insanlığın kazanımlarının kaybolmamasına
çalışırlar, ölürken de kendilerini yani kitabı bir
başkasına ezberletip göçerler.
Okuduğum ve sonra da Truffaut’nun aktardığı
filmde ekranda gördüğüm en gözyaşartıcı
sahnelerden biriydi bu orman bölümü.
Ve ben yaşamımda, hapishane yıllarımda, kaçak
yazılar yazarken böylesine ayaklı bir kütüphaneye
sahip olmuştum, en değerli parçalarından biri de
Ali Taygun’du.
Ali Taygun’u yitirince çok değerli bir dostu,
gerçekten iyi huylu bir aydını yitirirken biraz da
ortak birikimimizin bir parçasının yok olup gittiğine
yandım.
Ali’nin ardından onunla çok ortak noktaları olan
Yıldız Hanım’ın haberi geldi.
Yıldız Hanım’ı ilkin uzaktan tanıdım, “Türkiye’de
İlerici Akımlar” adlı Ant Yayınları’ndan çıkan
eserinden.
İnsanlığa adanmış bir yaşamın bedelini ödedi
Yıldız Hanım ömrü boyunca...
Bu tür bedeli yüksek onurlu yaşamlar, karabasan
gibi görünür uzaktan bakınca.
Oysa onların da, neşe, mutluluk, sevinç, hüzün
anları vardır.
Ama yine de sürgünlük zor mu zor bir zanaattır.
Yıldız Hanım tevarüs ettiği sürgünlük yaşamını,
Sabiha Hanım, Zekeriya Bey ve Nâzım ile
paylaştı.
Ülkesine döndükten sonra da, başkaları da
sürgün olmasın, insanlar kendi ülkesinde de
sürgünlük yaşamasın diye didindi durdu.
Birçok insanın nafile yaşadığı bir dünyada, kendi
yaşamının anlamını oluşturdu.
Hastalık yapıştığı zaman yakasına, vakarla
karşıladı, yaşamı gibi ölümü de vakur oldu.
Son arzusu, Caddebostan Kültür Merkezi’ne bir
Nâzım heykeli dikilmesiydi.
Sanırım bunu gerçekleştirmek artık hepimize
düşüyor.
Hem Yıldız Hanım’a hem Nâzım’a zaten o kadar
çok şey borçluyuz ki, bari bu kısmını eda edelim,
derim.
CKM’de o heykele bakınca, Nâzım ile birlikte
Yıldız Hanım’ı da göreceğiz.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Abdullah Öcalan’õn talimatõyla Barõş ve
Demokrasi Partisi (BDP) çatõsõ altõnda par-
lamentoya yeniden “dönüş” kararõ alan
eski DTP milletvekillerinin bu hafta par-
tiye katõlmalarõ bekleniyor.
Partinin grup kurabilmesi için destek
açõklayan İstanbul Bağõmsõz Milletveki-
li Ufuk Uras’õn katõlõmõnõn ise 27 Ara-
lõk’ta sona erecek Meclis’teki bütçe gö-
rüşmelerinin sonuna da kalabileceği be-
lirtiliyor. Katõlõmlarõn ve Meclis grubu-
nun oluşmasõndan sonra da en geç şubat
ayõ başõnda olağanüstü kongreye gidilip
yeni parti yönetiminin belirlenmesi plan-
lanõyor. Yeni partinin yeni liderinin kim
olacağõ henüz netleşmezken,
kapatõlma davasõ sürecinde,
“Taban dağa çıkmamızı is-
tiyor” açõklamalarõ ile parti
içinde de tepki çeken, kapatõ-
lan DTP’de “eşbaşkanlık”
görevini üstlenen Mardin Mil-
letvekili Emine Ayna’nõn ye-
niden bu göreve getirilmesinin
güç olduğuna işaret ediliyor.
Ancak kulislerde son sözü yi-
ne Öcalan ve Kandil’in söy-
leyeceği konuşuluyor.
Ayna, dün bir grup sivil
toplum örgütü temsilcisi ile BDP’den bir
grubu kabulünde yaptõğõ açõklamada,
Türkiye’nin “demokratik bir ülke ol-
madığını” savunarak, “Sorun Emine
Ayna’nın, Ahmet Türk’ün söyledikle-
riyle alakalı değil. Sorun bu anayasa-
nın yanlış olmasıyla alakalıdır. Parti-
yi kapattıran bu anayasadır” dedi.
Partilerinin kapatõlmasõnõn ardõndan Ah-
met Türk ve Aysel Tuğluk’a siyasi yasak
getirilmesiyle istifa etme yönünde görüş
birliğine vardõklarõnõ ifade eden Ayna,
kendilerine karşõ “psikolojik savaş” uy-
gulandõğõnõ ileri sürdü.
Kapatõlmak istenilenin bir “siyasi an-
layış” olduğunu savunan Ayna, Öca-
lan’dan avukatlarõ aracõlõğõyla “henüz
Meclis’ten çekilme aşamasında olun-
madığı” yönünde bir mesaj geldiğini
anõmsattõ. Ayna, “Biz bunu şöyle de-
ğerlendirdik: Çözüm için biraz daha
zorlanabilir... Evet, doğrudur; Meclis,
Türkiye’nin resmi ideolojisi bu siyasi
yaklaşıma karşıdır ama biraz daha zor-
lamak gerekir” dedi. BDP’den siyase-
te kendi çatõlarõ altõnda devam etmeleri
için çağrõ aldõklarõnõ ifade eden Emine Ay-
na, “Mücadelemiz; kesinlikle eşitlik, öz-
gürlük ve demokrasinin, Türkiye’de ol-
mayan üç şeyin mücadelesidir” diye ko-
nuştu. Ayna, bir gazetecinin, kendisine yö-
nelik siyasi yasak bekleyip beklemediği
yönündeki sorusuna, “Hayır, çünkü
bizde bireyler değil, siyasi düşüncedir
yasak. Özellikle benim yasaklanmam
üzerinden bir şey düşün-
medim” karşõlõğõnõ verdi.
Bu arada, DTP hakkõnda-
ki kapatõlma davasõ nede-
niyle askõya alõnan Mahmur
ziyareti de yeniden gündeme
alõndõ. Bu çerçevede BDP’ye
katõlma kararõ alan Bitlis Mil-
letvekili Nezir Karabaş,
Şanlõurfa Milletvekili İbra-
him Binici, Van Milletveki-
li Özdal Uçer, Şõrnak Bele-
diye Başkanõ Ramazan Uy-
sal ile Uludere Belediye Baş-
kanõ Şükran Sincar’dan oluşan heyet ya-
rõn Mahmur Kampõ’na giderek incele-
melerde bulunacak.
Tuğluk: Demokrasinin kaybı
Milletvekilliği düşürülen eski DTP
Milletvekili Aysel Tuğluk, Alman Der
Spiegel dergisine yaptõğõ açõklamada, 2.5
milyon kişinin kendilerine oy verdiğini
ve şimdi temsil edilmediklerini öne sü-
rerek “DTP’nin kapatılması Türk de-
mokrasisi için büyük kayıp” dedi.
Tuğluk derginin “Neden partiniz PKK
ile mesafe koymada zorlandı” şeklin-
deki sorusuna ise “Türkiye’nin, çatış-
ma içinde bulunduğu kişilerle barış gö-
rüşmeleri yapması gerekir. Biz, hü-
kümet ile PKK arasında doğru bir
arabulucu olabilirdik” yanõtõnõ verdi.
ANTALYA/İSTANBUL (Cumhu-
riyet) - MHP Genel Başkan Yardõmcõ-
sõ Deniz Bölükbaşı, DTP milletvekil-
lerinin istifa edip etmemelerinin kendi
takdirleri olduğunu belirterek PKK’nin
Meclis şubesi olarak görev yapıyorlar”
dedi. Partinin bir diğer genel başkan yar-
dõmcõsõ Tunca Toskay da demokratik
açõlõm süreciyle ilgili, “Başbakan, mil-
let ile talimat aldığı odak-
lar arasında sıkıştı. Çare-
sizlik sendromu yaşıyor”
diye konuştu.
Partisinin İstanbul’da dü-
zenlediği “Çözülen Ülke
Türkiye” konulu konfe-
ransta konuşan MHP Genel
Başkan Yardõmcõsõ Deniz
Bölükbaşõ DTP’nin millet-
vekillerinin istifa edip et-
memelerinin kendi takdirleri
olduğunu söyledi. Bölük-
başõ, “Zaten istifa etmemelerinde de
şaşırılacak bir şey yok. PKK’nin
Meclis şubesi olarak görev yapı-
yorlar” dedi.
Partisinin Antalya İl Başkanlõğõ’nda ba-
sõn toplantõsõ düzenleyen Tunca Toskay
da Toskay, demok-ratik açõlõm sürecinin
bir devlet projesi olmadõğõnõ ifade etti.
Toskay, “‘Hazmettireceklerini’ söylü-
yorlar. Bu yöntemde, psikolojik savaş
uygulayarak milleti bıkkınlık nokta-
sına getirecekler. Başbakan, millet ile
talimat aldığı odaklar arasında sıkış-
tı. Çaresizlik sendromu yaşıyor. Bunu
TBMM’deki bütçe görüşmelerinde
gördük. Başbakan kızıyor, yardımcı-
sı bir yerlere gidip ağlıyor. Bu iş çadır
tiyatrosu mu? Anlayamadık” diye ko-
nuştu. Yurttaşlarõn, kaygõ ve
endişe içinde olduğunu anla-
tan Toskay, “AKP iktidarı
başından bu yana ayrıştır-
ma siyaseti yürütüyor. Et-
nik ve mezhep ayrımını kö-
rüklüyor” dedi. Başbakan
Erdoğan’õn, MHP’ye yöne-
lik, ‘kan siyaseti’ yürüttükleri
suçlamasõnda bulunduğunu
belirten Toskay, “Sayın Baş-
bakan dönüp AKP’ye bak-
sın. AKP, bütün kutsalları-
mızı istismar etmiştir. Başbakan, ay-
nada kendine bakarsa istismarcının
kim olduğunu görecektir” diye ko-
nuştu. AKP’nin 2010 bütçe hedeflerine
de değinen Toskay, şunlarõ söyledi:
“Ekonomiye giren borç, 300 mil-
yar dolar. Hesapları didik didik
edeceğiz. Yüce Divan’a otobüs kal-
dırmamız gerekecek.”
‘PKK’nin Meclis şubesi
olarak görev yapıyorlar’
MHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI BÖLÜKBAŞI
ANKARA/İSTAN-
BUL (Cumhuriyet) - Ka-
patõlan DTP’nin Genel
Başkanõ Ahmet Türk’ün,
“Abdullah Öcalan’ın is-
teği”yle Meclis’e dönme
kararõ aldõklarõnõ açõkla-
masõnõn yankõsõ sürüyor.
AKP Kõrõkkale Millet-
vekili Vahit Erdem,
Türk’ün “Öcalan tali-
matıyla Meclis’e dönüş”
kararõna tepki göstererek, “30 bin
ananın ağlamasına neden olan Öca-
lan’ın talimatıyla Meclis’e dönen
partiden kimseye hayır gelmez”
dedi. Erdem, siyasetin, sokakta kav-
ga etmek yerine, parlamento çatõsõ al-
tõnda yapõlmasõ gerektiğini de belirti.
Eski DTP’lilerin Barõş ve Demokra-
si Partisi (BDP) çatõsõ altõnda yeniden
Meclis’e dönüş kararõ al-
dõğõna işaret eden Erdem,
“Fakat dönüşün PKK
terorizminin kurucusu
olan ve 30 bin ananın
ağlamasına yol açan te-
rörist başının direktifi
ile yapılması hiç de iç
açıçı değildir. Öcalan’ın
talimatıyla gelen parti-
den kimseye hayır gel-
mez. Bu durum, yeni par-
tinin PKK ile ilişkisinin devam
edeceği anlamına gelmektedir. Bu
haliyle geleceği iyi görmüyorum” di-
ye konuştu. TBMM Başkanõ Meh-
met Ali Şahin de “Yaşananlardan
ders çıkarmak ve gelecekte de ye-
ni olumsuzluklarla karşılaşma-
mak için çok dikkatli olunması ge-
rektiğini düşünüyorum” dedi.
Mahmur ziyareti de yeniden gündeme alõndõ
BDP, bütçe sonrası
Meclis’te grup olacak
NEW YORK (ANKA) - ABD’nin en büyük
televizyon kuruluşlarõndan NBC televizyonu tarihi
bir hataya imza attõ. En fazla izlenen sabah haber
programõ “Today’s Show”da İran tarafõndan sõnõrõ
izinsiz geçmek suçuyla alõkonulan 3 ABD vatan-
daşõ gence ilişkin haberle ilgili yayõmlanan harita-
da Türkiye, Kürdistan olarak gösterildi.
Skandal harita, New York merkezli Türk radyo-
su “Radyo Türküm” tarafõndan haberleştirildi.
Radyonun internet sitesinde yer alan haberde,
“NBC televizyonunda bahsi geçen haberde
İran tarafından alıkonulan 3 gençten Sarah
Shourd’un annesinin İran hükümetine yönelik
mesajı yer aldı. NBC televizyonu ve Today’s
Show yapımcıları, haritanın üzerine Kürdistan
ibaresini yerleştirdi” denildi.
Radyo Türküm Yayõn Müdürü Sinan Ödeş,
NBC’ye yönelik çok sayõda tepki aldõklarõnõ söyledi.
‘TALİMATLA DÖNEN PARTİDEN HAYIR GELMEZ’
Skandal harita
Vahit Erdem.
Emine Ayna.
Deniz Bölükbaşı.