Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
D
eğinmeler
MU8TAFAŞERİF0NARAN
N
e kadar geç-
mişte kalır-
sa kalsın za-
man aşımına uğra-
mayan anılar var-
dır. Belleğin bir ye-
rinde canlılığını ko-
rurlar. Bir eski ar-
kadaşla karşılaşsa-
nız, o uzak anı gün-
deme gelir. Lise yıl-
larına dek uzanan
arkadaşlığınızda
aynı yargıya var-
manın sevincini
paylaşırsınız. Ortak
anıları paylaşmanın
sevinci içinde ge-
çen zamana aldır-
mazsınız. Bizler;
1920lerde doğup
kırklı yıllarda Izmir
Inönü Lisesi nde
4- okuyanlar, "edebi-
yatla muhabbeti"
olan, ozan tavırları
içinde kendinin
uzağında görün-
meyi seven bir
avuç arkadaştık.
Hepimizin ortak
özelliği şiire gönül
vermemizdi. "Kırk
Karanlığı" dediği-
miz o çalkantılı dö-
nemde, şiire öze-
nen inönü Lisesi
öğrencilerinden
kimler kaldı gerw
ye? Belki yalnızca
Şükran Kurdakul.
Lise yıllarından sınıf
arkadaşım olan
Şükran Kurdakul
başına gelen an-
lamsız olaylar yü-
zünden öğrenimini
tamamlayamadı.
Ama tarn bir edebi-
yat insanı oldu.
UAT feOlP BAKfc
Bir gönül insanı:
Fuat Edip BaksıKırklı yıllarda Inönü Lise-
si'nden yetişen öğrenci-
ler arasında şiire öze-
nen kimi arkadaşlar
sonradan başka alan-
larda üne ulaştı. Gene
de onlann yaşamaya
bakışlannda şiirli bir
incelik vardı. O arka-
daşlar arasında Nu-
ran Yuluğ, Gaye
Nail Ozanoğlu, Ni-
hat Aşar, Zeki Öz-
turanlı, Ismet Sez-
gin, Ali Naili Er-
dem, Nazım Kaya-
kıran artık ozan
kimliğiyle anımsa-
nan kişiler değildir.
Aradan 60 yılı aşkın bir zaman geçmiş. Bizi
şiire özendiren öğretmenimiz Fuat Edip
Baksı mıydı? Onun ozan kişiliğindeki gizemli
duruş, dolaylı olarak bizi etkilemiş olamaz
mıydı?
HER ON İZMİRLİDEN BİRİNİN HOCASI
O, yalnız bir edebiyat öğretmeni değildir.
Müdür yardımcısı olarak yönetim işleriyle de
ilgilenir, bizim her işimize kanşırdı. Biz onu
yalnız bir öğretmen olarak değil, bir ağabey
olarak benimser, kendimize yakın bulurduk.
Pantolonu biraz düşük, göbeği hafif belir-
gin, lisenin üst katında pencereden uzaklarâ
dalar, belki bir dize kurmanın özlemi içinde
görünürdü. Böyle durumlarda yanına sokul-
mak sakıncahdır. Ama askerlik öğretmeniyle
başınız sıkıntıya girmiş, sınıftan kovulmuşsa-
nız, ondan başka sizi anlayacak öğretmen
yoktur.
"Ulan ayı, gene ne haltettin?" diye çıkışır,
sonra da askerlik öğretmeniyle barıştırmanın
bir yolunu bulurdu.
Fuat Edip Baksı, Diyarbakır doğumluydu,
ama Izmir kültürü içinde kişiliğini bulmuş,
halk şiiri geleneğini benimseyerek şarkı söz-
lerinde yaşayan şiirler yazmış, kendi unutulsa
da, şiirleri unutulmamış, gönül bağını gevşe-
ten öğrencilerine gülümsemesini bilen bir gö-
nül insanıydı.
Bizden önce Necip Mirkelamoğlu gibi bir
ozan öğrencisi vardı. Bizden sonra Dinçer
Sumer, Yüksel Pazarkaya, Refik Durbaş
gibi ozanlar da Fuat Edip Baksı'nın öğrenci-
leri olmuşlardı.
Geçen yıllardaki Izmir TÜYAP günlerinin
birinde, Yüksel Pazarkaya ile birlikte bu gö-
nül insanı ozanı anmış, unutulmuşluğa bıra-
kılmasına engel olmaya çalışmıştık. O toplan-
tıya eşi Kayhan Hanım da gelmişti.
Ama "her on Izmirliden birinin hocası"
olarak anılan Fuat Edip Baksı'yı unutulmuş-
luktan kurtaran, Yasemin Mumcu Ay'ın dü-
zenlediği bir kitap olmuştu ("bir bahar akşa-
mı", Fuat Edip Baksı, Hayatı-Sanatı-Eser-
leri, önsöz Basım Yayımcılık, 2008).
"BİR BAHAR AKŞAMI"
Yasemin Mumcu Ay'ın düzenlediği ince-
leme kitabı Fuat Edip Baksı'ya çok yönlü
bakmayı kolaylaştıran bir kitap. Ama ben,
onun şiirine, biraz gülümser gibi, anılardan
bakmanın ayrıcalı bir özellik olacağını düşün-
düm.
Selahattin Pınar'ın bestelediği ünlü şiirini
anımsayalım:
"Bakışı çağınr beni uzaktan,
Vannca çatılır kaşlar nedendir?"
Bunun nedenini, gülümseyen bir anlayışla,
Inönü Lisesi'nden edebiyat öğretmenimiz
Hikmet llaydın şöyle yorumlardı:
"Fuat Edip, Konak vapur iskelesinde aranır
gibi beklemektedir. Iskeleye doğru yürüyen
bir hanım gülümseyerek ona doğru gelmek-
te, bakışlarıyla Fuat Edip'i çağınr gibi görün-
mektedir. Ozan da ona doğru yürüyecek
olur. Hanımın kaşlan neden mi çatılır? Çünkü
hanım ona doğru değil, onun arkasındaki
sevgilisine doğru yürümekte, Fuat Edip boş
yere kendine pay çıkarmaktadır. Kaşlar bu
yüzden çatılmaktadır."
Öğretmenler arasındaki takılmalara aldır-
mayan bir ozandı Fuat Edip Baksı. O, kendi
dünyasındaki dalgınlığa çekilir, şiirindeki üz-
günlüğü yaşamaya çalışırdı.
Ali Naili Erdem anlatmıştı:
"Fuat Edip Baksı alışmadığımız bir coşkuy-
la sınıfa girdi. 'Çocuklar, dedi, ben bugün bir
güzele kaptırdım gönlümü'. öğretmenimiz
'sevinçli bir telaş içindeydi' ".
Sonra Selahattin Pınar'ın hicaz bestesin-
deki şiiri yazmıştı:
"Bir bahar akşamı rastladım size
Sevinçli bir telaş içindeydiniz..."
Yıllar sonra Ali Naili Erdem Karşıyaka vapur
iskelesinde Fuat Edip Baksı'yı kolunda bir
kadınla görür. Bir bahar akşamı gönlünü kap-
tırdığı o kadın, iki çocuğunun annesi Kayhan
Hanım'dır.
Şarkı sözü olarak yazdığı şiirlerde kolay
duyarlıkları kullanmayı alışkanlık haline getir-
diği için, geniş topluluklan nasıl etkilemek is-
tediğini anlatmaya çalışır:
"Bilindiği gibi güftenin şiirden ayrı bir hava-
sı var. Bestelenmek üzere yazılan bu içli söz-
lerin, geniş yığınların ortak duygu ve düşün-
celerini konuşturması; gönülleri ve dudaklan
okşayan bir özellik taşıması lazım. Bazı şiirle-
rin istenildiği gibi bestelenmemesi, bu nitelik-
ten yoksun olmasındandır."
Ama geniş yığınların kolayca benimseye-
ceği bir duyarlık şiirin dokusunu bozmaz mı?
Şiirin özel niteliklerini koruyarak etkisini sür-
dürmek kolay mı?
Şiirdeki anı değerini koruyarak değişen şiir
anlayışlannın ardından Fuat Edip Baksı'nın
şiiri nasıl değerlendirdiğini anlamak gereke-
cek.
ŞİİRE BAKIŞI
Yasemin Mumcu Ay'ın çalışmasında Fuat
Edip Baksı'nın şiir anlayışı belirtilirken Türk-
çe'nin ses yapısına göre hece ölçüsünü seç-
tiği anlatılır. Aruz ölçüsünü iyi kuliansa da,
Fuat Edip bunun sakıncalarını şöyle belirti-
yor:
"Bu yabancı vezin dilimizin musikisine uy-
gun değildir. Birçok güzelim kelimeler, bu
belli kalıpların çerçevesi içinde yerine göre
uzuyor, yerine göre ezilip büzülüyordu."
Fuat Edip Baksı kansere yenik düşerek
1975 yılında öldüğü zaman 62 yaşındaydı.
"Kırk Kuşağı"ndaki şiir değişimini, "Ikinci
Yeni" oluşumunu yakından izlemek olanağını
bulmuştu. Ama artık alıştığı, şarkı sözlerine
yakışan bir şiiri değiştirmesi de kolay değildir.
O, ölçü-uyak sıkıdüzeninden uzak, anlamı
örtük bir şiiri de benimseyemezdi. Gene de
şiirdeki gelişmeleri anlayışla karşılamaya çalı-
şıyordu:
"Yeni şiirin bir modadan çok uzak bir mana
taşıdığı kanaatindeydim. Bu 'moda' kelimesi-
ni yalnız 'özenti' karşılığı alıyorum. Çünkü ka-
naatime göre birçok 'moda'lar da aşağı yu-
kan bir ihtiyacın ifadesidir. Ben yeni şiir cere-
yanını gittikçe değişen ve tekamül yolunu tu-
tan insan zevkinin bir sonucu olarak görüyo-
rum. Gerçi bu hareket garp dilllerinde çok
daha önce başlamış ve belki de son sözünü
söylemiştir. Fakat bizde geçilmesi gereken
bir 'merhale' olarak tavsif etmek taraftan-
yım."
GÖNÜL BORCU
Izmir'den yetişen her on kişiden birinin öğ-
retmeni olan Fuat Edip Baksı'nın öğrencileri,
kendi yolunda önemli birer kişilik kazansa da,
şiire bulaşan özellikleri yüzünden bir başka
gönül insanı sayıjmalıdır.
Işte Ertuğrul Özkök, ünlü gazeteci olması-
nın ötesinde şiirin de özlemini duyar. Işte
uzun yol kaptanı Altay Altuğ, ağız mızıkasını
şiirli bir coşkuyla çalar. Işte padişah sesli ar-
kadaşımız Ali Naili Erdem, işte siyaset dün-
yasının Ismet abisi, Ismet Sezgin, kendi
alanlannda üne kavuşsalar da şiirden uzak
kalamazlar.
Fuat Edip Baksı'nın azariayan hoşgörüsü,
arkadaş davranışı içindeki bağışlayan duru-
şu, kim bilir bizi nasıl etkilemişti!
Nef i'nin ünlü dizesini anımsarsınız:
"Ehl-i dil birbirini bilmemek insaf değil."
Fuat Edip Baksı bu dizeyi şöyle değiştirip
öğrencilerine sahip çıkardı:
"Şuara birbirini bilmemek insaf değil."
Ama biz öğrencileri, Fuat Edip Baksı'ya sa-
hip çıkabildik mi?
Ünlü şarkıların söz yazarı olması gerçek
Fuat Edip Baksı için bir ayrıntıdır. Yaşadıkça
kendini, yakından tanıdığı edebiyatı denetler
gibi, özellikle Yeni Asır gazetesinde dene-
meler, incelemeler yazdı. Bu yazılar yitip git-
meli mi?
O zamanlar gazetelerde "arkası yarın" di-
ye romanlar yayımlanırdı. Fuat Edip Baksı'nın
yalnız Yeni Asır gazetesi sayfalarında unutul-
muş 18 romanı var. Kendi yaşamasından iz-
ler taşıyan, sevi ilişkilerini anlattığı romanlar-
dan başka; tarih gerçeklerine, gizemli anla-
yışlara değindiği romanları da var.
Yasemin Mumcu Ay bu romanlann özel-
liklerine de değinmiş.
Fuat Edip Baksı, "Bir Bahar Akşamı" şii-
rinden yola çıkıp bir film senaryosu bile yaz-
mış.
Ayrıca gezi notları, halk edebiyatı incele-
meleri, ömer Hayyam rübailerinin çevirileri,
Mehmet Akif, Mevlit incelemeleri hep gaze-
te sayfalannda unutulmuş yazılardır. özellikle
1966'da Yeni Asır gazetesinde yayımlanan
"Otuz Yılın Hatıraları", Karabük istasyonun-
dan başlayıp Izmir'e, emekliliğe uzanan ya-
şama serüveninin izlerini taşır.
Fuat Edip, Izmir radyosunda "Şiir Bahçe-
leri" adı altında sazlı sözlü söyleşiler de dü-
zenlemiştir.
Kitap haline getirilen birkaç şiir, birkaç taş-
lama dışında basılı kitapları sayılıdır. Oysa
otuzlu yıllardan ölümüne doğru, 40 yıl boyun-
ca, yoğun bir çalışma içinde hazırladığı yapıt-
lar bir yerlerde unutulmuş gibidir.
"Şuara birbirini bilmemek insaf değil" di-
yordu ya: Demek ki ondan şiir sevgisi alarak
kendi kişiliğini geliştiren nice öğrencinin gö-
nül bağını canlı tutması için bu gönül insanı
öğretmeni unutturmaması gerekiyor.
Yasemin Mumcu Ay'ın çalışmasıyla, ölü-
münden 35 yıl sonra Fuat Edip Baksı'yı
anımsamak anlamlı olsa bile, onun unutul-
maması için gazete sayfalannda kalan yazıla-
nnın derlenmesi gerek. •
Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilehnizi ve
kitaplannızı aşağıdaki adrese gönderiniz:
MustafaŞertfOnaran
Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 Ümitköy-Ank.
Tel.: (0312) 235 91 11-23623 46
SAYFA 22 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 3 5