24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
İ. GÜRŞEN KAFKAS Eğitimde karmaşanın yaşandı- ğı, okullarda sanat ve spor ders- lerinin yok sayıldığı bir dönemi ya- şıyoruz. 21. yüzyılda bilime daya- lı dinamik eğitimin yoğunca ya- şandığı dünyamızda, ülkemiz ez- berci ve kopyacı olmayı ısrarla sür- dürmektedir. Cumhuriyetin kuruluş yılların- da eğitimde yenileşme, aydınlan- ma ve gelişmeye öncelik verili- yordu. Mustafa Kemal, “Düşle- rim eğitimle gelişecek” diyordu. Eğitim sisteminde yenileşmeyle işe başlandı. “Tevhid-i Tedrisat” (Eğitimde Birlik), eskiyi yenileştiren eğitimde “yeniden biçimlen- meydi.” Temel ilke “akıl, bilim ve düşünce” berraklığıydı. Mustafa Necati, öğretmenlerin mesleki örgütlenmesinin, saygın- lığının ve şekillenmesinin yanında “Harf Devrimi, Millet Mekteple- ri, Eğitimde Birlik, Karma Eğitim” gibi çağdaş yapının da mimarıydı. Mustafa Necati’nin, Mustafa Ke- mal’in eğitim alanında ülkede ger- çekleştirdiği birçok eğitim devri- minde emeği ve başarısı vardır. Mustafa Necati için, “O, başı yükseklerde, gözü yıldızlarda, temiz ve çetin bir yenilikçi gibi durmadan çalışır ve üretirdi” deniliyordu. Necati, eserleriyle, hizmetleriyle ölümsüzleşen bir eğitimciydi. O dönem, yenilikler, başarılar ve çağdaşlaşmaya yol açan aydınlık düşüncelerin üretil- diği süreçti. O, ülkenin gerçek kurtuluşunun ve aydınlık yüzü- nün eğitimle olabileceğine inanı- yordu. Öğretmenlere “altın dö- nemi” yaşatmıştı. Hasan Âli Yücel bir eğitimciydi. Mustafa Necati’nin döneminde birçok eğitim projesinde yer al- mıştı. Atatürk’ün çağdaş eğitim an- layışının bilincindeydi. Nüfusu- muzun çoğunluğundaki köylüleri eğitme sorununa çözüm arayı- şında bulundu. Necati ile başlayan, Saffet Arıkan’ın “eğitmenleriyle” devam eden “köye aydınlanma öyküsü” “Köy Enstitüleriyle” çö- züleceğine inandı, gerçekleştirdi. İsmail Hakkı Tonguç’la birlik- te titiz bir çalışma sonrası, ezber- ci eğitim yerine, öğretimin ya- şamla birleşmesi ve üretime dö- nüşmesini önde tutan Köy Ensti- tülerinin kuruluşunu sağladı. Köyden gelen çocuklar, iş eğitimi alıyor, öğreniyor, okuyor, düşünce yenileşmesine ulaşıyor, yetenekleri gelişiyor ve köye giderek yol gösteriyorlardı. Eği- timde bir mucize gerçekleş- mişti. Hasan Ali Yücel’in, Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nde, Türk Tarih Kurumu ve Tercüme Bürolarının kurulmasında, Halkevleri, Ankara Devlet Konservatuvarı’nın açılı- şında, ders kitaplarının biçimlen- dirilmesinde, Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nin açılmasında, mesleki ve teknik öğretimin ger- çekleşmesinde emeği, çabası ve başarısı vardır. Hasan Âli Yücel, daha katılımcı ve özerk üniversitelerin yasalarının gerçekleşmesini sağladı. Yücel, eğitimciydi, yazardı ve başarılı bir devlet adamıydı. Eğitimimize kat- kıları, Cumhuriyetin kuruluş yıl- larında karanlıktan aydınlığa çı- kışının ışığı olmuştu. O, kültür, sa- nat ve üretici düşünce konuların- da ve şiirlerinden oluşan yirmi dokuz eser bıraktı. Cumhuriyet gazetesinde on yıl üretici düşün- celerini toplumla paylaşan gerçek bir aydındı. Hasan Âli Yücel, toplumsal de- ğerde çalışmalarını eğitimde, sos- yal yaşamda ve kültürel alanda ge- lişmeyle halkımızın daha çağdaş bir yapıya ulaşacağına inanıyordu. O, ilköğretimi gerçekleştirerek yaygınlaştırdı. Yazdığı felsefe ve mantık ders kitaplarıyla gençlere düşünce açılımını sağladı. “Türk ilköğretiminin reform- cusu” “Köy Enstitülerinin mi- marı” İsmail Hakkı Tonguç’tur. “İş için, iş içinde, işle eğitim” anla- yışını gerçekleştirendi. Kendisi de iş eğitimi öğretmeniydi. İş eğiti- minin gerçekleşmesi yönünde, çocukların ve gençlerin “işle eği- timi” konularında önemli eserler yazdı. Köy Enstitülerinin “Ton- guç Babası” olarak ünlenmişti. O, ülke coğrafyasını adım adım ge- ziyor, enstitülerin nerelerde kuru- labileceğine karar veriyordu. Köy Enstitüleri modeliyle köyde yenileşme ve gelişme sağlana- cağı görüşündeydi. Ona göre, ül- kenin gelişmesi ve değişiminde ay- dınlanma köyden başlayarak ya- yılmalıydı. İş ve meslek eğitimiyle donanmış gençleri yarınlarımızın umudu olarak görüyordu. İsmail Hakkı Tonguç, ülkemiz çorak toprağının bağrına sokulan nice meyve fidelerinin, bağ om- çalarının, yenileşmeci binaların geleceğin umudu olacağına ina- nıyordu. Gençlerin “yaparak, ya- ratarak ve üreterek” yol almala- rını kültürle, sanatla, sporla ve folklorla bütünleşmelerini amaçlı- yordu. İsmail Hakkı Tonguç, nite- likli öğretmen nitelikli öğrenciyi yetiştirecektir düşüncesindeydi. Köy Enstitülü öğrenciler, dünya klasiklerini okuyor, tartışıyor ve kültür birikimi ediniyorlardı. Re- sim, müzik, tiyatro gibi sanatsal ve- rilerle yenileşiyor, sporla bedensel gelişmeye ulaşıyorlardı. Köy Enstitüleriyle gençlerin emek teri üretkenliğe, açlık tok- luğa, yoksulluk varlığa, iş aşa dönüşecek ve köylü kalkına- caktı. Köy Enstitüleri yarım ka- lan bir eğitim projesiydi. Bugü- nün sığ, ezberci ve kopyacı eğiti- mine örnek verilebilecek bir de- neyimdir. Mustafa Necati, Atatürk Türki- yesi’nin yenileşmeci eğitimcisiydi. Hasan Âli Yücel, eğitimimizde ye- nileşme, gelişme ve aydınlanma umudunun habercisi oldu. İsmail Hakkı Tonguç da asırlardır unu- tulan, karanlıklarla boğuşan köy- lülerimizin eğitilmesinin mihenk taşı oldu. Âşık Veysel’in “Ben ba- bamı, sen ustanı unutma” deyi- şine baktığımızda, eğitimimizin gerçek ustaları, yol göstericileri, kı- lavuz kuşları bu çok değerli eği- timcileri bugünün eğitim karma- şasında görmek isterdik. Onları unutmadık, unutmayacağız, eser- leriyle anacağız. CMYB C M Y B DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ Kürt Parlamentosu!.. İlahi adalet bu olsa gerek!.. Geçen hafta, Reşadiye’de yedi askerimizin şehit edilmesinin ardından iktidar çevrelerinde ve yanaşma medyada yer alan “PKK olamaz.. Kesinlikle Ergenekon yapmıştır.. 1993’te 33 erimizin şehit edilmesi olayına ne kadar da benziyor” yollu, hem tarih bilgisinden yoksun, hem de PKK’yi aklamaya soyunan hezeyanları ele almış, ’93 katliamını Öcalan’ın emriyle o zamanın bölge sorumlusu Şemdin Sakık’ın yaptığını kendi ifadeleri ve de itiraflarıyla anlatmıştım... Daha yazımın mürekkebi kurumadan, PKK saldırıyı üstlendi, hem de hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak denli açık ve net bir üslupla!.. Pekii, günlerce hiç utanmadan, sıkılmadan olayı Ergenekon’a yamamaya çalışan, PKK’yi koruyup kollayan bu çevreler ne yaptı dersiniz?.. İnanılması güç ama çok kızdılar!.. Evet, bu alçakça saldırıyı PKK üstlendiği için akıl almaz derecede öfkelendiler!.. İktidarın zirvesi ve işbirlikçileri gerçekten olağanüstü bir buluş gerçekleştirip, şu vecizeyi yumurtladılar: - PKK yapmış olabilir ama belki de birilerinin taşeronluğunu yaptı!.. Yorumlar o denli çirkinleşti, o kadar rezilleşti ki, DTP’li bir muhterem aynen şu açıklamayı yaptı: - PKK eylemi üstlenmemeliydi!!! Kapatma davası sürerken PKK’nin eylemi sahiplenmesi siyaseten yanlıştı... Yani bu arkadaşa göre PKK eylemi yapmış bile olsa üstlenmeyecekti. Böylece ne olacaktı? İşbirlikçi koronun “Ergenekon” senaryosu hayat bulacaktı!.. Ama üstlenince plan bozuldu.. - Ve DTP kapatıldı!. İşin özü de buydu aslında!.. PKK, toplumda öyle bir infial, öyle bir öfke patlaması sağlamalıydı ki, DTP kolaylıkla kapatılabilsin!.. Peki, terör örgütü ve İmralı’daki mahkûm, DTP’nin kapatılmasını niçin herkesten daha fazla istiyordu?.. Çok basit; son kullanma tarihi geçmişti de ondan!.. Artık yeni bir aşamaya geçmenin tam sırasıydı: - Kürt Parlamentosu!.. Dikkat edin; kapatma kararının ardından DTP’de bir bocalama oldu. Sine-i millet kararı hemen alınamadı. Bu arada avukatlar İmralı’ya koştu. İki gün sonra DTP’nin tavrı netleşiverdi. TBMM’yi boşaltan ve istifa dilekçelerini bugün Meclis Başkanlığı’na verecek olan milletvekilleri artık Diyarbakır’da Demokratik Toplum Kongresi (DTK) bünyesinde çalışacaklar!.. Dün The Taraf gazetesinde Kurtuluş Tayiz imzası ve “Kürt Parlamentosu Yolda” başlığı ile yer alan haber, neler olacağını gayet güzel anlatıyor: “2007’de Diyarbakır’da kurulan DTK, küçük bir parlamento niteliği taşıyor. 100 kişilik ‘Daimi Meclis’i olan DTK’nin 900’den fazla üyesi ve küçük bir yürütme kurulu bulunuyor. DTP milletvekillerinin katılımıyla, DTK artık fiili bir parlamento gibi çalışacak. PKK de milletvekillerinin artık DTK bünyesinde çalışmalarını istiyor. DTK de zaten fiili olarak Kürtlerin parlamentosu konumunda...” Yaa işte böyle; şimdi anladınız mı yedi evladımız niçin şehit edildi?.. Şimdi görebiliyor musunuz, günlerdir ülkenin dört bir yanı niye yangın yerine çevrildi?.. Şimdi anladınız mı DTP’nin kapatılması için niçin canla başla çalıştılar, TBMM’deki sıraları niçin acilen boşalttılar?.. - Son aşamaya geçebilmek için!!! Bir Yurtsevere Mektup (XXXIX) Sevgili kardeşim Balbay, sen Silivri’de tarihe silinmesi olanaksız bir savunmayı adeta çivi gibi çakarken, birileri de Türkiye Cumhuriyeti’nin “dışarıda dizayn edilmiş” tabutuna son çivileri çakma uğraşı içinde, ne yazık ki!.. Bin yılın kardeşliğine sonunda kan da bulaştı.. Bir cehennem çukuruna doğru baş döndürücü bir hızla gidiyoruz. İşin acısı bunu görmüyoruz bile!.. Bizi bu kadere mahkûm edenler ise hâlâ “demokrasi” hâlâ “açılım” nutukları atıyorlar. Böylesi bir karanlıkta senin, tüm yurtseverlerin ışığına, sağduyusuna ihtiyacımız var… Sevgili Server Tanilli’nin geçenlerde dediği gibi “açılsın artık kapılar”... Artık bu son mektup olsun... Sana ve tüm yurtseverlere, dışarıdaki milyonların çağrısını iletiyorum: - Bekliyoruz!.. e-posta: umitzileli@gmail.com Mustafa Necati, H. Âli Yücel ve İ. Hakkı Tonguç Döneminde Eğitimimiz KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com 17 ARALIK 2009 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Recep: “Venedik kriterleri yetmez.” Gondol verelim! Fay Ali Gelence: “Marmara fayında görülen aşırı gaz çıkışı deprem habercisiymiş. Marmara’yı bırakın siz asıl kırılmak üzere olan Türkiye fayına bakın!” Alışkanlık Gülfatma Carlık: “Recep başbakan olduğunu unuttu Meclis’te Kuran kursu hocası gibi herkesi azarladı!” Kul Necati Cebe: “YÖK Başkanı ‘Hukuku dolanırım’ demiş. Kendisini oraya oturtan gücün emir kulu; haddiyse dolanmasın!” YağmurDeniz Operasyonun adı: Turkuvaz TÜRKİYE’DE çaktırmadan bir “operasyon” yapılıyor. Operasyonun adını biz koyalım: Turkuvaz Operasyonu. Turkuvaz, yeşile çalan mavi renktir. Sürdürülmekte olan operasyonda tonunu tam tutturamasalar da yeşil, mavi, turkuaz ne denk gelirse “kırmızı”nın yerine koyuyorlar. Bu bir “toplum mühendisliği” çalışmasına benziyor. Kırmızı biliyorsunuz sıcak renktir; insanın kaynını kaynatır. Mavi ise soğuk renk, toplumu buzdolabına kaldırmaya yarar! Öte yandan kırmızı Türkiye’nin “ulusal” rengi sayılır; bayrağımız kırmızı-beyazdır. Bayrağın rengini şimdilik değiştirmeleri söz konusu değil ama örneğin ulusal futbol takımının “kırmızı-beyaz” formasını değiştirdiler; turkuvaz forma yaptılar. Futbol hakemlerinin formasını turkuvaza çevirdiler. Milli Eğitim Bakanlığı’nın okul tabelalarındaki kırmızı zemini kaldırdılar, yeni tabelaların zeminini turkuaz gibi bir renk yaptılar. Kamusal alanlarda çaktırmadan “kırmızı” silinirken son bomba Çankaya Köşkü’nde patladı. Meğer Cumhurbaşkanlığı forsunu da değiştirme cüretini göstermişler. Forsun kırmızı zeminini, kör kör gözün parmağımın gözüne hesabı turkuvaz yapamadıkları için beyaza dönüştürmüşler. Kırmızıyı silme ve Türkiye’yi turkuvazlaştırma operasyonlarına dikkat! Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” MUHTEREM seyirciler, civan padişahımız Fatih Sultan Recep’in buyurduğu şekilde hazırlanan ana haber bültenini sunmak üzere Tayyip Radyo Televizyonu ile müşterek yayına geçiyoruz. Evvela özetler: Sultanımızın kerimesi Esra Sultan’ın mahdumu Ömer Tayyip bin Recep ebu Habeşi’nin’nin sütdişinin çıkışının kırkıncı günü münasebetiyle Mevlit okundu. Az sonra. Valide Emine Sultan, Ankara Tesettür Fuarı’nı dualarla açtı. Az sonra. Diyarbakır Valisi, sokak gösterilerini tarifeye bağladı. Gösteriler sabah, öğle ve akşam olmak üzere günde en çok üç seans düzenlenecek, seyirciler bilet karşılığı ücret ödeyecek, kombine bilet uygulamasına daha sonra geçilecek. Az sonra. Kürt koordinatörü ve İçişleri Bakanı Hacı Beşir, saç boyasının rengini bir derece koyulaştırdı, beş yaş gençleşti. Meclis berberinden canlı yayın biraz sonra. Şok mektupla gelen şok soru: Yedi askerin öldürüldüğü Tokat Reşadiye’de niye yedi asker öldürüldü? Sultanımızın serbülendi Bülent Arınç’ın gözyaşlarının sırrı çözüldü. Arınç’ın hangi damarında çatlak var? Az sonra. Muş’un Bulanık ilçesindeki gösterilerde iki kişiyi öldüren esnafın dünürünün eniştesi ile Ergenekon davasının gizli tanıklarından Ü.Ü. ’nün yengesinin oğlu asker arkadaşı çıktı. Bulanık’taki Ergenekon provokasyonu. Az sonra. Yurdun dört bir yanından Ankara’ya gelen binlerce tütün amelesi, civan padişahımızın fırka genel merkezinin önünde toplandı. “Padişahımız çok yaşa” sloganı atan ameleler, padişahımızı susturmaya çalışan elleri kıracaklarını, dilleri keseceklerini söylüyor. Ulema beklenen fetvayı verdi: İdeolojik kararlar alan Danıştay’ın, siyasi kararlar alan Anayasa Mahkemesi’nin ve münafık kararlar alan Yargıtay’ın kapatılması vaciptir. Stüdyo konuğumuz Sümüklü Şeyh Camisi baş imamı az sonra fetvayı yorumlayacak. Sokakta nabız tuttuk, gösterilere katılan çocuklara Molotof’u sorduk. Çocuklar General Molotof’u alkollü bir içecek sanıyor. Milli Eğitim’de yürek yakan tabloyu otomatik pilota bağlı Nimet Çubukçu ile Dolapdere’den canlı yayında konuşacağız, az sonra. Ortak Yayın SESSİZ SEDASIZ (!) HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Bir hat üstünde gidip gelen taşõt. 2/ Vücut õsõsõ... Antal- ya ve Fethiye kör- fezleri arasõnda yer alan yarõmadanõn adõ. 3/ Şiirde, bir uyaktan sonra yi- nelenen aynõ an- lamdaki sözcük ya da eklere verilen ad... “Pas” da deni- len bir bitki hastalõ- ğõ. 4/ Kuş yuvasõ... Ren- yum elementinin simgesi. 5/ Yüzün iki yanõnda bõ- rakõlan sakal demeti. 6/ Mõsõr’õn plaka imi... Bir devletin başka bir devlete yaptõğõ bildiri. 7/ İzmir’in Tire ve Ödemiş ilçelerine özgü bir tür bilye oyu- nu... Bir geminin, başka bir gemiye ya da iskeleye de- ğecek biçimde yanaşmasõ. 8/ Birbirinden hiç ayrõlmayan sõkõ arkadaşlar... Bir tür kek. 9/ Kabadayõ... Osmanlõlar dö- neminde Tunus ve Cezayir yöneticilerine verilen unvan. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Artvin yöresine özgü, “düz horon” da denilen bir halkoyunu. 2/ “Gün bitti, ağaçta neşe söndü / Yaprak --- oldu, kuş da yakut” (Ahmet Haşim)... Erkek keçi. 3/ Osmanlõ ordusunda, askerlik görevini bitirdikten son- ra yedeğe ayrõlan er... Ekmek, peynir gibi organik mad- delerin üzerinde, nem ve õsõnõn etkisiyle oluşan, çoğu ye- şil renkli mantar. 4/ Tevfik Fikret’in, şimdi müze ola- rak kullanõlan evinin adõ... Bir nota. 5/ Bir yarõşõ kaza- nacağõ düşünülen takõm ya da kimse. 6/ Bir gõda mad- desi... Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret. 7/ Ar- navutluk’un para birimi... Yolun yokuş olan bölümü. 8/ Aynõ ahõr adõna koşan yarõş atlarõna verilen ad... Hisse. 9/ Zeybek... Annenin erkek kardeşi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 H A M S T E R B İ Ç İ T M O D A P Y A K A M O Z O K A R İ N A A F A R R E N K İ D S E T R E Z A L İ M D İ Ş N İ H İ L İ Z M S A M T İ M E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com T.C. GEBZE 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTTIRMA İLANI Dosya No: 2007/328 Talimat İflas takibi dolayõsõyla, aşağõda cins, miktar ve değerleri yazõlõ mallar satõşa çõkarõlmõş olup: Birinci artõrmanõn 23.12.2009 günü saat 11.50-12.00 arasõnda “Tatlõkuyu Mah. 1319. Sok. Belediye Mezbahane yanõdaki otopark (Talnaz Tic. Otoparkõ) Gebze” yapõlacağõ ve o gün kõymetlerinin %60’õna istekli bulunmadõğõ takdirde 28.12.2009 günü aynõ yer ve saatte 2. artõrmanõn yapõlarak satõlacağõ; şu kadar ki, artõrma bedelinin malõn tahmin edilen değerinin %40’õnõ bulmasõnõn ve sa- tõş isteyenin alacağõna rüçhanõ olan alacaklarõn toplamõndan fazla olmasõnõn ve bundan başka paraya çevirme ve paylarõn paylaştõr- ma giderlerini geçmesinin şart olduğu; mahcuzun satõş bedeli üzerinden %18 oranõnda KDV’nin alõcõya ait olacağõ ve satõş şartna- mesinin icra dosyasõnda görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi al- mak isteyenlerin yukarõda yazõlõ dosya numarasõyla Dairemize başvurmalarõ ilan olunur. Tahmin Edilen Değeri: 10.000,00 Adedi: 1 Cinsi, Niteliği ve Önemli Özellikleri: 34 UN 071 plaka sayõlõ araç Renault marka kapalõ kasa kamyonet. Ön kaput ezik, kõrõk ve çürük, kapõlarda paslanma var, arka kapõ kolu kõrõk. (Basõn: 68772)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear