18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19NİSAN1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 TIYATRO Dostlar Tiyatrosu Ankaracla • ANKARA (ANKA) — Dostlar Tiyatrosu, 3 hafta süreyle Ankara Sanat Tiyatrosu salonunda "Aslan Asker Şvayk" ve "Merhaba" adlı oyunları sahneleyecek. Jaroslav Hasek'in ince bir mizahla savaşı eleştirdiği Aslan Asker Şvayk'ını Genco Erkal sahneye koydu. Istanbul'da ve Anadolu'nun çeşitli kentlerinde 100 kez sergilenen Aslan Asker Şvaykın oyuncu kadrosu Genco Erkal, Dursun Ali Sanoğlu, Aydın Tolan, Zeynep lrgat, ömer Çolakoğlu, Suat Ilhan, llhan Arkan, Serdar Bordonaa, Zeynep Erkakh, Yunus Emre Bozdoğan ve Yüksel özkök'den oluşuyor. 150 kez sahnelenecek olan "Merhaba" adlı oyun ise Avustralya, Almanya ve tsviçre'den sonra geçen ay içinde tspanya'daki Akdeniz Tiyatro Festivali'nde oynandı. Dostlar Tiyatrosu her iki oyunu da 26 nisan tarihinden iübaren Ankara'da sergileyecek. 23 Nisan'da ücretsiz oyunlar • ANKARA (ANKA) — Devlet Tiyatroları, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Haftası dolayısıyla ücretsiz temsiller verecek. Kutlama haftası nedeniyle Ankara Küçük Tiyatro'da "Sihirli Keman", Şinasi Sahne'de "Ne Güzel Şey" Istanbul Taksim Sahnesi'nde "Masal Bahçesi", Bursa AVP Sahnesi'nde "tsli Sisli Puslu", Diyarbakır Devlet Tiyatrosu'nda "Mustafa" adlı oyunlar 22-30 nisan tarihleri arasında Ücretsiz izlenebilecek. Öte yandan, tzmir Devlet Tiyatrosu da kutlama haftası dolayısıyla çocuk oyunu tumeleri gerçekleştirecek. SERGİ Çobanlı'nın seramilderi • Kiiltfir Servisi — Seramik sanatçısı Zehra Çobanlı'nın seramik sergisi, 24 nisanda Anadolu Üniversitesi Uygulamalı Guzel Sanatlar Yüksekokulu Palet Sanat Galerisi'nde açılacak. Sergi, 9 mayısa dek izlenebüecek. 1958'de Bandırma'da doğan sanatçı, 1977-81 yıllan arasında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamladı. 1984-86 yıllan arasında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde master yapan sanatçı, 1986 yılında Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nden "sanatta yeterlik" belgesi aldı. Bir sonraki yıl East Sydney Technical College'de seramik kurslarına devam eden Çobanlı, halen Anadolu Üniversitesi'nde öğretim gorevlisi olarak çalışıyor. El sanatlan • ANKARA (UBA) — Otuz bir yıldır Türkiye'de yaşayan New Yorklu sanatçı Isabel Engel Horulu, Ankara'da el sanatları sergisi açacak. Anadolu dokuma sanatında uzman olan Horulu, sergisi hakkında bilgi verirken "31 yıhmı Turkiye'deki el sanatlarını incelemeye verdim. Bu arada çok zengin bir koleksiyonum oldu" dedi. Halen Robert Kolej'de hem idarecilik hem de öğretmenlik yapan Horulu, şu sıralar Türkiye'nin dokuma hazineleri uzerine özellikle Konya ve Doğu bölgelerini kapsayan bir kitap hanrladığını söyledi. Türk- Amerikan Derneği M.E., Hekimgil Sanat Galerisi'nde 8 mayısta açılacak olan "Anadolu El Sanatları Sergisi" on beş gün açık kalacak. Belçika'da 12 Ttirk sanatçısı • Kültiir Servisi — 12 Türk grafik sanatçısı Belçika'da duzenlenen Sint-Niklaas Bienali'ne katıldı. 23 martta açılan ve 28 nisana dek sürecek olan sergi Stedelijk Müzesi'nde açıldı. Sint-Niklaas şehri üe Galeri Nev'in birlikte derlediği sergide Mustafa Asher, Atilla Atar, Mürşide Içmeli, Engin İnan, Ayşegul Izer, Fevzi Karakoç, Hayati Misman, Mustafa Plevneli, S. Saim Tekcan, Ali tsmail Türemen, Selami Yanya ve Gül Derman'ın çalışmalan yer ahyor. YARIŞMA Oyun yarışması I ANKARA (AA>— Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Vakfı (TOBAV), Çankaya Belediyesi ile birlikte çocuklar ve gençler için tiyatro oyun yazma yanşması düzenliyor. özgün tiyatro metin yazarlığını geliştinnek amacıyla duzenlenen yanşmaya çocuk tiyatrosu için 6-12 yaş, gençlik tiyatrosu için de 12 yaş ve üzeri dikkate alınarak eser gönderilmesi isteniyor. Konu kısıtlaması bulunmayan ve birden fazla oyunla da katılmabilinen yanşma için eserlerin sinopsis (Tekstin kısa tanıümı) ile birlikte 1 Temmuz 1991 tarihine kadar 7 nüsha olarak yollanması rgerekiyor. Çocuk oyunları dalında Sevinç Sokullu, 1 Gülşen Karakadıoğlu, Celal Kmldağ, Yaşar Akın ve ; Salih Kalyon, gençlik oyunlan dalında da Prof. Dr. Ayşegül Yüksel, Aydan Bulca Erim, Ülker Köksal, TameT Levent ve Dinçer Sümer'den oluşan seçici •kurullann değerlendirmesi sonucu birinci esere 2.5 milyon, K mansiyon ödülü kazanan eserlere de l'er milyon lira ödül verilecek. l- PLASTİK SANATLAR j Yeni bir sanat derneği • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)— Görsel sanatlarla ilgilenen bir grup Ankaraü, "Sanart 92" adlı yeni bir \ sanat derneği kurdu. Türkiye'de çağdaş görsel sanatın ! gelişmesini amaçlayan derneğin etkinliklerinden biri de j Ankara'yı duvar resimleriyle donatmak olacak. İlk i projesi için Ekim 1992'yi hedefleyen dernek, uluslararası ' düzeyde tanınmış yerli ve yabancı sanatçıların katkısıyla | bir dizi sergi ve sempozyum düzenleyecek. "Sanart 1 92"nin düzenleyeceği sergiler, çeşitli ülkelerin tanınmış ; sanatçılannın yapıtlarını, uluslararası müzelerden gelecek i seçilrniş yapıtları, video ve yeni teknoloji ürunü sanat j yapıtlannı, bunlann yanı sıra çağdaş dokuma ve seramik sanatının örneklerini içerecek. Derneğin kuruculan şöyle: "Jale Erzen (Akademisyen ve sanat elestirmeni), Nancy Lunsford Provine (Amerikalı ressam ve gazeteci), Günsel Renda (Akademisyen ve sanat tarihçisi), Nuran Terzioğlu (Galeri yöneticisi), Bçtül Yaşar (Galeri yöneticisi), Filiz Yenişehirlioğlu (Sanat tarihçisi ve akademisyen), Aii Artun (Galeri yöneticisi), Benoit Junod (tsviçre j maslahatgüzân), Erhan Yaşar (Bankacı), Yıldırım Yavuz '-(Akademisyen mimar). SEVEMA/ÂIİLLA DORSAY Peter Weir "YeşilKarf'ta sıradan bir temayı zengin inceliklerle süslemiş Bir kent, bîr kadın, bîr erkekYeşil Kart (Green Card) / Yonetmen ve senaryo: Peter Weir / Görüntü: Geoffrey Simpson / Müzik: Hans Zimmer / Oyuncular. Gerard D6pardieu, Andie MacDowell, Bebe Neuwirth, Gregg Edelman, Anne Wedgeworth / Bir Warner Bros fümi. (Emek, Reks, Şafak, Ankara, Akiin, İzmir lzmir, vs) Peter WeİT, arak sevdiğimiz çağdaş sinemacılar arasında yer almaya başladı. Belki Fümleri hemen tanınan bir "auteur" si- nemacı değil henüz... Ama "Ta- mk", "Ölu Ozanlar DernegT ve şimdi de "Yeşil Karf'ın kanıtla- dığı gibi hangi turde film yapar- sa yapsın konusuna ve kişileri- ne kadife bir eldiven giymiş yu- muşak bir elle, incelik ve özen- le yaklaşan bir sinemacı o... "Yeşil Karfın konusu, sine- manın en gözde konulanndan biri aslında... "Zıpır" Fransız yönetmeni Lto Canu'ın deyisiy- le "Boy Meets Grl." Ama We- ir, yazıp yönettıği öyküde bu ana temaya sayısız ve zengin incelik- ler, aynntılar yüklemiş. ABD- de çalışma kartı alabilmek için evlenmek zorunda kalan, haya- tı serserilikle gecmiş Fransız bıç- kını George ile içinde bir bah- çesi bulunan (New York için ne lüks!) bir dairede oturmak arzu- suyla yanıp tutusan bitki/bah- İLGİNÇ tKİLt — tlk Amerikan filminde İngili/cesi ve aşın Fransızlığıyla biraz sırıtan bir Gerard Depardieu ve "Seks Yalanları"nın, o filmdeki gibi dıştan buz, içten ateş bir kadını canlandıran başanlı oyuncusu Andie MacDüweII filmi rahatça sürüklüyor ve perdede son zamanlarda gördü- ğümüz en ilginç ikililerden birini oluşturuyoriar. çe uzmanı ve koyu "yeşilci" Bronte'nin "kâğıt üzerindeki" evliüklerinin ortak dekoru, bu egzotik bitki ve ağaçlı olağanüs- tü dairedir. Ama bir zamanlann Hollyvvood guldürülerinde ol- duğu gibi birbirlerinden nefret etmek için sayısız nedeni bulu- nan, her şeyleriyle birbirinden farklı bu iki insan, sonunda bir- likte mutlu olduklannı keşfede- ceklerdir. Çünkü psikiyatrlar, avukatlar ve bir de becerikli Hollywood senaryoculan çok iyi bilirler ki uyum, dolayısıyia mutluluk, ancak farklı, giderek zıt kişilikler arasında olasıdır... "Yeşil Karf'ın hoşluğu, yine eski Hollyvvood guldunileri ben- zeri çok iyi işlenmiş kişiliklerin- de ve de Weir'ra konusuna/öy- küsüne sıkıştırdığı sayısız alay ve iğnelemede yaüyor. Weir, .film boyunca "New York'ta yaşam" denen belalı olaya da, bu ken- tin "enlel"lerine de aynı iğneli tavırla yaklaşıyor. Çevreci olup "agaçlan koruyalım" derken toprakla, gerçek yaşamla olan köklerini koparan, bir Fransız lokantasına gidip "etyemez" ol- duklan için salata tabağıyla ye- tinen, kahveyi kafeinsiz içen, si- garayı ise -hâşâ- kullanmayan bir tür New York enteli tipi, fil- min ilginç çevirisindeki deyişle "otçular", Avustralyalı Weir'ın da sempatiyle baktığı kesin olan, ete olduğu kadar turlu çe- şitli zevklere de düşkun, yaşamı dolu dolu yasamış ve de yaşa- mak isteyen Fransız Georgeia il- ginç bir çelişki oluşturuyoriar. Her türden yabancıya hiç de sempatiyle bakmayan, ancak Fransızlara yine biraz yukandan baksalar da belli bir hayranhğın neden olduğu bir tür komplek- se en azından hoşgöru gosteren bir orta sıruf Araerikalı tipi, fil- min birçok sahnesıne ince tatlar katıyor. îlk Amerikan filminde tngilizcesi ve aşın Fransızlığıy- la biraz sırıtan bir Gerard Dİe- pardietı ve "Seks Yalanlan"nın, o filmdeki gibi dıştan buz, içten ateş bir kadını canlandıran ba- şarılı oyuncusu Andie MacDo- weli,fiİmirahatça sürüklüyor ve perdede son zamanlarda gördü- ğümüz en ilginç ikililerden biri- ni oluşturuyoriar. "Yeşil Kart", çağırmza ilişkin kimi temel göz- lemleri ve ironik, alaycı yaklaşı- mı görünüşteki sıradan konusu- nun ardında kaynamaması gere- ken, diğer bir deyişle göründü- ğünden daha önemli olan hoş bir film, düze>li bir "kadın- erkek öyküsii." Bir'Şeytan' taşlaıtıasıŞeytaa Çıkaran (Repossessed) / Yonetmen: Bob Logan / Senaryo: Shay Austin / Görüntü: Michael Margulies / Müzik: Charles Fox / Oyuncular: Linda Blair, Ned Beatty, Leslie Nielsen / Bir Carolco Films yapımı (Sinepop, Moda, Şafak, vs.) Hollywood, bilinir, bir "tür sineması" imparatorluğudur. Bu sinema, kuralları aşa- ğıyukarı belirlenmiş çeşitli türlere dayanır. Böylesine türlere dayalı bir sinemada, bu tür- leri taşlayan, özelliklerini abartarak kullanan bir alay sinemasırun varhğı da şaşırtıcı olma- malı. özellikle son yıllarda tür süıemasını sis- temli olarak taşlayan (ama ne yazık kiyarı yolda kalıveren) bir Mel Brooks sineması ve- ya ZAZ (Zucker-Abrahams-Zucker) üçlüsü- nün filmleri akla gelen ilk ve çarptcı örnek- lerdir. "Şeytan Çıkaran", bu örneklerin arasına girmeyi hak ediyor mu? Bu, sanınm zama- nın yanıt verebileceği bir soru. 1973 yıbnda ortahğı allak bullak eden ve özellikle ABD'- de bir toplumsal histeri olayına dönüşen "Şeytan - The Exorcist" filmini tam 17 yıl sonra temel özelliklerini ve aynı baş oyuncu- yu (Linda Blair) yeniden kullanarak alaya al- mak aslında parlak bir fikir değil mi? Kuş- kusuz öyle. Bu yönde senaryonun da "Şey- tan"dan yola çıkıp özeHikle mistiko-korku filmlerini genelde alaya alan ve oldukça sık "gag'Marla örülü yapısı, buna olanak da tanıyor. Yine de film umulduğunca parlak gözük- müyor. Asıl filmden fazlaca uzun bir süre sonra yapılan bu taşlama, asıl kaynağın çok iyi bilinmesine bağlı olmanın zarannı çekiyor bir kez... Aynca film, çoğu zaman "Ameri- kan kolej mizahı" diye adlandı'nlabilecek ve evTenselliği kuşkulu bir mizahın kolaylıkla- nna saplanıveriyor. Yine de linda Blair'in ilk filnündeki kişiliği amansızca alaya alan me- safeli oyunu, Leslie Nielsen ve Ned Beatty"- nin grotesk, ama dayanılmaz kompozisyon- ları, yer yer iyi çalışan "gag"lar, belli bir tür (Amerikan tarzı) televizyonculuğun iyiden iyi- ye alaya alınması gibi özellikler filmi izlenir kılıyor. Ayrıca vaktiyle çok ciddiye alınmış, yığınlan ayıltıp bayütmış, toplumsal bir olay yaratmış bir filmin bunca yil sonra olsa da böylesine yerle bir edilmesi, sonuç olarak gü- zel bir ruh sağlığı belirtisi!.. KÜÇÜKLERE VE BÜYÜKLERE MASALLAR — Filmin Tortora yaratıklan, Büge Şans Ejderi, Taştan Dev, Kaya Yiyen gibi insan elinden çıkma yaratıklan son kerte özgün, oldukça da inandıncı. Fantasia ülkesine yolcıüukHiç BUmeyen öykü-2 (Never Ending Story-2) / Yonetmen: George Miller / Senaryo: Karin Hovvard / Qörüntü: Dave Connell / Müzik: Robert Folk / Oyuncular: Jonathan Brandis, Kenny Morrison, Clarissa Burt, John Welsey Shipp, Martin Umbach / Bir VVarner Bros yapımı (Fitaş, Nova Baran, Kadıköy Yıldız, Ankara Batı, tzmir Konak, Bursa Burç, vs.) Michael Ende'nin satış rekorlan kırmış bir çocuk kitabından Alman yönetmeni Wolfgang Petersen'in uyarladığı ve bir Alman-İngiliz ortak yapımı olarak gerçekleştirilen 1984 yapımı "Hiç Bitmeyen Oykii", düşsel Fantasia imparatorluğunu (Herhalde Wdt Disney'e çıkanlan bir şapka bu!) "Hiçük" adlı bir kötülük kumkuma- sından kurtarmaya savaşan iki genç çocuğun, Oliver ve Hathaway'in se- rüvenlerini anlatıyordu. Amerikan si- nemasının uzmanı olduğu bir alanda, fantastik / bilim-kurgusal masal ala- mnda bu Avrupa çıkışı, filmin şaşır- tıcı özel efektleri, görsel zenginliği ve "okumanın erdemleri" uzerine (biraz abartılmış) bildirisiyle birleşince, bü- tün dun>ada büyük ilgi gören bir füm ortaya çıkmıştı. Bizde gösterilmeyen bu ilk filmin başarısından sonra, işte "devam filmi" karşımızda. Bu kez "Mad Max" serisiyle une kavuşan Avustral- yalı yonetmen George Miller'in yöne- timiyk bir Amerikan yapımı var kar- şımızda... Ölmüş annesi ve işi başın- dan aşkın babasıyla mutsuz bir ço- cuk olan küçük Bastian, yine bir es- ki kitapçıda rastladığı kitaba dalıyor ve (edebiyat, sen nelere kâdirsin!) kendisini Fantasia ülkesinde buluyor. Kimi eski dostlara da rastlayacağı bu yolculukta, bu kez savaşıma girecegV büyücü Xayide'dir... "Hiç Bitmeyen Öykü-2", tıpkı ilki gibi yine özel efektlerinin başarısıy- la ve zengin görselliğiyle dikkatleri çe- kiyor. Aslında çocuklara / gençlere yönelik bu filmin büyüklerin de ilgi- sini çekebilmesi, ancak masallann dünyasına ilgi duyan ve de sinemada özel efektlerle özel bir ilişki kurmuş olanlar için mümkün... Gerçekten de bu "insanlı filmin" Tortora yaratık- lan, BUge Şans Ejderi, Taştan Dev, Kaya Yiyen vb insan elinden çıkma yaratıklan, son kerte özgün, olduk- ça da inandıncı. özellikle küçüklerin hayal dünyalannda yeni kapüar aça- bilecek, bu açıdan onlar için çok ya- rarlı saydığuruz bir tür sinemanın bu güzel örneği, bir füm için de olsa kü- çüklüklerine geri dönmeyi isteyebile- cek büyükleri de perdeye bağla- yabilir... Yeni açılan sinema salonları teknik aksaklıklar taşıyor 'Salon açturf demekle olnıazGerçekten çok büyük bir özenle hazırlanmış fuayesi, büfeleri, koltukları, yer halıları ve ses düzeniyle son kerte temiz, çağdaş ve güzel gözüken Kent sinemalanmn ne yazık ki temel bir eksiği var: Projeksiyon, filmin asıl formatına göre yapılmıyor. İlginç bir ülkemiz var. Kimi konularda esen olumlu havaya (kimi diğer konularda da olum- suz havaya) herkes kapıbyor ve sonınun diğer yüzünü kimse görmek istemiyor. tstanbul'da yeni açılan birkaç sinema salo- nu konusunda da aynı şey oldu. Önce şunu belirtmek isterim: Bu olaya, benim kadar biz sine- ma yazarlan kadar sevinen her- halde kimse olmamıştır. Yıllar yılı salonlar birbiri ardına kapa- nır, yok olur, pasaja veyaişha'- nına dönüşürken ve aralannda şimdi bu salonlann sahibi olan kimi sorumlular da bulunan sektör mensuplarından ktmse- nin kıh kıpırdamazken biz yok olan bu kültür olayına sürekli ağıt yaktık, karşı çıktık, eleştir- dik. Şimdi uzun zamandır ilk kez bu süreç tersine dönmüş ve yeni salonlar açılmaya başlan- mışsa, en çok bizlerin sevinece- ği doğaldır. Bu salonlann sahi- bi değilsek de, gelen para bizim cebimize girmiyorsa da inanın, bu salonlar bizı sahipleri kadar, hatta belki onlardan da çok mutlu ediyor. Yaşamını para, kâr, kazanç uzerine, çıkar uze- rine bina etmiş kişilerin anlaya- mayacağı bir büyük sevinç, bir gerçek mutluluktur bu... Ne var ki "salon açtım" de- mekle olmuyor. Bu salonlann çağdaş teknik/teknolojik dona- nımlarla bezenmesi, en azından çağdaş sinema normlarına, standartlanna uyması gereki- yor. Gerçekten çok büyük bir özenle hazırlanmış, fuayesi 1 , bü- feleri, koltuklan, yer halıları ve ses düzeniyle son kerte temiz, çağdaş ve güzel gözük n Kent sinemalanmn ne yazık ki temel bir eksiği var; Projeksiyon, fil- min asıl formatına göre yapılmı- yor. "Baba", "Havana" gibi filmleri daha geniş bir satıh üze- rinde, panoramik olarak izleme- miz gerekirdi bu yepyeni salon- larda... O yapılamadığı gibi her 2 filmde de fark ettik, görüntü üstten biraz kesiliyor. Yani, kla- sik deyişle "kafalar" (en azın- dan saçlar, şapkalar, vs) kesili- yor". Bu bir perde yüksekliği sorunu mudur, bir objektif so- runu mudur (yoksa ikisinin bir- leşimi midir) büemem. Bildiğim, bir zamanlar örneğin Diinya ve- ya Sinepop sinemaları için de söz konusu olup sonradan dü- zeltilen bu dunım kolayca gide- rilebilir. Çünkü Kent sinemala- nmn, bunun için yeteri kadar tavan ve perde yüksekliği var. Sinema sahipleri lutfen bir uz- mana danışarak bu konuyu çö- zümlesinler. Daha "vahim" bir dunım ise yine yeni açılan As sinemalan- nın üstteki küçuk salonunda var. Bu salonun tavaru basık, dolayısıyla perdesinin yüksekliği çok sınırlı. Burada elbette dev bir ekran ve böyle bir ekrana ge- reksinme gösteren panoramik, sinemaskop vs filmler oynama- malı, oynayamaz. Görüntü öy- lesine küçük ki neredeyse eviniz- de büyuk ekran bir TV izler gi- bi oluyorsunuz. Geçen cuma "Bağla Beni" filmini görmek için gittiğimiz (ama gazetedeki ilana karşın film o gün başlama- dığı için göremediğimiz!) bu sa- londa göstenlen Kurosava'nın "Düşler"ine bir göz attık. O gü- zelim film, o renk ve görüntü şöleni, mınicik bir ekrana san- ki sığmıyor, taşıyordu. Bu film bu davranışa layık mıydı? Kuş- kusuz değildi. Ve gunümüzde, seyirci çekmek için gitgide bü- yıiyen ekranlarda, en son buluş- İarla donatılmış salonlarda film izlemeye başlayan dünya sine- maseverlerine kıyasla bizimkiler de elbette bu koşullara layık de- ğillerdi. Bu olumsuz örneklere karşın iyi örnekler de yok mu? Kuşku- suz var. Örneğin bu yazıyı yaz- madan önce kıyaslama amaayla 4 salonunu da ziyaret ettiğimiz Çemberlitaş'taki Şafak sinema- lan kompleksi. Her bir salonda, kuçücük olanları da dahil, ge- niş ve de gunümüz sinemasının normlarına uygun perdeler ve projeksiyonlar vardı. Yeni açı- lan salonlann da kısa zamanda eksikliklerini düzeltip en azın- dan bu normlara erişmelerini di- liyoruz ve çıkarlan gereği, bu işi de bir an once yapsınlar lütfen!.. ŞAFAK İYİ BİR ORNEK — Çemberlitaş'taki Şafak sinemaları kompleksi yeni düzenlenen salonlara iyi bir örnek. 6 Les Cahiers du Cinema' • Kultür Servisi — Fransız "Les Cahiers du Cinema" adlı derginin 40. yıldönümü önümüzdeki Cannes Film Festivali sırasında kutlanacak. Serge Toubiana yönetiminde yayımlanan deTgi 40. yıhnda çift dergi biçiminde, bir özel sayı olarak hazırlanacak. Bu özel sayı kapsamında 7. sanata damgasuıı vunnuş 120 kişiliğin anılanna yer verilecek. Paris'te 'Dünya Kültüriv • Kültür Servisi — Paris'teki UNESCO binasında "Dünya Kültürü"nü konu edinen toplantılar 27 nisan günü gerçekleştirüecek. Paris toplantıları kültürler arası değişimler ve müzik konusunda odaklanacak. Dünya Kültür Birliği'nin (AWC) etkinlikleri geçen haziran ayında Island Müzikevi'nin kurucusu Chris Blackwell'in girişimleri ile başlamıştı. Ferrari sinemada • Kültür Servisi — ttalyan otomobil firması Ferrari'nin tarihini ve mühendis Enzo Ferrari'nin yaşamını konu edinen bir filmin çekilmesi tasarlandı. Filmin çekim hazırlıklan için Amerikan füm şirketleri devreye giriyoı. Sıralar'm resimleri • Kültür Servisi — Nihal Sıralar'm resim sergisi 27 nisan günü Üriin Sanat Galerisi'nde açılacak. tlk kişisel sergisini 1985 yılında açan 1936 doğumlu sanatçı, aynı yıl Paris'te düzenlenen Türk naifleri sergisine iki resimle katıldı. Sıralar'ın sergisi 22 mayıs gününe dek görülebüir. Tuvalde Karikatür' • Kültiir Servisi — Ergin Gülen'in "Tuvalde Karikatür" sergisi 25 nisan günü Opera Sanat Galerisi'nde açılacak. 1957 yılından bu yana karikatür çalışmalarını yürüten Gülen'in bu ikinci kişisel sergisi tuval uzerine geçirilmiş karikatürler yer alıyor. Dört sanatçınm seı^isi • KiUtür Servisi — Ülkü Akın, Yüksel Aydın, Sabahattin Yasakul ve Ümran-Zeki Yeğin'in suluboya, yağhboya ve kozmik resim çalışmalan 10 mayıstan itibaren Emlak Bankası Sanat Galerisi'nde görulebih'r. Dört sanatçınm çalışrnalarmdan oluşan sergi ay sonuna dek açık kalacak. Beyaz Leke turnede • Kültür Servisi — Bir 'turne tiyatrosu' olan Beyaz Leke Sanat Tiyatrosu, Sadık Battal ve Mustafa Kovancı'nın birlikte yazdıkları, Servet Yalçm'ın sahne> r e koyduğu, "Yoksa Ben Yok mu Oldum" adh oyunu Türkiye'nin çeşitli kentlerinde sahnelemeyi sürdurüyor. Oyun, 24 nisanda Bartın, 25 nisanda Armutçuk, 26 nisanda Çaycuma'da sahnelenecek. Oyun, ruhsal sorunları olan bir kişinin çelişkilerini, konu alıyor. 8 ressamdan • ANKARA (ANKA) — Ankara'da 8 ressamın yapıtlannın yer alacağı karma resim sergisi, 25 nisan - 9 mayıs tarihleri arasında Talih Kuşu Sanat Galerisi'nde izlenebüecek. Sergide Habip Aydoğdu, Yalçın Gokçebağ, Abdurrahman Kaplan, Şükran Pekmezci, Hasan Pekmezci, Muharrem Pire, Zeki Şahin ve Mehmet Uyamk'm yapıtlan yer alacak. 'Maviydi Bisikletinv 1 • ANKARA (ANKA) — Ankara Devlet Tiyatrosu, "Maviydi Bisikletim" adlı oyunla tzmir turnesine çıkıyor. Dinçer Sümer'in, yazdığı "Maviydi Bisikletim" oyunu, 23-30 nisan tarihleri arasında tzmir Devlet Tiyatrosu'nun Konak Sahnesi'nde izlenebüecek. Bugüne dek 350'yi aşkın temsil veren oyunun yönetmenliğini Aclan Sayılgan yapıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear